PEYGAMBERİMİZİN NAMAZI GİBİ NAMAZ KILMAK
Peygamberimizin namazı nasılsa öylece namaz kılmalıyız. Peygamberimiz s.a.v namazda ona uymamızı vacip kılarak, şöyle demiştir:
‘Ben nasıl namaz kılıyorsam, siz de öylece kılın.’ (Buhari, Müslim)
Sahih sünnete dayanarak yapacağımız bu dersler hiç şüphesiz birçok cemaat ve mezhepleri razı etmeyecek… Çünkü biz biliriz ki; ‘İnsanları razı etmek ulaşılmaz bir gayedir.’ Resulullah s.a.v şöyle buyurur:
‘Kim Allah’ı öfkelendirerek insanları razı ederse Allah da onu insanlara havale eder.’ (Tirmizi)
Şair ise şöyle der:
Bir mağarada veya ıssız bir dağda olsam da
Tenkidçinin sözünden kurtulacak değilim…
Kartal kanatlarının altında saklansa da
İnsanlardan kim kurtulur sağ-salim…
Sünnete tabi olma hakkında alimlerin sözleri:
İmam Ebu Hanife:
O ve mezhebi derler ki; ‘Hadisi esas almak, ona muhalif olan görüşleri terk etmek vaciptir.’
‘Hadis sahih olduğunda, benim mezhebim hadistir.’ (İbn-i Abidin; Haşiye, İbn-i Abdilberr)
‘Benim delilimi bilmeyen bir kimsenin sözlerimle fetva vermesi haramdır.’
‘Çünkü biz beşeriz. Bugün bir söz söyler, yarın ondan geri dönebiliriz.’ (İbn-i Abdilberr, İbn-i Kayyim, İbn-i Main, İbn-i Abidin)
Delillerini bilmeyenler hakkında söyledikleri bu ise, sözlerinin delile muhalif olduğunu bildiği halde delile muhalif fetva verenlerin durumu nedir acaba! Bu söz tek başına körü körüne taklidi yıkmaya yeterlidir.
İmam Malik b. Enes:
‘Ben bir beşerim, isabet eder, hata da ederim. Benim görüşlerime bakın; Kitap ve sünnete uyanları alın, Kitap ve sünnete uymayanların hepsini terkedin.’ (el-Fallani, el-İkaz)
‘Resulullah s.a.v dışında her insanın sözlerinin bir kısmı alınıp, bir kısmı terk edilebilir. Resulullah s.a.v ise müstesnadır.’ (İbn-i Abdilberr, İbn-i Hazm, el-Fellani)
İbn-i Vehb diyor ki: ‘İmam Malik’e, abdest alırken ayak parmaklarının arasını tahlil (el parmaklarıyla ayak parmakları arasına su ulaştırma) meselesi sorulduğunda şöyle dediğini duydum: ‘Bunu yapmak vacip değildir.’ İnsanlar gidinceye kadar sustum. Sonra ona dedim ki: ‘Bu hususta elimizde varid olan bir sünnet var.’ Dedi ki: ‘Nedir bu?’ Dedim ki: Şeddad el-Kureşi şöyle demiştir: ‘Resulullah s.a.v’in serçe parmağıyla ayak parmaklarının arasını ovaladığını gördüm.’ Dedi ki: ‘Bu güzel bir hadistir, şimdiye kadar da duymuş değilim.’ Sonraları bu mesele tekrar sorulduğunda, insanlara böyle yapmalarını emrettiğini gördüm.’ (ibn-i Ebi Hatim, Beyhaki sünende)
İmam Şafii:
‘Resulullah s.a.v’in sünnetlerinden bazılarının ulaşmadığı veya kaybolmadığı hiç kimse yoktur. Söylediğim her söz ve koyduğum her asıl, şayet Resulullah s.a.v’in bir sünnetiyle ayrılık arzediyorsa, uyulacak Resulullah s.a.v’in sözüdür. O ayrıca benim de sözümdür.’ (Hakim, İbn-i Asakir, İbn-i Kayyim)
‘Resululah s.a.v’den sahih bir hadis olduğu halde benim ona muhalif bir söz söylediğimi görürseniz, bilin ki, aklım başımdan gitmiştir.’ (İbn-i Ebi Hatim, Ebu’l Kasım es-Semerkandi, Ebu Nuaym, İbn-i Asakir)
