Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Nusret Cephesi “yasak Bölgeye” Golan Tepelerine Girince Terör Örgütü Oldu!

sirati mustakim Çevrimdışı

sirati mustakim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
10149882_10201721332016950_1502079783_n.jpg


Şam beldesinde Esed Rejimine karşı faaliyet gösteren Nusret Cephesi Türkiye hudutları içerisinde herhangi bir terör eyleminde bulunmamasına rağmen ani bir kararla Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu tarafından Terör örgütleri listesine dâhil edildi.

Kamuoyunda bu ani kararın alınmasında İsrail’in parmağı olduğu söylentileri ayyuka çıkmış durumda. Malum Nusret Cephesi kontrol altına aldığı bölgelere İsrail sınırlarında bulunan Golan tepelerini de ekledi ve Nusret Cephesinin Faziletli Emirleri her fırsatta Esed rejimini devirir devirmez Filistin deki işgalci İsrail rejimini yok edeceklerini beyan ediyor.

Peki, Nusret Cephesi’nin İsrail menfaatlerini tehdit etmesi Türkiye yi neden rahatsız ediyor? Ak parti iktidarının söylemleri ile icraatları büyük farklılıklar gösteriyor.

Türkiye Cumhuriyeti tarafından Nusret Cephesi’nin Tanzim Kaide örgütü ile ilişkili olduğu gerçeği Nusret Cephesi Golan tepelerine ulaşınca mı fark edildi?

Yeryüzünün dört bir yanında oluk oluk akan Müslüman kanının durdurulması adına fiili olarak Tanzim Kaide haricinde hangi hükümet veya organizasyon müdahalede bulunmuştur?

Ak parti hükümeti onlarca yıldır siyasetini akan Müslüman kanı üzerine bina etmiştir. Bu oluşum Müslüman kanını iktidarı için bir meta, malzeme ve popülerlik aracı olarak kullanmasına rağmen elde ettiği başarıyı ve muazzam gücü asla ve asla zulme uğrayan Müslüman toplulukların menfaatine kullanmadığı ortadadır.

Ak parti iktidarı onlarca yıldır katledilen ve sürgün edilen milyonlarca Müslüman için cılız kınamalar ve bir kaç koli yardım paketi yollamaktan başka ne yaptı? Hatta bu cılız kınamalar ve yardım paketleri yardımları dahi salih bir niyet ile yapılmadı. Bunların tek nedeni siyasi rant elde etmek ve mevkilerini koruma gayesidir.

Ak partili mensupları insanlara İslam dininin menfaatleri için çalışacaklarını ve Müslümanları zulümden kurtaracaklarını vaat ederek insanlardan oy istedi. Buna rağmen bu gün bu insanlar İslam dinini yok etme arzusundaki ülkeler olan İsrail ve Amerikan politikalarının Ortadoğu’daki uygulayıcısı haline gelmiştir.

Kendilerinin aksine Demokrasi menhecinin batıl bir yol olduğunun farkında olan, Kuran ve Sünnet menheci üzerine bir istikamet belirleyen El Kaide, Amerika, Avrupa, Rusya, Çin ve İsrail gibi zalimlerin kınamalarına rağmen İslam nizamı ve Ümmetin nusreti için tavizsiz bir şekilde faaliyet göstermektedir.

Bu örgüt (El Kaide) sözde İslam dininin menfaatlerini savunmak için çalıştıklarını iddia eden Ak parti ve benzeri bütün demokrasi avanelerinin maskelerini düşürmüş ve kalplerinde gizlediklerini ortaya çıkarmıştır.

Bu demokrasi avaneleri için İslam dininin ve Ümmetin içinde bulunduğu durumun zerre kadar önem ve aciliyet arz etmediği küçük büyük her kesim tarafından bilinmektedir. Onların tek derdi bağlı bulundukları Amerikan ve İsrail Tağutlarını hoşnut etmektir. Ve yaşamlarını yapmış oldukları ihanetin bedeli olarak kendilerine verilen mevki ve makam neticesinde rahat bir şekilde geçirmeyi arzuluyorlar.

Onlar için vela bera (dost ve düşmanlık) Kuran ve Sünnete göre değil Amerikan ve İsrail çıkarlarına göre belirlenmektedir.

