H
Çevrimdışı
MUZEMMİL SÛRESİ (1-9)- İbn Abbas Tefsiri
Kendisinde “Müzzemmil”in zikredildiği sûredir. “O nimet sahibi yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz süre tanı!” âyeti hariç
sûrenin diğer kısmı Mekkîdir. Söz konusu âyet ise Medenîdir. Âyet
sayısı 20, sözcük sayısı 285 ve harf sayısı da 838’dir.
“Râhman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.”
1- “Ey örtüsüne bürünen.”
İbn Abbâs kendi isnadıyla Müzzemmil Sûresi’nin tefsiri hakkında şöyle rivayet eder:
“Ey örtüsüne bürünen.” Ey örtünüp bürünen, yani bununla Peygamber (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) kast edilmektedir. Zira Hazret-i Peygamber (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) namaz için giyinmek amacıyla elbisesini örterdi.
{a) (Ya Eyyuhel Muzemmil) buyruğu “Ey risaletin zorluklarını yüklenen” anlamına gelmektedir. Nitekim Hâkim en-Nîsâbûrî, İkrime kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayetine göre, İbn Abbâs şöyle demiştir: “Sen bu işe büründürülürdün. Öyleyse bunu gerçekleştir.” Hâkim, bu haberin isnadının sahih olduğunu, ancak Buhârî ve Müslim’in bu haberi tahric etmediklerini belirtir. Zehebî de onun bu yargısına muvafakat eder. El -Müstedrek, Kitabü’t-Tefsir, Müzzemmil Sûresi, c. 2, s. 505.
b) “Ziml” sözcüğü, yük anlamına gelmektedir. Nitekim Ebü’d-Derda’dan rivayet edilen hadiste de bu sözcük geçmektedir: “Eğer beni yitirirseniz kuşkusuz çok büyük bir yük yitirmiş olursunuz.” Hadiste ‘himlen azimen’ ifadesi geçmektedir ki, Hz. Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) bununla büyük bir ilim yükünün yitirildiğini anlatmak istemektedir. Lisânü’l-Arab Z-M-L maddesi.}
2- “Geceleyin kalk (namaz kıl); yalnız (gecenin) birazında (uyu).”
“Geceleyin kalk (namaz kıl);” Namazla kalk. Sonra dedi ki.
”Yalnız (gecenin) birazında (uyu).”
3- “Gecenin yarısında (kalk) veya bundan biraz eksilt.”
Sonra açıklayarak şöyle buyurdu:
“Gecenin yarısında (kalk)” Yani namaz için gecenin yarısında kalk.
”Veya bundan eksilt.” Yarısından eksilt.
“Biraz.” Üçte bire kadar.
4- “Yahut bunu biraz artır ve Kur’an’ı tane tane oku.”
”Yahut bunu biraz artır.” Yarısına, üçte ikisine varıncaya kadar eklemede bulun. Gece kıyamında O’nu muhayyer kılarak şöyle buyurdu:
”Ve Kur’an’ı tane tane oku.” Kur’an’ı tane tane, kolaylıkla, ağır ağır ve vakar üzere bir âyet, iki âyet veya üç âyet olarak oku ki, böylece kesesin, Kur’an’ı kese kese okumuş olasın.
{a) Ebû Dâvûd İkrime kanalıyla İbn Abbâs’tan şöyle rivayet etmektedir: “elMüzzemmil Sûresi’ndeki ‘Gecenin birazı istisna olmak üzere (gecenin) yarısı miktarınca kalk’ âyetini aynı sûredeki ‘O, sizin bunu sayamayacağınızı bildiği için size doğru yöneldi. Artık Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun’ âyeti neshetti. “Naşietelleyli” ifadesi, gecenin ilk saatleri anlamına gelmektedir. Sahabenin namazları bu âyet gereğince gecenin ilk saatlerinde gerçekleşirdi. Bu âyetle Allah Teâlâ diyor ki: Bu saatler Allah Teâlâ’nın sizin üzerinize farz kıldığı gece namazını (hakkıyla) yerine getirmeniz için daha elverişlidir. Çünkü insan uyudu mu ne zaman uyanacağını bilemez. “Ve ekvamü kıyla/hem de söyleyişi itibarı ile daha sağlamdır” ilahî buyruğunun anlamı: “Bu saatler, okunan Kur’an’ı anlamaya daha elverişlidir” demektir. İbn Abbâs diyor ki: (Çünkü gündüzün senin için uzun uzun meşguliyetler vardır’ âyeti kerime, gündüz senin için uzun bir meşguliyet var demektir.” Ebû Dâvûd, Kitabü’s-Salat, “Gece namazının yükümlülüğünün nesh edilmesi ve kolaylaştırılması” bâbı, 1304 nolu hadis. Bu hadisin senedinde Ahmed ibn Muhammed el-Mervezî, Ali ibn Hüseyin ibn Vakıd el-Mervezî, Hüseyin ibn Vakıd, Yezidü’n-Nahvî ve İkrime bulunmaktadır. Bu isnad zinciri ile ilgili değerlendirmeyi daha öncesinde yapmış, Ali ibn Hüseyin ibn Vakıd el-Mervezî’nin sâduk olduğunu ve bazen yanıldığını belirtmiştik. Ancak bu hadisi bir sonraki maddede gelecek olan hadis kuvvetlendirmektedir. Söz konusu hadisin isnadı bir sonraki maddede de geleceği gibi hasendir. Nitekim bu hadis İbn Cerir et-Taberî’nin Hz. Aişe ’den rivayet ettiği başka bir haberle de kuvvet kazanmaktadır. Bu durumda İbn Abbâs’ın bu maddedeki hadisi sahih li-ğayrihi kategorisine yükselmektedir. Beyhakî de bu hadisi Ebû Dâvûd kanalıyla ve aynı isnad ile zikretmektedir. Sünenü’l-Beyhakî, c. 2, s. 500, Kitabü’Salat, “Gece namazı” bâbı.
