H
Çevrimdışı
KISALTMALAR 1
YAYINCININ NOTU. 1
ÖNSÖZ. 1
h)- NAMAZ KILINAN YERDE, ELBİSEDE YA DA BEDENDEKİ NECASETİN TEMİZLİĞİ VE AFFEDİLEN MİKTAR 1
* Namaz Kılınması Yasaklanan ve İzin Verilen Yerler 1
* Sandaletle/Terlikle Namaz Kılmanın Hükmü. 2
* Uyku Elbisesi (Pijama) İle Namaz Kılmanın Hükmü. 4
KISALTMALAR
age.
: Adı geçen eser
b.
:Bin
bk.
: Bakınız
bt.
:Bint
çvr.
: Çeviren
DİA
: Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi
h.
: Hicrî yıl
H.no
: Hadis numarası
Ht.
: Vİcâde yolu ile alınan hadis
Hz.
: Hazreti
i.
: İmam
Kr.
: Abdullah'ın babası Ahmed b. Hanbel'den kıraat yolu ile aldığı rivayetleri gösterir.
Kt.
: Ebû Bekir el-Katîî'nin ziyadesi
m.
: Milâdî yıl
md.
: Maddesi
Nşr.
: Neşreden
Thk.
: Tahkik
Thr.
: Tahric
Trc.
: Terceme
Trc.no:
: Terceme numarası
Ts.
: Tarihsiz
s.
: Sayfa numarası
Thk.
: Tahkik eden
ts.
: Tarihsiz
V.
: Vefat tarihi
vb.
: Ve benzeri
vd.
: Ve devamı
yy.
: Baskı yeri yok
z.
: Oğlu Abdullah'ın Müsned'e ziyâdeleri
YAYINCININ NOTU
Şu kısacık fani ömrümüz İçerisinde Müsned"in yeni bir sayısını sizlere ulaştırmaktan, yaşadığımız toplum ve gelecek nesillere en nadide, en latif, rengarenk has kokulu çiçek demetleri gibi Peygamber efendimizin mübarek, müberra sözlerini sizlere aktarmaktan dolayı Allah Teala'ya hamd olsun.
Eserin çalışılmasına başlanılan ilk andan itibaren türlü meşakkatlerle karşı karşıya geleceğimizi zannetmiştik. Bu kaygımızın yersiz olduğunu, Allah Teala'nın onun değerli kullarını bizlere vesile ederek yardım ettiğini gördük, bildik. Tekrar tekrar hamd olsun.
Hadis ve Sünnet sahasında el-Müsned, günümüz toplumunda büyük yankılar meydana getirdi. Şu ana kadar yayınlanan ciltlerle bile el-Müsned, ilmi olmayan, mesnedsiz, kaba görüşlerin önüne büyük sedd çekti.
Eseria Türkçe'ye kazandırılması tespitiyle, tercüme ve açıklamalarıyla, tahkik ve tahric çalışmasıyla konunun uzmanı değerli ilim erbabı tarafından olsun, kitlesel olarak okuyucularımızdan tebrikler, dualar aldık. Hepsine buradan hürmetlerimizi arz ederiz.
Hadis ve sünnetin ehemmiyetine binaen;
Peygamber efendimiz, kendisinden sonra sünnetini ihya ederek halka öğretenleri "garipler" olarak nitelendirmiş, onlar için "gariplere ne mutlu" demiştir. İlim erbabı da hadisteki bu kişilerin ashâb-ı hadis olduğuna işaret etmişlerdir. İmam Buhari ise en hayırlı müslümanm, efendimizin sünnetlerinden terk edilen bir sünneti ihya ederek tekrar gündeme getiren kişi olduğunu belirtmişlerdir.([1])
Konunun bu öneminden ve müjdesinden dolayı eserin yayılmasında, elden ele ulaşmasında, hizmet ve gayret sarf eden okuyucu dostlarımıza, matbuat çalışmalarında tüm mesleki hassasiyetlerini ortaya koyan Abdulmuttalip Yıldırım ve Ali Ünlü beyefendilere şükranlarımızı arz ederiz.
Allah Teala'dan, Peygamber efendimizin mübarek elleriyle bizim ellerimizi tutmasını, yolundan ve izinden ayrılmamamızı O'ndan niyaz ederiz.
ÖNSÖZ
Müsned Tercemesinin V. Cildini hazırlama imkânı veren Allah'a sonsuz hamd ü senalar eder, O'nun yüce Rasûlüne, Ehl-i Beytine ve ashabına da salât ve selâm ederiz.
Yeni bir cildin hazırlanması bizim için yeniden dünyaya gelmek ve yeni bir diriliş demektir. Bu heyecanla V. Cildi hazırladık. Cildler hazırlandıkça çalışmanın kalitesi artmakta ve yeni eserlerle tanışmaktayız. Böylesine ağır bir çalışmanın başarılı olması için yoğun bir tempoya ihtiyaç duyulmaktadır. Sürekli çalışmamıza rağmen Allah'ın yardımıyla tempomuz düşmemekte, hatta her gün daha da artmaktadır. Bu çalışmada okurlarımızın görüşleri ve duaları bizim için çok önemlidir. Sürekli gelen e-mail, telefon ve mesajlarla sizlerin görüşleri bize ışık tutmakta, önümüzü daha iyi görmemizi sağlamaktadır.
Müsned Tercemesinin yeni baskılan yapılmakta, okuyucu kitlesi -Allah'a hamd olsun- günden güne artmaktadır. Bu cildden önceki IV. Cild diğerleri gibi çok beğenildi; makaleler, tablolar, açıklamalar, fıkhı hükümler, her hadisin tahkik ve tahrici büyük takdir topladı. Ancak yolumuz uzun olduğu için bazı okurlarımız tarafından bu çalışmanın daha kısa tutulup kısa sürede bitirilmesi ısrarla tavsiye edilmektedir. Biz istiyoruz ki hazırladığımız eser kalıcı ve her yönden okura faydalı olsun. Çünkü bu eser hadis yönü yanında, ayrıca konu başlık!anndaki ilgili ayetlerin zikredilmesiyle İmam Nevevi'nin 'Rıyazu's-salihîn'in daha geniş bir versiyonu olarak görülmekte, hadislerin anlaşılmasında müçtehid İmamların görüşlerine baş vurulması ve bunların değerlendirilmesi eserin geniş bir 'Mukayeseli İslâm Hukuku' rengi taşımasına neden olmaktadır. Bütün bunlar geniş bir kaynak taraması sonucunda oluşmakta ve ortaya sizlerin de takdir ettiği gibi çok farklı bir eser çıkmaktadır. Biz bu eserin aceleye getirilip kalitesinin düşürülmesini istemiyoruz. Tahriç kısmının da fazla olduğu şeklinde bir uyan gelmektedir. Ama günümüzdeki hadis inkân ve bir takım şüphe odaklarının yoğun çalışmalan karşısında hadislerin ciddi olarak tahkiki ve tahricinin yapılması gerekmektedir. İnsanlar hadis okurken rivayetin Rasûlullah'a ulaşmadaki sıhhat derecesini bizzat kendileri müşahade etmektedir, bu da imanlarını kuvvetlendirmektedir.
V. Cildde de Namaz konusu devam etmektedir. Bu cildde Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği ve Affedilen Miktar, Kıbleye Dönmek, Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş, Namazın Kılınma Şekli, Kıraat, Rükû ve Secde gibi önemli konular işlenmektedir. Bunların bilinmesi ile namazlanmizın Rasûlullah'ın namazına benzemesi daha da artacak, ibadet zevki toplumun bütün kesimlerine yayılacaktır.Ayrıca bu cilddekİ rivayetlerde Kur'ân Tarihi Sürecinde Kıraatler makalesi bulunmaktadır, bu çalışmada titiz bir şekilde Kur'ân'ın mushaf olarak toplanması yanında Peygamberimiz'den intikal eden kıraatin (okuyuşun) da aynı ciddiyetle toplanıp, Mushafların bu kıraatleri içine alacak şekilde ortak yazı karakterleriyle yazılması konuları ilk kaynaklara ulaşılarak anlatılmaktadır.
Bu çalışmaların faydalı olması dileğiyle dua ve desteklerinizi bekleriz.
Terceme Heyeti
h)- NAMAZ KILINAN YERDE, ELBİSEDE YA DA BEDENDEKİ NECASETİN TEMİZLİĞİ VE AFFEDİLEN MİKTAR
* Namaz Kılınması Yasaklanan ve İzin Verilen Yerler
392/1262- Ebû Saîd el-Hudriden (Radiyallahu anh):[2]
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Yeryüzünün her tarafı mescid ve tahûr (temiz-temizleyici) kabul edildi, ancak kabir ve hamam bundan müstesnadır."[3]
393/1263- Ebû Mersed el-Ganevî'den (Radıyaiiahu anh):[4]
Rasûlullah'ın (SaiiaiiaM aleyhi ve sellem) şöyle dediğini duydum: "Kabirlere doğru namaz kılmayın ve kabirlerin üzerlerine oturmayın!"
§Başka bir lafızla gelen rivayette şöyle buyurdu:
"Kabirlerin üzerlerine oturmayın, onların üstünde namaz kılmayın!"[5]
394/1264- Abdullah b. Amr'dan (RadıyaiiaM anhümâ):[6]
Rasûlullah (Saiiaihha aleyhi ve seiiem) koyun ağıllarında namaz kılardı, (ancak) deve ve sığır yataklarında namaz kılmazdı.
NOT: Bundan sonra gelen hadisler bunun sebep ve şartlarını açıklamaktadır.[7]
395/1265- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh):[8]
Hz. Peygamber (SaiiaüaM aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Koyun ağılları ve deve yataklarından başka yer bulamazsanız, namazınızı koyun ağıllarında kılabilirsiniz, (ancak) deve yataklarında namaz kılmayın!"[9]
396/1266- Sebra b. Ma'bed el-Cühenfden (Radtyatiahü anh):[10]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve itiiem) deve yataklarında namaz kılmayı yasakladı, koyun ağıllarında ise namaz kılmaya ruhsat (kolaylık) verdi.[11]
397/1267- İbn Muğaffel'den (Radıyaiiaha anh):[12]
Rasulullah (Saİlallahü aleyhi ve seltem) dedi ki:
"Sizler koyun ağıllarında iken namaz vakti gelirse orada namaz kılabilirsiniz[13], (ama) deve yataklarında bulunurken namaz vakti gelirse oralarda namaz kılmayın, develer yaratılış olarak şeytanlardan sayılır."
NOT: Peygamberimiz (Saüallaha aleyhi ve sellem) burada iki hayvan türünün huylarına dikkat çekti: Koyunlar uysaldır ve insana zarar vermezler. Develer ise huysuz, hırçın ve insana zarar verebilen hayvanlardır, kendilerine güvenilmez ve namazı ifsat ederler. Bu nedenle develer yaratılış/huy olarak şeytanlara benzetildi.[14]
398/1268- Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî'den (Radıyaitahü anh):[15]
Rasûlullah'ın (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum:
"Deve yatağında namaz kılmayın, o (yaratılış/huy olarak) cinlerden sayılır. Onun gözlerini ve giderken/yürürken davranışlarını görmüyor musunuz?
Koyun yataklarında namaz kılabilirsiniz. Koyun cinsi rahmete/yumuşaklığa daha yakındır.[16]"
Açıklama
Rasûlullah (Saüaliahü aleyhi ve sellem) bu rivayetlerde namaz kılınması caiz olan ve olmayan bazı yerlerden bahsetti:
1- Öncelikle yeryüzünün her tarafı mescid olabilir ve her şeyi tahûr (temiz-temizleyici)dir. Yani yeryüzünde temel kural saflığı bozulmadığı ya da kirletilmediği sürece her tarafı ibadet etmeye ve temizlikte kullanılmaya müsait olmasıdır. Allah bu şekilde yaratmıştır.
2- Ancak kabir ya da hamam gibi necasetin bulunduğu ya da bulunma ihtimalinin olduğu yerlerde namaz kılmak yasaklanmıştır. Kabirlerde namaz kılınmasının yasaklanma sebeplerinden birisi de oraları kıble edinip oralara tapma tehlikesidir, tıpkı cahiliye toplumlarında olduğu gibi. Bu nedenle Peygamberimiz hem kabirler üzerinde hem de kabirlere dönerek namaz kılmayı yasaklamıştır. Ancak arada bir duvar olursa bunda bir beis yoktur.
§Hanbelîler ve Zahirîlere göre bütün kabirler için hüküm aynıdır ve namaz kılmak haramdır, geçersizdir. Bu görüş Hz. Ömer, Ali, Ebû Hüreyre, Enes ve İbn Abbas'tan nakledildi.[17]
Şafiîlere göre açılmış ve açılmamış kabir hükümde farklıdır. Bir kabir açılmış ya da o toprağa necaset bulaşmışsa orada namaz caiz değildir. Ancak temiz bir yer ise namaz caizdir. Çünkü illet necasettir.[18]
İmam Ebû Hanîfe, Sevrî ve Evzâî'ye göre kabirlerde namaz kılmak mekruh, ancak geçerlidir.[19]
İmam Mâlİk'e göre kabirlerde namaz kılmak caizdir. Bu görüş Abdullah b. Ömer ve Hasan el-Basrî'den nakledilmiştir.[20]
§Cenaze namazını kabre doğru kılmanın cevazı konusunda İhtilaf edildi: Şafiî, Mâlik ve Davud ez-Zâhirî'ye göre kılabilir. Hanefilere göre ise definden Uç gün sonrasına kadar kıhnabilir, sonra kılınmaz, çünkü ceset üç gün sonra çürümeye başlar.[21]
§Hanbelî ve Zahirî âlimlerine göre hamamda namaz caiz değildir, geçersizdir ve iade edilir.
Cumhura göre temiz olduğunda hamamda namaz kıhnabilir, ancak mekruhtur. Buradaki yasağı necis olma durumuna hamlettiler.[22]
3- Ayrıca Peygamberimiz koyun ağıllarında namaz kılmaya ruhsat verirken, deve yataklarında namazı yasaklamıştır. Bu konuda müctehid imamların görüşleri:
İmam Mâlik, Ahmed ve İbn Hazm'a göre deve yataklarında kesinlikle namaz kılınmaz, temiz olsa da hüküm böyledir, değişmez.[23]
Cumhura göre buralar necis olursa namaz kıîmak haramdır ve geçersizdir, ancak temiz yer olursa orada da namaz kıhnabilir, fakat mekruhtur. İhtilafın sebebi yasaklanma İlletinin necaset dışında bîr şey olup olmaması Üzerinde odaklanmıştır. Cumhura göre yasak illeti sadece necasettir. Diğerlerine göre ise necaset dışında illet bu hayvanlann huysuz olmaları ve namazı ifsat etmeleridir. Cumhura göre hayvanın huysuzluğu hikmettir, çünkü değişkendir. Bu konuda İhtiyatlı olmak gerekir.[24]
Doğrusunu Allah bilir.
§ Koyun ağıllarında namaz kılmak mubahtır[25]:
a- Öncelikle bilinmelidir ki bu bir ruhsattır ve hayvancılıkla uğraşan bir toplum için kolaylıktır.
b- Buralarda namaz kılınması için yerin temiz olma şartı vardır. Bu konuda hiçbir ihtilaf yoktur.
c- Peygamberimiz söz konusu hadisinde buralarda namaz kılmanın cevazı için koyunların uysallığına dikkat çekti, ancak deve yataklanndaki yasakta develerin huysuzluğunu ve şeytan/cin tabiatlı olduklarını, dolayısıyla namazı ifsat edebileceklerini belirtti.[26]
* Sandaletle/Terlikle Namaz Kılmanın Hükmü
399/1269- Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesinin (Radıyaiiaha anhum) şu sözünü nakletti:[27]
Rasûlullah'ı (Saiiaitahu ateyhi ve seiiem) namaz kıldığında (selâmdan sonra cemaate) sağından da solundan da döndüğünü gördüm.
Onu ayağı çıplak da sandaletli/terlikli olarak da namaz kılarken gördüm. (Ayrıca) onun ayakta da oturarak da (su) içtiğini gördüm.[28]
Açıklama
Peygamberimiz (Satlallahu aleyhi ve setlem) namazı kıldırdıktan sonra selâm verir ve cemaate dönerdi. Yalnız bu dönmede efdaliyet sağdan mı, yoksa soldan mı olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmaktadır. Zira bazı rivayetlerde sadece sağdan döndüğü nakledildi. Rivayetlerin çoğu ise her iki yönden de döndüğü şeklindedir. Bu farklı davranışı eğer cemaate döndüğünde oturacaksa sağından, ama evine gidecekse odaları solda olduğu için solundan dönerdi, şeklinde cem edilmiştir.[29] Yukarıdaki rivayette de bu konuda efdaliyet olmadığı, her iki yönden de cemaate dönmenin caiz olduğu görülmektedir. Bununla ilgili bazı rivayetler:
§Aynı râviden nakleden Taberânî'de ‘Onu namazı bitirdiğinde sağından ve solundan dönerken gördüm' şeklinde geçmektedir.[30]
Başka rivayette:
"Peygamberimiz namaz kıldığında sağından ve solundan dönerdi, selâmı kastediyor' şeklindedir.[31]
Yine Taberânî rivayetinde Evs b. Evs dedi ki:
'Rasûlullah'ın yanında yarım ay kadar kaldığımda onu sağından ve solundan (cemaate) dönerken gördüm.'
Esma b. Harise'den: Rasûlullah'ı evine doğru solundan dönerken gördüm, şeklinde nakledildi.[32]
400/1270- Ebû Saîd el-Hudrf den (Radıyallahü anh):[33]
Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve setiem) (namazda) sandaletini/terliğini çıkarınca ashab da terliklerini çıkarttılar. Namaz bitince Peygamberimiz:
"Sandaletlerinizi/Terliklerinizi niçin çıkardınız?" diye sordu. Onlarda:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Senin çıkardığını görünce biz de çıkardık" dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz buyurdu ki:
"Bana Cebrail geldi ve sandaletlerimin/terliklerimin altında pislik olduğunu bildirdi. Biriniz mescide geldiğinde sandaletlerinin/terliklerinin altına baksın. Eğer onlarda bir pislik görürse yere sürtüp temizlesin, sonra namazını kılsın!"[34]
NOT: Peygamberimiz (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) döneminde mescid kumluk olduğundan, insanlar sandaletleriyle/terlikleriyle namaz kılarlardı. Ancak terliğin altının temiz olması gerekmektedir.
Rasûlullah'ın hareketleri Allah'ın kontrolü altındadır. İrk hadisesi ile ilgili olarak bazıları bu olayı örnek göstererek:
'Allah onun sandaletindeki/terliğindeki bir necaseti bile haber veriyor, buna razı olmuyor. Eğer Âişe annemiz yanlış bir hareket yapsaydı mutlaka haber verilirdi' dediler. Daha sonra inen ayetler de Hz. Âişe'nin suçsuz olduğunu beyan etti.[35]
401/1271- Saîd b. Yezid Ebû Mesleme anlattı:[36]
Enes b. Malik’e (Radiyallahu anh):
'Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) sandaletleri/terlikleri ile namaz kılıyor muydu?' diye sorunca: 'Evet' dedi.[37]
402/1272- Ebû Hüreyre'den (Radıyatiahu anh):[38]
Rasûlullah (Saiiaüahu aleyhi ve seiiem) namazı ayakta, oturarak, ayağı çıplak ve sandaletli/terlikli olarak da kılıyordu.
§Hüseyin b. Muhammed'in Süfyan'dan gelen rivâyetindeki ziyade şöyledir:
'Rasûlullah (namaz kıldığında) sağından da (cemaate) dönerdi, solundan da.'[39]
403/1273- Ebu'l-Alâ Îbnü'ş-Şıhhîr babasından (Radtyaiiahü anh) nakletti:[40]
Rasûlullah'ı (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) sandaletleriyle/terlikleriyle namaz kılarken gördüm.
Râvi dedi ki:
Boğazına balgam geldiğinde sol terliğini bastığı yere tükürdü, sonra onu sandaleti/terliği ile sürterken (yok ederken) gördüm.
NOT: Bir insan tükürdüğü zaman mutlaka onu yok etmelidir. Toprak ya da kumluk bölgelerde bu kolaydır, ayakkabıyla sürtülerek yok edilir. Ancak bu imkân olmadığı zaman mendil ya da başka bir şeye bırakılması ve yere tükürülmemesi önceki rivayetlerde geçtiği gibi tavsiye edilmektedir. İnsanın birtakım doğal ihtiyaçları olabilir. Bunun atık yeri tabii ki yeryüzü olacaktır. Ancak mümkün olduğu kadar bunları gömmek ve yerin alona atmak gerekir ki toprak o maddeleri çürütsün ve yok etsin. Günümüzde teknolojik imkânlar olduğu İçin alt yapı çok düzenli olarak yapılmalı, hattâ bazı ülkelerde olduğu gibi atık maddelerden faydalanılmalı ve enerji üretilmelidir.[41]
404/1274- Ebu'l-Evber'den:[42]
Bir kişi Ebû Hüreyre'ye (Radıyaiiaha anh):
'Sandaletleri/Terlikleri giymiş oldukları hâlde namaz kılmalarını insanlara yasaklayan sen misin?' deyince o:
'Hayır' dedi ve ekledi:
'Fakat, bu harem-i şerifin[43] Rabbine yemin olsun ki ben Rasûlullah'ı bu makama doğru sandaletleriyle namaz kılarken gördüm. O, namazı bitirip ayrıldığında sandaletleri ayağındaydı.
Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) cuma günü oruç tutmayı yasakladı, ancak ön ve arkasındaki günlerde de tutacaksa (o günlerin arasında cuma günü tutabilir).'
§Diğer rivayette şöyle dedi:
'Rasûlullah'ı sandaletleriyle namaz kılarken gördüm.'[44]
405/1275- Mücemmi' b. Yakûb kendisine ihtiyarken ulaştığı Kuba'lı bir kişiden, (RadıyaiiaM anh)[45] nakletti:[46]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) Küba'da yanımıza geldi ve şehir kalesinin avlusunda[47] oturdu. İnsanlar yanında toplandı, Rasûlullah su istedi ve su verildi. Peygamberimiz ondan içti, o anda ben sağ tarafındaydım ve topluluğun en genciydim. Sonra bana verdi, ben de içtim. Şunu da unutmadım, o gün RasÛlullah ayağındaki sandaletlerle, onları çıkartmaksızın bize namaz kıldırdı.
§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
Muhammed b. Mücemmi' anlattı:
Abdullah b. Ebû Habibe'ye:
'Rasûlullah'ın hangi hâline ulaştın?' diye soruldu ki o, RasÛlullah geldiğinde taze bir gençti. Abdullah şöyle dedi:
'RasÛlullah bir gün bizim mescidimize, yani Küba mescidine geldi. Yanımıza gelip oturdu, insanlar da onun yanına oturdular. RasÛlullah orada Allah'ın dilediği kadar oturdu, sonra kalktı ve namaz kıldı, (o gün) onu sandaletleriyle namaz kılarken gördüm.'[48]
406/1276- Ebû İshak bizzat işitmediği hâlde Alkame b. Kays'tan nakletti. Bir kişi kendisine Alkame hadisini sordu, işte bu o hadis:[49]
Abdullah b. Mes'ûd (Radıyallahü anh) bir keresinde Ebû Musa el-Eş'arfnin (Radıyaiiaha anh) evine geldi ve namaz vakti gelince Ebû Musa:
'Ey Ebû Abdurrahman buyur, öne geç! Sen yaşça daha büyük, daha bilgilisin' dedi. Abdullah:
'Hayır, bilâkis sen buyur, geç! Biz senin evine ve mescidine geldik, sen daha çok hak sahibisin.'1'
Bunun üzerine Ebû Musa öne geçti ve sandaletlerini çıkardı, (namazı kıldırıp) selâm verince Abdullah şöyle dedi:
'Sandaleti çıkarmadaki kastın nedir, yoksa sen (Hz. Musa olayında geçen) mukaddes vadide misin? Ben Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) mestle ve sandaletle namaz kılarken gördüm.'
NOT: Bu rivayette Ebû îshak es-Sebîî, Alkame'den işitmediği bir rivayeti naklediyor ve bunu belirtiyor. Aslında Ebû İshak, Alkame b. Kays'ı gören ve ondan rivayetler nakleden sika bir râvidir.[50] Ancak bunu duymadığı hâlde (belki yazıdan) naklediyor. Râviler hadis aldıkları ve dinledikleri şeyhlerinden herhangi bir rivayeti dinlemedikleri hâlde naklederken bu ifadeyi kullanırlar.[51]
407/1277- Numan b. Salim dedesi Evs b. Ebû Evs olan bir kişiden (Radıyallahü ank)[52] nakletti:[53]
Evs namaz kılıyordu ve namazdayken sandaletlerine uzandı, onları alıp giydi ve onlarla namaz kıldı, sonra şöyle dedi:
'Rasûlullah (Saitatiahü aleyhi ve seüem) sandaletleriyle namaz kılardı.'
NOT: Sahabinin bu hareketi (yerin sıcaklığı ya da çakılların acıtması gibi) bir ihtiyaçtan dolayı ya da Rasûlullah'm bu şekilde namaz kıldığını göstermek için olabilir. Bu şekilde bizzat göstererek nakledildiğinde hadis daha kalıcı olur.[54]
408/1278- Abdullah b. Sâib'den (Radıyaiiam anh):[55]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) (Mekke'nin) fethi günü sandaletlerini sol tarafına koymuştu.
ŞAbdullah: 'Bu hadisi babamdan (yani Ahmed b. Hanbel'den) üç kere işittim' dedi.[56]
Açıklama
Rasûlullah'm sandaletlerini sol tarafa koyması o kısımda kimse olmadığı içindir. Çünkü bazı rivayetlerde sandaletlerle başkasına eziyet edilmemesi ve yer bulunmadığında ayaklarının arasında durması tavsiye edilmektedir. Bunlardan birisinde Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Sizden birisi namaz kılacağında sandaletlerini çıkarırsa onlarla başkasına eziyet vermesin, onları ayaklarının arasına alsın ya da onları giyerek namaz kılsın!"[57]
Günümüzde ayakkabı ve terlikler için özel yerler olduğu için bu problem halledilmiştir. Ancak kişilerin çanta, cüzdan gibi bazı kıymetli mallan camide Müslümanlara zarar verecek şekilde sağa sola bırakılmamalı, gerekirse ayaklarının arasında durmalıdır.[58]
§Rasûlullah döneminde Mescid-i Nebî kumluktu ve orada çıplak ayakla ya da sandaletli olarak namaz kılmak arasında fark yoktu. Rasûlullah da bazen sandaletli olarak namaz kılıp bunun caiz olduğunu göstermişti.
Sandaletli olarak namaz kılınma sebebi çöl arazisinde yerlerin çok sıcak olması ya da çakılların insanı rahatsız etmesi olabilir. Kırsal alanda temiz sandalet, ayakkabı ya da botla namaz kılınmasında bir beis yoktur.[59]
409/1279- Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radiyallahu anh):[60]
Rasûluttah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) hasır üzerinde namaz kıldı.[61]
410/1280- Enes b. Mâlik (Radıyaüahü anh) anlattı:[62]
Amcazadelerimden birisi yemek yaptı ve dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Evimde yemek yemeni ve namaz kılmanı isterdim.' Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) onun (davetini kabul edip) evine gitti. Evde o sertleşmiş/eskiyip kararmış hasırlardan bir hasır vardı. Peygamberimiz hasırın bir kenarının açılmasını emretti, orası süpürülüp temizlendi ve üzerine su serpildi (yumuşatıldı). Rasûlullah orada namaz kıldı ve biz de onunla birlikte namaz kıldık.[63]
411/1281- Enes b. Mâlik'ten (RadıyaiiaM anh):[64]
Rasûlulîah (Saiiaiiaha aleyhi ve seikm) ahlâkça insanların en güzeliydi. Benim (üvey) bir erkek kardeşim vardı, ismi Ebû Umeyr'di. Zannederim sütten kesilmişti, dedi (râvi). Rasûlulîah gelip onu gördüğünde:
"(Ey) Ebû Umeyr! Ne yapıyor o nukayr (küçük kuş)?" derdi. (Zira) Ebû Umeyr'in oynadığı bir kuş vardı.
Rasûlulîah bizim evimizdeyken bazen namaz vakti gelirdi. Altına bir sergi serilmesini emrederdi. O sergi süpürülüp temizlenir ve üzerine su serpilirdi. Sonra Rasûlulîah orada namaza durur, biz de arkasında dururduk ve bize namaz kıldmrdı.
Râvi ekledi:
Onların sergileri hurma dalından/lif indendi.[65]
412/1282- İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ):[66]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) sergi üzerinde namaz kıldı.[67]
413/1283- Enes'ten (Radıyallahü anh):[68]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi Ve seiiem) Ümmü Haram'ın[69] evinde sergi üzerinde namaz kıldı.[70]
414/1284- Muğîre b. Şu'be'den (Radıyallahü anh):[71]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) namaz kılardı ve tabaklanmış post üzerinde namaz kılmayı hoş karşılardı.[72]
415/1285- (Hz. Peygamber'in eşi) Meymûne annemizden (Radiyallahu anha):[73]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) küçük seccade[74] üzerinde namaz kılardı ve secde ederdi, ben yanındayken hayızlı olduğum hâlde elbisesi bana değerdi.
NOT: Kadın hayızh da olsa cildi ya da elbisesi temizdir, ancak üzerinde bir necaset varsa genel hükümlerle amel edilir, yani necaset olduğu için o yer necis kabul edilir, değilse kadın sadece hayızh olduğu için necis değildir, bilâkis o temizdir. Ama cahiliye döneminde müşrikler ve Yahudiler hayızh kadınla (eşiyle) beraber oturmazdı. Meymûne annemiz bunun doğrusunu ifade etmek için Peygamberimiz'in bir uygulamasını aktardı.[75]
416/1286- lbn Abbas'tan (Radtyallahü anhumâ):[76]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) küçük seccade üzerinde namaz kılardı.[77]
Açıklama
Hz. Peygamber (Sdllallahü aleyhi ve sellem) döneminde mescid kumluktu ve burada namaz kılınırdı, ancak evlerde birtakım sergiler vardı ki Peygamberimiz daha çok bunlar üzerinde namaz kılmayı tercih ederdi. Bunlardan bazıları:
1- Hasır: Hurma dalı, kamış ya da ince sazlardan mamul sergi.[78]
2- Bisât: Hurma dalından mamul sergi/yaygı.[79]
3- Humra: Hurma dallanndan/1 itlerinden yapılan ve iplerle örülen küçük seccade.[80]
4- Ferve: Post veya kürk.[81]
§Peygamberimiz 'in kullandığı bazı sergiler.
1- Peygamberimiz evinde ya da başka yerde namaz kılarken bazen seccade serer ve namaz kılardı.[82]
2- Onun içi lifle doldurulmuş deriden yastığı/minderi vardı.[83]
3- Evinde hasır seriliydi.[84]
4- Üzerine yattığı ince bir sergisi vardı. Hz. Âişe annemizin yanına Ensar'dan bir kadın geldi. Rasûlullah'ın yelek gibi ince yatağını görünce evine geri gitti ve yün doldurulmuş bir yatak getirdi, oraya serdi. Peygamberimiz Hz. Âişe'nin yanına gelince yün doldurulmuş bu yatağı görür ve sorar. Sonra geri verilmesini İster ve şöyle der:
"Eğer isteseydim Allah benimle birlikte altın ve gümüş dağlar var ederdi."[85]
5- Bazen hasır üzerinde yatardı. Hattâ o hasırın izi vücuduna çıkar ve sahabe gördüğünde de müteessir olurdu. Fakat o, âhİretin daha hayırlı olduğunu söylerdi.[86]
6- Tabaklanmış deri/post üzerinde de namaz kılmayı severdi.[87]
* Uyku Elbisesi (Pijama) İle Namaz Kılmanın Hükmü
417/1287- Hz. Muâvİye'den (Radıyallahu anh):[88]
Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Habibe'ye (Radıyaiiahu anhay. 'Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) seninle beraber yatıp uyuduğu elbise ile namaz kılar mıydı?' diye sorunca şöyle dedi:
'Evet, (ancak) onda herhangi bir necaset görmedikçe.'[89]
418/1288- Câbir b. Semüra'dan (Radıyaiiahu anh):[90]
Bir kişinin Hz. Peygamber'e (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiemy. 'Eşimle beraber olduğum elbisemle namaz kılıyorum (olur mu)?' diye soru sorduğunu duydum. O şöyle buyurdu:
"Evet, ancak üzerinde bir şey (necaset) görürsen onu yıkarsın!"
§Ebû Abdurrahman Abdullah ekledi:
Babam (Ahmed b. Hanbel) şöyle dedi:
'Bu hadis Abdülmelik b. Umeyr'den merfû olarak nakledilmedi.'
NOT: Bu rivayetin merfu ya da mevkuf olmasında ihtilaf edildi: Ahmed b. Hanbel ve Ebû Hatim'e göre mevkuftur, ancak İbn Hıbban ve Bûsırî merfu olmasını tercih ettiler.[91]
419/1289- Muhammed b. Sirin'den:[92]
Hz. Âişe'nin (Radıyaiiaha anh) şöyle dediği bana bildirildi: Rasûlullah (Sattaiiaha aleyhi ve setiem) (uyku için) büründüğümüz elbiseler ile namaz kılmazdı.
§Râvi Bişr bu elbiseyi açıkladı:
'O, bürgü/örtü altına giyilen elbisedir.’
NOT: Burada iki tür elbiseden bahsedilmektedir:
1- Şiâr, çoğulu şuur 'dur: Uyku için kendisine bürünülen ve insan cildine değen izar (peştamal)dir ki iç çamaşırı anlamındadır.[93]
2- Disar: Şiar (İç çamaşırı) üzerine giyilen elbise, yani örtü, bürgü veya kaftan.[94]
§Rasûlullah'ın bunlarla namaz kılmaması onlardaki necaset ihtimalinden olsa gerek. Bazı rivayetlerde yorganlar lafzı geçmektedir.[95]
420/1290- Ebu Katade'den:[96]
Rasûlullah (Saiiaüahü aleyhi ve seiiem) Zeyneb'in kızı Ümâme ya da Ümeyme bt. Ebu'1-Âs'ı taşırken namaz kıldığını gördüm. Ayağa kalktığında onu omzunda taşıyor, rukûya gittiğinde onu bırakıyordu, bitirinceye kadar (bu devam etti).[97]
Açıklama
Rivayetteki Zeyneb Rasûlullah'ın (Saüallahü aleyhi ve seilem) kızıdır. Namaz kılarken Peygamberimiz'in torununu boynuna aldığı nakledilir.[98] Ancak torunun isminde şüphe edildi. Çünkü o, Ebu'l-Âs'ın çocuğudur ve meşhur ismi Ümâme'dİr. Hz. Fatıma'dan sonra Hz. Ali onunla evlendi, çünkü önceki eşi Hz. Fanma'mn böyle bir vasiyeti vardı.
§Burada çocuğun elbisesinin temiz olması gerekir, değilse onunla namaz kılınmaz. Az hareket namazı bozmaz. Burada Peygamberimiz onu boynuna zaruretten dolayı mı aldı yoksa başka bir sebep var mı, tam bilinmemektedir. Bu öğle veya ikindi namazı olabilir[99] ya da namazlardaki tekâmül (nesh) sırasında olabilir. Ancak bu hareketin o namazı bozmadığı anlaşılmaktadır.
§Bu hadiste Peygamberimiz'in küçük bir çocuğa olan merhameti görülmektedir. Üzerinde taşırken rükû ve secdeye gittiğinde düşmemesi için yere bırakmaktadır. Burada namazdaki huşu prensibi ile çocuğun korunması arasında tearuz bulunmakta ve ikincisi tercih edilmektedir. Ayrıca Rasûlullah bunun caiz olduğunu göstermek için yapmış olabilir. Zaruret ya da hacet anında buna cevaz verilmektedir.
Az amelin namazı bozmaması konusunda icma vardır. Ancak yeme, içme ve konuşmak gibi amel-i kesir namazı bozmaktadır.[100]
Çok amelin Hanefîlere göre tesbiti, o kişiye dışarıdan bakıldığında namaz kılmadığı zannedilirse, yaptığı hareketler çok/aşın sayılır ve namazı bozar.
Hanefî, Mâliki ve Şafîîlere göre namaz kılan kişinin Önünden geçene mani olması, akrep ya da yılan öldürmesi amel-i kalil (az amel) sayılır. Ancak bineğe binmek, kıbleden başka tarafa dönmek ve konuşmak gibi ameller amel-i kesirdir (çok amel sayılır) ve namazı iptal eder (bozar). Hanbelîlerde bilerek konuşmak, yemek, içmek ve diğer amel-i kesirler namazı bozar. Örfe göre bir hareket fazla amel sayılırsa amel-i kesir sayılır. Ayrıca başı göğe çevirmek, sağa sola bakmak, elbiseyi çekiştirmek, gibi hareketler mekruhtur.[101]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Avcı, Seyit, Hadis İlmi Hadisçilerin Fazileti, Konya, 2004, s. 30.
[2] Sened:
Sahih: Müsned, 111/83, H.no:11723; Benzer rivayetler için bk. İli/83, H.no:11727; 111/96-97, H.no:11858; Ebû Dâvûd, Salât, 24, H.no:492; Tirmizî, Salât, 119, H.no:317 (Tirmizî, "Bu babdaHz. Ali, Abdullah b. Amr, Ebû Hüreyre, Câbir, İbn Abbas, Huzeyfe, Enes, Ebû Ümârne ve Ebû Zer'den de nakiller vardır. Hepsi:lafzı İle naklederler. Ebû
Saîd rivayetine gelince, Abdülaziz b. Muhammed'den İki tarik nakledilir. Kimisi Ebû Saîd'den nakleder. Kimisinde ise Ebû Saîd'in ismi zikredilmez. Dolayısıyla bu rivayetin senedinde ızdırap bulunmaktadır" der ve Süfyân es-Sevrî'nin Amr b. Yahya ve babası Yahya b. Umara el-Ensârî kanalı ile Hz. Peygamber'den mürsel olarak naklettiği rivayeti daha sahih bulur); İbn Mâce, Mesâcid, 4, H.no:745; Dârimî, Salât, 111, H.no: 1397.
Hadisin senedinde müdellİs olan Muhammed b. îshâk bulunmaktadır. Fakat, Müsned'in diğer iki rivayetinde de farklı mütâbileri vardır. Hadisin bu rivayeti erdeki lafzı: şeklindedir.
Bennâ, hadisi İmam Şafiî, İbn Huzeyme, İbn Hıbbân ve Hâkİm'e de nisbet eder. Hadisin muzdarip olduğuna, fakat bunun sadece irsalle sınırlı olduğuna değinerek Hâkim, İbn Hazm ez-Zâhirî ve İbn Dakik'in hadisi sahih saydığını ifade eder. Bk. Bulûğu 'l-emânî, ni/99-100.
[3] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/2.
[4] Sened:
Sahih: Müsned, IV/135, H.no:17149; Diğer rivayet için bk. IV/135, H.no:17150; Müslim, Cenâiz, 97; £6(3 Dâv&J, Cenâiz, 73, H.no:3229; TirmizU Cenâiz, 57, H.no:1050; /Vesâf, Kıble, 11. H.no:758; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/193, H.no:433.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi:
11/311-312, H.no:8093; 11/444, H.no;9693; 11/289, H.no:9025 ("Müslüman
birinin kabri üzerinde" lafzı ile); 11/528, H.no:10776; Müslim, Cenâiz, 96; Ebû Dâvûd, Cenâiz,
73, H.no:3228; İbn Mâce, Cenâiz, 105, H,no:1564.
b-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Abdullah b. Keysân
el-Mervezî'nİn bulunduğunu, bu râviyi Ebû Hâtim'in zayıf, İbn Hıbbân'ın ise sika saydığını
belirtir. Bk. Mecma', 11/27.
c-Vâsıle b. Eska'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXII/79; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde hakkında tenkid bulunan Haccac b. Ertad'ın bulunduğunu söyler. Bk. age., 11/27. Vâsıle'nİn de Ebû Mersed el-Ganevî'den naklettiğini yukarıda metnini verdiğimiz hadisimizin senedinden anlıyoruz.
d-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, râvilerinin sahih hadis ricalinden olduklarını söyler. Bk. age., 11/27.
Ayrıca 354-356/1224-1226. hadislerin tahricine bk.
[5] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/2-3.
[6] Sened:
Sahih: Müsned, 11/178, H.no:6658; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Taberânî rivayetinde "(A11) sığır" lafzının bulunmadığını belirttikten sonra
senedinde İbn Lehîa'nın bulunduğunu, bu râvinin ise tenkide maruz kaldığını ifade eder. Bk. Mecma', 11/26. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.
Ahmed Muhammed Şâkir hadisin sahih olduğuna hükmettikten sonra tahricinde şu açıklamalara yer verir: İbn Hacer (Fethu'l-Bârİ, 1/440): "Hadisin senedi zayıftır. Şayet sabit olsa bile sığırın hükmü devenin hükmü gibi olacağı ifade edilmiş olur ki bu da İbnii'l-Münzir'in: 'Sığır bu konuda davarın hükmüne tabidir' sözü ile çelişir" der. İbn Hacer'in bu hadisi zayıf saymasının sebebi senedinde İbn Lehîa'nın bulunmuş olmasıdır. Fakat biz bu görüşte değiliz. Biz sahih olduğunu iddia ediyoruz. Buna göre deve yataklarında kılınan namazın caiz olmadığı gibi sığır yataklarında da namaz caiz değildir. Verdiğimiz bu hüküm sadece bir zayıf hadisle çelişmektedir: O da Müdevvene'de (1/90) geçen Abdullah b. Muğaffel rivayetidir: "Rasûlullah deve yataklarında namaz kılmamızı yasakladı. Davar ve sığır yataklarında ise namaz kılabileceğimize ruhsat/izin verdi." Bu rivayetin senedinde müphem bir râvi bulunmaktadır. Dolayısıyla buradaki sahih hadisle boy ölçüşemez. Bk. 11/178, H.no:6658'in tahrici.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. 395/1265. hadis.
b-Câbir b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 380/688. hadis.
c-Berâ b. Âzib'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 381 /689. hadis.
d-Zü'1-Gurre'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. 382/690. hadis.
e-Üseyd b. Hudayr'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 383/691. hadis.
f-Sebra b. Ma'bed'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 396/1266. hadis.
g-Abdullah b. Muğaffel'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 397-398/1267-1268. hadisler.
h-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 357/1227. hadis.
