ALLAH razı olsun ben aslında dinleme sevabı mı alır diye sormadım yazıda bu konuda alimler ihtilaf etmiş dolayısı ile yazının bazı kısımlarında bid'at diyen bir alimin diğer görüşü mesela kabrin yanında okursa ölü de duyarda dinlerse dinleme sevabı alır demişler yani ölünün kuran okumanın bid'at olması kısmını geçip bu konuyu tartışmışlar 3. sayfada alıntılayıp gösterdim beni yanıltan ilk başta bid'at deyip sonra böyle bir konuda görüş getirmeleri
aşağıya da alıntı yaptım 1. sayfadan
Kabristanda ölüler için Kur'ân okumanın mekruh olup olmadığı hakkında fukahanın farklı görüşleri vardır:
İmam Şafiî'ye göre mustehabdır. Çünkü ölü bundan yararlanır.
Muhammed bin Hasan da aynı görüştedir.
Ahmed bin Hanbel'e göre, bunda bir sakınca yok*tur.
İmam Ebû Hanîfe ile İmam Mâlik'e göre, bu hususta bir sünnet vârid olmadığından tenzihi kerahet vardır.
(Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/88)
"Ahmed'e kabir yanında Kur'ân okunmasına dair soru sorulduğunu ve buna hayır diye cevap verdiğini dinledim."
Şeyhu'l-İslam İbn Teymiye, İktidau's-Sırati'l-Mustakim Muhalefete Ashabi'l- Cahiym (s. 182)'de şunları söylemektedir:
Bizatihi Şafiî'den bu meselede herhangi bir söz söylediği bilinmemektedir. Çünkü bu ona göre bir bid'atti. Malik ise şöyle demiştir:
"Ben bu işi bir kimsenin yaptığını bilmiyorum. Böylelikle ashabın ve tabiînin bu işi yapmadıkları öğrenilmiş olmaktadır." el-İhtiyaratu'l-İlmiyye (s. 53)'de şunları söylemektedir:
"Ölüye ölümünden sonra Kur'ân okumak ölümü yakın kimse için Kur'ân okumanın aksine bir bid'attir. Ölmek üzere olan kimse için Yasin suresini okumak müstehabtır".
Ben İbn-i Ömer’in de bu şekilde vasiyet ettiğini duydum. Sonra Hilal başka bir rivayette şöyle dedi:
Ahmed İbn-i Hanbel bir cenazede iken ölü defnedilince, kör bir adam kabrin yanına gelerek Kur’an okudu. Ahmed Bin Hanbel ona şöyle dedi: "Ey adam kabrin yanında Kur’an okumak bid’attir.
"Muhammed İbn Kuddeme ona şöyle dedi: "Ey Eba Abdullah! Mübeşşir El Halebi hakkında ne diyorsun?" Ahmed Bin Hanbel dedi ki: "Güvenilir bir zattır."
Ona Mübeşşir’il Hanbeli’nin daha önceki yukarıda zikredilen hadisini zikredince Ahmed Bin Hanbel radiyallahu anh ona şöyle dedi: "Adamına git ve okumasını söyle.
"Hilal aynı şekilde şöyle demiştir: Ebu Bekr El-Mervuzi bize şöyle demiştir: Ahmed İbn-i Muhammed İbn-i Hanbeli’yi şöyle derken işittim:
"Kabirlere girdiğiniz zaman; Fatiha, Felak, Nas ve İhlas surelerini okuyun ve okuduklarınızı kabir ehline hediye edin, böylece bu okuduklarınızın sevabı onlara ulaşır."Aynı şekilde Zaferani’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Şafii’ye radiyallahu anh kabrin yanında Kur’an okuma hakkında sordum" O şöyle dedi: "Bir sakınca yoktur."
Zaferani güvenilirdir ve Şafii’nin eski görüşünü rivayet etmiştir ve Şafii’den rivayet ettiği bu rivayet gariptir. Şafii’nin yeni görüşünde eski görüşüne muhalif bir şey varit olmadıkça eski görüşüyle amel edilir, fakat Şafii’nin Kuran’ın sevabının ölüye ulaştığını söylediği yeni görüşü şöyledir:
"Kur’an zikrin en şereflisidir. Zikir, zikredildiği yer için bir bereket sağlar ve bu bereket orada bulunanlara yayılır."
Bu görüşün temeli şuna dayanmaktadır:
Kabre iki hurma dikildiği zaman bunlar yaşadıkları müddetçe Allah’ı tesbih ederler. Böylece onların tesbihleri sonucu kabirde sahibi için bir bereket hasıl olur ve bu bereket dallar kuruyuncaya kadar devam eder. Rivayetin bu tefsiri bazı müfessirlere göredir.
Bitkilerin Allah’ı tesbih etmesinin bereketi hasıl olunca zikirlerin en şereflisi olan Kur’an; ki hayvan, bitki ve cansızlardan daha şerefli olan ademoğlu tarafından okunuyor, bilhassa okuyan salih kişi ise bu Kuran’ın bereketinin hasıl olması tabii ki daha evladır. Allah en iyisini bilir.