Son günlerde Nurettin Yıldız’ın el Kaide eleştirisi cihadi camianın gündemini işgal etmekte. Nurettin Yıldız’ın genele verdiği bir sohbette
(1) ithamlarda bulunmuştu. Daha sonra gelen tepkiler üzerine Nurettin Hoca sitesinde konuyla ilgili yeni bir açıklama daha yaptı ve söylemini devam ettirdi.
(2) Nurettin Yıldız’ın Türkiye’de etkili ve saygın konumda bir hoca olmasından ve söylemlerinin başka hocalar tarafından da dile getirilmesinden dolayı eleştirisine eleştiri yapma zarureti ortaya çıktı.
Nurettin Yıldız’ın söyledikleri gerçekten de kendisinden beklemeyeceğimiz şeylerdi. Allah hepimize basiret versin. Bir genç hata ederse kendi yanılır. Ama bir hoca hata ederse peşinden halkı sürükler ve mesuliyeti çok büyüktür. İthamlarını başlıklar halinde bakalım:
1-El Kaide’ye “Çete” İthamı Meselesi
Soru: “Hocam Eymen ez-Zevahiri Mısır için cihad çağrısı yaptı. Onun hakkında düşünceniz nedir?”
Nurettin Yıldız: “Bu ümmetin yükü bireysel birisi tarafından veya 5 kişilik bir çete tarafından taşınılması rüyada bile deli delirtecek kadar alıcı bir unsurdur. Bu ümmeti ümmetle iktidara gelmiş bir otorite taşıyabilir. Bir tarikat şeyhi bir cemaat başı bir çetenin başı ümmetin bütün dertlerine muhatap ettiği zaman gördüğünüz rezillikler ortaya çıkar.”
Nurettin Yıldız cihad komutanlarına çete lideri ithamı yaparak açıkça hakaret ediyor. Ümmetin kurtuluşu ve İslam nizamının yeniden kurulması için canını ve tüm dünyasını veren önder şahsiyetler böyle bir hakaretten beridir. Nurettin Hoca acaba “çete” ithamını İsrail’e karşı aynı tarzda savaşan HAMAS liderlerine de der miydi? Rusya için Şamil Basayev, Hattab, Dokku Umarov çete lideri idi. Mısır için Halid el İslambuli, Mervan Hadid çete lideriydi! Eğer biz kâfirlerin ağzıyla konuşacaksak bilin ki Cezayir kıyamının imamı Ömer Muhtar da, Kafkas kartalı Şeyh Şamil de aynı şekilde çete lideri olarak “düşman” tarafından görüldü. Nurettin Yıldız eğer Kaide komutanlarına çete lideri diyorsa bu liderlere de demelidir. O halde tüm dünyadaki cihadi hareketler çete, yapılan cihad da çete savaşı olur ki böyle bir söylem bile başlı başına tövbeyi gerektirir.
Nurettin Yıldız ses kaydının ilerleyen bölümünde İhvanü’l-Müslimin için
“Zaten adamlar otururken cihad yaptı 5 bin kişi kaybettiler” diyor. Oturanların yaptığı cihad oluyor da, direnenlerin yaptığı çete faaliyeti mi oluyor? Vallahi tarih bizlere Müslüman liderlerden Moğollara ve Haçlılara karşı oturanları değil, direnenleri İslam kahramanı olarak anlatıyor!
El Kaide ümmetin tüm yükünü taşıyacağı iddiasında değildir. El Kaide’nin derdi ümmeti ayağa kaldırmak, tüm dünyada İslam düşmanlarına karşı direnişi örgütlemektir. Eğer bu ümmetin yükü onlara kalmışsa burada onları eleştirmek yerine “Düşmanla savaşta neden onları yalnız bıraktık” özeleştirisinde bulunmak gerekir. Bugün İslam ümmeti 10 cephede savaşıyorsa ve bu savaşta en ön safta el Kaide’nin evlatları bulunuyorsa, elbette ümmetin gençleri onların peşinden gidecek ve onları dinleyecektir. Ortada bir rezillik yok. Ortada onurlu bir direniş var! Ortada bir rezillik var mı yok mu diye Suriye’de ve Afganistan’da mücahidler tarafından zindandan kurtarılan bacılarımıza sormaya var mısınız?!
