RIFK\YUMUŞAKLIK (Bir Ayet Bir Hadis)
وَلَا تَسْتَوِى الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ اِدْفَعْ بِالَّتى هِىَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذى بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِىٌّ حَميمٌ
"İyilikle kötülük eşit değildir. O halde sen kötlüğü, en güzel olan iyi hareketle önle. O vakit ki, seninle aralarında bir düşmanlık bulunan yakın bir dost gibi olmuştur."(1)
Siyer ve hadis kitapları tetkik edilince, Rasûlüllah'ın bütün hayatı boyunca çevresindeki insanlara, hattâ hayvanlara karşı iyilikle ve merhametli davrandığı görülür. Onun söz ve hareketlerinde sertlikten eser yoktur. Böyle davrandığı içindir ki katı kalpli birçok kişi, huzurunda yumuşamış ve müslüman olmuştur. Rasûlüllah'ın bu tutumunun İslâm'ın yayılmasındaki etkisi unutulmamalıdır. Bunun böyle olması da tabiidir. Zira Hak Teâlâ, iyilikle ile muamelenin "düşmanları dost yapacağını" bize haber vermiştir. Şu halde her müslüman bu ilâhî emre uyarak kabalık ve sertlikten uzaklaşmalı ve çevresinde bulunan herkese karşı iyilik ve merhametle muameleyi prensip edinmelidir.
*İyilikle muamele, en katı taşları dahi eritir. Eğer bu bir müslümanın özellikleri olursa, karşısında yumuşamıyacağı katı yürekli kimse kalmaz.
*Yumuşaklık, muhatabının kalbini etkilemek davetçinin en büyük sorumluluğudur. Davetçinin rıfk ile muamele etmesi muhatabın hidayeti seçip-seçmemesinde en büyük etkendir..
قَالَ رَسُولُ للّهِ :مَنْ يُحْرَمِ الرِفْقَ يُحْرَمِ الخَيْرَ كُلَّهُ.
Allah Resûlü (a.s) buyurdular ki: "Bir kimse yumuşak davranmaktan mahrum ise hayrın tamamından mahrumdur."(2)
Âlimlerimiz bu hadislere dayanarak, rıfk'ın her hayrın başı ve sebebi olduğunu söylemiştir.
* İnsanların ne dilleri, ne renkleri, ne ırkları ne de mezhepleri üstünlük ve ayrıcalık değildir. Asıl olan ahlaktır.
* Ahlaki üstünlüğü bırakıp, milliyetçilik asabiyetiyle iftihar edenler, birer zavallıdırlar. Çünkü insanın tabiatında var olan bir şey, üstünlük alameti olamaz.
* Güzel ahlak, müminin imanını tamamlar. Çünkü ahlakın en muteberi imandan gelenidir.
* Kemal mertebesindeki iman, kişinin her ameline müessir olur ve yönlendirir. Ahlaki davranışlara güç yetiremeyen iman, anlamını yitirmiş demektir.
* Bir şey kendiliğinden ne iyi, ne de kötüdür. Kişi kendiliğinden ne iyi ne de kötü olur. İyilik ve kötülük, kişinin azmi ve tercihiyle ortaya çıkar.
1-Fussilet 34..
2 Müslim, Birr 75.
وَلَا تَسْتَوِى الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ اِدْفَعْ بِالَّتى هِىَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذى بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِىٌّ حَميمٌ
"İyilikle kötülük eşit değildir. O halde sen kötlüğü, en güzel olan iyi hareketle önle. O vakit ki, seninle aralarında bir düşmanlık bulunan yakın bir dost gibi olmuştur."(1)
Siyer ve hadis kitapları tetkik edilince, Rasûlüllah'ın bütün hayatı boyunca çevresindeki insanlara, hattâ hayvanlara karşı iyilikle ve merhametli davrandığı görülür. Onun söz ve hareketlerinde sertlikten eser yoktur. Böyle davrandığı içindir ki katı kalpli birçok kişi, huzurunda yumuşamış ve müslüman olmuştur. Rasûlüllah'ın bu tutumunun İslâm'ın yayılmasındaki etkisi unutulmamalıdır. Bunun böyle olması da tabiidir. Zira Hak Teâlâ, iyilikle ile muamelenin "düşmanları dost yapacağını" bize haber vermiştir. Şu halde her müslüman bu ilâhî emre uyarak kabalık ve sertlikten uzaklaşmalı ve çevresinde bulunan herkese karşı iyilik ve merhametle muameleyi prensip edinmelidir.
*İyilikle muamele, en katı taşları dahi eritir. Eğer bu bir müslümanın özellikleri olursa, karşısında yumuşamıyacağı katı yürekli kimse kalmaz.
*Yumuşaklık, muhatabının kalbini etkilemek davetçinin en büyük sorumluluğudur. Davetçinin rıfk ile muamele etmesi muhatabın hidayeti seçip-seçmemesinde en büyük etkendir..
قَالَ رَسُولُ للّهِ :مَنْ يُحْرَمِ الرِفْقَ يُحْرَمِ الخَيْرَ كُلَّهُ.
Allah Resûlü (a.s) buyurdular ki: "Bir kimse yumuşak davranmaktan mahrum ise hayrın tamamından mahrumdur."(2)
Âlimlerimiz bu hadislere dayanarak, rıfk'ın her hayrın başı ve sebebi olduğunu söylemiştir.
* İnsanların ne dilleri, ne renkleri, ne ırkları ne de mezhepleri üstünlük ve ayrıcalık değildir. Asıl olan ahlaktır.
* Ahlaki üstünlüğü bırakıp, milliyetçilik asabiyetiyle iftihar edenler, birer zavallıdırlar. Çünkü insanın tabiatında var olan bir şey, üstünlük alameti olamaz.
* Güzel ahlak, müminin imanını tamamlar. Çünkü ahlakın en muteberi imandan gelenidir.
* Kemal mertebesindeki iman, kişinin her ameline müessir olur ve yönlendirir. Ahlaki davranışlara güç yetiremeyen iman, anlamını yitirmiş demektir.
* Bir şey kendiliğinden ne iyi, ne de kötüdür. Kişi kendiliğinden ne iyi ne de kötü olur. İyilik ve kötülük, kişinin azmi ve tercihiyle ortaya çıkar.
1-Fussilet 34..
2 Müslim, Birr 75.