بسم الله الرحمن الرحيم
İbni Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
“Hz. Ömer (radıyallahu anh)’i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:
“Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)’i hak (din ile) gönderdi ve O’na Kitab’ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: “Biz Kitabullah’da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah’ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan(evli) olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- sübut bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah’da mevcut bir haktır. Allah’a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: “Ömer Allah Teâla’ nın kitabına ilâvede bulundu” demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah’a) yazardım.”
(Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu’l-Ensar 46, Megâzi 21, İ’tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418)). HAMD ALEMLERIN RABBI OLAN ALLAH’A MAHSUSTUR
“RECM’IN KURAN’DA VE SUNNET’TE OLUSU”
“BU KONUDAKI EHLI SUNNET’IN ICMASI”
“BUNU INKAR EDEN BAZI HARICI’LER GIBI SAPIK FIRKALARA REDDIYE”
Allah Rasulu’nun s.a.v. hicretinden on dort yuz yil sonra yasamaktayiz. Her gecen gun kiyamete daha yakinlasiyoruz. Turkiye’de Osmanli’nin yikilmasindan sonra Kemalist bir sistem devrim yapmis, ilim ehlini ve hatta Kuran okutanlari bile kemis ve asmistir. Bu kufri sistem, Allah c.c. yerine Tanri dedirtmis, Allah diyenleri asmistir. Boylelikle kemalist sistem altinda yasayanlar cahil bir toplum olarak kalmislardir. Cunku baslarindaki ilim ehlinin hepsi asilmis ve Sehit edilmis, bu yolda devam edecek kimse kalmamis, kalsa bile kendini saklayarak onlarca yil evinden veya odasindan cikmamistir.
Iste bizler boyle bir sistem altinda dogan ve buyuyenlerdeniz. Malesef Turkiye toplumu disinda kalan Musluman toplumlar bu olaylardan hic haberdar olmasalar da, Turkler olarak cogumuz sanirim bu olaylardan az veya cok haberdariz.
Bu son yillarda yavas yavas Turkiye dunyaya acilmaya baslamis ve –kufur olan-Kemalist sistemden –kufur olan-Demokrasi’ye kaymaya baslamistir. Boylelikle simdiki baski eskiye gore cok daha azdir. Elbette bittigini de soyleyemeyiz.
Bu son yillarda bazi islami yazarlar olusmaya baslamis, ellerinden geldigince halki islamiyet ile tanistirmaya calismislardir. Ama bu islami kesim yazarlarinin bazi sorunlari vardir. Bu sorunlarinin en onemlisi de ilmi eksiklikleridir. Aslinda bu cok normaldir. Cunku Turkiye gibi bir ortamda yetisen birisinin ilmi seviyesinin yeterli olmasi imkansizdir. Bu yazarlardan bir kismi Misir ve benzerleri gibi bazi ulkelere gidip ilim almaya calissalar da malesef basarili olamamislardir. Nedeni de gittikleri yerlerde de Turkiye’deki gibi iclerine kapanik kalmalaridir. Bunun nedeni de gittikleri ilimli ulkelerin Turkiye gibi oldugunu sanmalaridir. Boylelikle islam ulemasi ile cok fazla tanisamamis, veya universite dersleri disinda gercek ilmin tadina ulasamamislardir. Iste boylelikle belki sadece Arapcayi ogrenip geri donmuslerdir. Hatta belki de alimlerden ders almadiklarin dolayi, ilmi de karisik ve sagdan soldan topladiklarindan dolayi, bir suru sapik ve uç fikirlere girmislerdir.
Turkiye’deki bu yazarlarimiz, ilmi eksiklikleri nedeniyle bazi hastaliklara kapilmislardir. Bu hastaliklarin en buyugu ise kendilerini alim ve muctehid sanmalaridir. Bunun sebebi de; Turkiye’deki kendi etraflarindaki herkesin ilmi seviyelerinin cok dusuk oldugunu ve hic bir sey bilmediklerini gorunce, kendileri de bazi kitaplari okuduklari icin bir seyler bildiklerini sanip, Turkiye sartlarinda ona ilmi derecede yaklasan kimsenin olmadigini gorup, kendini alim ve muctehid sanmalaridir.
Iste ilimsiz bir sekilde kendini muctehid sanma hastaligi da cok kotu seylere yol acabilir. Cunku bu yazarlar kendilerini islami her konuda muctehid olarak gorurler. Yani hem itikadi konularda, hemde fikhi konularda… Boylelikle islami her mezhep gorusunu okuyup kendi mantiklarinca neyi dogru gorurlerse onunla itikad etmislerdir. Boylelikle yazalarin kimi Şii’lere meyletmis, kimi Harici’lere, kimi Mutezile’lere, kimi de farkli farkli mezheplere kaymislardir. Bu da gercekten Turkiye’deki avam olan halk icin cok tehlikeli bir seydir. Hele ki Ehli sunnet’in Turkiye’de cok az olmasi ve Turkce olarak Tukiye’deki farkli mezheplere mensup olanlara veya etkilenenlere gerekli cevaplar vermemeleri; haktan siyrilan yazarlarin isine gelip, gercek islam icin cok tehlikeli olmustur. Ama aksine Arap aleminde Ehli sunnet’in az olmasina ragmen, Arapca olarak Ehli sunnet muhaliflerine gerekli cevaplar verilmistir.
