Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Müslüman Olmaya Gelen Arkadaş Içeri Buyur

Ahlu Tawheed Çevrimdışı

Ahlu Tawheed

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
@Erdem_Balıkesir

Merhaba, burada İslam'da merak ettiğin bazı şeylere cevap vermeye çalışırım. Ama şunu önceden belirteyim, benim alanım pozitif bilim değil daha çok sosyal bilimlerdir. Anladığım kadarıyla sen daha çok bazı emirlerin mantıki meselesini sorguluyorsun.

Bununla beraber ben sadece ilim talebesi yolunda giden biriyim. Bu sebeple bu başlık herkese açıktır, yani benden daha güzel cevap vereceğine inanan kardeş araya mudahale edebilir.

İlk yorumumda mürtedlerin öldürülmesindeki -görebildiğimiz- hikmetten söz etmek isterim..
 
E Çevrimdışı

Erdem_Balıkesir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Merhaba kardeşim teşekkür ederim böyle bir platform oluşturduğun için.

Kendimi tanıtayım tekrar. Ben ateizmi savunup islamı eleştirip çürütüp sizi yenmeye gelmedim :)

Aslında gönlümden geçen tam tersi. Siz beni yenin müslüman olayım..

Mürtedlerin öldürülmesi konusundan başlamak istemişsin ama buna kısa bir cevap verilmişti zaten yine de istersen buyur...

Ama ben başka bir konudan başlamak istiyorum. Kuranın tanrı sözü olup olamaması durumundan...

Kuranda neden hep arap kültüyüyle dolu ifadeler yer alır? Neden hiç kardan kutuptan bahsetmez? Dünyanın düz bir şey olduğunu tasvir eder? Sanki 600-700 lü yılların arap bilgisiyle dolu gibi?
 
Ahlu Tawheed Çevrimdışı

Ahlu Tawheed

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Mürtedler neden öldürülür?

Öncelikle İslam'ın ölçüsü, bildiğin üzere teslimiyettir. İman eden kişi, bu emre de iman etmiş olduğu için inanır. Ama alemlerin rabbi insana akıl verdiği için, bu cüzzi irademizle bir şeylerin hikmetlerini görebiliriz.

Bir İslam devleti, kendisine cizye verdiği ve halkın huzurunu kaçırmadığı, ajanlık yapmadığı takdirde, İslam'a hiç girmemiş kâfirleri kendi bünyesinde barındırır. Kâfir olan kişi, eğitimini alır, ticaretini yapar, sosyal hayatına devam eder. Bununla beraber onun canı malı devlet tarafından korunma statüsüne alınır.

Fakat mürtedlerde ise durum farklıdır.

Resulullah sav, mürtedlerin öldürülmesini emretmiştir. Bunu sahih hadislerle anlarız. Velakin her mürted öldürülmez.

İslam Devleti olmayan yerlerde had uygulanamadığından mürtedler de öldürülmez.
Bir kişi bir hükmü yalanlamak ile kâfir oldu ise, mevcut kadı onu üç gün tövbeye davet eder, eğer o bundan vazgeçerse kadı onu salar ve kişi sosyal yaşamına devam eder.
Fakat hala inkarında ısrar ediyorsa, öldürülür.

Buradaki hikmetler elbette çoktur. Fakat benim görebildiğim şunlardır:

1) İstediği zaman dine girip, istediği zaman çıkarak, iman kavramını 'laçka' haline getirmek, basitleştirmek, insanlar nezdinde imanı çok sıradan birşey gibi göstermek. Zira Allah resulu sav şöyle buyurur:

"Üç şey kendisinde bulunan kimse imanın tadını alır: bunlardan üçüncüsü de küfre dönmeyi ateşe atılmak kadar kötü görmektir.." Buhari

2) Kişinin kolaylıkla bir gün kafir olduğunu ilan etmesi ve bu fasıklıkla, kendi hakkında yalan da söylemesi: daha kolay munafıklaşması. Misal olarak bir müslüman erkek ve kadın mürted biriyle evlenemez, evlilikleri zina olur. Müslüman kafirden, kafir müslümandan miras alamaz. Müslüman bir kadın geçerli görüşe göre kafir kadınların yanında da tesettürsüz bulunamaz. Mürted olmanın çok basit, sıradan bir şey görülmesi sebebiyle; kişinin sürekli dini olarak hilelelere başvurması, toplumu ifsad etmesi mümkündür.

