Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Pilotun Yakılması Örnekliğinde Işid Ile El Kaide Farkı

Kuteybe Çevrimdışı

Kuteybe

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
IŞİD (DAEŞ) gündem olmayı seviyor. Bu nedenle görsel şova dönüştürdüğü şiddetin ve eylemlerinin her gün yeni birisini izlemekteyiz. +18 bir şiddet filmi izliyor olsaydık çok da mesele değil.

Ama İslam Devleti ve cihad olarak bu işin yapılıyor olması istesek de istemek de hepimizin gündemine girmesini ve araştırmasını sağlıyor.
Bir kısım IŞİD yapmışsa kesin yanlıştır bakışında, bir kısım da IŞİD yapmışsa kesin doğrudur söyleminde. Meseleye hüküm koyma derdiyle değil, tutarsızlığı gösterme derdiyle yazacağım.
Bu konudaki hadislere bakacak olursak genel bir hüküm içerdiği, ateşle yakarak öldürmenin Allah’a mahsus olduğu ortadadır:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir keresinde bizi bir seriyye içinde savaşa gönderdi. Kureyşlilerden iki kişinin adını vererek: "Falan ve falanı ele geçirirseniz ateşte yakınız!" buyurdu.
Sonra yola çıkacağımız sırada:"Ben daha önce size falan ve falanı ele geçirdiğinizde ateşte yakmanızı emretmiştim. Hâlbuki ateşle ancak Allah azâb eder. Bu sebeple siz o iki kişiyi ele geçirdiğinizde (yakmayın) öldürün!" buyurdu. (Buhârî, Cihâd 107)

Bir diğer hadiste Resulullah (sav):
“Gerçek şu ki, ateşle azâb etmek, ateşin yaratıcısından başka hiç kimse için uygun ve meşrû değildir" buyurdu. (Ebû Dâvûd, Cihâd 112, Âdâb 164)

IŞİD’in savunması ise bu işin kısas oluşu, uçaktan atılan bombaların insanları yaktığı, o halde pilota kısas olarak yakılarak öldürmek gerektiği. Bununla ilgili beyanat da verip birkaç âlimin kısas hakkındaki görüşü delil getirmiş. Uygulama olarak bilinen de Hz. Ali ve Halid bin Velid’in ateşte yakarak öldürmüş olması.
Özellikle İslam hukuku okuyanlar bilirler ki, fıkıhta hemen hemen her konuda ihtilaf vardır ve derdi “fetva”bulmak olan, elbet bir âlimden bulur.

Olması gereken ise; ihtilaflı durumda esas olan cumhurun görüşünü almaktır. Esas olan ümmetin maslahatına uygunu tercih etmektir. Selefin yolu, bir meselede ayet ve hadis varsa onu tercih etmektir. Kuran ve Sünnette muhkem bir nass yok da fetvada içtihad varsa, bu içtihad dönemin uleması tarafından zamana ve mekâna göre değiştirilebilir. Çünkü içtihad yorumdur, icma olmadığı sürece tüm ümmeti bağlaması da söz konusu değildir.

Bu konuda bomba veya başka bir yolla yakarak öldürenin kısasının illa yakarak öldürmek olmadığı ise malum. IŞİD’in buradaki tutarsızlığı, önceki pilotları öldürmede bu şekilde yakarak öldürme yapmamış olmasıdır.
2014 Kasım ayında hatırladığınız gibi IŞİD bir video yayınladı ve 15 Esad subayının topluca yan yana kafasını kesti. İngiliz John dışındakilerin bu kez yüzü de açıktı ve tüm medya bu haberi verdi. IŞİD bu 15 subayın içinde pilotların da olduğunu söyledi:

http://www.haber7.com/…/1223672-isid-esirleri-toplu-sekilde…

Demek ki IŞİD şimdiye kadar yakaladığı pilotları ateşle yakmadı. Zaten mesele uçak pilotu meselesi değil. Mesele ateşli silahlarla öldürenin yakılması ise, roketatar kullanan, tank süren her düşman askerinin kısası yakılarak olması gerekirdi, ama IŞİD bunu yapmadı. IŞİD gençleri ve tevil uzmanları diyorlar ki pilotun yakılması şeriatın gereğidir çünkü kısas yakmaya yakmaktır. O zaman öncekilerde niye şeriatı uygulamadınız?! Bu şeriat işinize göre değişiyor mu? Yoksa bu delilleri yeni mi öğrendi koskoca “İslam Devleti”?

