Nisâ(*) Sûresinin 140 . Ayetinde
Oysa Allah size Kitapta (Kur’an’da) “Allah’ın âyetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, onlarla oturmayın, aksi halde siz de onlar gibi olursunuz” diye hüküm indirmiştir. Şüphesiz Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.
Sana kitapla şu hükümleri ihtiva eden ayetler İndirdi: Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini, alay edildiğini işitirsen, katiyyetle onlarla oturup (istihza) kalmayın; ancak, (başka bir mevzuya dalarlarsa) değilse, sizde onlar gibisiniz.
Sana indirilen kitapta şöyle hükümler var: Eğer Allah'ın ayetleri ile alay ve küfür edildiğini işittiğinde, veyahut (işitmeden kasıt) hadisi şerifte; '"bir münker gördüğünüzde ..." ...Bu hadis, nıünkeri gördüğümüzdeki sorumluluğu bildiriyor Görme ve işitme arasında bir sorumluluğumuz, vardır, işitme daha şümullüdür.
Buradaki inkar, küfürdur. Allah'ın ayetleri ile alay edenlerle aynı ortamda durmak, onlarla aynı hükmü giyeceğimiz anlamındadır.
İstihza ve tahziri bîr birinden ayırmamız gerekir. Bunlar birbirine karıştırılan mevzulardır. Alay bütün bu mevzuları içine alır. Çünkü mahiyeti farklıdır. Küçümseme ve alay gibi konularıda içine alır.
Kur'anın bu devir de yaşanmayacağını söylemekle alay etmek, küfre girmek, bunları iyi bilmek gerekir.
Yanımızdakiler her hangi bir mevzuyu İnandim deyipte alay konusu yapabilirler, sonrada şaka yapıyordum diyerek mazeret sunmaları, katiyyetle böyle bir sorumsuzluk mazeret olamaz. Bu nedenle müslümanın, nerede ve nasıl İstihzanın vuku bulduğunu çok iyi bilinmesi gerekir.
Dindeki hassasiyetimizi muhafaza etmez isek, din dışı hassasiyetler gelişir. Biz meseleleri lüzumundan fazla hassaslaştırıyoruz. Aksine bu hassasiyetle, denklik sağlanmış olur.
Bu denkliğin sağlanması için, küfrün ve istihzanın nasıl vuku buduğunu bilmemiz gerekir. Bu ayetin karinesi, şu ayetlerdir:
Mâide(*) Sûresinin 75 -79 Ayetlerinde
Meryem oğlu Mesih sadece bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler geldi geçti. Onun annesi de dosdoğru bir kadındır. (Nasıl ilah olabilirler?) İkisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz. Sonra bak ki, nasıl da (haktan) çevriliyorlar.
(Ey Muhammed!) De ki: “Allah’ı bırakıp da, sizin için ne bir zarara ne de bir yarara gücü yeten şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”
De ki: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, bir çoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın.”
İsrailoğullarından inkar edenler, Davud ve Meryemoğlu İsa diliyle lanetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü.
İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!
Onların lanetlenme sebeblerinden biride, birbirlerini münkerden alıkoymamalarındandı. İnsanlar, işledikleri kötülükler den birbirlerini alıkoymazlarsa, bu davranışlar, lanetlenmeye sebep olur.
Allah'ın ayetleri ile alay etmek, yahut orada oturup kalmak, veya sukut etmekle onlardan oluruz. Benî israilin haktan yapmadaki en önemli sebeplerinden biride, birbirilerini kötülüklerden men etmemeleridir. Bu konu ile ilgili olarak, İbni Mesut tan gelen bir rivayette:
"onlar birbirlerini bir münker yaparken gördüklerinde, "sakın bunu yapma" deyip yasaklarlar, ikinci bir kez tekrar yapıldığında, (uyarıyı bırakıp) onlarla beraber oturup yemek yerler. Allah' onların kalplerini bir birine benzetti."
