H
Çevrimiçi
Riyâzu’s-Sâlihîn
Allah’a Kesin İman
(Yakîn) ve O’na
Dayanmak (Tevekkül)
Müminler düşman birliklerini görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Resûlü’nün bize
vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir” dediler. Bu onların
ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
(Ahzâb, 33/22)
Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu
toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve
“Allah bize yeter, O, ne güzel vekildir!” dediler. Bundan dolayı Allah’tan bir
nimet ve lütufla kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan geri döndüler ve
Allah’ın rızasını aradılar. Allah, büyük lütuf sahibidir.
(Âl-i İmrân, 3/173-174)
Sen, ölümsüz ve diri olana (Allah’a) tevekkül et...
(Furkân, 25/58)
...Müminler sadece Allah’a tevekkül etsinler...
(İbrâhîm, 14/11)
...Kesin karar verdiğinde, artık Allah’a tevekkül et...
(Âl-i İmrân, 3/159)
Müminler ancak Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen, onlara
Allah’ın âyetleri okunduğunda imanları artan kimselerdir; onlar,
sadece Rablerine tevekkül ederler.
(Enfâl, 8/2)
74. İbn Abbâs’tan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle demiştir:
Bana ümmetler gösterildi; peygamber gördüm yanında küçük bir grup vardı,
peygamber gördüm yanında bir veya iki kişi vardı. Peygamber gördüm,
yanında kimseler yoktu. Derken önüme büyük bir kalabalık çıktı. Bunları
kendi ümmetim zannettim. Bana, bu Musa ve kavmidir, sen ufka bak, dediler.
Baktım ki büyük bir karaltı. Diğer ufka bak, dediler. Baktım ki yine büyük bir
karaltı. İşte bunlar senin ümmetindir, bunların içinde yetmiş bin kimse var ki,
hesapsız ve azapsız cennete girecekler, dediler.
Sonra Peygamber kalktı ve evine girdi.
Halk aralarında, hesapsız ve azapsız cennete girecek olan bu yetmiş bin
kimseyi konuşmaya başladılar. Bazıları belki de bunlar “Resûlullah’ın
ashâbıdır.” dediler. Bazıları, bunlar İslâm devrinde doğmuş, Allah’a şirk
koşmamış kimseler olsa gerek, dediler; daha başka şeyler de söylediler.
Bu esnada Allah Resûlü , yanlarına çıktı ve ne hakkında konuşuyorsunuz,
dedi. Hesapsız ve azapsız cennete girecekler hakkında konuştuklarını
söylediler. Bunun üzerine Peygamber , “Bunlar, büyü yapmaz, yaptırmak
da istemezler, uğursuzluğa inanmazlar, Rablerine tevekkül ederler.” dedi.
Bunun üzerine Ukkâşe b. Mihsan kalktı ve:
–Beni de o zümreden kılması için Allah’a dua et, dedi.
Peygamber de:
–Sen onlardansın, dedi. Sonra bir adam daha kalktı ve:
–(Yâ Resûlallah) beni de onlardan kılması için Allah’a dua etsen, dedi.
Peygamber :
–Ukkâşe senden evvel davrandı, karşılığını verdi.
(M527 Müslim, Îmân, 374; B5705 Buhârî, Tıb, 17)
75. İbn Abbâs’tan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle derdi:
Allah’ım, sana teslim oldum, sana inandım, sana tevekkül ettim ve yüzümü
sana döndüm. Allah’ım senin yardımınla mücadele ettim, beni dalalette
bırakmaman için izzetine sığındım. Senden başka ilah yoktur, sen ölmeyen
dirisin, insanlar ve cinler ise ölümlüdürler.
(M6899 Müslim, Zikir, 67; B7385 Buhârî, Tevhîd, 8)
76. İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir:
“Allah bize kâfidir, ne güzel vekildir.” (meâlindeki âyetteki ifadeleri) İbrahim
(as) ateşe atıldığı zaman söylemiştir. Muhammed de bu ifadeyi “İnsanlar
sizin üzerinize yürümek için toplandılar, onlardan korunun.” dediklerinde
söylemiştir. (Âyet şöyle devam etmektedir:) “Bu söz Müslümanların imanlarını
artırdı ve “Allah bize kâfidir, ne güzel vekildir” dediler.”
