Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Neden Filistin'de Cihad Etmiyorlar?

eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
"Neden Filistin'de cihad etmiyorlar?" diyorlar. Peki, değerli kardeşim sen bunu söylüyorsun ama kendin Filistin'de cihad etmek istiyor musun? Sen ne Filistin'de cihad etmeyi istiyorsun, ne de Filistin'in dışında. Ne Afganistan'da cihadı gönlünden geçiriyorsun, ne de Çad'da...

Ne Filipinler'e gitmeye hazırsın, ne de Lübnan'a. Bu da gösteriyor ki sen cihad etmeyi hiç düşünmüyorsun. Çünkü Filistin'de cihad başlatıldı, yapıldı. 1967–70 yılları arasında bir gün Filistin ve Suriye'nin aralarındaki sınırlar cihad meydanına açıktı.

İnsanlar Ürdün'ün başkenti Amman'a geldiklerinde arabalarının üzerinde bile makineli tüfekler hatta toplar götürebiliyordu. Biz dahi Amman'dan, Zerka'dan ve diğer şehirlerden geçerken arabalarımızın üzerine makineli silahlar yüklü olarak gidip geliyorduk.

Hatta ben Ürdün Üniversitesi'ne girdiğimde belimde tabanca ile giriyordum. Nereye gidersem gideyim tabancam belimde bulunuyordu. Elimde kaleşnikof silahı ile hutbe okuyordum. Evet, dikkatinizi çekerim, bastona dayanarak değil kaleşnikofa basarak hutbe okuyordum!

Ey Afganistan'a gelen mücahitleri Filistin'e göndermek isteyen muhterem! Sen bu günler neredeydin?

Düşünceleri ile insanları aydınlatmaya kalkışan saygıdeğer filozof! O günlerde neredeydin? Şimdi gelmiş diyorsunuz ki Afganistan'dan ise Filistin daha evlâdır, oraya gidin...

Bu sözleri özellikle Suudi Arabistan'da, Kuveyt'te vb. yerlerde ruhları ölmüş, vücutları köfte ve baklavalarla hantallaşmış, adeta ölü bir ceset gibi hareket eden Filistinliler söylüyorlar.


Peki, Filistin'de insanlar düşmanla göğüs göğse çarpışırken sen niye oraya gelmedin de şimdi Afganistan'a gelenlerin Filistin'e gitmelerini istiyorsun?

Vallahi 1969 yıllarında Kuveyt'ten Filistinli gençler geliyorlardı. Biz onlara diyorduk ki: "Kardeşler, burada kalın. Filistin'de cihad edin." Onlar ise bize şu cevabı veriyorlardı: "Henüz savaş için sağlam temeller atılmadı. Sarsılmaz üsler kurulmadı."

Evet, bu arkadaşlar sağlam temelleri atmak istiyorlar! Fakat nerede?

Kuveyt'in Ahmedî şehrinde! Menah çarşısında veya Salimiye çarşısında!

Şimdi sen bu çarşılarda ticaret ederek mi cihadın sağlam temellerini atacaksın? Behey zavallım!

Sen cihadın sağlam temelini cihad meydanında atmaz isen onun dışında nerede atacaksın?

Bu gibi insanların üzerine daha fazla gittiğinde bu defa şu cevabı veriyorlar: "Henüz cihad bayrağı açılmadı. Şimdi ben kör sancak altında mı savaşacağım? Cahiliye bayrağı altında mı cihad edeceğim? Sen bizim Fetih Örgütü bayrağında savaşmamızı mı istiyorsun?

Biz net İslâmî cihad bayrağını açmak istiyoruz." Peki, ne zaman kardeşim? Körün gözleri açıldığında mı?


1948'de yahudiler Filistin'i Müslümanların elinden aldılar. 1987'ye kadar tam kırk sene geçti. Sen Allah yolunda tek bir kurşun sıktın mı?

Bir sabah veya bir akşam Allah yolunda cihad etmeyi düşündün mü? Fakat sen bir kısım insanların kalplerindeki cihad ateşi yeniden sönmek üzere iken onu Afganistan'da alevlendirdiklerini görünce senin kıskançlığın tuttu.

