Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Neden Müslümanız?

K Çevrimdışı

kabara

Üye
İslam-TR Üyesi
Bu konu kişiye göre değişir. Kimisi korktuğu için ve ailesinde çevresindekilerden gördüğü için Müslümandır. Kimisi kafasında bazı şüpheler olmasına rağmen Müslümandır. Kimisi ise etraftaki her varlığı incelemiş,bütün soruları sorup cevabını bulmuş ve bütünü gördüğü için Müslümandır.
Kafasında tereddüt olan kişiler hep acaba diye sorarlar ve içlerini kemiren bu düşünceden kurtulamazlar.
Olayın aslı bizler insanoğlu ruhani alemde zaten kabul etmişiz Allah'ı, dünyaya gideceğimizi ve sınava tabi tutulacağımızı.
 
Q Çevrimdışı

Qamar Al Quds

silik
İslam-TR Üyesi
و عليكم السلام ورحمة الله وبركاته
Küçük yaştan beri klasik, sorgulamasına izin verilmeyen, muhafazakâr bir aile içerisinde büyümüş bir çocuktum. Belli döneme kadar ailemin fikirleriyle hayatıma devam etsem de, daha sonra fikirlerim tamamen değişti. Lise döneminde ciddi bir araştırma içine girmiş, islamdan bir hayli uzaklaşmış biriydim. Sonuç maalesef hıristiyan olmamla sonuçlandı. Bunda yanlış kişiler ile islamî konuşmalar içinde bulunmamın etkisinin de büyük olduğunu düşünüyorum.
Hıristiyan dediysem, kola içmenin bile haram sayıldığı bir mezhepti.
Hatta siyah çay bile içilmiyordu, genelde bitki çayı içerdik ))
Varoluşsal sancılar sonucu seçmiş olduğum yeni bir dinin bana aradığımı vereceğine o kadar emindim ki; bir süre gerçekten mutlu ve huzurluydum. İslamda bulamadığım ne varsa bulduğumu düşünüyordum. Benimsediğim siyasal ideolojime de en uygun din buymuş gibi geliyordu. Fakat bir süre sonra ciddi iç bunalımları, beni hıristiyanlıktan da uzaklaştırdı.
Sonrasında "evet Allah var, ama dinler gereksiz" gibi sapıkça düşünceler ve deizmi benimsedim. Artık daha rahat ve özgürdüm.

"Allah'a inanıyorum ama bir dine mensup olmak zorunda mıyım ki, müslüman kelime anlamı olarak "Allah'a teslim olan" demekse, ben de Allah'a teslim oluyorum." diyordum kendime. Semavi dinlerdeki ortak öğütleri uygulayıp iyi bir insan olmaya çalışıyordum.
Fakat bir süre sonra hem arkadaş çevresi, hem siyasi görüşüm beni "Allah varsa bunca zulm neden var?" klişelerine itti ve kaçınılmaz son; ateist olmuştum.
Ama sancılarım hiç bitmiyor, hep bir şeylere sığınmak istiyordum. Bunu hayatımdaki insanlarla gidermek istedikçe darbe üstüne darbe yiyordum adeta.
Ben cahiliyyenin en dibini, en pisini görmüş biriydim.
İslamdan uzak bir "müslüman" bile değildim; çünkü müslüman değildim.
Bugün müslümanlar ile savaşan kâfirlerden biriydim.

Tüm bunlar yaşanırken ben bir rüya gördüm. Hayatımın en korkunç rüyasıydı. Subhan Allah. İliklerime kadar yaşadım o anları.
Uyuyorum, cehennemin kapısında uyandım. Yüzümü, bedenimi saran sıcaklıkla uyandım. Yalvarıyorum. Allah’ım ne olur bir şans ver, vallahi çok pişmanım. Rabbim bir kere namaz kılayım da öyle at beni cehenneme.. Bir ses.. “Sen o hakkı kaybettin, atın cehenneme!” Uyandım. Uyandığıma ilk kez bu kadar şükretmiştim. Ezan okunuyordu uyandığımda. Bedenim, cehennemin sıcağını hissetmiş gibiydi. Yazın en kızgın güneşin altında kavrulursunuz da, deriniz ateş gibidir hani; işte öyleydim, uyandığımda.

Ve o sabah namaza başladım.
İman ettim, tüm çevremle iletişimimi kestim.
Bütün hesaplarımı kapattım, numaramı değiştirdim.
İman ettim, bir iki hafta sonra Rabb’im hidayet nasip etti, Tevhid’le tanıştım. Elhamdu Lillâh hidayetim o kadar çabuk gerçekleşti. Rabbime ne kadar şükretsem azdır.
İman ettim, direk tesettüre girdim, ferace ve büyük siyah şal takıyordum. Yaklaşık iki hafta kadar sonra elhamdu Lillâh eldiven takmaya başladım.
Adem Sözkesen'in bir cuma hutbesini dinlemiştim, cehennemden 2 nefes konulu hadisi anlatıyordu. O videodan sonra peçe takmaya karar verdim.
İman ettikten 1,5 ay kadar sonra peçeye girdim.
Elhamdu Lillâh İslâm ile tamamlanmış hissettim kendimi. Rabb’im beni İslâm ile şereflendirdikten sonra geçmişteki o depresif hallerimden eser kalmadı. Kendimi bir yere, bir şeylere ait hissedememe hissinden uzaklaştım. Tabiri caizse yeniden doğdum.
Benim varoluşsal sancılarım İslâm ile bitti.
Ben cahiliyyenin bataklığındayken, Allah azze ve celle beni İslâm vadisinde açan bir çiçeğe çevirdi.