‘Müslümanlar, Resulullah s.a.v’in sünneti ortaya çıktıktan sonra, bir kimsenin o sünneti başka birinin sözü için terketmesinin helal olmayacağı hususunda icma etmişlerdir.’ (İbn-i Kayyim, el-Fellani)
İmam Ahmed b. Hanbel:
‘Beni taklid etmeyin, Malik’i de, Şafiî'yi de, Evzaî ve Sevrî'yi de taklid etmeyin. Onlar nereden aldılarsa siz de oradan alın.’ (el-Fallani, İbnn-i Kayyim, İ’lam)
‘İttiba, kişinin, Resulullah s.a.v’e ve sahâbîlere tâbi olmasıdır. Ancak tabiînden sonra kişi muhayyerdir.’ (Ebu Davud)
‘Evzaî'nin görüşü, Malik'in görüşü, Ebû Hanife'nin görüşü... Bunların hepsi birer görüştür. Bana göre de hepsi eşittir. Delil ise ancak rivâyetler (hadisler)dir.’ (İbn-i Abdilberr)
‘Allah bizleri, haklarında şöyle buyurduğu kullarından eylesin:
‘Aralarında Peygamberin hükmetmesi için Allah'a ve Resulü’ne dâvet edildikleri zaman müminlerin sözü ancak: “İşittik ve itaat ettik” olur. İşte bunlar kurtuluşa erenlerdir. Kim Allah'a ve Resulü’ne itaat eder, Allah'tan korkar ve O’na sığınıp korunursa, işte kazananlar onlardır.’ (Nur/51-52)
KIBLEYE YÖNELMEK
‘(Ey Muhammed!) Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, sevdiğin kıbleye mutlaka çevireceğiz. Hemen yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir.’ (Bakara/144) ayeti inmeden önce –Kâbe’yi önüne alarak- Mescid-i Aksa'ya doğru namaz kılardı. Bu ayet inince Kâbe'ye yöneldi. İnsanlar Kuba Mescidi’nde sabah namazını kılarken, biri gelip şöyle dedi: ‘Bu gece Resulullah'a Kur'an indirildi ve ona Kâbe'ye yönelmesi emredildi. Hadi siz de Kâbe’ye yönelin.’ Yüzleri Şam'a dönüktü, bunun üzerine (Kâbe’ye) döndüler. İmamları da döndü. (Buhari, Müslim, Taberani)
‘Resulullah s.a.v namaz kılmak istediğinde, farzda olsun nafile de olsun Kâbe'ye yönelirdi.’
‘Sefere çıktığı zaman da nafileleri bineği üzerinde kılardı. Vitiri de öyle kılardı. Binek doğuya-batıya, nereye yönelirse yönelsin o yöne doğru kılardı...’ (Buhari, Müslim)
Bu hususta da Allahu Teâlâ'nın şu sözü nazil olmuştur:
‘Her nereye yönelirseniz Allah'ın yüzü oradadır.’ (Bakara 114/ Müslim)
‘Bazen de devesi üzerinde nafile kılmak istediğinde -bineğiyle- kıbleye yönelir ve tekbir alırdı. Sonra bineği nereye yönelirse yönelsin namazına devam ederdi.’ (Ebu Davud, İbni Hibban)
‘Bineği üzerinde rükû ve secdeleri başıyla ima ederek yapıyordu. Secdeyi rükûya göre daha aşağı yapıyordu.’ (Ahmed, Tirmizi)
‘Farz kılmak istediğinde de iner ve kıbleye yönelirdi.’ (Buhari, Ahmed)
‘Şiddetli korku esnasındaki namazında ise, ümmetine “ayakta durarak ve binekler üstünde, kıbleye yönelerek veya yönelmeden” kılmanın sünnet olduğunu bildirmiştir.’ (Buhari, Müslim)
‘Ordular birbirine girdiğinde, sadece tekbir ve başla işaret vardır.’ (Beyhaki)
NİYET
Resulullah s.a.v şöyle buyurur:
‘Muhakkak ki ameller, ancak niyetlere bağlıdır. Her kişiye de niyet ettiğinin karşılığı vardır.’ (Buhari, Müslim)
Niyet; kast etmek, yönelmek manasındadır…
Resulullah s.a.v’den ve sahabelerden, namazda niyeti dil ile teleffuz ettikleri rivayet edilmemiştir.
İmam Şafii gibi bazı alimler dil ile niyet getirmeleri gerekir demiş ve bunu da dil ile kalbin birbirine mutabık olmasına bağlamışlardır.