Ayrıca düşmandan esir alan sadece IŞİD değildir. Afganistan, Somali, Kafkasya, Yemen, Filipinler, Patani, Filistin, Irak, Suriye, Keşmir… Birçok cephede başta el Kaide ve Taliban olmak üzere cihadi hareketler düşmandan uçak pilotu ya da tank sürücüsü esir aldı. Hepsi infaz edildi ya da takas edildi. Bir tanesi yakıldı mı? Bu konuda böyle fetvaların da olduğunu iki kitap okuyan imam hatip öğrencisi de bilir. Peki, bunun uygulamasını neden sadece IŞİD yaptı? Madem IŞİD’in fetvası bu, neden daha önce de kendisi amel etmedi?

Demek ki konunun ihtilaflı mesele olduğunu, yakarak öldüren pilotların illa yakılarak öldürülmesi gerekmediği IŞİD’in kendi çelişen pratiğiyle ortadadır. Demek ki yakarak öldürme kısası burada tercih meseledir. O halde maslahat gereği bu kez yakmayı tercih etmişler! Maslahat ve hikmet gereği (!)...

Madem mesele maslahat ve hikmet meselesi, buradan bir daha baştan meseleye bakalım:
Resulullah (sav):
“Öldürme tarzında insanların en ölçülüsü, iman sahipleridir.” (Ebu Davud, Cihad 120, (2666); İbnu Mace, Diyat 30)
IŞİD’in yakarak öldürmesi, Batı toplumunda Ortaçağ’daki cadıların yakılma görüntüleri ile toplum tarafından bilinen bir cezalandırma yöntemidir. Şu çağda Müslümanlara en büyük zulmü yapan Budistlerin Arakan’da, Hristiyanların da Orta Afrika’da Müslümanları diri diri yakmasına İslami kamuoyunun verdiği tepki de ortadadır. Önce onlara ağzına geleni söyleyip, şimdi de “İslam’da da var bu normal bir cezalandırma” demeniz vicdanları tatmin etmemektedir.
O halde soralım, bu şekilde "tercih" yaparak sadece Batı halklarını değil, İslam dünyasındaki sıradan Müslüman halkları "şok" etmediniz mi?

Öncekiler gibi öldürebilirdiniz ama gelecek tepkilere rağmen bunu yaptınız. Bu ferasetin alınması, akıl tutulmasıdır.
Cihad aynı zamanda bir davettir. Basiret ve ferasetli olarak bakmak gerekir.

IŞİD’in şu anki lider kadrosu Saddam’ın devletinde memuru iken, hayatı cihad cephelerinde geçen el Kaide lideri Eymen Zevahiri’nin bu konudaki maslahata bakışını hatırlayalım.Bu şekilde “katliam manzaralarının cihadın maslahatına ters olduğunu, Şeyh Zevahiri’nin Şeyh Zerkavi’ye yazdığı mektubunda da görüyoruz:

“Sizi seven ve destekleyen Müslüman halkların hoş görmeyeceği işler arasında esirleri öldürme görüntüleri bulunmaktadır. Bazı ateşli gençlerin övgüsü ve size taktıkları “öldürenlerin şeyhi” gibi isimler sizi aldatmamalıdır. Bunlar sizi ve Irak direnişini destekleyen insanların genel görüşünü yansıtmamaktadır. (…)

Bütün bunlar ve daha fazlası sorulabilir ve hakkın da var. Ancak bu sorular gerçeği değiştirmemektedir. Destekçilerimizin genel fikriyatı bunu anlayamamakta ve insanların fikirleri medyanın aldatıcı, şeytani ve kalleşçe uydurma haberlerinin etkisi altında kalmaktadır. Böylelikle bize destek veren insanların kalplerinde yaptıklarımızın faydası hakkında soruları gidermiş oluruz. (…)

