Çözüldü Rükudan Doğrulunca Ellerin Bağlanması veya Salıverilmesi

T Çevrimdışı

Tuva Vadisi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
konu başlığından da anlaşılacağı gibi konumuz RÜKUDAN SONRA ELLERİN BAĞLANMASI VEYA SALIVERİLMESİ üzerine... İmam AHMET Bin hanbel haricinde sanırsam birçok alimler eller salınır demiş rükudan sonra. Sizin bildikleriniz nelerdir?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ebubekir Sifil; hadisler konusunda isabetli söylemekle beraber, hadisleri değilde herkesi kendi mezhebinin kuralına uymaya çağırmakla alimden çok taasub ehli biri olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
Buhari'deki bir sahih hadisin, diğer hadis kitaplarındaki bir hadisten daha kuvvetli olduğu; "imam Buhari'nin hadisleri sahihleme usulunu ve şartlarını bilen ilim ehli için öyle olduğu bir vakıadır. Bunu bilen alimler zaten muhaddislerin hadisleri toplama ve sahihlemede aradıkları özelliklere bakarak hadis kitapları için belli bir sıralama oluşturdukları da yine bir gerçektir.

Rukudan kalkarken ellerin salınmasına ve her kemik yerini alacak şekilde sukun etmesi :


473/1343- Abdullah b. Kasım'dan: (Sened:
Sahih: Musned, III/407, Hadis no: 15307; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Mecmu'l, n / 130.
Abdurrahman b. Ebzâ el-Huzâî, Nâfi' b. Abdulhâris'in azaldığıdır. Sahâbî olup olmadığı ihtilaflıdır. Buhârî sahâbî oluşunu tercih eder. Ahmed b. Hanbel'in 22 rivayetle bu zâta yer vermiş olması onun sahâbî oluşunu teyid eder. Ali kendisini Horasan'a vali olarak atadı. Rivayetlerinin çoğunu Ömer ve Ubey b. Kavdan nakleder. Ömer onun hakkında: "Allah'ın Kur'an'la yücelttiği kimselerden biri de Abdurrahman b. Ebzâ'dır" der. Muâviye'nin halifeliği döneminde vefat etti. İbnu'l-Esîr, Usdu'l-ğâbe, III/419-420, Trc. no: 3266
Ebû Hurayra'den (Radıyallahu anh) şahidi için : 481/1351 nolu hadis. Ayrıca 688/1558 ve 743/1613. hadisler)


Abdurrahman b. Ebzâ'nın (Radıyallahu anh) yanına oturduk, (bize):
'Size Rasûlullah'ın (s.a.v.) namaz kılış şeklini göstereyim mi?' dedi.
Biz: 'Evet' deyince ayağa kalktı, tekbir getirdi, sonra Kur'ân okudu ve rukûya gitti, her uzuv (rukûda) yerini alacak şekilde (eğilib) elleri ile dizlerini tuttu, sonra doğruldu, her uzuv düzelecek şekilde (kalktı)» sonra secdeye gitti, her uzuv (secdede) yerini alacak şekilde (durdu), sonra doğruldu, her kemik yerini alacak şekilde (durdu), sonra secdeye gitti, her kemik (secdede) yerini alacak şekilde (durdu), sonra doğruldu.
İkinci rekatta da birinci rekatta yaptığının (benzerini) yaptı.
Ardından şöyle dedi:
'İşte Rasûlullah'ın namaz kılma şekli böyledir.
(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Musned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/92)
 
T Çevrimdışı

Tuva Vadisi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Şöyle bir yazı buldum yazarı Tacuddin el bayburdi

