Soru: Sa'lebe hadisi diye meşhur olan hadis sahih midir? Hani bir adam Peygamber imize gelip "benim için dua et de malım mülküm olsun" demişti. Peygamber imiz de onun için dua etmiş ve dua kabul olunca Sa'lebe zamanla bir hayli zengin olmuş. Daha sonra Peygamber imiz zekât memurlarını ona gönderince Sa'lebe zekât vermekten kaçınmış. Fakat daha sonra pişman olup zekât vermek istediği halde Peygamber imiz onun zekâtını kabul etmemiş. Peygamber imizin vefatından sonra Sa'lebe, zekâtını Hz. Ebu Bekir'e götürmüş o da kabul etmemiş, onun vefatından sonra Hz. Ömer'e götürmüş o da kabul etmemiş... Hz. Osman zamanında da Sa'lebe ölmüş. Hatasını anladığı halde, pişman olduğu halde bir kişiye böyle muamelede bulunulmuş mu gerçekten? Yoksa anlatılanlar hikâye mi?
Cevap:
“Hadis otoritele rinin raviler hakkında beyan ettikleri ifadelere göre Sa’lebe hadisi, isnâd yönünden son derece zayıf, illetli ve münker bir rivayetti r.
İbn Hazm, Sa’lebe hadisinin Mu’ân b. Rifâa, Ali b. Yezîd ve Kâsım gibi zaîf raviler kanalıyla nakledile n asılsız ve bâtıl bir rivayet olduğunu; ayrıca nüzul sebebi yönünden de Tevbe 75-77 âyetlerinin münafıklar hakkında genel olduğunu, dolayısıyla bunun Sa’lebe ile bir ilgisinin bulunmadığını kaydeder.
İbnu’l-Esîr, Sa’lebe kıssasının sahih olmadığını yahut Bedir’e katılan Sa’lebe hakkında şaibeli olduğunu belirtir.
Zehebî, Sa’lebe hadisinin münker olduğuna temas eder.
Irâkî ve Heysemî, Taberânî’nin naklettiği Sa’lebe hadisinin Ali b. Yezîd adında metrûk bir ravi sebebiyle zayıf olduğuna dikkat çekmişlerdir.
Âlimlerin de ifade ettikleri bu tenkit ve değerlendirmelere göre Sa’lebe hadisi, son derece zayıf, illetli, münker, hatta asılsız ve bâtıl bir rivayetti r. Elbette böyle bir rivayet, muhtevada sunulan hususlard a delil olamaz. Hatta bu kabil rivayetle rin nakledilm esi uygun düşmez.
Rivayette Sa’lebe’nin pişman olup zekâtını getirdiği halde, gerek Resululla h tarafından, gerekse halifeler i tarafından kabul edilmediği anlatılmaktadır. Zekâtını getiren kimseyi reddetmek, başta Resululla hın, sonra da Raşit Halifeler in uygulamal arına zıt düşmektedir. Özellikle Resululla h’ın münafıklara karşı izlediği tavır ve stratejil er incelenir se, nifâklarını açıkça yüzlerine vurmadığı, İbn Selûl gibi meşhur münafıkları dahi sabırla idare ettiği görülür.
Ayrıca Resululla h’ın ve ilk halifeler in uygulamal arına göre imkân sahipleri nden zekât alınması, gerekirse güce başvurulması söz konusudur . Üstelik bu mevzuda ilk halife Hz. Ebû Bekr’in zekât vermeyenl ere karşı kararlı tutumu ve harp ilan etmesi bilinen bir vak’a iken, elbette gönül rızasıyla zekâtını getiren kimselerd en reddedilm esi diye bir şey olamaz.
Bu itibarla Sa’lebe’nin geri çevrilmesi, ne İslâm ahkâmını tatbik eden Resululla h’ın ne de onun sünnetini takip eden halifeler in uygulamal arıyla bağdaşmaz. Bütün bu veriler, Sa’lebe hadisinin metin/ muhteva açısından çelişkilerle dolu olduğunu göstermektedir.”
Cevap:
“Hadis otoritele rinin raviler hakkında beyan ettikleri ifadelere göre Sa’lebe hadisi, isnâd yönünden son derece zayıf, illetli ve münker bir rivayetti r.
İbn Hazm, Sa’lebe hadisinin Mu’ân b. Rifâa, Ali b. Yezîd ve Kâsım gibi zaîf raviler kanalıyla nakledile n asılsız ve bâtıl bir rivayet olduğunu; ayrıca nüzul sebebi yönünden de Tevbe 75-77 âyetlerinin münafıklar hakkında genel olduğunu, dolayısıyla bunun Sa’lebe ile bir ilgisinin bulunmadığını kaydeder.
İbnu’l-Esîr, Sa’lebe kıssasının sahih olmadığını yahut Bedir’e katılan Sa’lebe hakkında şaibeli olduğunu belirtir.
Zehebî, Sa’lebe hadisinin münker olduğuna temas eder.
Irâkî ve Heysemî, Taberânî’nin naklettiği Sa’lebe hadisinin Ali b. Yezîd adında metrûk bir ravi sebebiyle zayıf olduğuna dikkat çekmişlerdir.
Âlimlerin de ifade ettikleri bu tenkit ve değerlendirmelere göre Sa’lebe hadisi, son derece zayıf, illetli, münker, hatta asılsız ve bâtıl bir rivayetti r. Elbette böyle bir rivayet, muhtevada sunulan hususlard a delil olamaz. Hatta bu kabil rivayetle rin nakledilm esi uygun düşmez.
Rivayette Sa’lebe’nin pişman olup zekâtını getirdiği halde, gerek Resululla h tarafından, gerekse halifeler i tarafından kabul edilmediği anlatılmaktadır. Zekâtını getiren kimseyi reddetmek, başta Resululla hın, sonra da Raşit Halifeler in uygulamal arına zıt düşmektedir. Özellikle Resululla h’ın münafıklara karşı izlediği tavır ve stratejil er incelenir se, nifâklarını açıkça yüzlerine vurmadığı, İbn Selûl gibi meşhur münafıkları dahi sabırla idare ettiği görülür.
Ayrıca Resululla h’ın ve ilk halifeler in uygulamal arına göre imkân sahipleri nden zekât alınması, gerekirse güce başvurulması söz konusudur . Üstelik bu mevzuda ilk halife Hz. Ebû Bekr’in zekât vermeyenl ere karşı kararlı tutumu ve harp ilan etmesi bilinen bir vak’a iken, elbette gönül rızasıyla zekâtını getiren kimselerd en reddedilm esi diye bir şey olamaz.
Bu itibarla Sa’lebe’nin geri çevrilmesi, ne İslâm ahkâmını tatbik eden Resululla h’ın ne de onun sünnetini takip eden halifeler in uygulamal arıyla bağdaşmaz. Bütün bu veriler, Sa’lebe hadisinin metin/ muhteva açısından çelişkilerle dolu olduğunu göstermektedir.”