Çevrimdışı
السلام عليكم و رحمة الله بركاته
الشيخ الجليل و البطل المغوار رائد صلاح.. حفظك الله و رعاك: لقد صدعت الباطل بالحق و أصبحت فىى قاوبنا صيحة صلاح الدين التى أهينت من قبل الأمة الضائعة فسلام لك و هنيئا لك بشرى كلمة الحق
Allah senden razı olsun Şeyhimiz Raid Salah,
Rabbim senin yolunu açık etsin. Türkiye'deki utanmaz ve haya etmez İran ve Şia yandaşlarının ne yazık ki azıcık nur ve azıcık özgürlük isteyen ve elli yılın Nusayri zulmünün, işkencesinin tecavüzlerinin bitmesi ve insana yakışır bir hayat yaşamak isteyen Kardeşlerimizi ellerindeki zehirli iğneyle sürekli iğneleyen zalimlerin propagandalarının kırılması için bu konuşma bir çok basiretsizin inşaallah basiretini açar ve HAKK'ın Kur'an ve Sünnet ehlinin Dininde ve yönteminde olduğunu gösterir..!
Ankara'daki (2012) bir programda Mescid-i Aksa ile ilgili Şia akidesini sizlerle konuştuğumda, İran'dan şöhret ve karizma devşiren yerli; Türkçü ve İslamcı modern mollalarımızın yüzleri ekşimişti. Bunu Konya'da da sizinle paylaşmıştım. Buna rağmen körler ve cahiller birbirini ağırlarcasına Esed rejiminin ve Nusayri kafirlerin yanında yer alıyorlardı. Putlarının yıkılması onların ağırına gidiyordu amam putun çatırdama seslerini durduramıyorlar.
Neredeyse Nasrullah'ın ve Batınîlerin resimlerini asacak kadar sefilleşenlerin, bugün kirli yüzlerini gösterdin ve İslam’ın temiz sancağını onların kirli ellerinden aldın.
Vallahi sen bu imanınla ve azminle Ömer'in (radiyallahu anhu) ve Salahuddin'in (rahmetullahi aşeyhi) evladından olduğunu gösterdin.
İnşallah senin bu hakikat dolu sözlerin; kalplerimizde de gerçeklerin nurunu tutuşturur ve bu Batınîlerin karşısında ve Karmatîlerin Hizbullah adı altındaki savaşına karşı büyük bir darbe olacak ve Ümmeti aldatanların Kudüs’le hiç bir ilgilerinin olmamasına rağmen, neden yıllarca Filistinli gençleri ve bizleri aldattığını onlara öğretecektir.
Allah senin ömrünü ve Cihadını bereketlendirsin ve bizlere tarihi bir ders olan bu konuşmandan bizleri de nasiplendirsin.
Sen bir kez daha gönüllerimize su serptin ev gerçekten Aksa’nın çağımızdaki müdafiî olduğunu bütün dünyaya gösterdin.
Kardeşlerin şimdi Gazze’de sanki başka hiçbir işleri kalmamış gibi, Suriye’de Esed’in Nusayri ve Alevi şebbihaları ile Hizbullah’ın savaşçılarının kıyımının yanında durarak katleden İran ile kültürel anlaşma adı altında film üretme ve sinemacılık alanında işbirliği anlaşması imzalıyorlar. Gazze bombardımanında gözlerimizden olacak kadar ağladığımız Siyonist İsrail’in katliamının karşısında bir şey yapamama acziyle yanana Müslümanların bütün desteğine rağmen, Hamas kalkıp sinema işbirliği adı altında İran’ın ahlakımız ve akidemizi bozacak olan filmlerini Gazze’de sergileyecek ve tarihî yanlışlarına bir yenisini ekleyecek. Suriye’de bunca kan akarken İran ile sinema filmleri değişimi üzerine anlaşmaya gitmek; Suriye’deki kana hiyanet değilse, zulüm karşısında büyük bir gaflettir.
Hamas yüzünden Filistin Halkı sahabeye nasıl hakaret edildiğini İran filmleriyle öğrenecek diye endişemizi burada ifade etmek isteriz.
Şeyh-i Celîl Raid Salah… Sen aslında Salahuddin’in yıkıntılarımız arasında dirilen sesi oldun. Sen Ömer’in mirasını kirletecek olan kardeşlerine tarihi bir uyarısın.. Dilerim Filistin seni anlar, dilerim Gazze seni yanlış yapmakla suçlamaz..!
……
İran ne yazık ki en büyük Batıni ve Karmati rejim olarak belimizi kıracak ama bizler, Libya'da Mısırda CIA ajanlarının ellerini ararken, İran'ın batıni ideolojisinin ardında melekler var zannettik heyhat heyhat aldatıldık ve hala da aldanıyoruz.
Allah cihadını mübarek etsin ve gaflet içindeki Hamas'ı ve diğer kardeşlerimizin de uyanışına vesile olsun.
İran sahte bir ABD ve İsrail düşmanlığı ile ne yapmak istiyor bunun daha farkında bile değiliz.
Irak’ı ve Afganistan’ı ABD'ye satan bir İran mı Suriye’yi ABD'nin hegemonyasından kurtaracakmış. Haydi oradan derler insana..! sen Irak’ı ABD'ne teslim ettikten sonra hangi kahramanlığa ve kurtarıcılığı soyunuyorsun demezler mi? Bu kadar Müslümanın düşmanlığını ve nefretini kazandıktan sonra, neyine güveniyorsun da İsrail ve ABD ile savaşın kaçınılmaz olduğunu ilan ediyorsun demezler mi?