3) İslam Devletinde saldırı anında tüm müslüman erkeklere cihad farzdır. Kişi cihaddan kaçmak için, 'ben müslüman değilim' artık der, bi süre kafir devam eder, sonra tekrar 'müslüman oldum' deyip İslam milletine katılır. Bu methodla birok kişi cihaddan kaçar, toplumda kimin müslüman kimin olmadığı dolayısıyla fıkhi hükümlerin uygulanamaması gibi çok sayıda şüphe boşluğu oluşur.

4) Dünyalık her ceza, ahiretlik cezanın ne kadar korkunç olduğunun göstergesidir. Belirli bir miktarın üzerinde zaruri olmadan hırsızlık yapan hırsızın elinin kesilmesi, ahirette onun o kadar azaba layık olduğunu gösterir. Kişi sırf bu cezadan korkarak hırsızlıktan vazgeçse, yine ahirette hırsızlık yapmamışlrdan olur. Kişi mürtedin cezasından korkup küfrünü açığa vurmak şöyle dursun küfrün üzerinde tereddütlü olur. Kafir olmanın ona iki dünyada da bir şey kazandırmayacağı gibi kavramların üzerine düşünebilir ve bu sayede şeytanın onu küfre itmesinden kurtulabilir. Nitekim kişi kalbinde küfre meyil de taşısa, söz ve fiil ile küfür işlemedikçe tekfir edilmez.

Mantıki olarak, bir şeyin cezası sonsuz bir azapsa, bunun dünyada da yine- şahsın iyiliği için- kişinin başına gelecek en kötü azapla tehdit edilmesi çok uygundur. Aksine bu kişiyi bu konuda çokça serbest bırakmak, asli olarak onun için büyük bir şerdir. Yani İslam'ın doğruluğu önermesin kabul ettikten sonra, bu önerme de kendi içinde tutarlıdır.
 
E Çevrimdışı

Erdem_Balıkesir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Yazmışsınız güzel lakin burada birisinin ölümünden bahsediyoruz. Yani sürgün falan olsa anlayacağım ama ölüm. Bildiğimiz ölüm. Nedeni ise sadece dinini terk etti.. İlk müslümanlar müslüman olmaya karar verdiklerinde eski dinlerini terk etmediler mi? Ettiler. Yeni dinlerinin doğru olduğunu kabul ettiler. Ama diğer müştikler dinlerinden dönen bu müslümanları öldürmeye çalıştı. Bizim dinimizden çıktın diye.. Aynı şey değil mi temel olarak? Neden birisini kınuyorsunuz da diğerini savunuyorsunuz? Her yeni inanca geçen kişi en sonki fikrinin doğru olduğuna inanır.
Sırf artık müslüman değil diye dinsiz oödu diye birisi öldürülemez ? Özel bir düşünce bu kimse ne hakla karışabilir ki? Üstelik bunu emredenin allah olduğu iddia ediliyor. İnanmayı bırakınca öldürün bana gelsin gibi . Belki yaşasa inanacak tekrar o da var tBi. Öldürünce sonsuza kadar cehennemi kesinleştiriyoruz üstelik
 
Ahlu Tawheed Çevrimdışı

Ahlu Tawheed

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İslam Devletinde mürtedlik cezasından öldürülen çok çok az kişi vardır.

İki ihtimal mevcuttur.

X kişisi mürted olunca, kadı onu tövbeye davet eder. 3 gün boyunca kafasındaki şüpheleri giderir, onunla konuşur. Kişi tövbe ederse tekrar müslüman olarak hiçbir sıkıntı ve cezaya uğramaksızın sosyal hayatına devam eder böylece mürtedlik hükmü ondan kalkmış olduğu gibi, kişi ebedi cehennemden kurtulma saadetine ermiş olur.

Veya,

X kişisi tövbe etmek istememekte, gerçekten kafir olmuş ve gerçekten mürted olacak kadar Allah'ın dininden uzaklaştıysa, ölmemek için 'tamam müslüman oldum' diyecek ve munafık olarak hayatına devam ede de bilir. İslam kalpleri araştırmaz. Onun cezası ahirettedir.

