Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Pkk Ve Müslümanlar

A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Kürd halkı için İslam, kemikleri kuşatmış etten daha öte ve daha derin bir hal almıştır. İslam’ın ilk yıllarında Müslümanların Ortadoğu halklarına tebliğleriyle İslamlaşma sürecine giren Kürdler, bu tarihten sonra İslam’la iç içe ve özdeş halde yaşadılar. Sürekli sadık kaldılar İslam’a. Hiçbir zaman hıyanet etmedikleri gibi çıkarları için İslam’ı kullanmadılar. Müslüman Kürdlerin siyasi ve dini rehberleri toplumsal meselelerini ümmetin maslahatı çerçevesinde ele almayı tercih ettiler. İslam’ı esas alarak Müslüman milletlerle iç içe yaşamayı seçtiler.

Emperyalist güçlerin fitneci bakışlarını ümmetin üzerinde yoğunlaştırmaları, bazılarının ruhlarına sızmaları, düşünce ve zihniyetleri etkilemeye başlamalarıyla ümmet birliğinde bozulmalar baş gösterdi. İşgale uğrayan zihinler, Batılı güçlerin direktifleriyle hareket edip İslam coğrafyasını parçalayarak ulus-devlete dönüştürmeye başladılar. İslam coğrafyasının önemli kesiminde başarılı olan emperyalist güçler, yoğun uğraşılara rağmen Müslüman Kürdlerin ruhlarını iğdiş etmeyi başaramadılar. İslam’a sadık olan Müslüman Kürdler ciddi bir direniş sergilediler. Emperyalistlere boyun eğmeyince intikam alınması gereken düşmanlar ilan edildiler. Birlikleri parçalandı. Coğrafyaları başkalarına tevdi edildi. Emperyalistlerin kuklası yönetimlerin elinde sonu gelmeyen zulümlerle baş başa bırakıldılar.

Bir asra yakındır zulümlerle yoğrulmuş tarihin avuçları arasında çileli bir hayatı sırtlamaya mecbur bırakıldılar Türkiye’deki Kürdler. İttihat ve Terakki’nin iktidarıyla ayrımcılık, baskı ve zulümler kolektif olarak dayatıldı. Kemalistlerin ülkeye hâkim oluşlarıyla zirveye tırmandı zulüm. Kemalist rejim Müslüman Kürdleri en büyük tehdit görüyordu. Şeyh Said’in kıyamı bahane edilerek yapılan katliamlarda çok sayıda insanın hayatını kaybetmesi bu korkunun ürünüydü.

En büyük tehdit kabul edilen Müslüman Kürdlerin dönüştürülmesi projesinde başarılı olamayan Kemalist rejim, Kürdleri İslam’dan uzaklaştırmakla tehlikeyi bertaraf edeceğinin hesaplarını yapıyordu. Kürdistan’ı dinsizleştirme projeleri bütün yoğunluğuyla işleme konulmuştu. Tamamen aykırı olan, Kürdlerin inanç ve yaşantılarıyla hiçbir uyum sağlamayan Komünist akımın yerleşmesi için yoğun faaliyetler başlatıldı. En küçük bir İslami kıpırdanmaya tahammül edilmezken, Komünist akımların faaliyetleri sonuna kadar serbest bırakıldı. Kimi yerlerde bizzat devlet tarafından desteklendi. Zulüm altında inleyen Müslüman Kürd halkının çocukları, zulümden kurtulma çaresi olarak Komünizme yönlendirildi. Bu düşüncenin özgürlüğe götüreceğine inandırıldılar. Yoğun çabalar neticesinde Kürd gençlerini İslam’dan uzaklaştırma faaliyetleri meyvelerini vermiş Komünist akım Kürdistan’da istenen tabanı yakalamayı başarmıştı.

