Yunanlılar şöyle diyor; Bilim, Aydınlanma, Modernite, Batı kültürü ne varsa hepsi Antik Yunan'a dayandırılıyor pekala biz nasıl oldu da Osmanlı Devleti tarafından atanan bir valiyle 400 yıl yönetilirken bu Avrupalılar aldı yürüdü? Bizide mi kandırdılar yani? Hikayeye Yunanlılar bile inandıysa bizden de inananların olması garip
gelmiyor. Biz Batılı olmaya talip olduk, kendimizi reddedip onlar gibi olmak istedik, değişmeye(başka biri olmaya) çalışmak kendini reddetmektir bir nevi ruh hastalığı da denilebilir. Batı diye başladığımızda bizden çok uzakta adamlar aklımıza geliyor. Onlar da bizim gibi yani bizden farkı yok aynı düzen içinde(onların düzeninde) yaşıyoruz, aksini iddia etsek bile onların kanunlarıyla yönetiliyor, yargılanıyor, yiyip, içiyoruz... Şimdi çok çalışıp, çok okuyup, bilimle ve teknikle Batı'yı egale etmeyi düşünenler, Batı'ya rağmen Batılı olmaya çalışmak aptallıktır adam sahip olduğu herşeyi neden seninle paylaşsın neden bu refah seviyesinden ve güçten vazgeçsin bu soru aklına geldi mi? Onun yürüttüğü ve gösterdiği yol seni nasıl kurtuluşa götürebilir?
Bir adam savaşmadan çözüm arıyorsa:
-Kendi çapında zamanı durdurur herkesten ve herşeyden sıyrılıp şöyle bir dünyaya bakar,
-toplum için sıfır noktası bulur, kendince en mükemmel formları Batı'dan seçer (kanun, teknik, bilgi)
-Faydalı ne varsa alalım halka dayayalım biz bu Batıyı geçeriz der, dünyada kendi cennetinizi vadedersiniz 300 yıldır bu hikayeye inanan ve bunu uygulayan mal sayısı hiç azalmıyor.
Şimdi bu metinde tek bir islami kaynak, ne ayet ne hadis yazdım fakat bu eleştiri için insanlar 100 yıl bekledi. İçinde ilahlık, peygamberlik, yeni bir düzen, sınırsız irade, herşeyin merkezinin nefis(id) olma iddiası var. Altına binlerce ayet hadis yazarsınız. Ben 5 yıl okudum öyle gördüm halbuki 1400 yıl önce verilen kitapta hepsi yazıyormuş ben de geç görebilenlerdenim. Oku denildiğinde harflere yazılara bak denmiyor, anla deniliyormuş...
Batı çözümleriyle Türkiye/İslam problemlerini çözmeye çalışırsanız daha büyük sorunlarınız olur, yanlış bir düzen içinde doğru noktaları bulmak zor hatta imkansızdır. Kemalizme Post Modernlikle yüklenirsiniz; Kemalizm, dinsiz ulus devleti dayattı, astı kesti, İslam'ı yasakladı der isyan edersiniz elitler de gel sana bu demokratik düzen içinde hakkını verelim der dayar diyanet işlerini yaşarsın devletin İslamiyetini, mevlid dinleyip sevap kazandığını düşünen vatandaşların olur. Bakarsın yola çıktığın müslümanlar ortam bulunca birer tane şeyh şıh edinir onun yolunda yürür o devlete/efendisine hesap verir sen de ona. Adam der ben Ruhban okulumu geri istiyorum, biri apartmanı kilise yapar öteki biz müslüman değildik sakladık der bir köyün tamamı ortodoksk hristiyanlığa geri döner.
Batı dedik, demokrasi, hak hukuk dedik e Özgürlük ve eşitlik dedik ya herkes haklara sahip, Avrupa'da bu şöyle oldu Kapitalizmin dayatması olan erkek egemen dünyaya, çalışma hayatına , sosyal statüye o ulus devletin sanayide kullanmak için köleleştirdiği insanların tepkisi olarak ortaya çıkan 3. bir tür iddiası var. Lezbiyen, gay, homoseksüeller... Kural ve sınır olmadığı için nasıl olsa herşeyi biz uyduruyoruz e bu da dedi ben 3. türüm... Ver hakkını ama sen müslümansın e olmadı bu i.nelik işi nasıl yapacağız hangisini seçelim, Batı tarzını mı İslami usülü mü derken bakmışsın bir çözüme varamamışsın ama toplumda bunlar yer edinmiş, aile yapını bozuyor, herşeyi temelden sarsıyor... Bu Batı hayranı Modernist düzeni post modern eserler okuyarak eleştirirsiniz ama unutmayın ki post modernliğin de eleştirisi var onu okuyan da sizi taklaya getirir. Sürekli batan bir gemiden belki daha hızlı belki daha yavaş batan başka bir gemiye atlar durursunuz, hiç bir yere varamazsınız. Ne başını ne sonunu bildiğiniz bir yolculukta sürüklenir durursunuz.