Fakat Allah'ın iradesi, üstte yazdığım sebeplerin de daha ötesini görmüş ve buna bu cezayı seçmiştir. Zira irtidatta böyle keskin bir ceza olmasaydı, kişiler dediğim gibi dinden çıkıp sürekli dine laçka olarak dönecek, dün kafir bildiğimizi bugün camide görecek, dün zekat vereni bugün kafir olduğunu ilan edip insanlar nezdinde imanı basitleştirir halde görecektik. Eşinden ayrılacak, mirası müslüman çocuklarına bir düşecek bir düşmeyecek... Böyle şey olur mu?

Nitekim birinin kafir olduğuna iki adil şahit gerekmektedir. Kişi iki şahide belirtmeden içinde küfür üzere de yaşayabilir. Bu tip kanunlar toplumdaki düzenin bozulmaması adına maslahattırlar.

----

Müşrikleri müslümanları öldürüyor diye eleştirmeye gelince,
Bu soruya çok geniş cevap verilir ama burada yine şunu söyleyebiliriz: Mekke müşrikleri
de, hristiyanlar da, yahudiler de, budistler de insanları şirke çağırmaktaydılar ve çağırmaya devam etmektedirler. Bu dinleri biraz araştıran insanlar, bunlar arasında hiçbir fark olmadığını görecektir. Oysa İslam'da tevhidin hakikatini öğrenen kişi, zaten mantıksal olarak da bu dinin hak olduğunu anlar. Zira İslam'ın aslında, Allah'ın kanunlarına ayetlerine muhalif başka bir kanunu kabul etmek veya ölmüşlerin kabirlerinden medet ummak, çaputlar bağlamak dahi şirktir. Eğer yaratıcı varsa, bu tek olmalıdır. Tek ise, sadece yaratma anlamında değil, kanun nizam belirlemede, yağmuru yağdırmada da tek olmalıdır.

Dünyada bu kadar saf bir tevhid dini yoktur.

Hak din İslamdır önermesine de bakınca,
Bunu müşriklerin yanlış dinlerinde insan öldürmelerini kıyaslamak yine önermenin dışına çıkar. Zira iki önermenin kıyaslanması için öncüllerin ortak değer taşıması gerekmektedir.
 
Son düzenleme:
Ahlu Tawheed Çevrimdışı

Ahlu Tawheed

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Soru: Kuranda neden hep arap kültüyüyle dolu ifadeler yer alır? Neden hiç kardan kutuptan bahsetmez? Dünyanın düz bir şey olduğunu tasvir eder? Sanki 600-700 lü yılların arap bilgisiyle dolu gibi?

Cevap:
Kuran evrenseldir fakat elbette ilk olarak gönderildiği kavmin sosyal ve kültürel özelliklerini yansıtır. Zira ayetler bildiğin üzere, 23 yılda, hepsi bir olay üzerine inmiş ayetlerdir. Misal olarak Müddessir ve Müzemmil sureleri, ortada devlet ve otorite yokken, bireysel olarak uyarma/tebliğ etme, Mekkenin ileri gelen müşriklerinin müslümanlara olan baskılarına karşı alınması gereken tutumları konu alırken, Tevbe suresindeki birçok ayet, İslam Devleti kurulduktan sonra cihaddan kaçanlar üzerine inmiştir. Yine haram helal boyutuna baktığımızda, İçki, vahiyden altı yıl kadar sonra haram kılınmıştır. Yine tesettür bugünki anlamında Medine'de tam 13 yıl sonra ayetle farz kılınmıştır.

Elbetteki bu ayetler, olay üzerine indiği için, olayları tasvir ederken de illa ki ağırlıklı olarak o bölgenin kültüründen temalar içerecektir. Fakat ayetler, emir, yasak ve varoluş üzerine düşünme olmak üzere çeşitli kategorilere ayrılır. Emir-yasak ayetlerinde tema ne olursa olsun hüküm aynıdır. Misal ayette tesettür geçiyorsa, bu güneşte de yağmurda da, sıcakta da soğukta da aynıdır.