1970’lere gelindiğinde Kürdistan’da Müslüman halk MSP ya da tarikatların şemsiyesi altında nefes almaya çalışırken Kürd şehirlerinde Komünist hareket tamamıyla örgütlüydü. Okullara adımlarını atan Kürd gençleri karşılarında Komünistleri görüyorlardı. Tek kurtuluşun Komünizmde olduğu anlayışının Kürd gençlerinin zihninde yer edinmesi için olağanüstü çabalar harcanıyordu.

1970’lerin sonlarında silahlı mücadeleye başlayan PKK, Kürdistan’da uzun yıllara dayanan Milliyetçi ve Marksist potansiyelin üzerine oturuverdi. Silahlı mücadele türünü seçtiğinden kültürel faaliyet yürüten Kürd hareketlerini PKK’ye teslim olma ya da yok olma tercihiyle yüz yüze bıraktı. PKK’ye boyun eğmeyenler ya öldürüldüler ya da bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. Örneğin PKK hegemonyasını kabul etmeyen KUK ile PKK arasında çıkan çatışmalarda yüzlerce insan hayatını kaybetti. Diğer Kürd hareketleri ise PKK’nin estirdiği şiddet neticesinde verdikleri kayıpları sineye çekip mücadele meydanını terk ederek kabuklarına çekilmek ve bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar.

PKK, kibirli, gaddar ve merhametten yoksun çehresiyle Saddamvari bir zihniyetle hareket ediyordu. Tek olmak ve hâkim olmak için muhaliflerinin yaşamaması gerektiğine inanıyordu. Aynı düşünce ve idealleri paylaşanlarla bile hiçbir uzlaşmayı kabul etmiyordu. Ya boyun eğip tamamıyla teslim olacak ya da hain ve işbirlikçi ilan edilip öldürülecekti. PKK’nin zorba zihniyetine boyun eğmediği için hain ve işbirlikçi ilan edilip öldürülen Kürdlerin sayısı on binleri bulmaktadır.

Hiçbir potansiyel gücün veya mirasın üzerine oturmadan basamak basamak yükselen Hizbullahi cemaatin faaliyetleri 1970’lı yılların sonlarında başladı. Ardından gelen 12 Eylül askeri darbesinden Müslümanlar da nasiplerini aldılar. Baskı ve zulmün aksattığı faaliyetler sonraki yıllarda askeri diktanın gevşemesiyle yeniden hız kazandı. Buna paralel olarak rejime karşı silahlı mücadele başlatan PKK, eylem çıtasını gün geçtikçe yükseliyordu. Diğer cephede ise Kürd halkını hedefine almıştı. Teslim olmayan her Kürd’ün hayatı namlunun ucundaydı. Solcu gruplar etkisiz hale getirildikten sonra sıra Müslümanlara gelmişti. Sağda-solda sataşmalar, tehditler ve dövmeler başladı ilkin. Hizbullahi Cemaatin “Kürdlerin arasındaki herhangi bir husumet ve çekişmenin rejimin işine yarayacağı” mesajını alaya alan PKK, mesajı götüren elçilere hakaret edip darbetmeye kalkıştı. Kürdlerle kavganın kimin işine gelip gelmeyeceğini PKK’nin bildiğini alay ederek dillendirdi. Ardından Müslümanların kanlarını akıtmaya başladı. Bu işten vaz geçmesi için yapılan bütün çağrıları Müslümanları küçük düşürerek ve alay ederek elinin tersiyle itti. Hizbullahi Müslümanların önüne üç alternatif koyuyordu. Kürdistan’ı terk etmeleri, PKK’ye katılmaları ya da ölümü seçmeleri isteniyordu. Teslimiyet ya da bölgeyi terk etmek Müslümanların kabul edemeyeceği alternatiflerdi. Sonu ölüm de olsa direnişten başka yol kalmamıştı.

