Soru :
Henüz sabah namazının iki rek'atini kılmadan mescide gelen ve akabinde de farz için kamet getirildiğini gören kişinin durumu hakkında ilim adamlarının farklı görüşleri vardır.
İmam Malik der ki: İmama uyar ve iki rek'ati (sünneti) kılmaz. Eğer henüz mescide girmemiş ise şayet bir rek'atin geçeceğinden korkmuyor ise mescidin dışında iki rek'at sünneti kılıverir. Ancak Cumua namazının eda edildiği mescide bitişik mescid avlularından herhangi bir yerde bu iki rek'ati kılmaz. Şayet ilk rek'ati kaçıracağından korkarsa imama uysun ve onunla birlikte namaz kılsın. Daha sonra arzu ettiği takdirde güneş doğduktan sonra bu iki rek'at sünneti kılar. Hatta güneş doğduktan sonra bu iki rek'at sünneti kılması onları büsbütün terk etmesinden daha iyi ve faziletli bir davranıştır.
Ebu Hanife ve arkadaşları da der ki:
Şayet (farz) iki rek'ati kaçırmaktan ve imamın ikinci rukûdan başını kaldırmasından önce yetişemeyeceğinden korkarsa o takdirde imama uyar. Eğer imam ile birlikte bir rek'ata yetişebileceğine kanaat getirir ise, mescidin dışında sabah namazının iki rekat sünnetini kılar, sonra da imama uyar.
el-Evzai de böyle demiştir. Ancak o, son rek'ati kaçırmaktan korkmadığı sürece bu iki rek'at sünneti mescidde de kılmayı câiz görmektedir.
es-Sevri de der ki: Bir rek'ati kaçırmaktan korkarsa cemaat ile birlikte namaza durur ve bu iki rek'at sünneti kılmaz. Aksi taktirde iki rek'ati kılar, isterse mescide girmiş bulunsun.
el-Hasen b. Hay (b. Hayyan da denilmektedir) der ki: Kamet getiren kişi, kamete başladığı takdirde sabahın iki rek'at sünneti dışında farz olmayan hiçbir namaz kılınmaz.
Şafii de der ki:
Mescide girdiğinde namaz için kamet getirildiğini gören bir kimse, imam ile birlikte namaza durur ve (sabahın) iki rek'at sünnetini mescidin dışında da içinde de kılmaz. et-Taberi de böyle demiştir. Ahmed b. Hanbel de bu görüştedir. Bu görüş İmam Malik'ten de nakledilmiştir. Bu konuda sahih olan görüş de budur. Çünkü Peygamber (s.a.v.): "Namaz için kamet getirildiği takdirde farz dışında namaz olmaz." diye buyurmaktadır.
Sabah namazının iki rek'ati ya sünnettir, ya fazilettir veya rağibe (kılınması teşvik edilmiş) bir namazdır. Anlaşmazlık halinde delil ise sünnetten getirilen delildir.
İmam Malik'in meşhur olan görüşü ile Ebu Hanife'nin görüşünün delillerinden bir tanesi de İbn Ömer'den gelen şu rivayettir:
İbn Ömer mescide geldiğinde imamın sabah namazını kıldığını görür. İbn Ömer bu iki rek'ati Hafsa'nın odasında kıldıktan sonra imama uyarak onunla birlikte namazını kılar.
es-Sevri ve el-Evzai'nin delillerinden birisi de Abdullah b. Mes'ud'dan gelen şu rivayettir:
O mescide girdiğinde namaz için kamet getirildiğini görür. Mesciddeki direklerden birisinin arkasına çekilerek sabahın iki rek'at sünnetini kılar ve sonra da namaza durur. Ve bunu ashab-ı kiramdan olan Huzeyfe ile Ebu Musa (r. anhum)'ın da hazır olduğu bir sırada yapar. Ayrıca bunlar (Sevri ve Evzai ile onların görüşünde olanlar) şöyle derler: Kişinin mescid dışında farza durmayıp nafile ile uğraşması câiz olduğuna göre mescidde de bunu yapması caizdir.
Muslim, Abdullah b. Malik b. Buhayne'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Sabah namazı için kamet getirildi.
Rasûlullah (s.a.v.) da muezzinin kameti getirdiği sırada namaz kılan birisini gördü ve ona: "Sen sabahı dört rek'at olarak mı kılıyorsun?"dedi.
(Buhârî, Ezan 38; MUslim, Salatu'l-Musâfirîn 65, 66; İbn Mâce, İkâmetu's-salât 103)
Bir diğer hadiste Rasulullah (s.a.v.) : "Her kim sabah namazının iki rek’at sünnetini kılmamışsa güneş doğduktan sonra kılsın!"
(Tirmizî, Salât 199, Hadis No: 423)
Kays b. Amr'den; demiştir ki:
Rasûlullah (s.a.v.) sabah namazından sonra 2 rekat (daha namaz) kılmakta olan bir adam gördü.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), "Sabah namazı 2 rekattır" buyurdu.
Adam: Ben iki rekat (farz)dan önceki iki rekat (sünnet)'i kılmamıştım, şimdi onları kılıyorum, diye cevab verdi.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) seslenmedi
(Ebu Davud, Salat, Bab 6, Hadis no: 1267; Tirmizî, mevâkît, Bab 313, Hadis no : 422; İbn Mâce, ikâme 104; Ahmed b. Hanbel, V, 448)
Muhammed b. İbrahim’in dedesi Kays (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.v.) namaz için mescide çıktı, hemen kamet getirildi ben onunla sabah namazını cemaatle kıldım.
Rasûlullah (s.a.v.) namazını bitirip mescidden çıkacağında beni namaz kılar vaziyette gördü ve “Ey Kays dur bakalım bir namaz vaktinde iki namaz mı? kılıyorsun buyurdular.”
Ben de, Ey Allah’ın Rasûlu sabah namazının iki rek’at sünnetini kılamamış idim dedim.
“O halde bir sakıncası yok” buyurdular.
(Tirmizî, Salât, Bab 313, Hadis No: 422; İbn Mâce, İkame: 104; Buhârî, Mevakît: 27)
Kays bin Ömer (radiyallahu anh) cemaatle kılınan farz namazın ardından iki rek’at namaz kılınca,
Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) kendisine “Bu kıldığının iki rek’at da nedir Ey Kays!" diye sordu.
Kays, “Bu benim kılamadığım sabah namazının sünnetidir ey Allah'ın rasulu" diye cevab verdi.
(Tirmizî, Salât, Bab 313, Hadis No: 422)
Peygamber efendimizin Kays'ın kıldığı namaza sessiz kalması bunu ikrar etmesi anlamına gelmektedir.
Şafiîler, her iki hadise istinaden sabah namazının sünnetinin güneş doğmadan önce de doğduktan sonra da kılınabileceği görüşünü benimsemiştir.
Hanefîler, sabah namazının kılınamayan sünnetinin ancak güneş doğup bir mızrak yükseldikten sonra kaza edilebileceği görüşündedir. Zira sabah namazından sonra nafile kılmak mekruhtur. Sabah namazının sünneti ise diğer nafilelerden farklı değildir.
Farzdan Sonra Sünneti Kılmak veya Sünnetin Kazası Olur mu?
Bu, Peygember'in imam namaz kılarken, mescid içerisinde sabahın iki rek'at sünnetini kılan bir kimseye tepki göstererek bu davranışını reddettiğini ifade etmektedir. Aynı şekilde bu hadis-i şerifi sabahın iki rek'at sünnetinin böyle bir durumda kılınması halinde sahih olduğuna delil gösterilmesi de mümkündür. Çünkü Peygamber (s.a.v.) böyle bir şeyi yapmak imkanına sahib olmakla birlikte onun namazını kestirmemiştir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
(İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 1/413-414)
Bir kimse sabah namazının iki rekât sünnetini kaçırır da kılamazsa güneş doğmadan bunları kaza etmez. Çünkü bu mutlak nafile olarak kalır. Sabahın farzından sonra kılınması mekruhtur.
İmam Ebu Hanîfe ve İmam Ebu Yusuf'a göre güneşin yükselmesinden sonra dâhi böyledir. Zira sünnet namazlarda aslolan kaza edilmemektir. Çünkü kaza vâciblere mahsustur. Peygamber (a.s.) yolculukta dinlendiği gece üzerlerine güneş doğunca, sabah namazının sünnetini farzına tabi olarak kaza etmişti, bunun dışındakiler aslı üzere kalır, yani kaza edilmez. Buna göre, farzı ile birlikte kazaya kalma dışında sabah namazının iki rekât sünneti kaza edilmez. (Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans., C. II, sf: 280)
İmam Muhammed'e göre, sabah namazının iki rekât sünnetinin zeval vaktine kadar kaza edilmesi mustehabdır. Çünkü Peygamber (a.s.) vadide uyuya kaldıkları meşhur Tâ'ris gecesinin sabahı, sabah namazının iki rekât sünnetini güneş yükseldikten sonra kaza etmişti. (Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans., C. II, sf: 280)
Şafii, Mâliki ve Hanbeli'lere göre farza başlanmışsa kişi artık nafile namaz kılmaz. İmama uyarak farzı kılar. (Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans., C. II, sf: 278)
Şafii ve Hanbeliler; sabah namazının farzından sonra sünnetin kılınabileceğini belirtmişlerdir. Mâlikilere göre ise tenzihen mekruhtur.
***
1. Sabah namazının sünnetini kılmayan bir kimseyi onu sabah namazının farzından sonra güneş doğmadan önce veya güneş doğduktan sonra kaza etmesi mustehabtır.
Hattâbî'nin beyânına göre İbn Ömer, Atâ, Tâvûs, ve İbn Cureyc, İmam Şafiî, İmam Ahmed ve İshak (r.anhum) gibi âlimler bu sünnetin hemen farzından sonra, güneş doğmadan da güneş doğduktan sonra da kaza edilebileceğini söylemişlerdir.
Delilleri ise, Tirmizi'nin Ebû Hu-rayra'den rivayet ettiği şu hadis-i şeriftir:
"Kim sabah namazının 2 rekatlık sünnetini kılamazsa, güneş doğduktan sonra kılsın." (Tirmizî, Salât, 196) Bu alimler, sabah namazından sonra güneş doğmadıkça namaz kılmayı yasaklayan Tirmizî hadisinin (Tirmizî, Salât, 196) ise, sabah namazının sünnetiyle ilgili olmadığını diğer nafile namazlara ait olduğunu iddia etmişlerdir.
2. Güneş bir veya iki mızrak çıktıktan sonra kaza etmek mustehabtır.
Kasım b. Muhammed, el-Evzaî, Mâlik ve Ebû Hanife'nin ashabından Muhammed b. el-Hasen eş-Şeybânî de bu görüştedir.
Delilleri de yukarıda numarasını verdiğimiz Tirmizî hadisidir. Çünkü sözü geçen hadis-i şerifte ve benzerlerinde sabah namazından sonra güneş doğmadıkça namaz kılmak nehyedildiğinden güneş yükselmeden önce sünneti kaza etmek mekruhtur.
3. Sabah namazının sünneti yalnız başına kaza edilemez. Ancak sabah namazının farzıyla birlikte kılınamamışsa, ancak o zaman yine farzla beraber ve güneş bir mızrak boyu yükseldikten sonra zevale kadar kaza edilebilir. Esas sünnetlerde asıl olan kaza edilmemektir. Fakat Rasul-u Ekram (s.a.v.) Hayber savaşından dönüşünde sabah namazının sünnetini farzıyla beraber kaza ettiği için sabah namazının sünnetinin bu konuda ayrı bir yeri vardır.
Ebû Yûsuf ve Ebû Hanife (r.ha.) de bu görüştedirler.
Delilleri de Buhârî tarafından rivayet edilen şu hadis-i şeriftir:
"Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar namaz yoktur."
(Buhârî, Mevâkîtus-salat, 31)
Bu nehy bütün nâfilelere şâmildir. Bunun için sabah namazının sünneti de bu nehyin şumulüne girmektedir. Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerif, senedinde Sâd b. Said olduğu için tenkid edilmiştir. Ayrıca Tirmizî'nin de ifâde ettiği gibi Muhammed b. İbrahim, Kays'den hadis dinlememiştir. Bu bakımdan hadis munkatı'dır. Ancak bu hadis başka tariklerden de rivayet edildiğinden bütün bu rivayetler birbirini takviye etmekte ve hadis bu sayede zayıflıktan kurtulmaktadır.
Sabah Namazının Sünnetini Kılmamış Olanın Farz Olan Cemaate Katılması Câiz mi?
Henüz sabah namazının iki rek'atini kılmadan mescide gelen ve akabinde de farz için kamet getirildiğini gören kişinin durumu hakkında ilim adamlarının farklı görüşleri vardır.
İmam Malik der ki: İmama uyar ve iki rek'ati (sünneti) kılmaz. Eğer henüz mescide girmemiş ise şayet bir rek'atin geçeceğinden korkmuyor ise mescidin dışında iki rek'at sünneti kılıverir. Ancak Cumua namazının eda edildiği mescide bitişik mescid avlularından herhangi bir yerde bu iki rek'ati kılmaz. Şayet ilk rek'ati kaçıracağından korkarsa imama uysun ve onunla birlikte namaz kılsın. Daha sonra arzu ettiği takdirde güneş doğduktan sonra bu iki rek'at sünneti kılar. Hatta güneş doğduktan sonra bu iki rek'at sünneti kılması onları büsbütün terk etmesinden daha iyi ve faziletli bir davranıştır.
Ebu Hanife ve arkadaşları da der ki:
Şayet (farz) iki rek'ati kaçırmaktan ve imamın ikinci rukûdan başını kaldırmasından önce yetişemeyeceğinden korkarsa o takdirde imama uyar. Eğer imam ile birlikte bir rek'ata yetişebileceğine kanaat getirir ise, mescidin dışında sabah namazının iki rekat sünnetini kılar, sonra da imama uyar.
el-Evzai de böyle demiştir. Ancak o, son rek'ati kaçırmaktan korkmadığı sürece bu iki rek'at sünneti mescidde de kılmayı câiz görmektedir.
es-Sevri de der ki: Bir rek'ati kaçırmaktan korkarsa cemaat ile birlikte namaza durur ve bu iki rek'at sünneti kılmaz. Aksi taktirde iki rek'ati kılar, isterse mescide girmiş bulunsun.
el-Hasen b. Hay (b. Hayyan da denilmektedir) der ki: Kamet getiren kişi, kamete başladığı takdirde sabahın iki rek'at sünneti dışında farz olmayan hiçbir namaz kılınmaz.
Şafii de der ki:
Mescide girdiğinde namaz için kamet getirildiğini gören bir kimse, imam ile birlikte namaza durur ve (sabahın) iki rek'at sünnetini mescidin dışında da içinde de kılmaz. et-Taberi de böyle demiştir. Ahmed b. Hanbel de bu görüştedir. Bu görüş İmam Malik'ten de nakledilmiştir. Bu konuda sahih olan görüş de budur. Çünkü Peygamber (s.a.v.): "Namaz için kamet getirildiği takdirde farz dışında namaz olmaz." diye buyurmaktadır.
Sabah namazının iki rek'ati ya sünnettir, ya fazilettir veya rağibe (kılınması teşvik edilmiş) bir namazdır. Anlaşmazlık halinde delil ise sünnetten getirilen delildir.
İmam Malik'in meşhur olan görüşü ile Ebu Hanife'nin görüşünün delillerinden bir tanesi de İbn Ömer'den gelen şu rivayettir:
İbn Ömer mescide geldiğinde imamın sabah namazını kıldığını görür. İbn Ömer bu iki rek'ati Hafsa'nın odasında kıldıktan sonra imama uyarak onunla birlikte namazını kılar.
es-Sevri ve el-Evzai'nin delillerinden birisi de Abdullah b. Mes'ud'dan gelen şu rivayettir:
O mescide girdiğinde namaz için kamet getirildiğini görür. Mesciddeki direklerden birisinin arkasına çekilerek sabahın iki rek'at sünnetini kılar ve sonra da namaza durur. Ve bunu ashab-ı kiramdan olan Huzeyfe ile Ebu Musa (r. anhum)'ın da hazır olduğu bir sırada yapar. Ayrıca bunlar (Sevri ve Evzai ile onların görüşünde olanlar) şöyle derler: Kişinin mescid dışında farza durmayıp nafile ile uğraşması câiz olduğuna göre mescidde de bunu yapması caizdir.
Muslim, Abdullah b. Malik b. Buhayne'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Sabah namazı için kamet getirildi.
Rasûlullah (s.a.v.) da muezzinin kameti getirdiği sırada namaz kılan birisini gördü ve ona: "Sen sabahı dört rek'at olarak mı kılıyorsun?"dedi.
(Buhârî, Ezan 38; MUslim, Salatu'l-Musâfirîn 65, 66; İbn Mâce, İkâmetu's-salât 103)
Bir diğer hadiste Rasulullah (s.a.v.) : "Her kim sabah namazının iki rek’at sünnetini kılmamışsa güneş doğduktan sonra kılsın!"
(Tirmizî, Salât 199, Hadis No: 423)
Kays b. Amr'den; demiştir ki:
Rasûlullah (s.a.v.) sabah namazından sonra 2 rekat (daha namaz) kılmakta olan bir adam gördü.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), "Sabah namazı 2 rekattır" buyurdu.
Adam: Ben iki rekat (farz)dan önceki iki rekat (sünnet)'i kılmamıştım, şimdi onları kılıyorum, diye cevab verdi.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) seslenmedi
(Ebu Davud, Salat, Bab 6, Hadis no: 1267; Tirmizî, mevâkît, Bab 313, Hadis no : 422; İbn Mâce, ikâme 104; Ahmed b. Hanbel, V, 448)
Muhammed b. İbrahim’in dedesi Kays (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.v.) namaz için mescide çıktı, hemen kamet getirildi ben onunla sabah namazını cemaatle kıldım.
Rasûlullah (s.a.v.) namazını bitirip mescidden çıkacağında beni namaz kılar vaziyette gördü ve “Ey Kays dur bakalım bir namaz vaktinde iki namaz mı? kılıyorsun buyurdular.”
Ben de, Ey Allah’ın Rasûlu sabah namazının iki rek’at sünnetini kılamamış idim dedim.
“O halde bir sakıncası yok” buyurdular.
(Tirmizî, Salât, Bab 313, Hadis No: 422; İbn Mâce, İkame: 104; Buhârî, Mevakît: 27)
Kays bin Ömer (radiyallahu anh) cemaatle kılınan farz namazın ardından iki rek’at namaz kılınca,
Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) kendisine “Bu kıldığının iki rek’at da nedir Ey Kays!" diye sordu.
Kays, “Bu benim kılamadığım sabah namazının sünnetidir ey Allah'ın rasulu" diye cevab verdi.
(Tirmizî, Salât, Bab 313, Hadis No: 422)
Peygamber efendimizin Kays'ın kıldığı namaza sessiz kalması bunu ikrar etmesi anlamına gelmektedir.
Şafiîler, her iki hadise istinaden sabah namazının sünnetinin güneş doğmadan önce de doğduktan sonra da kılınabileceği görüşünü benimsemiştir.
Hanefîler, sabah namazının kılınamayan sünnetinin ancak güneş doğup bir mızrak yükseldikten sonra kaza edilebileceği görüşündedir. Zira sabah namazından sonra nafile kılmak mekruhtur. Sabah namazının sünneti ise diğer nafilelerden farklı değildir.
Farzdan Sonra Sünneti Kılmak veya Sünnetin Kazası Olur mu?
Bu, Peygember'in imam namaz kılarken, mescid içerisinde sabahın iki rek'at sünnetini kılan bir kimseye tepki göstererek bu davranışını reddettiğini ifade etmektedir. Aynı şekilde bu hadis-i şerifi sabahın iki rek'at sünnetinin böyle bir durumda kılınması halinde sahih olduğuna delil gösterilmesi de mümkündür. Çünkü Peygamber (s.a.v.) böyle bir şeyi yapmak imkanına sahib olmakla birlikte onun namazını kestirmemiştir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
(İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 1/413-414)
Bir kimse sabah namazının iki rekât sünnetini kaçırır da kılamazsa güneş doğmadan bunları kaza etmez. Çünkü bu mutlak nafile olarak kalır. Sabahın farzından sonra kılınması mekruhtur.
İmam Ebu Hanîfe ve İmam Ebu Yusuf'a göre güneşin yükselmesinden sonra dâhi böyledir. Zira sünnet namazlarda aslolan kaza edilmemektir. Çünkü kaza vâciblere mahsustur. Peygamber (a.s.) yolculukta dinlendiği gece üzerlerine güneş doğunca, sabah namazının sünnetini farzına tabi olarak kaza etmişti, bunun dışındakiler aslı üzere kalır, yani kaza edilmez. Buna göre, farzı ile birlikte kazaya kalma dışında sabah namazının iki rekât sünneti kaza edilmez. (Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans., C. II, sf: 280)
İmam Muhammed'e göre, sabah namazının iki rekât sünnetinin zeval vaktine kadar kaza edilmesi mustehabdır. Çünkü Peygamber (a.s.) vadide uyuya kaldıkları meşhur Tâ'ris gecesinin sabahı, sabah namazının iki rekât sünnetini güneş yükseldikten sonra kaza etmişti. (Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans., C. II, sf: 280)
Şafii, Mâliki ve Hanbeli'lere göre farza başlanmışsa kişi artık nafile namaz kılmaz. İmama uyarak farzı kılar. (Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans., C. II, sf: 278)
Şafii ve Hanbeliler; sabah namazının farzından sonra sünnetin kılınabileceğini belirtmişlerdir. Mâlikilere göre ise tenzihen mekruhtur.
***
1. Sabah namazının sünnetini kılmayan bir kimseyi onu sabah namazının farzından sonra güneş doğmadan önce veya güneş doğduktan sonra kaza etmesi mustehabtır.
Hattâbî'nin beyânına göre İbn Ömer, Atâ, Tâvûs, ve İbn Cureyc, İmam Şafiî, İmam Ahmed ve İshak (r.anhum) gibi âlimler bu sünnetin hemen farzından sonra, güneş doğmadan da güneş doğduktan sonra da kaza edilebileceğini söylemişlerdir.
Delilleri ise, Tirmizi'nin Ebû Hu-rayra'den rivayet ettiği şu hadis-i şeriftir:
"Kim sabah namazının 2 rekatlık sünnetini kılamazsa, güneş doğduktan sonra kılsın." (Tirmizî, Salât, 196) Bu alimler, sabah namazından sonra güneş doğmadıkça namaz kılmayı yasaklayan Tirmizî hadisinin (Tirmizî, Salât, 196) ise, sabah namazının sünnetiyle ilgili olmadığını diğer nafile namazlara ait olduğunu iddia etmişlerdir.
2. Güneş bir veya iki mızrak çıktıktan sonra kaza etmek mustehabtır.
Kasım b. Muhammed, el-Evzaî, Mâlik ve Ebû Hanife'nin ashabından Muhammed b. el-Hasen eş-Şeybânî de bu görüştedir.
Delilleri de yukarıda numarasını verdiğimiz Tirmizî hadisidir. Çünkü sözü geçen hadis-i şerifte ve benzerlerinde sabah namazından sonra güneş doğmadıkça namaz kılmak nehyedildiğinden güneş yükselmeden önce sünneti kaza etmek mekruhtur.
3. Sabah namazının sünneti yalnız başına kaza edilemez. Ancak sabah namazının farzıyla birlikte kılınamamışsa, ancak o zaman yine farzla beraber ve güneş bir mızrak boyu yükseldikten sonra zevale kadar kaza edilebilir. Esas sünnetlerde asıl olan kaza edilmemektir. Fakat Rasul-u Ekram (s.a.v.) Hayber savaşından dönüşünde sabah namazının sünnetini farzıyla beraber kaza ettiği için sabah namazının sünnetinin bu konuda ayrı bir yeri vardır.
Ebû Yûsuf ve Ebû Hanife (r.ha.) de bu görüştedirler.
Delilleri de Buhârî tarafından rivayet edilen şu hadis-i şeriftir:
"Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar namaz yoktur."
(Buhârî, Mevâkîtus-salat, 31)
Bu nehy bütün nâfilelere şâmildir. Bunun için sabah namazının sünneti de bu nehyin şumulüne girmektedir. Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerif, senedinde Sâd b. Said olduğu için tenkid edilmiştir. Ayrıca Tirmizî'nin de ifâde ettiği gibi Muhammed b. İbrahim, Kays'den hadis dinlememiştir. Bu bakımdan hadis munkatı'dır. Ancak bu hadis başka tariklerden de rivayet edildiğinden bütün bu rivayetler birbirini takviye etmekte ve hadis bu sayede zayıflıktan kurtulmaktadır.