(B4563 Buhârî, Tefsîr, (Âl-i İmrân) 13)
İbn Abbâs’tan (ra) gelen diğer bir rivayete göre de şöyle demiştir: Ateşe
atıldığı zaman İbrahim’in (as) son sözü “Allah bana yeter; O, ne güzel vekildir.”
olmuştur.
(B4564 Buhârî, Tefsîr, (Âl-i İmrân) 13)
77. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre
Peygamber şöyle demiştir:
Cennete, kalpleri kuş kalbi gibi (saf ve temiz) olan insanlar girecektir.
(M7162 Müslim, Cennet, 27)
78. Câbir’den (ra) rivayet edildiğine göre o, Resûlullah ile birlikte Necid
istikametinde bir sefere katılmıştı. Beraber dönerlerken, öğle vakti olunca
ağaçlı bir vadide Allah Resûlü konaklamıştı. Askerler ağaçların altında
gölgelenmek için dağılmışlardı. Resûlullah semüre denilen bir ağacın
altına gitmiş, kılıcını da ağacın dalına asmıştı. (Câbir diyor ki;) Uykuya
dalmıştık. Derken Resûlullah bizi çağırdı. Yanında bir bedevi duruyordu.
Peygamber şöyle dedi:
Ben uyurken bu bedevi, bana saldırmak için kılıcımı kınından çekmiş.
Uykudan uyandım ki elindeki kılıçla:
–Seni benden kim koruyacak, dedi. Ben de ona:
–Allah (koruyacak), diye üç kere tekrarladım.
(Câbir diyor ki) Peygamber o bedeviyi cezalandırmadı ve adam orada
oturdu.
(B2910 Buhârî, Cihâd, 84; M5950, M5951 Müslim, Fedâil, 13-14)
Diğer bir rivayete göre Câbir şöyle diyor: Peygamber ile Zâtürrika denilen
yerde idik. Gölgeli bir ağaca rastlarsak onu Peygamber’e bırakırdık.
Resûlullah’ın kılıcı ağaçta asılı iken müşriklerden bir adam gelip onu
kınından çekerek, “Benden korkuyor musun?” demiş. Peygamber , “Hayır.”
demiş. “Peki seni benden kim koruyacak?” demiş. Peygamber , “Allah
(koruyacak.)” cevabını vermiş.
(M1949 Müslim, Müsâfirîn, 311)
Ebû Bekir el-İsmâilî’nin Sahîh’indeki rivayeti şöyledir: Bedevi, “Seni benden
kim korur?” dedi. Peygamber , “Allah korur.” dedi. Bedevi’nin elinden kılıç
düşüverdi. Peygamber hemen kılıcı aldı ve “Seni benden kim kurtarır?”
dedi. Bedevi, “Cezalandıranların hayırlısı ol.” dedi. Peygamber , “Allah’tan
başka ilah olmadığına ve benim, Allah’ın Resûlü olduğuma şehâdet eder
misin?” dedi. Bedevi, “Hayır, fakat sana karşı harp etmemeye ve sana karşı
harp edenlerin yanında bulunmamaya söz veririm.” dedi. Bunun üzerine
Peygamber adamı salıverdi. O da arkadaşlarının yanına geldi ve “Size
insanların en hayırlısının yanından geliyorum.” dedi.
79. Hz. Ömer’in (ra) Resûlullah’tan şöyle işittiği nakledilmiştir:
Eğer Allah’a gereği gibi tevekkül etseydiniz, Allah size kuşlara rızık verdiği gibi
rızık verirdi. Kuşlar sabahleyin aç çıkarlar, akşamleyin doymuş olarak dönerler.
