Olmadı! Olmadı! Olmadı!

Olmadı! Olmadı! Olmadı!
29.01.2011

Pazarı, pazartesine bağlayan gece… İzmir – İstanbul yolundayım… Saat, gece 1,47…Bir kardeşten cebime gelen mesaj şu; “isyanoğlunun ‘www…’ sitesindeki hür adam videosunu dikkatli izle…!” Sabah 11 gibi eve geldim ve ilgili siteye girip videoyu izledim…

Bahsedilen kişi başlıyor konuşmasına; “Hür adam filmine vakfımızla beraber gittik ve salonu kapattık… Allah bu filmin senaryosunu hazırlayandan razı olsun.” ( dedikten sonra birilerine öfke kusuyor) Öfke devam ederken belkide hayatının en büyük hatasını yaparak yazmaya elimin varmadığı bir misal getiriyor…

Allah’tan(c.c) af dileyerek vermiş olduğu misali kamuoyuna sunuyorum; “ Bunlar Allah’ı ellerine geçirseler meydan dayağı atarlar!!! “ (Haşa!) summe haşa!!!... Evet… kelimesi kelimesine işittiğimi yazdım…

Ve ilginçtir ki dinleyicilerinden hiçbir ses çıkmıyor… “Aynı cins kuşlar birlikte uçarlar” diyen ne güzel demiş…

Değerli okuyucular!

Dinlerken tüylerim diken diken oldu… Şeytanın bile aklına geleceğine inanmadığım bu misal nasıl verilir? Şeytan bile Allah’a(c.c) hakaretvari konuşmamıştır! Vallahi bu sözle bir insan islamın tüm kapılarından çıkar! Kendisini tevbeye davet ediyorum… Aynı ekrana çıkıp gözyaşlarıyla tevbe etmeye davet ediyorum…

Ne demek ya, Allah’ı ellerine geçirseler! Hiçbir yaratılmışa benzemeyen Allah(c.c), ele geçirilecek kadar güçsüz ve meniden yaratılan bir insan da aynı oranda güçlü öyle mi?


Ve öfke kustuğun kişilerde bu gücü görüyorsun öyle mi??? Allah’tan (c.c) kork be adam!!!

İnsan aklını ilah edinince bu ve benzeri sözleri çok rahat bir şekilde söyler… Bir makalesinde ‘’ Allah (c.c) en büyük siyasetçidir.!’’ Demiş… Ya rabbi sana sığınırım!!

Bir insan nasıl bu rahatlıkta konuşabilir? Hani, bazen ağızdan gayrı ihtiyari sözler çıkar da hemen akabinde insan tevbe ederek pişmanlığını dile getirir… Fakat, yaklaşık 6 dakika süren video konuşmasında özür falan işitmedim…

Değerli okuyucular!

Bir insan şii olabilir… Kendi tercihidir dersin… Bir insan hadis inkarcısı olabilir… Yine kendi tercihidir, ahirette karşılığını mutlaka görür dersin… Bir insan gündemde kalmak için ayetleri kafasına göre yorumlayabilir; dersin ki, yarın ahireti var bu işin… Buraya kadar tamam… Ama, bir insan kalkıpta böyle bir misal veremez!!!

Konuşan da dinleyenler de aynı suçu işlemişlerdir… Ve o şahsın dinleyicilerine sesleniyorum;

Allah’tan (c.c) korkmadınız mı! Neden o an salonu terk etmediniz? Neden tepki göstermediniz? Allah’ın (c.c) hakları böyle mi savunulur? Nasıl Allah’ın (c.c) huzuruna çıkıp ta namaz kılacaksınız?

Gözlerinizin içine baka baka Allah’a (c.c) hakaretler savuracak ve sizler de sessiz kalacaksınız!!!

Ya rabbi sen bizleri bağışla!
Değerli okuyucular!

