6 ekimden bu yana bu konuyu arıyordum, şimdi paylaştığım bir haber vesilesi ile buldum...
Bu olaylar yaşanırken henüz 10 yaşındaydım, dayım Adıyaman da cezaevindeydi, bayram görüşünden dönüyorduk, hava iyice karanlıklaşmaya başlamıştı...
Baştan sona tüm mesajları okudum..
Yeryüzü adeta dar gelmişti o gün Müslümanlara..
6-8 ekimde yaşanılanları an be an hatırladım..
Siverekten, Diyarbakıra ilk yaklaşırken bayağı bir sevinçliydim açıkası, eve gidicektik neticede ama şehre yaklaştıkça şehrin olması gerektiğinden daha parlak olduğunu farketmeye başlamıştık...
Bölgede PKK zaten devlet provalarına başlamıştı az çok ne olduğunu tahmin edebiliyorduk ama bu kadarını beklemiyorduk, şehre girdiğmiz gibi yüzü maskeli bir kafir karşıladı, o zaman çocuk olduğum için onu IŞİD'lilere benzetmiştim.
Bir kaç yere lastik yakmışlardı alevleri bizim arabaya kadar geliyordu neredeyse, bir kısım insanların arablarını durduruyorlardı. Pek çoğunun elinde sopa bıçak dikkatimi çekiyordu.
O sıra bayağı bir korkmuştum, araba plakası 21 olsa da Konyalı Türk bir aileydik, üstelik o arabada o sıra 67 yaşında olan dedem ve 10 yaşında olan benim dışımda erkek yoktu. Bu köpeklerin üzerimizden vahşet satması son derece muhtemeldi.
Annem, nenem, kızkardeşim hepsi oldukça korkmuştu, eve doğru yaklaştıkça korkunun dozu daha da artıyordu adeta.
Dünya kavşağı denilen yeri atlatınca rahatlamıştık, 10 dakika içinde kendimizi eve attık ama ne var ki olaylar yatışmadı aksine dahada şiddetlendi, bazı evler ışıklarını açık kapatarak destek veriyorlardı. En büyük korkumuz ise evimize bir zarar gelmesiydi, zaten dayım cezaevindeydi bunuda biliyorlardı aynen Türk olduğumuzu bildikleri gibi...
O gece biraz bilgisayar oyunu vs oynayarak kafamı dağıtmaya çalıştım ama evdeki korkuyu ister istemez hissedebiliyordum. İçinde silah olan dolaba bakıp "Ne olurdu bir kaç yaş daha büyük olsaydım" diye iç geçirmedim desem yalan olur...