A
Çevrimdışı
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allaha tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.
Kuran 24/31
Bir işyerinde çalışıyormuş. Çalıştığı işyeri başörtüsüne izin vermiyormuş, ailesi de oradan başka yerde çalışmasına... Günde iki yüzden fazla kişi saçlarımı görüyor diyor, belli, kişilik bölünmesine uğramaktan korkuyor...
Soruyor: Başımı dışarıda da açsam ne olur? Nasılsa görüyorlar. Dışarda kapat içeride aç...
Gözlerim bilgisayarın ekranında donuyor... Kolay kolay duygu seline
kapılmaz biriyim ama söz konusu yüreklerinden vurulmuş kelebekler olunca... Bilemiyorum bu kez.
Oturup özeline cevap mı yazsam, genel arşive destek sağlayacak bir metin mi oluştursam...
İkisini de yapamıyorum...
Sonra bloğuma eklemek için bu yazı çıkıyor ortaya...
Tesettür ne kadar hayatımızda... "Ya Settar" dediğimiz Allah’ın örtünme emrini nasıl algılıyoruz...
Cilbab anlayışımız ne?
Niqab var mı hayatlarımızda? Ya da çevremizdekilerde? Onlara bakış nasıl?
Örtünme konusunda yanlışını gördüklerimizi nasıl uyarıyoruz?
Emri bil maruf nehyi anil münker vazifemizken, uyarımızı yapıyor muyuz?
Ya da bu vazifeyi şartlar uygun değil diyerek es mi geçiyoruz?
Uyardıklarımızdan aldığımız tepkiler ne?
Kolektif çarkın dişlisi olmak daha mı kolay?
“Bana ne bir de azar mı işiteceğim” mi diyoruz?
TV ekranlarındaki yemek programlarında yemek yaparken üstüne dış örtüsü (cilbab) almadan çıkan teyzelere nasıl ulaşılabilir?
Bu yaptığınız yanlış, siz evinizde sanıyorsunuz kendinizi ama sizi kaç bin kişi izliyor belki de? Bunu nasıl dillendirebilir ve daha sağlıklı bir örtünme bilincini yayabiliriz?
Balkonlarını evlerinin içi gibi sayıp hiç bir diş örtü almadan balkona çıkan genç evli hanımları kaç meraklı dış göz izliyor acaba karşı apartmanın penceresinden?
Akraba erkeklerin yanına süt kardeşliği gibi bir bağ yokken ev içi kıyafetle görünen kız kardeşlerimizi uyarıyor muyuz? Yoksa “Daha neler, teyzemin oğlundan da mı saklanacağım” mı diyoruz?
Yukarıda aslında kendiyle sorgusunu bitiremediği için derdini haber listesine gönderen kardeş gibiler ne yapmalı?
Başını açarak okula giden, belki gitmek zorunda olan kardeşlerimiz, okul bitince başları kapalı olarak yüzde yüz çalışabilecekler mi? Yoksa taviz tavizi mi doğuracak ve ulfet galip mi gelecek?
Kanayan coğrafyalar var, bir de kanayan yaralarımız?
Ben tesettür yarasını biraz kaşıdım... Bunlar döküldü yaradan?
Sizler ne dersiniz? Hadi kendimizi sorgulayalım... Nefes alıyorsak vaktimiz var henüz...
Kuran 24/31
Bir işyerinde çalışıyormuş. Çalıştığı işyeri başörtüsüne izin vermiyormuş, ailesi de oradan başka yerde çalışmasına... Günde iki yüzden fazla kişi saçlarımı görüyor diyor, belli, kişilik bölünmesine uğramaktan korkuyor...
Soruyor: Başımı dışarıda da açsam ne olur? Nasılsa görüyorlar. Dışarda kapat içeride aç...
Gözlerim bilgisayarın ekranında donuyor... Kolay kolay duygu seline
kapılmaz biriyim ama söz konusu yüreklerinden vurulmuş kelebekler olunca... Bilemiyorum bu kez.
Oturup özeline cevap mı yazsam, genel arşive destek sağlayacak bir metin mi oluştursam...
İkisini de yapamıyorum...
Sonra bloğuma eklemek için bu yazı çıkıyor ortaya...
Tesettür ne kadar hayatımızda... "Ya Settar" dediğimiz Allah’ın örtünme emrini nasıl algılıyoruz...
Cilbab anlayışımız ne?
Niqab var mı hayatlarımızda? Ya da çevremizdekilerde? Onlara bakış nasıl?
Örtünme konusunda yanlışını gördüklerimizi nasıl uyarıyoruz?
Emri bil maruf nehyi anil münker vazifemizken, uyarımızı yapıyor muyuz?
Ya da bu vazifeyi şartlar uygun değil diyerek es mi geçiyoruz?
Uyardıklarımızdan aldığımız tepkiler ne?
Kolektif çarkın dişlisi olmak daha mı kolay?
“Bana ne bir de azar mı işiteceğim” mi diyoruz?
TV ekranlarındaki yemek programlarında yemek yaparken üstüne dış örtüsü (cilbab) almadan çıkan teyzelere nasıl ulaşılabilir?
Bu yaptığınız yanlış, siz evinizde sanıyorsunuz kendinizi ama sizi kaç bin kişi izliyor belki de? Bunu nasıl dillendirebilir ve daha sağlıklı bir örtünme bilincini yayabiliriz?
Balkonlarını evlerinin içi gibi sayıp hiç bir diş örtü almadan balkona çıkan genç evli hanımları kaç meraklı dış göz izliyor acaba karşı apartmanın penceresinden?
Akraba erkeklerin yanına süt kardeşliği gibi bir bağ yokken ev içi kıyafetle görünen kız kardeşlerimizi uyarıyor muyuz? Yoksa “Daha neler, teyzemin oğlundan da mı saklanacağım” mı diyoruz?
Yukarıda aslında kendiyle sorgusunu bitiremediği için derdini haber listesine gönderen kardeş gibiler ne yapmalı?
Başını açarak okula giden, belki gitmek zorunda olan kardeşlerimiz, okul bitince başları kapalı olarak yüzde yüz çalışabilecekler mi? Yoksa taviz tavizi mi doğuracak ve ulfet galip mi gelecek?
Kanayan coğrafyalar var, bir de kanayan yaralarımız?
Ben tesettür yarasını biraz kaşıdım... Bunlar döküldü yaradan?
Sizler ne dersiniz? Hadi kendimizi sorgulayalım... Nefes alıyorsak vaktimiz var henüz...