Ben azılı bir kâfir iken Allah azze ve celle benden ümidini kesmemiş, bana islâm olmayı nasib etmiş. Benim müslüman olma sebebim bu ))

Çok uzun olduysa, affola.
 
ez-Zehebî Çevrimdışı

ez-Zehebî

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
16 yaşımda iken namaza başlamıştım lakin henüz sorgulama gibi bir durumum yoktu. Namaz ve zikirler ile geçiyordu günüm, sonra bir şekilde ateist ve bilimum kafirlerin iddialarına merak sardım. Çok sancılı süreçlerden geçtim, her şüphe ile karşılaştığımda "Allah'ım seni daha iyi zikredebilmek için bu şüpheyi benden savuştur" diye dua ederdim. Bu çeşit çok duam olmuştur ve de "bu son, bunun cevabını bulayım diğer iddialara bakmayacağım" derdim. Allah azze ve celle sabırlıdır ya kardeşler, işte böyle dua etmeme rağmen yeniden o sayfalara bakar ve yine aynı duayı ederdim. Elhamdülillah Allah Subhanehu her zaman doğruyu göstertti, bu tür sitelere bakmaktan da komik bir olay neticesinde vazgeçtim. Kafirler kendilerini rezil etmişti, cehaletleri apaçık ortaya çıkmıştı. Elhamdülillah artık kurtulmuştum. Daha sonrasında ise selefin akidesi ile tanışmak nasip oldu, bu site vesilesi ile :)
Neden Müslümanız? Bu sorunun en iyi cevabını fıtratımız veriyor aslında, insan şüphe içinde bocalayarak bir hayat yaşayamaz. Olursa genellikle intihar ile biter. Allah Subhanehu bizi yarattı bize nimetler bahşetti, kitap indirdi peygamberler gönderdi. Bize iman etmeyi emretti, biz aciz kullar başka ne yapabilirdik zaten? İman etmek hepimiz üzerinde var olan bir haktır.

Uzunca kendi hikayemi anlatmışım, mazur görün lakin hoşuma gidiyor ne yapayım? :)
 
A Çevrimdışı

Ademoqlu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Tevhid ile, Üniversitede öğretmenlik bölümünü terk ettikten sonra tanıştım. Okul yolunda gitmiyordu tabii bende yolunda gitmiyordum: ) en sonunda üniversiteyi terk ederek tevhidle tanışmaya ilk adımımı attım. (İnsanın küçükken yaptığı yaramazlıklar karşı tarafa zarar verirken; büyüğünce yaptığı yaramazlıklar ne yazık ki kendisine zarar veriyor.) Yaşadığım şehre geri dönünce bir cemaate tabii olmanın önemini anlayıp bir cemaat arayışına girdim...

İlk, Menzil tarikatına gittim. Namaz vakti (daha faziletli diye) en ön safa geçmiştim. Namazdan sonra halka (hatme) yaptılar. En ön safta olduğum için bir anda halkanın içinde kaldım neyse zikir için taş dağıttılar, ortama mübarek ruhlar (bknz: ağal) falan gelecek diye gözlerimizi kapadık tabii ben çaktırmadan kirpiklerimin arasından bakıyorum kim gelecek, kim gidecek diye: ) zikrin sonlarına doğru benim tövbe (bknz: vaftiz) almadığımı fark ettiler bir tanesi ''kalk, kalk'' dedi , bir tanesi ''otur, otur'' derken zikir bitti. Zikirden sonra benimle özel olarak konuştular. Ben tövbe almamakta ısrar edince Menzil tarikatına üyelik kaydım olmadı...

Oradan, Kadiri tarikatına gittim. Namaz kıldıktan sonra hilal şeklinde halka yaptık. Şeyh efendi, halkanın ortasındaki koltuğuna oturdu. Şeyhin işaretiyle ışıklar söndü, zikir başladı. Zikir esnasında bir ara gözümü açtım önüm apaydınlık subhanAllah! nurlandım mı noldu dedim: ) meğer ki ortam loş olsun diye bir abi halkanın arkasında fenerle geziyormuş. Zikir bitti, ışıklar açıldı kimisi gömleğini çıkarmış kimisi kan-ter içinde... Kendi kendime dedim ki: zikir çek çek nereye kadar? Ben daha farzları bilmiyorum diyerek Kadiri tarikatına girmeden, ayrıldım...

Oradan, İsmailağa tarikatına gittim. Namazdan sonra sohbet oluyordu ama sohbetin kaynağı Kur'an değil, hadis değil. Kalın bir kitap var ''Mektubat-ı Rabbani'' diye oradan sürekli hoca birşey anlatıyor. Sohbetten sonra ırkçı duygularla küfür sistemine (o zamanlar küfrün ne olduğunu bilmiyorum ama sosyalizm fikrine sempati beslediğimden dolayı sisteme karşıydım) falan dua ettiği için İsmailağa tarikatına kalbim ısınmadı, ayrıldım...

Süleymancılar traş oluyorlar diye, Nurcular sürekli kusursuz kitapmış gibi ''Risale-i Nurdan'' ders yapıyorlar diye sevmiyordum. İnternette kendini ilahiyatçı olarak tanıtan Sosyalist İhsan Eliaçık'ı dinlemeye başlamıştım. İslam'da var olan birkaç hükmü inkar etmesiyle İhsan Eliaçık'ıda dinlemekten vazgeçtim...

En son, semtte bir mescid daha varmış oy falan kullanmıyorlarmış işin ilginç tarafı da o dönemlerde bende malum parti teşkilatında aktif bir görevdeyim: ) neyse bir gidelim (önyargılı olmayalım) dedim. Sağolsunlar beni hemen tekfir etmediler yavaş yavaş kafamda birşeyler oturmaya başladı ve ''Makdisi'nin - Demokrasi bir Dindir'' kitabını okuduktan sonra imanımı sorgulamaya başlayıp, şuurlanmaya başladım...