b) Ebû Dâvûd, Semmak el-Hanefî kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayetine göre; o şöyle demiştir: “Müzzemmil Sûresi’nin ilk âyetleri nazil olunca Hz. Peygamber ve ashabı yaklaşık olarak, ramazan ayındaki gecelerde durdukları kadar namazda dururlardı. Bu durum Müzzemmil Sûresi’nin son âyeti ininceye kadar devam etti. Bu sûrenin ilk âyetlerinin nüzulü ile son âyetinin nüzulü arasındaki müddet bir yıldır.” Ebû Dâvûd, Kitabü’s-Salat, “Gece namazının yükümlülüğünün nesh edilmesi ve kolaylaştırılması” bâbı, 1305 nolu hadis. Bu haberi İbn Cerir et-Taberî, Semmak el-Hanefî kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Ancak hadisin girişi şöyledir: “Semmak der ki: ‘Ben İbn Abbâs’tan işittim…’” Tefsirü’t-Taberî, c. 29, s. 124. Bu haberin isnadında Ahmed ibn Muhammed, Veki, Mesar, Semmak el-Hanefî bulunmaktadır. Ahmed ibn Muhammed ibn Sabit el-Mervezî ile Veki İbn Cerrah’ın tercüme-i halleri geçmişti. Her ikisi de sika kişilerdir. Mesar ibn Keddam ibn Zıhr el-Hilalî Ebû Seleme el-Kûfî: Sika, sebt ve fazıl bir kişidir. Et-Takrîb, c. 2, s. 243, 1059 nolu madde; Tezkiretü’l-Hüffâz, c. 1, s.188, 83 nolu madde Semmak ibn Velid el-Hanefî Ebû Zümeyl el-Yemâmî el-Kûfî: Herhangi bir sakınca yoktur. Buhârî’nin Edebü’l-Müfred’de kendisinden rivayeti bulunmaktadır. Müslim ve diğer Sünen-i Erbaa’nın kendisinden rivayeti, bulunmaktadır. Et-Takrib, c. 1, s. 332; 523 nolu madde; el-Cerh ve’t-Tadil, c. 4, s. 280. Bu hadisin isnadında herhangi bir kopukluk da bulunmamaktadır. Sened zincirindeki raviler haberi birbirinden dinlemişlerdir. Tehzîbü’t-Tehzîb, c. 1, s. 71, 124 nolu madde; c. 10, s. 113; 209 nolu madde; c. 4, s. 235, 399 nolu madde; Tehzibü’l-Kemal, Ahmed ibn Muhammed ibn Sabit’in tercüme-i hali. Senedde bulunan ravilerden Semmak ibn Velid hariç hepsi sikadır. Buna göre hasen hadis kategorisindedir. İlk hadisle kuvvet kazandığından dolayı sahih li ğayrihi kategorisine yükselmektedir.
c) “Birazı müstesna geceleyin kalk. Yarısı kadar yahut ondan biraz eksik, yahut ona (biraz) ekle! Kur’ân’ı da tane tane, anlaşılır surette oku.” İlahî buyruklarının ifade ettiği anlam şudur: Ey peygamberlik yükünü yüklenen Zât, geceleyin bir bölümünü namaz kılmak için kalk. Zira gece vaktinde Allah Teâlâ ile kurmuş olduğun bağın fazla oluşu, sana düşmanlarına karşı durabilecek güçlü bir azık ve donatı bahşeder. Sen bu gece kıyamınla onların eziyetlerine tahammül edebilirve Allah Teâlâ’ya hikmet ve güzel bir şekilde öğüt vererek davet etmede kuvvet sahibi olursun.
d) İki, üç ve dördüncü âyetlerde Allah Teâlâ’nın tahyirî bir emri söz konusudur. Diğer bir ifade ile Allah Teâlâ, Peygamberini gecenin yarısını, ya da gecenin yarısından azını veya fazlasını ibadetle geçirme hususunda muhayyer kılmıştır. Hadiste de geçtiği üzere İbn Abbâs bu âyetin Allah Teâlâ’nın ) “O, sizin bunu sayamayacağınızı bildiği için size doğru yöneldi. Artık Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyun” buyruğu ile nesh edildiği görüşündedir. Tabii ki, burada büsbütün bir neshten bahsetmek olası değildir. İbn Abbâs’ın da bu kanaatte olduğunu söylemek imkânsızdır. Söz konusu nesh, hükmün bütünüyle ortadan kaldırılması değil, hükmün vacipliğinin kaldırılmasıdır. Yoksa gece namazı müstehap bir eylem olarak hâlâ yürürlüktedir.
e) ” (Kur’ân’ı da tane tane, anlaşılır surette oku.” Yani açıkla. Sen Kur’an’ı açıklayarak açıkça okursun. Şiirin hızlı hızlı okunması gibi, Kur’an’ı süratli bir şekilde okuma. Aksine onu dura dura, ağır ağır oku ki, kalbin de Kur’an’ın kıraatinde hazır bulunmuş olsun. Böyle okumak suretiyle Kur’an’ın harikuladeliklerine de vâkıf olabilir ve onun öğütleri hakkında derin derin düşünürsün.
f) Taberî, bu âyet hakkında Miksem kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayetine göre; o şöyle demiştir: “Onu apaçık bir şekilde beyan et.” Tefsirü’t-Taberî, c. 29, s. 127.}
5- “Doğrusu biz sana ağır biz söz (Kur’an) vahyedeceğiz!”