2- Şeyh Usame Amerika’ya Çalışıyordu Meselesi
“Amerika’yla çalıştığını kendi ağzından duydum ben ama Rusya’ya karşı çalışıyorlardı. Sonra cepheleri ayrıldı bu gördüğünüz manzara oldu.”
Bu şekilde söylemler ile oluşturulmak istenen zan çok büyük bir vebaldir. Şeyh Usame Nurettin Yıldız’a ne dedi, neyi kastetti şimdi açıklayabilir mi? Bizzat Amerika tarafından şehid edilmiş biri hakkında böyle bir itham yapmanın ne manası var? Nurettin Yıldız şeyh Usame’ye ajan yani münafık demiyor olsa da, bu konuyu tekrar açarak bu iftiranın yeniden zihinlerde yer edinmesine hizmet ediyor. Şeyh Usame’ye Amerikan ajanı diyen onca münafık ve onca kıskanç belam varken böyle bir şeyi gündem etmek olur mu? Şeyh Usame Amerika’ya bu yüzyılda en büyük darbeleri vurmuş adamdır. 11 Eylül’den önce dünyanın tek süper gücü, istediği zaman istediği ülkeyi işgal edecek kudrette bir Amerika vardı. El Kaide ile savaşla geçen 13 yılın ardından Amerika’ya bir bakın: Afganistan’da yenildi, Irak’ta kaçtı, binlerce askerini kaybetti, trilyonlarca dolar zarara girdi. Usame’nin şehadeti Amerikan halkını ve liderlerini sevinçten sokağa döktü, acaba bizim hocalar bir gün öldüğünde bir tane Amerikalı sevinecek mi? Umurunda bile olmayacak çünkü düşman kendisine zarar vereni, kendisine darbe vuranı tanır. Şeyh Usame Amerika’nın kibrini kırmış ve otoritesini sarsmış el Kaide’nin kurucusu olarak dünya tarihine geçmiştir. Onu Amerika ile beraber çalışıyordu imajı verenlere sormak gerek; “Siz Amerika’yla beraber çalışmadığınız halde neden Şeyh Usame’ye yapıldığı gibi üzerlerinize ordular gönderilmiyor, akrabalarınız tutuklanmıyor, oğullarınız öldürülmüyor?!”
3- Zevahiri’nin Para İçin Fetva Verme Meselesi
“Mısır için cihad çağrısı 5 tane genç gitsin orda ölsün demekten başka bir şey değildir. Afganistan’da oturup mısır a cihada gidin denmez. Zaten adamlar otururken cihad yaptı 5 bin kişi kaybettiler. Öyle bir şey demek için Mısırdan para almış olabilir o (Zevahiri).”
Nurettin Yıldız sanırım gecenin çok geç bir vaktinde konuşmuş çünkü şu sözleri sağlıklı bir Müslüman demez, diyemez! Şeyh Zevahiri cihad çağrısını para için yapıyor öyle mi? Allah’tan kork hoca! Şeyh Zevahiri para için gençleri ölüme mi gönderiyor?! Ne yapacak parayı Afganistan’ın mağaralarında? Kışın odun yerine dolar mı yakacak ateşte? Sen rüşvet için cihad çağrısı yapar mısın? Yapmazsın. Ümmetin kurtuluşu için yıllarını zindanlarda ve cihad meydanlarında geçirmiş olan Şeyh Zevahiri yapar ama öyle mi?! Şeyh Zevahiri Mısır’da seçkin ve zengin bir aileden gelen doktordu. Tüm malını ve ailesini cihad yolunda feda etti. 2001 yılında Amerika’nın başlattığı Haçlı Seferinin ilk ayağı olan Afganistan işgalinde Amerikan bombardımanında tüm ailesi şehid oldu. Bu olay Türkçeye yeni çevrildi:
“Ve sonra gözlerini eliyle kapatıp ağlayan şeyhimiz Usame’ye baktı ve ona ‘Ey Emirimiz, bil ki benim ailem, Afganların, Filistinlilerin ve Iraklıların ailelerinden daha kıymetli değildir! Vallahi benim ailem onların aileleri ile eşittir, Allah’tan onlara rahmet etmesini ve onları affetmesini dile! Bu savaş kâfir toplumların İslam’a karşı yürüttüğü bir savaştır, biz de olacaklara hazırlıklı olalım ve her durumda Allah’a hamd edelim!’ dedi. Biz Şeyh’in (Zevahiri’nin) bu sabrına hayret ettik ve ona ‘Ümmetin sabırlı olanı’ diyen doğru demiş.’ dedik.” (3)
Böyle bir şahsiyet para alıp cihad ilan edecek öyle mi? Ne yapacak parayla peki? Ailesine güzel bir mezar mı?! Evet, Afganistan’da oturup Mısır’a cihada gidin denir! Nurettin Yıldız’ın kendisi İstanbul’da oturup başka bir şehre sohbete adam göndermesi kadar doğal bir durumdur bu!