Turkiye’deki bu yazarlarin bir kisminin fikhi olarak bazi sapik firkalarin goruslerini almalarinin netice olarak bazi Muslumanlar arasinda gevseklige neden oldugunu goruyorum. Ornegin Recmmeselesi.
Recm: Istilah olarak; Evli bir kisinin zina yaptigindaki Had’dinin(cezasinin) olene kadar taslanip oldurulmesidir. Iste Islam Şeriatinin hukmu budur.
Bu konuda -birazdan zikredecegimiz gibi- butun Ehli sunnet ulemasi Icma etmislerdir. Hic biri bu konuda ihtilaf etmemistir. Yani: Butun alimler, evli ve hür birisinin zina yaptigindaki hukmunun Recm oldugunda ittifak etmisleridir.
Ama Mutezile’ler ve Harici’ler gibi bazi sapik firkalarin bu konuda gorusleri ise “islamda Recm’in olmamasidir”. Recm cezasi yerine sadece yuz kirbac olmasidir. Bu goruse de, hizli bir sekilde bu risalemizde cevap verecegiz insallah.
Iste Turkiyedeki yazarlarin bir kisminin islamda Recm hukmunun olmadigini soylemeleri; gercekten bazi Muslumanlarin -en azindan- kafalarinda bir soru isareti birakmistir. Hatta bazi evlilerin bu konuda islamin hukmunun olum olmadigi icin rahat bir sekilde zina bile yaptiklari olmustur. Iste boyle olunca, her Musluman gibi icim yaninca, Recm konusundaki yazarlarin suphelerine kisaca cevap vermeyi dusundum. Umarim Rabbim, bu konuda fitneye dusenlere bu risaleyi ulastirir ve goruslerinden geri donerler. Bununla birlikte Allah’a tovbe ederler. Meseledeki icma:
Imam Ebu huseyn bin El-kattan “El-ikna fi Mesaili El-icma” adli eserinde; evli birisinin zina yaptiginda cezasinin Recm oldugunda icmaoldugunu soylemistir. Sonra da soyle demistir: Bidatcilar olan Harici’ler ve Mutezile’ler ise; bir kisi evli olsa bile onu recmetmeyi dogru gormezler. Boyle yapanin cezasi onlarda kirbactir. Bunlarin bu dedikleri ihtilaf bile sayilmaz(2.clt no:256-257) .
Bu konuda ihtilaf olmadigindan dolayi, bu konudaki ulemanin sozlerini getirmenin bir luzumu olmadigini dusunuyorum. Cunku zaten meselede icmavar, ihtilaf yok.
Ama sadece bakilmasi icin kisaca bazi kitap adi verilebilir. Mesela: El-mebsut – Mugni El-muhtac – Fethu el-kadir – El-munteka ala El-muvatta – Neylu El-evtar – El-kavanin el-fikhiyye vb. (bu kitap isimlerini; Seyh Vehbe Ez-zuheyli’nin “El-fikhu El-islami ve Edilletuhu” adli eserinnin dip notundan aldim. Muracaat edilebilir).
Iste icmaolan bir meselede, asla ve asla hic kimse bu icma’nin disinda kafasina gore kendi anladigi sekilde Kuran’i ve Sunnet’i ve alimler’in sozlerini yorumlayamaz.
Ama malesef Turkiye’deki bazi yazarlar bu kotu gorusu almislar ve Recm’i inkar etmislerdir. Boylelikle butun ummet’in ittfakindan cikip bu konuda sapik bidatci olan Harici’ler gibi mezhepler ile ittifak etmislerdir. Yazarlarin delilleri
Yazarlardan birisi kitabinda soyle demistir: Tabiinden Suleyman Es-seybani (Ebu ishak), sahabeden Hz. Abdullah bin Ebi Evfa’ya sorar:
Rasulullah recm cezasi verdi mi?
Evet.
Nur suresi indirildikten sonar mi yoksa once mi verdi?
Bilmiyorum (Buhârî, Hudud, 21, 37; Müslim, Hudud 29, (1702)).
Derim ki: Yazarlar bu eseri(Eser: Selef’ten gelen nakillere bu isim verilebilir) ele alarak, Sahabe zamaninda bile Recm meselesi hakkinda tartistiklarini delil getiriyorlar.
Ayrica unutulmamasi gerekir ki yazarlarimizin bu Eser haricinde hic bir delilleri de yoktur. Hatta bunun disindaki butun deliller onlarin aleyhinedir.
Simdi de bazi yonlerden bu Eser’in onlarin demek istediklerine delalet etmedigini aciklamayalim insallah:
1- Bu rivayet’in bazi senedlerinde, “nur suresinden once mi?” sorusu yerine “Maide suresinden once mi?” sorusu vardir. Maide suresinde oldugunu zikreden ayni eserin rivayeti yine Buhari’dedir. Buhari nur suresi olmasini tercih etmistir.
2- Zikrettigimiz Eser’de eger Nur suresi demis ise; kasd edilen genel olarak Recm’in hukmunu sormus olmasidir. Ama eger Maide suresi demis ise; sorunun sadece ehli kitap hakkinda olmasi kasd edilmistir. Eger Maide suresi rivayeti, Nur suresi rivayetinden daha sahih olsa idi, bu yazarlarin suphesini kokten yok ederdi.