"Doğrusu biz sana vahyedeceğiz!” Cebrail (‘aleyhi’sselâm)’ı sana indireceğiz.
“Ağır biz söz (Kur’an)” Emir ve nehiyle, vaat-vâid ile helal ve haram ile şiddetli bir söz. Âyetin, “Büyük bir söz” anlamına geldiği de söylenmiştir. Âyete şu anlam da verilmiştir: Ona muhalefet edene ağır olan bir söz. Ayetin şu anlamı ifade ettiği de söylenmiştir: “Ağır”, gece namazıyla.
{Yani sana yüklenilmesi ve insanlara edası zor olan bir söz ilka edeceğiz. Bu söz ilahî kelam olan Kur’an’dır. Evet Kur’an’ın insanlara sunulması zordur. Zira insanların geneli bir şeyi ancak hevasına uyması halinde kabul edebilir. Kur’an ise bu bağlamda nefsin heva ve isteklerine, eğilimlerine aykırı olan teklifleri içermektedir. Bu sorumluluğu yüklenen kimsenin, amansız düşmanların durmak bilmeyen saldırıları karşısında kendisini zaaftan ve yıkımdan koruyacak bir donanıma sahip olması gerekmektedir. Bu azık ve donanım, Allah Teâlâ ile kurulacak olan süreklilik arz eden bir bağla mümkündür. Bundan dolayı Allah azze ve celle Peygamberine geceyi kıyam ederek geçirmesini emretmiştir. Ardından da Allah Teâlâ (Muhakkak Biz, sana ağır bir söz vahyedeceğiz” buyurmaktadır. Bu mesuliyet büyük bir mesuliyettir. Bu sözün insanlara tebliğ edilmesi yükümlülüğü söz konusu teklif için gece kıyamının zorunluluğunun en açık göstergesi ve gerekçesidir.}
6- “Gerçekten, gece ibadeti daha etkili ve okumaya daha elverişlidir.”
”Gerçekten, gece ibadeti daha etkili.” Namazla gece ayakta durmak. Kişi, namazın sevabını umarsa onun için aktiflik sağlayıcıdır. Âyetin, “Kalbe daha çok rikkat ve merhamet sağlayıcıdır” anlamına geldiği de söylenmiştir.
”Ve okumaya daha elverişlidir.” Kur’an’ın kıraati için daha beyan edici ve daha sabit kılıcıdır.
{a) İmam Buhârî der ki: İbn Abbâs dedi ki: (Naşieh) kelimesi Habeş dilinde kalkmak anlamınadır. (Wetan) kelimesi de Kur’an’ın muvataası anlamındadır. Gece okunan Kur’an, gündüzden daha fazla işitmeye, göze ve kalbe nüfuz eder. (9 et-Tevbe/37) Li-yuvafıku (yani uymaları için)anlamındadır.” Buhârî, Kitabü’tTeheccüd, 11. Bâb.)
b) İbn Cerir et-Taberî "Gece kalkışı” buyruğu hakkında Said ibn Cübeyr kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayetine göre; o şöyle demiştir: (Naşieh) sözcüğü Habeşçe dilinden bir kelimedir. Kişi geceleyin kalktığında Habeşliler ‘Neşee’ derler.” Tefsirü’t-Taberî, c. 29, s. 128. Bu haberin isnadında İbn Humeyd, Hekkam, Anbese, Ebû İshak , Said ibn Cübeyr bulunmaktadır. İbn Humeyd, Ebû İshak ve Said ibn Cübeyr’in tercüme-i halleri geçmişti. Muhammed ibn Humeyd er-Razî’nin zayıf olduğunu belirtmiştik. Hükkam ibn Selm er-Râzî: Sikadır. Ancak garip rivayetleri vardır. Et-Takrib, c. 2, s. 88, 777 nolu madde; el-Kâşif, c. 1, s. 354, 1180 nolu madde Anbese ibn Said ibn Durays: Rey kadısı, sikadır. Et-Takrib, c. 1, s. 189, 473 nolu madde; el-Kâşif, c. 1, s. 244, 4363 nolu madde. Hadisin senedinde zayıf olan İbn Humeyd var. Rivayet zayıf gibi görülebilir. Ancak ilginçtir ki, Buhârî bu rivayeti kesinlik ifade eden bir şekilde rivayet etmiştir. Buhârî’nin bu haber hakkında başka bir senede muttali olduğunu kabul etmek makul görülebilir. Bu durumda Taberî’nin rivayeti Buhârî’nin rivayetiyle kuvvet kazandığından dolayı hasen hadis kategorisine yükselmektedir. Rivayet zincirindeki raviler arasında da kopukluk yoktur ve haberi birbirinden dinlemişlerdir. Tehzîbü’t-Tehzîb, c. 9, s. 127, 180; c. 2, s. 422, 735 nolu madde; c. 8, s. 155, 278 nolu madde; c. 8, s. 63, 100.