Tefekkürlük(üzerine düşünmelik, ders almalık) ayetlerin daha çok Arap coğrafi özelliklerini taşıması da mantıki olarak doğrudur. Fakat bu, Kuran’ın kültürden uzak unsurların içinde barındırmadığı kitap olma özelliği taşıdığı anlamına gelmez:

Allah bu ayetinde cennetten bahseder bu burada insanı ‘sarsıcı’ soğuk olmayacağını ifade eder:

"Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk.” (İnsan 13)

Kış kelimesi de ayette geçmektedir:

“Kış ve yaz seferlerinde kendilerine bahşedilen emniyet ve uzlaşma hakkı için…” (Kureyş 2)

“Dolu yağması” olarak bilinen doğa olayı da şaşırtıcı şekilde bir ayette geçmektedir:

“Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getirip üstüste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar; (bu bulutların) şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır!” (Nur 43)

Arap kültüründe o dönem bilinmeyen tek şey kar kış mıdır? Emin olun Kuranda kar ile alakalı onlarca ayet dahi olsaydı, bu dönem inkar edecek insanlar,
‘Muhammed bunu kuzeyden gelen tüccar kervanlardan öğrendi’ diyeceklerdi.

Arapların o dönem coğrafi veya bilimsel olarak bilemeyeceği ayetlerden sadece birkaçını buraya koyabiliriz:

Evrenin genişlemesi:
“Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz.„
(Zariyat Suresi, 47)

Atmosfer:
“Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.„ (Enbiya Suresi, 32)

Birden fazla göğün oluşu:
Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe istiva edip de onları yedi gök olarak
düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir.(Bakara Suresi, 29)

Dağların depremleri jeolojik olarak engellemesi:
"Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık...„(Enbiya Suresi, 31)

Dağların hareket halinde olması:
“Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler..."(Neml Suresi, 88)

Denizlerin birbirine karışmaması:
“Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler.„ (Rahman Suresi, 19-20)

Yağmur oluşumundaki rüzgarın görevi:
“Allah, rüzgarları gönderir, böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp-dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün. Sonunda kendi kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler.„
(Rum Suresi, 48)

Ayete göre dünyanın düz olmayışı:

 
Sayfullah at-Turki Çevrimdışı

Sayfullah at-Turki

حَسْبُنَا ٱللَّهُ وَنِعْمَ ٱلْوَكِيل
İslam-TR Üyesi
Akhim musaitsen bende bu mantıkla alakalı sorular sormak istiyorum. İnsanlar islami hukumlerdeki hikmeti, sebebi ve mantığını çok soruyorlar, cevap bulamadıkları zaman da hükümlerde kendince mantık göremedikleri için yüz çeviriyorlar veya kalplerinde şüphe ve tereddüd oluşuyor, bu sadece ateistlerde değil ateistlesmis hıristiyanlar, islamin hükümlerine tam anlamıyla teslim olamamış müslümanlarda bile var. Örnek vereyim abdest niye vardır, temizlenmek için duş alarak namaz kilsak olmuyor mu, daha temiz namaz kılmış olmaz miyiz? Namazlarda öğlenin farzı niye 4 rekat, akşam 3 rekat, niye tersi değil. Bu tarz sorulara nasıl cevap verilebilir?
 
Son düzenleme:
Ahlu Tawheed Çevrimdışı

Ahlu Tawheed

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Akhim musaitsen bende bu mantıkla alakalı sorular sormak istiyorum. İnsanlar islami hukumlerdeki hikmeti, sebebi ve mantığını çok soruyorlar, cevap bulamadıkları zaman da hükümlerde kendince mantık göremedikleri için yüz çeviriyorlar veya kalplerinde şüphe ve tereddüd oluşuyor, bu sadece ateistlerde değil ateistlesmis hıristiyanlar, islamin hükümlerine tam anlamıyla teslim olamamış müslümanlarda bile var. Örnek vereyim abdest niye vardır, temizlenmek için duş alarak namaz kilsak olmuyor mu, daha temiz namaz kılmış olmaz miyiz? Namazlarda öğlenin farzı niye 4 rekat, akşam 3 rekat, niye tersi değil. Bu tarz sorulara nasıl cevap verilebilir?

İslam'da Allah bazı emirlerinin sebeplerini bildirmiş, bazılarınınkini bildirmemiştir. Misal olarak sebebini bildirdiklerinden örnekler:

"Onlarla(mümin eşlerinizle) iyi geçinin. . . Kendilerinde hoşlanmadığınız bir şey olsa bile, Allâh onda pek çok hayır takdir etmiş olabilir." Nisa 19.

