Çözüldü Namazda Ellerin Bağlanma Şekli ?

M Çevrimdışı

miraç burak

Üye
İslam-TR Üyesi
esselamu aleykum arkadaşlar bir soru sormak istiyorum namazda hanefiler göbek altından selefiler ise gögüs hizasında el bağlıyorlar bu konu hakında en çok delil hangisinin doğru olduğunu gösteriyor sahih hadisler doğrultusunda bilgi sahibi olan varsa bilgilendirebilirmi inşaallah.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Malik'iler dışındaki Cumhura göre; tekbirden sonra, namaz kılan kişinin sağ elini sol eli ve bileği üzerine koyması sünnettir. Çünkü Vail b. Hucr'dan rivayet edildiğine göre, kendisi Peygamber (s.a.v.)'in, namaza girince ellerini kaldırdığını ve tekbir aldığını, sonra elbisesine bürünerek sağ elini sol eli, bileği ve pazusu üzerine koyduğunu gördüğünü nakletmiştir. (Bu hadisi Ahmed, Muslim, Ebu Dâvud ve Neseî rivayet etmişlerdir. Lafız Neseî'nindir)

Kabisa b. Hulb'un babasından rivayet ettiğine göne şöyle demiştir: "Rasulullah (s.a.v.) bize imam olurdu, namazda sol elini sağ eliyle tutardı." (Bu hadisi Tirmizî rivayet etmiş olup hasendir, demiştir)
Seni b. Saad (r.anh) şöyle rivayet etmiştir. "İnsanlar sağ ellerini namaz kılarken sol kollan üzerine koymakla emrolunurlardı." (Bu hadisi Buharî rivayet etmiştir)
İbni Mes'ud'dan da şöyle rivayet edilmiştir: "Peygamber (s.a.v.) birine uğramış, o da sol elini sağ eli üzerine koymuş olarak namaz kılıyordu. Adamın sağ elini alıp sol eli üzerine koydu." (Bu hadisi Ebu Dâvud rivayet etmiştir)

Hanbeli'ler ile Şafiî'lere göre, elleri bağlamanın şeklî şöyledir:
Sağ el sol elin bileği üzerine, yahut ona yakın bir yere konur. Bunun dayandığı delil daha önce de geçmiş bulunan İbni Hacer'in hadisidir. Biliyoruz ki bilek, kolun başparmağı takibeden eklem tarafıdır.

Fakat, Hanefî'lere göre, sağ elin iç kısmı, sol elin üst kısmı üzerine konur. Bu durumda baş parmak ile küçük parmak bilek üzerinde halka yapılır. Kadınlara gelince iki elini göğsü üzerine halka yapmaksızın koyarlar. Çünkü bu durum kadınların tesetturleri ile ahenk teşkil eder.

Hanefîler ile Hanbelî'lere göre ise;
namaz kılan kişi iki elini göbeğin altına koyar. Çünkü Ali (r.anh)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
"Sağ elin sol el üzerine göbeğin altına konması sünnettendir."
(Bu hadisi Ahmed ile Ebu Dâvud rivayet etmişlerdir)

Bundan kastedilen Peygamber (s.a.v.)'in sünnetidir.
Hanefiler bu konuda bir çok rivayeti delil göstermişlerdir. Ebu Mucliz'e, erkeğin ellerini nasıl koyacağı soruldu. O da şöyle söyledi: "Sağ elinin içini, sol elinin dışının üstüne koyar ve her iki elini birden göbeğinin altında tutar."
Allâme İbni Terkumani de şöyle söylemiştir:
"Ebu Mucliz'in, ellerin göbeğin altına konması ile ilgili görüşünü Ebu Amr, Temhid'de rivayet etmiştir. Bu rivayet ondan iyi (ceyyid) bir senedle nakledilmiştir. İbrahim Nehai'nin görüşü de bunu desteklemektedir. Büyük bir tabiinin sözü ise çoğunluğa göre huccettir (yani kuvvetli delildir)."

Ali (r.anh)'ın de şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
"Sünnet olan, ellerin üstüste konulup bu şekilde (ellerin) göbeğin altına konulmasıdır."
Bazı ilim adamları bu hadisin hasen olduğunu bildirmişlerdir. Ebu Hurayra (r.anh)'den de ellerin göbeğin altına konulması gerektiğine dair bir rivayet nakledilmiştir.
Beğavi, Şerhu's-Sunne (C. 2)'de şöyle söylemiştir:
"Bu hadisin ravileri arasında Abdurrahman bin İshak el-Vasiti bulunmaktadır ki, bu kişi ittifakla zayıf biridir." Yine bir diğer ravi, Ziyad bin Zeyd Suvai ise bilinmeyen (meçhul) biridir.
Albani de, İnva'u'l-Galil (C. 2)'de bunun zayıf biri olduğunu söylemiştir. Albani daha sonra şöyle söylemiştir: "Rasulullah (s.a.v)'in ellerini nereye koyduğu konusunda sahih olan rivayete göre O'nun ellerini koyduğu yer, göğsüdür."
Bu konuda, Tahricu Sıfati's Sala' adlı kitabda vermiş olduğu çok sayıda hadisi şerif nakletmiştir. Bunlardan biri şöyledir:
"Tavus'un şöyle söylediği rivayet edilmiştir: "Rasulullah (s.a.v.) namazda iken sağ elini sol elinin üzerine koyar sonra onları göğsünün üzerinde bağlardı." (Bu hadisi Ebu Davud, ondan (Yani Tavus'tan) sahih bir isnadla rivayet etmiştir.)