Not: Sofiler ve İsmailağa tarikatında gördüğüm güzel bir haslet vardı. Et, süt gibi hayvansal gıda alışverişlerini mescidin içinde ki kendilerine ait ufak büfeden yapıyorlardı...

Benzer konular:

Anket - Tevhid Akidesiyle Nasıl Tanıştınız ?

Anket - Tevhid Akidesiyle Tanıştıktan Sonra Yaşadıklarınız !

Tevhidle Tanışınca Çevrenizden Nasıl Tepkiler Aldınız ?
 
Son düzenleme:
Muddessir Çevrimdışı

Muddessir

الحمد الله
Moderatör
و عليكم السلام ورحمة الله وبركاته
Küçük yaştan beri klasik, sorgulamasına izin verilmeyen, muhafazakâr bir aile içerisinde büyümüş bir çocuktum. Belli döneme kadar ailemin fikirleriyle hayatıma devam etsem de, daha sonra fikirlerim tamamen değişti. Lise döneminde ciddi bir araştırma içine girmiş, islamdan bir hayli uzaklaşmış biriydim. Sonuç maalesef hıristiyan olmamla sonuçlandı. Bunda yanlış kişiler ile islamî konuşmalar içinde bulunmamın etkisinin de büyük olduğunu düşünüyorum.
Hıristiyan dediysem, kola içmenin bile haram sayıldığı bir mezhepti.
Hatta siyah çay bile içilmiyordu, genelde bitki çayı içerdik ))
Varoluşsal sancılar sonucu seçmiş olduğum yeni bir dinin bana aradığımı vereceğine o kadar emindim ki; bir süre gerçekten mutlu ve huzurluydum. İslamda bulamadığım ne varsa bulduğumu düşünüyordum. Benimsediğim siyasal ideolojime de en uygun din buymuş gibi geliyordu. Fakat bir süre sonra ciddi iç bunalımları, beni hıristiyanlıktan da uzaklaştırdı.
Sonrasında "evet Allah var, ama dinler gereksiz" gibi sapıkça düşünceler ve deizmi benimsedim. Artık daha rahat ve özgürdüm.

"Allah'a inanıyorum ama bir dine mensup olmak zorunda mıyım ki, müslüman kelime anlamı olarak "Allah'a teslim olan" demekse, ben de Allah'a teslim oluyorum." diyordum kendime. Semavi dinlerdeki ortak öğütleri uygulayıp iyi bir insan olmaya çalışıyordum.
Fakat bir süre sonra hem arkadaş çevresi, hem siyasi görüşüm beni "Allah varsa bunca zulm neden var?" klişelerine itti ve kaçınılmaz son; ateist olmuştum.
Ama sancılarım hiç bitmiyor, hep bir şeylere sığınmak istiyordum. Bunu hayatımdaki insanlarla gidermek istedikçe darbe üstüne darbe yiyordum adeta.
Ben cahiliyyenin en dibini, en pisini görmüş biriydim.
İslamdan uzak bir "müslüman" bile değildim; çünkü müslüman değildim.
Bugün müslümanlar ile savaşan kâfirlerden biriydim.

Tüm bunlar yaşanırken ben bir rüya gördüm. Hayatımın en korkunç rüyasıydı. Subhan Allah. İliklerime kadar yaşadım o anları.
Uyuyorum, cehennemin kapısında uyandım. Yüzümü, bedenimi saran sıcaklıkla uyandım. Yalvarıyorum. Allah’ım ne olur bir şans ver, vallahi çok pişmanım. Rabbim bir kere namaz kılayım da öyle at beni cehenneme.. Bir ses.. “Sen o hakkı kaybettin, atın cehenneme!” Uyandım. Uyandığıma ilk kez bu kadar şükretmiştim. Ezan okunuyordu uyandığımda. Bedenim, cehennemin sıcağını hissetmiş gibiydi. Yazın en kızgın güneşin altında kavrulursunuz da, deriniz ateş gibidir hani; işte öyleydim, uyandığımda.

Ve o sabah namaza başladım.
İman ettim, tüm çevremle iletişimimi kestim.
Bütün hesaplarımı kapattım, numaramı değiştirdim.
İman ettim, bir iki hafta sonra Rabb’im hidayet nasip etti, Tevhid’le tanıştım. Elhamdu Lillâh hidayetim o kadar çabuk gerçekleşti. Rabbime ne kadar şükretsem azdır.
İman ettim, direk tesettüre girdim, ferace ve büyük siyah şal takıyordum. Yaklaşık iki hafta kadar sonra elhamdu Lillâh eldiven takmaya başladım.
Adem Sözkesen'in bir cuma hutbesini dinlemiştim, cehennemden 2 nefes konulu hadisi anlatıyordu. O videodan sonra peçe takmaya karar verdim.
İman ettikten 1,5 ay kadar sonra peçeye girdim.
Elhamdu Lillâh İslâm ile tamamlanmış hissettim kendimi. Rabb’im beni İslâm ile şereflendirdikten sonra geçmişteki o depresif hallerimden eser kalmadı. Kendimi bir yere, bir şeylere ait hissedememe hissinden uzaklaştım. Tabiri caizse yeniden doğdum.
Benim varoluşsal sancılarım İslâm ile bitti.
Ben cahiliyyenin bataklığındayken, Allah azze ve celle beni İslâm vadisinde açan bir çiçeğe çevirdi.