3- Sorunun sorulma nedeni ise; Kesinlikle yazarlarin anladigi gibi degildir. Halbuki Tabii’nin ogrenmek istedigi sadece tarihsel acidandir. Buda Eser’i okuyan icin cok aciktir.
4- Eger Allah Rasulu s.a.v. Recm’i Nur suresinden once bile uygulasa, bu Nur suresinin Recm’i nesh ettigi manasina gelmemektedir.
5- Hic bir Sahabe veya Tabiin’in bu konuda tartistiklari veya ihtilafa dustukleri zikredilmemistir. Eger olsaydi soylerlerdi.
6- Zikrettikleri Eser her halukarda meselenin tartisildigina delalet etmemektedir. Cunku olayda sadece bir soru var, bu soruyu sormak icin illa bir ihtilaf ve tartisma olmasi gerekmiyor. Anlasildigi gibi meseleyi ilmi yonden anlamak icin sormustur.
7- Ayrica Sahabe “bilmiyorum” diyor. “Evet biliyorum, Recm etmedi” demiyor. Veya “bu konu ihtalflidir” da demiyor. Kisaca: Meseleyi bilmemek, meselede ihtilaf ediligine asla delalet etmez. Buda yazarlarimizin suphesini aciktan yok etmektedir.
8- Bu zikredilen Eser disinda, konuyu gunes gibi ortaya cikaran baska bir Eser daha vardir. Mesela:
İbni Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
“Hz. Ömer (radıyallahu anh)’i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:
“Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)’i hak (din ile) gönderdi ve O’na Kitab’ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: “Biz Kitabullah’da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah’ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan(evli) olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- sübut bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah’da mevcut bir haktır. Allah’a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: “Ömer Allah Teâla’ nın kitabına ilâvede bulundu” demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah’a) yazardım.”
(Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu’l-Ensar 46, Megâzi 21, İ’tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418)).
9- Iste Sahihi Buhari’de ve Sahihi Muslim’de olan Hz. Omer’in rivayeti, kesinlikle ve acik bir sekilde Recm hukmunun Nesh edilmedigini ve kiyamete kadar olacagina acikca haber vermistir. Iste bu kadar acik bir delil varken neden acaba yazarlar manasinin bile acik olmadigi bir delile kaciyorlar? Bu yaptiklari acikca, heva ve heveslerine uyduklarini gostermektedir.
10- Usulu fikihta mukarrar olan ve her ilim talebesinin bildigi bir kural vardir; Eger iki delil birbiri ile uyusmazsa, elimizden geldigince cem etmeye (yani ayni yone cevirmeye) calisiriz.
Peki eger boyle ise neden acaba yazarlar Ebi Evfa’nin r.a. sozunu Hz. Omer’in r.a. sozu ile anlamaya calismadilar?
Yoksa yazarlarimiz Usulu fikih bilmiyorlar mi?
Yoksa inkar mi ediyorlar? Bunlarin hepsi muhtemeldir.
11- Ayrica bu yazarlar Hz. Omer’in korktugu seyin ta kendisini gerceklestirmislerdir. Peki neden acikca Hz. Omer r.a. boyle yapmaktan sakindirirken, Turkiye’deki yazarlar gayret gosterek Hz. Omer’in korktugu seyi gerceklestirmeye calisiyorlar acaba?
12- Baktigim kadari ile Buhari’yi serheden hic bir sarih, yazarlarin getirdigi delil hakkinda yazarlarin dedigini dememistir. Hatta bu konuya bile girmemislerdir. Cunku belki Sahabe’nin “bilmiyorum” demesinden boyle bir garip hukum cikaracaklari akillarina bile gelmemistir. Buda yazarlarin yanlis olduklarini gosterir.
13- Ayrica Hz. Omer r.a. gelecekteki bazi insanlarin Recm’i terk edip inkar etmesinden korktu. Buda kendi zamaninda hic kimse Recm hakkinda ihtilaf etmedigini gosterir. Yani Sahabe zamaninda yazarlarin dediginin aksine Recm’in oldugunu ve nesh edilmediginde Icmaoldugunu gosterir. Buda yazarlarin anlayisini yerle bir eder.
Eger yazarlarin iddia ettikleri gibi o zamanlarda Recm’i inkar eden bazi sahabeler olsaydi, bu durumda Hz. Omer’in bu sozune karsi cikarlardir. Ama hic bir sahabe Hz. Omer’in bu sozune karsi cikmadi. Buda onlarin Hz. Omer’in bu sozune katildiklarini gosterir.
14- Yine Usulu fikih’ta bilinen bir kural vardir; Bilen kisinin sozu, bilmeyen kisinin sozu icin huccet ve delildir.
Derim ki: Bu deyim gercekten cok dogrudur. Bunu akilda hemen kabul eder ve mantikli gorur. Eger bu kurali Recm meselesinde rivayet olunan iki Eser’de tatbik etmek istersek soyle olur: Abdullah bin Ebi Evfa r.a. Recm’in Nur suresinden sonra olup olmadigini bilmemis. Ama Hz. Omer ise, Recm’in asla Kuran’dan nesh edilmeyip, mana olarak hukmunun kaldirilmadigini aciga vurmustur. Buda Hz. Omer’in sozunun alinmasi gerektigini gosterir. Cunku Hz. Omer bildi, Hz. Abdullah bin Ebi Evfa ise bilmedi.