TEKBİR
Resulullah s.a.v namazına ‘Allah’u Ekber’ sözüyle başlardı. (Müslim, İbn-i Mace)
ELLERİ KALDIRMAK
Resulullah s.a.v ‘Ellerini bazen tekbirle beraber, bazen tekbirden sonra, bazen de tekbirden önce kaldırırdı.’ (Buhari, Nesai, Ebu Davud)
‘Ellerini, parmaklarını açarak kaldırırdı (parmaklarının arasını tam açmaz, birbirine de yapıştırmazdı).’ (Ebu Davud, İbn-i Huzeyme)
‘(Ellerini) omuzları hizasına kadar kaldırırdı. Bazen de kulak (yumuşağı) hizasına kadar kaldırdığı olurdu.’ (Buhari, Nesai, Ebu Davud)
SAĞ ELİ SOL ELİN ÜZERİNE KOYMAK
Resulullah s.a.v ‘Sağ elini sol elinin üzerine koyardı.’ (Müslim, Ebu Davud)
‘Namazda sol elini sağ elinin üstüne koymuş bir adama rastladı. Adamın ellerini çözdü ve sağ elini sol elinin üzerine koydu.’ (Ahmed, Ebu Davud)
ELLERİ GÖĞÜS ÜZERİNE KOYMAK
Resulullah s.a.v ‘Sağ elini, sol elinin üstüne, (bazen) bileğe, (bazen de) kolunun üstüne koyardı.’ (Ebu Davud, Nesai, ibn-i Huzeyme)
‘Ellerini (de) göğsünün üzerine koyardı.’ (Ebu Davud, İbn-i Huzeyme, Ahmed)
KIYAM (AYAKTA DURMAK)
Resulullah s.a.v Allah ‘azze ve cellenin’ şu emrine uyarak kıyamda dururdu:
‘Gönülden boyun eğerek Allah’ın huzurunda (kıyam edin) durun.’ (Bakara/238)
Hasta Olan Kimsenin Namazı Oturarak Kılması:
‘(Resulullah s.a.v) Vefatına neden olan hastalığında namazını oturarak kıldı.’ (Tirmizi, Ahmed)
Hastalandığında da oturarak kılardı:
‘Arkasında insanlar ayakta durmuştu: Oturmalarını işaret etmiş, onlar da oturmuşlardı (oturarak namazı kılmışlardı). Namazı bitirince şöyle dedi:
‘Siz biraz önce neredeyse Rumların ve Farisi’lerin yaptığını yapacaktınız. Kralları otururken onlar önlerinde ayakta dururlar. Siz bunu yapmayın. İmam kendisine uyulsun diye (imam) olmuştur. Rükuya vardığında siz de rüku edin. Kalktığında siz de kalkın. Eğer oturarak kılarsa, siz de onunla birlikte oturarak kılın.’ (Buhari, Müslim)
‘Yaşlandığında ise Resulullah s.a.v namaz kıldığı yerde bir direk diktirmiş ve ona yaslanmıştır.’ (Ebu Davud)
İmran b. Husayn r.a diyor ki: ‘Bende basur hastalığı vardı. Bunu Resulullah s.a.v’e sordum, buyurdu ki:
‘Ayakta namaz kıl. Eğer yapamıyorsan, oturarak; onu da yapamazsan, yan yatarak (namazını kıl).’
İmran b. Husayn diyor ki: Resulullah s.a.v’e oturarak namaz kılma meselesini sordum, buyurdu ki:
‘Ayakta namaz kılan daha faziletli (olanı yapmış)tır. Oturarak kılana ayakta kılan kimsenin yarı ecri vardır. Kim de yatarak (bir rivayette de: uzanarak) namazı kılarsa ona da oturarak namaz kılan kimsenin yarı ecri vardır.’ (Buhari, Ebu Davud, Ahmed)
AYAKKABIYLA NAMAZ KILMAK
‘Bazen yalın ayak, bazen de ayakkabılı bir şekilde namaza dururdu.’ (Ebu Davud, İbn-i Mace)
Ve yine şöyle buyurmuştur:
‘Yahudilere muhalefet edin! Çünkü onlar ayakkabılarıyla ve pabuçlarıyla namaz kılmazlar.’ (Ebu Davud, Bezzar)
Ebu Said el-Hudri r.a şöyle demiştir:
‘Bir gün Resulullah s.a.v bize namaz kıldırdı. Namazının bir bölümüne ulaştığında ayakkabılarını çıkardı. Ve sol tarafına koydu. İnsanlar bunu görünce onlar da ayakkabılarını çıkardılar. Namazını bitirince şöyle dedi:
‘Ne diye ayakkabılarınızı çıkardınız?’ dediler ki:
‘Senin ayakkabılarını çıkardığını gördük, biz de ayakkabılarımızı çıkardık.’ Bunun üzerine şöyle buyurdu:
‘Cebrail a.s bana geldi ve ayakkabılarımda pislik –veya eziyet verici bir şey- (bir rivayete göre: necaset) olduğunu haber verdi, ben de çıkardım. Biriniz mescide geldiğinde ayakkabılarına baksın, onlarda pislik –veya eziyet verici bir şey- görürse onları silsin ve sonra onlarla namazını kılsın.’ (Ebu Davud, İbn-i Huzeyme)
SÜTRE
Resulullah s.a.v sütre edinmiş ve ona yakın mesafede namazını kılmıştır:
‘(Resulullah s.a.v) sütreye yakın yerde (namaza) dururdu…’ (Buhari, Ahmed)