ı-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Tirmizt, Salât, 141, H.no:346-347 (İbn Ömer'den nakledilen bu hadis, senedinde hafızası sebebiyle tenkide maruz kalan Zeyd b. Cebîra bulunduğu için kuvvetli değildir. Ebû Mersed Kennâz b. Husayn, Câbir ve Enes'ten (Radıyallahü anhüm) de nakledilir); İbn Mûce, Taharet, 67, H.no:497; Mesâcid, 4, H.no:746.
İ-Hz.Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi:
İbn Mâce, Mesâcid, 4, H.no:747.
j-(Ek) Ukbe b. Amir'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, IV/150, H.no:17284. Heysemî, hadisin Ahmeci b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildi^ni, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk. age., II/26.
[7] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/3-4.
[8] Sened:
Sahih: Müsned, 11/451, H.no:9786; Benzer rivâyeüer için bk. 11/509, H.no:10560 (Aynı senedle nakledilen hadisin sadece şartın cevabı olan bölümü nakledilmiştir); 11/491, H.no:10314; Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anh) gelen bir rivayet de Ebû Hüreyre'nin sözü -mevkuf- olarak ve Ukbe b. Âmir el-Cühenî'nin hadisleri arasında zikredilmiştir. Bu rivayetten sonra da "Ukbe b. Âmİr'den de rivayet edilir" denmiştir. Bk. Müsned, IV/15Ö, H.no: 17284.
TirmizU Taharet, 142, H.no:348-349 (Ebû Hüreyre'den nakledilen bu hadis "hasen-sahih" olup, Câbir b. Semüra, Berâ, Sebra b. Ma'bed el-Cühenî, Abdullah b. Muğaffel, İbn Ömer ve Enes'ten (Radıyaliahu anhüm) de nakledilir.) 350 (bu hadis ise Enes'ten nakledilmiş olup, hasen-sahih bir rivayettir); İbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:76S (Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anh) nakledilen bu hadisin isnadı sahihtir); Dârimî, Salât, 112, H.no: 1398.
Heysemî'nin Bezzâr'a nisbet ettiği Ebû Hüreyre rivayetinin senedinde ise zayıf biri olan Abdullah b. Cafer b. Nüceyh bulunmaktadır. Ahmed b. Adİy bu râvi hakkında "hadisi yazılır, fakat delil getirilmez" der. Bk. Mecma\ 11/27. Heysemî eserinin bir başka yerinde bu râvinin çok zayıf biri olduğunu söyler. Bk. age., IX/12l.
Hadisin şahitleri için bir önceki 394/1264. hadisin tahricine bk.
[9] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/4-5.
[10] Sened:
Sahih: Müsned, V/102, H.no: 20870; Mükerrer rivayetler için bk. III/404, H.no: 15279 ziyadesi ile (388/688. hadise bk.); III/405, H.no:15284;
Benzer rivayet İçin bk. Benzer rivayet için bk. III/405, H.no: 15278; V/102, H.no:20871; İbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:770.
Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/101.
Hadisin şâhidleri için bk. 395/1265. hadisin tahrici.
[11] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/5.
[12] Sened:
Sahih: Müsned, V/54, H.no:20420; Benzer rivayetler için bk. IV/86, H.no: 16743; V/85, H.no: 16732; V/55, H.no:20434; V/56-57, H.no:20449; îbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:768 (Hadisin senedi için tenkid yapılmıştır) Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/26. Hadisin şâhidleri İçin bk. 394/1264. hadisin tahrici.
[13] Burada emir ittifakla ibaha (izin/serbestlik) anlamındadır, bu nedenle kılabilirsiniz şeklinde terceme edildi.
[14] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/5-6.
[15] Sened:
Sahih: Müsned, V/55, H.no:20435; Nesâî, Mesâcid, 41, H.no:733; îbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:769.
Ayrıca bir önceki 397/1267. hadise bk.
Hadisin şâhidleri için bk. 394/1264. hadisin tahrici.
[16] Bir rivayette koyunun Rahman'dan gelen bir bereket olduğu belirtilmektedir. (Bk. Heysemî, Mecma MI/26).
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/6.
[17] İbn Kudâme, Muğnî, 1/716-717.
[18] Nevevî, Mecmû\ JII/158-159, 161-163.
[19] Kâsânî, Bedaiu's-sanâî, 1/115.
[20] Sehnûn, Müdevvene, 1/90; İbn Rüşd, Bidayetti'l-müctehid, 1/85.
[21] Kâsânî, age., 1/315; tbn Rüşd, age, 1/173.
[22] Sehnûn, age., 1/90; Nevevî, Mecmu', 1/159; İbn Kudâme, age., 1/716-717.
[23] İbn Rüşd, age., 1/85; Nevevî, Mecmu', 111/159; İbn Kudâme, age., 1/717.
[24] Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/385; Kâsânî, age., 1/115; İbn Rüşd, age., 1/85.
[25] Sehnün, age., 1/90; Tahâvî, age., 1/385; İbn Rüşd, age., 1/85; İbn Kudâme, age., 1/717.
[26] Bennâ, age., III/102-103.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/7-8.
[27] Sened:
Sahih: Müsned, 11/174, H.no:6627; Benzer rivayetler için bk. 11/178, H.no:6660:
H/179, H.no:6679 ortasında "Seferî iken bazen oruç tutar, bazen de oruç tutmazdı" ziyadesiyle; 11/190, H.no:6?83 (bir önceki rivayette verilen ziyade metnin sonunda zikredilmiştir. Bu rivayetin senedinde İsmail b. Muhammed b. Cühâde var ki bu zat sadûk ve sâlihu'l-hadis sayılan biridir. Bazı rivayetlerinde hata yapmıştır. Bu nedenle hadis hasendir. Ancak diğer rivayetlerle sahih li ğayrihî seviyesine yükselir); H/206, H.no:6928 (verilen ziyade metnin başında zikredilmiştir); H/215, H.no:7021 (bahsedilen ziyade ortada yer almıştır); Ebû Dâvûd, Salât, 88, H.no:653 (sadece
kısmını nakleder); Tirmizî, Eşribe, 12, H.no:1883 (sadece, ayakta ve oturarak su içme kısmını nakleder); Nesâî, Mesâcİd, 32, H.no:723; İbn Mâce, İkâme, 33, H.no:931 (sadece namazda sağa sola dönmesi ile ilgili kısmı nakleder); 66, H.no:I038 (Ebû Davud'un naklettiği kısmı gibi nakleder); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII1/39, H.no:7892.
Hadis yukarıda verildiği şekli ile bir hadismiş gibi görünse de üç ayrı hadisin birleşimidir. Burada bu birleşmeyi gerçekleştiren râvi ise büyük bir ihtimalle Gunder Muhammed b. Cafer'dir.
Hz. Aişe'den (Radıyaiîahü anhâ) şahidi:
Müsned, VI/87, H.no:24448 (Hadisin senedi zayıftır fakat Nesâî'nin senedinde mütâ-bîi bulunmaktadır. Nesâî'nin senedi şöyledir:Afefdf, Sehv, 100, H.no:1359; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
ü/123, H.no:1235; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', V/80; 11/55.
Hadisin sadece ilk bölümünün şâhidleri de vardır. Evs b. Evs ve Esma bt. Harise rivayetleri gibi. Taberânî'nin naklettiği bu rivayetler İçin bk. Heysemî, age., 11/146.
İbn Mes'ûd'dan (Radıyaiîahü anh) şahidi:
Müsned, 1/464, H.no:4426; Benzer rivayetler için bk. 1/459, H.no:4384; 1/429, H.no: 4084; 1/408, H.no:3872; 1/383, H.no:3631; 1/460-461, H.no:4397; fîuftârf. Ezan, 159; Müslim. Müsâfirûn, 59. Ayrıca bk 406/1276. hadis.
Ebû Hüreyre'den (Radtyallahü anh) şahidi için 402/1272 ve 404/1274. hadislere bk.
[28] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/8-9.
[29] İbn Hacer, Fethu'l-Bârt, 11/338.
[30] Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-evsat, VIII/39.
[31] Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebir, XXII/164.
[32] Bu iki rivayetten birincisin râvileri güvenilir, ancak ikincisinin Heysem b. Adî'den dolayı zayıf olduğu belirtildi. (Bk. Heysemi, Mecma', 11/146).
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/9-10.
[33] Sened:
Sahih: Müsned, 111/20, H.no:11096; Benzer rivayet için bk. 111/92, H.no:11816 (Bu rivayetin akabinde Ahmed b. Hanbel'İn oğlu Abdullah şöyle der: (^f Ju:ji3ı j otr ü j£ i^jİi ü* j >j»i } )
"Babam: "Bu hadiste terlikte bulunun maddenin ne olduğuna dair bir açıklama yapılmamıştır" dedi." EbÛ DâvÛd, Salât, 88, H.no:650-651; îbn Huzeyme, 1/384, H.no:786; 11/107, H.no:1017; Hâkim, 1/391, H.no:955 (Hâkim, Müslim'in şartına/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî ise bunu onaylamıştır).
Hadisin şâhidleri:
a-Hz. Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Hâkim, 1/235, H.no:486 (Hâkim, Buhârî'nin şartına/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî ise bunu onaylamıştır).
b-tbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V/183, H.no:5017; Hâkim, 1/236, H.no:487 (Hâkim, bu rivayeti şâhid olarak verir).
c-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VIII/313,H.no:8735;
Bennâ, hadis hakkında şöyle demektedir: "Şevkânî, bu konuda tek başına zayıf bir hadisin delil olarak alınamayacağını, ancak yine bu hususta vârid olan diğer rivayetler esas kabul edileceğini İfade eder. Hâlbuki burada verilen hadisin isnadı ceyyiddir ve tek başına da delildir. Hattâ Hâkim1 in rivayet ettiği Enes (Radıyallahü anh) hadisi de tek başına delil getirilebilecek sahih rivayetlerden biridir." Bk. Bulûğu'l-emânî, 1/225. Bennâ, eserinin konu ile ilgili bu bölümünde ise hadisi Ebû Dâvûd, tbn Hıbbân, Beyhakî ve Hâkim'e nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk age., III/104.
Hadisin geniş tahrici için bk.46/354. hadis.
[34] Diğer bir rivayet:
[35] Nesefî, Ebii'I-Berekat, Medârikü't-Tenzîl ve hakâiku't-te'vtt, III/134-135.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/10-11.
[36] sened:
Sahih: Müsned, IH/100, H.no:11915; Benzer rivayetler için bk. III/166, H.no:12635; III/189, H.no:12900; B«ftân, Salât, 24; Libâs, 37; Müslim, Mesâcid, 60; Tirmizî, Salât, 176, H.no:400 (Bu konuda Abdullah b. Mes'ûd, Abdullah b. Ebû Habîbe, Abdullah b. Amr, Amr b. Hureys, Şeddâd b. Evs, Evs es-Sekafî, Ebû Hüreyre ve Atâ'nın Şeybe oğlullarından birinden nakilleri vardır. Enes hadisi ise hasen-sahihtir); Nesâî, Kıble, 24, H.no:773; Dârimî, Salât, 103, H.no:1384; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/413, H.no:992.
Hadisin şâhidleri:
a-İbn Ebî Evs'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 407/1277. hadis.
b-(EK) Amr b. Hureys'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, IV/307, H.no:18641-18642 (Senedlerinde Amr b. Hureys'ten hadis işiten kimse belli olmadığı için hadisin senedi zayıftır);
c-Hirmâs b. Ziyad'dan el-Bâhilîden (Radıyallahü anh) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/107, H.no:5944;
d-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/64-65, H.no:6861;
e-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 402, 404/1272, 1274. hadisler.
f-Şıhhîr'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 403/1273. hadis.
g-Kubalı biri (Abdullah b. Ebû Habîbe)'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 405/1275. hadis.
h-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 406/1276. hadis.
[37] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/11-12.
[38] Sened:
Sahih: Müsned, 11/248, H.no:7378-7379; Bennâ hadisin senedindeki râvilerin sika olduklarını söyler. Bk. Bülûğu'l-emâm, III/149-150.
Ebu'l-Evber, Ziyâd el-Hârisî'dir ve sika biridir. Bk. DÛİâbî, Künâ, 1/117. Heysemî bu râvi hakkında sika ve zayıflığını gösteren bir bilgiye rastlamadığını belirtir. Bk. Mecma\ 11/54. Eserinin bir başka yerinde ise onun sika olduğunu söyler. Bk. Age., VIII/292.
Hadisin şâhidleri için bk.399/1269 ve 401/1271.. hadislerin tahrici.
Ebû Hüreyre'den nakledilen benzer rivayet için bk. 404/İ274. hadis.
[39] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/12.
[40] Sened:
Sahih: Müsned, IV/25, H.no;16271 (Senedindeki Ali b. Âsim sebebiyle hasendir); Benzer rivayetler ise sahihtir. Bu rivayetler için bk. IV/25, H.no: 16261-16262, 16265; IV/25, H.no:16265; Müslim, Mesâcid, 58-59; Nesâî, Mesâcid, 34, H.no:725; Ebû Dâvâd, Salât, 22, H.no:482.
Hadisin sahâbisi Abdullah b. Şihhîr b. Avf el-Âmirî'dir (Radtyallahü anh).
Ebu'l-Alâ'nın ismi ise Yezid b. Abdullah b. Şıhhîr'dir (v.108/726).
Hadisin şâhidleri için bk. 401/1271. hadis.
Ayrıca bk. 325, 329/1195, 1199. hadisler.
[41] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/12-13.
[42] Sened:
Sahih: Müsned, ü/365, H.no:8757; Metinde geçen diğer rivayet için bk. 11/377, H.no:8885 (Bu rivayetin senedi şöyledir:
Benzer rivayet için bk. 11/537, H.no: 10879; Şu rivayetlerde ise sadece iki konu ele alınmış: 11/458, H.no:9864-9865:
11/421, H.no:9421 (Bu rivayetin senedinde de Abdülmelik b. Umeyr, Haris b. Ka'b oğullarından birinden, o da Hüreyre'den nakleder).
Heysemî, Ebû Hüreyre'den iki nakle yer verir. Bunlardan birinde Ziyâd el-Hârisî'nİn Ebû Hüreyre'den nakli için şunları söyler: "Zİyâd Ebu't-Evber el-Hârisî dışında râvileri sikadır. Ziyâd hakkında da sika veya zayıf olduğunu söyleyen birine rastlamadım" der. Diğer rivayet için de sadece: "Senedinde Ziyâd el-Hârisi var" diyerek geçer. Bk. Mecma', 11/53-54. Fakat Ziyâd Ebu'l-Evber el-Hârisî İbn Hibbân ve İbn Main tarafından sika olarak kabul görmüş ve hadisinin de sahih olduğu ifade edilmiştir. Bk. Bennâ, age., III/105.
Sadece cuma günü orucu ile ilgili rivayetler için bk. 11/394, H.no:9101; 11/407, H.no: 9255; 11/495, H.no:10374; 11/532, H.no:10834 (Bu rivayette soruyu soran kişi de bellidir: Âmir b. Lüdeyn el-Eş'arî:
D7248, H.no:7382; 11/286, H.no:7826; U7303, H.no:8012; ü/392, H.no:9073 (Bu rivayet farklı bir senedle nakledilmiştir. Senedinde zayıf olan Dâvûd b. Yezİd el-Evdî bulunmaktadır). Bu konudaki hadisler oruç konusunda 196-206/3407-3417. hadislerde şâhİdleri İle birlikte zikredilecektir.
Kütübii sitte musannifleri hadisin sadece oruçla İlgili bölümünü naklederler:
Buhâri, Savm, 63; Müslim, Sıyâm, 147-148; Ebû Dâvûd, Savm, 51, H.no:2420; Tirmizî, Savm, 42, H.no:743 (hasen-sahih); İbn Mâce, Sıyâm, 27, 37, H.no:1702, 1723.
Heysemî hadisin Âmir b. Lüdeyn'in Rasûlullah'tan nakline yer verir ve: "Hadisi Bezzâr nakletti, isnadı hasendir" der. Bk. age., III/199. Fakat bu zat sahâbî değildir. Ebû Hürey're'den bu hadisi işitmiş kişidir.
Hz. Peygamber'in terlikleri ile namaz kıldığını gösteren şâhid rivayetler pek çoktur. Heysemî'nin gösterdiği şâhidler: Mücemmi' b. Câriye, Mücemmi' b. Yakub (405/1275. hadis), Humeyd b. Hilâl el-Adevî, Benû Şeybe'de biri (Ata'), Hz. Ali, Ebû Bekre, Enes, İbn Abbas, İbn Mes'ûd, Feyrûz ed-Deylemî, Hirmâs b. Ziyâd el-Bâhilî, îbn Ömer, Evs b. Evs, Hz. Âişe, Abdullah b. Şıhhîr gibi. İlgili rivayet ve hükümleri İçin bk. age., 11/53-56.
Ebû Hüreyre'den nakledilen diğer rivayet için bk.402/1272. hadîs.
[43] Metindeki hurme kelimesinin manası 'itibar edilen, saygı gösterilen ve aşılması
doğru/helâl olmayan' demektir. Bu anlamda hurme denildiğinde Kabe, Mekke, haram aylar ve Allah'ın haram kıldığı şeyler gibi manalar anlaşılır. Burada konu ile ilgisinden ve cümlenin siyakından dolayı hurmeden Harem-i Şerif yâni Kabe anlaşılması daha makuldür, onun için 'bu harem-i şerifin Rabbine yemin olsun ki' diye terceme edildi.fBk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 132; İbn Hacer, Felhu'l-Bâri, III/449; Bennâ, age., III/105).
[44] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/13-15.
[45] Mübhem olan bu sahabi sonraki rivayette açıklanmaktadır; bu kişi Abdullah b. Ebû Habibe'dir. (Ayrıcabk. Buharî, et-Tarihu'l-kebir,VIY1.
[46] sened:
Sahih: Müsned, IV/334, H.no;18854; İkinci rivayet için bk. IV/334, H.no:18853; Benzer rivayet için bk. IV/221, H.no:17867; Müsned'de bu hadis "Abdullah b. Ebû Habîb'in hadisi" başlığı altında yer ahr. Bu başlık altında sadece burada zikredilen hadis nakledilir. "Abdullah b. Ebû Habîbe'nin hadisleri" başlığı altında ise yukarıda metnini verdiğimiz iki rivayet ile bir başka hadis daha nakledilir. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmedb. Hanbel'inrâvilerinin sika olduklarını ifade eder. Bk. Mecma', V/82; 11/53.
İbnü'l-Esîr el-Cezerî bu hadisi İbn Ebî Şeybe kanalı İle eserinde nakleder. Senedde Mücemmi' b. Yakub'un doğrudan Abdullah b. Ebû Habîbe'den almadığı, arada Muhammed b. İsmail'in bulunduğu görülmektedir. Bu da aradaki ipham ve inkıtanın ortadan kalktığını gösterir. Sahâbî Abdullah b. Ebû Habîbe el-Edra' b. El-Ez'ar b. Zeyd ef-Ensârî Amr b. Avf oğullanndandır. Medineli ilk Müslümanlardan biridir. Hudeybiye'de Hz. Peygamber'le birlikte bulunmuştur. Bk. Üsdü'l-ğâbe, 111/210-211, Trc.no:2888.
[47] Ucum manası için bk. Firuzâbâdî, el-Kamus'ul-muhît, 1388; Zebîdî, Tacü'l-arûs, VIII/180; Bennâ, age., III/I06.
[48] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/15-16.
[49] sened:
Zayıf: Müsned, 1/460-461, H.no:4397; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, DC/255, H.no: 9262; Senedinden de anlaşıldığı gibi Ebû İshâk es-Sebîî, Alkame'den hadis işitmemiştir. Dolayısıyla senedi munkatıdır. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in senedinde müphem bir râvinin bulunduğunu, Taberânî'nin ise sika râvilerle muttasıl olarak naklettiğini söyler. Bk. Mectna', 11/66. Fakat Taberânî'nin rivayeti de Ahmed b. Hanbel'inki gibidir.
[50] Ebû tshak'ın Alkame'den İşiterek hadis alması ile ilgili bk. Mizzİ, Tehzibu'l-kemâl, XX/300 (Alkame md.); Ebû İshak için bk. İbn Hacer, Takribu't-Tehzib, 423, H.no: 5065.
[51] Bu şekildeki rivayet Örnekleri için bk. Tirmizî, İsti'zan, 30, H.no: 2726; Nesâî, es-Sünenü'l-kübra, H/227, H.no: 3184, IV/130, H.no: 6565, VI/425, H.no: 11385, VI/425, H.no: 11385; Beyhakî, Şuabu'l-İman, 111/424, H.no: 3965; Heysemî, Mecma', 1/175.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/16-17.
[52] Diğer rivayette İbn Ebi'1-Evs dedesinden nakletti, şeklindedir. (Bk. Bennâ, III/107).
[53] Sened:
Sahih: Müsned, IV/9, H.no:16114; Benzer rivayetler için bk. IV/8, H.no:16102; IV/10, H.no:16122-16123; IV/8, H.no:16104 (Mükerreri için bk. IV/9, H.no:16112); İbn Mâce, İkâme, 66, H.no:1037; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/223, H.no:609.