Bu ayette Allah, onlarla iyi geçinmeyi emretmesinin sebebi olarak, 'onlarda sizin için hayır bulunabilir' diyor ve hükmü koyuyor.

Nitekim başka bir ayette:

" Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. " Ahzab 32.

Bu ayete göre de, rabbimiz kadınların seslerini cilveli bir şekilde konuşmasını haram etme sebebinde, 'kalp hastalığı taşıyanların etkileneceği sebebini' koymaktadır.

Başka bir ayette de:

", “Ey iman edenler! Allah'a ve peygamberine itaat edin. Ayrılmayın. Sonra dağılırsınız da kuvvetiniz elinizden gider.”" Enfal 46

Allah bu ayette de, Allah ve resulune bağlı olması emrini, ümmetin parçalanmaması sebebine bağlamaktadır.

Buna dair sayamayacağım örnekler getirilebilir.

Bununla beraber,
Abdest, namaz, teyemmüm gibi illeti belirtilmemiş emirler mevcuttur.

Fakat kişi müslüman olarak bunlara imanla mükellef olduğu gibi, cüzi iradesiyle bunların illetinin bazı hikmetlerini de kavrayabilir.

Misal olarak her namaz için, abdestle yükümlü olunmasa, müminlerin çoğu ağzı burnu ayağı pis insanlar olarak gezebileceklerdi. Belki bir kere duşa girecek, uzun süre de temizlenmeye üşeneceklerdi. Nitekim bir hadise şöyle buyrulur:

. “Allah temizdir, temizliği sever.” (Tirmizî)

İbadet şekilleri de mantıki olarak Allah tarafından belirli bi disiplin şeklinde belirlenmelidir. Eğer Kuran ve sünnette, 'öğle namazını istediğiniz şekil kılabilirsiniz' deseydi, zaten bölük börçük bidatlere saplanmış ümmet, ne hale gelecekti?Eğer bu tip dinin temel taşını oluşturan ibadetler, belirli bi düzeneğe ve 'katı' şekillere bürünmeseydi, İslam adı altında şimdikinden bin beter fırkalar olacak, artık ümmetin birliği diye bir şey iyice hayal olacaktı.

Eğer bu dinin direği olarak nitelenen bi ibadet varsa, akla yatkındır ki, o Allah tarafından şekil ve sayı itibariyle kesin çizgilerle belirtilmiş olsun.

Bunlardan biri de secdedir. Secde, sadece ibadet anlamında değil, saygı anlamındadır.

"Hani meleklere, “Âdem'e secde edin” demiştik de İblis dışında hepsi secde etmişlerdi." Bakara 34

Allah meleklerden Adem as a saygı göstermeleri için onun önünde eğilmesini istemektedir. Demek ki bu ibadet, saygı hareketi, şekil itibariyle daha insanlık dünyada değilken peyda olmuştur.

Eğer ortada bir saygı hareketi varsa, mantıken bunun en nadidesi Allah'a karşı yapılmalıdır. Bu da kendi içinde tutarlıdır.

Bununla birlikte, bizi yaratanın bi emrine, 'bu benim aklıma yatmadı', 'bence böyle olmamalıydı' diyen ilk kişi, şeytandır. Zira o, secde emrine rağmen, 'beni ateşten yarattın, ondan üstünüm' demişti. Bu salt mantığa doğru gelse de, kulluk manasında doğru değildir.

Her şeyi neden diye soran insanlara,

Neden kız kardeşi ile evlilik yapmadığını soralım. Bunu belirleyen şey ne, din mi? Hani ateisttiniz. "Sakat çocuk doğurur"derse, çocuk yapılmaz, korunulur. Yine bu evliliğe mani değildir. O size şunu diyecektir: 'neden, çünkü kardeşle evlenilmez de ondan!' Oysa bunu diyen ateist tamamiyle dini kültürden etkilendiği için böyle demektedir. Ve bunu bir türlü izah edemez...

Yine size neden kolumuzun yerinde ayak yok diye soran kişiye, 'öyle olduğu için öyle' dersiniz. Çünkü hücrelerimiz böyle.
Peki 'hücrelerimiz niye böyle? neden ayak yerine kol oluşmadı' sorusunda tıkanırsınız.

Yani her şeye neden arayarak bilimsel bir hava oluşturmaya çalışanlar, kainatta yüzlerce soruya cevap veremezler.
 