Onların içinde bulundukları bu durumu Allah (svt) Kuran da ne güzel belirtmiştir.

”Kendilerine Kitap’tan bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar “cibt”e ve “tâğût”a inanıyorlar. İnkâr edenler için de, “Bunlar, iman edenlerden daha doğru yoldadır” diyorlar.” (Nisa 51)

Onlar için Haçlı ve Yahudi kardeşleri Mücahit kardeşlerinden çok daha modern, akılcı ve doğru bir istikamet üzeredir. Kendilerine örnek ve model olarak bu kâfirleri seçtikleri aşikârdır.

Oysaki Allah (svt) Maide suresinde ”Sizden kim onları dost edinirse onlardandır.” buyurmaktadır.

Onlar için Amerika ve İsrail’in rızasının Allah (swt)’ın rızasından daha önemli olduğunu her amelleri ve icraatleri ile ortaya koymaktalar.

Her Müslümanın din kardeşinin malını, canını ve ırzını koruması farz olduğu halde, onlar bu farzı yerine getirmek bir yana, yerine getirene engel olmak için adeta yarış halindeler.

Onlar için Müslümanların kendilerini canlarına, mallarına ve ırzlarına kast edenlere karşı savunmaları terördür. Bir Müslümanın din kardeşine yardım etmesi Allah (svt) ve Resulullah (sav) tarafından emir edilmesine rağmen bu amelde onlar tarafından terörizm olarak adlandırılmaktadır. Kısacası Allah ın emrini yerine getirmek bu hükümetler için terörizmdir.

Oysaki Fransızca bir kelime olan terörizmin anlamı korkutmaktır. Teröristin anlamı ise korkutan kimse anlamına gelmektedir. Kendini, ailesini, malını ve namusunu koruyan kimseler kimi neyle veya nasıl korkutabilirler? Veya Müslüman kardeşini koruyan ona yardım etmek için ailesini ve yurdunu terk eden bir kimse nasıl korkutan bir kimse olabilir?

Bir kimsenin canını koruması amacı ile azgın katili korkutması nasıl terörizm olarak nitelendirilebilir? Bu tam bir akıl tutulmasıdır.

Ortada gerçek bir terörist (korkutan) bir kimse var ise şayet bunlar sivil evlerin damlarına tonlarca bombalar atan ve başka ülkelerin kaynaklarını yağmalayan Amerika, Avrupa, İsrail, Rusya ve Çin’in başını çektiği zalim tağutların ta kendileridir. İşte gerçek teröristler menfaatleri için son yüz yılda yüz milyona yakın insanı katleden bu tağutlardır!

Müslümanları korkutan bu Tağutlar ve işbirlikçileri terörle mücadele yasası adı altında uydurdukları kanunlar ile Müslümanları korkutarak onları Allah (svt) ın emirlerini yerine getirmekten alı koymaya ve birbirleri ile yardımlarını engellemeyi arzulamaktadır.

Bu uydurma kanunlara göre şayet bir Müslümanın canını ve namusunu korumak isteği ile Cihad edersen Terör örgütü üyesi olarak yargılanır ve yıllarca hapis yatarsın. Onlara malın ile destek olmaya çalışırsan terör finansmanı olarak aynı akıbete uğrarsın.

Bu günümüz tağutları bu yasalar ile tıpkı ataları Kureyşli müşriklerin Allah Resulü (sav) ne ve ashabına yaptıkları gibi bizlerin gücünü kırmayı ve bizleri dağıtmayı arzulamaktalar.

Onlar, “Allah Resûlü’nün yanında bulunanlara (muhacirlere) bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler” diyenlerdir. Hâlbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar (bunu) anlamazlar. (Münafikun 7)

Lakin bu tağutlar Mekkeli müşriklerden daha tehlikelidirler. Çünkü Mekkeli müşrikler Allah ve Resulüne düşmanlıklarını samimi bir şekilde ortaya koyan kimselerdi. Günümüz tağutları ise İslami kimlikler ile bizleri fitnelemeye çalışmaktalar. Onlar bu dini içeriden oyarak yok etmeye çalışan kurtçuklar gibidirler.

