Allah bize su donemde de ebussuud gibi bir alim versin ondan razi olsun ahirette yuzune bakabilme gucu versin.
soru: kızılbaş topluluğunun, dine göre topluca öldürülmesi helal midir? bunları öldürenler gazi, bu öldürme sırasında ölenler de şehit olur mu?
cevap: kızılbaşların topluca öldürülmeleri elbette dinimize göre helaldir. bu, en büyük, en kutsal savaştır… bu yolda ölmek de şehitliğin en ulusudur.
soru: kızılbaşların öldürülmesi, islam sultanına (osmanlı padişahına) düşmanlık besledikleri için mi şarttır, yoksa başka nedenleri de var mıdır?…
cevap: bunlar hem sultana isyan ederler, hem de dinsizdirler…
soru: kızılbaşların önderinin tanrı peygamberinin (muhammet’in) soyundan olduğu söyleniyor. bu durumda, kızılbaşların öldürülmelerinin helal olduğundan biraz kuşku duyulamaz mı?…
cevap: hâşâ, en küçük kuşku duyulmaz. kızılbaşların yaptıkları kötü işler, o temiz peygamber soyuyla bir ilgilerinin olmadığını göstermeye yeter. ayrıca babası ismail (söz konusu şah ismail’dir) ortaya çıktığında, imam ali er-rıza ibni musa el-kazım’ın mezarının bulunduğu ve diğer yerlerdeki büyük seyyidleri zorlayarak kendi soyunu da onlarınkinden göstermek istedi. direnenleri öldürttü. bazı seyyitleri kıyımdan kurtulmak için bu isteğe boyun eğmişler, fakat dikkat edenlerin anlayabilmesi için de onun soyunu kısır bir seyyide bağlamışlardır.
ayrıca, soyunun peygambere dayandığı doğru olsa bile, dinsiz olunca diğer kâfirlerden ayrımı kalmaz. ancak ve ancak doğruluğu tartışılmayacak olan kutsal şeriat töresine uyanlar ve onun sağlam kurallarını koruyanlar peygamber soyundan olabilir. örneğin, kenan, nuh peygamberin oğluydu ama onun yolundan çıkmıştı. nuh peygamber, kenan’ın kurtulması için yalvardığında, tanrı, “o senin soyundan sayılmaz…” demiş, kenan da, öbür kâfirlerle birlikte boğulup cezalandırılmıştı…
eğer büyük peygamber soyundan gelmek azabdan kurtulmaya yetseydi, âdem peygamber soyundan geldikleri için, bütün kâfirler bu dünyada ve öbür dünyada asla azaba düşmezlerdi…
soru: kızılbaşlar, şii olduklarını söylüyorlar, “lailahe illallah” diyorlar. kendilerine karşı uygulanan bu ölçüde sıkılığın nedeni nedir? ayrıntılı ve geniş geniş açıklar mısınız?..
cevap: onlar şii de değildir. zaten, “yetmiş üç yoldan ehli sünnet dışındakiler yanacaktır…” diyen peygamberimiz durumu aydınlatmıştır. kızılbaşlar, yetmiş üç yolun tam olarak birinden değildirler. her birinden bir parça kötülük ve bozgunculuk alıp kendi isteklerine göre yarattıkları sapıklık ve küfürlerine katarak bir sapıklık ve dinsizlik mezhebi kurmuşlardır. bu kötü durumlarını gün gün artırmaktadırlar. bunların sürüp giden, bilinen suçlarına bakarak kutsal din yasalarına (şeriate) göre şu yargılara varırız:
o zalimler, ulu kuran’ı, kutsal şeriatı ve islam dinini hafife almakta, dinsel kitaplara söverek ateşe atmaktalar. gerçek din bilgilerini (şeriat âlimlerini) bu bilgileri yüzünden kırmakta, önderleri olan sapık haini tanrı yerine koyarak ona secde etmekteler. ayrıca haram olduğu sağlam ayetlerle saptanmış olan bütün yasakları da helal sayıyorlar. ayrıca ebi bekr ile ömer’e lanet ettiklerinden dolayı da kâfirdirler. ayrıca, doğruluğu tartışılamayacak olan ayşe’nin (peygamberin ailesi) erdemine ilişkin birçok ulu ayet inmişken, bunlar ayşe anamıza dil uzatarak kuran’ı yalanlamakta ve böylece de kâfir olmaktalar. ve yine ayşe’ye yönelik suçlamaları ile peygamberimizin kutsal büyüklüğüne leke sürerek bu yolla peygambere sövmüş sayılırlar. bu yüzden bütün kızılbaşların, büyüğü küçüğü ile, kentleri ve eserleriyle yok edilmeleri şarttır. bunların kâfir olduğundan kuşku duyanlar da kâfir olur…
kızılbaşlar, imam-ı âzam ve imam süfyan-ı servi’ye göre, eğer tam anlamıyla tevbe eder de islamiyete dönerlerse ölümden kurtulurlar. fakat imam malik, imam şafii, imam ahmed bin hambel, imam leys bin sad, imam ishak bin rahuya ve öteki din bilginlerine göre bunların tevbeleri de kabul edilmez. elbette boyunlarının kesilmesi gerekir.