Asıl kavga ABD ve İsrail ile değil. Asıl kavga Araplar ile ve asıl nefret onlardan. İşte Nusayri rejimi de bunun için acımadan, yürekleri burkulmadan bu kadar insan satırlarla doğruyorlar ve variller dolusu dinamiti üzerlerine cehennem ateşi gibi gönderiyorlar, kadınlarımıza tecavüz edip iğrençliklerini ve tuğyanlarını gösteriyorlar. Herhalde MEHDİ onlara bunu emrediyor ki, böyle yapıyorlar ve annelerimize ve kızı kardeşlerimize hiç acımıyorlar ve bizim de bir haysiyetimizin ve şerefimizin olduğunu ve Müslümanlar üzerinde tarihi bir hakkımız olduğunu hiç hesaba katmıyorlar.
Sanki Suriye’de onbinler zalimce öldürülmüyor, sanki kadınlarımıza tecavüz de etseler, çocukların kellerini de koparsalar, çocuklarının ve kocalarının gözleri önünde tecavüze de uğramalarına, bunu yapan bir rejime ve bu cinayetleri işlemesinde cevaz fetvası vermesine İran; Müslümanların yıkılmış vatanları ayakları altına alınmış namusları ve kırılmak istenen izzetleri ve kirletilen namusları üzerine tuğyandan bir İmparatorluk kuracağını ve Nusayriliği savunmayı İsrail ve ABD düşmanlığı ile saklayacağını zannediyorsa, bunda çok büyük bir aldanışa sürükleniyor demektir. Ki öyle olacak.
Müslümanları yıllardır ateş ve işkence ile süründürürcesine idare eden bir rejimin İslamı ve insanlık haysiyetini ne kadar aşağıladığını Nusayri rejimini destekleyenlerin görmemesi mümkün değil. Bunların başında İran ve Hizbullah gelmektedir. Hizbullah’ın ve İran’ın buradan İslam aleminde hiç kimseye güvenmediğini ve böylece de hiç sevilmediğini rahatlıkla anlayabiliriz. Bunun açıklaması ise çok basit: İran gibi güçlü ve İslam alemine çok büyük hayrı ve yararı olabilecek olan bir devlet, kaybedeceğini bile bile, neden Suriye’de başkaldıran ve bütün dünya tarafından büyük bir oyunun parçası olarak yalnız bırakılan Suriye halkına karşı bunca tuğyanın, katlin ve kıyamın en büyük destekçisi durumunda?
İran güçlü ve izlediği yolda bütün Müslümanların ve İslam’ın geleceğini düşünen bir devlet ise, Suriye’deki rejimin yıkılmasından korkmamalıydı. Asıl bundan sonra olacak İran için korkulması gerekendir. Fakat İslam’ı dışlamış İslam ülkeleri, İran’ın karşısında sahih bir akideyi temsil edemedikleri gibi, İran’ın haklı olan siyasi ve stratejik duruşunu da desteklemiyorlar. Karşılıklı güvensizlik, Siyonist İsrail’in ABD’nin işine yarıyor.
İran’ın imtihanı gibi ,bütün Müslümanlar imtihan olunmaktadır. Kim Allah’ın dinini üstün kılacak diye. Suriye’de hiç bir İslam ülkesi, İslam için ağzını açmıyor. Ama demokrasi uğruna, Batı kuklası ve uydusu olmayı Suriye’de muhalefet diye adlandırılan kesime destek de yine Batılıların ABD’in ve BM’in arzusu doğrultusunda verilmekte. Suriye’de üzerinde kavga verilen İslam değildir. İslam muhalefetten bir kısmının ve belki de halkın büyük bir kesiminin amacı; fakat gelecekte devletin alacağı şekil. İslam değil.
İran’ı mezhepçilikle suçlamalarına rağmen, Suriye’de İslam hiçbir Arap devletinin, Türkiye’nin ve de Batı yanlısı laik ve demokratik devletlerin hedefi değil. Bu hedef, İran’ın da Suriye’yle olan ilgisinin hiç bir vechinde görünmemektedir.
Allah hakikatleri bizlere Suriye’deki zulüm ve tecavüzle gösterdi. Allah'ın gönderdiği akideden anlamayanı Allah zalimleri üzerlerine salarak uyandırdı ve onları hidayetine erdirdi. İran yıllarca Suriye ile işbirliği yaptı ama bir tek ahlaksız ve Batılılaşmış genci veya bir tek Nusayri genç kızı ve erkeği Allah'ın dinine döndüremedi ve onlara Allah'ın Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) yolunda gidecek olan ilmi onlara göstermede örnek olmadı ve Suriye'de insanları İslama ve Kur'an’a davet etmedi..
Bizim Suriye'de dinimiz, ırzımız ve namusumuz kafir Nusayriler tarafından ayaklar altına alınırken ve bizler Batıni bir şeytanlıkla aşağılarken, İran hangi Dİn ve akide ile bu kafirlerin yanında olur? Biz Suriye'de yaşadık ve gördük.
Suriye'de İran'ın İslamı; Batınî akidesini yaymak ve rejimi silahı ve parasıyla besleyerek ve askeri olarak yanında durarak kardeşlerimizi zindanlara doldurarak oluşan boşlukta bulanık suda avlamaktı..
Suriye savaşı, Batınîliğin iğrenç yüzünü bizlere gösterdi. İnşallah çok yakında Kudüs yalanlarını da bizlere bütün gerçeği ile gösterecektir.
24.09.2012 Pazartesi 21:47
Mehmet Emin Akın