”Hem onlara: “Yeryüzünde fesat çıkarmayın.” denildiğinde: “Biz ancak ıslah edicileriz.” derler. İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar.” (Bakara 11,12)

Evet onlar bu sözde kanunları tamamen İslam dini ve Müslümanlar ile savaşmak, Hilafet’in önünü kesmek için hazırlamaktalar.

Bunun en büyük örneği Suriye’de Esed saflarında savaşan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı binlerce alevilerdir. Suriye tağudu zalim Esed saflarında savaşmaları ve yüzbinlerce sivil insanı katletmelerine rağmen bir tek alevinin terörle mücadele kapsamında yargılanmamaktadır. Oysa Türkiye ceza evleri aynı şartlarda Müslüman kardeşlerini korumak için Suriye’ye giden binlerce Sünni Müslüman ile dolup taşmaktadır.

Bizzat Suriye Liramon’da mücahitlerimiz ile birlikte saldırı hattının en uç noktası da Esed askerlerine yaklaşık on beş metrede bir hafta geçirdim. Esed ordusunda İran devrim muhafızları, Hizbullat milisleri, Rus keskin nişancıları ve Ermenilerin yanı sıra yüksek oranda Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen Alevilerinde bulunduğuna tanıklık ettim. Bir tas atımlık mesafede bulunan mevzilerden kendilerine Rusların ve Ermeni Hristiyanların bulunduğu bu orduya ne amaçla katıldıklarını sordum? Hristiyanların kendi inançlarına Sünnilerden daha yakın olduklarını söylediler. Mücahitlerin “lebbeyk ya Allah” nidalarına “lebbeyk ya Esed” diyerek karşılık verdiler.

Biz Müslümanlar için işleyen sözde hukuk bu zalimler için neden işlemektedir. Oysaki bizler savunan bu zalimler ise saldıran konumda olmalarına rağmen?

Yine adına Hizbullah adı verdikleri Lübnan Hizbullatının Suriye’de yüzbinlerce Müslümanı katletmesine rağmen bu örgüt Türkiye Cumhuriyetinin Terör örgütü listesine eklenmiyor, Ne hikmetse Nusret Cephesi gibi hizmetleri ile Suriye halkının gönlüne taht kurmuş bir cemaat alel acele terör örgütü listesine ekleniyor. Bu işin hikmeti nedir? Kimleri razı etmek için Ümmetin gözbebeği olan böylesi bir Cemaat oldubittiye getirilerek bu uydurma listeye ekleniverdi? Üstelik bu Cemaat liderinin Cemaat üyelerine halkı Müslüman olan ülkelerde bir damla kan dahi dökmelerini yasak etmesi ve bu Cemaatin Türkiye’de tek bir eylemi dahi bulunmamasına rağmen!

Bu olay ve bütün bu yaşananlar bizlere Ak parti hükümetinin gerçek yüzünü göstermektedir. Onların İslam dinine hizmet için takiyye yapıyoruz iddiaları tamamen büyük bir palavradan ibarettir.

İktidarları döneminde yüzlerce eli kanlı komünist teröristi bizzat Cumhurbaşkanı onayı ile af ederek Cezaevinden kurtarmalarına rağmen. 28 Şubat mağduru binlerce masum Müslüman esirin bir tanesini dahi af etmemişlerdir. Çıkardıkları yargı paketleri ile kendi emirlerindeki hakimler ve savcılar aracılığı ile binlerce PKK üyesi eli kanlı katilleri tahliye ettirmelerine rağmen tek bir Müslüman bu sözde yargı paketlerinden yararlandırılmamıştır.

Şu an itibari ile Türkiye de binlerce Müslüman delilsiz bir şekilde gizli Cia raporları ile F tipi Cezaevlerinde esir haldedir. Mahkemeleri kasıtlı olarak aylarca uzatılmakta ve hayali deliller ile suçlanmaktalar. Allah (svt) onların esaret bağlarını çözsün.

