Müşrikler, salih gördükleri kimselerden, kabirde yatanlardan istekte bulunuyor, onlara dua ediyor, onlardan yardım bekliyorlar. İhtiyaçlarını Allah'tan (c.c.) isteyecekleri yerde ölülerden istiyor, Allah'ın (c.c.) bunlara tasarruf yetkisi verdiğine inanıyorlar. Oysa bu salihlerin bizzat kendileri Allah'a (c.c.) ve Allah'ın (c.c.) rahmetine muhtaçtırlar. Şimdi bunlar kendileri için bile hiçbir şekilde zarar ve yarar verme gücüne sahip değillerken, nasıl olur da başkaları için yarar veya zarar sağlayabilirler?
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Eğer onları çağırırsanız, sizin çağırmanızı işitmezler, isitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet Günü ise onlar, sizin (onları Allah'a) ortak koşmanızı tanımazlar. (Bu gerçeği) Sana her şeyden haberi olan Allah gibi (hiç kimse) haber veremez." (Fatır: 35/14)
" İnsanlar biraraya getirildiği zaman, (onların Allah'tan başka taptıkları) onlara düşman kesilirler ve (kendilerine ibadet etmelerini de) tanımazlar." (Ahkaf: 46/6)
İnsanlardan kimileri, şirkin sadece putlara tapmak anlamına geldiğini ve sadece putlara tapan kimsenin müşrik olacağını zannediyorlar. Oysa ayette, Allah'la (c.c.) birlikte nebilere, salihlere, meleklere ve bunlardan başkalarına dua eden kimselerin de müşrik kapsamına girdikleri açıkça ifade edilmektedir. Ölülerden ve gaip kimselerden medet beklemek, onlara dua etmek, herhangi bir yarar ve zarar verme gücüne sahip olmayan kimselerden istekte bulunmak da, bir daha işlenmemek üzere tevbe edilmediği sürece bağışlanmayan büyük şirk türünden amellerdir ve ihlas kelimesiyle çelişmektedir.
Tevhidin ve "La ilahe illallah" kelimesinin ne anlama geldiğini anlayabilmek, ancak şer'i deliller üzerinde çok iyi düşünmekle mümkün olur. Kul Allah'tan (c.c.) yardım isteyerek şirkten ve şirke sebep olabilecek amellerden korunur.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"De ki: Allah'tan başka ilah olduğunu sandıklarınızı çağırın, sizin bir sıkıntınızı gidermeye ve onu değiştirmeye güçleri yetmez." (İsra: 17/56)
Ayet, meleklere, Mesih İsa'ya (a.s.) ve onun annesine ibadet (dua) edenlerle ilgili olarak inmiştir.
Ayrıca Allah (c.c.) bu müşriklerin, Allah'a (c.c.) dua eden ve kullukta bulunan müslümanlara muhalefet ettiklerini de açıklamıştır.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Eğer onları çağırırsanız, sizin çağırmanızı işitmezler, isitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet Günü ise onlar, sizin (onları Allah'a) ortak koşmanızı tanımazlar. (Bu gerçeği) Sana her şeyden haberi olan Allah gibi (hiç kimse) haber veremez." (Fatır: 35/14)
" İnsanlar biraraya getirildiği zaman, (onların Allah'tan başka taptıkları) onlara düşman kesilirler ve (kendilerine ibadet etmelerini de) tanımazlar." (Ahkaf: 46/6)
İnsanlardan kimileri, şirkin sadece putlara tapmak anlamına geldiğini ve sadece putlara tapan kimsenin müşrik olacağını zannediyorlar. Oysa ayette, Allah'la (c.c.) birlikte nebilere, salihlere, meleklere ve bunlardan başkalarına dua eden kimselerin de müşrik kapsamına girdikleri açıkça ifade edilmektedir. Ölülerden ve gaip kimselerden medet beklemek, onlara dua etmek, herhangi bir yarar ve zarar verme gücüne sahip olmayan kimselerden istekte bulunmak da, bir daha işlenmemek üzere tevbe edilmediği sürece bağışlanmayan büyük şirk türünden amellerdir ve ihlas kelimesiyle çelişmektedir.
Tevhidin ve "La ilahe illallah" kelimesinin ne anlama geldiğini anlayabilmek, ancak şer'i deliller üzerinde çok iyi düşünmekle mümkün olur. Kul Allah'tan (c.c.) yardım isteyerek şirkten ve şirke sebep olabilecek amellerden korunur.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"De ki: Allah'tan başka ilah olduğunu sandıklarınızı çağırın, sizin bir sıkıntınızı gidermeye ve onu değiştirmeye güçleri yetmez." (İsra: 17/56)
Ayet, meleklere, Mesih İsa'ya (a.s.) ve onun annesine ibadet (dua) edenlerle ilgili olarak inmiştir.
Ayrıca Allah (c.c.) bu müşriklerin, Allah'a (c.c.) dua eden ve kullukta bulunan müslümanlara muhalefet ettiklerini de açıklamıştır.