Zor şartlarda her türlü tecrübeden yoksun Hizbullah Cemaati, istemediği bir alana zorunlu olarak sürükleniyordu. Yaşamak ve mücadele etmek için başka çaresi kalmamıştı. Her gün birkaç Müslüman’ın cenazesinin kalkması tahammül sınırlarını aşınca ve PKK bütün çağrılara tehdit ve şiddetle cevap verince aynı şiddetle karşılık verilmeye başlandı. Hizbullahi gençler kendilerine dayatılan savaşa yoğunlaşmak zorunda kaldılar. Müslüman Kürdler ile Marksist Kürdler arasında çıkan çatışmalarda çok sayıda insan hayatını kaybetti. PKK’nin şehirlerdeki milis gücünde büyük ölçüde çözülmeler başladı. Ağır darbeler alan PKK, büyük bir çıkmazla karşı karşıya kalmıştı. Müslümanlara karşı tutunamayınca her zaman olduğu gibi yalan makinelerini devreye sokup yanlış yaklaşımının sebep olduğu kayıplarını örtmeye ve Müslümanlara olmadık iftiralar atmaya başladı.

PKK’nin oluşum temelinde İslam’a düşmanlık, Müslümanlara karşı şiddetli kin ve tahammülsüzlük yatar. Kürdistan’da kendisinin dışındaki hiçbir güce tahammülü olmayan örgüt, bir avuç özgürlük uğruna dağa çıkan binlerce Kürd gencini sudan bahanelerle infaz etti. Zor durumda kalmazsa ve mecbur olmazsa Müslümanların Kürdistan’da bir kaşık su içmelerine bile tahammül edemeyecek kadar kin ve nefretle doludur.

Türkiye ve dünyada her gün yeni değişimler yaşanırken PKK’de en küçük bir değişimden söz edilemez. Otuz yıl önceki PKK zihniyeti ne ise bugün de aynısıdır. Baştan beri Kemalist rejimle uzlaşma peşinde koşmaktadır. Yıllardır devletle kanlı çatışma içinde olduğu halde bizzat Murat Karayılan iki laik güç olarak (TC ve PKK) Müslümanlara karşı birlikte savaşmayı rahatlıkla teklif edebiliyordu. Bütün bu yaklaşımlar bir asra yakındır Kürd halkına zulmeden Kemalist rejimin küçük bir işaretiyle PKK’nin kafa üstü dalmasına yol açacağını göstermektedir. Oysa aynı PKK, Kürdlerin Müslümanlarına tahammül etmediği gibi solcularına ve milliyetçilerine bile tahammül edememektedir. Kendisinden olmayan herkesi hain ve işbirlikçi sayan örgütün, yalan ve propagandalarla insanların hayatını karartmada üstüne yoktur. Son zamanlarda küçük bir eleştiriye karşılık Batman’da dört PKK yanlısının mayınla havaya uçurulması, PKK’nin şiddet yöntemini kabul etmediği ve Kürd çocuklarına Kur’an dersi verdiği için Hakkari’de imamın katledilmesi PKK’nin zihniyetinin ne olduğunu ortaya koymaktadır.

Geçmişiyle ve taşıdığı zihniyetle Kürdlere onurlu, izzetli ve özgür bir hayat yerine baskıcı ve diktatörce bir hayatı dayatmaktadır. Müslüman Kürd halkının fıtratıyla uyuşmayan çizgisi ve sonu gelmeyen kibriyle zorba mantığını bütün alanlarda dayatmasından dolayı Kürdistan’da PKK’nin hedefine ulaşması mümkün değildir. Kibrini, diktatörce ruhunu ve baskıcı taraflarını terk etmedikçe, hareketini kendinden olmayanların imhası üzerine şekillendirmeye devam ettikçe hep kaybedenlerden olacak. Müslüman Kürdlere saygılı davranmadıkça, İslam’a karşı beslediği kin ve nefretten vazgeçmedikçe ve kendisinin dışındakileri yok sayma siyasetinden vazgeçmedikçe hiçbir şeye sahip olamayacak. Zorbalığa dayanan zihniyeti, tehdit ve kuru gürültüyle uzun süre insanımızı meşgul etmeye devam edecek.

M. Emin ÇELİK
 
Üst Ana Sayfa Alt