c) Anlaşılan o ki, İbn Abbâs Kur’an’da yabancı sözcüklerin bulunduğu görüşündedir. Bu bağlamda “Naşie” sözcüğünü örnek olarak verebiliriz. İbn Abbâs “Neşee” sözcüğünü (kalkmak olarak tefsir ettiğine göre; “Naşie” sözcüğü de “Akibet” ve “Afiyet” sözcüğü gibi masdar olmuş olur. Sözcüğün geceyi izafe edilmesi ise mecazdır. Tefsîrü’l-Alûsî, c. 29, s. 105.
d) “O hem daha etkilidir.” Rivayette İbn Abbâs’ın âyeti “Gece okunan Kur’an’ın gündüzden daha fazla işitmeye, göze ve kalbe nüfuz eder” şeklinde tefsir ettiği geçmişti. Yani gece kalkıp Kur’an okunması ve ibadete durulması gündüzünkinden daha çok muvafakat uygunluk arz eder. Gece vakti sakinlik ve dinginlik vardır. Bu durumda kalp, kalbin huşu ve huzuru gündüzünkinden daha çok huşua elverişli olur.
e) Âyetteki mufadelet/üstünlük bu âyetten sonra gelen “Çünkü gündüzün senin için uzun uzun meşguliyetler vardır” âyetinin de delaletiyle gece Kur’an okunması ile gündüz Kur’an okunması arasındaki karşılaştırmaya dayanmaktadır. Ancak Ebû Dâvûd’un rivayet ettiği İbn Abbâs hadisinde mufadeletin gecenin başlangıcı ile gecenin sonu arasındaki karşılaştırmaya dayandığını görmekteyiz. Zira hadiste İbn Abbâs şöyle demektedir: “Bu âyetle Allah Teâlâ diyor ki: Bu saatler Allah Teâlâ’nın sizin üzerinize farz kıldığı gece namazını (hakkıyla) yerine getirmeniz için daha elverişlidir. Çünkü insan uyudu mu ne zaman uyanacağını bilemez.” Ancak İmam Buhârî’nin İbn Abbâs’tan aktardığı rivayette ise âyetin siyak sibakına uygun olan yorumun emarelerini görebilmekteyiz. İmam Buhârî’nin rivayeti sened açısından Ebû Dâvûd’unkinden daha sahihtir. Zira “Vat’en” kelimesinin anlamı için bir münasebet zikretmektedir. “Vat’en” sözcüğü muvataatten ileri gelmektedir. Muvataat ise muvafakat anlamına gelmektedir. Bu da Buhârî’de geçen İbn Abbâs’ın “Vatae kelimesi de Kur’an’ın muvataası anlamındadır. Gece okunan Kur’an’ın gündüzden daha fazla işitmeye, göze ve kalbe nüfuz eder” sözleriyle uygunluk arz etmektedir.
f) "Hem de söyleyişi itibarı ile daha sağlamdır.” Yani gece vaktinde okuyucuyu meşgul edecek sıkıcı seslerin ve namaz kılan kişiyi Kur’an’ın anlamları hakkında düşünüp tefekkür etmekten engelleyecek ortamı bozucu bir sesin olmayışından ötürü okuyuş noktasında daha sağlamdır. Nitekim İbn Cerir et-Taberî’nin Avfî kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayetine göre; o şöyle demiştir: “Kur’an’ın anlaşılmasına daha yakın olur.” Tefsirü’t-Taberî, c. 29, s. 131.
g) Hadiste İbn Abbâs’ın Kur’anî bir istidlalini de görmekteyiz. İbn Abbâs Tevbe Sûresi’ndeki “(Haram ayları) ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir. Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır. Allah’ın haram kıldığının sayısını bozmak ve O’nun haram kıldığını helâl kılmak için (haram ayını) bir yıl helâl sayarlar, bir yıl da haram sayarlar. (Böylece) onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.” (9/et-Tevbe/37) “li yuvatiu” sözcüğünü li-yuvafıku (yani uymaları için) anlamına geldiğini söyleyerek Müzzemmil Sûresi’ndeki âyeti tefsir etmiştir.}
7- “Çünkü gündüz, senin uzun süre uğraşacağın şeyler vardır.”
"Çünkü senin vardır.” Ey Muhammed (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem)!
“Gündüz, uzun süre uğraşacağın şeyler.” İhtiyaçlarını gidermen için ayıracağın uzun bir vakit vardır.
8- “Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na yönel!”
”Rabbinin adını an.” Rabbinin emriyle namaz kıl. Âyetin, “Rabbinin tevhidini zikret” anlamına geldiği de söylenmiştir.
"Ve bütün benliğinle O’na yönel!” Namazında, duanda ve ibadetinde Allah için tam ihlaslı davran.
9- “O, doğunun ve batının Rabbidir. O’ndan başka ilâh yoktur. Öyleyse sen, yalnız O’nun himayesine sığın!”
”O, doğunun ve batının Rabbidir.” O, Allahtır.
“O’ndan başka ilâh yoktur. Öyleyse sen, yalnız O’nun himayesine sığın!” Öyleyse O’na, Rab kılarak ibadet et. Âyetin anlamı hakkında şöyle de denilmiştir: “Öyleyse sen, yalnız O’nun himayesine sığın!” Öyleyse O’nun sana vaat ettiği yardım, devlet ve sevap gibi konularda O’nu kefil kıl.