Ben azılı bir kâfir iken Allah azze ve celle benden ümidini kesmemiş, bana islâm olmayı nasib etmiş. Benim müslüman olma sebebim bu ))

Çok uzun olduysa, affola.

16 yaşımda iken namaza başlamıştım lakin henüz sorgulama gibi bir durumum yoktu. Namaz ve zikirler ile geçiyordu günüm, sonra bir şekilde ateist ve bilimum kafirlerin iddialarına merak sardım. Çok sancılı süreçlerden geçtim, her şüphe ile karşılaştığımda "Allah'ım seni daha iyi zikredebilmek için bu şüpheyi benden savuştur" diye dua ederdim. Bu çeşit çok duam olmuştur ve de "bu son, bunun cevabını bulayım diğer iddialara bakmayacağım" derdim. Allah azze ve celle sabırlıdır ya kardeşler, işte böyle dua etmeme rağmen yeniden o sayfalara bakar ve yine aynı duayı ederdim. Elhamdülillah Allah Subhanehu her zaman doğruyu göstertti, bu tür sitelere bakmaktan da komik bir olay neticesinde vazgeçtim. Kafirler kendilerini rezil etmişti, cehaletleri apaçık ortaya çıkmıştı. Elhamdülillah artık kurtulmuştum. Daha sonrasında ise selefin akidesi ile tanışmak nasip oldu, bu site vesilesi ile :)
Neden Müslümanız? Bu sorunun en iyi cevabını fıtratımız veriyor aslında, insan şüphe içinde bocalayarak bir hayat yaşayamaz. Olursa genellikle intihar ile biter. Allah Subhanehu bizi yarattı bize nimetler bahşetti, kitap indirdi peygamberler gönderdi. Bize iman etmeyi emretti, biz aciz kullar başka ne yapabilirdik zaten? İman etmek hepimiz üzerinde var olan bir haktır.

Uzunca kendi hikayemi anlatmışım, mazur görün lakin hoşuma gidiyor ne yapayım? :)


Tevhid ile, Üniversitede öğretmenlik bölümünü terk ettikten sonra tanıştım. Okul yolunda gitmiyordu tabii bende yolunda gitmiyordum: ) en sonunda üniversiteyi terk ederek tevhidle tanışmaya ilk adımımı attım. (İnsanın küçükken yaptığı yaramazlıklar karşı tarafa zarar verirken; büyüğünce yaptığı yaramazlıklar ne yazık ki kendisine zarar veriyor.) Yaşadığım şehre geri dönünce bir cemaate tabii olmanın önemini anlayıp bir cemaat arayışına girdim...

İlk, Menzil tarikatına gittim. Namaz vakti (daha faziletli diye) en ön safa geçmiştim. Namazdan sonra halka (hatme) yaptılar. En ön safta olduğum için bir anda halkanın içinde kaldım neyse zikir için taş dağıttılar, ortama mübarek ruhlar (bknz: ağal) falan gelecek diye gözlerimizi kapadık tabii ben çaktırmadan kirpiklerimin arasından bakıyorum kim gelecek, kim gidecek diye: ) zikrin sonlarına doğru benim tövbe (bknz: vaftiz) almadığımı fark ettiler bir tanesi ''kalk, kalk'' dedi , bir tanesi ''otur, otur'' derken zikir bitti. Zikirden sonra benimle özel olarak konuştular. Ben tövbe almamakta ısrar edince Menzil tarikatına üyelik kaydım olmadı...

Oradan, Kadiri tarikatına gittim. Namaz kıldıktan sonra hilal şeklinde halka yaptık. Şeyh efendi, halkanın ortasındaki koltuğuna oturdu. Şeyhin işaretiyle ışıklar söndü, zikir başladı. Zikir esnasında bir ara gözümü açtım önüm apaydınlık subhanAllah! nurlandım mı noldu dedim: ) meğer ki ortam loş olsun diye bir abi halkanın arkasında fenerle geziyormuş. Zikir bitti, ışıklar açıldı kimisi gömleğini çıkarmış kimisi kan-ter içinde... Kendi kendime dedim ki: zikir çek çek nereye kadar? Ben daha farzları bilmiyorum diyerek Kadiri tarikatına girmeden, ayrıldım...

Oradan, İsmailağa tarikatına gittim. Namazdan sonra sohbet oluyordu ama sohbetin kaynağı Kur'an değil, hadis değil. Kalın bir kitap var ''Mektubat-ı Rabbani'' diye oradan sürekli hoca birşey anlatıyor. Sohbetten sonra ırkçı duygularla küfür sistemine (o zamanlar küfrün ne olduğunu bilmiyorum ama sosyalizm fikrine sempati beslediğimden dolayı sisteme karşıydım) falan dua ettiği için İsmailağa tarikatına kalbim ısınmadı, ayrıldım...

Süleymancılar traş oluyorlar diye, Nurcular sürekli kusursuz kitapmış gibi ''Risale-i Nurdan'' ders yapıyorlar diye sevmiyordum. İnternette kendini ilahiyatçı olarak tanıtan Sosyalist İhsan Eliaçık'ı dinlemeye başlamıştım. İslam'da var olan birkaç hükmü inkar etmesiyle İhsan Eliaçık'ıda dinlemekten vazgeçtim...

En son, semtte bir mescid daha varmış oy falan kullanmıyorlarmış işin ilginç tarafı da o dönemlerde bende malum parti teşkilatında aktif bir görevdeyim: ) neyse bir gidelim (önyargılı olmayalım) dedim. Sağolsunlar beni hemen tekfir etmediler yavaş yavaş kafamda birşeyler oturmaya başladı ve ''Makdisi'nin - Demokrasi bir Dindir'' kitabını okuduktan sonra imanımı sorgulamaya başlayıp, şuurlanmaya başladım...