Ama elbetteki bu dedigimiz, eger bu iki rivayet arasinda –yazarlarin iddia ettigi gibi- uyusmazsizlik oldugunu kabul edersek gerceklesir. Halbuki durum boyle degildir. Abdullah bin Ebi Evfa r.a. Recm’I inkar etmediki uyusmazsizlik olsun?
Bir suphe ve cevabi: Bazilari, Nur suresindeki ayetlerin Recm hukmunu nesh ettigini iddia etmistir.
Derim ki: Bu dedikleri ise acik bir sekilde batıldir. Ayetler ise su sekildedir: ([2] Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.)(Nur suresi).
Iste bu ayette goruldugu gibi, Zina edenin hukmu genel gelmistir. Peygamberimizden s.a.v. gelen Sunnet ise bu ayetten ne kasd edildigini bizlere aciklamistir.
Allah soyle buyurmaktadir: ([44] Sana da zikri (Kur’an’ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye.)(Nahl suresi).
Derim ki: Allah c.c. bu ayette, Kuran’i anlamamız icin, Peygamberimizin s.a.v. sozlerine bakmamız gerektigini bizlere aciklamistir. Yazarlar ise, ayeti kafalarina gore alip Peygamberimizin acikladigi ve anlattigi sekilde almamislardir.
Hz. Omer’in r.a. recm hakkindaki sozu, butun Sahabelerin de Hz. Omer’in sozune katilmalari, Peygamberimizin s.a.v. Nur suresindeki ayeti sahabelere nasil acikladiginin cok acik bir gostergesidir.
Boylelikle anlariz ki; Recm’i inkar eden kisi, aslinda Kuran’daki Allah’in bir emrine karsi gelmistir.
Simdi ise son zikrettigimi ozetliyelim: Nur suresinde Yuz kirbac vurulan kisi; evlenmeden once zina eden kisidir. Eger evli ise; bu durumda Recm edilerek oldurulur. Nur suresindeki ayeti, Peygamberimiz s.a.v. sahablerine bu sekilde aciklamistir. Hepsi de bunu boyle anlamislardir.
Son olarak konuyu imam ibni abdilber’in bir sozu ile bitireyim. Yukarida zikrettigimiz Hz. Omer’in Eser’ini zikrettikten sonra soyle demistir:
Iste bu zikrettiklerimiz seylerin hepsini, Bidat taifelerinin hepsi inkar edip yalanlamislardir. Ama islam cografyasinin her tarafina dagilik Ehli sunnet ve Fikih imamlari ise, bu zikrettiklerimiz seylerin hepsine iman ve tasdik ederler. Onlar Hak ehlidir. (Et-temhid arapca baskisi ile 19clt’in 70.s. – veya akideti Ibni abdilber raddun ve nakd adli eser’in 144.s.).
Derim ki: Iste acik bir sekilde ellerindeki sadece ve tek olan delilin cevabini kisaca verdik. Umulur ki hakka geri donerler. Sonuç
Bu kisa Risalede bazi seyleri anlamis olduk:
Kuran’da Recm’i inkar eden bir ayet yoktur.
Sunnet’de Recm’i inkar eden veya inkar imaji veren veya Nesh olundugunu soyleyen veya Nesh olundugu imaji veren hic bir delil yoktur ve bunu yazarlar da cok iyi biliyorlar.
Aksine buna zit olarak; cokca hadislerde Allah Rasulu’nun Recm’ettigi, Buhari ve Muslim’de ve baska hadis kitaplarinda sabittir.
Sahabe’den Recm’i inkar eden kimse yoktur.
Aksine Sahabe’ler Recm’in Seriat’ta oldugunu soylemislerdir.
Yazarlarin delil getirdigi hic bir delilde hic bir mana veya istidlal yonu yoktur.
Recm’etme vaktini bilmemek, “Recm’in hukmunde sahabenin ihtilaf edip tartisma yapmasini soylemektir” demek, heleki Hz. Omer’in sozunden sonra fasid bir istidlaldir. Bunu diyende hak yolda sapmistir.
Hz. Omer, sozlerinde acikca kendi zamaninda ve kendi zamanina kadar Recm hakkinda icma oldugunu soylemistir. Cunku eger ihtilaf olsaydi soylerdi. Ayrica gelecekte bazi kisilerin boyle bir sey demesinden korktu. Buda o zamanda Recm’i inkar edenin olmadigini gosterir.
Yine unutulmamasi gerekir ki: Kim Recm’i inkar ederse, onun inkari bu zikrettiklerim ile bagli kalmamaktadir. Oysaki Recm’i inkar edenler, mecburen bu hadisleride inkar etmek zorundalar. Yoksa delilleri bosa gitmis olur. Bunu yapmakta hadisleri inkar etmektir. Hadisleri inkar etmekte; islam dinini inkar etmektir. Bu dediklerimede dikkat edilmesi gerekir. Eger bir kisi hadisleri kabul ediyorsa, mecburen Recm hukmunu kabul etmek zorundadir.
En dogrusunu Allah bilir.
