Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ölüye Kuran Okumak Meshep Görüşleri Hadis Tahriçleri 2

M Çevrimdışı

mucahid_tr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
selamun aleykum Abdulhak kardeş şöyle demiştin Mucahid tr
Boş boş konuştuğunun farkına var artık.
Bu konuda muteber alimlerin görüşlerini zaten aktarmışız.Sana düşen , eğer bizim aktardıklarımızda bir hata düşünüyorsan o kısmı alıntılayıp aynı yere elindeki doğrusunu aktarmandır . Bunu da bizim açtığımız aynı bölümün altına yazarsan hem konu dağılmamış , hemde bütün düşünceler bir başlık altında olup kuvvetli olan delilleri herkes görmüş olurdu. böyle demişti Abdulhak kardeş sitede sizin yazdığınız yazıyı önce aktarıcam AMA KAYNAK VE SAYFA CİLD NUMARASINI VERMEMİŞŞİNİZ SİZİN YAZDIKLARINIZ DOĞRU DEYİL AMA BENİM VERDİĞİM DELİLLERİN KAYNAĞI VAR.......................şimdi..... SİZİN GÖRÜŞ......İmam-ı Azam Ebu Hanife, Malik ve bir görüşe göre Ahmed gibi mekruh olduğunu söyleyenler şöyle derler:
"Çünkü bu muhdes’tir (sonradan çıkmış bir bid’attir.) Bu hususta da sünnet varid olmuş değildir. Kıraat de namaza benzer. Kabirlerin yanında namaz ise yasaklanmıştır, kıraat de böyledir......................"BİZİM GÖRÜŞ...........
HANEFİLER... kabirde olsun başka mekânlarda olsun ölülere Kur’ân okumanın câiz olduğunu ve okunan Kur’ân’ın sevâbının bağışlanması durumunda bunun ölüye ulaşacağını söylemişlerdir. [1] Hanefî fıkıh kitaplarının hemen hemen tamamında konuya ilişkin şu metin yer almaktadır. “Kişi, namaz, oruç, zekât, hac ve Kur’ân okumak gibi bir ameli yapar da sevâbını başkasına bağışlarsa – bunu hangi niyetle yaparsa yapsın – bu yapılan bağış yerine ulaşır ve kendisine bağış yapılan kimse bundan yararlanır. Ölü veya diri olması da fark etmez. [2] Delil olarak ise Hz. Peygamber’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ümmeti adına kurban kesmesini, ölülere Yâsîn okunabileceğini gösteren, ölü adına hac ve sadakanın faydalı olacağını bildiren ve kabirlerde Yâsîn ile İhlâs’ın okunabileceğini gösteren hadisleri almışlardır. [3] Muhaddis ve fakîh Aynî’den (v.855/1451) İbn Âbidîn’e (v.1252/1836) kadar hemen hemen bütün Hanefî fakihleri buna dahildir.
Hanefîler arasında bu konuda menfî düşünen bir fakîh yoktur. Mütekaddimûn da müteahhirûn da aynı şeyi söylemişlerdir. Hanefî âlimleri, ehl-i sünnetin de; kişinin namaz, oruç, sadaka, hac, Kur’ân okuma gibi sâlih amelleri yaptıktan sonra bunların sevâbının ölülere bağışlaması durumunda bunun ölüye ulaşacağı ve onun istifâde edeceği şeklindeki Hanefî görüşünde olduğunu ileri sürmüşlerdir. [4]
