E
Çevrimdışı
Ebu & Dücane
Misafir
Vakıa'ya Zemin Hazırlanması
Hz. Osman'ın öldürülmesi üzere Hz. Ali halife olmulştu. Halife, Hz. Osman'ın katilleri tam olarak netleşmediğinden "Hiçbir günahkar başkasının günahını üstlenemez." ayetine dayanarak kısas için beklenmesi gerektiğini düşünüyordu. Fakat Hz. Aişe, Hz. Talha ve Hz. Zübeyir, Hz. Ali'nin bu konuda yanlış bir tutum sergilediğini, kısasın hemen gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorlardı. Bu yüzden katillerin dönüş yeri olan Basra'ya gittiler. İstedikleri savaş çıkarmak değil, hakkı uygulayıp katilleri kısas ile öldürmekti. Bu durum Hz. Ali'ye "Basralılar sana karşı Aişe'nin yanına toplanmışlar." diye iletildi. Abdullah İbn-i Ziyad anlatıyor: "Hz. Talha, Zübeyir ve Hz. Aişe (r.anhüm) Basra'ya yürüyünce, Hz. Ali, Ammar İbn-i Yasir ve Hasan'ı (r.a.) gönderdi. Bu ikisi Küfe'ye yanımıza geldiler ve minbere çıktılar. Hz. Hasan (r.a.) minberin yukarısında idi. Ammar (r.a.)'da ondan daha aşağıda idi. Biz onların etrafında toplandık. Ammar'ın şöyle dediğini işittim:
"Aişe annemiz, Basra'ya yürümüş. Muhakkak ki o, dünyada da ahirette de Peygamber (aleyhisselam)'ın zevcesidir. Ancak Allah sizi (bu olayda) imtihan ediyor: Kendisine mi itaat edeceksiniz yoksa ona (Hz. Aişe) mı?"1
Böylece Hz. Ali de Küfe'den bir cemaat topladı.
Daha sonra Hz. Talha ve Hz. Zübeyir ile görüştüler. Görüşmede davalarının bir olduğu ortaya çıkınca anlaşmış bir şekilde ayrıldılar. Ne var ki, Osman'ın kuşatmasında bulunan münafıklar Hz. Ali ile Hz. Aişe'nin anlaşması halinde kendilerinin infazından korkup bir fitne hazırladılar. İki tarafa da kuşatma düzenleyip bunu diğer tarafın düzenlediğini söylemişlerdir. Böylece savaş başlamıştır. Hz. Ali bu sırada buyurdu ki: "Eğer galip olursanız kaçanın peşine gitmeyin, malları ganimet saymayın, bu bir cihad değil nefs-i müdafaadır. Karşımızdakiler, kafirler ya da fasıklar değil kardeşlerimizdir." Bu olay müslümanlar arasındaki ilk savaş ve şia görüşünün ilk fitnelerinden biri olarak tarihe geçmiştir. "Cemel" deve anlamına gelmektedir. Olay, Hz. Aişe'nin devesi etrafında gerçekleştiğinden "Cemel Vakıası" adını almıştır.
Hz. Talha ve Zübeyir'in Hz. Ali'ye olan Biatları
Hz. Ali'ye Talha ve Zübeyir'le arasındaki durum sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:
"Onlar bana Medine'de biat ettiler, Basra'da bozdular. Eğer biri Ebubekir'e olan biatını bozsaydı onunla da savaşırdım, eğer Ömer'e olanı bozsaydı onunla da savaşırdım."
Daha sonra savaş sırasında Hz. Ali, Hz. Zübeyir'le karşılaştı. Ona "Gel, korkma, sana bir şey yapmayacağım," dedi. Gelince, "Hatırlar mısın?" dedi, "Hani Rasulullah bizi yanyana görmüştü de sana "Ali'yle haksız yere savaşıp mağlup olacaksın" demişti. Hz. Zübeyir "Vallahi" dedi, "sen bana unuttuğumu hatırlattın, geri çekiliyorum, yokum ben bu savaşta." Böylece Hz. Zübeyir savaştan geri çekilmiş, biatını geri kazanmıştır.