“Zaten adamlar otururken cihad yaptı 5 bin kişi kaybettiler.” diyor Nurettin Hoca. 5 bin kişi direnerek ölseydi bugün Sisi rahat rahat koltuğunda oturur muydu yoksa Esad gibi her gününü son gün olarak mı yaşardı? Nurettin Yıldız’ın el Kaide’ye bu kadar ağır söylemlerde bulunmasının sebebi de metod olarak İhvan zihniyetini takip etmesidir. Gandi tarzı sivil itaatsizlikle bir sonuca varamadıkları ve asla varılamayacağı ise ortadadır.
(4) Bu metodu reddeden cihadi menhecin yolu ise açık ve net bir şekilde Allah’ın kitabında yazılıdır:
“Kendilerine savaş açılan Müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle savaş için izin verildi. Şüphe yok ki Allah’ın onlara yardım etmeye gücü yeter.” (22/Hacc: 39)
4-El Kaide’nin Âlimleri ve Dağda Yaşama Meselesi
“Ümmet adına konuşmak Allah adına imza atmaktır. Burada cihad gerekir yani öl ve öldür demek çok ucuz söylenebilir bir söz değil bu. Yanında kaç âlim var kaç ümmet önderiyle berabersin. Hangi dağda yaşadığın belli değil. Cep telefonu bile belki kullanmıyorsun yakalanacağım diye bir inden konuşulmaz bu sadece zayiattır.”
Nurettin Hoca’nın söyledikleri nerden tutsak elimizde kalacak bir durumda. Önce Kaide’nin âlimleri meselesine girelim. El Kaide dediğimiz hareket bir sivil toplum hareketi ya da haftalık çay sohbeti yapan bir dernek değildir. El Kaide işgal edilmiş İslam coğrafyasını kurtarmaya ve tüm dünyadaki firavuni sistemleri yıkmaya and içmiş küresel cihad hareketidir. Bu nedenle tüm dünyadaki cihad cephelerinden ve âlimlerinden kendilerine katılım olmuştur. El Kaide liderleri ve âlimleri güvenlik nedeniyle isimlerini gizlerler. Çünkü onlar Nurettin Hoca gibi konferans vererek cihad etmiyorlar!
Asrın Hubeli Amerika önderliğindeki Haçlı Ordusu’na karşı savaşta olan el Kaide’nin lider kadrosundaki dünya çapında birçok âlim ve önder vardır. Birçoğu şehid olsa da yeni katılımlar ile sayı daima artmaktadır. Usame bin Laden (şehid), Abdullah Azzam (şehid), Ebu Yahya el Libi (şehid), Atiyetullah Libi (şehid), Mustafa Ebu Yezid (şehid), Ebu Hafs el Mısri (şehid), Enver Evlaki (şehid), Ebu Halid es Suri (şehid), Ali bin Hudeyr (esir), Ebu Katade el Filistini (esir), Eymen Zevahiri, Süleyman Ulvan, Ebu Muhammed el Makdisi, Sami Ureydi, Şeyh Ebu Zübeyr, Nasir el Vuheyşi, Süleyman el Muhacir, Ebu Halil el Mekki… Bu şahsiyetler önde olan ve meşhur olanlar. Buzdağı misali güvenlik nedeniyle bilinmeyen isimler ise çok daha fazlası. Eğer ilim ölçme gibi bir iddiası olan varsa bu konuda da hiçbir hareket el Kaide’ye yaklaşamaz bile. Örnek verecek olursak Somali’de Usame bin Laden tarafından davet çalışmaları yapmakla görevlendirilen Şeyh Yusuf El Uyayri hem Kur’an hem Kutub-i Sitte hafızıydı ve Somali’de açtığı medreselerde günümüzün eş Şebab âlimleri yetişti.