Sevgili kardeşlerim şayet bizler bu zalimlerin uydurma kanunları ile birbirimize yardım etmekten vaz geçersek bu zalimlerin ekmeğine yağ sürülecek. Mücahitler yardımsız kalacak ve şanlı cihad dalgası yok edilecek. Amerikan, Avrupa ve İsrail’in küfür ordularının esas hedefi olan kıblemizin bulunduğu Mekke ye ilerleyeceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

Küfür ordularının gözleri Şam’daki son yavru ve son namus kirletilince, bizlerin namuslarına ve evlatlarına dikilecektir. Bu sünnet Tağutların atası olan Firavunun sünnetidir ve günümüzde varisi olan her tağut tarafından uygulanmaktadır.

Öyleyse bizlerde Selefimiz olan Resulullah (sav) ın ve Sahabenin (ra) sünnetinden taviz vermemeliyiz. Bizler kadını ve erkeği ile tek bir ümmetiz! Bir evin evlatları gibi kardeşiz!

Vallahi bu Şam Cihadı Resulullah (sav) tarafından övülmüş bir Cihaddır. Şehitleri Bedir ashabı gibi övülmüş şehitlerdir. Allah’ın malı pahalıdır. Allah’ın malı Cennettir. Mallarınızın en iyisi ve evlatlarınızın en hayırlıları ile Şam Cihadına destek olun. Hiç bir şeye güç yetiremeseniz dahi dilleriniz ile Usame ordularına destek olun! Allah’ın fazlı ile inşallah bu orduların sizleri yüz üstü bırakacağını zannetmiyorum. Onlar Resulullah (sav) ın sancağını Kudüs e dikmek için pek gayretliler. Bu ordulara yardım etme fırsatını sakın kaçırmayın. Sakın Şeytanın ve dostlarının tehditleri sizi bu ecirden mahrum etmesin.

Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Ali İmran Suresi, 103)



Muhammed İsra / Suriye – Ümmet-i İslam
 
halidvelid Çevrimdışı

halidvelid

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"Bizzat Suriye Liramon’da mücahitlerimiz ile birlikte saldırı hattının en uç noktası da Esed askerlerine yaklaşık on beş metrede bir hafta geçirdim. Esed ordusunda İran devrim muhafızları, Hizbullat milisleri, Rus keskin nişancıları ve Ermenilerin yanı sıra yüksek oranda Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen Alevilerinde bulunduğuna tanıklık ettim. Bir tas atımlık mesafede bulunan mevzilerden kendilerine Rusların ve Ermeni Hristiyanların bulunduğu bu orduya ne amaçla katıldıklarını sordum? Hristiyanların kendi inançlarına Sünnilerden daha yakın olduklarını söylediler. Mücahitlerin “lebbeyk ya Allah” nidalarına “lebbeyk ya Esed” diyerek karşılık verdiler."

sözün bittiği gerçeklik!
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ümmetin kurtuluşu belkide El Nusranın Suriyede hakim olmasına bağlı..
Allhin cc dedigi olur.

Ekli dosyayı görüntüle 6660

Şam beldesinde Esed Rejimine karşı faaliyet gösteren Nusret Cephesi Türkiye hudutları içerisinde herhangi bir terör eyleminde bulunmamasına rağmen ani bir kararla Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu tarafından Terör örgütleri listesine dâhil edildi.

Kamuoyunda bu ani kararın alınmasında İsrail’in parmağı olduğu söylentileri ayyuka çıkmış durumda. Malum Nusret Cephesi kontrol altına aldığı bölgelere İsrail sınırlarında bulunan Golan tepelerini de ekledi ve Nusret Cephesinin Faziletli Emirleri her fırsatta Esed rejimini devirir devirmez Filistin deki işgalci İsrail rejimini yok edeceklerini beyan ediyor.

Peki, Nusret Cephesi’nin İsrail menfaatlerini tehdit etmesi Türkiye yi neden rahatsız ediyor? Ak parti iktidarının söylemleri ile icraatları büyük farklılıklar gösteriyor.

Türkiye Cumhuriyeti tarafından Nusret Cephesi’nin Tanzim Kaide örgütü ile ilişkili olduğu gerçeği Nusret Cephesi Golan tepelerine ulaşınca mı fark edildi?

Yeryüzünün dört bir yanında oluk oluk akan Müslüman kanının durdurulması adına fiili olarak Tanzim Kaide haricinde hangi hükümet veya organizasyon müdahalede bulunmuştur?