Kendisinde “Müzzemmil”in zikredildiği sûredir. “O nimet sahibi yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz süre tanı!” âyeti hariç
sûrenin diğer kısmı Mekkîdir. Söz konusu âyet ise Medenîdir. Âyet
sayısı 20, sözcük sayısı 285 ve harf sayısı da 838’dir.
“Râhman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.”
1- “Ey örtüsüne bürünen.”
İbn Abbâs kendi isnadıyla Müzzemmil Sûresi’nin tefsiri hakkında şöyle rivayet eder:
“Ey örtüsüne bürünen.” Ey örtünüp bürünen, yani bununla Peygamber (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) kast edilmektedir. Zira Hazret-i Peygamber (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) namaz için giyinmek amacıyla elbisesini örterdi.
{a) (Ya Eyyuhel Muzemmil) buyruğu “Ey risaletin zorluklarını yüklenen” anlamına gelmektedir. Nitekim Hâkim en-Nîsâbûrî, İkrime kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayetine göre, İbn Abbâs şöyle demiştir: “Sen bu işe büründürülürdün. Öyleyse bunu gerçekleştir.” Hâkim, bu haberin isnadının sahih olduğunu, ancak Buhârî ve Müslim’in bu haberi tahric etmediklerini belirtir. Zehebî de onun bu yargısına muvafakat eder. El -Müstedrek, Kitabü’t-Tefsir, Müzzemmil Sûresi, c. 2, s. 505.
b) “Ziml” sözcüğü, yük anlamına gelmektedir. Nitekim Ebü’d-Derda’dan rivayet edilen hadiste de bu sözcük geçmektedir: “Eğer beni yitirirseniz kuşkusuz çok büyük bir yük yitirmiş olursunuz.” Hadiste ‘himlen azimen’ ifadesi geçmektedir ki, Hz. Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) bununla büyük bir ilim yükünün yitirildiğini anlatmak istemektedir. Lisânü’l-Arab Z-M-L maddesi.}
2- “Geceleyin kalk (namaz kıl); yalnız (gecenin) birazında (uyu).”
“Geceleyin kalk (namaz kıl);” Namazla kalk. Sonra dedi ki.
”Yalnız (gecenin) birazında (uyu).”
3- “Gecenin yarısında (kalk) veya bundan biraz eksilt.”
Sonra açıklayarak şöyle buyurdu:
“Gecenin yarısında (kalk)” Yani namaz için gecenin yarısında kalk.
”Veya bundan eksilt.” Yarısından eksilt.
“Biraz.” Üçte bire kadar.
4- “Yahut bunu biraz artır ve Kur’an’ı tane tane oku.”
”Yahut bunu biraz artır.” Yarısına, üçte ikisine varıncaya kadar eklemede bulun. Gece kıyamında O’nu muhayyer kılarak şöyle buyurdu:
”Ve Kur’an’ı tane tane oku.” Kur’an’ı tane tane, kolaylıkla, ağır ağır ve vakar üzere bir âyet, iki âyet veya üç âyet olarak oku ki, böylece kesesin, Kur’an’ı kese kese okumuş olasın.
{a) Ebû Dâvûd İkrime kanalıyla İbn Abbâs’tan şöyle rivayet etmektedir: “elMüzzemmil Sûresi’ndeki ‘Gecenin birazı istisna olmak üzere (gecenin) yarısı miktarınca kalk’ âyetini aynı sûredeki ‘O, sizin bunu sayamayacağınızı bildiği için size doğru yöneldi. Artık Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun’ âyeti neshetti. “Naşietelleyli” ifadesi, gecenin ilk saatleri anlamına gelmektedir. Sahabenin namazları bu âyet gereğince gecenin ilk saatlerinde gerçekleşirdi. Bu âyetle Allah Teâlâ diyor ki: Bu saatler Allah Teâlâ’nın sizin üzerinize farz kıldığı gece namazını (hakkıyla) yerine getirmeniz için daha elverişlidir. Çünkü insan uyudu mu ne zaman uyanacağını bilemez. “Ve ekvamü kıyla/hem de söyleyişi itibarı ile daha sağlamdır” ilahî buyruğunun anlamı: “Bu saatler, okunan Kur’an’ı anlamaya daha elverişlidir” demektir. İbn Abbâs diyor ki: (Çünkü gündüzün senin için uzun uzun meşguliyetler vardır’ âyeti kerime, gündüz senin için uzun bir meşguliyet var demektir.” Ebû Dâvûd, Kitabü’s-Salat, “Gece namazının yükümlülüğünün nesh edilmesi ve kolaylaştırılması” bâbı, 1304 nolu hadis. Bu hadisin senedinde Ahmed ibn Muhammed el-Mervezî, Ali ibn Hüseyin ibn Vakıd el-Mervezî, Hüseyin ibn Vakıd, Yezidü’n-Nahvî ve İkrime bulunmaktadır. Bu isnad zinciri ile ilgili değerlendirmeyi daha öncesinde yapmış, Ali ibn Hüseyin ibn Vakıd el-Mervezî’nin sâduk olduğunu ve bazen yanıldığını belirtmiştik. Ancak bu hadisi bir sonraki maddede gelecek olan hadis kuvvetlendirmektedir. Söz konusu hadisin isnadı bir sonraki maddede de geleceği gibi hasendir. Nitekim bu hadis İbn Cerir et-Taberî’nin Hz. Aişe ’den rivayet ettiği başka bir haberle de kuvvet kazanmaktadır. Bu durumda İbn Abbâs’ın bu maddedeki hadisi sahih li-ğayrihi kategorisine yükselmektedir. Beyhakî de bu hadisi Ebû Dâvûd kanalıyla ve aynı isnad ile zikretmektedir. Sünenü’l-Beyhakî, c. 2, s. 500, Kitabü’Salat, “Gece namazı” bâbı.