.....HANBELİLER.... de Hanefîler gibi düşünerek, ölülere Kur’ân okunmasını câiz görmüşlerdir. Ahmed b. Hanbel, kabirlerde Kur’ân okunmasının bid’at olduğunu söylemiş, daha sonra ise bu fetvâsından dönmüştür. [5] Ahmed b. Hanbel, Muhammed b. Kudâme el-Cevherî ile birlikte bir cenazeye katılmış ve tam mezarlıktan ayrılacakları esnada kör bir adam kabrin başında Kur’ân okumaya başlayınca İbn Hanbel: “Ey falan! Kabirde Kur’ân okumak bid’attır.” diyerek kırâata engel olmuştur. Bunun üzerine Muhammed b. Kudâme İbn Hanbel’den, Mübeşşir b. İsmâîl el-Halebî hakkındaki düşüncesini ve ondan hadis alıp almadığını sormuş, O da söz konusu şahsın sikâ olduğunu ve kendisinden rivâyette bulunduğunu ifâde etmiştir. Bunun üzerine Muhammed, Leclâc (Radıyallahu Anh) hadisin Mübeşşir b. İsmail’in kendisine rivâyet ettiğini söylemiştir. Bunu duyan İbn Hanbel, kabirde Kur’ân okumanın bid’at olduğunu söylediği adamın çağrılmasını ve kırâatına devam etmesini istemiştir. [6] Yine Ahmed b. Hanbel’in şöyle dediği nakledilmektedir:
اذا دخلتم المقابر اقرؤا آية الكرسى ثلاث مرار (قل هو الله احد) ثم قل اللهم ان فضله لاهل المقابر
“Kabristana girdiğinizde Âyetülkürsî ve üç defa İhlâs sûresini okuyarak şöyle duâ edin: Allah’ım! Onun ecrini şu kabir halkına ulaştır.” [7] başka bir rivâyette ise, “…Fâtiha sûresini, Muâvizeteyn ve İhlâs sûrelerini okuyunuz. Sonra da bunu kabir halkına bağışlayınız. Çünkü o ölülere ulaşır.” [8] buyurmuştur. Hanbelî mezhebinin önde gelen fakihlerinden İbn Kudâme (v.630/1223), İbn Kudâme el-Makdisî (v.682/1283) ve İbn Teymiyye (v.728/1327), İbn Hanbel’in bu görüşünün daha meşhur olduğunu söyleyerek tercihte bulunmuşlardır. [9]
Bu konuda Hanbelîler de Hanefîler gibi çerçeveyi geniş tutarak, “ne tür ibâdet olursa olsun kişi yaptığı ibâdetin sevâbını ölülere bağışlarsa Allah’ın izniyle ölü bundan yararlanır.” [10] demişlerdir. İbn Teymiyye ise, mâlî ibadetlerin sevabının ölülere ulaşması noktasında ehl-i sünnet ve’l-cemaat arasında hiçbir aykırı görüşün olmadığını, namaz, oruç ve Kur’ân okuyarak sevaplarının bağışlanması durumunda bunların ölülere ulaşıp ulaşmadığında ise tartışmaların olduğunu ve doğrusunun bu tür ibadetlerin sevaplarının da ölülere ulaşması, olduğunu söylemiş ve birinci bölümde incelediğimiz hadisleri de delil olarak göstermiştir. [11]وان ليس للانسان الا ما سعى âyeti hakkında ise, sadaka, köle âzâd etme, duâ ve istiğfarın ölülere fayda sağlamasının mütevâtir sünnetle ve ümmetin icmâ’ıyla sabit olduğunu, dolayısıyla âyetin anlamının “faydası yoktur” şeklinde değil “kişi ancak kendi yaptıklarına sahip olur” şeklinde anlaşılması gerektiğini söyleyerek şöyle bitirmektedir konuyu “sadaka ve duânın ölülere ulaştığı gibi akraba olsun olmasın kişinin yaptığı her türlü amelin sevâbı da ölüye ulaşır ve ölü bundan faydalanır. Üzerine kılınan cenaze namazından bile.” [12]