Sahâbî, Evs b. Ebû Evs (Huzeyfe) b. Rebîa b. Ebû Seleme b. Umeyr b. Avf es-SekafTdir (v.59/679).
Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 401/1271. hadis.
Aynca 347/655 ve 325/1195. hadislere bk.
[54] Bennâ, age., III/107.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/17-18.
[55] Sened:
Sahih: Müsned, 111/410-411, H.no:15328; Benzer rivayetler için bk. 111/411, H.no:15333:
Ahmed b. Hanbel Müsned'de son kısmı ayrı rivayetler hâlinde nakleder. İlgili rivayetler için bk. III/411, H.no: 15329:
III/411, H.no: 15330-15331; III/411, H.no:15336; Müslim, Salât, 163; Ebû Dâvûd, Salât, 88, H.no:648; Nesâî, Kıble, 25, H.no:774; İftitâh, 76, H.no:1005; /&n Wâce, İkâme, 205, H.no: 1431.
Ebû Hüreyre'den nakledilen bir rivayet:
Ebu Davud, Salât, 89, H.no:654.
[56] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/18.
[57] Ebû Dâvûd, Salât, 89, H.no: 655; İbn Hıbbân, V/557, H.no: 2182; Hâkim, 1/391, H.no: 957; Farklı rivayetler için bk. İbn Huzeyme, 11/105, H.no: 1009; 11/106, H.no:1016.
[58] Bennâ, age., III/107.
[59] Bennâ, age., III/108.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/18-19.
[60] Sened:
Sahih: Müsned, 111/10, H.no:11013; Benzer rivayetler için bk. 111/59, H.no:1150I; 111/52, H.no:11427:
Müslim, Salât, 284-285; Mesâcid, 271; Tirmizl Salât, 130, H.no:332 (Bu konuda Enes ve Muğîre b. Şu'be'den de rivayet bulunmaktadır. Ebû Saîd'in hadisi ise hasendir); İbn Mâce, İkâme, 63, H.no: 1029; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/86, H.no: 11129.
Hazma Ahmed ez-Zeyn 11013 ve 11501. hadisler için Ebû Süfyân Talha b. Nâfi1 sebebiyle hasen göstermiş fakat yine aynı râvinin yer aldığı senedli bir rivayet İçin ise sahih hükmü vermiştir.
Enes'ten {RadıyaüaM mıh) şahidi için bir sonraki 410/1280. hadise bk.
[61] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/19.
[62] Sened:
Sahih: Müsned, E3/112, H.no: 12042; Benzer rivayetler için bk. EJ/128-129, H.no: 12243; İbn Mâce, Mesâcİd, 8, H.no:756 (İbn Mâce hadiste geçen fahl kelimesini de açıklan (Bûsırî Zevâid'de hadisin hasen olduğunu söyler);
Bu konuda Müsned'de Enes'ten (Radıyaüahü anh) nakledilen bir başka rivayet de şöyledir:
i, UI/145, H.no:12414; 111/226, H.no:13300; III/179, H.no:12780 ); m/130-131, H.no:12269-12270;
; m/131. H.no:I2280; m/164. H!no:12616; IH/184, H.no:12845; m/212. H.no: 13142; İÜ/160, H.no:12563; m/184, H.no:12849; III/190, H.no:12914; III/242, H.no:13480; m/248, H.no:13528; m/291, H.no:14033 (362/1232. hadis); m/149, H.no:12446; Ma/(Vc, Kasr, 31; Buhârî, Salât, 20; Edeb, 65; Teheccüd, 33; Ezan, 41 (İbn Hacer buradaki rivayette "Cârûd ailesinden biri" diye bahsedilen şahsın Abdülhamid b. Münzir b. Cârûd el-Basrî olduğunu söyler. Bk. Fethu'l-Bârt, 11/202), 164; Müslim, Mesâcid, 266, 268-269; Fezâilü's-sahâbe, 142-143; EbÛ Dâvûd, Salât, 69-70, H.no:608, 612; Tirmizî, Salât, 59, H.no:234; Nesâl İmame, 4, 20, 62, H.no:779, 867, 800; İbn Mâce, İkâme, 44, H.no:975; Darımı, Salât, 61,H.no:1291.
İbn Hacer hadis metninde kendisinden bahsedilen şahsın İtbân b. Mâlik olduğunun söylendiğini belirtir. Fakat bu ifadelerin açıkça ifade edilmediğini de İlâve eder. "Amcazadelerimden biri" ifadesinin de bu görüşle çeliştiğini söyleyen İbn Hacer, İtban'ın Enes b. Mâlik'in amcası olmadığını, fakat bunun mecaz yolu İle bir kullanım olabileceğini vurgulayarak "Her ikisi de Hazredidir. Fakat biri Neccâr, diğeri Sâlİm oğullanndandır" der. Bk. age., ü/201 (Ezan, 4Tin şerhi). Eserinin bir başka yerinde ise İtbân b. Mâlik olduğuna kanaat getirmiş ve Ebû Talha'nın evinde olduğunu söyleyenleri hatalı bulmuştur. Bk. age., X/613 (Edeb, 65'in şerhi).
Müleyke (bt. Mâlik b. Adiy b. Zeyd Menât b. Adiy b. Amr b. Mâlik b. Neccâr), Enes b. Mâlik'in ninesİ/anneannesidir. Kocası Mİlhân'dır. Çocukları: Süleym, Zeyd, Haram, Abbâd, Ümmü SUleym ve Ümmü Haram. Bunlardan Ümmü Süleym bt. Milhân Enes'in annesidir. Teyzesi Ümmü Haram bt. Milhân ise Ubâde b. Sâmit'in eşidir ki Peygamber efendimizin de teyzelerinden biridir. Kıbrıs'ta Larnaka'da medfundur. Hala Sultan diye tanınır. Hala Arapça bir kelime olup teyze anlamındadır. Müleyke için îshak b. Abdullah b. Ebû Talha'nın da ninesİdir, denilir. İshak'ın amcası Enes b. Mâlik'tir. Enes ile Abdullah b. Ebû Talha ana bir kardeştirler. İshak'ın ninesinden aldığı rivayetler mürseldir/munkatıdlr. İshak .amcası Enes vasıtası ile ninesinden nakleder. III/l 10, H.no:12020:
Yemeğin kimin evinde yenildiği ile ilgili olarak rivayetleri Özetleyelim: a-Enes'in ninesi Müleyke'nin evinde (Burada yıllanmış bir hasır üzerinde iki rekat namaz kılındığı ve bu namazda Enes, bîr yetim ve yaşlı birinin bulunduğu da İfade edilir):
III/164, H.no:12616; III/149, H.no;12446; m/131, H.no:12280; Buhârî, Salât, 20; Ezan, 78, 161,164; Tehecctid, 25.
b-Enes'in annesi Ümmii Süleym'in evinde (Burada kılınan namazda ise Enes, teyzesi Ümmü Haram ve annesi Ümmü Süleym bulunmaktadır): III/194-195, H.no:12953; III/239, H.no:13443; III/190, H.no:12914; HI/193-194, H.no:12947:
H.no:12563:
m/145, H.no:12414. III/I03, H.no:11939:
c-RasÛlullah ile birlikte namaz kılmaya gelemeyen iri-yarı biri (onun evinde iki rekat duha namazı kılındığı kaydedilmektedir): III/130-131, H.no:12269. d-ÜmmÜ Haram'ın evinde: III/184, H.no:12849:
III/203-204, H.no:13051:
Bazı rivayetlerde ise bu detaya girilmez. Bk. m/171, H.no:12689; IH/258, H.no: 13642; m/261, H.no:13679; ffl/217, H.no:13202,13204; ID7242, H.no:13480; m/119, H.no:12138:
Rivayetlerde ismi geçen yetimin Dumeyra b. Ebû Dumayra Sa'd el-Humeyrî; yaşlının İse Müleyke olduğu ifade edilir. Bk. İbn Hacer, age., 1/646 (Salât, 20'nin şerhi)
Enes'ten (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk.413/1283. hadis. Ebû Saîd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.362,409/1232, 1279. hadisler. Aynca bir sonraki 411/1281. hadise bk.
[63] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/19-21.
[64] Sened:
Sahih: Müsned, III/212, H.no:13142; Benzer rivayet için bk. m/201, H.no:13011; m/288, H.no:14004; 111/114115, H.no:12076; III/119, H.no:12138; 111/278, H.no:13889; III/190, H.no:12914; m/171, H.no:12689; m/188, H.no:12892; Buhâri, Edeb, 112; Müslim, Mesâcid, 267; Ebû Dâvûd, Salât, 91, H.no:658.
Enes'ten (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk.413/1283. hadis.
Ayrıca bir Önceki 410/1280. hadisin tahricine bk.
[65] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/21-22.
[66] Sened:
Hasen: Müsned, 1/232, H.no:2061; Benzer rivayet için bk. 1/273, H.no:2472; Rivayetlerin çoğu (i^-ı J* J^h) lafzıyla nakledilmiştir ve bu rivayetler sahihtir. Bu rivayet içirt 416/1286. hadise bk. tbn Mâce, İkâme, 63, H.no:1030:
Taberânî, e/-Mu 'c^mü 'l-kebîr, XI/244, H.no: 11624; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, 11/436-437;
Hadisin İsnadı zayıftır. Çünkü senedinde Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Maîn ve Ebû Davud'un zayıf saydığı Zem'a b. Salih bulunmaktadır. Fakat hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.
Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk.410-411/1280-J281 ve 413/1283. hadislere bk. Ebû Saîd el-Hiıdrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 409/1279. hadis. Aynca bk. 416/1286. hadis.
[67] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/22-23.
[68] Sened:
Sahih: Müsned, III/184,H.no: 12849; Benzer rivayetler için bk. 111/160, H.no:12563; III/190, H.no:12914; III/242, H.no:13480; Buhâri, Edeb, 65; Ebû Dâvûd, Sal'ât, 69, 91, H.no:608, 658; Bennâ, hadisi Beyhakî'ye de nisbet eder ve senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, III/l 10.
Enes'ten (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk.410-411/1280-1281.
Müsned, III/248, H.no:13528.
[69] Ümmü Haram, Enes b. Mâlik'İn teyzesidir. (Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, IV/228).
[70] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/23.
[71] Sened:
Hasen: Müsned, IV/254, H.no:18143; Ebû Dâvûd, Salât, 91, H.no:659; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/416, H.no:999.
Bennâ, hadisi Beyhakî'ye de nisbet eder ve senedinde Ebû Avn'in babası Ubeydullah b. Saîd'in bulunduğunu ve bu râvinİn mechûl olduğunu söyler. Aynca şunu da ilâve eder: "Hz. Peygamber'in hasır vb. şeyler üzerinde namaz kıldığı sahih hadislerle sabittir" Bk. Bülûğu'l-emânî, III/l 11.
Yunus b. Hârİs et-Tâİfî de zayıftır. Sened bu hâli ile zayıftır. Fakat hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.
[72] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/23.
[73] Sened:
Sahih: Müsned, VI/331, H.no:26687; Benzer rivayetlerde Yezid b. Esam'a mütâbî olarak Abdullah b. Şeddâd'ı görmekteyiz. VI/335, H,no:26728; VI/33O-331, H.no:26684 (Mükerreri için bk, VI/336, H.no:26730) Sadece: lafzı ile; VI/330-331, H.no:26686; VI/330, H.no:26685; VI/331, H.no:26689;
VI/331, H.no:26690; VI/334, H.no:26713; Buhârî, Hayz, 30; Salât, 19, 21; Müslim, Salât, 273; Ebû DâvÛd, Salât, 90, H.no:656; Nesâî, Taharet, 174, H.no:272; Mesâcid, 44, H.no:736; îbn Mâce, İkâme, 40, 63, H.no:958, 1028; Dârimî, Salât, 101, H.no:1380; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/22, H.no:53.
Bu konuya ekler:
EK-1: îbn Ömer'den (Radıyallahü anhiimâ) şahidi:
Müsned, 11/98, H.no:5733; 11/92, H.no:5660; 11/86, H.no:5589; 11/70, H.no:5382; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/56.
EK-2: Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
VI/179, H.no:25335 (Mükerreri için bk. VI/149, H.no:25041); VI/209, H.no:25625; VI/111, H.no:24683 Hadisin senedinde yer alan Şerik şüphe etmiş, hadisin Hz.Âişe'den mi, İbn Ömer'den mi olduğunu bilememiştir: (&ji tü jü EK-3: Ümmü Seleme'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
Müsned, VV302, H.no:26457; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIIU351, H.no:821; Ebû Ya'lâ, XII/311, H.no:6884. Ahmed b. Hanbel'in Miisned'inde Ümmü Seleme'nin Çocuklanndan biri belli değildir. Bu kişi, Taberânî ve Ebû Ya'lâ'nın eserlerinde Zeyneb bt. Ümmü Seleme olarak isimlendirilmiştir. Heysemî, Ebû Ya'lâ'nın râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. age., 11/57.
EK-4: Ümmü Süleym'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
VI/376-377, H.no:26995; VÎ/377, H.no:26997; M«5/zm, Fezâil, 85; Nesâî, Zînet, 118, H.no:5368.
Ayrıca 30/834. hadise bk.
[74] Humra küçük seccade demektir, hurma dallarından/liflerinden yapılırdı ve İplerle örülürdü. Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 286.
[75] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/24-25.
[76] Sened:
Sahih: Müsned, 1/269, H.no:2426 (Mükerrerleri: 1/309,'H.no:2814; 1/358, H.no:3371); 1/320, H.no:2942; Tinnizî, Salât, 129, H.no:331 ("Bu konuda Ümmü Habîbe, İbn Ömer, Ümmü Süleym, Aişe, Meymûne ve Ümmü Seleme'den de nakiller vardır. Ayrıca Ümmü Külsüm bt. Ebû Seleme b. Abdülesed'den de rivayet bulunmaktadır. Fakat Hz. Peygamber'den hadis işitmemiştir. İbn Abbas hadisi ise hasen-sahihtir" diyen Tirmizî Humra kelimesini şu şekilde açıklar:
Aynca bk. 412/1282. hadis.
[77] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/25.
[78] İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, X/314; Karahisarî, Ahterî-i kebir, 1/306; Şemseddin Sami, Kamus-u Türkî, 550.
[79] Karahisarî, age., 1/134; Şemseddin Sami, age., 292.
[80] Râzî, age., 286; Karahisarî, age., 1/365.
[81] İbn Manzûr, Lisanü'i-Arab, XV/151; Karahisarî, age., 11/761.
[82] İbn Sa'd, Tabakât, 1/468-469.
[83] İbn Sa'd, age., 1/464,466; Beyhakî, Delâüü'n-Nübüvve, 1/337.
[84] İbn Sa'd, age., 1/465.
[85] tbn Sa'd, age., 1/465.
[86] İbn Sa'd, age., 1/466.
[87] İbn Sa'd, age., 1/467.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/25-26.
[88] sened:
Sahih: Müsned, VI/325, H.no:26639; Benzer rivayetler için bk. VI/325, H.no:26640:
VI/427, H.no:27277 (v ı^-ıW ^JJi A-t> v> j ^); VI/426, H.no:27275; fi^û Dâvûd, Taharet, 131, H.no:366; Nesâî, Taharet, 186, H.no:293; İbn Mâce, Taharet, 83, H.no:540; Dârimî, Salât, 102, H.no: 1382-1383; İbn Huzeyme, 1/380, H.no:776. Bennâ hadisin senedindeki râvilerin hepsinin sika olduklarını belirtir. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/112. Senedinde sika-müdellis İbn İshak buulunmaktadır ve an'ane ile rivayet etmiştir. Fakat hadisin Leys vd. râvilerden mütâbii vardır.
Câbir b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 418/1288. hadise bk.
Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
İbn Mâce, Taharet, 83, H.no:541. Hz. Aişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
Müsned, VI/217, H.no:25698; Ebû Dâvûd, Taharet, 131, H.no;366; Nesât, Taharet, 186, H.no:293; İbn Mâce, Taharet, 83, H.no:540.
[89] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/26-27.
[90] Sened:
Hasen: Müsned, V/89, H.no:20717 (Hadisin sonunda Abdullah b. Ahmed b. Hanbel: "Babam şöyle söyledi: 'Bu hadis Abdülmelik b. Umeyr kanalı ile merfû değildir'" der); Mükerreri için bk. V/97, H.no:20818; Benzer rivayet için bk. V/97, H.no:20817 (z); İbn Mâce, Taharet, 84, H.no:542.
Hadisin senedinde bulunan Ahmed b. Hanbel'in hocası Abdullah b. Meymûn Ebû Abdurrahman er-Rakkî zayıf biridir. Kütübü site musannifleri bu râviden hadis nakletmediler. Sika sayanlar da olmuştur. Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'ın babasının Müsned'ine ilâve ettiği ziyâdenin senedinde geçen Abdullah'ın hocası Ebû Ahmed Mahled b. el-Hasan b. Ebû Zümeyl bu râvinin mütâbiidir. Fakat bu râvinin de hataları vardır. Hadiste "sâlih" sayılır. Ayrıca İbn Mâce'nin senedinde zikredilen Süleyman b. Ubeydullah er-Rakkî ile Yahya b. Yusuf ez-Zimmî de mütâbidir.
Ümmü Habîbe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bir önceki 417/1287. hadise bk.
Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 417/1287. hadisin tahricine bk.
[91] Ebû Ya'Iâ, XIII/454, H.no:7460; XIII/465, H.no:7479; İbn Balaban, el-İhsan bi tertibi Sahihi İbn Hıbbân, IV/37, H.no:2327; Müsned, Thk. Şuayb el-Arnavut, XXXIV/417 (EbÛ Hatem, İlet, 1/192).
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/27.
[92] Sened:
Sahih: Müsned, VI/101, H.no;24579; Benzer rivayet için bk.VI/129, H.no:24860:
(Bu rivayet için bk.30/834. hadis) VI/137, H.no:24945; VI/146, H.no:25012; £fc« Dâvûd, Taharet, 132, H.no:367 (İki kelime arasında şek lafzı ile nakleder: (4i iı ^ Jıi J^j üiT oJ- j( uf>i ^ yi^' v ^Jûj) Aynca, Salât, 86, H.no:645'te de şekli rivayeti vardır); Taharet, 132, H.no:368 (ıilou.) lafzı İle nakleder (Aynca bu hadisin sonunda Ebû Dâvûd şu değerlendirmeyi nakleder: "Hammad dedi ki: 'Saîd b. Ebû Sadaka: 'Muhammed (Buharî)'den bu hadisi sordum/istedim. Bana nakletmedi ve şöyle dedi: 'Uzun bir zaman önce bu hadisi İşitmiştim. Fakat kimden işittiğimi bilmiyorum. Sağlam bir râviden mi yoksa zayıf birinden mi duydum bilemiyorum. Gidin ondan sorun' dedi"); Tİrmizî, Cum'a, 67, H.no:600 lafzı ile nakleden Tirmizî "hasen-sahih" hükmü verir; Nesâî, Zînet, 115, H.no:5363.
Sünenlerde İbn Şîrîn ile Hz. Âişe arasında Abdullah b. Şakîk bulunmaktadır. Dolayısıyla söz konusu inkıta da ortadan kalkmış olur.
[93] Îbnü'1-Esîr, Nihâye, 11/480; Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 339.
[94] Râzî, age., 198; Karahisarî, Ahterî-i kebir, 1/375; Asım Efendi, Kamus Tercemesi, 11/319.
[95] Bk Ebu Davûd, Taharet,132, H.no: 367-368.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/28.
[96] sened:
Sahih: Müsned, V/295, H.'no:22418; Benzer rivayetler için bk. V/296, H.no:22431; V/303, H.no: 22478; V/303, H.no:22483 (864/1734. hadis); V/304, H.no:22488 (Kılınan namazın sabah namazı olduğu kayıtlıdır) (865/1735. hadis); V/310, H.no:22544 (Bu rivayette "İnsanlara imamlık yapıyor, namaz kıldırıyordu" ziyadesi vardır); V/311, H.no:22550; Mâlik, Kasr, 81; Buhârî, Salât, 106; Edeb, 18; Müslim, Mesâcid, 43; Ebû Dâvûd, Salât, 165, H.no:917-919,920:
Nesâî,Mesâcid, l9,H.no:709;Sehv, 13,H.no:1202-1203;Dârimt, Salât,93,H.no:1367.
Peygamber efendimizin kızı Zeyneb'in kocası Ebu'l-As b. er-Rabî' b. Abdüluzzâ'dır. Bu isim bazı eserlerde Ebu'l-As b. Rabîa b. Abdüşems olarak geçer. Bk. Mâlik, Kasr, 81; Buhârî, Salât, 106.
Bu hadis 864-865/1734-1735. hadislerde farklı rivayetleri ile zikredilecektir.
[97] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/29.
[98] Bk. Müsned Trc. 720/1290. hadisin tahrici.
[99] Bk. Müsned Trc. 420/1290 nolu hadisin tahrici.
[100] İbn Abdilber, Temhîd, XX/94; İbn Hacer, Fethu 'l-Barî, X/429.
[101] İbn Abdilber, Temhîd, XX/94; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/88; İbn Kudâme, Muğnî, I/7I2-713; tbn Nüceym, el-Bahru'r-râik, 11/249; İbrahim b. Muhammed, Menam's-sebil, 1/97.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/29-30.
