Ö
Çevrimdışı

şafak Sökmededir Haberin Olsun!
Bahtı kararmışsa yurdumun zamanın eteklerinde, yine de ufukta bulutsuz bir güneş göz kırpar ümmete; haberin olsun!
Belki ümmetin ciğerparelerini dişlileri arasında parçalamaktadır çark-ı zulüm; ama kırılan dişlilerin çatırtıları kulaklara çarpmakta; haberin olsun!.
Hoyrat gecelerde esen rüzgara kulak ver! Bağdat'tan, Keşmir'den, Açe'den, Darfur'dan, Mogadişu'dan, Kabil'den, Cevherkale'den çocuk mektuplarını mı fısıldamakta acep? Belki de Filistinli anamın ağıtlarıdır bu kasırga sesinde... Başına kına yakmış nişanlı koçlar, bir udhiye sabahını bekler; haberin olsun!
Kim buladı kanlara Felluce'de kız kardeşimin gelinliğini? Zalimi böyle pervasız eden ne? Bu fütursuz ihanetin, nedir sebeb-ül hikmeti? Çöllerimizi ve vadilerimizi kan kokusuna gark etmişolabilirler... Yezitler, ibn-i Ziyadlar coğrafyamın tüm ovalarını Kerbela'ya çevirmiş olabilirler. Aldırma ki bu gelen, Muhammed ümmetinin ayak sesidir; haberin olsun!
Efkarı ihanetin, çepeçevre sarmış ruhumu; daralmışım, bunaımışım icabında. ümmet yanığı, bağrı açık bahadırlara hasret, bir asır devirmişim belki de. Yalnızlık ve ıssızlık çizgileri olmuş alnımdaki kaderin bir yandan... Buhran ve hüsran yoldaş olmuş öte yandan sürgünüme.

Bildiğim tüm lisanlarla ağıtlar yakmışım üzerine memleketin. Yurdum harap ve tarumar. Arlanmaz haramiler de hep buradalar ve taklitçi maymunları çevrelerinde, bir uçtan ötekine tüm beldeleri istila etmişler memleketin; ama yine de mahzun olma ey bu canımın reyhanı! Çünkü memleketin hakiki reyhanları, boy verdi cennet yurdumun tüm ovalarında; haberin olsun.

insanlık hasta ve bitap... Kavimler serkeş ve sergerde... Müslüman ise, süfli arzular dehlizinde, milenyum derinliğinde bir uykunun müptelası olmuş olabilir.Ama ey nazlı bahadırım! Ebu Bekir'ce bir vakarın, ömer'ce bir hiddetin, Osman'ca bir iffetin, Ali'ce bir bilgeliğin, Musab'ça bir dirilişin ve Bilal'ce bir ezanın dokunuşudur, çehrelere vuran bu aydınlık; haberin olsun!
Belki bir ironidir çektiğimiz acılar. Yürekler şerha, ciğerler Suzan. iliklerimize kadar zulüm, gırtlağımıza kadar isyan. Bunlar doğru, biliyorum; ama adalete ve huzura gark eden çağın, başladığını gösteriyor takvim yaprakları; bilesin!
Nesiller yanıyor belki, şeytanın yangınında.

Değerler yanıyor, moraller yanıyor, iyilik yanıyor, vefa yanıyor. Hepsi bir yana, insan yanıyor. Bu dehşeti tefekkür eden vicdanlar yanıyor, akıılar yanıyor ve dahi dile getirmekten lisanlar yanıyor.


"Meta Nasrullah..."(1) (...

Hani o mücella gülistan; hani o eşsiz gül devri? Hani avuçlarında bin bahar devşiren Ahmed! iklim? Gül soldu... Gülistan kurudu...

Zulüm anaforunda dehşetle boğuşmadadır milletim. Sabahsız geceler basmıştır hanelerimizi. Bu ne fecirsiz karanlık böyle, bizi boğan?

Haberin olsun yiğit bahadırım! inancımızı azimle yoğurduk bu defa. Yere göğe sığmaz yazmaya başladığımız destan. Dağlar tutunamaz artık, ferhadi aşkımızın önünde; bilesin!
Bilgelik güneşi bağrımızdan tulu' etmededir bu an. Adalet ve kerem nehrini doğurdu menbaımız. şimdi civanmert tarlaları sulamakta ve erva güllere hasret memleketim, Ecmel gülistan çağına ayak basmaktadır; haberin olsun!
Ey firak ateşinde bağrı yanmış bahadırım! Ayrılık dört bir yana tel örgülerini salmışsa da ey can; bülbüller vuslat şarkılarını şakıyorlar bu yıl; haberin olsun!
"Meta Nasrullahu. "(1) (...

(nurullah gülsever inzardergisinnden alıntı)