(T2344 Tirmizî, Zühd, 33)
80. Ebû Ümâre el-Berâ b. Âzib’den (ra) rivayet
edildiğine göre Resûlullah şöyle demiştir:
“Ey filanca, yatağına girdiğinde, “Allah’ım, sana boyun eğdim, yüzümü
sana çevirdim, işlerimi sana havale ettim, sana gönül bağladım ve senden
korktuğum için sana sığındım; sığınmak veya korunmak için senden
başka sığınak yoktur. İndirmiş olduğun Kitabına ve göndermiş olduğun
Peygamberine inandım.” de. Eğer o gece ölürsen fıtrat üzere ölürsün, eğer
sabaha çıkarsan hayra nail olursun.”
(B7488 Buhârî, Tevhîd, 34; M6884-M6886 Müslim, Zikir, 57-58)
Buhârî ile Müslim’in Sahîhlerinde, Berâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber ;
“Yatağına gireceğin zaman, namaz için aldığın abdest gibi abdest al, sonra
sağ yanına yat ve şöyle de.” buyurdu ve yukarıda geçen duayı aynen zikretti.
“Uyumadan önce en son sözün bu dua olsun.” dedi.
(B6311 Buhârî, Deavât, 6; M6882-M6883 Müslim, Zikir, 56)
81. Hz. Ebû Bekir* (ra) anlatıyor:
Mağarada müşrikler başımızın ucunda (bizi ararlar)
iken onların ayaklarına baktım da:
“Yâ Resûlallah, eğer bunların birisi (eğilip) ayağının altına bakacak olursa
muhakkak bizi görür.” dedim. Onun üzerine Peygamber şöyle buyurdu:
“Ey Ebû Bekir, üçüncüleri Allah olan bu iki kişi için neden telaş ediyorsun?”
(M6169 Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 1; B4663 Buhârî, Tefsîr, (Tevbe) 9)
{Kureyş'in Teym kolundandır. Dedeleri şöyledir: Osman » Âmir > Ömer > Ka'b > Sa'd > Teym > Mürre > Ka'b >
Lüey > Ğâlib. Kendisi, babası ve annesi sahâbedendir. 18 Ümmü Seleme’nin ismi Hind’dir. Babası Mahzûm kabilesiden Ebû Ümeyye Huzeyfe’dir.}
82. Müminlerin annesi Ümmü Seleme’den18 (ra) rivayet edildiğine göre
Peygamber evinden çıkarken şöyle derdi:
“Allah’ın adıyla; Allah’a tevekkül ederim. Allah’ım! (doğru yoldan)
sapmaktan veya saptırılmaktan, ayağımın kaymasından veya
kaydırılmasından, haksızlık etmekten veya haksızlığa uğramaktan,
saygısızlık etmekten veya saygısızlığa uğramaktan sana sığınırım.”
(D5094 Ebû Dâvûd, Edeb, 102, 103; T3427 Tirmizî, Deavât, 35)
83. Enes’ten (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle demiştir:
Bir kimse evinden çıkarken, “Bismillâh tevekkeltü alâllâh lâ havle ve lâ kuvvete
illâ billâh (Allah’ın adıyla. Allah’a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet ancak Allah’ın
lütfuyladır.)” derse ona; “ sen doğruya eriştirildin, endişelerinden emin kılındın
ve korundun.” denilir ve şeytan ondan uzaklaşır.
(D5095 Ebû Dâvûd, Edeb, 102, 103; T3426 Tirmizî, Deavât, 34)
84. Enes (ra) anlatıyor:
Peygamber zamanında iki kardeş vardı. Birisi (ilim için) Peygamber’in
meclisine devam eder, diğeri ise işe giderdi. İşe giden kardeş,
Peygamber’in meclisine devam eden kardeşini Resûlullah’a şikâyet etti.
Peygamber de , “(Ne biliyorsun) belki de onun sayesinde sana rızık
veriliyordur!” dedi.