hazret-i imam (ebi hanife) onların hangi yanın inancını benimserlerse o yandan olacaklarını söylemiştir. bu yargı bilinir…
kızılbaş askerleri için ne yapılması gerektiği konusunda bir ikilik yoktur. (öldürülmeleri gerekir.) fakat köylerde ve kentlerde kendi hallerinde doğrulukla oturup kızılbaşların nitelik ve davranışlarından arınmış, dışları da buna uygun kimselerin, yalanları ortaya çıkmadığı sürece, diğerlerine uygulanan uygulamalardan (katliamdan) kurtulmaları gerekir.
kızılbaşların öldürülmeleri, diğer kâfirlerin yok edilmelerinden daha önemlidir. örneğin medine çevresinde kâfir çokken ve şam henüz ele geçirilmemişken, ebi bekir kâfirlere saldırmayı değil, yalancı müseyleme’ye bağlı bu döneklere saldırmayı yeğlemiştir. hazreti ali zamanında haricilerin kırılması da böyle olmuştur. bu kesimin kötülükleri çok büyüktür. bunların kötülüklerini yeryüzünden silmek için çok çaba harcamak, ne gerekirse yapmak lazımdır.
“kendisinden yardım istenilen ve kendisine bağlanılan allah’tır. ey tanrım, günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı affet. ayaklarımızı sağlam yere bastır. kâfirlere karşı bize yardımcı ol.”
soru: kızılbaş topluluğunun, dine göre topluca öldürülmesi helal midir? bunları öldürenler gazi, bu öldürme sırasında ölenler de şehit olur mu?
cevap: kızılbaşların topluca öldürülmeleri elbette dinimize göre helaldir. bu, en büyük, en kutsal savaştır… bu yolda ölmek de şehitliğin en ulusudur.
soru: kızılbaşların öldürülmesi, islam sultanına (osmanlı padişahına) düşmanlık besledikleri için mi şarttır, yoksa başka nedenleri de var mıdır?…
cevap: bunlar hem sultana isyan ederler, hem de dinsizdirler…
soru: kızılbaşların önderinin tanrı peygamberinin (muhammet’in) soyundan olduğu söyleniyor. bu durumda, kızılbaşların öldürülmelerinin helal olduğundan biraz kuşku duyulamaz mı?…
cevap: hâşâ, en küçük kuşku duyulmaz. kızılbaşların yaptıkları kötü işler, o temiz peygamber soyuyla bir ilgilerinin olmadığını göstermeye yeter. ayrıca babası ismail (söz konusu şah ismail’dir) ortaya çıktığında, imam ali er-rıza ibni musa el-kazım’ın mezarının bulunduğu ve diğer yerlerdeki büyük seyyidleri zorlayarak kendi soyunu da onlarınkinden göstermek istedi. direnenleri öldürttü. bazı seyyitleri kıyımdan kurtulmak için bu isteğe boyun eğmişler, fakat dikkat edenlerin anlayabilmesi için de onun soyunu kısır bir seyyide bağlamışlardır.