Hased, seni harekete geçirdi. Bu gençlere saldırıya başladın. "Afganistan'ın gündeme getirilmesi Filistin'i unutturdu" diyorsun.

Aksine eğer sen Afganistan'ın gündeme gelmesinin Filistin'i unutturduğunu veya gölgede bıraktığını sanıyorsan, sen çok zavallı birisin. Şüphesiz ki Afganistan Filistin davasını daha da diriltmiştir.

Çünkü Afgan dağlarının zirvesinde önlerinde bütün güç ve kuvvetlerine bütün zulüm ve kibirlerine rağmen Ruslar'ın ayakkabısız, elbisesiz, yiyeceksiz, içeceksiz bir avuç müslümanın önünde mağlup olduklarını görünce Filistinli bu gençlerin ilk düşüncesi âlemlerin Rabbi olan Allah Teala'nın yaptırdığı bu ilahi tecrübeyi Filistin'e nasıl aktarabiliriz olmaktadır.


Kuveyt'te ismi Gazi olan Filistinli birinin el-Kabes adlı gazetede yazdığı makaleyi okudum. Bu gazetenin sahip ve çalışanlarının tamamı İslâm düşmanıdırlar. Kabes'in lügat manası "ateşten ve nurdan bir parça" demektir.

Fakat Kuveyt'teki bu el-Kabes nurdan bir parça değil, şeytandan bir parçadır. Burada yazılan yazı son derece aşağılık bir yazıdır.

Adı geçen yazar yazısında şunu söylemektedir:

"Siyonist fahişelerden birinin sigara dumanı, mescitlerin kapısında durarak Afganistan'a yardım toplayan bu hortlaklardan daha üstündür. Vakıflar Bakanlığı'nın (Diyanet İşleri Başkanlığı'nın) bizi tiksindirip nefret ettiren bu gibi görüntüleri durdurması gerekir."

Bu çok adice bir sözdür. Düşük bir laftır. Murdar bir konuşmadır. Ağza alınacak bir laf değildir. Afganistan'a toplanan mallardan sana ne!

Afganistan'a toplanan yardımlarla Filistin'in malları mı eksiliyor? Bu insanları kıskanıyor musun?

Bir takım insanların mücahitlere ayakkabı satın alınması için topladıkları birkaç dirhem seni üzüyor da Ruslar için toplanılan mallar niçin üzmüyor? Öyle ki Kuveyt, Rus bankalarını desteklemek üzere 250 milyon dolar veriyor. Senin bu yardımlara karşı tek bir kelime dahi söylediğini duymadık.

Herhangi bir karşı çıkışını görmedik. Diğer yolsuzluklara karşı dudağının hareket ettiğini müşahede etmedik. Hatta insanların Afrika'daki fakirler için para topladıkları aleyhinde de konuşmadın. Farz et ki Afganistan'daki fakirler de Asya kıtasının fakirleri.

Onlar da Afrika'nın fakirleri gibi yoksul insanlar. Ne oluyor sana da böylece kinini kusuyorsun?

Diğer yandan Filistin'in meselesi mal eksikliği meselesi mi? Hayır...

Filistin'in meselesi mal eksikliği değil, er eksikliği meselesi, yiğit yoksulluğu meselesi.

Mal çok, dünyadaki kurtuluş örgütlerinin en zengini Filistin Kurtuluş Örgütü'dür. Öyle ki bu örgütün batı bankalarında on dört milyarı aşkın doları bulunmaktadır.


Herhangi bir devrim hareketi Hafız Esad'a Suriye'de Müslümanları kesmesi için 500 milyon dolar ödünç verebilir mi?

Kendileri dünyadaki bütün devrim hareketlerini destekliyorlar. Maşallah ne de davalarına sadıklar! Ne de hakkaniyetli insanlar!

Biliyor musunuz Kahire'deki meşhur fuhuş yuvaları sokağı olan Harem (Piramit) caddesini hangi paralarla yaptılar?

Bu caddeyi Müslümanların zekât paralarıyla yaptılar. Müslümanlardan toplanan zekâtlarla fuhuş yuvaları, barlar, pavyonlar ve birahaneler yaptılar. Kendilerinden zekât toplanan müslümanlar ise bu malların Filistin'de Allah yolunda cihad için kullanıldığını zannetmektedirler.