Ak parti hükümeti onlarca yıldır siyasetini akan Müslüman kanı üzerine bina etmiştir. Bu oluşum Müslüman kanını iktidarı için bir meta, malzeme ve popülerlik aracı olarak kullanmasına rağmen elde ettiği başarıyı ve muazzam gücü asla ve asla zulme uğrayan Müslüman toplulukların menfaatine kullanmadığı ortadadır.

Ak parti iktidarı onlarca yıldır katledilen ve sürgün edilen milyonlarca Müslüman için cılız kınamalar ve bir kaç koli yardım paketi yollamaktan başka ne yaptı? Hatta bu cılız kınamalar ve yardım paketleri yardımları dahi salih bir niyet ile yapılmadı. Bunların tek nedeni siyasi rant elde etmek ve mevkilerini koruma gayesidir.

Ak partili mensupları insanlara İslam dininin menfaatleri için çalışacaklarını ve Müslümanları zulümden kurtaracaklarını vaat ederek insanlardan oy istedi. Buna rağmen bu gün bu insanlar İslam dinini yok etme arzusundaki ülkeler olan İsrail ve Amerikan politikalarının Ortadoğu’daki uygulayıcısı haline gelmiştir.

Kendilerinin aksine Demokrasi menhecinin batıl bir yol olduğunun farkında olan, Kuran ve Sünnet menheci üzerine bir istikamet belirleyen El Kaide, Amerika, Avrupa, Rusya, Çin ve İsrail gibi zalimlerin kınamalarına rağmen İslam nizamı ve Ümmetin nusreti için tavizsiz bir şekilde faaliyet göstermektedir.

Bu örgüt (El Kaide) sözde İslam dininin menfaatlerini savunmak için çalıştıklarını iddia eden Ak parti ve benzeri bütün demokrasi avanelerinin maskelerini düşürmüş ve kalplerinde gizlediklerini ortaya çıkarmıştır.

Bu demokrasi avaneleri için İslam dininin ve Ümmetin içinde bulunduğu durumun zerre kadar önem ve aciliyet arz etmediği küçük büyük her kesim tarafından bilinmektedir. Onların tek derdi bağlı bulundukları Amerikan ve İsrail Tağutlarını hoşnut etmektir. Ve yaşamlarını yapmış oldukları ihanetin bedeli olarak kendilerine verilen mevki ve makam neticesinde rahat bir şekilde geçirmeyi arzuluyorlar.

Onlar için vela bera (dost ve düşmanlık) Kuran ve Sünnete göre değil Amerikan ve İsrail çıkarlarına göre belirlenmektedir.

Onların içinde bulundukları bu durumu Allah (svt) Kuran da ne güzel belirtmiştir.

”Kendilerine Kitap’tan bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar “cibt”e ve “tâğût”a inanıyorlar. İnkâr edenler için de, “Bunlar, iman edenlerden daha doğru yoldadır” diyorlar.” (Nisa 51)

Onlar için Haçlı ve Yahudi kardeşleri Mücahit kardeşlerinden çok daha modern, akılcı ve doğru bir istikamet üzeredir. Kendilerine örnek ve model olarak bu kâfirleri seçtikleri aşikârdır.

Oysaki Allah (svt) Maide suresinde ”Sizden kim onları dost edinirse onlardandır.” buyurmaktadır.

Onlar için Amerika ve İsrail’in rızasının Allah (swt)’ın rızasından daha önemli olduğunu her amelleri ve icraatleri ile ortaya koymaktalar.

Her Müslümanın din kardeşinin malını, canını ve ırzını koruması farz olduğu halde, onlar bu farzı yerine getirmek bir yana, yerine getirene engel olmak için adeta yarış halindeler.

Onlar için Müslümanların kendilerini canlarına, mallarına ve ırzlarına kast edenlere karşı savunmaları terördür. Bir Müslümanın din kardeşine yardım etmesi Allah (svt) ve Resulullah (sav) tarafından emir edilmesine rağmen bu amelde onlar tarafından terörizm olarak adlandırılmaktadır. Kısacası Allah ın emrini yerine getirmek bu hükümetler için terörizmdir.