(T2345 Tirmizî, Zühd, 33)
[USER=108234]@hutbetussahra[/USER]:
Bu bölümden çıkarmış olduğum dersler:
-Hz. Muhammed(s.a.v.)'in ümmetinden 70 bin kişi hesaba çekilmeden ve azap görmeden cennete girecektir. Bunlar Kur'an ve sünnet dışında okuma tedavisi yapmayan ve yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve Rabblerine güvenip dayananlardır. (No. 74)
-"ALLAH'ım, Sana teslim oldum, Sana inandım ve Sana dayandım. Sana yöneldim. Senin için savaştım. ALLAH'ım, beni saptırmandan, Senin izzetine, gücüne sığınırım. Senden başka ilah yoktur. Sen, sürekli dirisin ve hiç ölmeyensin, habluki cinler ve insanlar ölürler." (No. 75)
-"ALLAH bize yeter, O ne güzel vekildir." (No. 76)
-Eğer ALLAH'a hakkıyla tevekkül edersek, sabah aç çıkıp akşam tok dönen kuşlar gibi rızıklandırılırız. (No. 79)
-Yatağa abdestli girip sağ tarafa yatarak "ALLAH'ım, Seni isteyerek ve Senden korkarak canımı Sana teslim ettim, yüzümü Sana çevirdim, işimi Sana bıraktım, sırtımı Sana sığındırdım, Senin dışında ne bir sığınak ne de bir kurtuluş vardır. Senin indirdiğin Kitabına ve gönderdiğin Peygamberine iman ettim." diye dua etmeli ve son sözünü bu yapmalıdır. Eğer o gece ölürse İslam üzere ölür, sabah çıkarsa hayra erişir. (No. 80)
-Evden çıkarken "ALLAH'ın adıyla, ALLAH'a güvendim. ALLAH'ım sapmaktan ve saptırılmaktan, hata yapmaktan ve yaptırılmaktan, haksızlık yapmakyan ve haksızlığa uğramaktan, cahillik etmekten ve bana cahillik edilmesinden Sana sığınırım" duasını etmek gerekir. (No. 82)
-Evden çıkarken "Bismillah, tevekkeltu alallah ve la havle ve la kuvvete illa billah" diye dua ederse, ona "Hidayete eriştirildin, yeterli kılındın ve korundun" denir ve Şeytan ondan uzaklaşır. (No. 83)[plain]
Allah’a Kesin İman
(Yakîn) ve O’na
Dayanmak (Tevekkül)
Müminler düşman birliklerini görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Resûlü’nün bize
vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir” dediler. Bu onların
ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
(Ahzâb, 33/22)
Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu
toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve
“Allah bize yeter, O, ne güzel vekildir!” dediler. Bundan dolayı Allah’tan bir
nimet ve lütufla kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan geri döndüler ve
Allah’ın rızasını aradılar. Allah, büyük lütuf sahibidir.
(Âl-i İmrân, 3/173-174)
Sen, ölümsüz ve diri olana (Allah’a) tevekkül et...
(Furkân, 25/58)
...Müminler sadece Allah’a tevekkül etsinler...
(İbrâhîm, 14/11)
...Kesin karar verdiğinde, artık Allah’a tevekkül et...
(Âl-i İmrân, 3/159)
Müminler ancak Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen, onlara
Allah’ın âyetleri okunduğunda imanları artan kimselerdir; onlar,
sadece Rablerine tevekkül ederler.
(Enfâl, 8/2)
74. İbn Abbâs’tan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle demiştir:
Bana ümmetler gösterildi; peygamber gördüm yanında küçük bir grup vardı,
peygamber gördüm yanında bir veya iki kişi vardı. Peygamber gördüm,
yanında kimseler yoktu. Derken önüme büyük bir kalabalık çıktı. Bunları
kendi ümmetim zannettim. Bana, bu Musa ve kavmidir, sen ufka bak, dediler.
Baktım ki büyük bir karaltı. Diğer ufka bak, dediler. Baktım ki yine büyük bir
karaltı. İşte bunlar senin ümmetindir, bunların içinde yetmiş bin kimse var ki,
hesapsız ve azapsız cennete girecekler, dediler.
Sonra Peygamber kalktı ve evine girdi.