Hangi musibet bundan daha büyüktür? Müslümanların mallarının zekâtı Piramit caddesindeki dans salonları, sinemalar, gece kulüpleri ve pavyonların inşası için kullanılmaktadır.

Sonra Gazi Bey ne oluyor sana? Birkaç dirhem Kuveyt'te mescitlerin önünde toplanıp Allah'ın kendileri ile dinini koruduğu ve şeriatın aziz kıldığı yalın ayak, başı açık Müslümanlara gidince sen hiddetleniyorsun, öfkeleniyorsun, gazap kusuyorsun, köpürüp bağırıp çağırıyorsun.


Kardeşim Şeyh Temim, sen bu Gazi'nin yazılarını oku. Ve buna ya Cihad yahut da Bünyanu'l-Mersus dergilerinden birinde buna cevap ver. Aslında senin böyle düşük bir insana cevap vermen icap etmez. Çünkü bu tamamen aşağılık ve kendisini kaybetmiş bir insandır.

Şu an sen gidip Körfez ülkelerinde Afganistan hakkında konuştuğun zaman biliyor musun kimler boğazına sarılıyorlar?

Maalesef oralarda bulunan Filistinliler. Peki, kardeşim size ne oluyor? Şu an bizler yaşayan canlı bir hadiseden bahsediyoruz.

Sizler ise davanızı öldürdünüz, yok ettiniz. Biz ayakta duranlarla yardımlaşıyoruz. Siz ise kendinizi adeta diri diri toprağa gömdünüz.

Bizler Filistin'de de yeniden davayı diriltmek istiyoruz. Fakat sizler Kuveyt'te kiraladığınız evlerinizin kiralarını tedarik etmekle meşgulsünüz. Öyle ki her birinizin dairesinin kirası 150 dinara ulaştı.

Peki, ey Filistinliler! Siz Kuveyt'te ne yapıyorsunuz? Eğer sizler Filistin davası hakkında ciddi olarak düşünüyorsanız Ürdün'e dönünüz. Ürdün'de dairelerin kirası 10 dinar. Şimdi sizler Kuveyt'te 150 dinar verip daire kiralıyorsunuz. Hâlbuki Ürdün'de iken çocuklarınız çeşitli okullarda okuyabiliyordu. Şimdi onları okullarda okumaktan da alıkoydular.

Oğlun 18 yaşına ulaşınca Kuveyt'ten çıkıyor, bir daha oraya dönemiyor. Oğlun başka bir yerde kalıyor, anne ve babası Kuveyt'te yaşıyor.

O halde sizin Kuveyt'te yaşamaktan maksadınız ne? Ben bunu anlamak istiyorum. Ben bir gence şunu sordum:

"Baban Kuveyt'de ne iş yapıyor?" O da dedi ki:
"Sürücü." Dedim ki:
"Arabası onun mu yoksa değil mi?" Dedi ki:
"Arabası kendisinin." Dedim ki:
"Kuveyt'te ona ne kadar veriyorlar?" Dedi ki:
"150 veya 200 dinar veriyorlar." Dedim ki:
"O arabası ile Ürdün'e gelsin. Orada 300 dinardan daha fazla kazanır."

Velhasıl siz o Kuveyt'te ne yapıyorsunuz, ben hâlâ anlamış değilim.

Siz orada Araplar'ın dediği gibi "kille ve zille ve kühlü'l-esved" ile yaşıyorsunuz. Yani azınlıksınız, zelilsiniz, gözlerinizi sürmeleyerek geziyorsunuz. Bütün bu halinizle birlikte bir de davanıza hizmet etmek istiyorsunuz! Tabii ki bu çok hayret edilecek bir şey.

Adam bir sene Kuveyt'te kalıyor ki oğluna 6 ay oturum izni verilsin. Bu ne yaşantı? Bu ne hayat? Bu nasıl düşünce?

Ben Kuveyt'te bir sürücüye dedim ki:
"Maaşın kaç para?" O da dedi ki:
"163 dinar." Dedim ki:
"Dairenin kirası kaç para?" Dedi ki:
"165 dinar." Vallahi ben daire sahibi ile çok uğraştım, bütün maaşımı kira olarak ona tahsis etmeyi istedim, ta ki her ay gidip maaş defterimi göstererek bankadan kira ücretini alsın. Fakat o bunu kabul etmedi. İki dinar eksik olur, dedi.