Namazla alakalı konuşulan konulardan bir tanesi de ; rukudan doğrulduktan sonra ellerin bağlanıp bağlanmaması konusudur….Bu konu da ilim ehli insanlardan konuşanlar olmuş ve bazıları bağlanması gerekir demişler, bazıları ise bağlanmaz diye fetva vermişlerdir…. Dolayısıyla konu ile ilgili iki farklı görüş ortaya çıkmıştır
Ama delille ve islam’ın ortaya koyduğu kaide ve kurallarla hareket etmeyi kendilerine şiar edinenler ise ellerin bağlanması gerektiğini savunmuş ve bunu da delillendirmişlerdir…
Dolayısıyla delille hareket ettiğini söyleyen bir Müslümana düşen de, bu konudaki delilleri araştırıp onlara uygun hareket etmesidir…. Çünkü islam’da birbirine zıt iki şey asla olmaz. Bu şekilde görülen ne kadar mevzu varsa, unutmayınki bunun sadece bir tanesi ve delile dayalı olanı doğrudur.
Mevzu ile alakalı doğrunun güzel anlaşılmasını ümid ederek, kısa bir izah yapmayı uygun görüyorum.
Bilindiği gibi kıyam, namazın içerisindeki ayakta duruş şekline verilen bir isimdir. Bunu öğrenmek isteyenler, namazın tarifi ile alakalı hadisleri dikkatlice gözden geçirebilirler…
Bu konuyu araştıranlar şunu açıkça göreceklerdir ki İslam, namazın içerisindeki gerek ilk ayakta duruş şekline olsun ve gerekse ruku’dan doğrulduktan sonraki duruş şekline olsun kıyam ismini vermiştir…
Üzerinde ihtilafa düşülen husus rukudan sonraki halin ne olduğu hususu olduğundan dolayı, ben bir çok delilin içerisinden sadece bir iki tanesini zikrederek buranın adının da kıyam olduğunu isbat etmek istiyorum….
“ … Sahabe buyuruyorlar ki : Resulullah ruku’dan başını kaldırıp “ semiallahu limen hamideh “ dediği zaman, o anlını yere koyuncaya kadar biz kıyam’da dikilirdik, sonra ona uyardık. “
Müslim : 2.c.474/199.N
“ … Huzeyfe r.a şöyle anlatıyor : “ …………. Resulullah s.a.v ile beraber namaz kıldım……… Ruku’da subhane rabbiyel azim dedi. Rukusu da ilk kıyamı gibi uzun sürdü. Ruku’dan başını kaldırınca da semiallahu limen hamideh dedi. Ruku ile secde arasındaki bu kıyamı ise rukusundan biraz daha kısa idi ……… “
Nesei : 3.c.1664.N
Değerli Müslüman şimdi dikkat et ! eğer rukudan doğrulduktan sonraki halin adı kıyam ve Allah resulü s.a.v de, namazının kıyamında ellerini bağlamış ise bize düşen ne olur ?... Yani biz de namazımızın kıyamında ellerimizi bağlamamız gerekmez mi ?

Eğer gerçekten delille hareket ettiğini iddia ediyor isen, Allah resulü s.a.v’in şu hadisi şeriflerini iyice düşün, üzerinde dikkatlice dur ve ondan sonra karar ver.


“ … Vail İbn Hucur r.a dan. Şöyle dedi : Resulullah s.a.v’i namaz’da kıyam’da iken, sağ eli ile sol elini kabzettiğini gördüm. “
Nesei : 2.c.887.N – Ahmed : 4/316 – Dare Kutni : 1/1089.N

“ … Vail İbnu Hucr r.a'dan, şöyle dedi : Resûlullah s.a.v'i namaz için tekbir aldığı vakit, ellerini kulakları hizasına kadar kaldırdığını ve sonra ruku'ya giderken ve sonra Semiallahu limen hamideh deyip rukudan kalkarken de aynı şeyi yaptığını ve namazda da - yani namazının kıyamında da - sağ eliyle sol elini tuttuğunu gördüm. “
Bu hadisi Ahmed : 4/318 – 18392.N da hasen bir senedle rivayet etmiştir.