[1] İbn Nüceym, el-Bahru’r-raik, c.III, s.63; Meydânî, el-Lübâb, c.I, s.138. İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, c.I, s. 844.

[2] Aynî, el-Binâye, c.III, s. 844-845.

[3] Aynî, age.,c.III, s.844, 845

[4] İbn Nüceym, age., c.III, s.63,64; İbn Âbidîn, age., c.I, s.844

[5] İbn Kudâme, el-Muğnî, c.II, s.424

[6] İbn Kudâme, age., c.II, s.424.

[7] İbn Kudâme, age., c.II, s.424; Kurtubî, et-Tezkira, c.I, s.96.

[8] Kurtubî, age., I/96

[9] İbn Kudâme, age. C.II. s.424; İbn Kudâme, Şerhu’l-kebîr, c.II, s.424; İbn Teymiyye, Mecmû’u’l-Fetâvâ, c.XXIV, s. 366, 367.

[10] İbn Kudâme, el-Muğnî, c.II, c.425; İbn Kudâme el-Makdisî, age., c.II, s. 424

[11] İbn Teymiyye, age., c. XXIV, s.366,367

[12] İbn Teymiyye, age., c.XXIV, s.367




....MALİKİLER ise, duânın dışındaki bedeni ibadetlerin ölüye ulaşmayacağını söylemişlerdir. Onlara göre muhtadarın yanında Kur’ân okunabilir ama gerek defin sırasında gerekse değinden sonra ölülere Kur’ân okunmaz. Zira okunacağına dair seleften herhangi bir fetvâ nakledilmemiştir.[1] Fakat Abdulhak el-İşbîlî (v.581/1185)[2] ve Kurtubî (v.681/1282)[3] gibi müteahhir Mâlikî âlimleri özellikle de Endülüs fukahâsı, ölülere Kur’ân okunabileceğini ve ölülerin bundan yararlanacağını söylemişlerdir. İmâm Kurtubî, ölülerin durumu ve ahrete müteallik işlerle ilgili yazdığı kitabında bu konuya geniş yer vermiş ve sonuç olarak; “Ölülere okunan Kur’ân’ın hem sevabı hem de ölülerin o kırâati dinlemelerinin ecri onlara ulaşır. Kur’ân okunduktan sonra bağışlanan sevap da ulaşır. Çünkü Kur’ân bir duâ, istiğfar, yakarma ve istirhâmdır.” [4] diyerek kanaatini ifâde etmiştir.
.....ŞAFİİLER .....ise, zekât ve oruç fidyesi gibi ölü namına yapılan ibadetlerin ölüye fayda vereceği, ama Kur’ân okumak ve namaz kılmak gibi bedenî ibadetlerin sevabının ölüye ulaşmayacağı kanaatindedirler. [5] Fakat İbn Abdüsselâm (v.660/1261) dışında hicrî altıncı asırdan itibaren, Şâfiî fukahâsı da Hanefîlerin görüşünü benimsemiş ve ölülere Kur’ân okunabileceğini söylemişlerdir.
İmâm Gazâlî (v.505/1111), bu bölümde verdiğimiz hadislerden başka birtakım rüyalara ve İslâm bilginlerinin sözlerine de yer vererek kabirdeki ölülere Kur’ân okumakta hiçbir sakıncanın olmadığını ve kırâatın sevabının ölülere ulaşacağını ifâde etmiştir. [6]
Gazâlî’den İbnü’s-Salâh (643/1245), [7] Nevevî (676/1277)[8], Muhibbu’t-Taberî (694/1295), İbnü’r-Rifat (710/1310), İbn Hacer (852/1448), Suyûtî (911/1505) ve Şirbînî’nin de (977/1570) içinde bulunduğu müteahhir Şâfiî ulemasının tamamına yakını, ölülere Kur’ân okunabileceğini kabul etmişlerdir. Hatta İmâm Nevevî, “Ashabımız şöyle dedi: Mezarlığı ziyaret eden kimsenin öncelikle kabirlere selâm vermesi, sonra da hem ziyaret ettiği kimselere hem de bütün Müslümanlara duâ etmesi ve Kur’ân’dan kolayına gelen yerleri okuduktan sonra ölülere duâ etmesi müstehaptır.” dedikten sonra, bu görüşün bizzat İmâm Şâfiî’nin ve Şâfiî ulemâsının görüşü olduğunu kesin bir dille belirtmiştir. [9]
El-Ezkâr’ında ise, İmâm Şâfiî ve arkadaşlarının, “Ziyaretçilerin, kabirde Kur’ân’dan bir bölüm okumaları müstehaptır. Şâyet Kur’ân’ın tamamını okurlarsa/hatim yaparlarsa daha güzel olur” [10] dediklerini naklederek bilinenin aksine, Şafiî’nin görüşünün müsbet yönde olduğunu ifâde etmiştir. Kendinden önceki âlimlerin konuyla ilgili görüşlerini değerlendirdikten sonra kendi kanaatini ortaya koyan Şirbînî de, insanların uygulamasının bu yönde olduğunu ve Müslümanların güzel gördüğü her şeyin, Allah katında da güzel olacağı söyleyerek ölülere Kur’ân okumanın müstehap olduğu şeklindeki kanaatini beyan etmiştir. [11] ........İBN KAYYIM EL CEVZİYYE........ (Ruh kitabının sayfa 19’)da Hasan b. Sabbah Zaferani der ki:İmâm Şafi’ye sordum. O da: “Kabirde Kur’ân okumanın hiçbir sakıncası yoktur”, sözünü naklediyor. Ayrıca Nevevî, İmâm Şafi’nin şu sözlerini naklediyor: “Mezarın başında Kur’ândan âyet ve sûreler okumak müstehabdır”.[12]