‘Secde yaptığı yer ile duvar arasında da koyun geçecek kadar mesafe olurdu.’ (Buhari, Müslim)
Resulullah s.a.v sütreyi emrederek şöyle buyurmuştur:
‘Namaz kılacağın zaman sütre koyarak namaz kıl. Kimsenin de önünden geçmesine izin verme. Israr ederse onunla mücadele et. Çünkü onun yanında şeytan vardır.’ (ibn-i Huzeyme)
‘Biriniz sütre koyarak namaz kıldığında ona yakın olsun, bu takdirde şeytan onun namazını kesemez.’ (Ebu Davud, Bezzar)
‘(Boş bir arazide) namaz kıldığı zaman da önüne bir mızrak diker, ona doğru namaz kılardı.’ (Buhari, Müslim)
Bir defasında Resulullah s.a.v ‘Farz namazı kılarken yumruğunu sıktı. Namazı kılınca dediler ki: ‘Ey Allah’ın Resulü! Namazda bir şey mi oldu?’ dedi ki:
‘Hayır! Ancak şeytan önümden geçmek istedi. Ben de onun boynunu sıktım, öyle ki dilinin soğukluğunu elimde hissettim…’ (Ahmed, Darekutni, Taberani)
‘Namaz kılan kişinin önünden geçen, yükleneceği (günahı) bilseydi, kır yıl beklerdi de yine de onun önünden geçmezdi.’ (Buhari, Müslim)
MEZARA DOĞRU NAMAZ KILINMAZ
Resulullah s.a.v mezara doğru namaz kılmayı nehyetmiştir:
‘Mezarlara doğru namaz kılmayın ve kabirlerin üzerlerinde de oturmayın.’ (Müslim, Ebu Davud)
İbn-i Mesud r.a Resulullah s.a.v’in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
‘Yaratılmışların en şerlileri… kabirleri mescid edinenlerdir.’ (Ahmed)
NAMAZDA SECDE YERİNE BAKMAK
Resulullah s.a.v ‘Namaz kıldığı zaman başını hafifçe eğer ve gözüyle yere bakardı.’ (Beyhaki, Hakim)
Göğe doğru bakmayı da yasaklamıştır:
‘Bazı insanlar namazda gözlerini göğe dikmekten ya vazgeçerler veya gözleri bir daha onlara dönmez.’ (Buhari, Müslim)
Başka bir hadiste şöyle buyurur:
‘Namaz kıldığınız zaman (sağa-sola) dönmeyin. Çünkü Allah’u Teala, -kul yüzünü çevirmediği müddetçe- yüzünü kuluna çevirir.’ (Tirmizi, Hakim)
Sağa sola dönmek hakkında da şöyle buyurur:
‘Bu şeytanın, kulun namazından çaldığı bir şeydir.’ (Buhari, Ebu Davud)
Başka bir hadiste:
‘Veda eden (yani son namazını kılan) kişi gibi, Allah’ı görüyormuşçasına namaz kıl. Sen O’nu görmüyor olsan da muhakkak ki O seni görmektedir.’ (Taberani, İbn-i Mace, Ahmed)
İSTİFTAH DUASINI OKUMAK
Resulullah s.a.v kıraate başlamadan önce çeşitli dualarla başlardı. Bu dualarında Allah’a hamdediyor, O’nu yüceltiyor ve övüyordu…
‘İnsanlardan herhangi birinin namazı, tekbir almadan, Allah’a hamdetmeden ve O’nu övmeden, ayrıca Kuran’dan kolayına geleni okumadan tamam olmaz.’ (Ebu Davud, Hakim)
Resulullah s.a.v namaza farklı dualarla başlardı. Bazen şöyle diyordu:
إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفاً وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ...إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ...لاَ شَرِيكَ لَهُ وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَاْ أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ
‘Ben hanîf olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim.’ (En’am/79)
‘Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O'nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben müslümanların ilkiyim.’ (En’am/162-163)
Bazen de;
سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، وَتَبَارَكَ اسْمُكَ، وَتَعالَى جَدُّكَ، و لاَ َ إلَهَ غَيْرُكَ.
‘Allah’ım! Seni tenzih ederim. İsmin bereketi çoktur, azametin yücedir. Senden başka ilah yoktur.’ (Ebu Davud, Hakim)
Bazen de;
اللّهُ اَكْبَرُ كَبِيراً، وَالْحَمْدُ للّهِ كَثِيراً، وَسُبْحَانَ اللّهِ بُكْرَةً وَأصِيلاً،
‘Allah çok yücedir (büyüktür). Allah’a sonsuz hamdu senalar olsun. Sabah-akşam (her zaman) Allah’ı tenzih ederiz.’ (Müslim, Tirmizi, Ebu Nuaym)
Bazen de;
اللَهُمَّ اغْفِرْ لي و اهْدِنِي و ارْزُقْنِي و عافِنِي.
