Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Müslümanlara Sırtını Dönüp Küskün Giden Bayram

Muhammed Yusuf Çevrimdışı

Muhammed Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah Azze ve Celle, bayramları iki Bayramı (Iydu’l-Fıtr ve Iydu’l-Adhâ Cahiliyye bayramlarına karşı Allah’ın Müslümanlara verdiği sevinç günleri, ibadet, zikr ve hayr üzere yardımlaşma günleridir.

Fakat, biz Bayramlarımızı kafirlerin ordularının vatanlarımızı işgal ettiğinden bu yana tatlı bir hiyanet uykusunda geçiriyoruz. Kendilerine Müslüman diyen nice gafiller, dalalet ve fücur içinde Allah’ın emilerine sırtını dönmüş bir vaziyette yaşamakta ve İslamla Müslümanların velev ki günahımız sebebiyle de olsa başlarına geleni kendimize dert edinmemekteyiz..

Bizim nazarımızda Din; sadece birkaç ibadet, kurban, ölülere Kur’an okuma, ölünün yedisi, kırkı ve ellisi (Yahudilerde olduğu gibi) haftada bir Cuma namazı ve iki bayramı eda etmek ve bir de teravih namazı kılmak. Bu ibadetlerin çoğu; Allah’ı tanımayan ve Tevhid ilmi hakkında Camilerde cahil bırakılan ve yüzlerce tarikatın peşinde ve birçoğu şirk ve dalalet içinde yüzen, sadece yıl boyu işledikleri günahları Allah’a sırt döndükleri halde affettirmeye çalışmaktan başka bir işe yaramadı.

Ülkeyi bir çok Deccal’ın sardığı bir dönemde gerçek rabbani alimlerin meydanda olmaması veya çekilmelerinden ötürü; Müslümanların cahilleri korkunç bir sapmanın içindeler ve şeytani hayaller peşinde koşmaktalar.

İslam alemi, ırzını, dinini ve haysiyetini korumak için genel ve umumi bir cihada doğru adım atarken, Şiiler ve onlarla yarışa girmiş olan Sünni kökenli Deccaller Mehdi’yi çıkarma ve başımıza büyük bir belayı sarmanın telaşı ve yalan yarışı içindeler. Afganistan kan gölü, Çeçenistan yetim ve öksüz bırakılmış

Irak ; İran’ın ve Iraklı Şiilerin ABD ile işbirliği sonucu milyonlarca canın kaybına milyon yavrumuzun yetim kaldığı bir harabeye dönüştü.

Müslümanlar bayram namazı kıldılar acaba hangi bayram hutbesinde başımıza gelen musibete ağlayan ve canını inceten bir İmam ve hatip gördünüz? Başımıza ancak bir sel ve deprem felaketi geldiği zaman; hemen Allah’ın varlığını ve emirlerine uymaktan veya uymamaktan söz edip kaderi ve emr-i ilahiyi laikler karşısında istismara kalkıyor ve vicdan sömürüsü yapıyoruz. Depremler ve felaketler olunca, hemen bunun günahını laiklere ve çağdaş felsefelere inananlara -ki inanabilir bunlar Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında Mekke’de varlardı -yüklemeye kalkışırız.

Halbuki bir tek gün oturup rabbimiz; biz namaz kıldığımız halde; yalan söylüyoruz, yalancı şahidlik yapıyoruz, senin dinini hakkıyla öğrenip onu insanlar içinde yaşayamıyoruz; hayrları, infakları yerinde kullanmıyoruz. Kur’an kursu adına paralar topladık bununla şirketler kurduk. Binalar ve işhanları yaptık, senin emrinle hükmetmeyenleri seçtik. İşlenen günahları ve suçları senin Dinindeki hükümlerle adil olarak ele almayan hükümetler tesis ettik, yetime yoksula acımadık.

Komşularımız kafir de olsalar aç yatarken bizler tıka basa hayvanlar gibi yemeye, bilmiyorum kaç yıldızlı otellerde hanımlarımızın etlerini ve derilerini ve genç kızlarımızın vücudlarını deniz kumlarında yakmaya ve bronzlaşma ve hınzırlaşma yarışında, sana iman etmeyenlerle yarışıyoruz, israfın her türünü yaptık.

