M
Çevrimdışı
Selam Aleykum Kardesler, bu konu hakkinda herkes kendi fikrini yazsa, Allahualem hepimizin imanini tazelemesine vesile olur InsaAllah
و عليكم السلام ورحمة الله وبركاته
Küçük yaştan beri klasik, sorgulamasına izin verilmeyen, muhafazakâr bir aile içerisinde büyümüş bir çocuktum. Belli döneme kadar ailemin fikirleriyle hayatıma devam etsem de, daha sonra fikirlerim tamamen değişti. Lise döneminde ciddi bir araştırma içine girmiş, islamdan bir hayli uzaklaşmış biriydim. Sonuç maalesef hıristiyan olmamla sonuçlandı. Bunda yanlış kişiler ile islamî konuşmalar içinde bulunmamın etkisinin de büyük olduğunu düşünüyorum.
Hıristiyan dediysem, kola içmenin bile haram sayıldığı bir mezhepti.
Hatta siyah çay bile içilmiyordu, genelde bitki çayı içerdik ))
Varoluşsal sancılar sonucu seçmiş olduğum yeni bir dinin bana aradığımı vereceğine o kadar emindim ki; bir süre gerçekten mutlu ve huzurluydum. İslamda bulamadığım ne varsa bulduğumu düşünüyordum. Benimsediğim siyasal ideolojime de en uygun din buymuş gibi geliyordu. Fakat bir süre sonra ciddi iç bunalımları, beni hıristiyanlıktan da uzaklaştırdı.
Sonrasında "evet Allah var, ama dinler gereksiz" gibi sapıkça düşünceler ve deizmi benimsedim. Artık daha rahat ve özgürdüm.
"Allah'a inanıyorum ama bir dine mensup olmak zorunda mıyım ki, müslüman kelime anlamı olarak "Allah'a teslim olan" demekse, ben de Allah'a teslim oluyorum." diyordum kendime. Semavi dinlerdeki ortak öğütleri uygulayıp iyi bir insan olmaya çalışıyordum.
Fakat bir süre sonra hem arkadaş çevresi, hem siyasi görüşüm beni "Allah varsa bunca zulm neden var?" klişelerine itti ve kaçınılmaz son; ateist olmuştum.
Ama sancılarım hiç bitmiyor, hep bir şeylere sığınmak istiyordum. Bunu hayatımdaki insanlarla gidermek istedikçe darbe üstüne darbe yiyordum adeta.
Ben cahiliyyenin en dibini, en pisini görmüş biriydim.
İslamdan uzak bir "müslüman" bile değildim; çünkü müslüman değildim.
Bugün müslümanlar ile savaşan kâfirlerden biriydim.
Tüm bunlar yaşanırken ben bir rüya gördüm. Hayatımın en korkunç rüyasıydı. Subhan Allah. İliklerime kadar yaşadım o anları.
Uyuyorum, cehennemin kapısında uyandım. Yüzümü, bedenimi saran sıcaklıkla uyandım. Yalvarıyorum. Allah’ım ne olur bir şans ver, vallahi çok pişmanım. Rabbim bir kere namaz kılayım da öyle at beni cehenneme.. Bir ses.. “Sen o hakkı kaybettin, atın cehenneme!” Uyandım. Uyandığıma ilk kez bu kadar şükretmiştim. Ezan okunuyordu uyandığımda. Bedenim, cehennemin sıcağını hissetmiş gibiydi. Yazın en kızgın güneşin altında kavrulursunuz da, deriniz ateş gibidir hani; işte öyleydim, uyandığımda.
Ve o sabah namaza başladım.
İman ettim, tüm çevremle iletişimimi kestim.
Bütün hesaplarımı kapattım, numaramı değiştirdim.
İman ettim, bir iki hafta sonra Rabb’im hidayet nasip etti, Tevhid’le tanıştım. Elhamdu Lillâh hidayetim o kadar çabuk gerçekleşti. Rabbime ne kadar şükretsem azdır.
İman ettim, direk tesettüre girdim, ferace ve büyük siyah şal takıyordum. Yaklaşık iki hafta kadar sonra elhamdu Lillâh eldiven takmaya başladım.
Adem Sözkesen'in bir cuma hutbesini dinlemiştim, cehennemden 2 nefes konulu hadisi anlatıyordu. O videodan sonra peçe takmaya karar verdim.