Hz. Talha ise Aşere-i Mübeşşere'den idi, savaş sırasında can verdi. Savaştan sonra bir adam gelip Hz. Ali'ye anlattı:
"O tam can çekişiyor iken Talha ile karşılaştık. Bana kimin tarafında olduğumu sordu. Ben "Amiru'l-Mü'minîn Ali" deyince, "Elini uzat." dedi. Uzattım. "Ali'ye niyet, sana biat ediyorum. Biatımı ona ilet." dedi ve can verdi."
Hz. Ali bunu duyunca "Allahu Ekber" dedi, "Rasulullah doğru söyledi. Onu Cennet'le müjdelemişti, biatsız olarak da Cennet'e giremezdi. Allah ona lütfetti de biatlı vefat etti."
Hz. Zübeyir'in Şehit Edilmesi
Savaş sonrası bir adam, Hz. Zübeyir'in öldüğünü söyler ve kılıcını getirir. Hz. Ali adama gazap ederek "Ben demedim mi size kaçanın arkasına düşmeyin diye, o kılıç Rasulullah'ı kaç oktan korudu bilir misin? Vallahi Rasulullah'tan bizzat işittim Safiye'nin oğlunu (Zübeyir'i) öldüren Cehennem'dedir diye. Cehennem sana müjde olsun." dedi.
Rasulullah'ın Olayı Önceden Haber Vermesi
Rasulullah, bir gün kendi zevcelerinden birinin halifeye isyan edeceği haberini verdi. Hz. Aişe bu söze gülünce: "Ya Hümeyra, bu sözümü unutma! Bu kadın sen olmayasın!" buyurdu. Sonra Hz. Ali'ye dönüp "Bunun işi senin eline düşerse kendisine yumuşak davran," demiştir. Cemel Vakası'ndan sonra hevadiç* içerisinde Hz. Ali'ye getirilir. Hz. Ali bir zarar görüp görmediğini sorar ve Resulullah'ın emrettiği gibi ona ihsan ve ikramlarda bulunup 40'ı kadın olmak üzere refakatçilerle Medine'ye yollar. Olaydan sonra Hz. Ali de Hz. Aişe de aralarında hiçbir sorun olmadığını dile getirmişlerdir.
Hz. Ali, Talha ve Zübeyir hakkında "Cennet'te -Onların sinelerindeli kinleri çıkarıp attık da onlar tahtlar üzerinde kardeşler olarak otururlar2- ayetine nail olacağımızı umuyorum." demiştir.
Ehl-i Sünnet ve Şia'nın Vakıa İle İlgili Yorumları
Sünni alimler "Hakim (müctehid) içtihad edip de kararı doğru isabet ederse iki sevap alır. Eğer içtihadında hata ederse ona bir sevap vardır."3 hadisine dayanarak durumun Hz. Aişe ve Hz. Ali'nin içtihad farkından ortaya çıktığını, böyle iki tarafın da Ehl-i Sevap ve Ehl-i Cennet olduğunu, dil uzatılmaması gerektiğini düşünmektedirler. Sünni bir alim olan İmam-ı Şafiî, bu konuyla alakalı şöyle demiştir: "Allah o (Cemel Vakıası'ndaki) kanlara elimizi bulaştırmadı, biz de dilimizi bulaştırmayalım."
Şia'nın genel görüşü işe daha önce halifelere yaptıkları gibi bu olay sebebiyke Hz. Aişe'ye de kin beslemektedir. Bazı Şii gruplar Hz. Aişe'ye iftirada bulunmuş, hatta ona küfür isnad edenler bile olmuştur. Halbuki Peygamber Efendimiz, diğer eşleriyle olan bir konuşmasında "Beni Aişe hakkında incitmeyiniz! Zira Cebrail bana yalnız Aişe'nin yanındayken geldi." demiştir.
1: Buhari, Fezailu'l-Ashab 30, Fiten 17
2: Hicr Suresi, 47.Ayet
3: Buhari, İ'tisam 21 - Müslim - Ebu Davud
* Hevadiç: Kadınların binmesi için deve üzerine konulan dışarıdan görünmeyen kapalı oturaktır.