Tüm bunlara rağmen sana söylüyorum ki biz bir savaştayız ve bu savaşın yarısından çoğu medyada gerçekleşmektedir. Ümmetin kalbini kazanmak için bir medya savaşındayız ve gücümüz ne kadar artarsa artsın bizimle savaşan “Şeytan Krallığı”nın gücünün binde birine bile eşit değildir. Ayrıca esirleri boğazlamak yerine kurşunla da öldürebilirsiniz. Bu istenilen amaca kendimizi sorularla ve şüphelerle meşgul etmeden ulaşmamızı sağlayacaktır. Buna gerek yok.”
http://www.ummetislam.net/eymen-zevahirinin-irak-el-kaidesi…

Görüldüğü gibi, el Kaide liderliği esirlerin kafalarının video önünde kesilmesini bile maslahat olarak uygun bulmuyor. Bu şekilde yakılma hadisesi ise, bunun çok daha ötesindedir.

Aynı mektubunda Şeyh Zevahiri, zafere giden yolda cihadi hareketin halk içindeki popüler kalmasının da korunması gerektiğini açıklamakta ve eklemekte:
“Mücahid hareketleri -Şeriata muhalif olmadığı ve başvurulacak başka yollar bulunduğu müddetçe- kitlelerin anlamadıkları yahut onaylamadıkları davranışlardan kaçınmalıdır. Fazla ilmi olmayan kitleleri yüzme öğretmeden denize atmamalıyız.”

Şeyh Zevahiri, hikmetli başka bir konuşmasında da şunu diyor:

“Ümmete hayırlı bir örneklik sunan, örnekliğinde söz ve eylemlerin birbiriyle örtüştüğü on kişi olmamız, ümmetin kendisinden ve davranışlarından nefret edip kaçtığı on binler olmamızdan çok daha iyidir!

Ümmetin bizi temkinden (iyice güçlenme, emniyeti sağlayacak hale gelme) önce ganimet için birbiriyle savaşırken, ümmetin hayırlılarını ve faziletlilerini şura ve yönetimde olan haklarından mahrum ederken görmesi halinde, mücahid kardeşlerimizin kan, mal ve ırzlarına halel gelen bir fitne savaşını girdiğimizi, cihadın meyvelerinin henüz daha olgunlaşmadan iyi okunmamış davranışlar, ferdi bazı hareketler ve acil kararlarla yitirilmesine sebep olduğumuzu görmesi halinde ümmet bize nasıl güvenecektir? Ümmet bize nasıl cevap verecektir?

Aksine biz böylece düşmanlarımıza ünümüzün, adımızın kötüye çıkarılması için en büyük fırsatı sunmuş olacağız.”
http://www.ummetislam.net/seyh-eymen-zevahiri-ile-roportaj-…
Eğer bu mesele Kuran ve sünnette nass olsa idi kimse bunu eleştiremezdi, hırsızın eli kesilmesi gibi. Ama ihtilaf edilmiş bir konuda toplumsal tepkilere yol açanı tercih etmek, bunca yıldır cihadi hareketlerin toplumlara mal ettiği cihadi menhecin hızını yavaşlatmaktan başka birşey değildir.

İlay-ı kelimetullah için cihad, ümmetin bu uyanış döneminde davetin omurgasıdır. Müslüman halklar Ömer Muhtar’ı, Halid bin Velid’i, Şeyh Şamil’i hatta Usame’yi hem şahsını hem cihadını sevdi. Peki, bu insanlar bugün bu yakma görüntüleri karşısında ne diyor? Böyle bir cihada ve amellerinize davete sınırlı bir gençlikten başka kim kabul ediyor, kim destek veriyor?

Derdimiz İslam’ı cici göstermek, Batı’ya şirin gözükmek değil. Müslüman halkı öldüren o pilotun ölmesine kimsenin itirazı yok. Ama görsel bir şov şeklinde yakarak öldürmenin yaygınlaşması İslam dünyasında derin bir travmaya yol açacağı ortadadır. “Ben yaptım oldu” bakış açısı, ümmete önderlik edecek “halifelerin” değil, ümmeti umursamayacak “sultanların” bakış açısından başkası değildir.