Ebu Musa El-medeni
Ehliilm.wordpress.com
İbni Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
“Hz. Ömer (radıyallahu anh)’i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:
“Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)’i hak (din ile) gönderdi ve O’na Kitab’ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: “Biz Kitabullah’da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah’ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan(evli) olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- sübut bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah’da mevcut bir haktır. Allah’a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: “Ömer Allah Teâla’ nın kitabına ilâvede bulundu” demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah’a) yazardım.”
(Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu’l-Ensar 46, Megâzi 21, İ’tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418)). HAMD ALEMLERIN RABBI OLAN ALLAH’A MAHSUSTUR
“RECM’IN KURAN’DA VE SUNNET’TE OLUSU”
“BU KONUDAKI EHLI SUNNET’IN ICMASI”
“BUNU INKAR EDEN BAZI HARICI’LER GIBI SAPIK FIRKALARA REDDIYE”
Allah Rasulu’nun s.a.v. hicretinden on dort yuz yil sonra yasamaktayiz. Her gecen gun kiyamete daha yakinlasiyoruz. Turkiye’de Osmanli’nin yikilmasindan sonra Kemalist bir sistem devrim yapmis, ilim ehlini ve hatta Kuran okutanlari bile kemis ve asmistir. Bu kufri sistem, Allah c.c. yerine Tanri dedirtmis, Allah diyenleri asmistir. Boylelikle kemalist sistem altinda yasayanlar cahil bir toplum olarak kalmislardir. Cunku baslarindaki ilim ehlinin hepsi asilmis ve Sehit edilmis, bu yolda devam edecek kimse kalmamis, kalsa bile kendini saklayarak onlarca yil evinden veya odasindan cikmamistir.
Iste bizler boyle bir sistem altinda dogan ve buyuyenlerdeniz. Malesef Turkiye toplumu disinda kalan Musluman toplumlar bu olaylardan hic haberdar olmasalar da, Turkler olarak cogumuz sanirim bu olaylardan az veya cok haberdariz.
Bu son yillarda yavas yavas Turkiye dunyaya acilmaya baslamis ve –kufur olan-Kemalist sistemden –kufur olan-Demokrasi’ye kaymaya baslamistir. Boylelikle simdiki baski eskiye gore cok daha azdir. Elbette bittigini de soyleyemeyiz.
Bu son yillarda bazi islami yazarlar olusmaya baslamis, ellerinden geldigince halki islamiyet ile tanistirmaya calismislardir. Ama bu islami kesim yazarlarinin bazi sorunlari vardir. Bu sorunlarinin en onemlisi de ilmi eksiklikleridir. Aslinda bu cok normaldir. Cunku Turkiye gibi bir ortamda yetisen birisinin ilmi seviyesinin yeterli olmasi imkansizdir. Bu yazarlardan bir kismi Misir ve benzerleri gibi bazi ulkelere gidip ilim almaya calissalar da malesef basarili olamamislardir. Nedeni de gittikleri yerlerde de Turkiye’deki gibi iclerine kapanik kalmalaridir. Bunun nedeni de gittikleri ilimli ulkelerin Turkiye gibi oldugunu sanmalaridir. Boylelikle islam ulemasi ile cok fazla tanisamamis, veya universite dersleri disinda gercek ilmin tadina ulasamamislardir. Iste boylelikle belki sadece Arapcayi ogrenip geri donmuslerdir. Hatta belki de alimlerden ders almadiklarin dolayi, ilmi de karisik ve sagdan soldan topladiklarindan dolayi, bir suru sapik ve uç fikirlere girmislerdir.
Turkiye’deki bu yazarlarimiz, ilmi eksiklikleri nedeniyle bazi hastaliklara kapilmislardir. Bu hastaliklarin en buyugu ise kendilerini alim ve muctehid sanmalaridir. Bunun sebebi de; Turkiye’deki kendi etraflarindaki herkesin ilmi seviyelerinin cok dusuk oldugunu ve hic bir sey bilmediklerini gorunce, kendileri de bazi kitaplari okuduklari icin bir seyler bildiklerini sanip, Turkiye sartlarinda ona ilmi derecede yaklasan kimsenin olmadigini gorup, kendini alim ve muctehid sanmalaridir.
Iste ilimsiz bir sekilde kendini muctehid sanma hastaligi da cok kotu seylere yol acabilir. Cunku bu yazarlar kendilerini islami her konuda muctehid olarak gorurler. Yani hem itikadi konularda, hemde fikhi konularda… Boylelikle islami her mezhep gorusunu okuyup kendi mantiklarinca neyi dogru gorurlerse onunla itikad etmislerdir. Boylelikle yazalarin kimi Şii’lere meyletmis, kimi Harici’lere, kimi Mutezile’lere, kimi de farkli farkli mezheplere kaymislardir. Bu da gercekten Turkiye’deki avam olan halk icin cok tehlikeli bir seydir. Hele ki Ehli sunnet’in Turkiye’de cok az olmasi ve Turkce olarak Tukiye’deki farkli mezheplere mensup olanlara veya etkilenenlere gerekli cevaplar vermemeleri; haktan siyrilan yazarlarin isine gelip, gercek islam icin cok tehlikeli olmustur. Ama aksine Arap aleminde Ehli sunnet’in az olmasina ragmen, Arapca olarak Ehli sunnet muhaliflerine gerekli cevaplar verilmistir.
Turkiye’deki bu yazarlarin bir kisminin fikhi olarak bazi sapik firkalarin goruslerini almalarinin netice olarak bazi Muslumanlar arasinda gevseklige neden oldugunu goruyorum. Ornegin Recmmeselesi.
Recm: Istilah olarak; Evli bir kisinin zina yaptigindaki Had’dinin(cezasinin) olene kadar taslanip oldurulmesidir. Iste Islam Şeriatinin hukmu budur.
Bu konuda -birazdan zikredecegimiz gibi- butun Ehli sunnet ulemasi Icma etmislerdir. Hic biri bu konuda ihtilaf etmemistir. Yani: Butun alimler, evli ve hür birisinin zina yaptigindaki hukmunun Recm oldugunda ittifak etmisleridir.
Ama Mutezile’ler ve Harici’ler gibi bazi sapik firkalarin bu konuda gorusleri ise “islamda Recm’in olmamasidir”. Recm cezasi yerine sadece yuz kirbac olmasidir. Bu goruse de, hizli bir sekilde bu risalemizde cevap verecegiz insallah.
Iste Turkiyedeki yazarlarin bir kisminin islamda Recm hukmunun olmadigini soylemeleri; gercekten bazi Muslumanlarin -en azindan- kafalarinda bir soru isareti birakmistir. Hatta bazi evlilerin bu konuda islamin hukmunun olum olmadigi icin rahat bir sekilde zina bile yaptiklari olmustur. Iste boyle olunca, her Musluman gibi icim yaninca, Recm konusundaki yazarlarin suphelerine kisaca cevap vermeyi dusundum. Umarim Rabbim, bu konuda fitneye dusenlere bu risaleyi ulastirir ve goruslerinden geri donerler. Bununla birlikte Allah’a tovbe ederler. Meseledeki icma:
Imam Ebu huseyn bin El-kattan “El-ikna fi Mesaili El-icma” adli eserinde; evli birisinin zina yaptiginda cezasinin Recm oldugunda icmaoldugunu soylemistir. Sonra da soyle demistir: Bidatcilar olan Harici’ler ve Mutezile’ler ise; bir kisi evli olsa bile onu recmetmeyi dogru gormezler. Boyle yapanin cezasi onlarda kirbactir. Bunlarin bu dedikleri ihtilaf bile sayilmaz(2.clt no:256-257) .
Bu konuda ihtilaf olmadigindan dolayi, bu konudaki ulemanin sozlerini getirmenin bir luzumu olmadigini dusunuyorum. Cunku zaten meselede icmavar, ihtilaf yok.
Ama sadece bakilmasi icin kisaca bazi kitap adi verilebilir. Mesela: El-mebsut – Mugni El-muhtac – Fethu el-kadir – El-munteka ala El-muvatta – Neylu El-evtar – El-kavanin el-fikhiyye vb. (bu kitap isimlerini; Seyh Vehbe Ez-zuheyli’nin “El-fikhu El-islami ve Edilletuhu” adli eserinnin dip notundan aldim. Muracaat edilebilir).
Iste icmaolan bir meselede, asla ve asla hic kimse bu icma’nin disinda kafasina gore kendi anladigi sekilde Kuran’i ve Sunnet’i ve alimler’in sozlerini yorumlayamaz.
Ama malesef Turkiye’deki bazi yazarlar bu kotu gorusu almislar ve Recm’i inkar etmislerdir. Boylelikle butun ummet’in ittfakindan cikip bu konuda sapik bidatci olan Harici’ler gibi mezhepler ile ittifak etmislerdir. Yazarlarin delilleri
Yazarlardan birisi kitabinda soyle demistir: Tabiinden Suleyman Es-seybani (Ebu ishak), sahabeden Hz. Abdullah bin Ebi Evfa’ya sorar:
Rasulullah recm cezasi verdi mi?
Evet.
Nur suresi indirildikten sonar mi yoksa once mi verdi?
Bilmiyorum (Buhârî, Hudud, 21, 37; Müslim, Hudud 29, (1702)).
Derim ki: Yazarlar bu eseri(Eser: Selef’ten gelen nakillere bu isim verilebilir) ele alarak, Sahabe zamaninda bile Recm meselesi hakkinda tartistiklarini delil getiriyorlar.
Ayrica unutulmamasi gerekir ki yazarlarimizin bu Eser haricinde hic bir delilleri de yoktur. Hatta bunun disindaki butun deliller onlarin aleyhinedir.
Simdi de bazi yonlerden bu Eser’in onlarin demek istediklerine delalet etmedigini aciklamayalim insallah:
1- Bu rivayet’in bazi senedlerinde, “nur suresinden once mi?” sorusu yerine “Maide suresinden once mi?” sorusu vardir. Maide suresinde oldugunu zikreden ayni eserin rivayeti yine Buhari’dedir. Buhari nur suresi olmasini tercih etmistir.
2- Zikrettigimiz Eser’de eger Nur suresi demis ise; kasd edilen genel olarak Recm’in hukmunu sormus olmasidir. Ama eger Maide suresi demis ise; sorunun sadece ehli kitap hakkinda olmasi kasd edilmistir. Eger Maide suresi rivayeti, Nur suresi rivayetinden daha sahih olsa idi, bu yazarlarin suphesini kokten yok ederdi.
3- Sorunun sorulma nedeni ise; Kesinlikle yazarlarin anladigi gibi degildir. Halbuki Tabii’nin ogrenmek istedigi sadece tarihsel acidandir. Buda Eser’i okuyan icin cok aciktir.
4- Eger Allah Rasulu s.a.v. Recm’i Nur suresinden once bile uygulasa, bu Nur suresinin Recm’i nesh ettigi manasina gelmemektedir.
5- Hic bir Sahabe veya Tabiin’in bu konuda tartistiklari veya ihtilafa dustukleri zikredilmemistir. Eger olsaydi soylerlerdi.
6- Zikrettikleri Eser her halukarda meselenin tartisildigina delalet etmemektedir. Cunku olayda sadece bir soru var, bu soruyu sormak icin illa bir ihtilaf ve tartisma olmasi gerekmiyor. Anlasildigi gibi meseleyi ilmi yonden anlamak icin sormustur.
7- Ayrica Sahabe “bilmiyorum” diyor. “Evet biliyorum, Recm etmedi” demiyor. Veya “bu konu ihtalflidir” da demiyor. Kisaca: Meseleyi bilmemek, meselede ihtilaf ediligine asla delalet etmez. Buda yazarlarimizin suphesini aciktan yok etmektedir.
8- Bu zikredilen Eser disinda, konuyu gunes gibi ortaya cikaran baska bir Eser daha vardir. Mesela:
İbni Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
“Hz. Ömer (radıyallahu anh)’i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:
“Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)’i hak (din ile) gönderdi ve O’na Kitab’ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: “Biz Kitabullah’da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah’ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan(evli) olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- sübut bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah’da mevcut bir haktır. Allah’a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: “Ömer Allah Teâla’ nın kitabına ilâvede bulundu” demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah’a) yazardım.”
(Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu’l-Ensar 46, Megâzi 21, İ’tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418)).
9- Iste Sahihi Buhari’de ve Sahihi Muslim’de olan Hz. Omer’in rivayeti, kesinlikle ve acik bir sekilde Recm hukmunun Nesh edilmedigini ve kiyamete kadar olacagina acikca haber vermistir. Iste bu kadar acik bir delil varken neden acaba yazarlar manasinin bile acik olmadigi bir delile kaciyorlar? Bu yaptiklari acikca, heva ve heveslerine uyduklarini gostermektedir.
10- Usulu fikihta mukarrar olan ve her ilim talebesinin bildigi bir kural vardir; Eger iki delil birbiri ile uyusmazsa, elimizden geldigince cem etmeye (yani ayni yone cevirmeye) calisiriz.
Peki eger boyle ise neden acaba yazarlar Ebi Evfa’nin r.a. sozunu Hz. Omer’in r.a. sozu ile anlamaya calismadilar?
Yoksa yazarlarimiz Usulu fikih bilmiyorlar mi?
Yoksa inkar mi ediyorlar? Bunlarin hepsi muhtemeldir.
11- Ayrica bu yazarlar Hz. Omer’in korktugu seyin ta kendisini gerceklestirmislerdir. Peki neden acikca Hz. Omer r.a. boyle yapmaktan sakindirirken, Turkiye’deki yazarlar gayret gosterek Hz. Omer’in korktugu seyi gerceklestirmeye calisiyorlar acaba?
12- Baktigim kadari ile Buhari’yi serheden hic bir sarih, yazarlarin getirdigi delil hakkinda yazarlarin dedigini dememistir. Hatta bu konuya bile girmemislerdir. Cunku belki Sahabe’nin “bilmiyorum” demesinden boyle bir garip hukum cikaracaklari akillarina bile gelmemistir. Buda yazarlarin yanlis olduklarini gosterir.
13- Ayrica Hz. Omer r.a. gelecekteki bazi insanlarin Recm’i terk edip inkar etmesinden korktu. Buda kendi zamaninda hic kimse Recm hakkinda ihtilaf etmedigini gosterir. Yani Sahabe zamaninda yazarlarin dediginin aksine Recm’in oldugunu ve nesh edilmediginde Icmaoldugunu gosterir. Buda yazarlarin anlayisini yerle bir eder.
Eger yazarlarin iddia ettikleri gibi o zamanlarda Recm’i inkar eden bazi sahabeler olsaydi, bu durumda Hz. Omer’in bu sozune karsi cikarlardir. Ama hic bir sahabe Hz. Omer’in bu sozune karsi cikmadi. Buda onlarin Hz. Omer’in bu sozune katildiklarini gosterir.
14- Yine Usulu fikih’ta bilinen bir kural vardir; Bilen kisinin sozu, bilmeyen kisinin sozu icin huccet ve delildir.
Derim ki: Bu deyim gercekten cok dogrudur. Bunu akilda hemen kabul eder ve mantikli gorur. Eger bu kurali Recm meselesinde rivayet olunan iki Eser’de tatbik etmek istersek soyle olur: Abdullah bin Ebi Evfa r.a. Recm’in Nur suresinden sonra olup olmadigini bilmemis. Ama Hz. Omer ise, Recm’in asla Kuran’dan nesh edilmeyip, mana olarak hukmunun kaldirilmadigini aciga vurmustur. Buda Hz. Omer’in sozunun alinmasi gerektigini gosterir. Cunku Hz. Omer bildi, Hz. Abdullah bin Ebi Evfa ise bilmedi.
Ama elbetteki bu dedigimiz, eger bu iki rivayet arasinda –yazarlarin iddia ettigi gibi- uyusmazsizlik oldugunu kabul edersek gerceklesir. Halbuki durum boyle degildir. Abdullah bin Ebi Evfa r.a. Recm’I inkar etmediki uyusmazsizlik olsun?
Bir suphe ve cevabi: Bazilari, Nur suresindeki ayetlerin Recm hukmunu nesh ettigini iddia etmistir.
Derim ki: Bu dedikleri ise acik bir sekilde batıldir. Ayetler ise su sekildedir: ([2] Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.)(Nur suresi).
Iste bu ayette goruldugu gibi, Zina edenin hukmu genel gelmistir. Peygamberimizden s.a.v. gelen Sunnet ise bu ayetten ne kasd edildigini bizlere aciklamistir.
Allah soyle buyurmaktadir: ([44] Sana da zikri (Kur’an’ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye.)(Nahl suresi).
Derim ki: Allah c.c. bu ayette, Kuran’i anlamamız icin, Peygamberimizin s.a.v. sozlerine bakmamız gerektigini bizlere aciklamistir. Yazarlar ise, ayeti kafalarina gore alip Peygamberimizin acikladigi ve anlattigi sekilde almamislardir.
Hz. Omer’in r.a. recm hakkindaki sozu, butun Sahabelerin de Hz. Omer’in sozune katilmalari, Peygamberimizin s.a.v. Nur suresindeki ayeti sahabelere nasil acikladiginin cok acik bir gostergesidir.
Boylelikle anlariz ki; Recm’i inkar eden kisi, aslinda Kuran’daki Allah’in bir emrine karsi gelmistir.
Simdi ise son zikrettigimi ozetliyelim: Nur suresinde Yuz kirbac vurulan kisi; evlenmeden once zina eden kisidir. Eger evli ise; bu durumda Recm edilerek oldurulur. Nur suresindeki ayeti, Peygamberimiz s.a.v. sahablerine bu sekilde aciklamistir. Hepsi de bunu boyle anlamislardir.
Son olarak konuyu imam ibni abdilber’in bir sozu ile bitireyim. Yukarida zikrettigimiz Hz. Omer’in Eser’ini zikrettikten sonra soyle demistir:
Iste bu zikrettiklerimiz seylerin hepsini, Bidat taifelerinin hepsi inkar edip yalanlamislardir. Ama islam cografyasinin her tarafina dagilik Ehli sunnet ve Fikih imamlari ise, bu zikrettiklerimiz seylerin hepsine iman ve tasdik ederler. Onlar Hak ehlidir. (Et-temhid arapca baskisi ile 19clt’in 70.s. – veya akideti Ibni abdilber raddun ve nakd adli eser’in 144.s.).
Derim ki: Iste acik bir sekilde ellerindeki sadece ve tek olan delilin cevabini kisaca verdik. Umulur ki hakka geri donerler. Sonuç
Bu kisa Risalede bazi seyleri anlamis olduk:
Kuran’da Recm’i inkar eden bir ayet yoktur.
Sunnet’de Recm’i inkar eden veya inkar imaji veren veya Nesh olundugunu soyleyen veya Nesh olundugu imaji veren hic bir delil yoktur ve bunu yazarlar da cok iyi biliyorlar.
Aksine buna zit olarak; cokca hadislerde Allah Rasulu’nun Recm’ettigi, Buhari ve Muslim’de ve baska hadis kitaplarinda sabittir.
Sahabe’den Recm’i inkar eden kimse yoktur.
Aksine Sahabe’ler Recm’in Seriat’ta oldugunu soylemislerdir.
Yazarlarin delil getirdigi hic bir delilde hic bir mana veya istidlal yonu yoktur.
Recm’etme vaktini bilmemek, “Recm’in hukmunde sahabenin ihtilaf edip tartisma yapmasini soylemektir” demek, heleki Hz. Omer’in sozunden sonra fasid bir istidlaldir. Bunu diyende hak yolda sapmistir.
Hz. Omer, sozlerinde acikca kendi zamaninda ve kendi zamanina kadar Recm hakkinda icma oldugunu soylemistir. Cunku eger ihtilaf olsaydi soylerdi. Ayrica gelecekte bazi kisilerin boyle bir sey demesinden korktu. Buda o zamanda Recm’i inkar edenin olmadigini gosterir.
Yine unutulmamasi gerekir ki: Kim Recm’i inkar ederse, onun inkari bu zikrettiklerim ile bagli kalmamaktadir. Oysaki Recm’i inkar edenler, mecburen bu hadisleride inkar etmek zorundalar. Yoksa delilleri bosa gitmis olur. Bunu yapmakta hadisleri inkar etmektir. Hadisleri inkar etmekte; islam dinini inkar etmektir. Bu dediklerimede dikkat edilmesi gerekir. Eger bir kisi hadisleri kabul ediyorsa, mecburen Recm hukmunu kabul etmek zorundadir.
En dogrusunu Allah bilir.
Ebu Musa El-medeni
Ehliilm.wordpress.com