Hz. Osman'ın öldürülmesi üzere Hz. Ali halife olmulştu. Halife, Hz. Osman'ın katilleri tam olarak netleşmediğinden "Hiçbir günahkar başkasının günahını üstlenemez." ayetine dayanarak kısas için beklenmesi gerektiğini düşünüyordu. Fakat Hz. Aişe, Hz. Talha ve Hz. Zübeyir, Hz. Ali'nin bu konuda yanlış bir tutum sergilediğini, kısasın hemen gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorlardı. Bu yüzden katillerin dönüş yeri olan Basra'ya gittiler. İstedikleri savaş çıkarmak değil, hakkı uygulayıp katilleri kısas ile öldürmekti. Bu durum Hz. Ali'ye "Basralılar sana karşı Aişe'nin yanına toplanmışlar." diye iletildi. Abdullah İbn-i Ziyad anlatıyor: "Hz. Talha, Zübeyir ve Hz. Aişe (r.anhüm) Basra'ya yürüyünce, Hz. Ali, Ammar İbn-i Yasir ve Hasan'ı (r.a.) gönderdi. Bu ikisi Küfe'ye yanımıza geldiler ve minbere çıktılar. Hz. Hasan (r.a.) minberin yukarısında idi. Ammar (r.a.)'da ondan daha aşağıda idi. Biz onların etrafında toplandık. Ammar'ın şöyle dediğini işittim:
"Aişe annemiz, Basra'ya yürümüş. Muhakkak ki o, dünyada da ahirette de Peygamber (aleyhisselam)'ın zevcesidir. Ancak Allah sizi (bu olayda) imtihan ediyor: Kendisine mi itaat edeceksiniz yoksa ona (Hz. Aişe) mı?"1
Böylece Hz. Ali de Küfe'den bir cemaat topladı.
Daha sonra Hz. Talha ve Hz. Zübeyir ile görüştüler. Görüşmede davalarının bir olduğu ortaya çıkınca anlaşmış bir şekilde ayrıldılar. Ne var ki, Osman'ın kuşatmasında bulunan münafıklar Hz. Ali ile Hz. Aişe'nin anlaşması halinde kendilerinin infazından korkup bir fitne hazırladılar. İki tarafa da kuşatma düzenleyip bunu diğer tarafın düzenlediğini söylemişlerdir. Böylece savaş başlamıştır. Hz. Ali bu sırada buyurdu ki: "Eğer galip olursanız kaçanın peşine gitmeyin, malları ganimet saymayın, bu bir cihad değil nefs-i müdafaadır. Karşımızdakiler, kafirler ya da fasıklar değil kardeşlerimizdir." Bu olay müslümanlar arasındaki ilk savaş ve şia görüşünün ilk fitnelerinden biri olarak tarihe geçmiştir. "Cemel" deve anlamına gelmektedir. Olay, Hz. Aişe'nin devesi etrafında gerçekleştiğinden "Cemel Vakıası" adını almıştır.
Hz. Talha ve Zübeyir'in Hz. Ali'ye olan Biatları
Hz. Ali'ye Talha ve Zübeyir'le arasındaki durum sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:
"Onlar bana Medine'de biat ettiler, Basra'da bozdular. Eğer biri Ebubekir'e olan biatını bozsaydı onunla da savaşırdım, eğer Ömer'e olanı bozsaydı onunla da savaşırdım."
Daha sonra savaş sırasında Hz. Ali, Hz. Zübeyir'le karşılaştı. Ona "Gel, korkma, sana bir şey yapmayacağım," dedi. Gelince, "Hatırlar mısın?" dedi, "Hani Rasulullah bizi yanyana görmüştü de sana "Ali'yle haksız yere savaşıp mağlup olacaksın" demişti. Hz. Zübeyir "Vallahi" dedi, "sen bana unuttuğumu hatırlattın, geri çekiliyorum, yokum ben bu savaşta." Böylece Hz. Zübeyir savaştan geri çekilmiş, biatını geri kazanmıştır.