Ferman Nazif/islahhaber.net
 
zindabad Çevrimdışı

zindabad

زينداباد
İslam-TR Üyesi
Selefin gözlüğüyle bakınca işte ortaya böyle güzel yazılar çıkıyor.
IŞİD (DAEŞ) gündem olmayı seviyor. Bu nedenle görsel şova dönüştürdüğü şiddetin ve eylemlerinin her gün yeni birisini izlemekteyiz. +18 bir şiddet filmi izliyor olsaydık çok da mesele değil.

Ama İslam Devleti ve cihad olarak bu işin yapılıyor olması istesek de istemek de hepimizin gündemine girmesini ve araştırmasını sağlıyor.
Bir kısım IŞİD yapmışsa kesin yanlıştır bakışında, bir kısım da IŞİD yapmışsa kesin doğrudur söyleminde. Meseleye hüküm koyma derdiyle değil, tutarsızlığı gösterme derdiyle yazacağım.
Bu konudaki hadislere bakacak olursak genel bir hüküm içerdiği, ateşle yakarak öldürmenin Allah’a mahsus olduğu ortadadır:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir keresinde bizi bir seriyye içinde savaşa gönderdi. Kureyşlilerden iki kişinin adını vererek: "Falan ve falanı ele geçirirseniz ateşte yakınız!" buyurdu.
Sonra yola çıkacağımız sırada:"Ben daha önce size falan ve falanı ele geçirdiğinizde ateşte yakmanızı emretmiştim. Hâlbuki ateşle ancak Allah azâb eder. Bu sebeple siz o iki kişiyi ele geçirdiğinizde (yakmayın) öldürün!" buyurdu. (Buhârî, Cihâd 107)

Bir diğer hadiste Resulullah (sav):
“Gerçek şu ki, ateşle azâb etmek, ateşin yaratıcısından başka hiç kimse için uygun ve meşrû değildir" buyurdu. (Ebû Dâvûd, Cihâd 112, Âdâb 164)

IŞİD’in savunması ise bu işin kısas oluşu, uçaktan atılan bombaların insanları yaktığı, o halde pilota kısas olarak yakılarak öldürmek gerektiği. Bununla ilgili beyanat da verip birkaç âlimin kısas hakkındaki görüşü delil getirmiş. Uygulama olarak bilinen de Hz. Ali ve Halid bin Velid’in ateşte yakarak öldürmüş olması.
Özellikle İslam hukuku okuyanlar bilirler ki, fıkıhta hemen hemen her konuda ihtilaf vardır ve derdi “fetva”bulmak olan, elbet bir âlimden bulur.

Olması gereken ise; ihtilaflı durumda esas olan cumhurun görüşünü almaktır. Esas olan ümmetin maslahatına uygunu tercih etmektir. Selefin yolu, bir meselede ayet ve hadis varsa onu tercih etmektir. Kuran ve Sünnette muhkem bir nass yok da fetvada içtihad varsa, bu içtihad dönemin uleması tarafından zamana ve mekâna göre değiştirilebilir. Çünkü içtihad yorumdur, icma olmadığı sürece tüm ümmeti bağlaması da söz konusu değildir.

Bu konuda bomba veya başka bir yolla yakarak öldürenin kısasının illa yakarak öldürmek olmadığı ise malum. IŞİD’in buradaki tutarsızlığı, önceki pilotları öldürmede bu şekilde yakarak öldürme yapmamış olmasıdır.
2014 Kasım ayında hatırladığınız gibi IŞİD bir video yayınladı ve 15 Esad subayının topluca yan yana kafasını kesti. İngiliz John dışındakilerin bu kez yüzü de açıktı ve tüm medya bu haberi verdi. IŞİD bu 15 subayın içinde pilotların da olduğunu söyledi:

http://www.haber7.com/…/1223672-isid-esirleri-toplu-sekilde…

Demek ki IŞİD şimdiye kadar yakaladığı pilotları ateşle yakmadı. Zaten mesele uçak pilotu meselesi değil. Mesele ateşli silahlarla öldürenin yakılması ise, roketatar kullanan, tank süren her düşman askerinin kısası yakılarak olması gerekirdi, ama IŞİD bunu yapmadı. IŞİD gençleri ve tevil uzmanları diyorlar ki pilotun yakılması şeriatın gereğidir çünkü kısas yakmaya yakmaktır. O zaman öncekilerde niye şeriatı uygulamadınız?! Bu şeriat işinize göre değişiyor mu? Yoksa bu delilleri yeni mi öğrendi koskoca “İslam Devleti”?