Oysaki Fransızca bir kelime olan terörizmin anlamı korkutmaktır. Teröristin anlamı ise korkutan kimse anlamına gelmektedir. Kendini, ailesini, malını ve namusunu koruyan kimseler kimi neyle veya nasıl korkutabilirler? Veya Müslüman kardeşini koruyan ona yardım etmek için ailesini ve yurdunu terk eden bir kimse nasıl korkutan bir kimse olabilir?

Bir kimsenin canını koruması amacı ile azgın katili korkutması nasıl terörizm olarak nitelendirilebilir? Bu tam bir akıl tutulmasıdır.

Ortada gerçek bir terörist (korkutan) bir kimse var ise şayet bunlar sivil evlerin damlarına tonlarca bombalar atan ve başka ülkelerin kaynaklarını yağmalayan Amerika, Avrupa, İsrail, Rusya ve Çin’in başını çektiği zalim tağutların ta kendileridir. İşte gerçek teröristler menfaatleri için son yüz yılda yüz milyona yakın insanı katleden bu tağutlardır!

Müslümanları korkutan bu Tağutlar ve işbirlikçileri terörle mücadele yasası adı altında uydurdukları kanunlar ile Müslümanları korkutarak onları Allah (svt) ın emirlerini yerine getirmekten alı koymaya ve birbirleri ile yardımlarını engellemeyi arzulamaktadır.

Bu uydurma kanunlara göre şayet bir Müslümanın canını ve namusunu korumak isteği ile Cihad edersen Terör örgütü üyesi olarak yargılanır ve yıllarca hapis yatarsın. Onlara malın ile destek olmaya çalışırsan terör finansmanı olarak aynı akıbete uğrarsın.

Bu günümüz tağutları bu yasalar ile tıpkı ataları Kureyşli müşriklerin Allah Resulü (sav) ne ve ashabına yaptıkları gibi bizlerin gücünü kırmayı ve bizleri dağıtmayı arzulamaktalar.

Onlar, “Allah Resûlü’nün yanında bulunanlara (muhacirlere) bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler” diyenlerdir. Hâlbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar (bunu) anlamazlar. (Münafikun 7)

Lakin bu tağutlar Mekkeli müşriklerden daha tehlikelidirler. Çünkü Mekkeli müşrikler Allah ve Resulüne düşmanlıklarını samimi bir şekilde ortaya koyan kimselerdi. Günümüz tağutları ise İslami kimlikler ile bizleri fitnelemeye çalışmaktalar. Onlar bu dini içeriden oyarak yok etmeye çalışan kurtçuklar gibidirler.

”Hem onlara: “Yeryüzünde fesat çıkarmayın.” denildiğinde: “Biz ancak ıslah edicileriz.” derler. İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar.” (Bakara 11,12)

Evet onlar bu sözde kanunları tamamen İslam dini ve Müslümanlar ile savaşmak, Hilafet’in önünü kesmek için hazırlamaktalar.

Bunun en büyük örneği Suriye’de Esed saflarında savaşan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı binlerce alevilerdir. Suriye tağudu zalim Esed saflarında savaşmaları ve yüzbinlerce sivil insanı katletmelerine rağmen bir tek alevinin terörle mücadele kapsamında yargılanmamaktadır. Oysa Türkiye ceza evleri aynı şartlarda Müslüman kardeşlerini korumak için Suriye’ye giden binlerce Sünni Müslüman ile dolup taşmaktadır.

Bizzat Suriye Liramon’da mücahitlerimiz ile birlikte saldırı hattının en uç noktası da Esed askerlerine yaklaşık on beş metrede bir hafta geçirdim. Esed ordusunda İran devrim muhafızları, Hizbullat milisleri, Rus keskin nişancıları ve Ermenilerin yanı sıra yüksek oranda Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen Alevilerinde bulunduğuna tanıklık ettim. Bir tas atımlık mesafede bulunan mevzilerden kendilerine Rusların ve Ermeni Hristiyanların bulunduğu bu orduya ne amaçla katıldıklarını sordum? Hristiyanların kendi inançlarına Sünnilerden daha yakın olduklarını söylediler. Mücahitlerin “lebbeyk ya Allah” nidalarına “lebbeyk ya Esed” diyerek karşılık verdiler.

Biz Müslümanlar için işleyen sözde hukuk bu zalimler için neden işlemektedir. Oysaki bizler savunan bu zalimler ise saldıran konumda olmalarına rağmen?