Not: Sofiler ve İsmailağa tarikatında gördüğüm güzel bir haslet vardı. Et, süt gibi hayvansal gıda alışverişlerini mescidin içinde ki kendilerine ait ufak büfeden yapıyorlardı...

Benzer konular:

Anket - Tevhid Akidesiyle Nasıl Tanıştınız ?

Anket - Tevhid Akidesiyle Tanıştıktan Sonra Yaşadıklarınız !

Tevhidle Tanışınca Çevrenizden Nasıl Tepkiler Aldınız ?

Allah Azze ve Celle size imanlarınız üzere sebat versin ve hak yolda ayaklarını(mı)zı sabit kılsın...

Sizleri islama faydalı bireylerden kılsın. Umuyorum ki başkalarının da hidayetine vesile olur ve kızıl develerden daha hayırlı azıklar elde edersiniz.
 
A Çevrimdışı

asliar

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
و عليكم السلام ورحمة الله وبركاته
Küçük yaştan beri klasik, sorgulamasına izin verilmeyen, muhafazakâr bir aile içerisinde büyümüş bir çocuktum. Belli döneme kadar ailemin fikirleriyle hayatıma devam etsem de, daha sonra fikirlerim tamamen değişti. Lise döneminde ciddi bir araştırma içine girmiş, islamdan bir hayli uzaklaşmış biriydim. Sonuç maalesef hıristiyan olmamla sonuçlandı. Bunda yanlış kişiler ile islamî konuşmalar içinde bulunmamın etkisinin de büyük olduğunu düşünüyorum.
Hıristiyan dediysem, kola içmenin bile haram sayıldığı bir mezhepti.
Hatta siyah çay bile içilmiyordu, genelde bitki çayı içerdik ))
Varoluşsal sancılar sonucu seçmiş olduğum yeni bir dinin bana aradığımı vereceğine o kadar emindim ki; bir süre gerçekten mutlu ve huzurluydum. İslamda bulamadığım ne varsa bulduğumu düşünüyordum. Benimsediğim siyasal ideolojime de en uygun din buymuş gibi geliyordu. Fakat bir süre sonra ciddi iç bunalımları, beni hıristiyanlıktan da uzaklaştırdı.
Sonrasında "evet Allah var, ama dinler gereksiz" gibi sapıkça düşünceler ve deizmi benimsedim. Artık daha rahat ve özgürdüm.

"Allah'a inanıyorum ama bir dine mensup olmak zorunda mıyım ki, müslüman kelime anlamı olarak "Allah'a teslim olan" demekse, ben de Allah'a teslim oluyorum." diyordum kendime. Semavi dinlerdeki ortak öğütleri uygulayıp iyi bir insan olmaya çalışıyordum.
Fakat bir süre sonra hem arkadaş çevresi, hem siyasi görüşüm beni "Allah varsa bunca zulm neden var?" klişelerine itti ve kaçınılmaz son; ateist olmuştum.
Ama sancılarım hiç bitmiyor, hep bir şeylere sığınmak istiyordum. Bunu hayatımdaki insanlarla gidermek istedikçe darbe üstüne darbe yiyordum adeta.
Ben cahiliyyenin en dibini, en pisini görmüş biriydim.
İslamdan uzak bir "müslüman" bile değildim; çünkü müslüman değildim.
Bugün müslümanlar ile savaşan kâfirlerden biriydim.

Tüm bunlar yaşanırken ben bir rüya gördüm. Hayatımın en korkunç rüyasıydı. Subhan Allah. İliklerime kadar yaşadım o anları.
Uyuyorum, cehennemin kapısında uyandım. Yüzümü, bedenimi saran sıcaklıkla uyandım. Yalvarıyorum. Allah’ım ne olur bir şans ver, vallahi çok pişmanım. Rabbim bir kere namaz kılayım da öyle at beni cehenneme.. Bir ses.. “Sen o hakkı kaybettin, atın cehenneme!” Uyandım. Uyandığıma ilk kez bu kadar şükretmiştim. Ezan okunuyordu uyandığımda. Bedenim, cehennemin sıcağını hissetmiş gibiydi. Yazın en kızgın güneşin altında kavrulursunuz da, deriniz ateş gibidir hani; işte öyleydim, uyandığımda.

Ve o sabah namaza başladım.
İman ettim, tüm çevremle iletişimimi kestim.
Bütün hesaplarımı kapattım, numaramı değiştirdim.
İman ettim, bir iki hafta sonra Rabb’im hidayet nasip etti, Tevhid’le tanıştım. Elhamdu Lillâh hidayetim o kadar çabuk gerçekleşti. Rabbime ne kadar şükretsem azdır.
İman ettim, direk tesettüre girdim, ferace ve büyük siyah şal takıyordum. Yaklaşık iki hafta kadar sonra elhamdu Lillâh eldiven takmaya başladım.
Adem Sözkesen'in bir cuma hutbesini dinlemiştim, cehennemden 2 nefes konulu hadisi anlatıyordu. O videodan sonra peçe takmaya karar verdim.
İman ettikten 1,5 ay kadar sonra peçeye girdim.
Elhamdu Lillâh İslâm ile tamamlanmış hissettim kendimi. Rabb’im beni İslâm ile şereflendirdikten sonra geçmişteki o depresif hallerimden eser kalmadı. Kendimi bir yere, bir şeylere ait hissedememe hissinden uzaklaştım. Tabiri caizse yeniden doğdum.
Benim varoluşsal sancılarım İslâm ile bitti.
Ben cahiliyyenin bataklığındayken, Allah azze ve celle beni İslâm vadisinde açan bir çiçeğe çevirdi.