Ayrıca düşmandan esir alan sadece IŞİD değildir. Afganistan, Somali, Kafkasya, Yemen, Filipinler, Patani, Filistin, Irak, Suriye, Keşmir… Birçok cephede başta el Kaide ve Taliban olmak üzere cihadi hareketler düşmandan uçak pilotu ya da tank sürücüsü esir aldı. Hepsi infaz edildi ya da takas edildi. Bir tanesi yakıldı mı? Bu konuda böyle fetvaların da olduğunu iki kitap okuyan imam hatip öğrencisi de bilir. Peki, bunun uygulamasını neden sadece IŞİD yaptı? Madem IŞİD’in fetvası bu, neden daha önce de kendisi amel etmedi?

Demek ki konunun ihtilaflı mesele olduğunu, yakarak öldüren pilotların illa yakılarak öldürülmesi gerekmediği IŞİD’in kendi çelişen pratiğiyle ortadadır. Demek ki yakarak öldürme kısası burada tercih meseledir. O halde maslahat gereği bu kez yakmayı tercih etmişler! Maslahat ve hikmet gereği (!)...

Madem mesele maslahat ve hikmet meselesi, buradan bir daha baştan meseleye bakalım:
Resulullah (sav):
“Öldürme tarzında insanların en ölçülüsü, iman sahipleridir.” (Ebu Davud, Cihad 120, (2666); İbnu Mace, Diyat 30)
IŞİD’in yakarak öldürmesi, Batı toplumunda Ortaçağ’daki cadıların yakılma görüntüleri ile toplum tarafından bilinen bir cezalandırma yöntemidir. Şu çağda Müslümanlara en büyük zulmü yapan Budistlerin Arakan’da, Hristiyanların da Orta Afrika’da Müslümanları diri diri yakmasına İslami kamuoyunun verdiği tepki de ortadadır. Önce onlara ağzına geleni söyleyip, şimdi de “İslam’da da var bu normal bir cezalandırma” demeniz vicdanları tatmin etmemektedir.
O halde soralım, bu şekilde "tercih" yaparak sadece Batı halklarını değil, İslam dünyasındaki sıradan Müslüman halkları "şok" etmediniz mi?

Öncekiler gibi öldürebilirdiniz ama gelecek tepkilere rağmen bunu yaptınız. Bu ferasetin alınması, akıl tutulmasıdır.
Cihad aynı zamanda bir davettir. Basiret ve ferasetli olarak bakmak gerekir.

IŞİD’in şu anki lider kadrosu Saddam’ın devletinde memuru iken, hayatı cihad cephelerinde geçen el Kaide lideri Eymen Zevahiri’nin bu konudaki maslahata bakışını hatırlayalım.Bu şekilde “katliam manzaralarının cihadın maslahatına ters olduğunu, Şeyh Zevahiri’nin Şeyh Zerkavi’ye yazdığı mektubunda da görüyoruz:

“Sizi seven ve destekleyen Müslüman halkların hoş görmeyeceği işler arasında esirleri öldürme görüntüleri bulunmaktadır. Bazı ateşli gençlerin övgüsü ve size taktıkları “öldürenlerin şeyhi” gibi isimler sizi aldatmamalıdır. Bunlar sizi ve Irak direnişini destekleyen insanların genel görüşünü yansıtmamaktadır. (…)

Bütün bunlar ve daha fazlası sorulabilir ve hakkın da var. Ancak bu sorular gerçeği değiştirmemektedir. Destekçilerimizin genel fikriyatı bunu anlayamamakta ve insanların fikirleri medyanın aldatıcı, şeytani ve kalleşçe uydurma haberlerinin etkisi altında kalmaktadır. Böylelikle bize destek veren insanların kalplerinde yaptıklarımızın faydası hakkında soruları gidermiş oluruz. (…)

