Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü,
Kimyasal silah kullanarak kadın, çocuk, yaşlı, hayvan demeden müslümanları öldürmek ve bunu yaparken de şeriatın tüm ahkam ve kurallarını çiğnemek kabul edilemez.. Suriye’de olanlar tüm ümmeti üzmekte ve acılarımız katlanırcasına bu elem ve hüzün devam etmektedir.. Fakat İslam’da sırf intikam almak duygusuyla hareket etmek ve bu şekilde Müslüman veya müslüman olmayanları öldürmek de kabul edilemez..
İsra 15. suresinde, Allah c.c. şöyle buyuruyor: “Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiç bir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, bir elçi gönderinceye kadar (hiç bir topluma) azab edecek değiliz.” Ancak Nusret Cephesi’nin insanları asker-sivil ve çocuk-yaşlı ayrımı yapmadan ve şer’i hukuk kapsamı dikkate almadan sırf intikam amaçlı olan hareketi tasvip edilemez.. Bu bağlamda en çok dikkat edilmesi gereken bu tür eylemlerin, yani intikam amacıyla başkalarının öldürülmesinin, İslam’ın adalet kavramının her yönünden ele alınmadan aceleyle ifa edilmesidir.. Ki "İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir" [İsra:11] ayeti bu noktaya dikkat çekmektedir..
Abdullah b. Ömer r.a’dan rivayet edildiğine göre: "Allah Resulü s.a.v.’in katıldığı savaşlardan birisinde, bir kadın öldürülmüş olarak bulundu. Bunun üzerine Rasulullah s.a.v. savaşlarda kadınların ve çocukların öldürülmesini yasakladı.” (Buhari, Cihad 146)
Enes b. Malik r.a’dan: Hz. Rasulullah s.a.v. bir askeri birlik veya bir orduyu uğurlarken şöyle derdi: “Allah’ın adı ile yola çıkın. Allah’ın dini için Allah adına savaşın. İhtiyarları öldürmeyin.” (Ebu Dâvud, Cihad 90)
Abdullah b. Abbas r.a.’dan:Rasulullah s.a.v. ordusunu gönderdiği zaman, onlara şöyle emir verirdi: “...Çocukları ve manastır ehlini öldürmeyin” (Müsned, I, 300)
Rasulullah s.a.v. gönderdiği seriyyelere emir verirken şöyle buyururdu: “İşçileri ve hizmetçileri öldürmeyin…” (Müsned, III, 413)
Sivil asker noktasındaki ayrım, ayette geçen “Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez" [Bakara:190] ayetine göre olmalıdır.. Dikkat edilirse burada bile aşırı gidilmek suretiyle, intikam almak, insanların uzuvlarını kesmek, kadın, çocuk ve yaşlıları öldürmek yasaklanmıştır..
Peygamberimiz s.a.v. Uhud Savaşı'nda amcası Hz. Hamza'nın cesedini parçalanmış olarak görünce derin bir üzüntü duydu ve: "Eğer Allah bana zafer nasip ederse, Hamza'ya yapılanın karşılığında 30 müşrike aynı muameleyi yapacağım." dedi. Bunun üzerine: "Ceza verecek olursanız size yapılanın misliyle cezalandırın.Ama eğer sabrederseniz bilin ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır." [Nahl:16/126] âyeti nâzil olunca, Peygamberimiz s.a.v. yemininden vazgeçti ve keffâret ödedi. (Heysemî, Mecmau'z- Zevâid)
Haberde Nusret Cephesi'nin İslam fakihlerinden aldığı 'Allah'ın düşmanı olan Nusayrileri öldürme fetvası geçiyor. Bu fetvanın tam metnini gören akhiler var mı? Bu fetvayı kim vermiş?
islam savaşçısı akhinin dediği gibi, Şeyh Zevahiri en son beyanatında Nusret Cephesi de dahil tüm mücahidlere şunu emretmişti.. Ehl-i Sünnet’le savaşmadıkları takdirde Rafiziler, İsmaililer, Kadiyaniler ve aşırı Sufiler (Ğulât-ı Sûfiyye) gibi sapkın mezheplerle savaşmaktan kaçınılmalıdır. Ehl-i Sünnet’le savaşsalar bile verilen cevap doğrudan savaşa katılanlarla sınırlı olmalıdır. Aynı zamanda sadece kendimizi savunduğumuzu net olarak belirtmeliyiz. Aralarındaki bize karşı savaşa katılmayanlar ve aileleri evlerinde, ibadet yerlerinde, dini merasimleri ve dini toplantılarında hedef alınmamalıdır. Mücahidlerin kontrolleri altındaki alanlara gelince, bu mezheplere hikmetle muamele edilmeli, İslam’a davet edilmeli, şüpheleri yok edilerek bilinçlendirilmeli ve daha büyük bir zarara yol açmayacak şekilde iyiliği emredip kötülük nehyedilmeli, bu suretle Mücahidlerin sürülmesi, kitlelerin isyan etmesi ve düşmanların bu bölgeleri işgal etmek için istismar edebileceği huzursuzluklar çıkması gibi hadiselerin önüne geçilmelidir. Bizimle savaşanların aileleri olsalar bile muharip olmayan kadın ve çocuklarla savaşmaktan ve onları öldürmekten kaçının. Mümkün olduğu kadar onları hedef almayın… Şeyh Zevahiri böyle bir emir vermişken, Nusret Cephesi Emir'e itaat noktasında nasıl O'nun dediklerinin tersini yapar?
Bu gibi durumlarda nasıl hareket edilmesi gerektiğini en güzel bir şekilde uygulayan Selahaddin Eyyubi olmuştur.. 1187’de Kudüs’ü Haçlılar’dan geri aldıktan sonra, Haçlılar’ın Müslümanların kutsal mekanlarına yaptıklarına rağmen onlardan intikam almamıştır.. O "Mücahidler Mücahidi"nin askerleri o kadar disiplinliydi ki fetih ertesi ne ölüm ve de şiddet meydana gelmişti..
