Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Rahmet Kapınıza Geldi

ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Öyle bir zikir düşünün ki çocuğunuz olmadığında size çocuk olacak, yağmur yağmadığında size yağmur olacak, fakir olup geçinemediğinizde size rızık olacak...

Böyle bir zikrin varlığından haberi olan bir Müslüman bilsin ki rahmet kapısına gelmiş, Rahman ona en büyük lütuflardan birini lütfetmiştir. Çünkü bu zikir bir kurtuluştur. Çünkü bu zikrin etkisi hayatınızı en önemlisi de kalbinizi kuşatmaktadır. Buna nail olmak ise hiçte zor değildir. Sizden beklenen tek şey onu kalbinizden ve dilinizden düşürmemektir...

Şimdi ey dünya telaşına düşmüş ve kalpleri katılaşmaya yüz tutmuş gafiller sizi müjdeliyorum! Ey ayakları günah çukurunda param parça olmuş günahkarlar sizi müjdeliyorum! Ey sıkıntılardan bunalmış kalplerine kasvet düşmüş acizler sizi müjdeliyorum! Ve ey kalbi zikre aç müslümanlar sizi müjdeliyorum; rahmet kapınıza geldi
:

Birgün adamın biri İbni barzak’a gelir ve derki; "Ey hazret evlendim, seneler geçti fakat hala bir çocuğum olmadı". İbni barzak rahmetullahi aleyh kendisine; "istiğfar getir “estağfirullah elazim” kelimesini dilinden eksik etme" der. Birkaç ay sonra adam tekrar gelir ve derki; "Ey hazret dediğini yaptım karım hamile kaldı" der. Başka bir adamda Hasan Basri'ye gelir ve derki; "Ey Hasan Basri gökyüzü yağmuru kesti, kıtlık vardır". Hasan basri rahmetullahi aleyh; "istiğfar getir “estağfirullah elazim” kelimesini dilinden eksik etme" der. Başka biri gelir yine Hasan Basri'ye; "Ya Hasan Basri çok fakirim ekmek bulamıyorum" der. Hasan Basri bu kişiye de; "istiğfar getir “estağfirullah elazim” kelimesini dilinden eksik etme" der. Ardından meclistekiler Hasan Basri'ye her gelip şikayet edene “istiğfar getir “estağfirullah elazim” kelimesini dilinden eksik etme” diyorsun diyerek bir nevi sitem ederler. Hasan Basri onlara; "Allah tealanın şu ayetini okumuyormusunuz?" diyerek onlara Nuh suresinin 10-12 ayetlerini okudu;

فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ اِنَّهُ كَانَ غَفَّارًا يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا وَيُمْدِدْكُمْ بِاَمْوَالٍ وَبَنٖينَ وَيَجْعَلْ لَكُمْ جَنَّاتٍ وَيَجْعَلْ لَكُمْ اَنْهَارًا


"Dedim ki: ‘Rabbinize istiğfar getirin; çünkü O, çok bağışlayıcıdır.’ ‘Bağışlama dileyin ki, üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.’ Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın."


 
Ümmü Yasir Çevrimdışı

Ümmü Yasir

İşlerimizin hepsini düzelt Allah’ım...
İslam-TR Üyesi
Öyle bir zikir düşünün ki çocuğunuz olmadığında size çocuk olacak, yağmur yağmadığında size yağmur olacak, fakir olup geçinemediğinizde size rızık olacak...

Böyle bir zikrin varlığından haberi olan bir Müslüman bilsin ki rahmet kapısına gelmiş, Rahman ona en büyük lütuflardan birini lütfetmiştir. Çünkü bu zikir bir kurtuluştur. Çünkü bu zikrin etkisi hayatınızı en önemlisi de kalbinizi kuşatmaktadır. Buna nail olmak ise hiçte zor değildir. Sizden beklenen tek şey onu kalbinizden ve dilinizden düşürmemektir...