Yediğimiz önümüzde, yemediğimiz çöp bidonlarında, israf ettiğimiz mallar ve nimetlerle belki bir çok insan doyacak ve çıplaklığını örtecekken, bizler senin yolundan ayrılmaya başlıyoruz, Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünnetini terkedip Onu Kur’an’ın önünde yargılıyoruz, Şeyhleri Rablık makamına koyup onlara sahte ve uyduruk isimler ve lakaplar verdik. Çoğu hiçbir insani değere sahip olmayan aşağılık Deccalleri bu milletin önderi, imamı, kanaat liderleri ve bilmem ne dalalet öğreticilerini kendimize rehber edindik.

Şeyhler; uyurken ve hatta -afffedersinizi- helâda ihtiyaçlarını giderirlerken bile, bazımız sana ortak koşarak onlardan yardım istiyor, onlara rabıtalar yapıyorlar. Şirki tevhide, dalaleti hidayete ve bid’atı da sünnete çevirdik. Bid’atları Sünnet, Rasulün (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünnetini ise bid’at olarak algıladık, O’nun sünnetini ihya etmek isteyenleri kınadık. Emr-i Bi’l ma’rufu ve nehy-i ani’l-münkeri unuttuk.

Sen’den korkmadık, devletten, polisten ve askerden korktuk; onların korkusundan senin rahmetini ve lütfunu nusret ve gazabını ve intikam alan Aziz olduğunu unuttuk. Başkalarına yasakladıklarımızı kendimiz işlemeye, zinaya fıska ve denaetlerin her türüne alıştık. Yahudileştik Ya Rabbi ama şimdi yahudilere düşmanlık eder olduk.

Din bizim yüzümüzden terkedildi, Kur’an okuma yerine şarkılar ve türküler bestelemeye başladık, kızlarımız artık şarkıcıların ve sinema filmlerinin ve futbol takımı oyuncularının resimlerini evlerindeki duvarlara asıyorlar. Kızlarımız bir halta yaramadıkları ve pespaye ve yeteneksiz birer gösteriş ve gurur heykeline dönüşmüşlerken ve altlarında haketmedikleri Jeepler ve dünya kadar pahalı arabalara binerek, hemcinslerine varlıkları ve zenginleriyle hava attıkları için, Filistinde, Somalide ve Afganistandaki kızlarımız bacılarımız ve hanım kardeşlerimiz, sabun bulamazlarken, güzellik yarışına giren kızlarımızla iftihar etmeye başladık.

Ya Rabbi, neredeyse, tesettürlü güzellik kraliçesi seçecek derkeye ulaştık Allah’ın dostları yalanı ve felsefesiyle dalaletlerini gizleyenler her tarafı sardı. Şeyhlere saygı ve tevessül ederek ve onlara “Ğavs” diyerek senin “Ğiyas” ismine ortak kıldığımızı bu zavallı millettten sakladık.

Çalıştırdığımız işçiyi karın tokluğuna çalıştırdık. Mazluma acımadık. Yoksulun yanında olmadık. Allah’ın dinini bilmeyenlerin depremlerde ve felaketlerde ve kuraklıklarda karınlarını doyurduk, sırtlarına elbise gönderdik ama senin din yine öğretilmedi

Her şeyin en güzelini kendi nefsimize ayırmamız, şehvetlere boğulmuş ve doymazlık yarışında dünya ehlinden hiç de geri kalmayan isteklerimiz sebebiyle, seni zikredeceğiz diye sana koştuğumuz şirkler ve Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyenleri seçtiğimiz için başımıza bu felaketeler ve depremler geliyor diyen bir tek Müslüman görmedik.

Ya Rabbi, bizler yanlış yoldayız sen bizi doğrult, bizler cehalete teslim olduk sen bizi hidayetine erdir.

Ya Rabbi, bizler şeyhlerimizi ilahlık makamına oturttuk. Deccalleri açıkça TV ekranlarında Mehdi ilan etme yarışına girdik. Kur’an'a sırt döndük senin Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetini dost düşman, mümin kafir milyonlarca insnın önünde tartışmaya başladık.