Şafiilerin sonraki âlimlerinin yazdıklarına göre: Kırâatın ölüye ulaşması, ölünün huzurunda olması; gıyabında ise kırâatın arkasından duâ edilmesi durumundadır. Çünkü kırâat mahalline rahmet ve bereket iner. Kıraatın arkasından duâ edilmesi durumunda duânın kabul edilmesi daha çok umulur. Bunun gerektirdiği mana şudur: Kastedilen, ölünün kırâattan faydalanmasıdır, ölünün o sevabı kazanması değildir.
Bundan dolayıŞafiiler şöyle duâ etmeyi tercih ederler: Allah’ım! Okumuş olduğum Kur’ânın sevabının bir mislini falan kişiye ulaştır. Bize (Hanefîlere) gelince ölüye ulaşan sevabın bizzat kendisidir.[13]............ŞEVKANİ...... de (v.1250/1834) diğer müteahhir ulemâ gibi ölülere Kur’ân okunabileceğini ve bunun sevabının ölüye ulaşacağını söylemiştir. [14] Daha önce ifâde ettiğimiz gibi Şevkânî, “ölülerinize Yâsîn sûresini okuyunuz” hadisinin ölüler hakkında nass (hakikat), muhtadarlar için ise mecaz olduğunu, mecaza gitmek için de bir karineye ihtiyaç olduğunu belirtmiş ve hadisten anlaşılması gereken anlamın hakikat olduğuna hükmetmiştir.
Sonuç olarak cumhûr-u fukahâ, Kur’ân-ı Kerîm’in ölülere okunabileceği, kırâatın sevabının bağışlanması durumunda bu sevabın, ölülere ulaşacağı ve ölülerin bu sevaptan yararlanacağı kanaatindedir. Sadece İmâm Mâlik bu görüşe katılmamaktadır. Kurtubî, Abdulhak gibi Mâlik fıkıhçıları da dahil hicrî beşinci asırdan itibaren müteahhir fukahâ arasında ise, ölülere Kur’ân okunabileceği, sevabının bağışlanabileceği ve ölülerin bundan faydalanacağı konusunda icmâa varan bir ittifak oluşmuştur. Hatta bâzı fakihler bu konuda icmâ olduğunu bile ileri sürmüşlerdir. [15]
Mâlikî’lerden Kadı İyaz, ölüye Kur’ân okumanın müstehab olduğunu söylemiştir. [16]
Ezher şeyhlerinden Hattâb es-Subkî (v.1352/1933), ölülerin kendilerine bağışlanan her türlü ibadetten yararlanacaklarını ve cumhurun görüşünün bu yönde olduğunu söylerken [17] çağdaşı Reşid Rızâ da (1354/1935) Mekke kadısıyla Mekke’de yaptığı mülakatta kadıya, ölülere Kur’ân okunup okunamayacağını sormuş ve okunur cevabını alınca kendisi de bu görüşe katılmıştır. [18] Seyyid Sâbık, [19] Mısır Müftüsü Hasan Mahlûf, [20] Ezher şeyhlerinden Şerabâsî, [21] Abdülkerîm Zeydân, [22] Abdulfettah Ebû Gudde [23] ve Zuhaylî [24] gibi son devir âlimlerinin çoğu, cumhûrun görüşünü benimsemişlerdir.
Ölülere Kur’ân okumak ile ilgili bölümü, Kurtubî ve Suyûtî gibi âlimlerin, İbn Abdisselâm ile ilgili naklettikleri bir hâtıra ile bitirmek istiyorum. [25]
Kurtubî (671/1273)’den on bir yıl önce vefat eden Izzuddîn b. Abdisselâm (v.660/1262) hayatta iken, ölülere Kur’ân okumanın onlara hiçbir faydasının olmayacağına hükmediyor ve وان ليس للانسان الا ما سعى = insân için ancak kendi sa’yi vardır” âyetini hüccet olarak ileri sürüyordu. [26] İbn Abdisselâm ölünce, sürekli beraber olduğu dostlarından birisi onu rüyasında görmüş ve ona, “Sen hayatta iken, okunan Kur’ân’ın sevabının ve hediye edilen ecrin ölülere ulaşmadığını söylüyordun, hâlâ aynı görüşte misin?” diye sorunca şu cevabı almıştır: “Evet, ben dünyada iken öyle diyordum. Allah’ın lütfunu ve ikramını görünce artık o görüşümden döndüm. Ölülere okunan Kur’ân’ın sevabı onlara ulaşır.”
Yâsîn-i Şerif dirilere indirilmiş, mezarları ziyaret edip Kur’ânı Kerîm okuyan kimse diridir, sevabını istediğine gönderebilir.
Cenaze namazında Fâtiha sûresinin okunacağına dair Talha’dan (Radıyallahu Anh) şöyle bir hadis nakledilmektedir:
عن طلحة قال: صليت خلف ابن عباس على جنازة فقرأ بفاتحة الكتاب، قال : لتعلموا انها سنة.
Talhâ’dan (Radıyallahu Anh): “Abdullah b. Abbas’ın (Radıyallahu Anh) arkasında bir cenaze namazı kıldım ve O, Fâtiha sûresini okudu. Sonra da onun sünnet olduğunu öğrenin diye böyle okudum” dedi.[27] ABDULHAK KARDEŞ SENİN VERDİĞİN YERDEKİ ÖLÜYE KURAN OKUMA İLE İLGİLİ SİZİN GÖRÜŞLERİ YAZDIM ......SONRADA BİZİM GÖRÜŞLERİ YAZDIM KAYNAĞI İLE ......ama sen bunları okumadan kardeş boş konuşma biz sana muteber alimlerin görüşlerini yazdık diyicen ama yanlış ebu hanife ve hanbeli ve şafi görüşlerini tamaben ters edip yanlış veren bir yazıya bana bak diycen benim kaynaklarım yazılı sende kaynakların sayfa ve cild bskıyı verki insanlar baksın kim haklı