YAYINCININ NOTU. 1
ÖNSÖZ. 1
h)- NAMAZ KILINAN YERDE, ELBİSEDE YA DA BEDENDEKİ NECASETİN TEMİZLİĞİ VE AFFEDİLEN MİKTAR 1
* Namaz Kılınması Yasaklanan ve İzin Verilen Yerler 1
* Sandaletle/Terlikle Namaz Kılmanın Hükmü. 2
* Uyku Elbisesi (Pijama) İle Namaz Kılmanın Hükmü. 4
KISALTMALAR
age.
: Adı geçen eser
b.
:Bin
bk.
: Bakınız
bt.
:Bint
çvr.
: Çeviren
DİA
: Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi
h.
: Hicrî yıl
H.no
: Hadis numarası
Ht.
: Vİcâde yolu ile alınan hadis
Hz.
: Hazreti
i.
: İmam
Kr.
: Abdullah'ın babası Ahmed b. Hanbel'den kıraat yolu ile aldığı rivayetleri gösterir.
Kt.
: Ebû Bekir el-Katîî'nin ziyadesi
m.
: Milâdî yıl
md.
: Maddesi
Nşr.
: Neşreden
Thk.
: Tahkik
Thr.
: Tahric
Trc.
: Terceme
Trc.no:
: Terceme numarası
Ts.
: Tarihsiz
s.
: Sayfa numarası
Thk.
: Tahkik eden
ts.
: Tarihsiz
V.
: Vefat tarihi
vb.
: Ve benzeri
vd.
: Ve devamı
yy.
: Baskı yeri yok
z.
: Oğlu Abdullah'ın Müsned'e ziyâdeleri
YAYINCININ NOTU
Şu kısacık fani ömrümüz İçerisinde Müsned"in yeni bir sayısını sizlere ulaştırmaktan, yaşadığımız toplum ve gelecek nesillere en nadide, en latif, rengarenk has kokulu çiçek demetleri gibi Peygamber efendimizin mübarek, müberra sözlerini sizlere aktarmaktan dolayı Allah Teala'ya hamd olsun.
Eserin çalışılmasına başlanılan ilk andan itibaren türlü meşakkatlerle karşı karşıya geleceğimizi zannetmiştik. Bu kaygımızın yersiz olduğunu, Allah Teala'nın onun değerli kullarını bizlere vesile ederek yardım ettiğini gördük, bildik. Tekrar tekrar hamd olsun.
Hadis ve Sünnet sahasında el-Müsned, günümüz toplumunda büyük yankılar meydana getirdi. Şu ana kadar yayınlanan ciltlerle bile el-Müsned, ilmi olmayan, mesnedsiz, kaba görüşlerin önüne büyük sedd çekti.
Eseria Türkçe'ye kazandırılması tespitiyle, tercüme ve açıklamalarıyla, tahkik ve tahric çalışmasıyla konunun uzmanı değerli ilim erbabı tarafından olsun, kitlesel olarak okuyucularımızdan tebrikler, dualar aldık. Hepsine buradan hürmetlerimizi arz ederiz.
Hadis ve sünnetin ehemmiyetine binaen;
Peygamber efendimiz, kendisinden sonra sünnetini ihya ederek halka öğretenleri "garipler" olarak nitelendirmiş, onlar için "gariplere ne mutlu" demiştir. İlim erbabı da hadisteki bu kişilerin ashâb-ı hadis olduğuna işaret etmişlerdir. İmam Buhari ise en hayırlı müslümanm, efendimizin sünnetlerinden terk edilen bir sünneti ihya ederek tekrar gündeme getiren kişi olduğunu belirtmişlerdir.([1])
Konunun bu öneminden ve müjdesinden dolayı eserin yayılmasında, elden ele ulaşmasında, hizmet ve gayret sarf eden okuyucu dostlarımıza, matbuat çalışmalarında tüm mesleki hassasiyetlerini ortaya koyan Abdulmuttalip Yıldırım ve Ali Ünlü beyefendilere şükranlarımızı arz ederiz.
Allah Teala'dan, Peygamber efendimizin mübarek elleriyle bizim ellerimizi tutmasını, yolundan ve izinden ayrılmamamızı O'ndan niyaz ederiz.
ÖNSÖZ
Müsned Tercemesinin V. Cildini hazırlama imkânı veren Allah'a sonsuz hamd ü senalar eder, O'nun yüce Rasûlüne, Ehl-i Beytine ve ashabına da salât ve selâm ederiz.
Yeni bir cildin hazırlanması bizim için yeniden dünyaya gelmek ve yeni bir diriliş demektir. Bu heyecanla V. Cildi hazırladık. Cildler hazırlandıkça çalışmanın kalitesi artmakta ve yeni eserlerle tanışmaktayız. Böylesine ağır bir çalışmanın başarılı olması için yoğun bir tempoya ihtiyaç duyulmaktadır. Sürekli çalışmamıza rağmen Allah'ın yardımıyla tempomuz düşmemekte, hatta her gün daha da artmaktadır. Bu çalışmada okurlarımızın görüşleri ve duaları bizim için çok önemlidir. Sürekli gelen e-mail, telefon ve mesajlarla sizlerin görüşleri bize ışık tutmakta, önümüzü daha iyi görmemizi sağlamaktadır.
Müsned Tercemesinin yeni baskılan yapılmakta, okuyucu kitlesi -Allah'a hamd olsun- günden güne artmaktadır. Bu cildden önceki IV. Cild diğerleri gibi çok beğenildi; makaleler, tablolar, açıklamalar, fıkhı hükümler, her hadisin tahkik ve tahrici büyük takdir topladı. Ancak yolumuz uzun olduğu için bazı okurlarımız tarafından bu çalışmanın daha kısa tutulup kısa sürede bitirilmesi ısrarla tavsiye edilmektedir. Biz istiyoruz ki hazırladığımız eser kalıcı ve her yönden okura faydalı olsun. Çünkü bu eser hadis yönü yanında, ayrıca konu başlık!anndaki ilgili ayetlerin zikredilmesiyle İmam Nevevi'nin 'Rıyazu's-salihîn'in daha geniş bir versiyonu olarak görülmekte, hadislerin anlaşılmasında müçtehid İmamların görüşlerine baş vurulması ve bunların değerlendirilmesi eserin geniş bir 'Mukayeseli İslâm Hukuku' rengi taşımasına neden olmaktadır. Bütün bunlar geniş bir kaynak taraması sonucunda oluşmakta ve ortaya sizlerin de takdir ettiği gibi çok farklı bir eser çıkmaktadır. Biz bu eserin aceleye getirilip kalitesinin düşürülmesini istemiyoruz. Tahriç kısmının da fazla olduğu şeklinde bir uyan gelmektedir. Ama günümüzdeki hadis inkân ve bir takım şüphe odaklarının yoğun çalışmalan karşısında hadislerin ciddi olarak tahkiki ve tahricinin yapılması gerekmektedir. İnsanlar hadis okurken rivayetin Rasûlullah'a ulaşmadaki sıhhat derecesini bizzat kendileri müşahade etmektedir, bu da imanlarını kuvvetlendirmektedir.
V. Cildde de Namaz konusu devam etmektedir. Bu cildde Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği ve Affedilen Miktar, Kıbleye Dönmek, Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş, Namazın Kılınma Şekli, Kıraat, Rükû ve Secde gibi önemli konular işlenmektedir. Bunların bilinmesi ile namazlanmizın Rasûlullah'ın namazına benzemesi daha da artacak, ibadet zevki toplumun bütün kesimlerine yayılacaktır.Ayrıca bu cilddekİ rivayetlerde Kur'ân Tarihi Sürecinde Kıraatler makalesi bulunmaktadır, bu çalışmada titiz bir şekilde Kur'ân'ın mushaf olarak toplanması yanında Peygamberimiz'den intikal eden kıraatin (okuyuşun) da aynı ciddiyetle toplanıp, Mushafların bu kıraatleri içine alacak şekilde ortak yazı karakterleriyle yazılması konuları ilk kaynaklara ulaşılarak anlatılmaktadır.
Bu çalışmaların faydalı olması dileğiyle dua ve desteklerinizi bekleriz.
Terceme Heyeti
h)- NAMAZ KILINAN YERDE, ELBİSEDE YA DA BEDENDEKİ NECASETİN TEMİZLİĞİ VE AFFEDİLEN MİKTAR
* Namaz Kılınması Yasaklanan ve İzin Verilen Yerler
392/1262- Ebû Saîd el-Hudriden (Radiyallahu anh):[2]
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Yeryüzünün her tarafı mescid ve tahûr (temiz-temizleyici) kabul edildi, ancak kabir ve hamam bundan müstesnadır."[3]
393/1263- Ebû Mersed el-Ganevî'den (Radıyaiiahu anh):[4]
Rasûlullah'ın (SaiiaiiaM aleyhi ve sellem) şöyle dediğini duydum: "Kabirlere doğru namaz kılmayın ve kabirlerin üzerlerine oturmayın!"
§Başka bir lafızla gelen rivayette şöyle buyurdu:
"Kabirlerin üzerlerine oturmayın, onların üstünde namaz kılmayın!"[5]
394/1264- Abdullah b. Amr'dan (RadıyaiiaM anhümâ):[6]
Rasûlullah (Saiiaihha aleyhi ve seiiem) koyun ağıllarında namaz kılardı, (ancak) deve ve sığır yataklarında namaz kılmazdı.
NOT: Bundan sonra gelen hadisler bunun sebep ve şartlarını açıklamaktadır.[7]
395/1265- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh):[8]
Hz. Peygamber (SaiiaüaM aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Koyun ağılları ve deve yataklarından başka yer bulamazsanız, namazınızı koyun ağıllarında kılabilirsiniz, (ancak) deve yataklarında namaz kılmayın!"[9]
396/1266- Sebra b. Ma'bed el-Cühenfden (Radtyatiahü anh):[10]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve itiiem) deve yataklarında namaz kılmayı yasakladı, koyun ağıllarında ise namaz kılmaya ruhsat (kolaylık) verdi.[11]
397/1267- İbn Muğaffel'den (Radıyaiiaha anh):[12]
Rasulullah (Saİlallahü aleyhi ve seltem) dedi ki:
"Sizler koyun ağıllarında iken namaz vakti gelirse orada namaz kılabilirsiniz[13], (ama) deve yataklarında bulunurken namaz vakti gelirse oralarda namaz kılmayın, develer yaratılış olarak şeytanlardan sayılır."
NOT: Peygamberimiz (Saüallaha aleyhi ve sellem) burada iki hayvan türünün huylarına dikkat çekti: Koyunlar uysaldır ve insana zarar vermezler. Develer ise huysuz, hırçın ve insana zarar verebilen hayvanlardır, kendilerine güvenilmez ve namazı ifsat ederler. Bu nedenle develer yaratılış/huy olarak şeytanlara benzetildi.[14]
398/1268- Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî'den (Radıyaitahü anh):[15]
Rasûlullah'ın (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum:
"Deve yatağında namaz kılmayın, o (yaratılış/huy olarak) cinlerden sayılır. Onun gözlerini ve giderken/yürürken davranışlarını görmüyor musunuz?
Koyun yataklarında namaz kılabilirsiniz. Koyun cinsi rahmete/yumuşaklığa daha yakındır.[16]"
Açıklama
Rasûlullah (Saüaliahü aleyhi ve sellem) bu rivayetlerde namaz kılınması caiz olan ve olmayan bazı yerlerden bahsetti:
1- Öncelikle yeryüzünün her tarafı mescid olabilir ve her şeyi tahûr (temiz-temizleyici)dir. Yani yeryüzünde temel kural saflığı bozulmadığı ya da kirletilmediği sürece her tarafı ibadet etmeye ve temizlikte kullanılmaya müsait olmasıdır. Allah bu şekilde yaratmıştır.
2- Ancak kabir ya da hamam gibi necasetin bulunduğu ya da bulunma ihtimalinin olduğu yerlerde namaz kılmak yasaklanmıştır. Kabirlerde namaz kılınmasının yasaklanma sebeplerinden birisi de oraları kıble edinip oralara tapma tehlikesidir, tıpkı cahiliye toplumlarında olduğu gibi. Bu nedenle Peygamberimiz hem kabirler üzerinde hem de kabirlere dönerek namaz kılmayı yasaklamıştır. Ancak arada bir duvar olursa bunda bir beis yoktur.
§Hanbelîler ve Zahirîlere göre bütün kabirler için hüküm aynıdır ve namaz kılmak haramdır, geçersizdir. Bu görüş Hz. Ömer, Ali, Ebû Hüreyre, Enes ve İbn Abbas'tan nakledildi.[17]
Şafiîlere göre açılmış ve açılmamış kabir hükümde farklıdır. Bir kabir açılmış ya da o toprağa necaset bulaşmışsa orada namaz caiz değildir. Ancak temiz bir yer ise namaz caizdir. Çünkü illet necasettir.[18]
İmam Ebû Hanîfe, Sevrî ve Evzâî'ye göre kabirlerde namaz kılmak mekruh, ancak geçerlidir.[19]
İmam Mâlİk'e göre kabirlerde namaz kılmak caizdir. Bu görüş Abdullah b. Ömer ve Hasan el-Basrî'den nakledilmiştir.[20]
§Cenaze namazını kabre doğru kılmanın cevazı konusunda İhtilaf edildi: Şafiî, Mâlik ve Davud ez-Zâhirî'ye göre kılabilir. Hanefilere göre ise definden Uç gün sonrasına kadar kıhnabilir, sonra kılınmaz, çünkü ceset üç gün sonra çürümeye başlar.[21]
§Hanbelî ve Zahirî âlimlerine göre hamamda namaz caiz değildir, geçersizdir ve iade edilir.
Cumhura göre temiz olduğunda hamamda namaz kıhnabilir, ancak mekruhtur. Buradaki yasağı necis olma durumuna hamlettiler.[22]
3- Ayrıca Peygamberimiz koyun ağıllarında namaz kılmaya ruhsat verirken, deve yataklarında namazı yasaklamıştır. Bu konuda müctehid imamların görüşleri:
İmam Mâlik, Ahmed ve İbn Hazm'a göre deve yataklarında kesinlikle namaz kılınmaz, temiz olsa da hüküm böyledir, değişmez.[23]
Cumhura göre buralar necis olursa namaz kıîmak haramdır ve geçersizdir, ancak temiz yer olursa orada da namaz kıhnabilir, fakat mekruhtur. İhtilafın sebebi yasaklanma İlletinin necaset dışında bîr şey olup olmaması Üzerinde odaklanmıştır. Cumhura göre yasak illeti sadece necasettir. Diğerlerine göre ise necaset dışında illet bu hayvanlann huysuz olmaları ve namazı ifsat etmeleridir. Cumhura göre hayvanın huysuzluğu hikmettir, çünkü değişkendir. Bu konuda İhtiyatlı olmak gerekir.[24]
Doğrusunu Allah bilir.
§ Koyun ağıllarında namaz kılmak mubahtır[25]:
a- Öncelikle bilinmelidir ki bu bir ruhsattır ve hayvancılıkla uğraşan bir toplum için kolaylıktır.
b- Buralarda namaz kılınması için yerin temiz olma şartı vardır. Bu konuda hiçbir ihtilaf yoktur.
c- Peygamberimiz söz konusu hadisinde buralarda namaz kılmanın cevazı için koyunların uysallığına dikkat çekti, ancak deve yataklanndaki yasakta develerin huysuzluğunu ve şeytan/cin tabiatlı olduklarını, dolayısıyla namazı ifsat edebileceklerini belirtti.[26]
* Sandaletle/Terlikle Namaz Kılmanın Hükmü
399/1269- Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesinin (Radıyaiiaha anhum) şu sözünü nakletti:[27]
Rasûlullah'ı (Saiiaitahu ateyhi ve seiiem) namaz kıldığında (selâmdan sonra cemaate) sağından da solundan da döndüğünü gördüm.
Onu ayağı çıplak da sandaletli/terlikli olarak da namaz kılarken gördüm. (Ayrıca) onun ayakta da oturarak da (su) içtiğini gördüm.[28]
Açıklama
Peygamberimiz (Satlallahu aleyhi ve setlem) namazı kıldırdıktan sonra selâm verir ve cemaate dönerdi. Yalnız bu dönmede efdaliyet sağdan mı, yoksa soldan mı olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmaktadır. Zira bazı rivayetlerde sadece sağdan döndüğü nakledildi. Rivayetlerin çoğu ise her iki yönden de döndüğü şeklindedir. Bu farklı davranışı eğer cemaate döndüğünde oturacaksa sağından, ama evine gidecekse odaları solda olduğu için solundan dönerdi, şeklinde cem edilmiştir.[29] Yukarıdaki rivayette de bu konuda efdaliyet olmadığı, her iki yönden de cemaate dönmenin caiz olduğu görülmektedir. Bununla ilgili bazı rivayetler:
§Aynı râviden nakleden Taberânî'de ‘Onu namazı bitirdiğinde sağından ve solundan dönerken gördüm' şeklinde geçmektedir.[30]
Başka rivayette:
"Peygamberimiz namaz kıldığında sağından ve solundan dönerdi, selâmı kastediyor' şeklindedir.[31]
Yine Taberânî rivayetinde Evs b. Evs dedi ki:
'Rasûlullah'ın yanında yarım ay kadar kaldığımda onu sağından ve solundan (cemaate) dönerken gördüm.'
Esma b. Harise'den: Rasûlullah'ı evine doğru solundan dönerken gördüm, şeklinde nakledildi.[32]
400/1270- Ebû Saîd el-Hudrf den (Radıyallahü anh):[33]
Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve setiem) (namazda) sandaletini/terliğini çıkarınca ashab da terliklerini çıkarttılar. Namaz bitince Peygamberimiz:
"Sandaletlerinizi/Terliklerinizi niçin çıkardınız?" diye sordu. Onlarda:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Senin çıkardığını görünce biz de çıkardık" dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz buyurdu ki:
"Bana Cebrail geldi ve sandaletlerimin/terliklerimin altında pislik olduğunu bildirdi. Biriniz mescide geldiğinde sandaletlerinin/terliklerinin altına baksın. Eğer onlarda bir pislik görürse yere sürtüp temizlesin, sonra namazını kılsın!"[34]
NOT: Peygamberimiz (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) döneminde mescid kumluk olduğundan, insanlar sandaletleriyle/terlikleriyle namaz kılarlardı. Ancak terliğin altının temiz olması gerekmektedir.
Rasûlullah'ın hareketleri Allah'ın kontrolü altındadır. İrk hadisesi ile ilgili olarak bazıları bu olayı örnek göstererek:
'Allah onun sandaletindeki/terliğindeki bir necaseti bile haber veriyor, buna razı olmuyor. Eğer Âişe annemiz yanlış bir hareket yapsaydı mutlaka haber verilirdi' dediler. Daha sonra inen ayetler de Hz. Âişe'nin suçsuz olduğunu beyan etti.[35]
401/1271- Saîd b. Yezid Ebû Mesleme anlattı:[36]
Enes b. Malik’e (Radiyallahu anh):
'Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) sandaletleri/terlikleri ile namaz kılıyor muydu?' diye sorunca: 'Evet' dedi.[37]
402/1272- Ebû Hüreyre'den (Radıyatiahu anh):[38]
Rasûlullah (Saiiaüahu aleyhi ve seiiem) namazı ayakta, oturarak, ayağı çıplak ve sandaletli/terlikli olarak da kılıyordu.
§Hüseyin b. Muhammed'in Süfyan'dan gelen rivâyetindeki ziyade şöyledir:
'Rasûlullah (namaz kıldığında) sağından da (cemaate) dönerdi, solundan da.'[39]
403/1273- Ebu'l-Alâ Îbnü'ş-Şıhhîr babasından (Radtyaiiahü anh) nakletti:[40]
Rasûlullah'ı (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) sandaletleriyle/terlikleriyle namaz kılarken gördüm.
Râvi dedi ki:
Boğazına balgam geldiğinde sol terliğini bastığı yere tükürdü, sonra onu sandaleti/terliği ile sürterken (yok ederken) gördüm.
NOT: Bir insan tükürdüğü zaman mutlaka onu yok etmelidir. Toprak ya da kumluk bölgelerde bu kolaydır, ayakkabıyla sürtülerek yok edilir. Ancak bu imkân olmadığı zaman mendil ya da başka bir şeye bırakılması ve yere tükürülmemesi önceki rivayetlerde geçtiği gibi tavsiye edilmektedir. İnsanın birtakım doğal ihtiyaçları olabilir. Bunun atık yeri tabii ki yeryüzü olacaktır. Ancak mümkün olduğu kadar bunları gömmek ve yerin alona atmak gerekir ki toprak o maddeleri çürütsün ve yok etsin. Günümüzde teknolojik imkânlar olduğu İçin alt yapı çok düzenli olarak yapılmalı, hattâ bazı ülkelerde olduğu gibi atık maddelerden faydalanılmalı ve enerji üretilmelidir.[41]
404/1274- Ebu'l-Evber'den:[42]
Bir kişi Ebû Hüreyre'ye (Radıyaiiaha anh):
'Sandaletleri/Terlikleri giymiş oldukları hâlde namaz kılmalarını insanlara yasaklayan sen misin?' deyince o:
'Hayır' dedi ve ekledi:
'Fakat, bu harem-i şerifin[43] Rabbine yemin olsun ki ben Rasûlullah'ı bu makama doğru sandaletleriyle namaz kılarken gördüm. O, namazı bitirip ayrıldığında sandaletleri ayağındaydı.
Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) cuma günü oruç tutmayı yasakladı, ancak ön ve arkasındaki günlerde de tutacaksa (o günlerin arasında cuma günü tutabilir).'
§Diğer rivayette şöyle dedi:
'Rasûlullah'ı sandaletleriyle namaz kılarken gördüm.'[44]
405/1275- Mücemmi' b. Yakûb kendisine ihtiyarken ulaştığı Kuba'lı bir kişiden, (RadıyaiiaM anh)[45] nakletti:[46]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) Küba'da yanımıza geldi ve şehir kalesinin avlusunda[47] oturdu. İnsanlar yanında toplandı, Rasûlullah su istedi ve su verildi. Peygamberimiz ondan içti, o anda ben sağ tarafındaydım ve topluluğun en genciydim. Sonra bana verdi, ben de içtim. Şunu da unutmadım, o gün RasÛlullah ayağındaki sandaletlerle, onları çıkartmaksızın bize namaz kıldırdı.
§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
Muhammed b. Mücemmi' anlattı:
Abdullah b. Ebû Habibe'ye:
'Rasûlullah'ın hangi hâline ulaştın?' diye soruldu ki o, RasÛlullah geldiğinde taze bir gençti. Abdullah şöyle dedi:
'RasÛlullah bir gün bizim mescidimize, yani Küba mescidine geldi. Yanımıza gelip oturdu, insanlar da onun yanına oturdular. RasÛlullah orada Allah'ın dilediği kadar oturdu, sonra kalktı ve namaz kıldı, (o gün) onu sandaletleriyle namaz kılarken gördüm.'[48]
406/1276- Ebû İshak bizzat işitmediği hâlde Alkame b. Kays'tan nakletti. Bir kişi kendisine Alkame hadisini sordu, işte bu o hadis:[49]
Abdullah b. Mes'ûd (Radıyallahü anh) bir keresinde Ebû Musa el-Eş'arfnin (Radıyaiiaha anh) evine geldi ve namaz vakti gelince Ebû Musa:
'Ey Ebû Abdurrahman buyur, öne geç! Sen yaşça daha büyük, daha bilgilisin' dedi. Abdullah:
'Hayır, bilâkis sen buyur, geç! Biz senin evine ve mescidine geldik, sen daha çok hak sahibisin.'1'
Bunun üzerine Ebû Musa öne geçti ve sandaletlerini çıkardı, (namazı kıldırıp) selâm verince Abdullah şöyle dedi:
'Sandaleti çıkarmadaki kastın nedir, yoksa sen (Hz. Musa olayında geçen) mukaddes vadide misin? Ben Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) mestle ve sandaletle namaz kılarken gördüm.'
NOT: Bu rivayette Ebû îshak es-Sebîî, Alkame'den işitmediği bir rivayeti naklediyor ve bunu belirtiyor. Aslında Ebû İshak, Alkame b. Kays'ı gören ve ondan rivayetler nakleden sika bir râvidir.[50] Ancak bunu duymadığı hâlde (belki yazıdan) naklediyor. Râviler hadis aldıkları ve dinledikleri şeyhlerinden herhangi bir rivayeti dinlemedikleri hâlde naklederken bu ifadeyi kullanırlar.[51]
407/1277- Numan b. Salim dedesi Evs b. Ebû Evs olan bir kişiden (Radıyallahü ank)[52] nakletti:[53]
Evs namaz kılıyordu ve namazdayken sandaletlerine uzandı, onları alıp giydi ve onlarla namaz kıldı, sonra şöyle dedi:
'Rasûlullah (Saitatiahü aleyhi ve seüem) sandaletleriyle namaz kılardı.'
NOT: Sahabinin bu hareketi (yerin sıcaklığı ya da çakılların acıtması gibi) bir ihtiyaçtan dolayı ya da Rasûlullah'm bu şekilde namaz kıldığını göstermek için olabilir. Bu şekilde bizzat göstererek nakledildiğinde hadis daha kalıcı olur.[54]
408/1278- Abdullah b. Sâib'den (Radıyaiiam anh):[55]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) (Mekke'nin) fethi günü sandaletlerini sol tarafına koymuştu.
ŞAbdullah: 'Bu hadisi babamdan (yani Ahmed b. Hanbel'den) üç kere işittim' dedi.[56]
Açıklama
Rasûlullah'm sandaletlerini sol tarafa koyması o kısımda kimse olmadığı içindir. Çünkü bazı rivayetlerde sandaletlerle başkasına eziyet edilmemesi ve yer bulunmadığında ayaklarının arasında durması tavsiye edilmektedir. Bunlardan birisinde Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Sizden birisi namaz kılacağında sandaletlerini çıkarırsa onlarla başkasına eziyet vermesin, onları ayaklarının arasına alsın ya da onları giyerek namaz kılsın!"[57]
Günümüzde ayakkabı ve terlikler için özel yerler olduğu için bu problem halledilmiştir. Ancak kişilerin çanta, cüzdan gibi bazı kıymetli mallan camide Müslümanlara zarar verecek şekilde sağa sola bırakılmamalı, gerekirse ayaklarının arasında durmalıdır.[58]
§Rasûlullah döneminde Mescid-i Nebî kumluktu ve orada çıplak ayakla ya da sandaletli olarak namaz kılmak arasında fark yoktu. Rasûlullah da bazen sandaletli olarak namaz kılıp bunun caiz olduğunu göstermişti.
Sandaletli olarak namaz kılınma sebebi çöl arazisinde yerlerin çok sıcak olması ya da çakılların insanı rahatsız etmesi olabilir. Kırsal alanda temiz sandalet, ayakkabı ya da botla namaz kılınmasında bir beis yoktur.[59]
409/1279- Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radiyallahu anh):[60]
Rasûluttah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) hasır üzerinde namaz kıldı.[61]
410/1280- Enes b. Mâlik (Radıyaüahü anh) anlattı:[62]
Amcazadelerimden birisi yemek yaptı ve dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Evimde yemek yemeni ve namaz kılmanı isterdim.' Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) onun (davetini kabul edip) evine gitti. Evde o sertleşmiş/eskiyip kararmış hasırlardan bir hasır vardı. Peygamberimiz hasırın bir kenarının açılmasını emretti, orası süpürülüp temizlendi ve üzerine su serpildi (yumuşatıldı). Rasûlullah orada namaz kıldı ve biz de onunla birlikte namaz kıldık.[63]
411/1281- Enes b. Mâlik'ten (RadıyaiiaM anh):[64]
Rasûlulîah (Saiiaiiaha aleyhi ve seikm) ahlâkça insanların en güzeliydi. Benim (üvey) bir erkek kardeşim vardı, ismi Ebû Umeyr'di. Zannederim sütten kesilmişti, dedi (râvi). Rasûlulîah gelip onu gördüğünde:
"(Ey) Ebû Umeyr! Ne yapıyor o nukayr (küçük kuş)?" derdi. (Zira) Ebû Umeyr'in oynadığı bir kuş vardı.
Rasûlulîah bizim evimizdeyken bazen namaz vakti gelirdi. Altına bir sergi serilmesini emrederdi. O sergi süpürülüp temizlenir ve üzerine su serpilirdi. Sonra Rasûlulîah orada namaza durur, biz de arkasında dururduk ve bize namaz kıldmrdı.
Râvi ekledi:
Onların sergileri hurma dalından/lif indendi.[65]
412/1282- İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ):[66]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) sergi üzerinde namaz kıldı.[67]
413/1283- Enes'ten (Radıyallahü anh):[68]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi Ve seiiem) Ümmü Haram'ın[69] evinde sergi üzerinde namaz kıldı.[70]
414/1284- Muğîre b. Şu'be'den (Radıyallahü anh):[71]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) namaz kılardı ve tabaklanmış post üzerinde namaz kılmayı hoş karşılardı.[72]
415/1285- (Hz. Peygamber'in eşi) Meymûne annemizden (Radiyallahu anha):[73]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) küçük seccade[74] üzerinde namaz kılardı ve secde ederdi, ben yanındayken hayızlı olduğum hâlde elbisesi bana değerdi.
NOT: Kadın hayızh da olsa cildi ya da elbisesi temizdir, ancak üzerinde bir necaset varsa genel hükümlerle amel edilir, yani necaset olduğu için o yer necis kabul edilir, değilse kadın sadece hayızh olduğu için necis değildir, bilâkis o temizdir. Ama cahiliye döneminde müşrikler ve Yahudiler hayızh kadınla (eşiyle) beraber oturmazdı. Meymûne annemiz bunun doğrusunu ifade etmek için Peygamberimiz'in bir uygulamasını aktardı.[75]
416/1286- lbn Abbas'tan (Radtyallahü anhumâ):[76]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) küçük seccade üzerinde namaz kılardı.[77]
Açıklama
Hz. Peygamber (Sdllallahü aleyhi ve sellem) döneminde mescid kumluktu ve burada namaz kılınırdı, ancak evlerde birtakım sergiler vardı ki Peygamberimiz daha çok bunlar üzerinde namaz kılmayı tercih ederdi. Bunlardan bazıları:
1- Hasır: Hurma dalı, kamış ya da ince sazlardan mamul sergi.[78]
2- Bisât: Hurma dalından mamul sergi/yaygı.[79]
3- Humra: Hurma dallanndan/1 itlerinden yapılan ve iplerle örülen küçük seccade.[80]
4- Ferve: Post veya kürk.[81]
§Peygamberimiz 'in kullandığı bazı sergiler.
1- Peygamberimiz evinde ya da başka yerde namaz kılarken bazen seccade serer ve namaz kılardı.[82]
2- Onun içi lifle doldurulmuş deriden yastığı/minderi vardı.[83]
3- Evinde hasır seriliydi.[84]
4- Üzerine yattığı ince bir sergisi vardı. Hz. Âişe annemizin yanına Ensar'dan bir kadın geldi. Rasûlullah'ın yelek gibi ince yatağını görünce evine geri gitti ve yün doldurulmuş bir yatak getirdi, oraya serdi. Peygamberimiz Hz. Âişe'nin yanına gelince yün doldurulmuş bu yatağı görür ve sorar. Sonra geri verilmesini İster ve şöyle der:
"Eğer isteseydim Allah benimle birlikte altın ve gümüş dağlar var ederdi."[85]
5- Bazen hasır üzerinde yatardı. Hattâ o hasırın izi vücuduna çıkar ve sahabe gördüğünde de müteessir olurdu. Fakat o, âhİretin daha hayırlı olduğunu söylerdi.[86]
6- Tabaklanmış deri/post üzerinde de namaz kılmayı severdi.[87]
* Uyku Elbisesi (Pijama) İle Namaz Kılmanın Hükmü
417/1287- Hz. Muâvİye'den (Radıyallahu anh):[88]
Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Habibe'ye (Radıyaiiahu anhay. 'Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) seninle beraber yatıp uyuduğu elbise ile namaz kılar mıydı?' diye sorunca şöyle dedi:
'Evet, (ancak) onda herhangi bir necaset görmedikçe.'[89]
418/1288- Câbir b. Semüra'dan (Radıyaiiahu anh):[90]
Bir kişinin Hz. Peygamber'e (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiemy. 'Eşimle beraber olduğum elbisemle namaz kılıyorum (olur mu)?' diye soru sorduğunu duydum. O şöyle buyurdu:
"Evet, ancak üzerinde bir şey (necaset) görürsen onu yıkarsın!"
§Ebû Abdurrahman Abdullah ekledi:
Babam (Ahmed b. Hanbel) şöyle dedi:
'Bu hadis Abdülmelik b. Umeyr'den merfû olarak nakledilmedi.'
NOT: Bu rivayetin merfu ya da mevkuf olmasında ihtilaf edildi: Ahmed b. Hanbel ve Ebû Hatim'e göre mevkuftur, ancak İbn Hıbban ve Bûsırî merfu olmasını tercih ettiler.[91]
419/1289- Muhammed b. Sirin'den:[92]
Hz. Âişe'nin (Radıyaiiaha anh) şöyle dediği bana bildirildi: Rasûlullah (Sattaiiaha aleyhi ve setiem) (uyku için) büründüğümüz elbiseler ile namaz kılmazdı.
§Râvi Bişr bu elbiseyi açıkladı:
'O, bürgü/örtü altına giyilen elbisedir.’
NOT: Burada iki tür elbiseden bahsedilmektedir:
1- Şiâr, çoğulu şuur 'dur: Uyku için kendisine bürünülen ve insan cildine değen izar (peştamal)dir ki iç çamaşırı anlamındadır.[93]
2- Disar: Şiar (İç çamaşırı) üzerine giyilen elbise, yani örtü, bürgü veya kaftan.[94]
§Rasûlullah'ın bunlarla namaz kılmaması onlardaki necaset ihtimalinden olsa gerek. Bazı rivayetlerde yorganlar lafzı geçmektedir.[95]
420/1290- Ebu Katade'den:[96]
Rasûlullah (Saiiaüahü aleyhi ve seiiem) Zeyneb'in kızı Ümâme ya da Ümeyme bt. Ebu'1-Âs'ı taşırken namaz kıldığını gördüm. Ayağa kalktığında onu omzunda taşıyor, rukûya gittiğinde onu bırakıyordu, bitirinceye kadar (bu devam etti).[97]
Açıklama
Rivayetteki Zeyneb Rasûlullah'ın (Saüallahü aleyhi ve seilem) kızıdır. Namaz kılarken Peygamberimiz'in torununu boynuna aldığı nakledilir.[98] Ancak torunun isminde şüphe edildi. Çünkü o, Ebu'l-Âs'ın çocuğudur ve meşhur ismi Ümâme'dİr. Hz. Fatıma'dan sonra Hz. Ali onunla evlendi, çünkü önceki eşi Hz. Fanma'mn böyle bir vasiyeti vardı.
§Burada çocuğun elbisesinin temiz olması gerekir, değilse onunla namaz kılınmaz. Az hareket namazı bozmaz. Burada Peygamberimiz onu boynuna zaruretten dolayı mı aldı yoksa başka bir sebep var mı, tam bilinmemektedir. Bu öğle veya ikindi namazı olabilir[99] ya da namazlardaki tekâmül (nesh) sırasında olabilir. Ancak bu hareketin o namazı bozmadığı anlaşılmaktadır.
§Bu hadiste Peygamberimiz'in küçük bir çocuğa olan merhameti görülmektedir. Üzerinde taşırken rükû ve secdeye gittiğinde düşmemesi için yere bırakmaktadır. Burada namazdaki huşu prensibi ile çocuğun korunması arasında tearuz bulunmakta ve ikincisi tercih edilmektedir. Ayrıca Rasûlullah bunun caiz olduğunu göstermek için yapmış olabilir. Zaruret ya da hacet anında buna cevaz verilmektedir.
Az amelin namazı bozmaması konusunda icma vardır. Ancak yeme, içme ve konuşmak gibi amel-i kesir namazı bozmaktadır.[100]
Çok amelin Hanefîlere göre tesbiti, o kişiye dışarıdan bakıldığında namaz kılmadığı zannedilirse, yaptığı hareketler çok/aşın sayılır ve namazı bozar.
Hanefî, Mâliki ve Şafîîlere göre namaz kılan kişinin Önünden geçene mani olması, akrep ya da yılan öldürmesi amel-i kalil (az amel) sayılır. Ancak bineğe binmek, kıbleden başka tarafa dönmek ve konuşmak gibi ameller amel-i kesirdir (çok amel sayılır) ve namazı iptal eder (bozar). Hanbelîlerde bilerek konuşmak, yemek, içmek ve diğer amel-i kesirler namazı bozar. Örfe göre bir hareket fazla amel sayılırsa amel-i kesir sayılır. Ayrıca başı göğe çevirmek, sağa sola bakmak, elbiseyi çekiştirmek, gibi hareketler mekruhtur.[101]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Avcı, Seyit, Hadis İlmi Hadisçilerin Fazileti, Konya, 2004, s. 30.
[2] Sened:
Sahih: Müsned, 111/83, H.no:11723; Benzer rivayetler için bk. İli/83, H.no:11727; 111/96-97, H.no:11858; Ebû Dâvûd, Salât, 24, H.no:492; Tirmizî, Salât, 119, H.no:317 (Tirmizî, "Bu babdaHz. Ali, Abdullah b. Amr, Ebû Hüreyre, Câbir, İbn Abbas, Huzeyfe, Enes, Ebû Ümârne ve Ebû Zer'den de nakiller vardır. Hepsi:lafzı İle naklederler. Ebû
Saîd rivayetine gelince, Abdülaziz b. Muhammed'den İki tarik nakledilir. Kimisi Ebû Saîd'den nakleder. Kimisinde ise Ebû Saîd'in ismi zikredilmez. Dolayısıyla bu rivayetin senedinde ızdırap bulunmaktadır" der ve Süfyân es-Sevrî'nin Amr b. Yahya ve babası Yahya b. Umara el-Ensârî kanalı ile Hz. Peygamber'den mürsel olarak naklettiği rivayeti daha sahih bulur); İbn Mâce, Mesâcid, 4, H.no:745; Dârimî, Salât, 111, H.no: 1397.
Hadisin senedinde müdellİs olan Muhammed b. îshâk bulunmaktadır. Fakat, Müsned'in diğer iki rivayetinde de farklı mütâbileri vardır. Hadisin bu rivayeti erdeki lafzı: şeklindedir.
Bennâ, hadisi İmam Şafiî, İbn Huzeyme, İbn Hıbbân ve Hâkİm'e de nisbet eder. Hadisin muzdarip olduğuna, fakat bunun sadece irsalle sınırlı olduğuna değinerek Hâkim, İbn Hazm ez-Zâhirî ve İbn Dakik'in hadisi sahih saydığını ifade eder. Bk. Bulûğu 'l-emânî, ni/99-100.
[3] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/2.
[4] Sened:
Sahih: Müsned, IV/135, H.no:17149; Diğer rivayet için bk. IV/135, H.no:17150; Müslim, Cenâiz, 97; £6(3 Dâv&J, Cenâiz, 73, H.no:3229; TirmizU Cenâiz, 57, H.no:1050; /Vesâf, Kıble, 11. H.no:758; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/193, H.no:433.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi:
11/311-312, H.no:8093; 11/444, H.no;9693; 11/289, H.no:9025 ("Müslüman
birinin kabri üzerinde" lafzı ile); 11/528, H.no:10776; Müslim, Cenâiz, 96; Ebû Dâvûd, Cenâiz,
73, H.no:3228; İbn Mâce, Cenâiz, 105, H,no:1564.
b-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Abdullah b. Keysân
el-Mervezî'nİn bulunduğunu, bu râviyi Ebû Hâtim'in zayıf, İbn Hıbbân'ın ise sika saydığını
belirtir. Bk. Mecma', 11/27.
c-Vâsıle b. Eska'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXII/79; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde hakkında tenkid bulunan Haccac b. Ertad'ın bulunduğunu söyler. Bk. age., 11/27. Vâsıle'nİn de Ebû Mersed el-Ganevî'den naklettiğini yukarıda metnini verdiğimiz hadisimizin senedinden anlıyoruz.
d-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, râvilerinin sahih hadis ricalinden olduklarını söyler. Bk. age., 11/27.
Ayrıca 354-356/1224-1226. hadislerin tahricine bk.
[5] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/2-3.
[6] Sened:
Sahih: Müsned, 11/178, H.no:6658; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Taberânî rivayetinde "(A11) sığır" lafzının bulunmadığını belirttikten sonra
senedinde İbn Lehîa'nın bulunduğunu, bu râvinin ise tenkide maruz kaldığını ifade eder. Bk. Mecma', 11/26. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.
Ahmed Muhammed Şâkir hadisin sahih olduğuna hükmettikten sonra tahricinde şu açıklamalara yer verir: İbn Hacer (Fethu'l-Bârİ, 1/440): "Hadisin senedi zayıftır. Şayet sabit olsa bile sığırın hükmü devenin hükmü gibi olacağı ifade edilmiş olur ki bu da İbnii'l-Münzir'in: 'Sığır bu konuda davarın hükmüne tabidir' sözü ile çelişir" der. İbn Hacer'in bu hadisi zayıf saymasının sebebi senedinde İbn Lehîa'nın bulunmuş olmasıdır. Fakat biz bu görüşte değiliz. Biz sahih olduğunu iddia ediyoruz. Buna göre deve yataklarında kılınan namazın caiz olmadığı gibi sığır yataklarında da namaz caiz değildir. Verdiğimiz bu hüküm sadece bir zayıf hadisle çelişmektedir: O da Müdevvene'de (1/90) geçen Abdullah b. Muğaffel rivayetidir: "Rasûlullah deve yataklarında namaz kılmamızı yasakladı. Davar ve sığır yataklarında ise namaz kılabileceğimize ruhsat/izin verdi." Bu rivayetin senedinde müphem bir râvi bulunmaktadır. Dolayısıyla buradaki sahih hadisle boy ölçüşemez. Bk. 11/178, H.no:6658'in tahrici.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. 395/1265. hadis.
b-Câbir b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 380/688. hadis.
c-Berâ b. Âzib'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 381 /689. hadis.
d-Zü'1-Gurre'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. 382/690. hadis.
e-Üseyd b. Hudayr'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 383/691. hadis.
f-Sebra b. Ma'bed'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 396/1266. hadis.
g-Abdullah b. Muğaffel'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 397-398/1267-1268. hadisler.
h-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 357/1227. hadis.