Yine adına Hizbullah adı verdikleri Lübnan Hizbullatının Suriye’de yüzbinlerce Müslümanı katletmesine rağmen bu örgüt Türkiye Cumhuriyetinin Terör örgütü listesine eklenmiyor, Ne hikmetse Nusret Cephesi gibi hizmetleri ile Suriye halkının gönlüne taht kurmuş bir cemaat alel acele terör örgütü listesine ekleniyor. Bu işin hikmeti nedir? Kimleri razı etmek için Ümmetin gözbebeği olan böylesi bir Cemaat oldubittiye getirilerek bu uydurma listeye ekleniverdi? Üstelik bu Cemaat liderinin Cemaat üyelerine halkı Müslüman olan ülkelerde bir damla kan dahi dökmelerini yasak etmesi ve bu Cemaatin Türkiye’de tek bir eylemi dahi bulunmamasına rağmen!

Bu olay ve bütün bu yaşananlar bizlere Ak parti hükümetinin gerçek yüzünü göstermektedir. Onların İslam dinine hizmet için takiyye yapıyoruz iddiaları tamamen büyük bir palavradan ibarettir.

İktidarları döneminde yüzlerce eli kanlı komünist teröristi bizzat Cumhurbaşkanı onayı ile af ederek Cezaevinden kurtarmalarına rağmen. 28 Şubat mağduru binlerce masum Müslüman esirin bir tanesini dahi af etmemişlerdir. Çıkardıkları yargı paketleri ile kendi emirlerindeki hakimler ve savcılar aracılığı ile binlerce PKK üyesi eli kanlı katilleri tahliye ettirmelerine rağmen tek bir Müslüman bu sözde yargı paketlerinden yararlandırılmamıştır.

Şu an itibari ile Türkiye de binlerce Müslüman delilsiz bir şekilde gizli Cia raporları ile F tipi Cezaevlerinde esir haldedir. Mahkemeleri kasıtlı olarak aylarca uzatılmakta ve hayali deliller ile suçlanmaktalar. Allah (svt) onların esaret bağlarını çözsün.

Sevgili kardeşlerim şayet bizler bu zalimlerin uydurma kanunları ile birbirimize yardım etmekten vaz geçersek bu zalimlerin ekmeğine yağ sürülecek. Mücahitler yardımsız kalacak ve şanlı cihad dalgası yok edilecek. Amerikan, Avrupa ve İsrail’in küfür ordularının esas hedefi olan kıblemizin bulunduğu Mekke ye ilerleyeceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

Küfür ordularının gözleri Şam’daki son yavru ve son namus kirletilince, bizlerin namuslarına ve evlatlarına dikilecektir. Bu sünnet Tağutların atası olan Firavunun sünnetidir ve günümüzde varisi olan her tağut tarafından uygulanmaktadır.

Öyleyse bizlerde Selefimiz olan Resulullah (sav) ın ve Sahabenin (ra) sünnetinden taviz vermemeliyiz. Bizler kadını ve erkeği ile tek bir ümmetiz! Bir evin evlatları gibi kardeşiz!

Vallahi bu Şam Cihadı Resulullah (sav) tarafından övülmüş bir Cihaddır. Şehitleri Bedir ashabı gibi övülmüş şehitlerdir. Allah’ın malı pahalıdır. Allah’ın malı Cennettir. Mallarınızın en iyisi ve evlatlarınızın en hayırlıları ile Şam Cihadına destek olun. Hiç bir şeye güç yetiremeseniz dahi dilleriniz ile Usame ordularına destek olun! Allah’ın fazlı ile inşallah bu orduların sizleri yüz üstü bırakacağını zannetmiyorum. Onlar Resulullah (sav) ın sancağını Kudüs e dikmek için pek gayretliler. Bu ordulara yardım etme fırsatını sakın kaçırmayın. Sakın Şeytanın ve dostlarının tehditleri sizi bu ecirden mahrum etmesin.

Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Ali İmran Suresi, 103)



Muhammed İsra / Suriye – Ümmet-i İslam
Allah cc razi olsun. Cok guzel yazi.
 
Üst Ana Sayfa Alt