İman ettikten 1,5 ay kadar sonra peçeye girdim.
Elhamdu Lillâh İslâm ile tamamlanmış hissettim kendimi. Rabb’im beni İslâm ile şereflendirdikten sonra geçmişteki o depresif hallerimden eser kalmadı. Kendimi bir yere, bir şeylere ait hissedememe hissinden uzaklaştım. Tabiri caizse yeniden doğdum.
Benim varoluşsal sancılarım İslâm ile bitti.
Ben cahiliyyenin bataklığındayken, Allah azze ve celle beni İslâm vadisinde açan bir çiçeğe çevirdi.
Ben azılı bir kâfir iken Allah azze ve celle benden ümidini kesmemiş, bana islâm olmayı nasib etmiş. Benim müslüman olma sebebim bu ))
Çok uzun olduysa, affola.
16 yaşımda iken namaza başlamıştım lakin henüz sorgulama gibi bir durumum yoktu. Namaz ve zikirler ile geçiyordu günüm, sonra bir şekilde ateist ve bilimum kafirlerin iddialarına merak sardım. Çok sancılı süreçlerden geçtim, her şüphe ile karşılaştığımda "Allah'ım seni daha iyi zikredebilmek için bu şüpheyi benden savuştur" diye dua ederdim. Bu çeşit çok duam olmuştur ve de "bu son, bunun cevabını bulayım diğer iddialara bakmayacağım" derdim. Allah azze ve celle sabırlıdır ya kardeşler, işte böyle dua etmeme rağmen yeniden o sayfalara bakar ve yine aynı duayı ederdim. Elhamdülillah Allah Subhanehu her zaman doğruyu göstertti, bu tür sitelere bakmaktan da komik bir olay neticesinde vazgeçtim. Kafirler kendilerini rezil etmişti, cehaletleri apaçık ortaya çıkmıştı. Elhamdülillah artık kurtulmuştum. Daha sonrasında ise selefin akidesi ile tanışmak nasip oldu, bu site vesilesi ile
Neden Müslümanız? Bu sorunun en iyi cevabını fıtratımız veriyor aslında, insan şüphe içinde bocalayarak bir hayat yaşayamaz. Olursa genellikle intihar ile biter. Allah Subhanehu bizi yarattı bize nimetler bahşetti, kitap indirdi peygamberler gönderdi. Bize iman etmeyi emretti, biz aciz kullar başka ne yapabilirdik zaten? İman etmek hepimiz üzerinde var olan bir haktır.
Uzunca kendi hikayemi anlatmışım, mazur görün lakin hoşuma gidiyor ne yapayım?
Tevhid ile, Üniversitede öğretmenlik bölümünü terk ettikten sonra tanıştım. Okul yolunda gitmiyordu tabii bende yolunda gitmiyordum: ) en sonunda üniversiteyi terk ederek tevhidle tanışmaya ilk adımımı attım. (İnsanın küçükken yaptığı yaramazlıklar karşı tarafa zarar verirken; büyüğünce yaptığı yaramazlıklar ne yazık ki kendisine zarar veriyor.) Yaşadığım şehre geri dönünce bir cemaate tabii olmanın önemini anlayıp bir cemaat arayışına girdim...
İlk, Menzil tarikatına gittim. Namaz vakti (daha faziletli diye) en ön safa geçmiştim. Namazdan sonra halka (hatme) yaptılar. En ön safta olduğum için bir anda halkanın içinde kaldım neyse zikir için taş dağıttılar, ortama mübarek ruhlar (bknz: ağal) falan gelecek diye gözlerimizi kapadık tabii ben çaktırmadan kirpiklerimin arasından bakıyorum kim gelecek, kim gidecek diye: ) zikrin sonlarına doğru benim tövbe (bknz: vaftiz) almadığımı fark ettiler bir tanesi ''kalk, kalk'' dedi , bir tanesi ''otur, otur'' derken zikir bitti. Zikirden sonra benimle özel olarak konuştular. Ben tövbe almamakta ısrar edince Menzil tarikatına üyelik kaydım olmadı...
