Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Putperest Cahiliyye Araplar'i Ve Tasavvufçular

E Çevrimdışı

Ehlitakwa

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bismillahhirrahmanirrahim Elhamdulillah i rabbil alemin ves salatu ves selamu alâ rasulillahi ve sahbihi ecmain. Kardeşlerim bu sizlere aktaracağım yazılar Abdurrahman el Vekilinin Tasavvuf ve İslam adlı eserinden alıntıdır. Şeyhin kullandığı tabirler belki bazı kimselere çok ağır gelebilir ancak aklı selim düşünmeye davet ediyorum. Sadece Tarafsız bir şekilde okumanızı ve ona göre analizler yapı düşünmenizi tavsiye ederim. Bizleri muaffak kılacak yanlızca Allah cc dir.

PUTPEREST CAHİLİYYE ARAPLAR'I VE TASAVVUFÇULAR

Denilebilir ki putperestlik bataklığında yüzen o cahiliyye Araplar'ı bile tasavvufçulardan daha akıllı ve mantıklıydı. Kur'ân'ın cahiliyyeti anlatan âyetleri incelendiğinde o putperest Araplar'ın rububiyette Allah'ın birliğini kabul ettikleri görülürken, tasavvufçuların -kalpleri varsa- kalplerinin bundan da yoksun olduğu müşahade edilmektedir. Yüce Allah bunu açıkça bize anlatmaktadır:
"De ki, eğer biliyorsanız, bu dünya ve onda bulunanlar kime aittir? Allah'a aittir, diyecekler. "Öyleyse siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız?" de. Yedi kat göklerin rabbi, azametli arşın rabbi kimdir? diye sor. Allah'ındır, diyecekler. "Şu halde siz Allah'tan korkmaz mısınız?" de. Eğer biliyorsanız, her şeyin melekûtu, (mülkü ve yönetimi) elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan kimdir? diye sor. Allah'ındır, diyecekler. "Öyleyse nasıl olup da büyüleniyorsunuz?" de." (1)
Cahiliyye insanlarının dini budur. Rububiyyete Allah'ın birliğini kabul edip uluhiyette ona ortaklar koştukları için yüce Allah putperest cahiliyye Araplar'ını müşrik saymakta ve onlara lanet okumaktadır. Uluhiyette kendisine ortaklar koşmaları, başkasına dua etmeleri ve yalvarmaları, hayrı ve şerri başkasından bilmeleri sebebiyle Allah onların kafir olduklarını bildirmiştir.
Tasavvufçulara bakıyoruz, katil ve mücrimleri, güpegündüz fuhuş ve ahlaksızlık işliyenleri kutup kabul ettiğini, evrende tasarruf ettiklerini, kuvvet ve galibiyetleriyle Allah'ın alemdeki kanunlarına ve kainattaki prensiplerine tahakküm ettiklerini kabullendiklerini görüyorum. Yüce Allah'ın ortaksız yarattığı, kanun ve kurallarıyla düzenlediği evrende bunların tahakküm ettiklerini, Allah'ın belirlediği kaderlere tasarruf ettiklerini ve bu kaderlerden ancak onaylarından geçenlerin gerçekleştiğini kabul ettiklerini müşahade ediyoruz.
Şimdi soruyoruz, acaba bu müşriklerden hangisi daha zalim, daha haksız ve kötüdür? Cahiliyye Araplar'ı rububiyette Allah'ın birliğini kabul ederken uluhiyette ona ortaklar koşmuş ve müşrik olmuşlardır. Tasavvufçular ise hem rububiyette hem de uluhiyette Allah'ın birliğini tanımayarak ona ortaklar koşmuşlardır. Hem rububiyeti hem de uluhiyeti Allah'tan alarak pespaye insanlara ve isyan bataklığında debelenen zalimlere vermişlerdir. Hatta o kadar ileri giderek Allah'ın gerçek varlığını bile inkar etmiş ve mutlak yokluk olarak nitelemişlerdir. Şimdi Allah için söyleyiniz, tasavvufçuların bu şirki cahiliyye Arapları'nın şirkiyle mukayese kabul eder mi? Cahiliyye Arapları'nın şirki zifiri bir karanlık ise, tasavvufçuların şirki dipsiz bataklıkları kaplıyan kat kat karanlıklar değil midir? Enine boyuna katmerleşen ve enine boyuna uzayan, başlangıcı ve sonu bilinmiyecek kadar her tarafı kaplıyan bir şirk karanlığı içinde tasavvufçuların yüzdüğü görülmüyor mu? Ey tasavvuf kahinleri, cevap veriniz! Fakat ne gezer! Bu gerçekler karşısında nasıl cevap verebileceksiniz ki?! Cevap vermeseniz de olur. Çünkü sabahın aydınlığı kadar açık olan bu gerçekler herkese cevap olarak yeterlidir.
 
Üst Ana Sayfa Alt