[1] Mâlik, el-Müdevvene, c.I, s.174.

[2] Abdulhak el-Âkıbe, s.254-255.

[3] Kurtubî, et-Tezkira, c.I, s.96-97.

[4] Kurtubî, et-Tezkira, c.I, s.103

[5] Şîrazî, el-Mühezzeb, c.I, s. 464

[6] Gazzâlî, İhyâ, c. XV, s. 178

[7] Şirbinî, Muğni’l-muhtâc, c.V, s.445

[8] Nevevî, el-Ezkâr, s.137, el-Mecmû, c.V, s. 31.

[9] Nevevî, el-Mecmû’, c.V, s. 311

[10] Nevevî, el-Ezkâr, s.137.

[11] Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, c.IV, s. 110, 111

[12] Nevevî Riyazu’s-Salihin s.293

[13] Haşiyei İbn Abidin; 2/243

[14] Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, c.IV, s.52

[15] İbn Kudâme, el-Muğnî, c.II, s.429

[16] Müslüm Şerhi 11/125

[17] Hattâb, el-Menhel, c.VIII, s.259

[18] Reşid, Rızâ, Makâlât, c.IV, s.1884

[19] Sabık, Fıkhu’s-Sünne, c.I, s.480

[20] Mahlûf, el-Fetâva’ş-şer’iyye, s.50, 51

[21] Şerabâsî, Yes’elûnek, c.I, s.442

[22] Zeydan, el-Mufassal, c.XI, s.186

[23] Bant çözümü. Bkz. Dipnot 449

[24] Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî, c.II, s.550, 551

[25] Kurtubî, et-Tezkira, c.I, s.105; Suyûtî, Şerhu’s-sudûr, s.403

[26] Fetvâ için bkz. İbn Abdisselâm, el-Fetâvâ, s.96

[27] Buhârî, Cenâiz, 65; Ebû Dâvud, Cenâiz, 59; Tirmizî, Cenâiz, 39; Nesâî, Cenâiz, 77.



 
M Çevrimdışı

mucahid_tr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
selmun aleykum kardeş üzdüysem özür dilerim siteden çıkmamı gerçekten istiyosan çıkım bir daha yazmım Abdulhak kardeşede teşekkür ederim gerçi bir kac yazımı sidi ama yinede iyi sabretti başka sizin gibi düşünen kardeşlerim sitesinde beni çoktan atarlardı Abdulhak şimdiye kadar sabrından dolayı teşekkür ediyom kırıcı laflarım olmuşşa tekrar özürdiliyom cevap yazdığım arkadaşlardan gerçi sizde bana az hakeret etmediniz ama bunu normal karşılıyom büyük sorunları burda halledemezdik elbette ben tasavvufun cahil ve yanlışlık yapanları deyilde ilmi dayanağı olduğunu o ilmi dayanakları anlatarak bakış acılarımızı azda olsa deyişir umudu taşıdım ben hala umutluyum bazı konlarda iki tarafda yakınlaşacağına ben sizin anladığınız manada tehvid inancına inanıyorum kabul etmesenizde ama aramızdaki fark niyet ben niyetlerimi islami kaynaklar doğrultusunda geliştirdim körü körüne teslim olmadım hala karşı tarafın delili benim bildiğim delili gerçekten söndürürse şu an düşündüğümden vazgecerim samimiyim ama kusura bakmayın tartıştığımız konularda sizin delilleriniz tamaben teslim olacağım güçde deyildi tekrar hepinize teşekkür ediyorum serhiddan kardeş siteden çıkmamı istediği için belli bir arkadaş gurubu olan bu sitedeki kardeşleri fazla üzmemek için yazı yazmıcam bir süre sonra cıkcam hepinize saygılar allaha emanet olun
 