Oradan, Kadiri tarikatına gittim. Namaz kıldıktan sonra hilal şeklinde halka yaptık. Şeyh efendi, halkanın ortasındaki koltuğuna oturdu. Şeyhin işaretiyle ışıklar söndü, zikir başladı. Zikir esnasında bir ara gözümü açtım önüm apaydınlık subhanAllah! nurlandım mı noldu dedim: ) meğer ki ortam loş olsun diye bir abi halkanın arkasında fenerle geziyormuş. Zikir bitti, ışıklar açıldı kimisi gömleğini çıkarmış kimisi kan-ter içinde... Kendi kendime dedim ki: zikir çek çek nereye kadar? Ben daha farzları bilmiyorum diyerek Kadiri tarikatına girmeden, ayrıldım...
Oradan, İsmailağa tarikatına gittim. Namazdan sonra sohbet oluyordu ama sohbetin kaynağı Kur'an değil, hadis değil. Kalın bir kitap var ''Mektubat-ı Rabbani'' diye oradan sürekli hoca birşey anlatıyor. Sohbetten sonra ırkçı duygularla küfür sistemine (o zamanlar küfrün ne olduğunu bilmiyorum ama sosyalizm fikrine sempati beslediğimden dolayı sisteme karşıydım) falan dua ettiği için İsmailağa tarikatına kalbim ısınmadı, ayrıldım...
Süleymancılar traş oluyorlar diye, Nurcular sürekli kusursuz kitapmış gibi ''Risale-i Nurdan'' ders yapıyorlar diye sevmiyordum. İnternette kendini ilahiyatçı olarak tanıtan Sosyalist İhsan Eliaçık'ı dinlemeye başlamıştım. İslam'da var olan birkaç hükmü inkar etmesiyle İhsan Eliaçık'ıda dinlemekten vazgeçtim...
En son, semtte bir mescid daha varmış oy falan kullanmıyorlarmış işin ilginç tarafı da o dönemlerde bende malum parti teşkilatında aktif bir görevdeyim: ) neyse bir gidelim (önyargılı olmayalım) dedim. Sağolsunlar beni hemen tekfir etmediler yavaş yavaş kafamda birşeyler oturmaya başladı ve ''Makdisi'nin - Demokrasi bir Dindir'' kitabını okuduktan sonra imanımı sorgulamaya başlayıp, şuurlanmaya başladım...
Not: Sofiler ve İsmailağa tarikatında gördüğüm güzel bir haslet vardı. Et, süt gibi hayvansal gıda alışverişlerini mescidin içinde ki kendilerine ait ufak büfeden yapıyorlardı...
Benzer konular:
Anket - Tevhid Akidesiyle Nasıl Tanıştınız ?
Anket - Tevhid Akidesiyle Tanıştıktan Sonra Yaşadıklarınız !
Tevhidle Tanışınca Çevrenizden Nasıl Tepkiler Aldınız ?
و عليكم السلام ورحمة الله وبركاته
Küçük yaştan beri klasik, sorgulamasına izin verilmeyen, muhafazakâr bir aile içerisinde büyümüş bir çocuktum. Belli döneme kadar ailemin fikirleriyle hayatıma devam etsem de, daha sonra fikirlerim tamamen değişti. Lise döneminde ciddi bir araştırma içine girmiş, islamdan bir hayli uzaklaşmış biriydim. Sonuç maalesef hıristiyan olmamla sonuçlandı. Bunda yanlış kişiler ile islamî konuşmalar içinde bulunmamın etkisinin de büyük olduğunu düşünüyorum.
Hıristiyan dediysem, kola içmenin bile haram sayıldığı bir mezhepti.
Hatta siyah çay bile içilmiyordu, genelde bitki çayı içerdik ))
Varoluşsal sancılar sonucu seçmiş olduğum yeni bir dinin bana aradığımı vereceğine o kadar emindim ki; bir süre gerçekten mutlu ve huzurluydum. İslamda bulamadığım ne varsa bulduğumu düşünüyordum. Benimsediğim siyasal ideolojime de en uygun din buymuş gibi geliyordu. Fakat bir süre sonra ciddi iç bunalımları, beni hıristiyanlıktan da uzaklaştırdı.
Sonrasında "evet Allah var, ama dinler gereksiz" gibi sapıkça düşünceler ve deizmi benimsedim. Artık daha rahat ve özgürdüm.
"Allah'a inanıyorum ama bir dine mensup olmak zorunda mıyım ki, müslüman kelime anlamı olarak "Allah'a teslim olan" demekse, ben de Allah'a teslim oluyorum." diyordum kendime. Semavi dinlerdeki ortak öğütleri uygulayıp iyi bir insan olmaya çalışıyordum.