İkinci zikredilen Hadis'i Şerife eğer dikkat ederseniz, Resûlullah s.a.v’in, gerek iftitah tekbirinden sonraki kıyamında ve gerekse ruku'dan sonraki kıyamında ellerini göğsünün üzerine bağladığını göreceksinizdir. Çünkü göğüs üzerine el bağlama olayı, eğer iftitah tekbirinden sonraki ilk kıyama hass olmuş olsaydı, hemen iftitah tekbirinden sonra ellerini göğsünün üzerinde bağladı diye ifade edilmesi gerekirdi. Ama dikkat edilirse burada ; el bağlama olayı İftitah tekbirinden hemen sonra zikredilmeyip, ruku'dan sonra zikredilmiştir. Yani, bu hareketi tek isim adı altında, ruku'dan kalktıktan sonra namaz’da sağı ile solunu tuttuğunu gördüm demesi, ellerin iki yerde de bağlandığını isbat eden açık ve net bir ifadedir.
Zaten - bir önceki hadisi şeriften de anlaşıldığı gibi - asıl olan da budur. Çünkü o hadiste Allah resulü s.a.v’in : “ Namazın kıyamında iken, sağ eli ile sol elini kabzettiği anlatılmaktadır “ Dolayısıyla ;
“ Lafzın hususi olduğuna delalet eden bir karinesi olmadığı müddetçe, her lafız umum ifade eder.” Kaidesi gereyince, kıyam her iki duruşunda adıdır ve her ikisinde de ellerin bağlanması gerekir.
İkinci bir hususta : Rukudan kalktıktan sonra ellerin salıverileceğine dair zayıf’da olsa bir rivayetin mevcud olmadığıdır…. Öğleyse bu konuda yapılacak en güzel şey ; Resulullah s.a.v’in yaptığı gibi namazımızın kıyamında – ki bu ister ilk kıyam olsun ister rukudan sonraki kıyam olsun fark etmez – ellerimizi göğsümüzün üzerine bağlamaktır.


TACUDDİN EL BAYBURDİ
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Rukudan sonra kıyama geri kalkıldığında elleri bağlama görüşü zayıftır !. Zaten bu görüşü Tacuddin Bayburdi ve Ebu Said el Yarbuzi ekolu savunmaktadır.

Delil olarak nakledilen hadis kavme'de (rukuden kalktinktan sonra) ellerin bağlanacağına dair bir delil degildir.
Yazılan hadis eksik aktarılmış, hadisin tam metni şöyledir:

مسند أحمد - (ج 38 / ص 332)
18116 -

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْوَلِيدِ حَدَّثَنِي سُفْيَانُ عَنْ عَاصِمِ بْنِ كُلَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ وَائِلِ بْنِ حُجْرٍ قَالَ” رَأَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حِينَ كَبَّرَ رَفَعَ يَدَيْهِ حِذَاءَ أُذُنَيْهِ ثُمَّ حِينَ رَكَعَ ثُمَّ حِينَ قَالَ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَفَعَ يَدَيْهِ وَرَأَيْتُهُ مُمْسِكًا يَمِينَهُ عَلَى شِمَالِهِ فِي الصَّلَاةِ فَلَمَّا جَلَسَ حَلَّقَ بِالْوُسْطَى وَالْإِبْهَامِ وَأَشَارَ بِالسَّبَّابَةِ وَوَضَعَ يَدَهُ الْيُمْنَى عَلَى فَخِذِهِ الْيُمْنَى وَوَضَعَ يَدَهُ الْيُسْرَى عَلَى فَخِذِهِ الْيُسْرَى
Hadis'te sağ eliyle sol elini tuttuğunu gördüm diyor sonra gördüğün gibi ''Fis Salaah'' diyor. Yâni namaz'da diyor ve herhangi bir yer belirtmiyor.
Aynı babta yine Vail bin Hucr Rasulullah'in namazını anlatıyor;


مسند أحمد - (ج 38 / ص 331)
18115 -

حَدَّثَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ حَدَّثَنَا زَائِدَةُ حَدَّثَنَا عَاصِمُ بْنُ كُلَيْبٍ أَخْبَرَنِي أَبِي أَنَّ وَائِلَ بْنَ حُجْرٍ الْحَضْرَمِيَّ أخْبَرَهُ قَالَ” قُلْتُ لَأَنْظُرَنَّ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَيْفَ يُصَلِّي قَالَ فَنَظَرْتُ إِلَيْهِ قَامَ فَكَبَّرَ وَرَفَعَ يَدَيْهِ حَتَّى حَاذَتَا أُذُنَيْهِ ثُمَّ وَضَعَ يَدَهُ الْيُمْنَى عَلَى ظَهْرِ كَفِّهِ الْيُسْرَى وَالرُّسْغِ وَالسَّاعِدِ ثُمَّ قَالَ لَمَّا أَرَادَ أَنْ يَرْكَعَ رَفَعَ يَدَيْهِ مِثْلَهَا وَوَضَعَ يَدَيْهِ عَلَى رُكْبَتَيْهِ ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ فَرَفَعَ يَدَيْهِ مِثْلَهَا ثُمَّ سَجَدَ………الخ “
Burda Vail bin Hucr rukûdan önce ellerin bağlanacağını zikrediyor, ve rukû sonrasi bir şey zikretmiyor. (altı çizili metin)

Bu hadisin bir önceki hadis gibi râvileri ayni olduğu için , birinci hadisteki "namazda sağ eliyle sol elini tuttuğunu gördüm." demesi aynen bu hadiste açıkça belirtiltiği gibi Vail bin Hucr'un rukû'den öncesini kastettiğine delildir.