ANTİ_BİDAT Çevrimdışı

ANTİ_BİDAT

Üyeliği İptal Edildi
Banned
allah rasulu ne ölüye kur'an okumuştur, nede mezarlıkta el açıp fatiha.. kur'an ve sahih sünnette olmayan sonradan islamın içine sokulan bu bid'atların nesini hala savunmaya kalkıyor bu ahmaklar ! ölçü kur'an ve sünnettir.. bu ikisinde olmayan şeyleri vur duvara gitsin !
 
A Çevrimdışı

Abdullah rizgari

Üye
İslam-TR Üyesi
« Kur’an üzerinde araştırma yapacak olanlara bir metod önerebilir misiniz? | Anasayfa | Türkçe namaz kılınmaz diyenlere cevap (1) »
Ölmüş olanlara Yasin okunabilir mi?
By admin | Ekim 4, 2008
Ölmüşlerin arkasından Yasin suresini okumak Kur’an’a ve Kur’an merkezli Sünnete kesinlikle zıt olan çirkin bidatlerden bir tanesidir.
Bu bidat Asrı Saadette ve Hülefa-i Raşidin döneminde yoktu. Sonraki dönemlerde Emevi saltanatının Kur’an’a rağmenci davranışlarının sonucunda ortaya çıkan bidatlerdendir.
Bu bidatler, atalarından gelen malumatları kesin nasslarmış gibi kabul eden ve asla eleştiremeyen mukallit hocalar ve o hocalara tabi olan cahil kalabalıklar sebebiyle sürüp gitmektedir.
Şimdi bu konuda delillerimizi sıralayalım.
Kur’an-ı Kerim’de çeşitli hitaplar vardır. Bu hitapların tamamı dirileredir. O’nda Mü’minlere,kafirlere, müşriklere, münafıklara…vb hitaplar bulunmaktadır. Ama hiçbir zaman ölülere hitap yoktur. Çünkü o bir hidayet rehberidir. Ölülerin o rehberden faydalanma imkanları ortadan kalkmıştır. Hatta bidatçilerin ölülere okudukları Yasin suresinin 70. ayetinde*bile “dirilerin uyarılması için” Kur’anın vahyedildiğinden bahsedilmiştir.
Ama bidatçiler ayeti görmezden gelip, atalarının izinden yürümek adına Kur’an’a rağmenci anlayışlarını ısrarla sürdürürler.
Gelenekçiler, İslam fıkhının kaynaklarını sayarken formalite icabı Kur’an-ı Kerimi en üste yazarlar. Ama iş uygulamaya geldiğinde O’nu diğer delillerin ispatı için içerisinden malzeme aranan bir konuma düşürürler. Maalesef olaylara objektif olarak bakamadıkları için içinde bulundukları hali de pek idrak edemezler.
Şimdi Allah’ın kitabında ölen kardeşlerimiz için ne yapabileceğimize bakalım. Haşr suresinin 10. ayetinde “…Rabbimiz!, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla…” buyrularak mü’minlere yapacakları açıklanmıştır. Yani ölmüş olanlara dua edeceğiz.
Bidatçiler uydurulmuş hadisleri ve atalarından nakledilen fasit kıyasları temize çıkartabilmek için “dua okumak*Kur’an okumakla aynı şeydir” diye te’vil etmişlerdir.
Gelenekçiler İslam fıkhının kaynaklarını sayarken sıralamanın ikinci maddesine Sünneti koyarlar.*Yukarıda da belirttiğimiz gibi maddenin ikinci sırasındaki sünnette*sıralamaya formalite icabı yazılmış, iş uygulamaya gelindiğinde sünnetlerin yerini sünnete aykırı bidatler almışlardır. Bu konu bunu ispat etmek için en güzel örnektir.
Bilindiği gibi Asrı saadette*Peygamberimizin ölmüş olan mü’minlere evde veya mezarlık da Kur’an okuma gibi bir sünneti yoktu. Bu konuda hiçbir alimin farklı bir yorumu olmamıştır. Sünnet düşmanı gelenekçilerin bile istemeseler de kabul etmek zorunda kaldıkları gerçek budur. Ne*Hz Peygamber yaşıyorken sahabenin ölmüş olanlarına, ne de kendisi öldüğünde diğer sahabelerin O’na Yasin okuma gibi bir merasimi olmamıştır.*Hatta hülefa-i raşidin döneminde de böyle bir uygulamanın olmadığı ortadadır.*Allah’ın kitabını tebliğ ve tebyin eden Hz Muhammed’in ve O’nun izinde giden halifelerin yaygın uygulamasının ölene dua etmek olduğu*ortadadır. Onların ölülerine asla Kur’an okumadıkları da ortada…
Ey Bidatçiler; başkalarına sünnet inkarcısı iftirasını atarken asıl siz sünnete*karşı bidatler çıkartıp onları hafife alıyorsunuz. Sünnete karşı çıkarken kendinizi savunacak deliliniz var mı?*
