Peygamberimizin (s.a.v.), Algı Operasyonlarına Karşı Mucadelesi

Horasan Fedaisi Çevrimdışı

Horasan Fedaisi

Hayye ale'l-cihad
İslam-TR Üyesi
Fıtrata karşı savaşanların, esas stratejisinin algı operasyonu olması ve medyayı kullanmaları yeni başlayan bir olay değildir.

Geçmişte algı operasyonları sözlü ve şiir yoluyla yapılıyordu.

1- Beyaz Bayrak

Peygamberimize karşı ortaya sürülen algı operasyonu o dönem genelde şuydu. Onun yüzünden yakın akrabalar birbirini öldürüyor, kadın kocasından çocuk babasından ayrılıyor hatta babası ile savaşta kılıç çarpışıyor babasını öldürüyordu.

Peygamberimize karşı öne sürülen iddia, bugünkü "İslâm savaş ve terör dini" iddiasına benzer bir iddiaydı.

Ancak dikkat edilirse Medine'de devlet kurulduğunda Müslümanlar genelde etrafa saldırmamış ve yahudiler ile müşrikler sürekli Müslümanlara saldırmıştır. Mekke döneminde bile Müslümanlar savunma durumundaydı. Buna rağmen bu iftiralar atıldı ve algı operasyonu yürütüldü.

İşte burada Peygamberimizin algılara hitab eden stratejilerinden birisi devreye giriyor. Medine'de, Hayber dönemi gelene kadar bembeyaz bayrak çekmek.

O dönem İslâm devletinin bayrağının beyaz renk bayrak olduğu söylenmiştir.

Beyaz bayrak, barışı simgeler. Bu bayrak çekilerek Müslümanlar aslında şunu diyordu: "Biz huzurlu ve güvenli bir barış düzeni kuruyoruz, siz bize saldırıyorsunuz"

Senelerce devletin bayrağı beyaz bayrak olarak kaldı ve Müslümanlar genel olarak savunma durumundaydı. Farklı bölgelerde zulüm yaşayan Müslümanlar da buraya hicret ettirilerek kurtarılıyordu.

Bu süreçte Medine İslâm emirliğinde hem iktisadi problemler çözüldü, hem düzenli ordu kuruldu (yani şu manada: Arabların öteden beri yaptığı vurkaç savaşı bırakıldı) hem devlet kadrosu tercümanından ilim ehline kadar kuruldu hem de güçlü silahlar (saldırı için mancınıklar, oklara karşı da savunma için debbabeler) yapıldı. En iyi atların hazırlanması için gayret gösterildi. Atıcılık kabiliyetleri geliştirildi.

Ve Hayber dönemleri geldiğinde, 629 civarlarında İslâm devleti siyah bayrağı (üstünde Kelime-i tevhid de yazılı olduğu nakledilir) çekti. O günden sonra sürekli olarak her tarafa İslâmın hakimiyeti için cihad orduları gönderildi. İslâm ordusu güçlenmiş, imanları kuvvetlendikçe kuvvetlenmiş, stratejik bilgileri artmış, mancınıkları ve debbabeleri çoğalmıştı. Artık İslâm ordusunun karşısında durulamıyor, bir bir her ülke ve kabile yenik düşüyordu. Öyle ki yüz sene sonra İslâm ordusu bir tarafta günümüz fransa topraklarının içinde, öbür tarafta çin cihetlerinde görülecekti. Öyle ki Uhud benzeri ganimete odaklanma durumuna düşülmese fransada dahi savaş başarı ile bitecek ve Müslümanlar İngiltere'ye çıkabilecekti...

Peygamberimizin, anlaşmayı bozmadıkları sürece yahudilere saldırmadığını, müşriklerin iddiasına karşılık onların söylemlerini çürütecek ve aslında onları savaş yanlısı gösterecek barışçıl politikalar izlediğini, ancak yahudiler anlaşmayı bozduğunda onların kökünü kazıdığını görüyoruz.

Örneğin Kaynuka çarşısında yahudiler bir Müslüman kadının örtüsünü indirdiler ve onunla alay ettiler. Bunun üzerine arka arkaya kargaşalar çıktı, Müslümanlar ile yahudiler orada birbirlerine girdiler. Bunun haberi Peygamberimize ulaşınca anında orduyu toplayıp onların üzerlerine yürüdü ve onları mağlup etti.