Fakat bir süre sonra hem arkadaş çevresi, hem siyasi görüşüm beni "Allah varsa bunca zulm neden var?" klişelerine itti ve kaçınılmaz son; ateist olmuştum.
Ama sancılarım hiç bitmiyor, hep bir şeylere sığınmak istiyordum. Bunu hayatımdaki insanlarla gidermek istedikçe darbe üstüne darbe yiyordum adeta.
Ben cahiliyyenin en dibini, en pisini görmüş biriydim.
İslamdan uzak bir "müslüman" bile değildim; çünkü müslüman değildim.
Bugün müslümanlar ile savaşan kâfirlerden biriydim.
Tüm bunlar yaşanırken ben bir rüya gördüm. Hayatımın en korkunç rüyasıydı. Subhan Allah. İliklerime kadar yaşadım o anları.
Uyuyorum, cehennemin kapısında uyandım. Yüzümü, bedenimi saran sıcaklıkla uyandım. Yalvarıyorum. Allah’ım ne olur bir şans ver, vallahi çok pişmanım. Rabbim bir kere namaz kılayım da öyle at beni cehenneme.. Bir ses.. “Sen o hakkı kaybettin, atın cehenneme!” Uyandım. Uyandığıma ilk kez bu kadar şükretmiştim. Ezan okunuyordu uyandığımda. Bedenim, cehennemin sıcağını hissetmiş gibiydi. Yazın en kızgın güneşin altında kavrulursunuz da, deriniz ateş gibidir hani; işte öyleydim, uyandığımda.
Ve o sabah namaza başladım.
İman ettim, tüm çevremle iletişimimi kestim.
Bütün hesaplarımı kapattım, numaramı değiştirdim.
İman ettim, bir iki hafta sonra Rabb’im hidayet nasip etti, Tevhid’le tanıştım. Elhamdu Lillâh hidayetim o kadar çabuk gerçekleşti. Rabbime ne kadar şükretsem azdır.
İman ettim, direk tesettüre girdim, ferace ve büyük siyah şal takıyordum. Yaklaşık iki hafta kadar sonra elhamdu Lillâh eldiven takmaya başladım.
Adem Sözkesen'in bir cuma hutbesini dinlemiştim, cehennemden 2 nefes konulu hadisi anlatıyordu. O videodan sonra peçe takmaya karar verdim.
İman ettikten 1,5 ay kadar sonra peçeye girdim.
Elhamdu Lillâh İslâm ile tamamlanmış hissettim kendimi. Rabb’im beni İslâm ile şereflendirdikten sonra geçmişteki o depresif hallerimden eser kalmadı. Kendimi bir yere, bir şeylere ait hissedememe hissinden uzaklaştım. Tabiri caizse yeniden doğdum.
Benim varoluşsal sancılarım İslâm ile bitti.
Ben cahiliyyenin bataklığındayken, Allah azze ve celle beni İslâm vadisinde açan bir çiçeğe çevirdi.
Ben azılı bir kâfir iken Allah azze ve celle benden ümidini kesmemiş, bana islâm olmayı nasib etmiş. Benim müslüman olma sebebim bu ))
Çok uzun olduysa, affola.
Tevhid ile, Üniversitede öğretmenlik bölümünü terk ettikten sonra tanıştım. Okul yolunda gitmiyordu tabii bende yolunda gitmiyordum: ) en sonunda üniversiteyi terk ederek tevhidle tanışmaya ilk adımımı attım. (İnsanın küçükken yaptığı yaramazlıklar karşı tarafa zarar verirken; büyüğünce yaptığı yaramazlıklar ne yazık ki kendisine zarar veriyor.) Yaşadığım şehre geri dönünce bir cemaate tabii olmanın önemini anlayıp bir cemaat arayışına girdim...
İlk, Menzil tarikatına gittim. Namaz vakti (daha faziletli diye) en ön safa geçmiştim. Namazdan sonra halka (hatme) yaptılar. En ön safta olduğum için bir anda halkanın içinde kaldım neyse zikir için taş dağıttılar, ortama mübarek ruhlar (bknz: ağal) falan gelecek diye gözlerimizi kapadık tabii ben çaktırmadan kirpiklerimin arasından bakıyorum kim gelecek, kim gidecek diye: ) zikrin sonlarına doğru benim tövbe (bknz: vaftiz) almadığımı fark ettiler bir tanesi ''kalk, kalk'' dedi , bir tanesi ''otur, otur'' derken zikir bitti. Zikirden sonra benimle özel olarak konuştular. Ben tövbe almamakta ısrar edince Menzil tarikatına üyelik kaydım olmadı...