Sizi ve usulünüzü(ki ben buna usulsüzlük diyorum) çok iyi tanıdığım için delil diye vereceklerinizi de bura da aktarayım.*Siz “Ölülerinize Yasin okuyunuz” hadisine inanarak yukarıdaki sünnete muhalefet ediyorsunuz.*Yukarıda da açıkladık, Peygamberin ölülere Yasin okumadığı apaçık ortada… Yani bu sözü bir tanesi Peygamber adına uydurmuş, biz bunu metinden kolaylıkla anlayabiliyoruz.
Ne yazık ki Ebu Hanife’nin yolunda olduğunu sananlar, O’nun metin tenkidine dayalı sünnet anlayışının farkında değiller. Onlar Ebu Hanife adına fatura edilen rivayetleri koruma mücadelesi verirken, O’nun metoduna ihanet etmektedirler.
Ölülerinize Yasin okuyunuz hadisinin uydurma olduğunu*klasik Hadisçi Elbani bile kitabında açıklamıştır.
Hadis münkati ve illetlidir.
Ölüye Yasin okunması konusunda sahih BİR TANE bile hadis yoktur.
İlgili hadisteki “Ölüleriniz” kelimesini Hanefiler dışındaki mezheplerden*Şafiiler ölmek üzere olanlar diye açıklamıştır. Bu konuda Nevevi’nin görüşlerine bakılabilir. İbn-i Mace aynı hadisi “Ölmek üzere olan* hastanın*yanında konuşulacak şeyler ” babında açıklamıştır. Ahmet İbn-i hanbel’ de Ölmek üzere olanların yanında okunduğunda ruhun çıkması kolay olur…” vb şeklinde yorum getirmiştir.
Ama dikkat edin burda da açıklanan ölüye okuma değil, ölmek üzere olanlaradır. Hanefiler dışındaki üç mezhebin görüşlerine de baktığınızda ölülere Kur’an okunmayacağı açıkça görülecektir.*
Kur’an, Kur’an merkezli Sünnet ve eski mezhep imamlarının çoğu ve yeni araştırmacıların tamamına yakını ölülere Kur’an okunmaması gerektiğinde ittifak etmişken, sizler Ebu Hanife’ye fatura edilen uydurulmuş bilgilerden yola çıkarak halen Kur’an ve Sünnete aykırı hareket etmeye devam edecek misiniz? Yoksa bu işi ulemalarımız çözdü, bin senedir kimse anlamadı da sen mi anladın türü demagojilerle insanları avutmaya ve uyutmaya devam edecek misiniz?*
Mezhepçilik ve hizipçilikle oyaladığınız masum müslümanların yakasını bırakın… Bir taraftan Kur’an’ın zor anlaşılacağı yalanıyla onları O’nu anlamaktan alıkoyuyor, diğer taraftan da atalarınızdan gelen doğru-yanlış karışımı ayrıntılarla onları uğraştırıyorsunuz.
Bakın işte! Yaptığınız bidat; Kur’an’a, Kur’an merkezli sünnete zıt olduğu gibi, sizinde itibar ettiğiniz alimlerin görüşlerine de zıt…
Artık bırakın bidatlerle insanları aldatmayı… Siyonistler, emperyalistler…vb sözlerle*islam düşmanlarını suçluyor, ama hiç kendi suçunuzu bertaraf edecek özeleştiri yapmıyorsunuz. Bu ümmetin acılar içerisinde kıvranmasında sizin hiçmi payınız yok?
Hizipçilik Kur’an’a aykırı değil mi? En’am suresinin 159. ayetinde hizipçilik yapanların yanlışlığı apaçık açıklanmışken, siz insanları hizipçiliğe(Kendi Cemaatınıza) davet ettiniz. Hatta Allah’ın ipine sarılın ayetini bile anlamının tam tersine cemaate sımsıkı sarılın şeklinde açıkladınız. Ve maalesef Allah’ın ayetini yaptığınız ilhadi yorumlarla çarpıttınız. Bunu da atalarınız mirasını kurtarmak ve temize çıkarmak için yaptınız.
Kur’an’daki Ehl-i Kitapla ilgili ayetlerdeki din alimlerinin düştükleri hatalardan Allah aşkına siz berimisiniz? Aynı konumda olduğunuzun farkında değil misiniz.
Bugüne kadar hep ilmi delille gelindiğinde ilme tabi oluruz diyordunuz. İşte size ilmi deliller, bakalım ilme mi yoksa mezhepçilik ve hizipçiliğe inatla devam ederek hevanıza mı tabi olacaksınız?*
Ben Hz Peygamberin peygamberliğinin başladığı ilk dönemi açıklayan Hicr suresinin 94. ayetindeki gibi *“Kulaklarını patlatırçasına anlat” ayetinin gereğini yaptım, umarım sizde “işittik, isyan ettik” diye ayette açıklanan kişilerin konumuna düşmez ve sözü dinleyip en güzeline tabi olan mü’minlerden olursunuz.
Ne mutlu Allah’ın kitabına tabi olanlara, Ne yazık*BİLE BİLE PEYGAMBERİN SÜNNETİNİ TERKEDİP, ATALARININ YORUMLARINI HAKLI ÇIKARTMAK ADINA PEYGAMBER VE SAHABE ADINA FATURA EDİLMİŞ 1-2 UYDURMA RİVAYETE TABİ OLANLARA….
Topics: --d-Tartışmalı sorular, 5-SORULARA CEVAPLAR |
 