(5)
El Kaide’nin biatlı olduğu Afganistan İslam Emirliği (Taliban) ise talebeler demektir ki kurucusu Molla Ömer, saygın bir medrese şeyhi iken diğer âlimler ve talebeleri ile bu hareketi kurmuştur. Taliban’ın kurulduğu medreseler Deobandi Medreseleri olup yüzlerce yıldır ilim öğretilen, üst düzey ilmi eğitim verilen yerlerdir. Yani Taliban’ın tüm kadrosu medreselerin üst düzey hocalarıdır. Taliban ve el Kaide’yi yanlarında alimlerin ve önderlerin olmadığıyla itham eden Nurettin Hoca’ya sormak gerek: “Yanında sana tabi olan dünya çapında sadece bir alim var mı?!”
Dağda yaşama, inden konuşma meselesine gelince…
Dağda, mağarada yaşamalarını küçümsemek, bu konudan eleştiri konusu çıkarmak savaşın doğasından uzak kalmanın tezahürüdür. Düşmanın hava üstünlüğü olduğu her savaşta karşı taraf güvenli bölgelerden ordusunu yönetir. Bu da coğrafi koşullara göre değişir. Vietnam gerilla liderleri ormanın derinliklerinde Amerika’yı yerle bir etmedi mi? İkinci dünya savaşında uçak üstünlüğü savaşın başında Almanya’daydı ve İngiltere lideri Churchill yerin altında yaşıyordu. Savaşın sonlarında Almanya lideri Hitler yerin altında “mağaradan” ordusunu yönetmek zorunda kaldı. Sovyet işgali sırasında Afgan cihad komutanları gene aynı mağaralardaydı ama dönemin süper gücü Sovyet ordusunu yerle bir ettiler. “Mağarada yaşıyorsun, cep telefonu bile belki kullanmıyorsun” diyerek olayı dramatize etmeye gerek yok. Mağarada yaşayınca “mağara adamı”, beş katlı apartmanda yaşanınca “medeni insan” olunmuyor!
Düşman kadar ne yazık ki dünyayı dize getiren cihad liderlerinin hakkını vermiyoruz. El Kaide iletişimde “Esraru’l-Mücahidin” programını internetten kullanıyordu ve üst düzey bir yazılım olan bu programın algoritmasını Amerika kıramamıştı. Şeyh Usame’nin evini bastıklarında algoritmayı ele geçirdikleri iddiası ortaya atıldı ki el Kaide’nin yazılım mühendisleri yeni bir iletişim programı olan “Emnu’l-Mücahid” programını geliştirdiler.
(6)
Bir örgüt dünyanın süper gücüne kafa tutuyorsa perde arkasında dâhiler ve büyük kahramanlar olmak zorundadır. Bu gerçeği Türkiye’deki hocalar kabul etmek istemeseler de bu yüzyılın İslam tarihine damgasını vuranlar ortadadır. Onlar “mağarada” yaşayarak düşmanın ekonomisini çökerttiler, onlar dağlarda savaşarak düşman ordusuna ağır kayıplar verdirdiler. Peki, “bizim” hocalar apartmanda yaşadı da Amerika kahroldu öyle mi? Bizim hocalar cep telefonu kullandı da ümmetin esirleri kurtarıldı öyle mi? Hocalarımızdan istediğimiz cihada, cihad edenlere ve onlara komutanlık verenlere en azından “düşman” kadar saygılı olmalarıdır. Ümmetin kurtuluşu için can veren bu yiğitlere sahip çıkmayanlar, mahşer günü onların yüzüne bakamayacaktır.