Ya Rabbi, Deccal ilahiyatçılardan bazıları senin Dininde devlet olmanın ilke ve unsurlarının olmadığını ve İslam Devleti diye bir kavramın senin dinine yabancı olduğunu, senin Dininin bir devlete layık olmadığını, devlet olmaya kafirlerin fasıkların, Yahudilerin ve Nasranilerin, demokratların ve liberallerin ideolijoilerinin daha layık oldğunu söyleyen kafir -güya- Kur’ancı taifeleri Senin dininle alay etmeye ve Yahudilerin İmparatorluklarının kurulmasının taşeronluğunu yapmaya başladılar.

Ya rabbi, senin Rasulün (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında kadınların -hayz halinde- hastalandıklarında namaz kılmaktan, Allah’ın izniyle muaf olduklarını söyledi ve bütün Müslüman kadınlar da Onun zamanında bu Dine uydu.

Şimdi senin Dininin bütün emirlerini nerdeyse tebdil eden ve Dininin izzeti için Cihadı ve mücahidleri terörist gören mealci fırkaları, kadiyaniler ve Kur’acıyız diyen kafirler türedi, bizler bunlar yüzünden helak olacağımızı hiç düşünmüyoruz.

Rabbim, seni tanımamızı bize kolaylaştır. Senin gönderdiğin kitaba hakkıyla Rasulünün (sallallahu aleyhi ve sellem) ve O’nun mübarek ashabının iman edip amel ettiği gibi, bize onunla amel etmeyi nasip eyle.

Bizleri demokratlardan, laiklerden Müslüman olduğunu söyleyen modernist ve liberallerden ve zındıklardan beri eyle. Rabbim, onlarla dünyada yollarımızı ayır ve ahirette de bizi onlara değil, Rasullerin ve nebilerinin yolunda gidenlerle ve onları sevenlerle ve senin emirlerine asla ortak koşmayan ve Rasul’ünün (salallahı aleyhi ve sellem) sünnetini terketmeyen ve Ona itaati Din bilenlerden kıl.

Dalalet ve körlük içinde olan tasavvuf ehlinin çoğunluğuna hidayet ver. Onları Sünnet yerine dalaleti, bid’atı ve cehaleti öğretenlerin fitnesinden ve etkisinden kurtar ve sana temiz kullların kıl.

Bize, seni yolunda ilimle elimizle ve dilimizle cihad edenlerin ecrini ver biz bağışla ve bizi bizden olup da sefih olanların yüzünden bizi helak etme.

Güya Müslüman olmakla böbürlenen ve halkı küçümseyen ve insanlara halis bir dini ve sahih bir akideyi götürmeyip de onları Şeyhlerine köle ve kul yapmaya çalışan uyanıklıklarından Senin “Ğiyas” adını mürted önderlerine yakıştıran ve bunun için de onlara “Ğavs ve "Kutb” diyenleri Kitabının nuruyla ve hidayetinle sahih olan yoluna ilet.

Bizi onlara sevdir ve sözlerimiz senin için olduğu sürece bunu dinlemeleri için onların da kalplerini yumuşat.

Bizi, felaketlerde önce başkalarının değil kendi günahlarından tevbe eden kullarından kıl. Depremlerde kendi günahlarını ve dalaletlerini unutup da başkalarını suçlayanlardan kılma bizi.

Ya Rab, bir kafir kulun zaten kafirdir. O, senin dininle şirk koşmaz. Senin kitabını istismar etmez. Ama Sana iman ettiğini söyleyen nice cahil, müşrik ve mürted; şehylerini sana ortak koşuyorlar ve bunun aslî kafirin günahından daha vahim olduğunu hiç düşünmüyorlar.

Onlar, kendilerini ve şeyhlerini zaten affolmuş ve cennete girmiş görüyorlar. Şeyhlerini nebiler ve rasuller gibi ma’sum ve günahsız görüyorlar. Rabbim, onların şirki ve kafir kullarının da küfrü yüzünden bizi helak etme.

Bize selamet ver ve kullarını sen hidayetine erdir, onları bizim cahil ellerimize teslim etme.

Bizi doğru olanı işleyenlerden kıl.

İSLAMIN SEVİNECEĞİ EN BÜYÜK BAYRAMLARDA BULUŞMAK ÜZERE

08.Kasım 2011

Mehmet Emin Akın
 
Üst Ana Sayfa Alt