Ahmed bin Hanbel bu konuda kişi muhayyerdir diyor, ve mezhebin muteber eserleri de bunu gösteriyor.

Vail İbn Hucr (r.anh)'dan, şöyle dedi:
"Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile namaz kıldım. (Kıyamda) Sağ elini, sol elinin üstünde göğsünün üzerine koydu."

İbn Huzeyme (479) Beyhaki Suneninde (2/30) ve Bezzar hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.

Burada bilmeli ki bu hadis Zayıftır, Senedinde Muammal bin İsmail vardır ki, Buhari'ye göre hadiste Munkerdir. Ayrıca bir çok başka sika râviler aynı hadisi nakletmişler fakat ''göğüs üzerine'' ifadeyi nakletmemişler. Bir başka şey vardır ki daha ilginç, senedde Sufyan es Sevri vardır ki bu hadisin ellerinin göbek altına koyduğu rivayet edilir, tıpkı diğer Kufe'liler gibi. (İbn Kudame , el Mugni)

Zaten İmam Ahmed'in en sağlam nakili Hanefiler gibi elleri göbek altına bağlamak'tır.

Ayrıca Vail bin Hucr burda rukûden sonra birsey zikretmiyor;
Vail b. Hucr (r.anh)’dan aktarıldığına göre, şöyle demiştir:
Rasulullah (s.a.v)’in nasıl namaz kıldığına bakayım dedim ve namaz kılışını seyrettim: Rasullullah (s.a.v), kalktı tekbir aldı, ellerini kulak hizasına kadar kaldırdı sonra sağ elinin avucunu sol elinin bileğine aşacak şekilde bileğinin üzerine koydu. Rukuya giderken ellerini yine kulak hizasına doğru kaldırdı. Sonra ellerini dizleri üzerine koydu daha sonra başını rukudan kaldırınca ellerini yine aynı şekilde kulak hizasına kadar kaldırdı sonra secdeye vardı, secdede ellerini kulak hizasına koydu sonra sol ayağını yatırarak üzerine oturdu. Sol elini sol uyluğu ile sol dizi üzerine koydu, aynı şekilde sağ elini de sağ uyluğuna koydu sonra iki parmağını yumdu baş parmağı ile orta parmağını halka yaptı ve şahadet parmağını hareket ettirerek dua ettiğini gördüm.
(Darimi, Salat: 92; Tirmizi, Salat: 227, Nesai 879)

Asağıdaki hadis açıkça gösteriyor ki eller, sadece rukûya gidene kadar bağlanır;

Ali (r.anh)'den şöyle naklonmuştur;
“...Namaza kalktığında tekbir getirirdi ve sağ elini sol bileğinin üstüne koyardı. Bu vaziyette ruku’ya gidene kadar kalırdı...”
(İbn Ebi Şeybe 3940, Beyhaki 2333)



Rukudan kalkarken ellerin salınmasına ve her kemik yerini alacak şekilde sukun etmesi :

473 / 1343- Abdullah b. Kasım'dan: (Sened:
Sahih: Musned, III, 407, Hadis no: 15307; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Mecmu'l, Hadis no: 130.
Abdurrahman b. Ebzâ el-Huzâî, Nâfi' b. Abdulhâris'in azadlığıdır. Sahâbî olub olmadığı ihtilaflıdır. Buhârî, sahâbî oluşunu tercih eder. Ahmed b. Hanbel'in 22 rivayetle bu zâta yer vermiş olması onun sahâbî oluşunu teyid eder. Ali (r.anh) kendisini Horasan'a vali olarak atadı. Rivayetlerinin çoğunu Ömer ve Ubey b. Kavdan nakleder. Ömer Onun hakkında: "Allah'ın Kur'an'la yücelttiği kimselerden biri de Abdurrahman b. Ebzâ'dır" der. Muâviye'nin halifeliği döneminde vefat etti. (lbnu'1-Esîr, Usdu'l-ğâbe, III/419-420, Trc.no:3266.)