Halk aralarında, hesapsız ve azapsız cennete girecek olan bu yetmiş bin
kimseyi konuşmaya başladılar. Bazıları belki de bunlar “Resûlullah’ın
ashâbıdır.” dediler. Bazıları, bunlar İslâm devrinde doğmuş, Allah’a şirk
koşmamış kimseler olsa gerek, dediler; daha başka şeyler de söylediler.
Bu esnada Allah Resûlü , yanlarına çıktı ve ne hakkında konuşuyorsunuz,
dedi. Hesapsız ve azapsız cennete girecekler hakkında konuştuklarını
söylediler. Bunun üzerine Peygamber , “Bunlar, büyü yapmaz, yaptırmak
da istemezler, uğursuzluğa inanmazlar, Rablerine tevekkül ederler.” dedi.
Bunun üzerine Ukkâşe b. Mihsan kalktı ve:
–Beni de o zümreden kılması için Allah’a dua et, dedi.
Peygamber de:
–Sen onlardansın, dedi. Sonra bir adam daha kalktı ve:
–(Yâ Resûlallah) beni de onlardan kılması için Allah’a dua etsen, dedi.
Peygamber :
–Ukkâşe senden evvel davrandı, karşılığını verdi.
(M527 Müslim, Îmân, 374; B5705 Buhârî, Tıb, 17)
75. İbn Abbâs’tan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle derdi:
Allah’ım, sana teslim oldum, sana inandım, sana tevekkül ettim ve yüzümü
sana döndüm. Allah’ım senin yardımınla mücadele ettim, beni dalalette
bırakmaman için izzetine sığındım. Senden başka ilah yoktur, sen ölmeyen
dirisin, insanlar ve cinler ise ölümlüdürler.
(M6899 Müslim, Zikir, 67; B7385 Buhârî, Tevhîd, 8)
76. İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir:
“Allah bize kâfidir, ne güzel vekildir.” (meâlindeki âyetteki ifadeleri) İbrahim
(as) ateşe atıldığı zaman söylemiştir. Muhammed de bu ifadeyi “İnsanlar
sizin üzerinize yürümek için toplandılar, onlardan korunun.” dediklerinde
söylemiştir. (Âyet şöyle devam etmektedir:) “Bu söz Müslümanların imanlarını
artırdı ve “Allah bize kâfidir, ne güzel vekildir” dediler.”
(B4563 Buhârî, Tefsîr, (Âl-i İmrân) 13)
İbn Abbâs’tan (ra) gelen diğer bir rivayete göre de şöyle demiştir: Ateşe
atıldığı zaman İbrahim’in (as) son sözü “Allah bana yeter; O, ne güzel vekildir.”
olmuştur.
(B4564 Buhârî, Tefsîr, (Âl-i İmrân) 13)
77. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre
Peygamber şöyle demiştir:
Cennete, kalpleri kuş kalbi gibi (saf ve temiz) olan insanlar girecektir.
(M7162 Müslim, Cennet, 27)
78. Câbir’den (ra) rivayet edildiğine göre o, Resûlullah ile birlikte Necid
istikametinde bir sefere katılmıştı. Beraber dönerlerken, öğle vakti olunca
ağaçlı bir vadide Allah Resûlü konaklamıştı. Askerler ağaçların altında
gölgelenmek için dağılmışlardı. Resûlullah semüre denilen bir ağacın
altına gitmiş, kılıcını da ağacın dalına asmıştı. (Câbir diyor ki;) Uykuya
dalmıştık. Derken Resûlullah bizi çağırdı. Yanında bir bedevi duruyordu.
Peygamber şöyle dedi:
Ben uyurken bu bedevi, bana saldırmak için kılıcımı kınından çekmiş.
Uykudan uyandım ki elindeki kılıçla:
–Seni benden kim koruyacak, dedi. Ben de ona:
–Allah (koruyacak), diye üç kere tekrarladım.
(Câbir diyor ki) Peygamber o bedeviyi cezalandırmadı ve adam orada
oturdu.
(B2910 Buhârî, Cihâd, 84; M5950, M5951 Müslim, Fedâil, 13-14)
Diğer bir rivayete göre Câbir şöyle diyor: Peygamber ile Zâtürrika denilen
yerde idik. Gölgeli bir ağaca rastlarsak onu Peygamber’e bırakırdık.