b) Ebû Dâvûd, Semmak el-Hanefî kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayetine göre; o şöyle demiştir: “Müzzemmil Sûresi’nin ilk âyetleri nazil olunca Hz. Peygamber ve ashabı yaklaşık olarak, ramazan ayındaki gecelerde durdukları kadar namazda dururlardı. Bu durum Müzzemmil Sûresi’nin son âyeti ininceye kadar devam etti. Bu sûrenin ilk âyetlerinin nüzulü ile son âyetinin nüzulü arasındaki müddet bir yıldır.” Ebû Dâvûd, Kitabü’s-Salat, “Gece namazının yükümlülüğünün nesh edilmesi ve kolaylaştırılması” bâbı, 1305 nolu hadis. Bu haberi İbn Cerir et-Taberî, Semmak el-Hanefî kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Ancak hadisin girişi şöyledir: “Semmak der ki: ‘Ben İbn Abbâs’tan işittim…’” Tefsirü’t-Taberî, c. 29, s. 124. Bu haberin isnadında Ahmed ibn Muhammed, Veki, Mesar, Semmak el-Hanefî bulunmaktadır. Ahmed ibn Muhammed ibn Sabit el-Mervezî ile Veki İbn Cerrah’ın tercüme-i halleri geçmişti. Her ikisi de sika kişilerdir. Mesar ibn Keddam ibn Zıhr el-Hilalî Ebû Seleme el-Kûfî: Sika, sebt ve fazıl bir kişidir. Et-Takrîb, c. 2, s. 243, 1059 nolu madde; Tezkiretü’l-Hüffâz, c. 1, s.188, 83 nolu madde Semmak ibn Velid el-Hanefî Ebû Zümeyl el-Yemâmî el-Kûfî: Herhangi bir sakınca yoktur. Buhârî’nin Edebü’l-Müfred’de kendisinden rivayeti bulunmaktadır. Müslim ve diğer Sünen-i Erbaa’nın kendisinden rivayeti, bulunmaktadır. Et-Takrib, c. 1, s. 332; 523 nolu madde; el-Cerh ve’t-Tadil, c. 4, s. 280. Bu hadisin isnadında herhangi bir kopukluk da bulunmamaktadır. Sened zincirindeki raviler haberi birbirinden dinlemişlerdir. Tehzîbü’t-Tehzîb, c. 1, s. 71, 124 nolu madde; c. 10, s. 113; 209 nolu madde; c. 4, s. 235, 399 nolu madde; Tehzibü’l-Kemal, Ahmed ibn Muhammed ibn Sabit’in tercüme-i hali. Senedde bulunan ravilerden Semmak ibn Velid hariç hepsi sikadır. Buna göre hasen hadis kategorisindedir. İlk hadisle kuvvet kazandığından dolayı sahih li ğayrihi kategorisine yükselmektedir.
c) “Birazı müstesna geceleyin kalk. Yarısı kadar yahut ondan biraz eksik, yahut ona (biraz) ekle! Kur’ân’ı da tane tane, anlaşılır surette oku.” İlahî buyruklarının ifade ettiği anlam şudur: Ey peygamberlik yükünü yüklenen Zât, geceleyin bir bölümünü namaz kılmak için kalk. Zira gece vaktinde Allah Teâlâ ile kurmuş olduğun bağın fazla oluşu, sana düşmanlarına karşı durabilecek güçlü bir azık ve donatı bahşeder. Sen bu gece kıyamınla onların eziyetlerine tahammül edebilirve Allah Teâlâ’ya hikmet ve güzel bir şekilde öğüt vererek davet etmede kuvvet sahibi olursun.
d) İki, üç ve dördüncü âyetlerde Allah Teâlâ’nın tahyirî bir emri söz konusudur. Diğer bir ifade ile Allah Teâlâ, Peygamberini gecenin yarısını, ya da gecenin yarısından azını veya fazlasını ibadetle geçirme hususunda muhayyer kılmıştır. Hadiste de geçtiği üzere İbn Abbâs bu âyetin Allah Teâlâ’nın ) “O, sizin bunu sayamayacağınızı bildiği için size doğru yöneldi. Artık Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyun” buyruğu ile nesh edildiği görüşündedir. Tabii ki, burada büsbütün bir neshten bahsetmek olası değildir. İbn Abbâs’ın da bu kanaatte olduğunu söylemek imkânsızdır. Söz konusu nesh, hükmün bütünüyle ortadan kaldırılması değil, hükmün vacipliğinin kaldırılmasıdır. Yoksa gece namazı müstehap bir eylem olarak hâlâ yürürlüktedir.
e) ” (Kur’ân’ı da tane tane, anlaşılır surette oku.” Yani açıkla. Sen Kur’an’ı açıklayarak açıkça okursun. Şiirin hızlı hızlı okunması gibi, Kur’an’ı süratli bir şekilde okuma. Aksine onu dura dura, ağır ağır oku ki, kalbin de Kur’an’ın kıraatinde hazır bulunmuş olsun. Böyle okumak suretiyle Kur’an’ın harikuladeliklerine de vâkıf olabilir ve onun öğütleri hakkında derin derin düşünürsün.
f) Taberî, bu âyet hakkında Miksem kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayetine göre; o şöyle demiştir: “Onu apaçık bir şekilde beyan et.” Tefsirü’t-Taberî, c. 29, s. 127.}
5- “Doğrusu biz sana ağır biz söz (Kur’an) vahyedeceğiz!”