Tüm bunlara rağmen sana söylüyorum ki biz bir savaştayız ve bu savaşın yarısından çoğu medyada gerçekleşmektedir. Ümmetin kalbini kazanmak için bir medya savaşındayız ve gücümüz ne kadar artarsa artsın bizimle savaşan “Şeytan Krallığı”nın gücünün binde birine bile eşit değildir. Ayrıca esirleri boğazlamak yerine kurşunla da öldürebilirsiniz. Bu istenilen amaca kendimizi sorularla ve şüphelerle meşgul etmeden ulaşmamızı sağlayacaktır. Buna gerek yok.”
http://www.ummetislam.net/eymen-zevahirinin-irak-el-kaidesi…

Görüldüğü gibi, el Kaide liderliği esirlerin kafalarının video önünde kesilmesini bile maslahat olarak uygun bulmuyor. Bu şekilde yakılma hadisesi ise, bunun çok daha ötesindedir.

Aynı mektubunda Şeyh Zevahiri, zafere giden yolda cihadi hareketin halk içindeki popüler kalmasının da korunması gerektiğini açıklamakta ve eklemekte:
“Mücahid hareketleri -Şeriata muhalif olmadığı ve başvurulacak başka yollar bulunduğu müddetçe- kitlelerin anlamadıkları yahut onaylamadıkları davranışlardan kaçınmalıdır. Fazla ilmi olmayan kitleleri yüzme öğretmeden denize atmamalıyız.”

Şeyh Zevahiri, hikmetli başka bir konuşmasında da şunu diyor:

“Ümmete hayırlı bir örneklik sunan, örnekliğinde söz ve eylemlerin birbiriyle örtüştüğü on kişi olmamız, ümmetin kendisinden ve davranışlarından nefret edip kaçtığı on binler olmamızdan çok daha iyidir!

Ümmetin bizi temkinden (iyice güçlenme, emniyeti sağlayacak hale gelme) önce ganimet için birbiriyle savaşırken, ümmetin hayırlılarını ve faziletlilerini şura ve yönetimde olan haklarından mahrum ederken görmesi halinde, mücahid kardeşlerimizin kan, mal ve ırzlarına halel gelen bir fitne savaşını girdiğimizi, cihadın meyvelerinin henüz daha olgunlaşmadan iyi okunmamış davranışlar, ferdi bazı hareketler ve acil kararlarla yitirilmesine sebep olduğumuzu görmesi halinde ümmet bize nasıl güvenecektir? Ümmet bize nasıl cevap verecektir?

Aksine biz böylece düşmanlarımıza ünümüzün, adımızın kötüye çıkarılması için en büyük fırsatı sunmuş olacağız.”
http://www.ummetislam.net/seyh-eymen-zevahiri-ile-roportaj-…
Eğer bu mesele Kuran ve sünnette nass olsa idi kimse bunu eleştiremezdi, hırsızın eli kesilmesi gibi. Ama ihtilaf edilmiş bir konuda toplumsal tepkilere yol açanı tercih etmek, bunca yıldır cihadi hareketlerin toplumlara mal ettiği cihadi menhecin hızını yavaşlatmaktan başka birşey değildir.

İlay-ı kelimetullah için cihad, ümmetin bu uyanış döneminde davetin omurgasıdır. Müslüman halklar Ömer Muhtar’ı, Halid bin Velid’i, Şeyh Şamil’i hatta Usame’yi hem şahsını hem cihadını sevdi. Peki, bu insanlar bugün bu yakma görüntüleri karşısında ne diyor? Böyle bir cihada ve amellerinize davete sınırlı bir gençlikten başka kim kabul ediyor, kim destek veriyor?

Derdimiz İslam’ı cici göstermek, Batı’ya şirin gözükmek değil. Müslüman halkı öldüren o pilotun ölmesine kimsenin itirazı yok. Ama görsel bir şov şeklinde yakarak öldürmenin yaygınlaşması İslam dünyasında derin bir travmaya yol açacağı ortadadır. “Ben yaptım oldu” bakış açısı, ümmete önderlik edecek “halifelerin” değil, ümmeti umursamayacak “sultanların” bakış açısından başkası değildir.


Ferman Nazif/islahhaber.net
 
Aziz Tutal Çevrimdışı

Aziz Tutal

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
bide utanmadan kendilerine selef diyorlar dünya bunların yüzünden müslümanlıktan soğuyor
 
Üst Ana Sayfa Alt