ayrıca, soyunun peygambere dayandığı doğru olsa bile, dinsiz olunca diğer kâfirlerden ayrımı kalmaz. ancak ve ancak doğruluğu tartışılmayacak olan kutsal şeriat töresine uyanlar ve onun sağlam kurallarını koruyanlar peygamber soyundan olabilir. örneğin, kenan, nuh peygamberin oğluydu ama onun yolundan çıkmıştı. nuh peygamber, kenan’ın kurtulması için yalvardığında, tanrı, “o senin soyundan sayılmaz…” demiş, kenan da, öbür kâfirlerle birlikte boğulup cezalandırılmıştı…
eğer büyük peygamber soyundan gelmek azabdan kurtulmaya yetseydi, âdem peygamber soyundan geldikleri için, bütün kâfirler bu dünyada ve öbür dünyada asla azaba düşmezlerdi…
soru: kızılbaşlar, şii olduklarını söylüyorlar, “lailahe illallah” diyorlar. kendilerine karşı uygulanan bu ölçüde sıkılığın nedeni nedir? ayrıntılı ve geniş geniş açıklar mısınız?..
cevap: onlar şii de değildir. zaten, “yetmiş üç yoldan ehli sünnet dışındakiler yanacaktır…” diyen peygamberimiz durumu aydınlatmıştır. kızılbaşlar, yetmiş üç yolun tam olarak birinden değildirler. her birinden bir parça kötülük ve bozgunculuk alıp kendi isteklerine göre yarattıkları sapıklık ve küfürlerine katarak bir sapıklık ve dinsizlik mezhebi kurmuşlardır. bu kötü durumlarını gün gün artırmaktadırlar. bunların sürüp giden, bilinen suçlarına bakarak kutsal din yasalarına (şeriate) göre şu yargılara varırız:
o zalimler, ulu kuran’ı, kutsal şeriatı ve islam dinini hafife almakta, dinsel kitaplara söverek ateşe atmaktalar. gerçek din bilgilerini (şeriat âlimlerini) bu bilgileri yüzünden kırmakta, önderleri olan sapık haini tanrı yerine koyarak ona secde etmekteler. ayrıca haram olduğu sağlam ayetlerle saptanmış olan bütün yasakları da helal sayıyorlar. ayrıca ebi bekr ile ömer’e lanet ettiklerinden dolayı da kâfirdirler. ayrıca, doğruluğu tartışılamayacak olan ayşe’nin (peygamberin ailesi) erdemine ilişkin birçok ulu ayet inmişken, bunlar ayşe anamıza dil uzatarak kuran’ı yalanlamakta ve böylece de kâfir olmaktalar. ve yine ayşe’ye yönelik suçlamaları ile peygamberimizin kutsal büyüklüğüne leke sürerek bu yolla peygambere sövmüş sayılırlar. bu yüzden bütün kızılbaşların, büyüğü küçüğü ile, kentleri ve eserleriyle yok edilmeleri şarttır. bunların kâfir olduğundan kuşku duyanlar da kâfir olur…
kızılbaşlar, imam-ı âzam ve imam süfyan-ı servi’ye göre, eğer tam anlamıyla tevbe eder de islamiyete dönerlerse ölümden kurtulurlar. fakat imam malik, imam şafii, imam ahmed bin hambel, imam leys bin sad, imam ishak bin rahuya ve öteki din bilginlerine göre bunların tevbeleri de kabul edilmez. elbette boyunlarının kesilmesi gerekir.
hazret-i imam (ebi hanife) onların hangi yanın inancını benimserlerse o yandan olacaklarını söylemiştir. bu yargı bilinir…
kızılbaş askerleri için ne yapılması gerektiği konusunda bir ikilik yoktur. (öldürülmeleri gerekir.) fakat köylerde ve kentlerde kendi hallerinde doğrulukla oturup kızılbaşların nitelik ve davranışlarından arınmış, dışları da buna uygun kimselerin, yalanları ortaya çıkmadığı sürece, diğerlerine uygulanan uygulamalardan (katliamdan) kurtulmaları gerekir.
kızılbaşların öldürülmeleri, diğer kâfirlerin yok edilmelerinden daha önemlidir. örneğin medine çevresinde kâfir çokken ve şam henüz ele geçirilmemişken, ebi bekir kâfirlere saldırmayı değil, yalancı müseyleme’ye bağlı bu döneklere saldırmayı yeğlemiştir. hazreti ali zamanında haricilerin kırılması da böyle olmuştur. bu kesimin kötülükleri çok büyüktür. bunların kötülüklerini yeryüzünden silmek için çok çaba harcamak, ne gerekirse yapmak lazımdır.
“kendisinden yardım istenilen ve kendisine bağlanılan allah’tır. ey tanrım, günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı affet. ayaklarımızı sağlam yere bastır. kâfirlere karşı bize yardımcı ol.”