- Şeyhimiz, Allah sizleri korusun. Genel olarak cihad sahalarında özelde ise Şam’da olan olayları gözlemlemektesiniz. Büyük entrikalar kurulmakta, çokça projeler üretilmekte, ayrılık artmakta ve şaşkınlık hâkim olmaktadır. Birçok dönüşümler olmakta ve her saat yeni gelişmeler yaşanmakta. Bazı gruplar biterken yeni yapılar oluşmakta. Bölgesel ve uluslararası devletler olaylara müdahil olmakta. Rus ve Amerikanlar aralarında dönüşümlerde bulunmakta. Askeri karargâhlar yaygınlaşmakta ve kara harekâtları açıktan gerçekleştirilmeye başlanmış bulunmaktadır.
- Amerika’nın sahaya ineceğini ve savaşın daha da kızışacağını zannediyorum. Belki yeni yapılar da ortaya çıkabilir. Şeyh Cevlani hakkında beni şaşırtan, onun kuşatıcı oluşu ve gelişmelere ayak uydurabilmesidir. İleride onun büyük bir konumu olabilir. Allah düşmanları tarafından hedeftir ve böyle bir zamanda öldürülmemesi için daha fazla dikkatli olmalıdır.
Çünkü herkes kazanacağını hissetmekte ve bununla birlikte korkmakta, dolayısıyla bu da herkesi Şam’a gitmeye sevk etmektedir. Bunun örneği, altından dağdır. Herkes korkmakta ve aynı zamanda onu istemektedir. Korkunun kaynağı, Şam’da (Dâr anlamında) hakiki bir İslam devletinin kurulmasıdır. Bu (dâr), sadece İslami bir aklın yönetebileceği bölgelerdir. Modern devlet çerçevesi üzerine yapılanmış bir zihin bunu gerçekleştiremez. Bu bir şehir ya da köyde şeriatı ikame edip -çağdaş devletlerin istedikleri üzere- herhangi bir kimsenin onu tanımasını önemsemeyen bir zihin yapısıdır.
Kurulacak olan devlete bu bakış açısı, Birleşmiş milletler ve Arap birliği gibi tağuti yönetimlerin ve uluslararası mahkemeler, İMF ve Dünya bankası gibi küfür kurumlarının dışında bir yapı olmalıdır. Tüm bunlar cürüm üzere kurulu cahili bağlardır. Herhangi bir devletin sadece çağdaş devletlere girmesi, onu bu kurumların azgınlıklarına boyun eğer hale getirecektir. Yani İslami olarak, Müslüman rabbani bir devlet olma özelliğini yitirtecektir.
- Öyleyse bu size göre Dâr ya da İslam devleti kavramlarının ortaya atılması ve var olan uluslararası düzenin gölgesinde ve azgınlığında bunun kurulmasının mümkün olduğunun açıklamasıdır.
- İnsanlar İslam darının kurulmasının, ona uygun olan koşulların oluşumu anlamına geldiğini unutmaktadırlar. Bazıları bir devlet kurulmasına güç yetirilmesi konusunu incelediklerinde, gerekli koşulların bulunmamasından ümitsizliğe kapılmaktadır. Bundan dolayı da onun varlığıyla uyum içerisinde olmayan koşullar altında yaşamaya çalışan bir İslam devleti kurmaya mecbur kalıyorlar. Sonuç, bir şekilde İslamilikten ödün verilmesi oluyor. Siyasi-İslami cemaatlerin çalışmalarında sapmalarının temelini bu oluşturmaktadır.
İslam devletinin geleceğine ve hilafetin dönüşünün şekillenmesine inananların, bu gün farklı yerlerde gördüğümüz cihadın yükselişinin çağın tağutlarının ve cahiliye önderlerinin düşüşüne denk geldiğini görmeleri gerekir.
Bu, kendi içimizde kesin olarak bilmemiz gereken bir meseledir ve ilahi vaadin alametlerinin zuhuru başlamış bulunmaktadır.
İnsanlar katında mesele rabbani bir bakışa ihtiyaç duymaktadır. Bu gün büyük düşünürler yok lakin vakıa yarın olacakların şekli hakkında birçok fikirler vermektedir.
- Dârın mahiyetini ve etrafındaki ülkelerle ilişkilerinin temellerini açıklayabilir misiniz? Yani dış siyasetin şekli nasıl olmalıdır? Bunu, bu darı yöneten gücün kırılması için dış müdahalenin kaçınılmaz olmasına binaen soruyoruz.
- Birçok kardeşin ve hamasetli gençlerin zihinlerinde raşid bir İslam devletinin kurulmasıyla ilgili kapalı kalan bu noktayı biraz daha açıklayabilir misiniz?
- Cihadın maksatlarının ancak başkentin düşmesiyle gerçekleşecekmişçesine başkente yönelmek… Oysaki bu ertelenebilir ya da belirli koşullarda önemsenmeyebilir. Dâr kavramı bir köy ya da mahallede oluşabilir. Dâr kavramı modern devletin cahiliye yapısının dışına çıkmaktır. Cihad cemaatleri dışında herkes Birleşmiş milletler’de bir koltuk alabilmeyi düşünmektedir. Bu, çağdaş devlet kavramına boyun eğmektir.
Dârın etrafındakilerle ilişkiler kurması… zira bazıları, bu ilişkinin savaş ve etrafta bulunan herkesle düşmanlık olduğunu düşünmektedir. Genel kanaat ise, yönetimin yapılacak olan hizmetlere bağlı olduğu şeklindedir. Bir dâr hiç bunlar üzere güçlenebilir mi?
- Dâhili iktisat ve dış siyaset meseleleri hakkında neler söylersiniz?
- Tağuti anlayışla dinar ve dirheme bağlanmak, askeri olarak bir başarı sağladığında seni hemen düşürebileceği anlamına gelmektedir. Dâr cıva durumudur, bu otorite şeklinin altına girmeyecektir.
Bununla birlikte sizin de gördüğünüz üzere, çağdaş devlet kavramına göre bir İslam devletinin kurulması mümkün değildir.
Öyleyse ne yapacağız?
Alanın ters çevrilmesi gerekir. Düşmanın kırabileceği sert ve açık olmayan bir dâr kurmalıyız. Bu birincisi. Yani komutanları ve fertleri mücahidlerden oluşan, değişimlere göre gizli ve açık hareket eden bir yapıya benzemelidir. Taliban bunu yapmaktadır. Ancak en önemli şey, girmesi durumunda düşmanın orada istikrar sağlamasını engellemektir. Bazı kısımlarına hükmedemeyebiliriz, ancak hasımlarımıza sıkıntılar verebilir ve yerleşmesini engelleyebiliriz.
- Dârın devlet kavramına dönüşebilmesi ne kadar zaman alır?
- Genel tağuti nizam yıpranana ve yapılarını kuşatmaktan aciz kalana kadar. Bu da ayrılmaların çoğalması ve yerine getirmesi gereken sorumlulukları yerine getirmekten aciz kalmasıyla olur. İşte o zaman başkalarının güçle ya da rıza ile ona girecekleri sabit bir nizam kurabiliriz.
- Dış yapılar hakkında ne dersiniz, onlarla nasıl bir ilişkiye girilmelidir?
Hamd Allah’a mahsustur. Seçkin kullarına salat ve selam olsun.
Mütercim: Muhammed Atta
Ümmet-i İslam