Resûlullah’ın kılıcı ağaçta asılı iken müşriklerden bir adam gelip onu
kınından çekerek, “Benden korkuyor musun?” demiş. Peygamber , “Hayır.”
demiş. “Peki seni benden kim koruyacak?” demiş. Peygamber , “Allah
(koruyacak.)” cevabını vermiş.
(M1949 Müslim, Müsâfirîn, 311)
Ebû Bekir el-İsmâilî’nin Sahîh’indeki rivayeti şöyledir: Bedevi, “Seni benden
kim korur?” dedi. Peygamber , “Allah korur.” dedi. Bedevi’nin elinden kılıç
düşüverdi. Peygamber hemen kılıcı aldı ve “Seni benden kim kurtarır?”
dedi. Bedevi, “Cezalandıranların hayırlısı ol.” dedi. Peygamber , “Allah’tan
başka ilah olmadığına ve benim, Allah’ın Resûlü olduğuma şehâdet eder
misin?” dedi. Bedevi, “Hayır, fakat sana karşı harp etmemeye ve sana karşı
harp edenlerin yanında bulunmamaya söz veririm.” dedi. Bunun üzerine
Peygamber adamı salıverdi. O da arkadaşlarının yanına geldi ve “Size
insanların en hayırlısının yanından geliyorum.” dedi.
79. Hz. Ömer’in (ra) Resûlullah’tan şöyle işittiği nakledilmiştir:
Eğer Allah’a gereği gibi tevekkül etseydiniz, Allah size kuşlara rızık verdiği gibi
rızık verirdi. Kuşlar sabahleyin aç çıkarlar, akşamleyin doymuş olarak dönerler.
(T2344 Tirmizî, Zühd, 33)
80. Ebû Ümâre el-Berâ b. Âzib’den (ra) rivayet
edildiğine göre Resûlullah şöyle demiştir:
“Ey filanca, yatağına girdiğinde, “Allah’ım, sana boyun eğdim, yüzümü
sana çevirdim, işlerimi sana havale ettim, sana gönül bağladım ve senden
korktuğum için sana sığındım; sığınmak veya korunmak için senden
başka sığınak yoktur. İndirmiş olduğun Kitabına ve göndermiş olduğun
Peygamberine inandım.” de. Eğer o gece ölürsen fıtrat üzere ölürsün, eğer
sabaha çıkarsan hayra nail olursun.”
(B7488 Buhârî, Tevhîd, 34; M6884-M6886 Müslim, Zikir, 57-58)
Buhârî ile Müslim’in Sahîhlerinde, Berâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber ;
“Yatağına gireceğin zaman, namaz için aldığın abdest gibi abdest al, sonra
sağ yanına yat ve şöyle de.” buyurdu ve yukarıda geçen duayı aynen zikretti.
“Uyumadan önce en son sözün bu dua olsun.” dedi.
(B6311 Buhârî, Deavât, 6; M6882-M6883 Müslim, Zikir, 56)
81. Hz. Ebû Bekir* (ra) anlatıyor:
Mağarada müşrikler başımızın ucunda (bizi ararlar)
iken onların ayaklarına baktım da:
“Yâ Resûlallah, eğer bunların birisi (eğilip) ayağının altına bakacak olursa
muhakkak bizi görür.” dedim. Onun üzerine Peygamber şöyle buyurdu:
“Ey Ebû Bekir, üçüncüleri Allah olan bu iki kişi için neden telaş ediyorsun?”