‘Allah’ım! Bana mağfiret et! Bana hidayet ver, bana rızık ver ve bana sıhhat ver.’ (Ahmed, İbn-i Ebi Şeybe, Ebu Davud, Taberani)
KIRAAT
‘Ardından Resulullah s.a.v euzu besmele çekerdi.’ (Ebu Davud, İbn-i Mace, Darekutni, Hakim, İbn-i Hibban)
‘Ancak açıktan okumazdı.’ (Buhari, Müslim, Ahmed, Tahavi)
AYET AYET OKUMAK
‘Resulullah s.a.v sonra Fatiha’yı okurdu, ayet ayet keserdi’ (Ebu Davud, es-Sehmi, Hakim)
Peygamberimizin namazı nasılsa öylece namaz kılmalıyız. Peygamberimiz s.a.v namazda ona uymamızı vacip kılarak, şöyle demiştir:
‘Ben nasıl namaz kılıyorsam, siz de öylece kılın.’ (Buhari, Müslim)
Sahih sünnete dayanarak yapacağımız bu dersler hiç şüphesiz birçok cemaat ve mezhepleri razı etmeyecek… Çünkü biz biliriz ki; ‘İnsanları razı etmek ulaşılmaz bir gayedir.’ Resulullah s.a.v şöyle buyurur:
‘Kim Allah’ı öfkelendirerek insanları razı ederse Allah da onu insanlara havale eder.’ (Tirmizi)
Şair ise şöyle der:
Bir mağarada veya ıssız bir dağda olsam da
Tenkidçinin sözünden kurtulacak değilim…
Kartal kanatlarının altında saklansa da
İnsanlardan kim kurtulur sağ-salim…
Sünnete tabi olma hakkında alimlerin sözleri:
İmam Ebu Hanife:
O ve mezhebi derler ki; ‘Hadisi esas almak, ona muhalif olan görüşleri terk etmek vaciptir.’
‘Hadis sahih olduğunda, benim mezhebim hadistir.’ (İbn-i Abidin; Haşiye, İbn-i Abdilberr)
‘Benim delilimi bilmeyen bir kimsenin sözlerimle fetva vermesi haramdır.’
‘Çünkü biz beşeriz. Bugün bir söz söyler, yarın ondan geri dönebiliriz.’ (İbn-i Abdilberr, İbn-i Kayyim, İbn-i Main, İbn-i Abidin)
Delillerini bilmeyenler hakkında söyledikleri bu ise, sözlerinin delile muhalif olduğunu bildiği halde delile muhalif fetva verenlerin durumu nedir acaba! Bu söz tek başına körü körüne taklidi yıkmaya yeterlidir.
İmam Malik b. Enes:
‘Ben bir beşerim, isabet eder, hata da ederim. Benim görüşlerime bakın; Kitap ve sünnete uyanları alın, Kitap ve sünnete uymayanların hepsini terkedin.’ (el-Fallani, el-İkaz)
‘Resulullah s.a.v dışında her insanın sözlerinin bir kısmı alınıp, bir kısmı terk edilebilir. Resulullah s.a.v ise müstesnadır.’ (İbn-i Abdilberr, İbn-i Hazm, el-Fellani)
İbn-i Vehb diyor ki: ‘İmam Malik’e, abdest alırken ayak parmaklarının arasını tahlil (el parmaklarıyla ayak parmakları arasına su ulaştırma) meselesi sorulduğunda şöyle dediğini duydum: ‘Bunu yapmak vacip değildir.’ İnsanlar gidinceye kadar sustum. Sonra ona dedim ki: ‘Bu hususta elimizde varid olan bir sünnet var.’ Dedi ki: ‘Nedir bu?’ Dedim ki: Şeddad el-Kureşi şöyle demiştir: ‘Resulullah s.a.v’in serçe parmağıyla ayak parmaklarının arasını ovaladığını gördüm.’ Dedi ki: ‘Bu güzel bir hadistir, şimdiye kadar da duymuş değilim.’ Sonraları bu mesele tekrar sorulduğunda, insanlara böyle yapmalarını emrettiğini gördüm.’ (ibn-i Ebi Hatim, Beyhaki sünende)
İmam Şafii:
‘Resulullah s.a.v’in sünnetlerinden bazılarının ulaşmadığı veya kaybolmadığı hiç kimse yoktur. Söylediğim her söz ve koyduğum her asıl, şayet Resulullah s.a.v’in bir sünnetiyle ayrılık arzediyorsa, uyulacak Resulullah s.a.v’in sözüdür. O ayrıca benim de sözümdür.’ (Hakim, İbn-i Asakir, İbn-i Kayyim)
‘Resululah s.a.v’den sahih bir hadis olduğu halde benim ona muhalif bir söz söylediğimi görürseniz, bilin ki, aklım başımdan gitmiştir.’ (İbn-i Ebi Hatim, Ebu’l Kasım es-Semerkandi, Ebu Nuaym, İbn-i Asakir)
