Ali b. Ebu Taİib (r.a) şöyle demiştir: Rasulullah (s.a.s)'den işittim. Buyurdu ki:
«Benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse cehennemdeki yerini hazırlasın.»
(Buhari)
Seleme b. el-Ekva (r.a) şöyle demiştir: Rasulullah (s.a.s)'den şöyle işittim. Buyurdu ki:
«Benim söylemediklerimi her kim bana isnad ederse cehennemdeki yerini hazırlasın.»
(Buhari-Müslim)
HADİSLERDEN NE İSTİFADE EDERİZ
- İslam inancında yegane teşri (kanun koyma) kaynağı vahiydir. Allah tarafından vahiyle gönderilen hükümler iki şekilde zuhur ederler:
Birincisi: Vahy-i Metlüv (okunan vahiy) dediğimiz ve Allah (c.c)'nün bizzat koruması altındaki Kur'an'dır.
İkincisi ise: Vahy-i Gayri Metlüv (okunmayan vahiy) dediğimiz ve Allah tarafından, Rasulü Muhammed (s.a.s)'e bildirilen ve Kur'an'ı açıklayan sünnetlerdir. Rasulullah'ın sünnetleri nesilden nesile rivayetlerle aktarılmıştır. Allah (c.c) bir teşri kaynağı olan sünnetlerin korunmasını yukarıdaki hadislerde bildirilen hükme, yani kasıtlı olarak Rasulullah'ın söylemediği bir sözü, onun ağzındanmış gibi uyduranı ebedi olarak cehenneme atacağı hükmüne bağlamıştır. Kim bu kaynağı tahrif eder, Rasulullah'ın söylemediği bir sözü onun ağzından uydurma fiilini gerçekleştirirse, yaptığına karşılık cehenneme atılacaktır. Burada şu noktaya da önemle değinmemiz gerekiyor. Rasulullah'ın söylemediği bir sözü, o söylemiş gibi nakletmek üç şekilde gerçekleşebilir:
a) Rasulullah'ın bir konuda söylemediği bir sözü, bilerek ve kasıtlı olarak uydurmak. Bu fiil, teşri kaynağına saldırı olacağından kesinlikle küfürdür. Buna örnek, geçmişteki bazı sapık kişi ve mezheblerin, fikirlerini desteklemek için hadis uydurmalarıdır.
b) Kendisine Rasulullah'tan diye nakledilen bir haberi, hakikatini tam araştırmadan bu konuda gerekli gayreti göstermeden nakletmek. Bu fiili yapan kimse, haberin hakikatını araştırmadığı için haram işlemiştir.
c) Rasulullah'tan olmadığı halde, Rasulullah'tanmış gibi nakledilen bir haberi araştırma hususunda elden gelen bütün gayreti göstermek fakat neticede eldeki verilere dayanarak bu haberin doğruluğuna hükmetmek. Bu durumda suç sayılacak bir şey olmadığı için, böyle bir fiili yapan ne kafir olur ne de haram işlemiştir. Buna örnek, fıkıh ve hadis alimlerinin kendilerine ulaşan ve aslında zayıf hatta uydurma olan bir hadisi araştırma konusunda bütün güçlerini kullanmalarına rağmen neticede bunun doğru bir haber olduğuna karar vermeleridir.
«Benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse cehennemdeki yerini hazırlasın.»
(Buhari)
Seleme b. el-Ekva (r.a) şöyle demiştir: Rasulullah (s.a.s)'den şöyle işittim. Buyurdu ki:
«Benim söylemediklerimi her kim bana isnad ederse cehennemdeki yerini hazırlasın.»
(Buhari-Müslim)
HADİSLERDEN NE İSTİFADE EDERİZ
- İslam inancında yegane teşri (kanun koyma) kaynağı vahiydir. Allah tarafından vahiyle gönderilen hükümler iki şekilde zuhur ederler:
Birincisi: Vahy-i Metlüv (okunan vahiy) dediğimiz ve Allah (c.c)'nün bizzat koruması altındaki Kur'an'dır.
İkincisi ise: Vahy-i Gayri Metlüv (okunmayan vahiy) dediğimiz ve Allah tarafından, Rasulü Muhammed (s.a.s)'e bildirilen ve Kur'an'ı açıklayan sünnetlerdir. Rasulullah'ın sünnetleri nesilden nesile rivayetlerle aktarılmıştır. Allah (c.c) bir teşri kaynağı olan sünnetlerin korunmasını yukarıdaki hadislerde bildirilen hükme, yani kasıtlı olarak Rasulullah'ın söylemediği bir sözü, onun ağzındanmış gibi uyduranı ebedi olarak cehenneme atacağı hükmüne bağlamıştır. Kim bu kaynağı tahrif eder, Rasulullah'ın söylemediği bir sözü onun ağzından uydurma fiilini gerçekleştirirse, yaptığına karşılık cehenneme atılacaktır. Burada şu noktaya da önemle değinmemiz gerekiyor. Rasulullah'ın söylemediği bir sözü, o söylemiş gibi nakletmek üç şekilde gerçekleşebilir:
a) Rasulullah'ın bir konuda söylemediği bir sözü, bilerek ve kasıtlı olarak uydurmak. Bu fiil, teşri kaynağına saldırı olacağından kesinlikle küfürdür. Buna örnek, geçmişteki bazı sapık kişi ve mezheblerin, fikirlerini desteklemek için hadis uydurmalarıdır.
b) Kendisine Rasulullah'tan diye nakledilen bir haberi, hakikatini tam araştırmadan bu konuda gerekli gayreti göstermeden nakletmek. Bu fiili yapan kimse, haberin hakikatını araştırmadığı için haram işlemiştir.
c) Rasulullah'tan olmadığı halde, Rasulullah'tanmış gibi nakledilen bir haberi araştırma hususunda elden gelen bütün gayreti göstermek fakat neticede eldeki verilere dayanarak bu haberin doğruluğuna hükmetmek. Bu durumda suç sayılacak bir şey olmadığı için, böyle bir fiili yapan ne kafir olur ne de haram işlemiştir. Buna örnek, fıkıh ve hadis alimlerinin kendilerine ulaşan ve aslında zayıf hatta uydurma olan bir hadisi araştırma konusunda bütün güçlerini kullanmalarına rağmen neticede bunun doğru bir haber olduğuna karar vermeleridir.