2004’e kadar Usame Bin Ladin’i yakalamakla görevli CIA timinin başında bulunan Michael Scheuer’ın en büyük düşmanı olarak tanımladığı Usame bin Ladin hakkında söylediklerine baktığımızda, düşmanın Şeyh Usame ve Zevahiri’ye duyduğu saygıyı hocalarımızın duymadığını ne yazık ki görmekteyiz:
Scheuer, Bin Ladin için şunları söylüyor: “Bence o olağanüstü bir adamdır. Onların dünyasına Müslümanların toplumuna bir bakarsanız son 50 yılda bizim tarihimizi Usame bin Ladin kadar olumsuz şekilde değiştiren başka bir kişi yoktur. Bu beni bir düşman olsa bile oldukça sarsıyor ve etkiliyor. Onu tanımak ve saygı duymak açısından da böyle…”
Scheuer şöyle devam ediyor: “Bu adam biz ister kabul edelim ister etmeyelim İslam tarihindeki kahramanlarla oldukça ortak özellik taşıyor, çok samimi, sade yaşantılı, politik sayılacak güzel bir Arapça konuşuyor, çatışmalarda 4 defa yaralanmış, oldukça fakir olan İslam dünyasında devasa bir serveti elinin tersiyle itmiş. 20 milyar doları olmasına rağmen bu servetten vazgeçmiş ve gitmiş 20 yıldır Afganistan’ın kirli sularını içerek yaşıyor. O kendisine saygı duyulması gereken bir kişidir. Saygı duymazsak yenemeyiz de.” (7)
Küresel cihad hareketi kim ne derse desin işine bakmakta, ümmetin topraklarından yerli ve yabancı düşmanı söküp atmaya devam etmektedir. Hocalarımız elleriyle destek vermiyorlarsa dilleriyle destek vermelidir. Bunu yapmaları, onları Şeyh Makdisi, Şeyh Ebu Katade ve Şeyh Süleyman Ulvan gibi zindan âlimleri yapacaktır ve ümmetin evlatları onların izinden şerefle gidecektir. Yok eğer elleriyle desteklemedikleri gibi dilleriyle de onlara muhalefet edeceklerse, Resulullah (sav)’in Müslim’de geçen Taifetu’l Mansura hadislerini bir kez daha hatırlamaya ve hatırlatmaya yarar vardır:
Muaviye bin Kurra, babasından şöyle rivayet etmiştir:
“Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Ümmetimden bir taife, kıyamet kopuncaya kadar Allah’ın yardımına mazhar olmaya devam edecek, onları mahrum bırakanlar onlara zarar veremeyecektir.”
İmran bin Hani’den şöyle rivayet edilmiştir: “Ben Muaviye’yi minber üzerinde şunu söylerken işittim: ‘Resulullah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle derken işittim:
“Ümmetimden bir grup Allah’ın emrini yerine getirmeye devam edecektir. Onları yalnız bırakanlar veya kendilerine muhalefet edenler, Allah’ın emri gelinceye kadar onlara bir zarar veremezler ve onlar insanlara karşı muzaffer olacaklardır.”
Amr bin Şuayb, babasından şöyle rivayet etmiştir: “Muaviye hutbeye çıktı ve şöyle dedi: “Âlimleriniz nerede? Alimleriniz nerede?! Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
“Ümmetimden bir topluluk insanlara karşı galip gelinceye kadar kıyamet kopmaz, kendilerine kimin yardım ettiğine ya da yardım etmediğine de aldırış etmezler.”
Allah bizleri dünyada onlara hizmet eden, mahşerde de onlarla haşrolanlardan kılsın…
Hazırlayan: Beyaz Minare Kitap
-Kaynaklar-
1-http://www.youtube.com/watch?v=a-eS-7IepS0
2-
Tenkide Bile Tahammülü Olmayan Mü’min Kardeşlere (El-Kaide Değerlendirmesi)
3-
http://www.ummetbulteni.com/seyh-eymen-zevahiri-ailesinin-sehadet-haberini-nasil-aldi.html
4- Bakınız:
http://www.ummetbulteni.com/ihvan-zihniyeti-hezimete-mahkumdur.html
5-
http://www.pressmedya.com/dosya/2854/somalide-neler-oluyor.html
6-
incanews.com
7-
Bin Ladin'i yakalama timi başkanı Scheuer: O saygıdeğer bir adam (Video) - Press Medya