Peşinden gittiğiniz kişi ya da kişilerin akidesini mutlaka öğrenin… Unutmayalım ki ki yarın hesap defterimiz önümüze konacak ve konuştuklarımız ve işittiklerimizden mutlaka sorguya çekileceğiz…

Rabbim günahlarımızı bağışlasın…

Feyzullah Birışık

Alak’ın alâka ile ne alâkası var?
18.03.2011

Geçen hafta Cuma günü Allah için sevdiğim iki kardeşim bizlere misafirdi… Kardeşlerden birinin uçağı sabahın erken saatlerine denk geldiği için uyumayıp uçak saatine kadar muhabbet ettik. Kendilerinden Allah’ın dilediği kadar faydalandım…

Konular birbirlerini kovaladı ve Türkiye’de fark edilmeleri için kitap sünnet dinlemeyen muhteşem ikilinin mealine geldi ve orada tosladı!

Birbirlerinin neredeyse kopyası olan bu mealler Kur’an nasıl tahrif edilir yarışmasında kesinlikle ödül almaya hak edecek bir şekilde hazırlanmış desem sanırım yanılırım. Ödül alınabilinmesi için oldukça kurnaz bir şekilde tahrif edilmesi gerekir. Lise talebesi olan oğlumun dikkatine takılırsa bir tahrif meali, bu başarısızlık anlamına gelir…

Peki, bunlar Kuran’ı tahrif etmeye çalışırken nasıl bir cahilliğe başvurmuşlar? Hep birlikte görelim. Dikkatinizi çekmek istediğim ayet, Alak suresinin ikinci ayetidir. Önce piyasada olan birkaç meale bakalım, daha sonra da aynı kafadan olan kahramanlarımızın mealiyle bir kıyaslama yapalım;

İnsanın neden yaratıldığını bizlere bildiren Alak suresinin 2. Ayeti:

Diyanetin heyet meali: “O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.”

Ali Bulaç’ın meali: “O, insanı bir alak'tan yarattı.”

Elmalı meali: O, insanı bir alaka’dan (embriyodan) yarattı.”

Esed bile şöyle diyor: “insanı bir yumurta hücresinden yaratan!”

Fizilal de şöyle geçer: “O, insanı bir kan pıhtısından yarattı.”

Suat Yıldırım: “İnsanı yapışkan bir hücreden yaratan.”

Eveeeeet… Bu muhteşem ikilimiz bu ve daha nice meal mütercimlerini cahil yerine koyarak bakın ayeti nasıl tahrif etmişler:

“O, insanı sevgi ve alakadan yarattı!”

Yani bizler sevgiden yaratılmışız!

Yani bunca meal yazarları anlayamamış!

Peki, bu bilgileri nereden aşırmışlar! Aşırmışlar diyorum, çünkü bu meali Elmalılının tefsirinde gördüm. Elmalı bunlar gibi cahillik edip te meal diye sunmamış… Sadece bu ayeti tefsir ederken kısaca şöyle değinmiş: “Bunlardan başka alak, ruhanî ve manevî olarak "alaka" gibi aşk ve sevgi manasına geldiği de lügatte açıklanmıştır.”

Ayeti meal ederken değil de dipnot olarak bildirmiş olsalardı bir derece anlardım. Ama dikkat çekilmek isteyen bir insan için dipnotta kalmak hiç akıllıca değil.

Peki bunlar bu cesareti nereden buluyorlar?... Cahil cesur olur, bu doğru ama bu kadar da cesaret birazcık düşündürücü doğrusu…

Bir düşünürün şu tespitini sizle paylaşmak istiyorum;

“Medyatik olan biri çevresinde kendisine karşı yapılan eleştirileri kale almıyorsa eğer bilinki o kişi birilerine çalışıyor!”

Meseleyi fazla uzatmadan bir müjde verip haftaya görüşmek için müsaade alayım: Mehmet Emin Akın hocanın bu ikiliden sadece birini kale alarak kaleme aldığı te’vîl’in tahrife dönüşmesi isimli kitabı yakında çıkacak inşaallah…

Not: Yazımın başlığı bana ait değil. Muhabbet esnasında kardeşlerden biri söyleyince kendilerinden izin alarak kullanmış oldum…

Feyzullah Birışık