Burada hem barışçıl olan hem de "bizle barış yapan rahatça yaşar, barış yapmayan olacakları kabullensin" mesajı veren bir devlet lideri görüyoruz. Gerek kurayza seferi sonrası olanlar, gerek yahudilerin ticari kaynaklarının yok edilmesi gibi şeyler de bunu gösteriyor.

Peygamberimizin yahudi kabilelerinden en sahih görüşe göre bir (Hz.Safiyye r. a.), diğer rivayete göre ise iki eşi (diğeri Hz. Reyhane r. a.) vardı.

Hayber dönemine kadar bayrağın beyaz olmasındaki psikolojik hamle de Allahualem yine bu doğrultudaydı.

2- Şiirle hiciv

O dönemki medyanın "şiirler" olduğunu söylemiştik. Bir hadis-i şerifte Rasûlullah sallAllahu aleyhi vesellem, Hz. Hassan radıyAllahu anh' a şöyle buyuruyor:

“Müşrikleri şiirlerinle hicvet, bil ki muhakkak Cebrâil de seninle beraberdir” (Buhârî, Megazi 30; Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe 153)

Onun müşriklere karşı cevaben yazdığı bir şiiri hakkında da şöyle demiştir

“Şüphesiz ki bu onlarda, ok atmaktan daha kuvvetli bir tesir bırakır” (Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe 156)


Günümüzde neşidler, filmler, diziler, çizgi filmler, hikaye ve roman kitapları, haber kaynakları önemli yer tutmaktadır. İslâm ahkamına uyularak bu araçlar ile İslâm düşmanlarının zehirli fikirlerine karşı savaşmak da cihaddır. Bu cihadı yürütmeye gönüllü olan kimselere Müslümanlar olarak ortak fonla maddi yardım yapmamız dahi hoş olacaktır. Zira fıtrat düşmanları, bunca medya gücünü para ile elde etmişlerdir.

3- İmaretle uğraşma rahat yaşa

Peygamberimiz sallAllahu aleyhi vesellem devrinde de görüldüğü gibi İslâm devlet yapısında çeşitli grupların (Muminler, yahudiler gibi) kendilerine ait bölgeleri olur.

Gruplar kendi kanunları ile yönetilirler, kendi okullarını açarlar, kendi ibadetlerini yaparlar, kendi bölgelerinde istedikleri şekilde yaşarlar. Bunun istisnalarından birisi kafirler, Muminlere bırakılan alanlara girdiklerinde bazı ölçülere uymak zorundadır.

Şayet devlet ile uğraşmazsa kafirin bilhassa kendilerine ayrılan bölgede özgür yaşaması, onu devlet ile uğraşmaktan men edebilir. (Bugün Türkiye'de bir Müslüman bile kendi inancı hususunda bu özgürlüğe sahip değildir, kemalist okullarında okuyup kemalist kanunlara göre yaşamak zorunda bırakılır. İbadethanesine de diyanetin eliyle devlet karışır ve devlet istediğini yapar hutbeyi bile kendi yazıp her tarafa gönderir. İslâm devletinde ise farklı gruplara kendi bölgeleri sınırları içinde verilmiş ciddi bir hürriyet vardır.)

Şayet kafir, İslâm devletiyle uğraşır, isyan vb. şeylere kalkışırsa, Müslüman ahaliye sıkıntı çektirmeye çalışırsa başına nelerin gelebileceği tarih kitaplarında yazılıdır.

Burada sadece bazı psikolojik taktiklerden bahsettik:
1- Cihad orduları çıkarıp etrafa gönderene kadar beyaz bayrak çekilmesi ve aslında müşrikler ile yahudilerin ne kadar savaş yanlısı olduğunun gösterilmesidir.
2- Şiirle hiciv ederek müşrikleri ezmektir.
3- Emirlikle uğraşmadığı sürece kafirlere kendi bölgelerinde kendi inançlarını yaşama hürriyeti verilmesi psikolojik açıdan etkilidir.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst Ana Sayfa Alt