Oradan, Kadiri tarikatına gittim. Namaz kıldıktan sonra hilal şeklinde halka yaptık. Şeyh efendi, halkanın ortasındaki koltuğuna oturdu. Şeyhin işaretiyle ışıklar söndü, zikir başladı. Zikir esnasında bir ara gözümü açtım önüm apaydınlık subhanAllah! nurlandım mı noldu dedim: ) meğer ki ortam loş olsun diye bir abi halkanın arkasında fenerle geziyormuş. Zikir bitti, ışıklar açıldı kimisi gömleğini çıkarmış kimisi kan-ter içinde... Kendi kendime dedim ki: zikir çek çek nereye kadar? Ben daha farzları bilmiyorum diyerek Kadiri tarikatına girmeden, ayrıldım...
Oradan, İsmailağa tarikatına gittim. Namazdan sonra sohbet oluyordu ama sohbetin kaynağı Kur'an değil, hadis değil. Kalın bir kitap var ''Mektubat-ı Rabbani'' diye oradan sürekli hoca birşey anlatıyor. Sohbetten sonra ırkçı duygularla küfür sistemine (o zamanlar küfrün ne olduğunu bilmiyorum ama sosyalizm fikrine sempati beslediğimden dolayı sisteme karşıydım) falan dua ettiği için İsmailağa tarikatına kalbim ısınmadı, ayrıldım...
Süleymancılar traş oluyorlar diye, Nurcular sürekli kusursuz kitapmış gibi ''Risale-i Nurdan'' ders yapıyorlar diye sevmiyordum. İnternette kendini ilahiyatçı olarak tanıtan Sosyalist İhsan Eliaçık'ı dinlemeye başlamıştım. İslam'da var olan birkaç hükmü inkar etmesiyle İhsan Eliaçık'ıda dinlemekten vazgeçtim...
En son, semtte bir mescid daha varmış oy falan kullanmıyorlarmış işin ilginç tarafı da o dönemlerde bende malum parti teşkilatında aktif bir görevdeyim: ) neyse bir gidelim (önyargılı olmayalım) dedim. Sağolsunlar beni hemen tekfir etmediler yavaş yavaş kafamda birşeyler oturmaya başladı ve ''Makdisi'nin - Demokrasi bir Dindir'' kitabını okuduktan sonra imanımı sorgulamaya başlayıp, şuurlanmaya başladım...
Not: Sofiler ve İsmailağa tarikatında gördüğüm güzel bir haslet vardı. Et, süt gibi hayvansal gıda alışverişlerini mescidin içinde ki kendilerine ait ufak büfeden yapıyorlardı...
Benzer konular:
Anket - Tevhid Akidesiyle Nasıl Tanıştınız ?
Anket - Tevhid Akidesiyle Tanıştıktan Sonra Yaşadıklarınız !
Tevhidle Tanışınca Çevrenizden Nasıl Tepkiler Aldınız ?
16 yaşımda iken namaza başlamıştım lakin henüz sorgulama gibi bir durumum yoktu. Namaz ve zikirler ile geçiyordu günüm, sonra bir şekilde ateist ve bilimum kafirlerin iddialarına merak sardım. Çok sancılı süreçlerden geçtim, her şüphe ile karşılaştığımda "Allah'ım seni daha iyi zikredebilmek için bu şüpheyi benden savuştur" diye dua ederdim. Bu çeşit çok duam olmuştur ve de "bu son, bunun cevabını bulayım diğer iddialara bakmayacağım" derdim. Allah azze ve celle sabırlıdır ya kardeşler, işte böyle dua etmeme rağmen yeniden o sayfalara bakar ve yine aynı duayı ederdim. Elhamdülillah Allah Subhanehu her zaman doğruyu göstertti, bu tür sitelere bakmaktan da komik bir olay neticesinde vazgeçtim. Kafirler kendilerini rezil etmişti, cehaletleri apaçık ortaya çıkmıştı. Elhamdülillah artık kurtulmuştum. Daha sonrasında ise selefin akidesi ile tanışmak nasip oldu, bu site vesilesi ile
Neden Müslümanız? Bu sorunun en iyi cevabını fıtratımız veriyor aslında, insan şüphe içinde bocalayarak bir hayat yaşayamaz. Olursa genellikle intihar ile biter. Allah Subhanehu bizi yarattı bize nimetler bahşetti, kitap indirdi peygamberler gönderdi. Bize iman etmeyi emretti, biz aciz kullar başka ne yapabilirdik zaten? İman etmek hepimiz üzerinde var olan bir haktır.