Oysa Allah size Kitapta (Kur’an’da) “Allah’ın âyetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, onlarla oturmayın, aksi halde siz de onlar gibi olursunuz” diye hüküm indirmiştir. Şüphesiz Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.
Sana kitapla şu hükümleri ihtiva eden ayetler İndirdi: Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini, alay edildiğini işitirsen, katiyyetle onlarla oturup (istihza) kalmayın; ancak, (başka bir mevzuya dalarlarsa) değilse, sizde onlar gibisiniz.
Sana indirilen kitapta şöyle hükümler var: Eğer Allah'ın ayetleri ile alay ve küfür edildiğini işittiğinde, veyahut (işitmeden kasıt) hadisi şerifte; '"bir münker gördüğünüzde ..." ...Bu hadis, nıünkeri gördüğümüzdeki sorumluluğu bildiriyor Görme ve işitme arasında bir sorumluluğumuz, vardır, işitme daha şümullüdür.
Buradaki inkar, küfürdur. Allah'ın ayetleri ile alay edenlerle aynı ortamda durmak, onlarla aynı hükmü giyeceğimiz anlamındadır.
İstihza ve tahziri bîr birinden ayırmamız gerekir. Bunlar birbirine karıştırılan mevzulardır. Alay bütün bu mevzuları içine alır. Çünkü mahiyeti farklıdır. Küçümseme ve alay gibi konularıda içine alır.
Kur'anın bu devir de yaşanmayacağını söylemekle alay etmek, küfre girmek, bunları iyi bilmek gerekir.
Yanımızdakiler her hangi bir mevzuyu İnandim deyipte alay konusu yapabilirler, sonrada şaka yapıyordum diyerek mazeret sunmaları, katiyyetle böyle bir sorumsuzluk mazeret olamaz. Bu nedenle müslümanın, nerede ve nasıl İstihzanın vuku bulduğunu çok iyi bilinmesi gerekir.
Dindeki hassasiyetimizi muhafaza etmez isek, din dışı hassasiyetler gelişir. Biz meseleleri lüzumundan fazla hassaslaştırıyoruz. Aksine bu hassasiyetle, denklik sağlanmış olur.
Bu denkliğin sağlanması için, küfrün ve istihzanın nasıl vuku buduğunu bilmemiz gerekir. Bu ayetin karinesi, şu ayetlerdir:
Mâide(*) Sûresinin 75 -79 Ayetlerinde
Meryem oğlu Mesih sadece bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler geldi geçti. Onun annesi de dosdoğru bir kadındır. (Nasıl ilah olabilirler?) İkisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz. Sonra bak ki, nasıl da (haktan) çevriliyorlar.
(Ey Muhammed!) De ki: “Allah’ı bırakıp da, sizin için ne bir zarara ne de bir yarara gücü yeten şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”
De ki: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, bir çoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın.”
İsrailoğullarından inkar edenler, Davud ve Meryemoğlu İsa diliyle lanetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü.
İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!
Onların lanetlenme sebeblerinden biride, birbirlerini münkerden alıkoymamalarındandı. İnsanlar, işledikleri kötülükler den birbirlerini alıkoymazlarsa, bu davranışlar, lanetlenmeye sebep olur.
Allah'ın ayetleri ile alay etmek, yahut orada oturup kalmak, veya sukut etmekle onlardan oluruz. Benî israilin haktan yapmadaki en önemli sebeplerinden biride, birbirilerini kötülüklerden men etmemeleridir. Bu konu ile ilgili olarak, İbni Mesut tan gelen bir rivayette:
"onlar birbirlerini bir münker yaparken gördüklerinde, "sakın bunu yapma" deyip yasaklarlar, ikinci bir kez tekrar yapıldığında, (uyarıyı bırakıp) onlarla beraber oturup yemek yerler. Allah' onların kalplerini bir birine benzetti."