"Doğrusu biz sana vahyedeceğiz!” Cebrail (‘aleyhi’sselâm)’ı sana indireceğiz.
“Ağır biz söz (Kur’an)” Emir ve nehiyle, vaat-vâid ile helal ve haram ile şiddetli bir söz. Âyetin, “Büyük bir söz” anlamına geldiği de söylenmiştir. Âyete şu anlam da verilmiştir: Ona muhalefet edene ağır olan bir söz. Ayetin şu anlamı ifade ettiği de söylenmiştir: “Ağır”, gece namazıyla.
{Yani sana yüklenilmesi ve insanlara edası zor olan bir söz ilka edeceğiz. Bu söz ilahî kelam olan Kur’an’dır. Evet Kur’an’ın insanlara sunulması zordur. Zira insanların geneli bir şeyi ancak hevasına uyması halinde kabul edebilir. Kur’an ise bu bağlamda nefsin heva ve isteklerine, eğilimlerine aykırı olan teklifleri içermektedir. Bu sorumluluğu yüklenen kimsenin, amansız düşmanların durmak bilmeyen saldırıları karşısında kendisini zaaftan ve yıkımdan koruyacak bir donanıma sahip olması gerekmektedir. Bu azık ve donanım, Allah Teâlâ ile kurulacak olan süreklilik arz eden bir bağla mümkündür. Bundan dolayı Allah azze ve celle Peygamberine geceyi kıyam ederek geçirmesini emretmiştir. Ardından da Allah Teâlâ (Muhakkak Biz, sana ağır bir söz vahyedeceğiz” buyurmaktadır. Bu mesuliyet büyük bir mesuliyettir. Bu sözün insanlara tebliğ edilmesi yükümlülüğü söz konusu teklif için gece kıyamının zorunluluğunun en açık göstergesi ve gerekçesidir.}
6- “Gerçekten, gece ibadeti daha etkili ve okumaya daha elverişlidir.”
”Gerçekten, gece ibadeti daha etkili.” Namazla gece ayakta durmak. Kişi, namazın sevabını umarsa onun için aktiflik sağlayıcıdır. Âyetin, “Kalbe daha çok rikkat ve merhamet sağlayıcıdır” anlamına geldiği de söylenmiştir.
”Ve okumaya daha elverişlidir.” Kur’an’ın kıraati için daha beyan edici ve daha sabit kılıcıdır.
{a) İmam Buhârî der ki: İbn Abbâs dedi ki: (Naşieh) kelimesi Habeş dilinde kalkmak anlamınadır. (Wetan) kelimesi de Kur’an’ın muvataası anlamındadır. Gece okunan Kur’an, gündüzden daha fazla işitmeye, göze ve kalbe nüfuz eder. (9 et-Tevbe/37) Li-yuvafıku (yani uymaları için)anlamındadır.” Buhârî, Kitabü’tTeheccüd, 11. Bâb.)
b) İbn Cerir et-Taberî "Gece kalkışı” buyruğu hakkında Said ibn Cübeyr kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayetine göre; o şöyle demiştir: (Naşieh) sözcüğü Habeşçe dilinden bir kelimedir. Kişi geceleyin kalktığında Habeşliler ‘Neşee’ derler.” Tefsirü’t-Taberî, c. 29, s. 128. Bu haberin isnadında İbn Humeyd, Hekkam, Anbese, Ebû İshak , Said ibn Cübeyr bulunmaktadır. İbn Humeyd, Ebû İshak ve Said ibn Cübeyr’in tercüme-i halleri geçmişti. Muhammed ibn Humeyd er-Razî’nin zayıf olduğunu belirtmiştik. Hükkam ibn Selm er-Râzî: Sikadır. Ancak garip rivayetleri vardır. Et-Takrib, c. 2, s. 88, 777 nolu madde; el-Kâşif, c. 1, s. 354, 1180 nolu madde Anbese ibn Said ibn Durays: Rey kadısı, sikadır. Et-Takrib, c. 1, s. 189, 473 nolu madde; el-Kâşif, c. 1, s. 244, 4363 nolu madde. Hadisin senedinde zayıf olan İbn Humeyd var. Rivayet zayıf gibi görülebilir. Ancak ilginçtir ki, Buhârî bu rivayeti kesinlik ifade eden bir şekilde rivayet etmiştir. Buhârî’nin bu haber hakkında başka bir senede muttali olduğunu kabul etmek makul görülebilir. Bu durumda Taberî’nin rivayeti Buhârî’nin rivayetiyle kuvvet kazandığından dolayı hasen hadis kategorisine yükselmektedir. Rivayet zincirindeki raviler arasında da kopukluk yoktur ve haberi birbirinden dinlemişlerdir. Tehzîbü’t-Tehzîb, c. 9, s. 127, 180; c. 2, s. 422, 735 nolu madde; c. 8, s. 155, 278 nolu madde; c. 8, s. 63, 100.
