Çevrimdışı
Suriye'de Mart ayından beri devam eden katliam, "Futbolda şike" gibi sûni olaylarla kasıtlı olarak gündemden uzak tutulmuştu. Çünkü kâfir ABD, kuklası olan Esad rejiminin yerine geçirecek daha "ılımlı" bir kukla bulamadı henüz. Ve Suriye ayaklanması, şer güçlerinin hesabında pek yoktu. T.C. yöneticileri ve medya ise gerekli planı kusursuz uyguladılar.
Esad kâfirine katletmesi için zaman verildi ki, belki mazlumların ayaklanmasını "Öldürerek" bitirebilirdi. Ama bu olmadı, Allah Müslümanlara sebat verdi ve hâlâ "Allahu Ekber" nidalarıyla zalim kâfirlerin kulaklarını çınlatmaya devam ediyorlar. Ve tabi, her sene İsrail'e kükreyen numaracı İran ve Hizbullah'ın da Suriye'deki katliamı desteklediklerini, kâfir Esad'ı mühimmat ve paralı çetelerle desteklediklerini unutmamak gerek.
ABD, Suriye'li Müslümanların kararlılığı karşısında eşekten düşmüşe dönünce, Türkiye devreye girdi. Katliam sanki yeni başlamış gibi yöneticiler, medya ve yazarlar 2 haftadır Suriye'den, reformlardan, demokrasiden, carttan-curttan bahseder oldular. Bu arada dikkatleri mümkün olduğunca başka yöne çekmek için, inanılmaz bir "Somali'de kıtlık" yaygarası koparıldı.
Demokrasiyi ihraç etmekle görevli Türkiye'nin "Ortadoğu'da Sözü Geçen Bir Güç" olarak pazarlanması için, Ahmet Davutoğlu Suriye'ye gitti. 6 saat (tiyatrodan, anlaşmalı olarak) görüştüler. T.C Dışişleri Bakanı bütün dünyanın gözüne baka baka yalan söyledi. "Tanklar ve ağır silahlar Hama'dan çekildi. Artık aylar değil, günler var" denildi. Sahi neye günler var?
Samanyolu Tv ise hemen "Türkiye'nin istediği oldu" yaygarasını bastı. Esad kâfiri avanelerini numaradan çekti, bikaç saat sonra yeniden katliama kaldıkları yerden devam ettiler, ediyorlar. Bu uyduruk görüşmeden sonra "Türkiye'nin istediği oldu, Hama sessiz, sakin, merak edilecek birşey yok, hallettik!" mesajı verildi. Böylece Esad kâfiri ve avanelerine, katliamlarına kaldıkları yerden devam etmeleri için gerekli gündem oluşturuldu. Daha fazla öldürmeleri için katillere süre verildi, yani tabiri caizse daha kamuoyunun havası alındı.
Burada dikkat çekilmesi gereken hususlar var. Akıl sahipleri gördüler ki:
Görüşmeden sonra üzerine basa basa söyledikleri, "Tanklar ve ağır silahlar Hama'dan çekildi" teraneleriyle vermek istedikleri mesaj, hafif silahlarla ve bıçaklarla katliama devam edileceği ve buna izin verileceğidir. Yine "Aylar değil, günler kaldı" masalıyla da demek istedikleri şey, birkaç gün daha Suriye'li Müslümanların öldürülmesi, katledilmesi, tecavüze uğraması için anlaşma yapıldığıdır. Acaba kaç gün kaldı? Hem neye kaldı? Reformlara mı? Suriye'li Müslümanlar reform, meform istemiyor, "Rejim devrilecek, Esad defolacak" diyorlar.
Peki sonra ne olacak?
Suriye'li Müslümanların kararlılığını ve azmini iyi bilen ABD, T.C. ve İran tağutları 3'lü anlaşma yaptılar. Şimdi, Suriye'de bir İslami rejim kurulmasını engellemek için oyalama politikası güdülecek, kıytırık-ucu açık açıklamalarla kamuoyunun havası alınacaktır. Katliamsa son hız devam edecektir. Anlaşmanın ayrıntılarını Cihad Ruhu'ndan öğreneceksiniz inşaAllah....