Ebû Hurayra'den (Radıyallahu anh) şahidi için: 481 / 1351 hadis. Ayrıca, 688 / 1558 ve 743 / 1613 nolu hadisler.) Abdurrahman b. Ebzâ'nın (Radıyallahu anh) yanına oturduk, (bize):
'Size Rasûlullah'ın (s.a.v.) namaz kılış şeklini göstereyim mi?' dedi.
Biz: 'Evet' deyince ayağa kalktı, tekbir getirdi, sonra Kur'ân okudu ve rukûya gitti, her uzuv (rukûda) yerini alacak şekilde (eğilib) elleri ile dizlerini tuttu, sonra doğruldu, her uzuv düzelecek şekilde (kalktı)» sonra secdeye gitti, her uzuv (secdede) yerini alacak şekilde (durdu), sonra doğruldu, her kemik yerini alacak şekilde (durdu), sonra secdeye gitti, her kemik (secdede) yerini alacak şekilde (durdu), sonra doğruldu.
İkinci rekatta da birinci rekatta yaptığının (benzerini) yaptı. Ardından şöyle dedi:
'İşte Rasûlullah'ın namaz kılma şekli böyledir.

(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Musned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/92)



Suud âlimlerinden Bin Baz (Abdulazîz b. Abdillâh b. Abdirrahmân Âli Bâz) "namazın kıyamında ellerin bağlanması gerektiği" rivâyetten dolayı rukudan sonra ellerin bağlanması gerektiğini zikrederdi.
Son dönemin muhaddislerinden Muhammed Nasır el Elbani ise bunu (rukûdan sonra elleri göğüs üzerine bağlamayı) "Bidât" olarak görürdü.

Burada ihtilaf, rukûdan kalkıncaki durum kıyam mıdır değil midir meselesinden kaynaklanmaktadır. Alimlerin ekserisi rukudan kalkınca kıyamı, rukûdan önceki ayetlerin okunduğu kıyamdan ayırmış ve rukûdan doğrulduktan sonrası elleri salmaya hükmetmiştir.

عَنْ وَائِلِ بْنِ حُجْرٍ قَالَ: رَأَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حِينَ كَبَّرَ رَفَعَ يَدَيْهِ حِذَاءَ اُذُنَيْهِ، ثُمَّ حِينَ رَكَعَ، ثُمَّ حِينَ قَالَ: سَمِعَ اللهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَفَعَ يَدَيْهِ، وَرَأَيْتُهُ مُمْسِكًا يَمِينَهُ عَلَى شِمَالِهِ فِى الصَّلاَةِ.
Vail bin Hucr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: “Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i gördüm, tekbir aldığı vakit, ellerini kulaklarının hizasına kadar kaldırdı. Sonra ruku yaptığı vakit de ellerini kaldırdı. Sonra semallahulimen hamideh dediği vakit ellerini kaldırdı. Ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i namazda sağ eliyle sol elini tuttuğunu gördüm.”
(Ahmed bin Hanbel, Musned, 4/318)


hucr.jpg

Allâme Muhammed Nâsıruddin el-Albânî (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir: “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), rukûdan doğrulunca daha önce geçtiği gibi rukûsuna yakın bir süre ayakta dururdu. Hatta bazen öyle uzatırdı ki birileri şöyle derdi: Herhalde unuttu. Yani rukudan sonra uzun durduğu için.”
(Buhari; Muslim; Ahmed bin Hanbel, Musned; Albânî, İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil, 307)

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sonra başını kaldır ve dimdik dur! Her kemiğin yerli yerince otursun!
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Rukudan kalktığında omurganı tam düzelt! Başını kaldır ta ki her kemik mafsalına otursun!
(Buhari, Muslim, Darimi, Hakim, Şafii, Ahmed bin Hanbel, Musned)

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazını güzel kılmayan kişiye şunu da söylemiştir.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “İnsanlardan birinin namazı, bunları yapmadıkça tam olmayacaktır! Allah-u Teâlâ, rukûsu ile secdesi arasında omurgasını dik tutmayan (düzeltmeyen) kişinin namazına bakmaz!
(Ahmed bin Hanbel, Musned; Taberani Mucemu’l-Kebir)


