Sorularla ?slamiyet | Daru'l-harp olman?n ?artlar? nelerdir, Türkiye dârulharp midir?
Bir arkadaşım bana bu konuyla ilgili soru sormuş. ben gerekli cevaı vedim. Fakat Ömer Nasuhî Bilmen'e göre farklı bir cevap ortaya çıkıyor. Ben ömer Nasuhî Bilmen'i iyi bir alim diye biliyordum. Yukarıdaki yazıyı okuyunca kişiliği hakkında şüpheye düştüm. Kişiliği hakkında bilgisi olan varmı?
Şafiî mezhebine göre, bir diyar yahut bir memleket bir defa dahi olsun Müslümanlar tarafından zaptedilmiş ise, o diyar ve o memleket artık kıyamete kadar «Darü'I-İslâm»dır. Böyle bir memleket sonradan kâfirlerin eline geçse bile, bu hüküm değişmez. Hatta Müslümanlarla barış halinde bulunan gayr-i müslimlerin ülkeleri de «Darü'l-Harb» değildir (2).
İmam-ı Şafiî'nin içtihadı açık ve te'vilsizdir. Demek ki Şafiî mezhebine göre değil Türkiye; Yugoslavya, Bulgaristan, Yunanistan, Buhara, Semerkant, Kırım bile «Darü'l-Harb» değil, «Darü'l-İslâm»dır. İmam-ı Şafiî'ye göre, bir diyarın «Darü'l-Harb» olması için, Müslümanların idaresi altına hiç girmemiş olması ve Müslümanlarla sulh halinde olmaması lâzımdır.
(2) Bilmen, Ö. N. a.g.e., c. III, s. 335.
Bir arkadaşım bana bu konuyla ilgili soru sormuş. ben gerekli cevaı vedim. Fakat Ömer Nasuhî Bilmen'e göre farklı bir cevap ortaya çıkıyor. Ben ömer Nasuhî Bilmen'i iyi bir alim diye biliyordum. Yukarıdaki yazıyı okuyunca kişiliği hakkında şüpheye düştüm. Kişiliği hakkında bilgisi olan varmı?
Şafiî mezhebine göre, bir diyar yahut bir memleket bir defa dahi olsun Müslümanlar tarafından zaptedilmiş ise, o diyar ve o memleket artık kıyamete kadar «Darü'I-İslâm»dır. Böyle bir memleket sonradan kâfirlerin eline geçse bile, bu hüküm değişmez. Hatta Müslümanlarla barış halinde bulunan gayr-i müslimlerin ülkeleri de «Darü'l-Harb» değildir (2).
İmam-ı Şafiî'nin içtihadı açık ve te'vilsizdir. Demek ki Şafiî mezhebine göre değil Türkiye; Yugoslavya, Bulgaristan, Yunanistan, Buhara, Semerkant, Kırım bile «Darü'l-Harb» değil, «Darü'l-İslâm»dır. İmam-ı Şafiî'ye göre, bir diyarın «Darü'l-Harb» olması için, Müslümanların idaresi altına hiç girmemiş olması ve Müslümanlarla sulh halinde olmaması lâzımdır.
(2) Bilmen, Ö. N. a.g.e., c. III, s. 335.