Ben azılı bir kâfir iken Allah azze ve celle benden ümidini kesmemiş, bana islâm olmayı nasib etmiş. Benim müslüman olma sebebim bu ))

Çok uzun olduysa, affola.

Ne kadar guzel, duygulu, samimi ve ders dolu bir yazi olmus
 
A Çevrimdışı

asliar

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bence; oncelikle ailemiz musluman oldugu icin, hayata +1 ile baslamisiz. Ve baska dinde olsaydik da, onun da savunucusu olur muyduk yoksa bu dine girer miydik bunu ancak Allah bilir diye dusunuyorum. Benim, samimi olarak dusuncem bu.

Zaten tevhidin ne oldugunu idrak etmeden; muslumanlik ancak aileden gelen bir aidiyet gibi geliyor bana, soy gibi.

Velhasil, +1 le baslamak bir buyuk lutuf ama gerisi gelmedikce de, eksik kalir.
 
A Çevrimdışı

asliar

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Tevhid ile, Üniversitede öğretmenlik bölümünü terk ettikten sonra tanıştım. Okul yolunda gitmiyordu tabii bende yolunda gitmiyordum: ) en sonunda üniversiteyi terk ederek tevhidle tanışmaya ilk adımımı attım. (İnsanın küçükken yaptığı yaramazlıklar karşı tarafa zarar verirken; büyüğünce yaptığı yaramazlıklar ne yazık ki kendisine zarar veriyor.) Yaşadığım şehre geri dönünce bir cemaate tabii olmanın önemini anlayıp bir cemaat arayışına girdim...

İlk, Menzil tarikatına gittim. Namaz vakti (daha faziletli diye) en ön safa geçmiştim. Namazdan sonra halka (hatme) yaptılar. En ön safta olduğum için bir anda halkanın içinde kaldım neyse zikir için taş dağıttılar, ortama mübarek ruhlar (bknz: ağal) falan gelecek diye gözlerimizi kapadık tabii ben çaktırmadan kirpiklerimin arasından bakıyorum kim gelecek, kim gidecek diye: ) zikrin sonlarına doğru benim tövbe (bknz: vaftiz) almadığımı fark ettiler bir tanesi ''kalk, kalk'' dedi , bir tanesi ''otur, otur'' derken zikir bitti. Zikirden sonra benimle özel olarak konuştular. Ben tövbe almamakta ısrar edince Menzil tarikatına üyelik kaydım olmadı...

Oradan, Kadiri tarikatına gittim. Namaz kıldıktan sonra hilal şeklinde halka yaptık. Şeyh efendi, halkanın ortasındaki koltuğuna oturdu. Şeyhin işaretiyle ışıklar söndü, zikir başladı. Zikir esnasında bir ara gözümü açtım önüm apaydınlık subhanAllah! nurlandım mı noldu dedim: ) meğer ki ortam loş olsun diye bir abi halkanın arkasında fenerle geziyormuş. Zikir bitti, ışıklar açıldı kimisi gömleğini çıkarmış kimisi kan-ter içinde... Kendi kendime dedim ki: zikir çek çek nereye kadar? Ben daha farzları bilmiyorum diyerek Kadiri tarikatına girmeden, ayrıldım...

Oradan, İsmailağa tarikatına gittim. Namazdan sonra sohbet oluyordu ama sohbetin kaynağı Kur'an değil, hadis değil. Kalın bir kitap var ''Mektubat-ı Rabbani'' diye oradan sürekli hoca birşey anlatıyor. Sohbetten sonra ırkçı duygularla küfür sistemine (o zamanlar küfrün ne olduğunu bilmiyorum ama sosyalizm fikrine sempati beslediğimden dolayı sisteme karşıydım) falan dua ettiği için İsmailağa tarikatına kalbim ısınmadı, ayrıldım...

Süleymancılar traş oluyorlar diye, Nurcular sürekli kusursuz kitapmış gibi ''Risale-i Nurdan'' ders yapıyorlar diye sevmiyordum. İnternette kendini ilahiyatçı olarak tanıtan Sosyalist İhsan Eliaçık'ı dinlemeye başlamıştım. İslam'da var olan birkaç hükmü inkar etmesiyle İhsan Eliaçık'ıda dinlemekten vazgeçtim...

En son, semtte bir mescid daha varmış oy falan kullanmıyorlarmış işin ilginç tarafı da o dönemlerde bende malum parti teşkilatında aktif bir görevdeyim: ) neyse bir gidelim (önyargılı olmayalım) dedim. Sağolsunlar beni hemen tekfir etmediler yavaş yavaş kafamda birşeyler oturmaya başladı ve ''Makdisi'nin - Demokrasi bir Dindir'' kitabını okuduktan sonra imanımı sorgulamaya başlayıp, şuurlanmaya başladım...

Not: Sofiler ve İsmailağa tarikatında gördüğüm güzel bir haslet vardı. Et, süt gibi hayvansal gıda alışverişlerini mescidin içinde ki kendilerine ait ufak büfeden yapıyorlardı...

Benzer konular:

Anket - Tevhid Akidesiyle Nasıl Tanıştınız ?

Anket - Tevhid Akidesiyle Tanıştıktan Sonra Yaşadıklarınız !

Tevhidle Tanışınca Çevrenizden Nasıl Tepkiler Aldınız ?

Bu da epey gezintili bir arayis olmus. Yine Allah'in lutfuyla, dogru istikametle sonuclanmis bir hayat daha..
 