Peki, arkadaşım siz bu halinizle Kuveyt'te ne yapıyorsunuz? Bir de Kuveyt'teki kontörlü telefonlarla, telsizlerle Filistin'i geri mi almak istiyorsunuz?

Vallahi Peygamber Efendimizin de buyurduğu gibi: "Utanmadıktan sonra dilediğini yap." Hadis-i şerifin tamamı şöyledir: "İnsanların peygamberliğin ilk dönemlerinden aldıkları sözlerden biri de şudur: "Eğer utanmazsan dilediğini yap" (Buhari, Kil. Enbiya, bab: 54; Kitap edeb, bab: 78; Ebu Davud, Kit. Edeb, bab: 6)

Bu hadise iki türlü mana vermek mümkündür. Birinci manası, eğer yaptığın iş meşru bir iş ise onu yap. İnsanlara aldırış etme.

İkinci manası şöyledir: Eğer sen herhangi bir şeye aldırış etmeyen bir tipte isen artık insanlardan utanma. Çünkü sana göre haya diye bir şey kalmamıştır. İnsanlardan arlanmaz, utanmazsın.


Değerli kardeşlerim!

Allah size merhamet etsin, biliniz ki İslâm toplumu ancak cihadla yaşayabilir. Din ancak cihadla olur. La ilahe illallah Muhammedur Rasulullah'dan sonra en faziletli ibadet cihaddır. Cihad; namazdan, oruçtan, zekâttan ve hacdan daha önce gelir.
Biliniz ki bugünlerde, düşmana karşı savunmada bulunmak, saldırgan kimseye karşı savunmada bulunmak demektir.


İbn Teymiye'nin de dediği gibi imandan sonra, dini ve dünyayı fesada veren saldırgan düşmanı önlemekten daha büyük bir farz yoktur. Önce La ilahe illallah Muhammedur Rasulullah, sonra saldırgan düşmanı defetmektir. Namaz, oruç ve diğer ibadetler bundan sonra gelir.

Ey kardeşler! Allah size merhamet etsin. Biliniz ki, içki içen kimsenin günahı, cihadı terk eden kimsenin günahından daha azdır.

Ey kardeşler! Allah size merhamet etsin. Biliniz ki, faiz yiyen kimsenin günahı, cihadı terk eden kimsenin günahından daha azdır.

Ey kardeşler! Allah size merhamet etsin. Biliniz ki, Ramazan'da hiçbir mazereti olmaksızın sağlıklı iken bilerek orucunu yiyen kimsenin günahı, cihadı terk eden kimsenin günahından daha azdır. Çünkü orucu terk etmek, kişinin kendisine zarar verir, cihadı terk etmek ise tüm İslâm ümmetine zarar verir. Her ne kadar orucu ve cihadı terk etmek haram ise de, bazen ikisinden birini yapma mecburiyetinde kalırsan cihadı yapıp diğer ibadetleri terk etmek caizdir.


Mesela cihad zamanında cihad ederken orucu terk etmen mümkündür. Yine savaş esnasında namazı ertelemen mümkündür. Keza bütün ümmetin ittifakı ile cihad ederken hac farizası ertelenir. Cihad hac farizasının önüne geçirilir. Yine cihad ümmetin ittifakı ile oruç ibadetinin önüne geçirilir.

Nitekim Rasulullah (sav) Mekke'nin fethi sırasında Ramazan ayında ikindiden sonra orucunu bozmuş ve şöyle buyurmuştur:

"Şüphesiz ki sizler düşmanlarınızla karşı karşıya geleceksiniz. Orucu bozmanız sizi daha fazla güçlendirir, orucu bozun."

Rasulullah bunu söyledikten sonra eline bardağı almış ve ikindiden sonra suyu içmiştir, diğer insanlar da içmişlerdir.

Rasulullah bir takım insanların oruçlarını bozmadıklarını işitince de onlara: "Bunlar isyankârlardır" buyurmuştur.

Şehid Şeyh Abdullah Azzam Alıntı...
 
Üst Ana Sayfa Alt