Hz. Talha ise Aşere-i Mübeşşere'den idi, savaş sırasında can verdi. Savaştan sonra bir adam gelip Hz. Ali'ye anlattı:
"O tam can çekişiyor iken Talha ile karşılaştık. Bana kimin tarafında olduğumu sordu. Ben "Amiru'l-Mü'minîn Ali" deyince, "Elini uzat." dedi. Uzattım. "Ali'ye niyet, sana biat ediyorum. Biatımı ona ilet." dedi ve can verdi."
Hz. Ali bunu duyunca "Allahu Ekber" dedi, "Rasulullah doğru söyledi. Onu Cennet'le müjdelemişti, biatsız olarak da Cennet'e giremezdi. Allah ona lütfetti de biatlı vefat etti."
Hz. Zübeyir'in Şehit Edilmesi
Savaş sonrası bir adam, Hz. Zübeyir'in öldüğünü söyler ve kılıcını getirir. Hz. Ali adama gazap ederek "Ben demedim mi size kaçanın arkasına düşmeyin diye, o kılıç Rasulullah'ı kaç oktan korudu bilir misin? Vallahi Rasulullah'tan bizzat işittim Safiye'nin oğlunu (Zübeyir'i) öldüren Cehennem'dedir diye. Cehennem sana müjde olsun." dedi.
Rasulullah'ın Olayı Önceden Haber Vermesi
Rasulullah, bir gün kendi zevcelerinden birinin halifeye isyan edeceği haberini verdi. Hz. Aişe bu söze gülünce: "Ya Hümeyra, bu sözümü unutma! Bu kadın sen olmayasın!" buyurdu. Sonra Hz. Ali'ye dönüp "Bunun işi senin eline düşerse kendisine yumuşak davran," demiştir. Cemel Vakası'ndan sonra hevadiç* içerisinde Hz. Ali'ye getirilir. Hz. Ali bir zarar görüp görmediğini sorar ve Resulullah'ın emrettiği gibi ona ihsan ve ikramlarda bulunup 40'ı kadın olmak üzere refakatçilerle Medine'ye yollar. Olaydan sonra Hz. Ali de Hz. Aişe de aralarında hiçbir sorun olmadığını dile getirmişlerdir.
Hz. Ali, Talha ve Zübeyir hakkında "Cennet'te -Onların sinelerindeli kinleri çıkarıp attık da onlar tahtlar üzerinde kardeşler olarak otururlar2- ayetine nail olacağımızı umuyorum." demiştir.
Ehl-i Sünnet ve Şia'nın Vakıa İle İlgili Yorumları
Sünni alimler "Hakim (müctehid) içtihad edip de kararı doğru isabet ederse iki sevap alır. Eğer içtihadında hata ederse ona bir sevap vardır."3 hadisine dayanarak durumun Hz. Aişe ve Hz. Ali'nin içtihad farkından ortaya çıktığını, böyle iki tarafın da Ehl-i Sevap ve Ehl-i Cennet olduğunu, dil uzatılmaması gerektiğini düşünmektedirler. Sünni bir alim olan İmam-ı Şafiî, bu konuyla alakalı şöyle demiştir: "Allah o (Cemel Vakıası'ndaki) kanlara elimizi bulaştırmadı, biz de dilimizi bulaştırmayalım."
Şia'nın genel görüşü işe daha önce halifelere yaptıkları gibi bu olay sebebiyke Hz. Aişe'ye de kin beslemektedir. Bazı Şii gruplar Hz. Aişe'ye iftirada bulunmuş, hatta ona küfür isnad edenler bile olmuştur. Halbuki Peygamber Efendimiz, diğer eşleriyle olan bir konuşmasında "Beni Aişe hakkında incitmeyiniz! Zira Cebrail bana yalnız Aişe'nin yanındayken geldi." demiştir.
1: Buhari, Fezailu'l-Ashab 30, Fiten 17
2: Hicr Suresi, 47.Ayet
3: Buhari, İ'tisam 21 - Müslim - Ebu Davud
* Hevadiç: Kadınların binmesi için deve üzerine konulan dışarıdan görünmeyen kapalı oturaktır.