‘Müslümanlar, Resulullah s.a.v’in sünneti ortaya çıktıktan sonra, bir kimsenin o sünneti başka birinin sözü için terketmesinin helal olmayacağı hususunda icma etmişlerdir.’ (İbn-i Kayyim, el-Fellani)
İmam Ahmed b. Hanbel:
‘Beni taklid etmeyin, Malik’i de, Şafiî'yi de, Evzaî ve Sevrî'yi de taklid etmeyin. Onlar nereden aldılarsa siz de oradan alın.’ (el-Fallani, İbnn-i Kayyim, İ’lam)
‘İttiba, kişinin, Resulullah s.a.v’e ve sahâbîlere tâbi olmasıdır. Ancak tabiînden sonra kişi muhayyerdir.’ (Ebu Davud)
‘Evzaî'nin görüşü, Malik'in görüşü, Ebû Hanife'nin görüşü... Bunların hepsi birer görüştür. Bana göre de hepsi eşittir. Delil ise ancak rivâyetler (hadisler)dir.’ (İbn-i Abdilberr)
‘Allah bizleri, haklarında şöyle buyurduğu kullarından eylesin:
‘Aralarında Peygamberin hükmetmesi için Allah'a ve Resulü’ne dâvet edildikleri zaman müminlerin sözü ancak: “İşittik ve itaat ettik” olur. İşte bunlar kurtuluşa erenlerdir. Kim Allah'a ve Resulü’ne itaat eder, Allah'tan korkar ve O’na sığınıp korunursa, işte kazananlar onlardır.’ (Nur/51-52)
KIBLEYE YÖNELMEK
‘(Ey Muhammed!) Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, sevdiğin kıbleye mutlaka çevireceğiz. Hemen yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir.’ (Bakara/144) ayeti inmeden önce –Kâbe’yi önüne alarak- Mescid-i Aksa'ya doğru namaz kılardı. Bu ayet inince Kâbe'ye yöneldi. İnsanlar Kuba Mescidi’nde sabah namazını kılarken, biri gelip şöyle dedi: ‘Bu gece Resulullah'a Kur'an indirildi ve ona Kâbe'ye yönelmesi emredildi. Hadi siz de Kâbe’ye yönelin.’ Yüzleri Şam'a dönüktü, bunun üzerine (Kâbe’ye) döndüler. İmamları da döndü. (Buhari, Müslim, Taberani)
‘Resulullah s.a.v namaz kılmak istediğinde, farzda olsun nafile de olsun Kâbe'ye yönelirdi.’
‘Sefere çıktığı zaman da nafileleri bineği üzerinde kılardı. Vitiri de öyle kılardı. Binek doğuya-batıya, nereye yönelirse yönelsin o yöne doğru kılardı...’ (Buhari, Müslim)
Bu hususta da Allahu Teâlâ'nın şu sözü nazil olmuştur:
‘Her nereye yönelirseniz Allah'ın yüzü oradadır.’ (Bakara 114/ Müslim)
‘Bazen de devesi üzerinde nafile kılmak istediğinde -bineğiyle- kıbleye yönelir ve tekbir alırdı. Sonra bineği nereye yönelirse yönelsin namazına devam ederdi.’ (Ebu Davud, İbni Hibban)
‘Bineği üzerinde rükû ve secdeleri başıyla ima ederek yapıyordu. Secdeyi rükûya göre daha aşağı yapıyordu.’ (Ahmed, Tirmizi)
‘Farz kılmak istediğinde de iner ve kıbleye yönelirdi.’ (Buhari, Ahmed)
‘Şiddetli korku esnasındaki namazında ise, ümmetine “ayakta durarak ve binekler üstünde, kıbleye yönelerek veya yönelmeden” kılmanın sünnet olduğunu bildirmiştir.’ (Buhari, Müslim)
‘Ordular birbirine girdiğinde, sadece tekbir ve başla işaret vardır.’ (Beyhaki)
NİYET
Resulullah s.a.v şöyle buyurur:
‘Muhakkak ki ameller, ancak niyetlere bağlıdır. Her kişiye de niyet ettiğinin karşılığı vardır.’ (Buhari, Müslim)
Niyet; kast etmek, yönelmek manasındadır…
Resulullah s.a.v’den ve sahabelerden, namazda niyeti dil ile teleffuz ettikleri rivayet edilmemiştir.
İmam Şafii gibi bazı alimler dil ile niyet getirmeleri gerekir demiş ve bunu da dil ile kalbin birbirine mutabık olmasına bağlamışlardır.