Cihad Ruhu
Esad kâfirine katletmesi için zaman verildi ki, belki mazlumların ayaklanmasını "Öldürerek" bitirebilirdi. Ama bu olmadı, Allah Müslümanlara sebat verdi ve hâlâ "Allahu Ekber" nidalarıyla zalim kâfirlerin kulaklarını çınlatmaya devam ediyorlar. Ve tabi, her sene İsrail'e kükreyen numaracı İran ve Hizbullah'ın da Suriye'deki katliamı desteklediklerini, kâfir Esad'ı mühimmat ve paralı çetelerle desteklediklerini unutmamak gerek.
ABD, Suriye'li Müslümanların kararlılığı karşısında eşekten düşmüşe dönünce, Türkiye devreye girdi. Katliam sanki yeni başlamış gibi yöneticiler, medya ve yazarlar 2 haftadır Suriye'den, reformlardan, demokrasiden, carttan-curttan bahseder oldular. Bu arada dikkatleri mümkün olduğunca başka yöne çekmek için, inanılmaz bir "Somali'de kıtlık" yaygarası koparıldı.
Demokrasiyi ihraç etmekle görevli Türkiye'nin "Ortadoğu'da Sözü Geçen Bir Güç" olarak pazarlanması için, Ahmet Davutoğlu Suriye'ye gitti. 6 saat (tiyatrodan, anlaşmalı olarak) görüştüler. T.C Dışişleri Bakanı bütün dünyanın gözüne baka baka yalan söyledi. "Tanklar ve ağır silahlar Hama'dan çekildi. Artık aylar değil, günler var" denildi. Sahi neye günler var?
Samanyolu Tv ise hemen "Türkiye'nin istediği oldu" yaygarasını bastı. Esad kâfiri avanelerini numaradan çekti, bikaç saat sonra yeniden katliama kaldıkları yerden devam ettiler, ediyorlar. Bu uyduruk görüşmeden sonra "Türkiye'nin istediği oldu, Hama sessiz, sakin, merak edilecek birşey yok, hallettik!" mesajı verildi. Böylece Esad kâfiri ve avanelerine, katliamlarına kaldıkları yerden devam etmeleri için gerekli gündem oluşturuldu. Daha fazla öldürmeleri için katillere süre verildi, yani tabiri caizse daha kamuoyunun havası alındı.
Burada dikkat çekilmesi gereken hususlar var. Akıl sahipleri gördüler ki:
Görüşmeden sonra üzerine basa basa söyledikleri, "Tanklar ve ağır silahlar Hama'dan çekildi" teraneleriyle vermek istedikleri mesaj, hafif silahlarla ve bıçaklarla katliama devam edileceği ve buna izin verileceğidir. Yine "Aylar değil, günler kaldı" masalıyla da demek istedikleri şey, birkaç gün daha Suriye'li Müslümanların öldürülmesi, katledilmesi, tecavüze uğraması için anlaşma yapıldığıdır. Acaba kaç gün kaldı? Hem neye kaldı? Reformlara mı? Suriye'li Müslümanlar reform, meform istemiyor, "Rejim devrilecek, Esad defolacak" diyorlar.
Peki sonra ne olacak?
Suriye'li Müslümanların kararlılığını ve azmini iyi bilen ABD, T.C. ve İran tağutları 3'lü anlaşma yaptılar. Şimdi, Suriye'de bir İslami rejim kurulmasını engellemek için oyalama politikası güdülecek, kıytırık-ucu açık açıklamalarla kamuoyunun havası alınacaktır. Katliamsa son hız devam edecektir. Anlaşmanın ayrıntılarını Cihad Ruhu'ndan öğreneceksiniz inşaAllah....
Cihad Ruhu