A Çevrimdışı

asliar

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
16 yaşımda iken namaza başlamıştım lakin henüz sorgulama gibi bir durumum yoktu. Namaz ve zikirler ile geçiyordu günüm, sonra bir şekilde ateist ve bilimum kafirlerin iddialarına merak sardım. Çok sancılı süreçlerden geçtim, her şüphe ile karşılaştığımda "Allah'ım seni daha iyi zikredebilmek için bu şüpheyi benden savuştur" diye dua ederdim. Bu çeşit çok duam olmuştur ve de "bu son, bunun cevabını bulayım diğer iddialara bakmayacağım" derdim. Allah azze ve celle sabırlıdır ya kardeşler, işte böyle dua etmeme rağmen yeniden o sayfalara bakar ve yine aynı duayı ederdim. Elhamdülillah Allah Subhanehu her zaman doğruyu göstertti, bu tür sitelere bakmaktan da komik bir olay neticesinde vazgeçtim. Kafirler kendilerini rezil etmişti, cehaletleri apaçık ortaya çıkmıştı. Elhamdülillah artık kurtulmuştum. Daha sonrasında ise selefin akidesi ile tanışmak nasip oldu, bu site vesilesi ile :)
Neden Müslümanız? Bu sorunun en iyi cevabını fıtratımız veriyor aslında, insan şüphe içinde bocalayarak bir hayat yaşayamaz. Olursa genellikle intihar ile biter. Allah Subhanehu bizi yarattı bize nimetler bahşetti, kitap indirdi peygamberler gönderdi. Bize iman etmeyi emretti, biz aciz kullar başka ne yapabilirdik zaten? İman etmek hepimiz üzerinde var olan bir haktır.

Uzunca kendi hikayemi anlatmışım, mazur görün lakin hoşuma gidiyor ne yapayım? :)

Yok bence o kadar da uzun olmamis.

Gordugum kadariyla; bu arayislarda egosunu sisirenler; intihar yoluna degil; kendilerine, kendilerini tanri edinme yoluna yoneliyorlar.

Sizin gibi samimi sekilde isteyenler de; zaman zaman nefsine dusup hatalar yapsa da; Allah, bir sekilde ozunun hatirina merhamet ediyor.
 
E Çevrimdışı

Ebu Müsenna

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bence; oncelikle ailemiz musluman oldugu icin, hayata +1 ile baslamisiz. Ve baska dinde olsaydik da, onun da savunucusu olur muyduk yoksa bu dine girer miydik bunu ancak Allah bilir diye dusunuyorum. Benim, samimi olarak dusuncem bu.

Zaten tevhidin ne oldugunu idrak etmeden; muslumanlik ancak aileden gelen bir aidiyet gibi geliyor bana, soy gibi.

Velhasil, +1 le baslamak bir buyuk lutuf ama gerisi gelmedikce de, eksik kalir.

Ben ailemizin Müslüman olmasıyla +1 ile başladık düşüncesine katılmıyorum. Nitekim Allah her kulunun fıtratına tedeyyün iç güdüsünü koyuyor ve kimseye torpil yapmıyor herkesi bu durumda adaletli bir şekilde yaratıyor ve özgür bırakıyor. Kendi adıma söylüyorum ben İslam ı ailemden öğrenmedim, onların İslam diye inandıkları veya inandırıldıkları şeyin hurafelerle dolu olduğunu gördüm. Yani onlarda belki ailelerinden atalarından gördükleri şeye inanıyorlar ama sorgulamıyorlar (ailem Müslüman onlar böyle diyorsa doğrudur diyorlar) ve dediğiniz minvalde bakarsak +1 değil - 1 ile başladığını düşünenler de olacaktır.
 
Y Çevrimdışı

Yoldaki İşaretler

....
İslam-TR Üyesi
Bence; oncelikle ailemiz musluman oldugu icin, hayata +1 ile baslamisiz. Ve baska dinde olsaydik da, onun da savunucusu olur muyduk yoksa bu dine girer miydik bunu ancak Allah bilir diye dusunuyorum. Benim, samimi olarak dusuncem bu.

Zaten tevhidin ne oldugunu idrak etmeden; muslumanlik ancak aileden gelen bir aidiyet gibi geliyor bana, soy gibi.

Velhasil, +1 le baslamak bir buyuk lutuf ama gerisi gelmedikce de, eksik kalir.
Hayata +1 başlamak diye birşey yok islamda.öyle birşey Kabul edersek adaletsizlik ortaya çıkar.Kişiyi Müslüman yapan aile durumu değildir.Müslümanlık Tevhidi hakkıyla bilip yaşamakla olur.Şirkten küfürden arınmış bir İslam inancıyla bu mümkün olur.Türkiye şartlarında şirkin ne olduğunu bilmeyen çok fazla insan var ve böyle bir ailede yetişip Şirki küfrü tağutu bilmeden kendini Müslüman zannetmek bir artı değildir.
 
عبيد Çevrimdışı

عبيد

إذا لم تخلص فلا تتعب
Hayata +1 başlamak diye birşey yok islamda.öyle birşey Kabul edersek adaletsizlik ortaya çıkar.Kişiyi Müslüman yapan aile durumu değildir.Müslümanlık Tevhidi hakkıyla bilip yaşamakla olur.Şirkten küfürden arınmış bir İslam inancıyla bu mümkün olur.Türkiye şartlarında şirkin ne olduğunu bilmeyen çok fazla insan var ve böyle bir ailede yetişip Şirki küfrü tağutu bilmeden kendini Müslüman zannetmek bir artı değildir.

Kardeşim İbrahim'in aleyhisselam duası ile çocukları peygamber olmuştur. Bu Allah'ın dileğine lütfudur.

Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse Allah (sizin yerinize) öyle bir topluluk getirir ki (Allah) onları sever, onlar da (Allah’ı) severler. Müminlere karşı alçak gönüllü/yumuşak huylu, kâfirlere karşı izzetlidirler. Allah yolunda cihad ederler ve kınayıcının kınamasından korkmazlar. Bu, Allah’ın lütfudur. Allah onu dilediğine verir. Allah (ihsanı ve lütfu bütün varlığı kuşatacak kadar geniş olan) Vâsi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir.
(5/Mâide, 54)

"Allah azze ve celle ona lutfunu verdi bana niye vermedi" diye kimse itiraz edemez, hâşâ.
Mülk onundur, mülkünde dilediği gibi tasarruf eder. Biz de onun lutfunu isteriz O'ndan.
Aşağıdaki hadiste bir mana da buna işaret etmektedir.
Ebû Hüreyre (r.a.) şöyle dedi:

Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslümanların fakirleri Resûlullah’a gelerek:

- Varlıklı Müslümanlar Cennetin yüksek derecelerini ve ebedî nimetleri alıp götürdüler, dediler. O zaman Resûl-i Ekrem:

- “Hayrola! Onlar ne yaptılar ki?” diye sordu. Fakir muhâcirler:

- Bizim kıldığımız namazı onlar da kılıyorlar. Tuttuğumuz oruçları onlar da tutuyorlar. Üstelik onlar sadaka veriyorlar, biz veremiyoruz. Köle âzâd ediyorlar, biz edemiyoruz, dediler. Resûlullah, onlara:

- “Sizden önde gidenlere yetişebileceğiniz, sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz, sizin yaptığınızı yapanlar dışında herkesten üstün olacağınız bir şeyi haber vereyim mi?” diye sordu.

- Evet, söyle yâ Resûlallah! dediler. Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:

- “Her farz namazın peşinden otuz üçer defa sübhânallah, Allâhüekber, elhamdülillah dersiniz.” Birkaç gün sonra fakir muhâcirler Resûlullah’a tekrar gelerek:

- Zengin kardeşlerimiz bizim yaptığımız tesbihleri duymuşlar. Aynını onlar da yapıyorlar, dediler. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

- “Ne yapalım! Artık bu Allah’ın bir lutfudur; Allah lutfunu dilediğine verir.” (Buhârî, Ezân 155; Daavât 18; Müslim, Mesâcid 142. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 24)
 
Ebu Tahir Çevrimdışı

Ebu Tahir

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
Hayata +1 başlamak diye birşey yok islamda.öyle birşey Kabul edersek adaletsizlik ortaya çıkar.Kişiyi Müslüman yapan aile durumu değildir.Müslümanlık Tevhidi hakkıyla bilip yaşamakla olur.Şirkten küfürden arınmış bir İslam inancıyla bu mümkün olur.Türkiye şartlarında şirkin ne olduğunu bilmeyen çok fazla insan var ve böyle bir ailede yetişip Şirki küfrü tağutu bilmeden kendini Müslüman zannetmek bir artı değildir.
Esselamu aleykum kardeşim
Ben buna tam olarak katılmıyorum...hayat +1 +2 başlamak mantıklı düşündüğün zaman gayet olması muhtemel..en basit örnek olarak elhamdulillah bizler bir şekilde tevhidi bulmuşuz iman etmişiz peki ya sen çocuğunu yetiştirirken tevhid çizgisi üzerinde yetiştirmeyecekmisin?tabiki öyle yapacaksın e otomatikman + 1 oluyor bu durumda..kendi çocuklarım olduğu için ve onları tevhidle elimden geldiğince yoğurmaya çabaladığım için aklıma en basitinden bu örnek geldi..bu gibi örnekler çoğaltılabilir..
 
A Çevrimdışı

asliar

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
+1'le baslamak; mesela cogunun gozleri gorup, kulaklarinin duyup, bir kisminin kor ve sagir dogmasi gibi.

Genel olarak goren ve duyan; digerine gore, birseyleri bulmada daha avantajli durumdadir.

Goruslerinize saygi duyuyorum.Kendiminkinin dogru oldugunu da iddia edemem. Ama benim dusuncem bu.
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
+1'le baslamak; mesela cogunun gozleri gorup, kulaklarinin duyup, bir kisminin kor ve sagir dogmasi gibi.

Genel olarak goren ve duyan; digerine gore, birseyleri bulmada daha avantajli durumdadir.

Goruslerinize saygi duyuyorum.Kendiminkinin dogru oldugunu da iddia edemem. Ama benim dusuncem bu.
Kör ve sağır dünyaya gelen kişi zaten çoğu konuda sorumlu tutulamayacağı için ahireti düşündüğümüzde asıl avantaj bu olabilir. Aklı var düşünebiliyor tamam ama aklı besleyecek elementlerden mahrum. Kuranı duymadan ayı yıldızı güneşi görmeden dünyadan gelip geçen bir kimseye ben Allahın hesap sormayacağına inanıyorum.
 
Nefer-i Guraba Çevrimdışı

Nefer-i Guraba

xxxxxxxxxxxxx
İslam-TR Üyesi
Çünkü;
47.36 - Şüphesiz dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer inanır ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, O size mükâfatınızı verir ve sizden mallarınızı (tamamen sarf etmenizi) istemez.


Nefislerini ilah edinlerle bu gerçek hatırlatınca korkmaları ve kızmaktaki altındaki gerçek bu.
 
Abdullahyuşa Çevrimdışı

Abdullahyuşa

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"O (Allah) ki hanginizin daha güzel amel yapacağını denemek/ortaya çıkarmak için ölümü ve hayatı yarattı. O (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) El-Ğafûr’dur."

(67/Mülk, 2)
 
Üst Ana Sayfa Alt