A Çevrimdışı

akilli55

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Arkadaş hadi ölülere daha sonra kabri başında Kur'an okumayı geçtim, dua maksadıyla okunsun diyeyim. Fakat mezhep imamlarının ölülere "namaz, oruç , kur'an okumak" gibi ibadetlerin sevabını hediye etmenin ve sevabının bunlara ulaşmasının kabul edildiğini bildiren açıklamalarına bir türlü anlam veremiyorum. İbn abidin olsun, Ahmen bin Hanbel'in gelen rivayetler olsun, Malikilerin sonradan gelen imamları olsun hep bu işin (ölüye ibadetlerin sevaplarını hediye etmenin) caiz olduğunu belirten açıklamalar Abdulhak adminin yazılarında da geçiyor. Vehbe Zuhayli'nin islam fıkhında da bu ibarelerden bazıları bulunuyor.

Fakat bu rivayetlerin azlığı, zayıflığı buna zıt gibi görünen bir çok Kur'an ayetleri, Rasulullah'ın kabirlerde yaptığı uygulamalar, Hz Aişe'ye kabir ziyaretini yaparken öğrettiklerinin arasında olmaması sebebiyle bu işe caiz diyenlere bir türlü kalbim mutmain olmuyor. Ben sevapların ölülere ulaşacağına, ibadetlerin (sahih hadislerde belirtilenler dışında) sevabının hediye edileceğini aklım ve kalbim anlamıyor.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
S.Demirkıran Çevrimdışı

S.Demirkıran

لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللّهَ مَعَنَا
İslam-TR Üyesi
arkadaslar kafam karıstı benım :( okunur mu okunmaz mı
 
Halid Ahmed Çevrimdışı

Halid Ahmed

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Yazının başında sahih ve zayıf hadisler mevcut diyor.ama kabir başında direk ölüye okunduğuna dair nas yok.böyle birşey olsaydı ashab ı kiram hem resullah a hemde sahabi kardeşlerinin ruhuna okumazmıydı???Böyle bir nas mevcutmudur?ben böyle birşeye ulaşamadım
 
S.Demirkıran Çevrimdışı

S.Demirkıran

لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللّهَ مَعَنَا
İslam-TR Üyesi
ben bunu arkadaslarımla tartıstım benden kotusu olmadı yok helalı haram gosterıyormusum yok ıste bısey bıldıgımı sanıyormusum ama oyle degılmıs yok kıbır yapıyormusum vs vs onlara gore okunur..nekadar bıdat var ulkede aman yarabbı =( nolacak halımız =( zayıf hadıslere ıtımat gosterıyorlar.bırde tabı hemen vehhabı mısın sorusu gelıyor.
 
Üst Ana Sayfa Alt