Uzunca kendi hikayemi anlatmışım, mazur görün lakin hoşuma gidiyor ne yapayım?
Bence; oncelikle ailemiz musluman oldugu icin, hayata +1 ile baslamisiz. Ve baska dinde olsaydik da, onun da savunucusu olur muyduk yoksa bu dine girer miydik bunu ancak Allah bilir diye dusunuyorum. Benim, samimi olarak dusuncem bu.
Zaten tevhidin ne oldugunu idrak etmeden; muslumanlik ancak aileden gelen bir aidiyet gibi geliyor bana, soy gibi.
Velhasil, +1 le baslamak bir buyuk lutuf ama gerisi gelmedikce de, eksik kalir.
Hayata +1 başlamak diye birşey yok islamda.öyle birşey Kabul edersek adaletsizlik ortaya çıkar.Kişiyi Müslüman yapan aile durumu değildir.Müslümanlık Tevhidi hakkıyla bilip yaşamakla olur.Şirkten küfürden arınmış bir İslam inancıyla bu mümkün olur.Türkiye şartlarında şirkin ne olduğunu bilmeyen çok fazla insan var ve böyle bir ailede yetişip Şirki küfrü tağutu bilmeden kendini Müslüman zannetmek bir artı değildir.Bence; oncelikle ailemiz musluman oldugu icin, hayata +1 ile baslamisiz. Ve baska dinde olsaydik da, onun da savunucusu olur muyduk yoksa bu dine girer miydik bunu ancak Allah bilir diye dusunuyorum. Benim, samimi olarak dusuncem bu.
Zaten tevhidin ne oldugunu idrak etmeden; muslumanlik ancak aileden gelen bir aidiyet gibi geliyor bana, soy gibi.
Velhasil, +1 le baslamak bir buyuk lutuf ama gerisi gelmedikce de, eksik kalir.
Hayata +1 başlamak diye birşey yok islamda.öyle birşey Kabul edersek adaletsizlik ortaya çıkar.Kişiyi Müslüman yapan aile durumu değildir.Müslümanlık Tevhidi hakkıyla bilip yaşamakla olur.Şirkten küfürden arınmış bir İslam inancıyla bu mümkün olur.Türkiye şartlarında şirkin ne olduğunu bilmeyen çok fazla insan var ve böyle bir ailede yetişip Şirki küfrü tağutu bilmeden kendini Müslüman zannetmek bir artı değildir.
Esselamu aleykum kardeşimHayata +1 başlamak diye birşey yok islamda.öyle birşey Kabul edersek adaletsizlik ortaya çıkar.Kişiyi Müslüman yapan aile durumu değildir.Müslümanlık Tevhidi hakkıyla bilip yaşamakla olur.Şirkten küfürden arınmış bir İslam inancıyla bu mümkün olur.Türkiye şartlarında şirkin ne olduğunu bilmeyen çok fazla insan var ve böyle bir ailede yetişip Şirki küfrü tağutu bilmeden kendini Müslüman zannetmek bir artı değildir.
Kör ve sağır dünyaya gelen kişi zaten çoğu konuda sorumlu tutulamayacağı için ahireti düşündüğümüzde asıl avantaj bu olabilir. Aklı var düşünebiliyor tamam ama aklı besleyecek elementlerden mahrum. Kuranı duymadan ayı yıldızı güneşi görmeden dünyadan gelip geçen bir kimseye ben Allahın hesap sormayacağına inanıyorum.+1'le baslamak; mesela cogunun gozleri gorup, kulaklarinin duyup, bir kisminin kor ve sagir dogmasi gibi.
Genel olarak goren ve duyan; digerine gore, birseyleri bulmada daha avantajli durumdadir.
Goruslerinize saygi duyuyorum.Kendiminkinin dogru oldugunu da iddia edemem. Ama benim dusuncem bu.