ı-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Tirmizt, Salât, 141, H.no:346-347 (İbn Ömer'den nakledilen bu hadis, senedinde hafızası sebebiyle tenkide maruz kalan Zeyd b. Cebîra bulunduğu için kuvvetli değildir. Ebû Mersed Kennâz b. Husayn, Câbir ve Enes'ten (Radıyallahü anhüm) de nakledilir); İbn Mûce, Taharet, 67, H.no:497; Mesâcid, 4, H.no:746.
İ-Hz.Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi:
İbn Mâce, Mesâcid, 4, H.no:747.
j-(Ek) Ukbe b. Amir'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, IV/150, H.no:17284. Heysemî, hadisin Ahmeci b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildi^ni, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk. age., II/26.
[7] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/3-4.
[8] Sened:
Sahih: Müsned, 11/451, H.no:9786; Benzer rivâyeüer için bk. 11/509, H.no:10560 (Aynı senedle nakledilen hadisin sadece şartın cevabı olan bölümü nakledilmiştir); 11/491, H.no:10314; Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anh) gelen bir rivayet de Ebû Hüreyre'nin sözü -mevkuf- olarak ve Ukbe b. Âmir el-Cühenî'nin hadisleri arasında zikredilmiştir. Bu rivayetten sonra da "Ukbe b. Âmİr'den de rivayet edilir" denmiştir. Bk. Müsned, IV/15Ö, H.no: 17284.
TirmizU Taharet, 142, H.no:348-349 (Ebû Hüreyre'den nakledilen bu hadis "hasen-sahih" olup, Câbir b. Semüra, Berâ, Sebra b. Ma'bed el-Cühenî, Abdullah b. Muğaffel, İbn Ömer ve Enes'ten (Radıyaliahu anhüm) de nakledilir.) 350 (bu hadis ise Enes'ten nakledilmiş olup, hasen-sahih bir rivayettir); İbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:76S (Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anh) nakledilen bu hadisin isnadı sahihtir); Dârimî, Salât, 112, H.no: 1398.
Heysemî'nin Bezzâr'a nisbet ettiği Ebû Hüreyre rivayetinin senedinde ise zayıf biri olan Abdullah b. Cafer b. Nüceyh bulunmaktadır. Ahmed b. Adİy bu râvi hakkında "hadisi yazılır, fakat delil getirilmez" der. Bk. Mecma\ 11/27. Heysemî eserinin bir başka yerinde bu râvinin çok zayıf biri olduğunu söyler. Bk. age., IX/12l.
Hadisin şahitleri için bir önceki 394/1264. hadisin tahricine bk.
[9] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/4-5.
[10] Sened:
Sahih: Müsned, V/102, H.no: 20870; Mükerrer rivayetler için bk. III/404, H.no: 15279 ziyadesi ile (388/688. hadise bk.); III/405, H.no:15284;
Benzer rivayet İçin bk. Benzer rivayet için bk. III/405, H.no: 15278; V/102, H.no:20871; İbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:770.
Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/101.
Hadisin şâhidleri için bk. 395/1265. hadisin tahrici.
[11] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/5.
[12] Sened:
Sahih: Müsned, V/54, H.no:20420; Benzer rivayetler için bk. IV/86, H.no: 16743; V/85, H.no: 16732; V/55, H.no:20434; V/56-57, H.no:20449; îbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:768 (Hadisin senedi için tenkid yapılmıştır) Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/26. Hadisin şâhidleri İçin bk. 394/1264. hadisin tahrici.
[13] Burada emir ittifakla ibaha (izin/serbestlik) anlamındadır, bu nedenle kılabilirsiniz şeklinde terceme edildi.
[14] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/5-6.
[15] Sened:
Sahih: Müsned, V/55, H.no:20435; Nesâî, Mesâcid, 41, H.no:733; îbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:769.
Ayrıca bir önceki 397/1267. hadise bk.
Hadisin şâhidleri için bk. 394/1264. hadisin tahrici.
[16] Bir rivayette koyunun Rahman'dan gelen bir bereket olduğu belirtilmektedir. (Bk. Heysemî, Mecma MI/26).
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/6.
[17] İbn Kudâme, Muğnî, 1/716-717.
[18] Nevevî, Mecmû\ JII/158-159, 161-163.
[19] Kâsânî, Bedaiu's-sanâî, 1/115.
[20] Sehnûn, Müdevvene, 1/90; İbn Rüşd, Bidayetti'l-müctehid, 1/85.
[21] Kâsânî, age., 1/315; tbn Rüşd, age, 1/173.
[22] Sehnûn, age., 1/90; Nevevî, Mecmu', 1/159; İbn Kudâme, age., 1/716-717.
[23] İbn Rüşd, age., 1/85; Nevevî, Mecmu', 111/159; İbn Kudâme, age., 1/717.
[24] Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/385; Kâsânî, age., 1/115; İbn Rüşd, age., 1/85.
[25] Sehnün, age., 1/90; Tahâvî, age., 1/385; İbn Rüşd, age., 1/85; İbn Kudâme, age., 1/717.
[26] Bennâ, age., III/102-103.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/7-8.
[27] Sened:
Sahih: Müsned, 11/174, H.no:6627; Benzer rivayetler için bk. 11/178, H.no:6660:
H/179, H.no:6679 ortasında "Seferî iken bazen oruç tutar, bazen de oruç tutmazdı" ziyadesiyle; 11/190, H.no:6?83 (bir önceki rivayette verilen ziyade metnin sonunda zikredilmiştir. Bu rivayetin senedinde İsmail b. Muhammed b. Cühâde var ki bu zat sadûk ve sâlihu'l-hadis sayılan biridir. Bazı rivayetlerinde hata yapmıştır. Bu nedenle hadis hasendir. Ancak diğer rivayetlerle sahih li ğayrihî seviyesine yükselir); H/206, H.no:6928 (verilen ziyade metnin başında zikredilmiştir); H/215, H.no:7021 (bahsedilen ziyade ortada yer almıştır); Ebû Dâvûd, Salât, 88, H.no:653 (sadece
kısmını nakleder); Tirmizî, Eşribe, 12, H.no:1883 (sadece, ayakta ve oturarak su içme kısmını nakleder); Nesâî, Mesâcİd, 32, H.no:723; İbn Mâce, İkâme, 33, H.no:931 (sadece namazda sağa sola dönmesi ile ilgili kısmı nakleder); 66, H.no:I038 (Ebû Davud'un naklettiği kısmı gibi nakleder); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII1/39, H.no:7892.
Hadis yukarıda verildiği şekli ile bir hadismiş gibi görünse de üç ayrı hadisin birleşimidir. Burada bu birleşmeyi gerçekleştiren râvi ise büyük bir ihtimalle Gunder Muhammed b. Cafer'dir.
Hz. Aişe'den (Radıyaiîahü anhâ) şahidi:
Müsned, VI/87, H.no:24448 (Hadisin senedi zayıftır fakat Nesâî'nin senedinde mütâ-bîi bulunmaktadır. Nesâî'nin senedi şöyledir:Afefdf, Sehv, 100, H.no:1359; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
ü/123, H.no:1235; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', V/80; 11/55.
Hadisin sadece ilk bölümünün şâhidleri de vardır. Evs b. Evs ve Esma bt. Harise rivayetleri gibi. Taberânî'nin naklettiği bu rivayetler İçin bk. Heysemî, age., 11/146.
İbn Mes'ûd'dan (Radıyaiîahü anh) şahidi:
Müsned, 1/464, H.no:4426; Benzer rivayetler için bk. 1/459, H.no:4384; 1/429, H.no: 4084; 1/408, H.no:3872; 1/383, H.no:3631; 1/460-461, H.no:4397; fîuftârf. Ezan, 159; Müslim. Müsâfirûn, 59. Ayrıca bk 406/1276. hadis.
Ebû Hüreyre'den (Radtyallahü anh) şahidi için 402/1272 ve 404/1274. hadislere bk.
[28] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/8-9.
[29] İbn Hacer, Fethu'l-Bârt, 11/338.
[30] Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-evsat, VIII/39.
[31] Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebir, XXII/164.
[32] Bu iki rivayetten birincisin râvileri güvenilir, ancak ikincisinin Heysem b. Adî'den dolayı zayıf olduğu belirtildi. (Bk. Heysemi, Mecma', 11/146).
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/9-10.
[33] Sened:
Sahih: Müsned, 111/20, H.no:11096; Benzer rivayet için bk. 111/92, H.no:11816 (Bu rivayetin akabinde Ahmed b. Hanbel'İn oğlu Abdullah şöyle der: (^f Ju:ji3ı j otr ü j£ i^jİi ü* j >j»i } )
"Babam: "Bu hadiste terlikte bulunun maddenin ne olduğuna dair bir açıklama yapılmamıştır" dedi." EbÛ DâvÛd, Salât, 88, H.no:650-651; îbn Huzeyme, 1/384, H.no:786; 11/107, H.no:1017; Hâkim, 1/391, H.no:955 (Hâkim, Müslim'in şartına/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî ise bunu onaylamıştır).
Hadisin şâhidleri:
a-Hz. Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Hâkim, 1/235, H.no:486 (Hâkim, Buhârî'nin şartına/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî ise bunu onaylamıştır).
b-tbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V/183, H.no:5017; Hâkim, 1/236, H.no:487 (Hâkim, bu rivayeti şâhid olarak verir).
c-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VIII/313,H.no:8735;
Bennâ, hadis hakkında şöyle demektedir: "Şevkânî, bu konuda tek başına zayıf bir hadisin delil olarak alınamayacağını, ancak yine bu hususta vârid olan diğer rivayetler esas kabul edileceğini İfade eder. Hâlbuki burada verilen hadisin isnadı ceyyiddir ve tek başına da delildir. Hattâ Hâkim1 in rivayet ettiği Enes (Radıyallahü anh) hadisi de tek başına delil getirilebilecek sahih rivayetlerden biridir." Bk. Bulûğu'l-emânî, 1/225. Bennâ, eserinin konu ile ilgili bu bölümünde ise hadisi Ebû Dâvûd, tbn Hıbbân, Beyhakî ve Hâkim'e nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk age., III/104.
Hadisin geniş tahrici için bk.46/354. hadis.
[34] Diğer bir rivayet:
[35] Nesefî, Ebii'I-Berekat, Medârikü't-Tenzîl ve hakâiku't-te'vtt, III/134-135.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/10-11.
[36] sened:
Sahih: Müsned, IH/100, H.no:11915; Benzer rivayetler için bk. III/166, H.no:12635; III/189, H.no:12900; B«ftân, Salât, 24; Libâs, 37; Müslim, Mesâcid, 60; Tirmizî, Salât, 176, H.no:400 (Bu konuda Abdullah b. Mes'ûd, Abdullah b. Ebû Habîbe, Abdullah b. Amr, Amr b. Hureys, Şeddâd b. Evs, Evs es-Sekafî, Ebû Hüreyre ve Atâ'nın Şeybe oğlullarından birinden nakilleri vardır. Enes hadisi ise hasen-sahihtir); Nesâî, Kıble, 24, H.no:773; Dârimî, Salât, 103, H.no:1384; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/413, H.no:992.
Hadisin şâhidleri:
a-İbn Ebî Evs'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 407/1277. hadis.
b-(EK) Amr b. Hureys'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, IV/307, H.no:18641-18642 (Senedlerinde Amr b. Hureys'ten hadis işiten kimse belli olmadığı için hadisin senedi zayıftır);
c-Hirmâs b. Ziyad'dan el-Bâhilîden (Radıyallahü anh) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/107, H.no:5944;
d-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/64-65, H.no:6861;
e-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 402, 404/1272, 1274. hadisler.
f-Şıhhîr'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 403/1273. hadis.
g-Kubalı biri (Abdullah b. Ebû Habîbe)'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 405/1275. hadis.
h-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 406/1276. hadis.
[37] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/11-12.
[38] Sened:
Sahih: Müsned, 11/248, H.no:7378-7379; Bennâ hadisin senedindeki râvilerin sika olduklarını söyler. Bk. Bülûğu'l-emâm, III/149-150.
Ebu'l-Evber, Ziyâd el-Hârisî'dir ve sika biridir. Bk. DÛİâbî, Künâ, 1/117. Heysemî bu râvi hakkında sika ve zayıflığını gösteren bir bilgiye rastlamadığını belirtir. Bk. Mecma\ 11/54. Eserinin bir başka yerinde ise onun sika olduğunu söyler. Bk. Age., VIII/292.
Hadisin şâhidleri için bk.399/1269 ve 401/1271.. hadislerin tahrici.
Ebû Hüreyre'den nakledilen benzer rivayet için bk. 404/İ274. hadis.
[39] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/12.
[40] Sened:
Sahih: Müsned, IV/25, H.no;16271 (Senedindeki Ali b. Âsim sebebiyle hasendir); Benzer rivayetler ise sahihtir. Bu rivayetler için bk. IV/25, H.no: 16261-16262, 16265; IV/25, H.no:16265; Müslim, Mesâcid, 58-59; Nesâî, Mesâcid, 34, H.no:725; Ebû Dâvâd, Salât, 22, H.no:482.
Hadisin sahâbisi Abdullah b. Şihhîr b. Avf el-Âmirî'dir (Radtyallahü anh).
Ebu'l-Alâ'nın ismi ise Yezid b. Abdullah b. Şıhhîr'dir (v.108/726).
Hadisin şâhidleri için bk. 401/1271. hadis.
Ayrıca bk. 325, 329/1195, 1199. hadisler.
[41] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/12-13.
[42] Sened:
Sahih: Müsned, ü/365, H.no:8757; Metinde geçen diğer rivayet için bk. 11/377, H.no:8885 (Bu rivayetin senedi şöyledir:
Benzer rivayet için bk. 11/537, H.no: 10879; Şu rivayetlerde ise sadece iki konu ele alınmış: 11/458, H.no:9864-9865:
11/421, H.no:9421 (Bu rivayetin senedinde de Abdülmelik b. Umeyr, Haris b. Ka'b oğullarından birinden, o da Hüreyre'den nakleder).
Heysemî, Ebû Hüreyre'den iki nakle yer verir. Bunlardan birinde Ziyâd el-Hârisî'nİn Ebû Hüreyre'den nakli için şunları söyler: "Zİyâd Ebu't-Evber el-Hârisî dışında râvileri sikadır. Ziyâd hakkında da sika veya zayıf olduğunu söyleyen birine rastlamadım" der. Diğer rivayet için de sadece: "Senedinde Ziyâd el-Hârisi var" diyerek geçer. Bk. Mecma', 11/53-54. Fakat Ziyâd Ebu'l-Evber el-Hârisî İbn Hibbân ve İbn Main tarafından sika olarak kabul görmüş ve hadisinin de sahih olduğu ifade edilmiştir. Bk. Bennâ, age., III/105.
Sadece cuma günü orucu ile ilgili rivayetler için bk. 11/394, H.no:9101; 11/407, H.no: 9255; 11/495, H.no:10374; 11/532, H.no:10834 (Bu rivayette soruyu soran kişi de bellidir: Âmir b. Lüdeyn el-Eş'arî:
D7248, H.no:7382; 11/286, H.no:7826; U7303, H.no:8012; ü/392, H.no:9073 (Bu rivayet farklı bir senedle nakledilmiştir. Senedinde zayıf olan Dâvûd b. Yezİd el-Evdî bulunmaktadır). Bu konudaki hadisler oruç konusunda 196-206/3407-3417. hadislerde şâhİdleri İle birlikte zikredilecektir.
Kütübii sitte musannifleri hadisin sadece oruçla İlgili bölümünü naklederler:
Buhâri, Savm, 63; Müslim, Sıyâm, 147-148; Ebû Dâvûd, Savm, 51, H.no:2420; Tirmizî, Savm, 42, H.no:743 (hasen-sahih); İbn Mâce, Sıyâm, 27, 37, H.no:1702, 1723.
Heysemî hadisin Âmir b. Lüdeyn'in Rasûlullah'tan nakline yer verir ve: "Hadisi Bezzâr nakletti, isnadı hasendir" der. Bk. age., III/199. Fakat bu zat sahâbî değildir. Ebû Hürey're'den bu hadisi işitmiş kişidir.
Hz. Peygamber'in terlikleri ile namaz kıldığını gösteren şâhid rivayetler pek çoktur. Heysemî'nin gösterdiği şâhidler: Mücemmi' b. Câriye, Mücemmi' b. Yakub (405/1275. hadis), Humeyd b. Hilâl el-Adevî, Benû Şeybe'de biri (Ata'), Hz. Ali, Ebû Bekre, Enes, İbn Abbas, İbn Mes'ûd, Feyrûz ed-Deylemî, Hirmâs b. Ziyâd el-Bâhilî, îbn Ömer, Evs b. Evs, Hz. Âişe, Abdullah b. Şıhhîr gibi. İlgili rivayet ve hükümleri İçin bk. age., 11/53-56.
Ebû Hüreyre'den nakledilen diğer rivayet için bk.402/1272. hadîs.
[43] Metindeki hurme kelimesinin manası 'itibar edilen, saygı gösterilen ve aşılması
doğru/helâl olmayan' demektir. Bu anlamda hurme denildiğinde Kabe, Mekke, haram aylar ve Allah'ın haram kıldığı şeyler gibi manalar anlaşılır. Burada konu ile ilgisinden ve cümlenin siyakından dolayı hurmeden Harem-i Şerif yâni Kabe anlaşılması daha makuldür, onun için 'bu harem-i şerifin Rabbine yemin olsun ki' diye terceme edildi.fBk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 132; İbn Hacer, Felhu'l-Bâri, III/449; Bennâ, age., III/105).
[44] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/13-15.
[45] Mübhem olan bu sahabi sonraki rivayette açıklanmaktadır; bu kişi Abdullah b. Ebû Habibe'dir. (Ayrıcabk. Buharî, et-Tarihu'l-kebir,VIY1.
[46] sened:
Sahih: Müsned, IV/334, H.no;18854; İkinci rivayet için bk. IV/334, H.no:18853; Benzer rivayet için bk. IV/221, H.no:17867; Müsned'de bu hadis "Abdullah b. Ebû Habîb'in hadisi" başlığı altında yer ahr. Bu başlık altında sadece burada zikredilen hadis nakledilir. "Abdullah b. Ebû Habîbe'nin hadisleri" başlığı altında ise yukarıda metnini verdiğimiz iki rivayet ile bir başka hadis daha nakledilir. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmedb. Hanbel'inrâvilerinin sika olduklarını ifade eder. Bk. Mecma', V/82; 11/53.
İbnü'l-Esîr el-Cezerî bu hadisi İbn Ebî Şeybe kanalı İle eserinde nakleder. Senedde Mücemmi' b. Yakub'un doğrudan Abdullah b. Ebû Habîbe'den almadığı, arada Muhammed b. İsmail'in bulunduğu görülmektedir. Bu da aradaki ipham ve inkıtanın ortadan kalktığını gösterir. Sahâbî Abdullah b. Ebû Habîbe el-Edra' b. El-Ez'ar b. Zeyd ef-Ensârî Amr b. Avf oğullanndandır. Medineli ilk Müslümanlardan biridir. Hudeybiye'de Hz. Peygamber'le birlikte bulunmuştur. Bk. Üsdü'l-ğâbe, 111/210-211, Trc.no:2888.
[47] Ucum manası için bk. Firuzâbâdî, el-Kamus'ul-muhît, 1388; Zebîdî, Tacü'l-arûs, VIII/180; Bennâ, age., III/I06.
[48] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/15-16.
[49] sened:
Zayıf: Müsned, 1/460-461, H.no:4397; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, DC/255, H.no: 9262; Senedinden de anlaşıldığı gibi Ebû İshâk es-Sebîî, Alkame'den hadis işitmemiştir. Dolayısıyla senedi munkatıdır. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in senedinde müphem bir râvinin bulunduğunu, Taberânî'nin ise sika râvilerle muttasıl olarak naklettiğini söyler. Bk. Mectna', 11/66. Fakat Taberânî'nin rivayeti de Ahmed b. Hanbel'inki gibidir.
[50] Ebû tshak'ın Alkame'den İşiterek hadis alması ile ilgili bk. Mizzİ, Tehzibu'l-kemâl, XX/300 (Alkame md.); Ebû İshak için bk. İbn Hacer, Takribu't-Tehzib, 423, H.no: 5065.
[51] Bu şekildeki rivayet Örnekleri için bk. Tirmizî, İsti'zan, 30, H.no: 2726; Nesâî, es-Sünenü'l-kübra, H/227, H.no: 3184, IV/130, H.no: 6565, VI/425, H.no: 11385, VI/425, H.no: 11385; Beyhakî, Şuabu'l-İman, 111/424, H.no: 3965; Heysemî, Mecma', 1/175.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/16-17.
[52] Diğer rivayette İbn Ebi'1-Evs dedesinden nakletti, şeklindedir. (Bk. Bennâ, III/107).
[53] Sened:
Sahih: Müsned, IV/9, H.no:16114; Benzer rivayetler için bk. IV/8, H.no:16102; IV/10, H.no:16122-16123; IV/8, H.no:16104 (Mükerreri için bk. IV/9, H.no:16112); İbn Mâce, İkâme, 66, H.no:1037; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/223, H.no:609.
