Aleykum selam
1. Bidat işleyen bir insan Rasulullah (s.a.v.)’in sünnetine tabi olmadığından dolayı Allah (cc.)’a olan sevgisinde yalancıdır.
“De ki [ey Peygamber]: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin”
(Ali İmran 31)
2.Bidat sahibi Muhammedun Rasulullah’ı a.s. tam olarak yerine getirmemiştir. Çünkü bu kişi Rasulullah (s.a.v.)’e tam olarak iman etmiş olsaydı, imanın maddelerinden biri olan Rasulullah (s.a.v.)’in şu sözünü doğrulardı:
“Sizi cennete yaklaştıracak hiçbir amel yoktur ki ben size onu emretmemiş olayım ve cehenneme yaklaştıracak hiçbir amel yoktur ki ben sizi ondan sakındırmamış olayım.” (Hakim - Müstedrek)
3.Bidat sahibinin niyet ne kadar güzel olursa olsun, ameli ne kadar çok olursa olsun ve bu amelini ne diye isimlendirirse isimlendirsin Allah (cc.)’ın yannda bu heva ve hevese tabi olmaktır. Ve bu amel Rasulullah (s.a.v.)’in yanında merduttur.
4.Bidat ehlinin tövbesi yoktur. Sahih bir hadiste Rasulullah (s.a.v.):
”Allah bidat sahibi ile tövbesinin arasını perdelemiştir” buyurur.
5. Bidat sahibi havuzun başında Rasulullah (s.a.v.) ile bir araya gelemeyecek ve şefaatinden yoksun olacaktır.
Bidatin Büyük Zararı
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Her bidat dalalettir ve her dalalet ehli de ateştedir.) [İ.Asakir]
(Bidat ehlinin namazı, orucu, sadakası, haccı, umresi, cihadı, farzı, nafilesi kabul olmaz, yağdan kılın kolayca çıktığı gibi İslâmiyetten çıkması, kolay olur.) [İ.Mace]
(Bidat ehlinin tövbesi, bidati bırakana kadar kabul olmaz.) [Taberânî]
Tövbesi kabul olmaz demek, bid'at ehli, bid'atinden sevab beklediği, iyi bir iş yaptığını sandığı için tevbe etmeyi düşünmez. Bu bid'atten vazgeçmediği için de ibâdeti kabul olmaz, demektir.
Âlimler, bidati, bidat-i hasene ve bid'at-i seyyie diye ikiye ayırmışlar, okul, kitap gibi sonradan yapılan şeylere (bid'at-i hasene) demişlerdir. Hadikada, (Böyle bir bidat, bir ibâdetin yapılmasına yardımcı olduğu için, dinimiz buna izin vermiştir) buyuruluyor. İmam-ı Rabbanî hazretleri ise, dinin izin verdiği böyle faydalı şeylere bid't denmemesini, bidat kelimesinin bunlara bulaştırılmamasını ve bunlara sünnet-i hasene, yani iyi iş denmesini istemektedir. Sünnet, burada yol, iş demektir. Yolun, işin iyisi de, kötüsü de olur. Müslimdeki hadis-i şerifte, sünnet-i hasene [iyi çığır] açanlar övülmekte, sünnet-i seyyie [kötü çığır] açanlar ise kötülenmektedir.