TEKBİR
Resulullah s.a.v namazına ‘Allah’u Ekber’ sözüyle başlardı. (Müslim, İbn-i Mace)
ELLERİ KALDIRMAK
Resulullah s.a.v ‘Ellerini bazen tekbirle beraber, bazen tekbirden sonra, bazen de tekbirden önce kaldırırdı.’ (Buhari, Nesai, Ebu Davud)
‘Ellerini, parmaklarını açarak kaldırırdı (parmaklarının arasını tam açmaz, birbirine de yapıştırmazdı).’ (Ebu Davud, İbn-i Huzeyme)
‘(Ellerini) omuzları hizasına kadar kaldırırdı. Bazen de kulak (yumuşağı) hizasına kadar kaldırdığı olurdu.’ (Buhari, Nesai, Ebu Davud)
SAĞ ELİ SOL ELİN ÜZERİNE KOYMAK
Resulullah s.a.v ‘Sağ elini sol elinin üzerine koyardı.’ (Müslim, Ebu Davud)
‘Namazda sol elini sağ elinin üstüne koymuş bir adama rastladı. Adamın ellerini çözdü ve sağ elini sol elinin üzerine koydu.’ (Ahmed, Ebu Davud)
ELLERİ GÖĞÜS ÜZERİNE KOYMAK
Resulullah s.a.v ‘Sağ elini, sol elinin üstüne, (bazen) bileğe, (bazen de) kolunun üstüne koyardı.’ (Ebu Davud, Nesai, ibn-i Huzeyme)
‘Ellerini (de) göğsünün üzerine koyardı.’ (Ebu Davud, İbn-i Huzeyme, Ahmed)
KIYAM (AYAKTA DURMAK)
Resulullah s.a.v Allah ‘azze ve cellenin’ şu emrine uyarak kıyamda dururdu:
‘Gönülden boyun eğerek Allah’ın huzurunda (kıyam edin) durun.’ (Bakara/238)
Hasta Olan Kimsenin Namazı Oturarak Kılması:
‘(Resulullah s.a.v) Vefatına neden olan hastalığında namazını oturarak kıldı.’ (Tirmizi, Ahmed)
Hastalandığında da oturarak kılardı:
‘Arkasında insanlar ayakta durmuştu: Oturmalarını işaret etmiş, onlar da oturmuşlardı (oturarak namazı kılmışlardı). Namazı bitirince şöyle dedi:
‘Siz biraz önce neredeyse Rumların ve Farisi’lerin yaptığını yapacaktınız. Kralları otururken onlar önlerinde ayakta dururlar. Siz bunu yapmayın. İmam kendisine uyulsun diye (imam) olmuştur. Rükuya vardığında siz de rüku edin. Kalktığında siz de kalkın. Eğer oturarak kılarsa, siz de onunla birlikte oturarak kılın.’ (Buhari, Müslim)
‘Yaşlandığında ise Resulullah s.a.v namaz kıldığı yerde bir direk diktirmiş ve ona yaslanmıştır.’ (Ebu Davud)
İmran b. Husayn r.a diyor ki: ‘Bende basur hastalığı vardı. Bunu Resulullah s.a.v’e sordum, buyurdu ki:
‘Ayakta namaz kıl. Eğer yapamıyorsan, oturarak; onu da yapamazsan, yan yatarak (namazını kıl).’
İmran b. Husayn diyor ki: Resulullah s.a.v’e oturarak namaz kılma meselesini sordum, buyurdu ki:
‘Ayakta namaz kılan daha faziletli (olanı yapmış)tır. Oturarak kılana ayakta kılan kimsenin yarı ecri vardır. Kim de yatarak (bir rivayette de: uzanarak) namazı kılarsa ona da oturarak namaz kılan kimsenin yarı ecri vardır.’ (Buhari, Ebu Davud, Ahmed)
AYAKKABIYLA NAMAZ KILMAK
‘Bazen yalın ayak, bazen de ayakkabılı bir şekilde namaza dururdu.’ (Ebu Davud, İbn-i Mace)
Ve yine şöyle buyurmuştur:
‘Yahudilere muhalefet edin! Çünkü onlar ayakkabılarıyla ve pabuçlarıyla namaz kılmazlar.’ (Ebu Davud, Bezzar)
Ebu Said el-Hudri r.a şöyle demiştir:
‘Bir gün Resulullah s.a.v bize namaz kıldırdı. Namazının bir bölümüne ulaştığında ayakkabılarını çıkardı. Ve sol tarafına koydu. İnsanlar bunu görünce onlar da ayakkabılarını çıkardılar. Namazını bitirince şöyle dedi:
‘Ne diye ayakkabılarınızı çıkardınız?’ dediler ki:
‘Senin ayakkabılarını çıkardığını gördük, biz de ayakkabılarımızı çıkardık.’ Bunun üzerine şöyle buyurdu:
‘Cebrail a.s bana geldi ve ayakkabılarımda pislik –veya eziyet verici bir şey- (bir rivayete göre: necaset) olduğunu haber verdi, ben de çıkardım. Biriniz mescide geldiğinde ayakkabılarına baksın, onlarda pislik –veya eziyet verici bir şey- görürse onları silsin ve sonra onlarla namazını kılsın.’ (Ebu Davud, İbn-i Huzeyme)
SÜTRE
Resulullah s.a.v sütre edinmiş ve ona yakın mesafede namazını kılmıştır:
‘(Resulullah s.a.v) sütreye yakın yerde (namaza) dururdu…’ (Buhari, Ahmed)
‘Secde yaptığı yer ile duvar arasında da koyun geçecek kadar mesafe olurdu.’ (Buhari, Müslim)
Resulullah s.a.v sütreyi emrederek şöyle buyurmuştur:
‘Namaz kılacağın zaman sütre koyarak namaz kıl. Kimsenin de önünden geçmesine izin verme. Israr ederse onunla mücadele et. Çünkü onun yanında şeytan vardır.’ (ibn-i Huzeyme)
‘Biriniz sütre koyarak namaz kıldığında ona yakın olsun, bu takdirde şeytan onun namazını kesemez.’ (Ebu Davud, Bezzar)
‘(Boş bir arazide) namaz kıldığı zaman da önüne bir mızrak diker, ona doğru namaz kılardı.’ (Buhari, Müslim)
Bir defasında Resulullah s.a.v ‘Farz namazı kılarken yumruğunu sıktı. Namazı kılınca dediler ki: ‘Ey Allah’ın Resulü! Namazda bir şey mi oldu?’ dedi ki:
‘Hayır! Ancak şeytan önümden geçmek istedi. Ben de onun boynunu sıktım, öyle ki dilinin soğukluğunu elimde hissettim…’ (Ahmed, Darekutni, Taberani)
‘Namaz kılan kişinin önünden geçen, yükleneceği (günahı) bilseydi, kır yıl beklerdi de yine de onun önünden geçmezdi.’ (Buhari, Müslim)
MEZARA DOĞRU NAMAZ KILINMAZ
Resulullah s.a.v mezara doğru namaz kılmayı nehyetmiştir:
‘Mezarlara doğru namaz kılmayın ve kabirlerin üzerlerinde de oturmayın.’ (Müslim, Ebu Davud)
İbn-i Mesud r.a Resulullah s.a.v’in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
‘Yaratılmışların en şerlileri… kabirleri mescid edinenlerdir.’ (Ahmed)
NAMAZDA SECDE YERİNE BAKMAK
Resulullah s.a.v ‘Namaz kıldığı zaman başını hafifçe eğer ve gözüyle yere bakardı.’ (Beyhaki, Hakim)
Göğe doğru bakmayı da yasaklamıştır:
‘Bazı insanlar namazda gözlerini göğe dikmekten ya vazgeçerler veya gözleri bir daha onlara dönmez.’ (Buhari, Müslim)
Başka bir hadiste şöyle buyurur:
‘Namaz kıldığınız zaman (sağa-sola) dönmeyin. Çünkü Allah’u Teala, -kul yüzünü çevirmediği müddetçe- yüzünü kuluna çevirir.’ (Tirmizi, Hakim)
Sağa sola dönmek hakkında da şöyle buyurur:
‘Bu şeytanın, kulun namazından çaldığı bir şeydir.’ (Buhari, Ebu Davud)
Başka bir hadiste:
‘Veda eden (yani son namazını kılan) kişi gibi, Allah’ı görüyormuşçasına namaz kıl. Sen O’nu görmüyor olsan da muhakkak ki O seni görmektedir.’ (Taberani, İbn-i Mace, Ahmed)
İSTİFTAH DUASINI OKUMAK
Resulullah s.a.v kıraate başlamadan önce çeşitli dualarla başlardı. Bu dualarında Allah’a hamdediyor, O’nu yüceltiyor ve övüyordu…
‘İnsanlardan herhangi birinin namazı, tekbir almadan, Allah’a hamdetmeden ve O’nu övmeden, ayrıca Kuran’dan kolayına geleni okumadan tamam olmaz.’ (Ebu Davud, Hakim)
Resulullah s.a.v namaza farklı dualarla başlardı. Bazen şöyle diyordu:
إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفاً وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ...إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ...لاَ شَرِيكَ لَهُ وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَاْ أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ
‘Ben hanîf olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim.’ (En’am/79)
‘Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O'nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben müslümanların ilkiyim.’ (En’am/162-163)
Bazen de;
سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، وَتَبَارَكَ اسْمُكَ، وَتَعالَى جَدُّكَ، و لاَ َ إلَهَ غَيْرُكَ.
‘Allah’ım! Seni tenzih ederim. İsmin bereketi çoktur, azametin yücedir. Senden başka ilah yoktur.’ (Ebu Davud, Hakim)
Bazen de;
اللّهُ اَكْبَرُ كَبِيراً، وَالْحَمْدُ للّهِ كَثِيراً، وَسُبْحَانَ اللّهِ بُكْرَةً وَأصِيلاً،
‘Allah çok yücedir (büyüktür). Allah’a sonsuz hamdu senalar olsun. Sabah-akşam (her zaman) Allah’ı tenzih ederiz.’ (Müslim, Tirmizi, Ebu Nuaym)
Bazen de;
اللَهُمَّ اغْفِرْ لي و اهْدِنِي و ارْزُقْنِي و عافِنِي.
‘Allah’ım! Bana mağfiret et! Bana hidayet ver, bana rızık ver ve bana sıhhat ver.’ (Ahmed, İbn-i Ebi Şeybe, Ebu Davud, Taberani)
KIRAAT
‘Ardından Resulullah s.a.v euzu besmele çekerdi.’ (Ebu Davud, İbn-i Mace, Darekutni, Hakim, İbn-i Hibban)
‘Ancak açıktan okumazdı.’ (Buhari, Müslim, Ahmed, Tahavi)
AYET AYET OKUMAK
‘Resulullah s.a.v sonra Fatiha’yı okurdu, ayet ayet keserdi’ (Ebu Davud, es-Sehmi, Hakim)