Heycan akhim, Allah c.c. cevabından dolayı senden razı olsun.. Merak etme bahsettiğin linki okudum ama yazının müellefi sebep-sonuç ilişkisinden yola çıkmasına rağmen kıyas bağlantısını yanlış yöne çekerek birçok hatanın altına imza atmış gözüküyor.. Burada Hudeybiye Anlaşması ve Paris olayları arasında bir bağlantı yürütmek hem mantıken ve hem de kıyas kurallarının uygulanması babında yanlıştır.. Eğer Hudeybiye Anlaşması bir baz alınıp, sebep-sonuç ilişkisinden bir sonuca varılması gerekiyorsa o da Peygamber Efendimiz s.a.v’in “Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin” [Maide:1] emrine uyarak, dıştan-içe doğru olan bir fethin gerçekleşmesini sağlamış olduğudur.. O Mübarek insanın daha önce yapılan bütün anlaşmaların şart ve hükümlerine riayet etmesindendir ki Hudeybiye Anlaşması’nın neticesi Kuran’da “apaçık bir fetih olarak” belirtilen bir neticeye ulaşmıştı..
Yukarıdaki Hudeybiye örneğinin sonuç kısmından Paris olaylarını değerlendirirsek, Kuaşi kardeşlerin yaşadıkları devletin kanun ve kurallarını hiçe sayarak, yani akitlerini yerine getirmeyerek hem kendileri ve hem de Fransa/Avrupa’da yaşayan müslümanların zafer değil, fakat içten-dışa olan ve müslümanlara zarar veren bir neticenin oluşmasına neden olmuşlardır.. Avrupa müslümanlar tarafında hergün içten fethedilirken, bu son olay fethin hedefinin ters yöne kaymasını sebep olmuştur.. Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz [Buhari] hadisinden yola çıkarak, daha önce adlarını verdiğim müslümanların İngiltere ve Fransa’daki buna benzer eylemleri, aslında Avrupa’da yaşayan müslümanların yapılan yanlışlardan dolayı tekrar aynı yanılgının sebep-sonucuna maruz kaldığını göstermiştir.. Eğer bakılması ve klavuz edilmesi gereken bir davranış varsa o da Resulu Ekrem s.a.v’in Taif’de sergilediği davranıştır..
Diğer dediklerine gelirsek... Bütün yazdıklarımı tek tek okur ve üzerinde biraz düşünürsen, hiçbirinde altını çizerek diyebilirim ki hakkıyla Allah c.c. adına cihad eden mücahidlere karşı bir görüş yoktur, tam tersi mücahid adı altında geçinerek haklı davalarını sürdüren mücahidlerin isimlerini kendilerine adaş ettirip, onların haklarını sürmeleyenlere karşı olduklarini bizatihi müşahade edeceksin.. Cihad nedir? Cihadın şartları nelerdir? Paris’te yapılanlar bir cihad hareketi olarak değerlendirilebilir mi? İşte bu soruları hep kendimize sormak ve üzerinde tefekkür etmek zorundayız ki, bunların da cevabı yine Kuran-ı Azimüşşan ve Efendimiz s.a.v’.n sünneti uluviyesinde mevcuttur.. Rastgele insanları öldürmek yerine kendimize sormamız gereken, bizler ne kadar Efendimiz s.a.v’in ahlak ve yaşamını kendi hayatımızda tatbik ediyoruz olmalıdır..