Sahâbî, Evs b. Ebû Evs (Huzeyfe) b. Rebîa b. Ebû Seleme b. Umeyr b. Avf es-SekafTdir (v.59/679).
Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 401/1271. hadis.
Aynca 347/655 ve 325/1195. hadislere bk.
[54] Bennâ, age., III/107.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/17-18.
[55] Sened:
Sahih: Müsned, 111/410-411, H.no:15328; Benzer rivayetler için bk. 111/411, H.no:15333:
Ahmed b. Hanbel Müsned'de son kısmı ayrı rivayetler hâlinde nakleder. İlgili rivayetler için bk. III/411, H.no: 15329:
III/411, H.no: 15330-15331; III/411, H.no:15336; Müslim, Salât, 163; Ebû Dâvûd, Salât, 88, H.no:648; Nesâî, Kıble, 25, H.no:774; İftitâh, 76, H.no:1005; /&n Wâce, İkâme, 205, H.no: 1431.
Ebû Hüreyre'den nakledilen bir rivayet:
Ebu Davud, Salât, 89, H.no:654.
[56] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/18.
[57] Ebû Dâvûd, Salât, 89, H.no: 655; İbn Hıbbân, V/557, H.no: 2182; Hâkim, 1/391, H.no: 957; Farklı rivayetler için bk. İbn Huzeyme, 11/105, H.no: 1009; 11/106, H.no:1016.
[58] Bennâ, age., III/107.
[59] Bennâ, age., III/108.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/18-19.
[60] Sened:
Sahih: Müsned, 111/10, H.no:11013; Benzer rivayetler için bk. 111/59, H.no:1150I; 111/52, H.no:11427:
Müslim, Salât, 284-285; Mesâcid, 271; Tirmizl Salât, 130, H.no:332 (Bu konuda Enes ve Muğîre b. Şu'be'den de rivayet bulunmaktadır. Ebû Saîd'in hadisi ise hasendir); İbn Mâce, İkâme, 63, H.no: 1029; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/86, H.no: 11129.
Hazma Ahmed ez-Zeyn 11013 ve 11501. hadisler için Ebû Süfyân Talha b. Nâfi1 sebebiyle hasen göstermiş fakat yine aynı râvinin yer aldığı senedli bir rivayet İçin ise sahih hükmü vermiştir.
Enes'ten {RadıyaüaM mıh) şahidi için bir sonraki 410/1280. hadise bk.
[61] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/19.
[62] Sened:
Sahih: Müsned, E3/112, H.no: 12042; Benzer rivayetler için bk. EJ/128-129, H.no: 12243; İbn Mâce, Mesâcİd, 8, H.no:756 (İbn Mâce hadiste geçen fahl kelimesini de açıklan (Bûsırî Zevâid'de hadisin hasen olduğunu söyler);
Bu konuda Müsned'de Enes'ten (Radıyaüahü anh) nakledilen bir başka rivayet de şöyledir:
i, UI/145, H.no:12414; 111/226, H.no:13300; III/179, H.no:12780 ); m/130-131, H.no:12269-12270;
; m/131. H.no:I2280; m/164. H!no:12616; IH/184, H.no:12845; m/212. H.no: 13142; İÜ/160, H.no:12563; m/184, H.no:12849; III/190, H.no:12914; III/242, H.no:13480; m/248, H.no:13528; m/291, H.no:14033 (362/1232. hadis); m/149, H.no:12446; Ma/(Vc, Kasr, 31; Buhârî, Salât, 20; Edeb, 65; Teheccüd, 33; Ezan, 41 (İbn Hacer buradaki rivayette "Cârûd ailesinden biri" diye bahsedilen şahsın Abdülhamid b. Münzir b. Cârûd el-Basrî olduğunu söyler. Bk. Fethu'l-Bârt, 11/202), 164; Müslim, Mesâcid, 266, 268-269; Fezâilü's-sahâbe, 142-143; EbÛ Dâvûd, Salât, 69-70, H.no:608, 612; Tirmizî, Salât, 59, H.no:234; Nesâl İmame, 4, 20, 62, H.no:779, 867, 800; İbn Mâce, İkâme, 44, H.no:975; Darımı, Salât, 61,H.no:1291.
İbn Hacer hadis metninde kendisinden bahsedilen şahsın İtbân b. Mâlik olduğunun söylendiğini belirtir. Fakat bu ifadelerin açıkça ifade edilmediğini de İlâve eder. "Amcazadelerimden biri" ifadesinin de bu görüşle çeliştiğini söyleyen İbn Hacer, İtban'ın Enes b. Mâlik'in amcası olmadığını, fakat bunun mecaz yolu İle bir kullanım olabileceğini vurgulayarak "Her ikisi de Hazredidir. Fakat biri Neccâr, diğeri Sâlİm oğullanndandır" der. Bk. age., ü/201 (Ezan, 4Tin şerhi). Eserinin bir başka yerinde ise İtbân b. Mâlik olduğuna kanaat getirmiş ve Ebû Talha'nın evinde olduğunu söyleyenleri hatalı bulmuştur. Bk. age., X/613 (Edeb, 65'in şerhi).
Müleyke (bt. Mâlik b. Adiy b. Zeyd Menât b. Adiy b. Amr b. Mâlik b. Neccâr), Enes b. Mâlik'in ninesİ/anneannesidir. Kocası Mİlhân'dır. Çocukları: Süleym, Zeyd, Haram, Abbâd, Ümmü SUleym ve Ümmü Haram. Bunlardan Ümmü Süleym bt. Milhân Enes'in annesidir. Teyzesi Ümmü Haram bt. Milhân ise Ubâde b. Sâmit'in eşidir ki Peygamber efendimizin de teyzelerinden biridir. Kıbrıs'ta Larnaka'da medfundur. Hala Sultan diye tanınır. Hala Arapça bir kelime olup teyze anlamındadır. Müleyke için îshak b. Abdullah b. Ebû Talha'nın da ninesİdir, denilir. İshak'ın amcası Enes b. Mâlik'tir. Enes ile Abdullah b. Ebû Talha ana bir kardeştirler. İshak'ın ninesinden aldığı rivayetler mürseldir/munkatıdlr. İshak .amcası Enes vasıtası ile ninesinden nakleder. III/l 10, H.no:12020:
Yemeğin kimin evinde yenildiği ile ilgili olarak rivayetleri Özetleyelim: a-Enes'in ninesi Müleyke'nin evinde (Burada yıllanmış bir hasır üzerinde iki rekat namaz kılındığı ve bu namazda Enes, bîr yetim ve yaşlı birinin bulunduğu da İfade edilir):
III/164, H.no:12616; III/149, H.no;12446; m/131, H.no:12280; Buhârî, Salât, 20; Ezan, 78, 161,164; Tehecctid, 25.
b-Enes'in annesi Ümmii Süleym'in evinde (Burada kılınan namazda ise Enes, teyzesi Ümmü Haram ve annesi Ümmü Süleym bulunmaktadır): III/194-195, H.no:12953; III/239, H.no:13443; III/190, H.no:12914; HI/193-194, H.no:12947:
H.no:12563:
m/145, H.no:12414. III/I03, H.no:11939:
c-RasÛlullah ile birlikte namaz kılmaya gelemeyen iri-yarı biri (onun evinde iki rekat duha namazı kılındığı kaydedilmektedir): III/130-131, H.no:12269. d-ÜmmÜ Haram'ın evinde: III/184, H.no:12849:
III/203-204, H.no:13051:
Bazı rivayetlerde ise bu detaya girilmez. Bk. m/171, H.no:12689; IH/258, H.no: 13642; m/261, H.no:13679; ffl/217, H.no:13202,13204; ID7242, H.no:13480; m/119, H.no:12138:
Rivayetlerde ismi geçen yetimin Dumeyra b. Ebû Dumayra Sa'd el-Humeyrî; yaşlının İse Müleyke olduğu ifade edilir. Bk. İbn Hacer, age., 1/646 (Salât, 20'nin şerhi)
Enes'ten (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk.413/1283. hadis. Ebû Saîd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.362,409/1232, 1279. hadisler. Aynca bir sonraki 411/1281. hadise bk.
[63] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/19-21.
[64] Sened:
Sahih: Müsned, III/212, H.no:13142; Benzer rivayet için bk. m/201, H.no:13011; m/288, H.no:14004; 111/114115, H.no:12076; III/119, H.no:12138; 111/278, H.no:13889; III/190, H.no:12914; m/171, H.no:12689; m/188, H.no:12892; Buhâri, Edeb, 112; Müslim, Mesâcid, 267; Ebû Dâvûd, Salât, 91, H.no:658.
Enes'ten (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk.413/1283. hadis.
Ayrıca bir Önceki 410/1280. hadisin tahricine bk.
[65] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/21-22.
[66] Sened:
Hasen: Müsned, 1/232, H.no:2061; Benzer rivayet için bk. 1/273, H.no:2472; Rivayetlerin çoğu (i^-ı J* J^h) lafzıyla nakledilmiştir ve bu rivayetler sahihtir. Bu rivayet içirt 416/1286. hadise bk. tbn Mâce, İkâme, 63, H.no:1030:
Taberânî, e/-Mu 'c^mü 'l-kebîr, XI/244, H.no: 11624; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, 11/436-437;
Hadisin İsnadı zayıftır. Çünkü senedinde Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Maîn ve Ebû Davud'un zayıf saydığı Zem'a b. Salih bulunmaktadır. Fakat hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.
Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk.410-411/1280-J281 ve 413/1283. hadislere bk. Ebû Saîd el-Hiıdrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 409/1279. hadis. Aynca bk. 416/1286. hadis.
[67] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/22-23.
[68] Sened:
Sahih: Müsned, III/184,H.no: 12849; Benzer rivayetler için bk. 111/160, H.no:12563; III/190, H.no:12914; III/242, H.no:13480; Buhâri, Edeb, 65; Ebû Dâvûd, Sal'ât, 69, 91, H.no:608, 658; Bennâ, hadisi Beyhakî'ye de nisbet eder ve senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, III/l 10.
Enes'ten (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk.410-411/1280-1281.
Müsned, III/248, H.no:13528.
[69] Ümmü Haram, Enes b. Mâlik'İn teyzesidir. (Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, IV/228).
[70] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/23.
[71] Sened:
Hasen: Müsned, IV/254, H.no:18143; Ebû Dâvûd, Salât, 91, H.no:659; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/416, H.no:999.
Bennâ, hadisi Beyhakî'ye de nisbet eder ve senedinde Ebû Avn'in babası Ubeydullah b. Saîd'in bulunduğunu ve bu râvinİn mechûl olduğunu söyler. Aynca şunu da ilâve eder: "Hz. Peygamber'in hasır vb. şeyler üzerinde namaz kıldığı sahih hadislerle sabittir" Bk. Bülûğu'l-emânî, III/l 11.
Yunus b. Hârİs et-Tâİfî de zayıftır. Sened bu hâli ile zayıftır. Fakat hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.
[72] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/23.
[73] Sened:
Sahih: Müsned, VI/331, H.no:26687; Benzer rivayetlerde Yezid b. Esam'a mütâbî olarak Abdullah b. Şeddâd'ı görmekteyiz. VI/335, H,no:26728; VI/33O-331, H.no:26684 (Mükerreri için bk, VI/336, H.no:26730) Sadece: lafzı ile; VI/330-331, H.no:26686; VI/330, H.no:26685; VI/331, H.no:26689;
VI/331, H.no:26690; VI/334, H.no:26713; Buhârî, Hayz, 30; Salât, 19, 21; Müslim, Salât, 273; Ebû DâvÛd, Salât, 90, H.no:656; Nesâî, Taharet, 174, H.no:272; Mesâcid, 44, H.no:736; îbn Mâce, İkâme, 40, 63, H.no:958, 1028; Dârimî, Salât, 101, H.no:1380; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/22, H.no:53.
Bu konuya ekler:
EK-1: îbn Ömer'den (Radıyallahü anhiimâ) şahidi:
Müsned, 11/98, H.no:5733; 11/92, H.no:5660; 11/86, H.no:5589; 11/70, H.no:5382; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/56.
EK-2: Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
VI/179, H.no:25335 (Mükerreri için bk. VI/149, H.no:25041); VI/209, H.no:25625; VI/111, H.no:24683 Hadisin senedinde yer alan Şerik şüphe etmiş, hadisin Hz.Âişe'den mi, İbn Ömer'den mi olduğunu bilememiştir: (&ji tü jü EK-3: Ümmü Seleme'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
Müsned, VV302, H.no:26457; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIIU351, H.no:821; Ebû Ya'lâ, XII/311, H.no:6884. Ahmed b. Hanbel'in Miisned'inde Ümmü Seleme'nin Çocuklanndan biri belli değildir. Bu kişi, Taberânî ve Ebû Ya'lâ'nın eserlerinde Zeyneb bt. Ümmü Seleme olarak isimlendirilmiştir. Heysemî, Ebû Ya'lâ'nın râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. age., 11/57.
EK-4: Ümmü Süleym'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
VI/376-377, H.no:26995; VÎ/377, H.no:26997; M«5/zm, Fezâil, 85; Nesâî, Zînet, 118, H.no:5368.
Ayrıca 30/834. hadise bk.
[74] Humra küçük seccade demektir, hurma dallarından/liflerinden yapılırdı ve İplerle örülürdü. Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 286.
[75] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/24-25.
[76] Sened:
Sahih: Müsned, 1/269, H.no:2426 (Mükerrerleri: 1/309,'H.no:2814; 1/358, H.no:3371); 1/320, H.no:2942; Tinnizî, Salât, 129, H.no:331 ("Bu konuda Ümmü Habîbe, İbn Ömer, Ümmü Süleym, Aişe, Meymûne ve Ümmü Seleme'den de nakiller vardır. Ayrıca Ümmü Külsüm bt. Ebû Seleme b. Abdülesed'den de rivayet bulunmaktadır. Fakat Hz. Peygamber'den hadis işitmemiştir. İbn Abbas hadisi ise hasen-sahihtir" diyen Tirmizî Humra kelimesini şu şekilde açıklar:
Aynca bk. 412/1282. hadis.
[77] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/25.
[78] İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, X/314; Karahisarî, Ahterî-i kebir, 1/306; Şemseddin Sami, Kamus-u Türkî, 550.
[79] Karahisarî, age., 1/134; Şemseddin Sami, age., 292.
[80] Râzî, age., 286; Karahisarî, age., 1/365.
[81] İbn Manzûr, Lisanü'i-Arab, XV/151; Karahisarî, age., 11/761.
[82] İbn Sa'd, Tabakât, 1/468-469.
[83] İbn Sa'd, age., 1/464,466; Beyhakî, Delâüü'n-Nübüvve, 1/337.
[84] İbn Sa'd, age., 1/465.
[85] tbn Sa'd, age., 1/465.
[86] İbn Sa'd, age., 1/466.
[87] İbn Sa'd, age., 1/467.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/25-26.
[88] sened:
Sahih: Müsned, VI/325, H.no:26639; Benzer rivayetler için bk. VI/325, H.no:26640:
VI/427, H.no:27277 (v ı^-ıW ^JJi A-t> v> j ^); VI/426, H.no:27275; fi^û Dâvûd, Taharet, 131, H.no:366; Nesâî, Taharet, 186, H.no:293; İbn Mâce, Taharet, 83, H.no:540; Dârimî, Salât, 102, H.no: 1382-1383; İbn Huzeyme, 1/380, H.no:776. Bennâ hadisin senedindeki râvilerin hepsinin sika olduklarını belirtir. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/112. Senedinde sika-müdellis İbn İshak buulunmaktadır ve an'ane ile rivayet etmiştir. Fakat hadisin Leys vd. râvilerden mütâbii vardır.
Câbir b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 418/1288. hadise bk.
Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
İbn Mâce, Taharet, 83, H.no:541. Hz. Aişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
Müsned, VI/217, H.no:25698; Ebû Dâvûd, Taharet, 131, H.no;366; Nesât, Taharet, 186, H.no:293; İbn Mâce, Taharet, 83, H.no:540.
[89] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/26-27.
[90] Sened:
Hasen: Müsned, V/89, H.no:20717 (Hadisin sonunda Abdullah b. Ahmed b. Hanbel: "Babam şöyle söyledi: 'Bu hadis Abdülmelik b. Umeyr kanalı ile merfû değildir'" der); Mükerreri için bk. V/97, H.no:20818; Benzer rivayet için bk. V/97, H.no:20817 (z); İbn Mâce, Taharet, 84, H.no:542.
Hadisin senedinde bulunan Ahmed b. Hanbel'in hocası Abdullah b. Meymûn Ebû Abdurrahman er-Rakkî zayıf biridir. Kütübü site musannifleri bu râviden hadis nakletmediler. Sika sayanlar da olmuştur. Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'ın babasının Müsned'ine ilâve ettiği ziyâdenin senedinde geçen Abdullah'ın hocası Ebû Ahmed Mahled b. el-Hasan b. Ebû Zümeyl bu râvinin mütâbiidir. Fakat bu râvinin de hataları vardır. Hadiste "sâlih" sayılır. Ayrıca İbn Mâce'nin senedinde zikredilen Süleyman b. Ubeydullah er-Rakkî ile Yahya b. Yusuf ez-Zimmî de mütâbidir.
Ümmü Habîbe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bir önceki 417/1287. hadise bk.
Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 417/1287. hadisin tahricine bk.
[91] Ebû Ya'Iâ, XIII/454, H.no:7460; XIII/465, H.no:7479; İbn Balaban, el-İhsan bi tertibi Sahihi İbn Hıbbân, IV/37, H.no:2327; Müsned, Thk. Şuayb el-Arnavut, XXXIV/417 (EbÛ Hatem, İlet, 1/192).
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/27.
[92] Sened:
Sahih: Müsned, VI/101, H.no;24579; Benzer rivayet için bk.VI/129, H.no:24860:
(Bu rivayet için bk.30/834. hadis) VI/137, H.no:24945; VI/146, H.no:25012; £fc« Dâvûd, Taharet, 132, H.no:367 (İki kelime arasında şek lafzı ile nakleder: (4i iı ^ Jıi J^j üiT oJ- j( uf>i ^ yi^' v ^Jûj) Aynca, Salât, 86, H.no:645'te de şekli rivayeti vardır); Taharet, 132, H.no:368 (ıilou.) lafzı İle nakleder (Aynca bu hadisin sonunda Ebû Dâvûd şu değerlendirmeyi nakleder: "Hammad dedi ki: 'Saîd b. Ebû Sadaka: 'Muhammed (Buharî)'den bu hadisi sordum/istedim. Bana nakletmedi ve şöyle dedi: 'Uzun bir zaman önce bu hadisi İşitmiştim. Fakat kimden işittiğimi bilmiyorum. Sağlam bir râviden mi yoksa zayıf birinden mi duydum bilemiyorum. Gidin ondan sorun' dedi"); Tİrmizî, Cum'a, 67, H.no:600 lafzı ile nakleden Tirmizî "hasen-sahih" hükmü verir; Nesâî, Zînet, 115, H.no:5363.
Sünenlerde İbn Şîrîn ile Hz. Âişe arasında Abdullah b. Şakîk bulunmaktadır. Dolayısıyla söz konusu inkıta da ortadan kalkmış olur.
[93] Îbnü'1-Esîr, Nihâye, 11/480; Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 339.
[94] Râzî, age., 198; Karahisarî, Ahterî-i kebir, 1/375; Asım Efendi, Kamus Tercemesi, 11/319.
[95] Bk Ebu Davûd, Taharet,132, H.no: 367-368.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/28.
[96] sened:
Sahih: Müsned, V/295, H.'no:22418; Benzer rivayetler için bk. V/296, H.no:22431; V/303, H.no: 22478; V/303, H.no:22483 (864/1734. hadis); V/304, H.no:22488 (Kılınan namazın sabah namazı olduğu kayıtlıdır) (865/1735. hadis); V/310, H.no:22544 (Bu rivayette "İnsanlara imamlık yapıyor, namaz kıldırıyordu" ziyadesi vardır); V/311, H.no:22550; Mâlik, Kasr, 81; Buhârî, Salât, 106; Edeb, 18; Müslim, Mesâcid, 43; Ebû Dâvûd, Salât, 165, H.no:917-919,920:
Nesâî,Mesâcid, l9,H.no:709;Sehv, 13,H.no:1202-1203;Dârimt, Salât,93,H.no:1367.
Peygamber efendimizin kızı Zeyneb'in kocası Ebu'l-As b. er-Rabî' b. Abdüluzzâ'dır. Bu isim bazı eserlerde Ebu'l-As b. Rabîa b. Abdüşems olarak geçer. Bk. Mâlik, Kasr, 81; Buhârî, Salât, 106.
Bu hadis 864-865/1734-1735. hadislerde farklı rivayetleri ile zikredilecektir.
[97] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/29.
[98] Bk. Müsned Trc. 720/1290. hadisin tahrici.
[99] Bk. Müsned Trc. 420/1290 nolu hadisin tahrici.
[100] İbn Abdilber, Temhîd, XX/94; İbn Hacer, Fethu 'l-Barî, X/429.
[101] İbn Abdilber, Temhîd, XX/94; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/88; İbn Kudâme, Muğnî, I/7I2-713; tbn Nüceym, el-Bahru'r-râik, 11/249; İbrahim b. Muhammed, Menam's-sebil, 1/97.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/29-30.