c) Anlaşılan o ki, İbn Abbâs Kur’an’da yabancı sözcüklerin bulunduğu görüşündedir. Bu bağlamda “Naşie” sözcüğünü örnek olarak verebiliriz. İbn Abbâs “Neşee” sözcüğünü (kalkmak olarak tefsir ettiğine göre; “Naşie” sözcüğü de “Akibet” ve “Afiyet” sözcüğü gibi masdar olmuş olur. Sözcüğün geceyi izafe edilmesi ise mecazdır. Tefsîrü’l-Alûsî, c. 29, s. 105.
d) “O hem daha etkilidir.” Rivayette İbn Abbâs’ın âyeti “Gece okunan Kur’an’ın gündüzden daha fazla işitmeye, göze ve kalbe nüfuz eder” şeklinde tefsir ettiği geçmişti. Yani gece kalkıp Kur’an okunması ve ibadete durulması gündüzünkinden daha çok muvafakat uygunluk arz eder. Gece vakti sakinlik ve dinginlik vardır. Bu durumda kalp, kalbin huşu ve huzuru gündüzünkinden daha çok huşua elverişli olur.
e) Âyetteki mufadelet/üstünlük bu âyetten sonra gelen “Çünkü gündüzün senin için uzun uzun meşguliyetler vardır” âyetinin de delaletiyle gece Kur’an okunması ile gündüz Kur’an okunması arasındaki karşılaştırmaya dayanmaktadır. Ancak Ebû Dâvûd’un rivayet ettiği İbn Abbâs hadisinde mufadeletin gecenin başlangıcı ile gecenin sonu arasındaki karşılaştırmaya dayandığını görmekteyiz. Zira hadiste İbn Abbâs şöyle demektedir: “Bu âyetle Allah Teâlâ diyor ki: Bu saatler Allah Teâlâ’nın sizin üzerinize farz kıldığı gece namazını (hakkıyla) yerine getirmeniz için daha elverişlidir. Çünkü insan uyudu mu ne zaman uyanacağını bilemez.” Ancak İmam Buhârî’nin İbn Abbâs’tan aktardığı rivayette ise âyetin siyak sibakına uygun olan yorumun emarelerini görebilmekteyiz. İmam Buhârî’nin rivayeti sened açısından Ebû Dâvûd’unkinden daha sahihtir. Zira “Vat’en” kelimesinin anlamı için bir münasebet zikretmektedir. “Vat’en” sözcüğü muvataatten ileri gelmektedir. Muvataat ise muvafakat anlamına gelmektedir. Bu da Buhârî’de geçen İbn Abbâs’ın “Vatae kelimesi de Kur’an’ın muvataası anlamındadır. Gece okunan Kur’an’ın gündüzden daha fazla işitmeye, göze ve kalbe nüfuz eder” sözleriyle uygunluk arz etmektedir.
f) "Hem de söyleyişi itibarı ile daha sağlamdır.” Yani gece vaktinde okuyucuyu meşgul edecek sıkıcı seslerin ve namaz kılan kişiyi Kur’an’ın anlamları hakkında düşünüp tefekkür etmekten engelleyecek ortamı bozucu bir sesin olmayışından ötürü okuyuş noktasında daha sağlamdır. Nitekim İbn Cerir et-Taberî’nin Avfî kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayetine göre; o şöyle demiştir: “Kur’an’ın anlaşılmasına daha yakın olur.” Tefsirü’t-Taberî, c. 29, s. 131.
g) Hadiste İbn Abbâs’ın Kur’anî bir istidlalini de görmekteyiz. İbn Abbâs Tevbe Sûresi’ndeki “(Haram ayları) ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir. Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır. Allah’ın haram kıldığının sayısını bozmak ve O’nun haram kıldığını helâl kılmak için (haram ayını) bir yıl helâl sayarlar, bir yıl da haram sayarlar. (Böylece) onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.” (9/et-Tevbe/37) “li yuvatiu” sözcüğünü li-yuvafıku (yani uymaları için) anlamına geldiğini söyleyerek Müzzemmil Sûresi’ndeki âyeti tefsir etmiştir.}
7- “Çünkü gündüz, senin uzun süre uğraşacağın şeyler vardır.”
"Çünkü senin vardır.” Ey Muhammed (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem)!
“Gündüz, uzun süre uğraşacağın şeyler.” İhtiyaçlarını gidermen için ayıracağın uzun bir vakit vardır.
8- “Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na yönel!”
”Rabbinin adını an.” Rabbinin emriyle namaz kıl. Âyetin, “Rabbinin tevhidini zikret” anlamına geldiği de söylenmiştir.
"Ve bütün benliğinle O’na yönel!” Namazında, duanda ve ibadetinde Allah için tam ihlaslı davran.
9- “O, doğunun ve batının Rabbidir. O’ndan başka ilâh yoktur. Öyleyse sen, yalnız O’nun himayesine sığın!”
”O, doğunun ve batının Rabbidir.” O, Allahtır.
“O’ndan başka ilâh yoktur. Öyleyse sen, yalnız O’nun himayesine sığın!” Öyleyse O’na, Rab kılarak ibadet et. Âyetin anlamı hakkında şöyle de denilmiştir: “Öyleyse sen, yalnız O’nun himayesine sığın!” Öyleyse O’nun sana vaat ettiği yardım, devlet ve sevap gibi konularda O’nu kefil kıl.