Bu hadis mursel olmasına rağmen, ilim adamlarının mursel hadis konusundaki değişik açıklamaları yönünden bütün ilim adamlarına göre delildir (huccettir). Çünkü hadisin onu mursel olarak bildirene kadarki senedi sahihtir. Ayrıca biraz önce işaret ettiğimiz gibi bir çok tariktan mevsuf olarak da rivayet edilmiştir. Dolayısıyla bu hadis bütün ilim adamları nazarında huccet niteliğindedir.

Şâfiî'lerde mustehab olan, iki elin sola meyilli olarak, kadınlarda göğüs üzerine ve erkeklerde göbeğin üstüne (göğüse) konmasıdır. Çünkü insanın kalbi soldadır. Dolayısıyla eller en şerefli uzuv üzerine konulmuş olur. Bunun bir dayanağı da daha önce geçmiş bulunan Vail b. Hucr'un hadisidir:
"Rasulullah (s.a.v.)'ın namaz kılarken iki ellerinden birini diğeri üzerine koyduğunu gördüm."
Bu hadis Muemmil bin İsmail tarikıyla rivayet edilmiştir. Bu kişi ise zayıf biridir. Sahih rivayette ise "göğsünün üzerinde" ibaresi anılmamıştır. (İ'la'us-Sunne (2/165-169)

Maliki'lere göre, namazda iki elin vakarlı bir biçimde salıverilmesi mendubdur. Bu uygulamaya, zayıf bilgi sahibi (ammi) birinin namazda sağ elin sol el üzerine konmasının vacib olduğunu sanmaması için gerek görmüşlerdir. Nafile namazlarda ellerin göğüs üzerinde bağlanması ve tutulması caizdir. Çünkü bu namazlarda zaruretsiz olarak bir yere dayanmak caizdir. Fakat, farz namazlarda kabz mekruhtur. Çünkü bu durum bir yere dayanmak gibidir. Bunu bir yere dayanmak için değil de sünnet olduğu için yaparsa mekruh değildir. Bunun gibi her hangi bir şeyi kastetmeksizin yaparsa yine mekruh değildir.

Malikiler kıyasa dayanarak namazda ellerin bağlanmayacağı hükmüne varmışlardır. Onlar, bunu namazda bir yere veya bir şeye dayanmaya kıyas etmişlerdir. Bu mezhebin kurucusu İmam Malik, namazda ellerin bağlanması hususunda kendisine herhangi bir bilgi ulaşmadığını, dolayısıyla farz namazlarda ellerin bağlanmaması gerektiğini söylemiştir. Ona göre nafile namazlarda kıyam uzun sürerse o zaman ellerin bağlanmasında bir sakınca olmaz. (Sehnun b. Said et-Tenuhi, el- Mudevvenetu’l-Kubra, Mısır, trs., c:1, sf: 74)