Muhammed Nâsıruddin el-Albânî (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir: “Bu hadisin maksadı açıktır. O da rukûdan sonra bütün organların tamamen yerine oturmasını beklemektir. Hicazlı bazı kardeşlerimizin ve başkalarının bu hadisi delil göstererek rukûdan sonraki ayakta duruş da sağ elin sol elin üstüne konulacağına bu hadisi delil getirmeleri bu hadisin (fakihler nezdinde ‘namazını düzgün kılamayan kimse hadisi’ olarak bilinen) bütün rivayetlerine uzaktır, hatta bâtıl bir istidlaldir!
Çünkü hadisin hiçbir metin ve lafzında kıyamda zikredilen el koyma şeklinden bahsedilmemiştir. Hadiste geçen ‘otursun’ nasıl olur da rukûdan sonra sağ elin sol elin üstüne konulacağı şeklinde izah edilebilir ki? Bu şayet hadisin bütün lafızları bu yerde az da olsa delâlet etseydi belki olurdu.
Ancak hadisin lafızları bunun tamamen tersine delâlet ederken nasıl olur. Kaldı ki zikredilen el koyma hadisten kesinlikle anlaşılmaz! Çünkü hadiste geçen kemiklerden kasıt sırt kemikleridir. Bizim dediğimizi Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in fiili de desteklemektedir.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sonra omurga kemikleri yerine dönecek şekilde dik durdu.

Kardeş bunu insaflıca düşün! Ayrıca rukûdan doğrulduktan sonra elleri göğüs üstüne koymanın bid’at ve delâlet olduğunda şubhem yoktur! Çünkü namazla ilgili hadislerin bu kadar çok olmalarına rağmen hiçbirinde bununla ilgili bir şey varid olmamıştır!
Bunun bir aslı olsaydı bir yolla olsa bile bize nakledilirdi. Ayrıca selef alimlerinden hiçbirinin bunu yapmaması, bildiğim kadarıyla hadis imamlarından kimsenin bunu zikretmemesi söylediğimizi desteklemektedir.

Bu düşünce, Şeyh Tuveyciri’nin risalesinde İmam Ahmed bin Hanbel’den naklettiği buna muhalif değildir! İmam Ahmed bin Hanbel (Rahmetullahi Aleyh) diyor ki: “Namaz kılan kişi rukûdan doğrulduktan sonra isterse ellerini salar, isterse bir biri üzerine koyar.”
Ahmed bin Hanbel (Rahmetullahi Aleyh)’in oğlu Salih’in Mesail’inde babasından naklettiği sözün manası budur. Çünkü İmam Ahmed bin Hanbel (Rahmetullahi Aleyh), bunu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e dayandırmamıştır! Bilakis bunu içtihadıyla söylemiştir!

Görüş, neticede bazen yanlış olabilir. Herhangi bir meselenin bid’at olduğuna dair sahih bir delil varid olursa bu izah ettiğimiz konuda olduğu gibi bir imamın bunu söylemesi bid’atlığını ortadan kaldırmaz!
Nitekim Şeyh’ul-İslam ibni Teymiyye (Rahmetullahi Aleyh) bazı kitablarında bu konuyu böyle takrir etmiştir. Hatta ben, İmam Ahmed bin Hanbel (Rahmetullahi Aleyh)’in söylediği sözde, bu zikredilen el bağlamanın Ona göre de sünnet olmadığına dair bir işaret vardır, diyorum. Çünkü O, yapıp yapmamakla muhayyer bırakmıştır!
Acaba rukudan sonra ellerin bağlanacağını söyleyen bu faziletli hoca, İmam Ahmed bin Hanbel (Rahmetullahi Aleyh)’in rukûdan önceki bağlamayı da muhayyer bıraktığını söyleyebilir mi?!
Bununla da zikredilen rukûdan sonra ellerin bağlamanın sünnet olmadığı sabit olmuştur! Kastettiğim işte budur. Bu konuyla ilgili özet bir izahtır. (
Allâme Muhammed Nâsıruddin el-Albânî Rahmetullahi Aleyh)






İlgili Konu :

RESİMLERLE NAMAZ



Delillerle Rasulullah'ın (s.a.v.) Gusul ve Namaz Abdesti Alması

Namaz Hadisleri ve Rukudan Sonra Ellerin Bağlanması
 
Geri
Üst Ana Sayfa Alt