(M6169 Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 1; B4663 Buhârî, Tefsîr, (Tevbe) 9)
{Kureyş'in Teym kolundandır. Dedeleri şöyledir: Osman » Âmir > Ömer > Ka'b > Sa'd > Teym > Mürre > Ka'b >
Lüey > Ğâlib. Kendisi, babası ve annesi sahâbedendir. 18 Ümmü Seleme’nin ismi Hind’dir. Babası Mahzûm kabilesiden Ebû Ümeyye Huzeyfe’dir.}
82. Müminlerin annesi Ümmü Seleme’den18 (ra) rivayet edildiğine göre
Peygamber evinden çıkarken şöyle derdi:
“Allah’ın adıyla; Allah’a tevekkül ederim. Allah’ım! (doğru yoldan)
sapmaktan veya saptırılmaktan, ayağımın kaymasından veya
kaydırılmasından, haksızlık etmekten veya haksızlığa uğramaktan,
saygısızlık etmekten veya saygısızlığa uğramaktan sana sığınırım.”
(D5094 Ebû Dâvûd, Edeb, 102, 103; T3427 Tirmizî, Deavât, 35)
83. Enes’ten (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle demiştir:
Bir kimse evinden çıkarken, “Bismillâh tevekkeltü alâllâh lâ havle ve lâ kuvvete
illâ billâh (Allah’ın adıyla. Allah’a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet ancak Allah’ın
lütfuyladır.)” derse ona; “ sen doğruya eriştirildin, endişelerinden emin kılındın
ve korundun.” denilir ve şeytan ondan uzaklaşır.
(D5095 Ebû Dâvûd, Edeb, 102, 103; T3426 Tirmizî, Deavât, 34)
84. Enes (ra) anlatıyor:
Peygamber zamanında iki kardeş vardı. Birisi (ilim için) Peygamber’in
meclisine devam eder, diğeri ise işe giderdi. İşe giden kardeş,
Peygamber’in meclisine devam eden kardeşini Resûlullah’a şikâyet etti.
Peygamber de , “(Ne biliyorsun) belki de onun sayesinde sana rızık
veriliyordur!” dedi.
(T2345 Tirmizî, Zühd, 33)
[USER=108234]@hutbetussahra[/USER]:
Bu bölümden çıkarmış olduğum dersler:
-Hz. Muhammed(s.a.v.)'in ümmetinden 70 bin kişi hesaba çekilmeden ve azap görmeden cennete girecektir. Bunlar Kur'an ve sünnet dışında okuma tedavisi yapmayan ve yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve Rabblerine güvenip dayananlardır. (No. 74)
-"ALLAH'ım, Sana teslim oldum, Sana inandım ve Sana dayandım. Sana yöneldim. Senin için savaştım. ALLAH'ım, beni saptırmandan, Senin izzetine, gücüne sığınırım. Senden başka ilah yoktur. Sen, sürekli dirisin ve hiç ölmeyensin, habluki cinler ve insanlar ölürler." (No. 75)
-"ALLAH bize yeter, O ne güzel vekildir." (No. 76)
-Eğer ALLAH'a hakkıyla tevekkül edersek, sabah aç çıkıp akşam tok dönen kuşlar gibi rızıklandırılırız. (No. 79)
-Yatağa abdestli girip sağ tarafa yatarak "ALLAH'ım, Seni isteyerek ve Senden korkarak canımı Sana teslim ettim, yüzümü Sana çevirdim, işimi Sana bıraktım, sırtımı Sana sığındırdım, Senin dışında ne bir sığınak ne de bir kurtuluş vardır. Senin indirdiğin Kitabına ve gönderdiğin Peygamberine iman ettim." diye dua etmeli ve son sözünü bu yapmalıdır. Eğer o gece ölürse İslam üzere ölür, sabah çıkarsa hayra erişir. (No. 80)
-Evden çıkarken "ALLAH'ın adıyla, ALLAH'a güvendim. ALLAH'ım sapmaktan ve saptırılmaktan, hata yapmaktan ve yaptırılmaktan, haksızlık yapmakyan ve haksızlığa uğramaktan, cahillik etmekten ve bana cahillik edilmesinden Sana sığınırım" duasını etmek gerekir. (No. 82)
-Evden çıkarken "Bismillah, tevekkeltu alallah ve la havle ve la kuvvete illa billah" diye dua ederse, ona "Hidayete eriştirildin, yeterli kılındın ve korundun" denir ve Şeytan ondan uzaklaşır. (No. 83)[plain]
Moderatör tarafında düzenlendi: