Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu :
“Sabır üçtür:
1- Tâat üzere sabır,
2- Mâsiyetten (ictinab edib uzak kalabilmek için) sabırdır.
3- Musîbete karşı sabır,
Kim musîbete sabrederse ve onu Allah'tan geldiğini düşünerek güzel bir şekilde karşılarsa, Allah Teala ona üç yüz derece verir ki, her bir derecenin arası yer ile gök arası kadardır.
Kim tâat üzere (emirlere uyup ibâdet etme hususunda) sabrederse, Allah Teala ona altı yüz derece verir ki, her bir derece arası yerin üst sınırından (yeryüzünden) yedi tabaka altına kadardır.
Kim mâsiyete sabrederse, Allah Teala ona dokuz yüz derece verir ki, her bir derecenin arası yerden Arş’a kadardır.”
(Yusuf en-Nebhanî, el-Fethu'l-Kebir fî Dammi'z- Ziyâdâti ile'l-Câmii's-Sağîr, 2, 190;
İbn Ebi Dunya, es-Sabr ve's-Sevâbu, 1/30 - Nşr. Muhammed Hayr, Ramazan Yûsuf-, Beyrut 1418/1997, 1, 30;
Suyuti, el-Fethu'l Kebir, 2/190; el-Câmiu's-Sağîr, 2/80;
Ali el-Muttaki, Kenzu’l-Ummal, Hadis no: 6515)
Zâyıf Rivâyet!
Suyutî el-Câmiu's-Sağîr, 2/80; el-Elbanî, Daifu’l-Camiu’s-Sağir, Hadis no: 3532
Musluman,
şeytanın vesveseleri ve nefsinin fısıldamalarına aldanmadan hayırlı işler yapar ve bunda sebat gösterirdiğinde ‘taat üstünde sabır' etmiş olur.
Şeytanın kötülük ve isyana davet eden vesveseleri ile birlikte, heva ve nefsinin zaafiyet ve tuzaklarına karşı kapılmadan mucadele etmesine ‘mâsiyete’ yani günahlara karşı sabretmiş olur.
İmtihanın gereği olarak dunyadaki sıkıntılara, hastalıklara ve ‘musibetlere’ sabredip, isyan ve serzeniş etmeden tahammul göstererek Allaha hamd edebilmek, sabrın üçüncü şubesinde başarıya ulaşır.