***
İmam Mâlik Namazda Neden Elleri Bağlamaz, Yana Salardı?

Sünnette namazın kıyamında el bağlamak sabit olmasına rağmen Mâlik’in bir mazerete binaen bu sünneti terk etmiş olabileceğidir. Nitekim Mâlik’in yaşamış olduğu mihne sebebiyle ellerini bağlayamadığı birçok kaynakta zikredilmektedir. Mâlik’in yaşadığı mihnenin sebebi hakkında kaynaklarda farklı kanaatler zikredilmektedir. Bir rivayete göre ise Abbâsî halifesi Ebû Ca’fer Mansûr (ö. 158/775), Mâlik’i, baskı altında karısını boşayan kişinin talakını geçersiz sayan (
ليس علي مستكره طلاق ) hadisini rivayet etmekten men etmişti.
(Mâlik’in Muvatta’ adlı eserinde Sâbit b. el-Ahnef’in adının geçtiği bir rivayete göre, Abdurrahman, Sâbit b. el-Ahnef’i tehdit ederek eşini boşamasını ister. Bu tehdit karşısında Sâbit de: “Bin talakla onu boşadım” der. Daha sonra Sâbit, bu durumu Abdullah b. Ömer ve Abdullah b. Zübeyr’e anlatır. Onlar da böyle bir durumda, baskı altında boşamanın geçersiz olduğunu belirtirler. Sâbit b. el-Ahnef daha sonra eşine döner. Bk. Mâlik b. Enes, el-Muvatta', 4/845)
Daha sonra tuzak kurarak birine, bu rivayeti Mâlik’e sordurur, Mâlik de insanların arasında bu hadisi rivayet edince Mansûr, Onu kırbaçlatır. Diğer bir rivayete göre Mâlik’in, istişare edilen ve sözü kabul gören biri oluşunu hazmedemeyen bazı kimseler Onu, Medine valisi Câfer b. Suleymân’a şikâyet ettiler. Câfer b. Suleymân’a Mâlik’in, Sâbit b. el-Ahnef’ten, mukrehin talakının geçersiz olduğunu bildiren hadisi rivayet ettiğini ve bununla Abbâsîlere yapılan bey’atinin geçersiz olduğunu ima ettiğini iddia ettiler. Buna öfkelenenen Câfer b. Suleymân, 146/763 yılında Mâlik’i kırbaçlatır. (Ebû Ömer Yusuf b. Abdullah İbn Abdulber, el-İntikâ’ fî Fedâil’s-Selâseti’l-Emimmeti’l-Fukhâ’ Mâlik ve’ş-Şâfiî ve Ebî Hânîfe, thk. Ebdulfettah Ebû Gudde (Haleb: Mektebetu Matbaâti’l-İslâmiyye, 1997), 87; Ebû Abdillâh Muhammed İbn Sâ’d, et-Tabakâtu’l-Kubrâ el-Kısmu’l-Mutemmim, thk. Ziyâd Muhammed Mansûr (Medine: Mektebetü’l-Ulûm ve’l-Hikem, 1987), 441)
Taberî’nin bildirdiğine göre Mâlik, Medine’de Abbâsî Halifesi Mansûr’a karşı isyan eden ve Nefsuzzekiyye olarak bilinen Muhammed b. Abdillah el-Mehdî’nin (ö. 145/762) hareketine katılmak isteyenlere fetva verince kendisine: “Ebû Câfer’e yaptığımız bey’atın sorumluluğu boynumuzdadır” demişlerdi.
Bunun üzerine Mâlik: “Siz baskı altında bey’at ettiniz, oysa baskı altında yapılan yemin geçersizdir” şeklinde cevab vermiştir.
Bunun üzerine bazı insanlar Nefsuzzekiyye’nin hareketine katıldılar. (Ebû Câfer Muhammed b. Cerîr Taberî, Târîhü’t-Taberî, thk. Muhammed Ebü’l-Fadl İbrâhîm (Mısır: Dâru’l-Meârif, 1967), 7/560) Bu fetvasından dolayı Suleymân b. Ali b. Abdillah b. Abbâs, Mâlik’e 70 kırbaç vurarak işkence etmiştir. (Ebu’l-Ferec İbnü’l-Cevzî - Muhammed Abdulkadir Atâ’, el-Muntazam fî Târîhî’l-Umem ve’l-Mülûk (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1992), 7/106; İbn Haldûn, el-Mukaddime, thk. Abdullah Muhammed Dervîş (Dımaşk: Dâru Yâ’rib, 2004), 1/390; Ebu’l-Hasan Ali İzzuddîn İbn Esîr, el-Kâmil fi’t-Târîḫ, thk. Ömer Abdusselam Tedmurî (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1997), 7/111)
İşkencede Mâlik’in omzunun yerinden çıktığı ve sakatlandığı, kolunun derisinin soyulduğu belirtilmiştir. Bundan dolayı ellerini bağlama gücü bulamadığı ve bir eliyle diğer elini taşıma zorunda kaldığı rivayet edilmiştir. (İbn Abdulber, el-İntikâ’, 87; İbn Sâ’d, et-Tabakâtu’l-Kubrâ el-Kısmu’l-Mutemmim, 441)

Bu olay neticesinde Mâlik, namaz kılarken ellerini bağlayamamıştır. Öğrencileri, yaşadığı mihne neticesinde Mâlik’in, namazda ellerini bağlayamamasını fıkhî çıkarımlarla delillendirmeye çalışmışlardır. (Muhammed Sultan el-Ma’sûmî, İslam’da Mezheb, thk. Selîm el-Hilâlî, çev. Mustafa Dönmez -İstanbul: Ey İnsanlar Yayınları, 2010-, 19)
Hanbelî ulemasından İbn Kayyim, konuyla ilgili merfû rivayetleri sıraladıktan sonra “el bağlamayı terk etmek bana daha sevimlidir” şeklinde İbn Kâsım’ın, İmam Mâlik’ten yaptığı bir rivayet sebebiyle Mâlikîlerin namazda elleri bağlama sünnetini terk ettiklerini söylemiştir. İbn Kayyım, Mâlikîlerin namazda el bağlama sünnetini terk etme konusunda bundan başka delillerinin bulunmadığını söyleyerek bu konudaki eleştirisini dile getirmiştir. (İbn Kayyim el-Cevziyye, Ebû Abdillâh, İ’lâmu’l-Muvakkiîn an Rabb’il-âlemîn, thk. Muhammed Abdusselâm İbrâhîm, (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1991), 2/289-290)


***

Mezhebler arasındaki görüş ayrılığı, ellerin namazda nasıl konulması gerektiği konusundaki sünnetin ne olduğu etrafındadır. Yoksa hüküm geniştir. Yani belirtilen uygulamaların hangisine göre hareket edilse namaz yine de geçerli olur.
Bana göre doğru olan görüş cumhurun görüşüdür. Bu da sağ elin sol el üzerine konulmasıdır. Sünnet olmayan işlerle savaşmak için Malikî mezhebinin tesbit etmiş olduğu gerçekle de birleşmektedir. Bu da bir yere dayanmaktır. Yahut fasid ve bozuk bir inançla savaşmak için tesbit ettiği hususa aykırıdır. Bu da halktan birilerinin bu durumun vacib olduğunu zannetmesidir. (Vehbe Zuhayli , İslam Fıkhı Ansiklopedisi, C. 2, S. 15 - 16)

Hanefiler: "Secdede yüz, iki elin arasına konur" demişlerdir. Hanefilerin dışındakilere göre ise secdede eller iki omuzun hizasına konur.

Hanefi ve Hanbeli Mezheblerinde Namazda Ellerin Bağlanma Yeri ?

 
M Çevrimdışı

miraç burak

Üye
İslam-TR Üyesi
peygamber efendimiz.s.a.v göbek altından bağlardı diye geçen hadisler sahih olmayan zayıf hadislermidir yoksa peygamber efendimiz s.a.v hem göbek altından hemde uzun zaman kıyamda kalacğı zaman göğüs hızasında mı bağlardı yani her iki şekilde de kılmışmımıdır ?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
miraç burak;214402' Alıntı:
peygamber efendimiz.s.a.v göbek altından bağlardı diye geçen hadisler sahih olmayan zayıf hadislermidir yoksa peygamber efendimiz s.a.v hem göbek altından hemde uzun zaman kıyamda kalacağı zaman göğüs hızasında mı bağlardı yani her iki şekilde de kılmışmımıdır ?

Ali (r. anh)'nin de şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
"Sünnet olan, ellerin üstüste konulup bu şekilde (ellerin) göbeğin altına konulmasıdır." Bazı ilim adamları bu hadisin hasen olduğunu bildirmişlerdir. Ebu Hurayra (r. anh)'den de ellerin göbeğin altına konulması gerektiğine dair bir rivayet nakledilmiştir.
Beğavi, Şerhu's-Sunne (C. 2)'de şöyle söylemiştir:
"Bu hadisin ravileri arasında Abdurrahman bin İshak el-Vasiti bulunmaktadır ki, bu kişi ittifakla zayıf biridir." Yine bir diğer ravi, Ziyad bin Zeyd Suvai ise bilinmeyen (meçhul) biridir.
Albani de, İnva'u'l-Galil (C. 2)'de bunun zayıf biri olduğunu söylemiştir. Albani daha sonra şöyle söylemiştir: "Rasulullah (s.a.v)'in ellerini nereye koyduğu konusunda sahih olan rivayete göre O'nun ellerini koyduğu yer, göğsüdür."
Bu konuda, Tahricu Sıfati's Sala' adlı kitapta vermiş olduğu çok sayıda hadisi şerif nakletmiştir. Bunlardan biri şöyledir: "Tavus'un şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
"Rasulullah (s.a.v.) namazda iken sağ elini sol elinin üzerine koyar sonra onları göğsünün üzerinde bağlardı."
(Bu hadisi Ebu Davud, ondan (Yani Tavus'tan) sahih bir isnadla rivayet etmiştir.)
Bu hadis mursel olmasına rağmen, ilim adamlarının mursel hadis konusundaki değişik açıklamaları yönünden bütün ilim adamlarına göre delildir (huccettir). Çünkü hadisin onu mursel olarak bildirene kadarki senedi sahihtir. Ayrıca biraz önce işaret ettiğimiz gibi bir çok tariktan mevsuf olarak da rivayet edilmiştir. Dolayısıyla bu hadis bütün ilim adamları nazarında huccet niteliğindedir.
 
Geri
Üst Ana Sayfa Alt