Şimdi ey dünya telaşına düşmüş ve kalpleri katılaşmaya yüz tutmuş gafiller sizi müjdeliyorum! Ey ayakları günah çukurunda param parça olmuş günahkarlar sizi müjdeliyorum! Ey sıkıntılardan bunalmış kalplerine kasvet düşmüş acizler sizi müjdeliyorum! Ve ey kalbi zikre aç müslümanlar sizi müjdeliyorum; rahmet kapınıza geldi
:

Birgün adamın biri İbni barzak’a gelir ve derki; "Ey hazret evlendim, seneler geçti fakat hala bir çocuğum olmadı". İbni barzak rahmetullahi aleyh kendisine; "istiğfar getir “estağfirullah elazim” kelimesini dilinden eksik etme" der. Birkaç ay sonra adam tekrar gelir ve derki; "Ey hazret dediğini yaptım karım hamile kaldı" der. Başka bir adamda Hasan Basri'ye gelir ve derki; "Ey Hasan Basri gökyüzü yağmuru kesti, kıtlık vardır". Hasan basri rahmetullahi aleyh; "istiğfar getir “estağfirullah elazim” kelimesini dilinden eksik etme" der. Başka biri gelir yine Hasan Basri'ye; "Ya Hasan Basri çok fakirim ekmek bulamıyorum" der. Hasan Basri bu kişiye de; "istiğfar getir “estağfirullah elazim” kelimesini dilinden eksik etme" der. Ardından meclistekiler Hasan Basri'ye her gelip şikayet edene “istiğfar getir “estağfirullah elazim” kelimesini dilinden eksik etme” diyorsun diyerek bir nevi sitem ederler. Hasan Basri onlara; "Allah tealanın şu ayetini okumuyormusunuz?" diyerek onlara Nuh suresinin 10-12 ayetlerini okudu;

فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ اِنَّهُ كَانَ غَفَّارًا يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا وَيُمْدِدْكُمْ بِاَمْوَالٍ وَبَنٖينَ وَيَجْعَلْ لَكُمْ جَنَّاتٍ وَيَجْعَلْ لَكُمْ اَنْهَارًا


"Dedim ki: ‘Rabbinize istiğfar getirin; çünkü O, çok bağışlayıcıdır.’ ‘Bağışlama dileyin ki, üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.’ Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın."

Bunlar bana Ahmed bin Hanbel rh ve fırıncı arasında geçen olayı hatırlattı. SubhanAllah...:(
 
ruhisukut Çevrimdışı

ruhisukut

Önce tanı sonra bağlan!
İslam-TR Üyesi
Bu kıssayı okuyan ve bununla amel eden bir kardeş anlattı;

“Üniversite yeni bitmişti. Aklımda rızık endişesi, kısacası iş bulma telaşı vardı. Acil paraya ihtiyacımda vardı. İş bulmak zorundaydım. Okumaya devam etmek istesem de ailemin durumu beni buna mecbur kılıyordu. Bir gün bu kıssayı okudum. O gün tüm vakit namazlarımdan sonra en az on defa bu zikri yapmaya başladım.


Bir hafta sonra Allah azze ve celle nasip etti, yaşadığım şehre döndüm. İş aramaya başladım. Acil paraya ihtiyacım olduğu için ve mesleğimle ilgili de bir iş bulamadığımdan geceleri tekstilde çalışmaya başladım. Aldığım paraya para denmezdi ve sabaha kadar tekstilin deposunun hamallığını yapıyordum.

Bu zikir sünnet halini almıştı. Bu kıssayı okuduğumun üzerinden iki hafta geçmişti ve ben hala namazlarımdan sonra bu zikri yapmaya devam ediyordum. O akşam bu kıssayı tekrar düşündüm ve samimi bir şekilde zikirlerime devam etmeyi sürdürdüm. Birkaç gün sonra bir iş teklifi aldım. Bir marketin deposunda hamallık yapacaktım. Yorulacağımı bildiğim halde paraya olan ihtiyacımdan dolayı kabul ettim. Bu iş için aracı olan abi “senin için zor olmayacak mı” demesine rağmen ben kabul ettim. İki gün sonra iş sahibi ile görüşmek için sözleştik. Hiç unutmam, görüşme ikindi vakti olacaktı. Görüşme günü öğlen namazı sonrası bu zikri yaptım. Telefonum çaldı. İş için aracı olan abi arıyordu. “Kardeş senin elinden filan filan iş gelir değil mi?” dedi. “Evet” dedim. “Gel filan yerde seni bekliyoruz” dedi. Gittim. Yolda ne olacağını zerre bilmeden Allah’a hamd ede ede gittim. Bu zikir gene dilimde idi. Görüşme yerine gittiğimde aldığım iş teklifi mutluluktan gözlerimin dolmasına vesile oldu. Ben sıradan bir marketin hamallığını kabul etmişken, Allah azze ve celle ümmet için çalışmayı ve elimden gelen işi yaparak bunu hem iş hem amel olarak ifa etmeyi nasip etmişti. O gün samimi bir duyguyla bu zikri yapanın ne kadar hayırlara düçar olduğunu anladım. Bu zikir hayatımda birçok kez beni hayırlara vesile kılmıştır. Allah’a hamd olsun.


O gün üzerinden 4 yıl geçti ben hala o işte ümmet için çalışmaya devam ediyorum. Bir yıldır bu zikir dilimde kurudu. Rahmet bir anda etrafımdan alınmış gibiydi. Hamd olsun 2 aydır bu zikre devam ediyorum. Tekrar rahmetin etrafımda yeşerdiğine yemin edebilirim. Rahmeti kapımıza getiren Allah azze ve celle’ye sonsuz defa hamd olsun.”
 
İmam Malik Çevrimdışı

İmam Malik

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu kıssayı okuyan ve bununla amel eden bir kardeş anlattı;

“Üniversite yeni bitmişti. Aklımda rızık endişesi, kısacası iş bulma telaşı vardı. Acil paraya ihtiyacımda vardı. İş bulmak zorundaydım. Okumaya devam etmek istesem de ailemin durumu beni buna mecbur kılıyordu. Bir gün bu kıssayı okudum. O gün tüm vakit namazlarımdan sonra en az on defa bu zikri yapmaya başladım.


Bir hafta sonra Allah azze ve celle nasip etti, yaşadığım şehre döndüm. İş aramaya başladım. Acil paraya ihtiyacım olduğu için ve mesleğimle ilgili de bir iş bulamadığımdan geceleri tekstilde çalışmaya başladım. Aldığım paraya para denmezdi ve sabaha kadar tekstilin deposunun hamallığını yapıyordum.

Bu zikir sünnet halini almıştı. Bu kıssayı okuduğumun üzerinden iki hafta geçmişti ve ben hala namazlarımdan sonra bu zikri yapmaya devam ediyordum. O akşam bu kıssayı tekrar düşündüm ve samimi bir şekilde zikirlerime devam etmeyi sürdürdüm. Birkaç gün sonra bir iş teklifi aldım. Bir marketin deposunda hamallık yapacaktım. Yorulacağımı bildiğim halde paraya olan ihtiyacımdan dolayı kabul ettim. Bu iş için aracı olan abi “senin için zor olmayacak mı” demesine rağmen ben kabul ettim. İki gün sonra iş sahibi ile görüşmek için sözleştik. Hiç unutmam, görüşme ikindi vakti olacaktı. Görüşme günü öğlen namazı sonrası bu zikri yaptım. Telefonum çaldı. İş için aracı olan abi arıyordu. “Kardeş senin elinden filan filan iş gelir değil mi?” dedi. “Evet” dedim. “Gel filan yerde seni bekliyoruz” dedi. Gittim. Yolda ne olacağını zerre bilmeden Allah’a hamd ede ede gittim. Bu zikir gene dilimde idi. Görüşme yerine gittiğimde aldığım iş teklifi mutluluktan gözlerimin dolmasına vesile oldu. Ben sıradan bir marketin hamallığını kabul etmişken, Allah azze ve celle ümmet için çalışmayı ve elimden gelen işi yaparak bunu hem iş hem amel olarak ifa etmeyi nasip etmişti. O gün samimi bir duyguyla bu zikri yapanın ne kadar hayırlara düçar olduğunu anladım. Bu zikir hayatımda birçok kez beni hayırlara vesile kılmıştır. Allah’a hamd olsun.


O gün üzerinden 4 yıl geçti ben hala o işte ümmet için çalışmaya devam ediyorum. Bir yıldır bu zikir dilimde kurudu. Rahmet bir anda etrafımdan alınmış gibiydi. Hamd olsun 2 aydır bu zikre devam ediyorum. Tekrar rahmetin etrafımda yeşerdiğine yemin edebilirim. Rahmeti kapımıza getiren Allah azze ve celle’ye sonsuz defa hamd olsun.”

Biraz gereksiz bir detay ama o arkadaş ne iş yapıyormuş?
 
Üst Ana Sayfa Alt