Ahlu Tawheed Çevrimdışı

Ahlu Tawheed

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu arkadaş gitti fakat müslümanlardan da soru sormaya gelen olursa bu başlığı aktif tutalım.

Benim ilmimi bilgimi aşıyorsa başka bir kardeş yanıt verir.
 
H Çevrimdışı

horasan1

Misafir
Taberi tefsirinde ilim ehlinin ve tevil ehlinin kim oldugunu görürsünüz oraya bakin. Sahabe, Tabiin ve Tebe-i Tabiin ilim ehli bizim katimizda tamam mi?
 
islamic world Çevrimdışı

islamic world

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bu başlık çok güzel.

Anlaşılan aktifliği gitmiş....

Ben devam ettirebilirim. Müslümanlar da soru sorabilir.


ALLAH'I KİM YARATTI?


Genel olarak bu soruyu soran ateistler, Müslümanları ters köşe ettiklerini sanarlar. Zira onlar 'Evren nasıl oluştu' sorusunun cevabını bulamazlar. Bu sebeple alternatif bir soru ürettiklerini düşünürler. Oysa durum hiç öyle değildir.

Bu soruyu soran ateist, Din felsefesi denilen alandan zerre haberdar olmayan cahil biridir. Zira mantık usulunde sorular açılım yapılarak çözülür. Örneğin "Kırmızı meyveler yeşil meyvelerden daha lezzetlidir." denildiğinde, bu sorunun açılımı: "Kırmızı olan (elma, çilek, vişne, kiraz....... )meyveler, yeşil olan (üzüm, incir, yeşil muz .. )meyvelerden daha lezzetli demek olur.

...Allah'ı kim yarattı?

Allah kelimesinin bir anlamı, yaratılmamış demektir. Şimdi bu soruyu açalım. Bu sorunun mantıki açılımı şudur:

.... Yaratılmayanı kim yarattı?

Mantık kurallarına göre, bu sorunun cevabı yoktur çünkü bu soru kendi içinde tutarsızdır. Bu tutarsızlık tıpkı bir kişinin aynı anda hem evli hem bekar olması, hem zenci hem beyaz tenli olması gibidir.


-------------------------

Bu sorunun ikinci mantıksızlığı ise, kişinin soruyu zaman kavramına göre düşünmesidir.
Zaman kavramı, bize bir kişinin doğmadan yaşayamayacağını söyler.
Oysa, Allah inancının tezine göre, her şeyi olduğu gibi zamanı da yaratan o'dur.
Zaman kavramını ortadan kaldırdığımızda, 'hep var olan varlık, Allah'tır' önermesi tutarsız değil, aksine çok mantıklıdır.


 
S Çevrimdışı

seyfuAllah

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ben ingiltereden hasan
islam o kadar sıkı ve mükemmel bir sistemdirki toplumu koruma amaçlı her türlü sınırları aşmaktadır. Allahın kutsal dediği insan canı "Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olmaksızın kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa bütün insanların hayatım kurtarmış gibi olur.'....(Maide, 5/32).
burda belirtilen hüküm sadece islam şeriatın ulgulandığı ülkelerde Halk içinde zayıf imanlı müslümanları koruma amaçlı kötü emelli insanların islam dinine girip terk ederek toplumun zayıf imanlı bireylerini dini terketme olasılığını önlemek amaçtır. oysa bir değil 1000lerce murted batı veya arap ülkelerinde mevcuttur, insanlar sessiz bir şekilde dini terkettikleri vakit sorun yoktur sadece Allah bilir insanların inanıp inanmadığını.


islam hükümlerine bakıp konuşmayı bırakalımda yoksa daire etrafında dönme gibi olur, eğer yaradana inanç yoksa hükümler kafaya yatmayabilir, yaradanı tanırsan verilen hükümler ne olursa olsun kafaya yatar, islamın başında şeriat kanunları mevcut değildi. ne zaman insaların bilgisi ve inancı coğalıp güçlendikçe hükümler sonradan geldi

islam bilime karşı degil quran tam tersi bilimle bağdaşan uyumlu bir kitabdır. senin inancın nedir tam olarak? yaradana inanıyormusun? inanıyorsan kaç yaradana? birden fazlamı? yoksa evrenin yoktan var olduğun? evrenin kendini yarattığına?
 
Üst Ana Sayfa Alt