"Her Zerresini ALLAH'a Feda Eden Şehid" Afganistan'lı Vasık (Fedakâr Mücahid)
"Organ nakilleri, kan nakilleri ile yaşamak için mücadele edenleri çok gördük. Peki ya Şehadet mücadelesi için bu nakilleri yapanı gördük mü hiç?"
"Hayallerimiz olsa da şu mücahid kadar sevdalı mıyız acaba bu İslâm davasına? İlginç ve ibret verici bir destan. Kan donduran, kalbime dokunup gözyaşlarımı akıtan bir destan. Afganistanlı Vasık...dini için feda edeceği şeylerin hayallerine sığmayacak kadar büyük olduğunu anlatan mücahid.
Modern dünyanın her kutsalı tarumar ettiği, Materyalizm'in sarmalında değersizleştirdiği bu zaman diliminde gözler ne çok arıyor fedakâr olmayı, feda etmeyi ve feda olmayı. Her dinin, fikrin vs. mutlak kahramanı, öncüsü, şehidi var, ve tarih boyunca da olmuştur.
Tüketim toplumunun insanlığı sevketmiş olduğu bu ruhsuz ve rahatsız hâl sahip olduklarını risk etmeden artırmanın, paylaşmadan çoğaltmanın ve vermeden biriktirmenin amansız hâlini almıştır. İnsanlar, bazı saiklerle sosyal bir olguya kendilerini motive ederken neleri feda edebileceklerini fazlasıyla hesap eder hâle geldiler. Sizce biz Müslümanlar neleri feda edebiliriz ve nelerden feragat edebiliriz dinimubin için? Yaşamlarımız ve âhiretimiz arasına gerdiğimiz hangi dünyalığımızdan vazgeçeriz ALLAH için? Amellerimizi küçük görmek için söylemiyorum bunu, ama öğrenci evleri açmak, kitlesel basın açıklamalarında bulunmak ya da sosyal ağlarda her gün bir âyet bir hadis paylaşmak ne kadar doygun bir İslâmcı duygu yaşatır bize? Her Ramazan ve Kurban Bayramı'nda Afrikalı kardeşlerimizi de yâd edip bir kumanya, bir hisse infak etmek, geceleri herkes uyurken iki rekât nafile namaz kılıp ALLAH'a münacaat eden ve gözyaşı döken dinini ne kadar korumuştur sizce? Zihinlerimizi ALLAH'ı sevmek için ne kadar zorlayabiliriz? Gerçekten, ne kadar sahip çıkabiliriz İslâmi yaşantımıza? Bizi anlamlandıran bu İslâmi kimliğimizle ne kadar bütünleşebiliriz sizce? Geleceği doğru bir zeminde inşa ve İslâmi bir çığır için ne kadar çok fedakârlık yapabiliriz? Ya da zihnimizi çatlatana dek bir feda olma eylemi süsler mi düşlerimizi?
Bir şahidin şehadetiyle anlatıyoruz Vasık'ı. Henüz yirmi beşinde genç bir mücahiddir. Babasını Afgan-Rus savaşında kaybetmiş. Geceleri derin bir sevdayla yönelmiş Rab'bine. Vasık gündüzleri savaşan geceleri âbid olan bir yiğittir. Bir müddet sonra bu yiğir dehşet verici bir karar alır cephede. Gider emirine feda (istişhad) eyleminde bulunmak istediğini söyler. Emiri ona sıranın çok fazla olduğunu, herkes gibi onun da beklemesi gerektiğini söyler. Beytulmalda da paranın olmadığını olsa da sırada yüzlerce gencin feda eylemi gerçekleştirmek için sıra beklediğini, bu işin şu an mümkün olamayacağını söyler.
Bu eylemi gerçekleştirmek için en az beş bin dolara ihtiyaç olduğunu da ekler. Vasık, emirlerinden izin alıp bir müddet ortalıktan kaybolur. Belli bir zaman ondan kimse haber alamaz.
Uzun bir aradan sonra Vasık elinde beş bin dolar ile çıkagelir, ve başlığını biriktirmiş bir damadın sevinciyle emirine parayı sunar. Herkes Vasık'ın beş bin doları nereden bulduğunu merak eder. Önceleri bunu söylemek istemez ama geçirmiş olduğu ameliyat onu sonunda eleverir. Meğer ki bu aslan Rab'bine o kadar çok susamış ki, o kadaf çok arzulamış ki Şehadeti Pakistan'a gider ve
beş bin dolar karşılığında böbreğinden birini satar. SubhanALLAH! Ve Vasık böbreğini de yanına alarak, onu kendine sermaye ederek düşmanın arasına dalar. Ve Rab'bine kavuşur. (İnşaALLAH) Şehid olur.
Mallarını biriktirenlerin inadına böbreğini satar. Araçların modellerini yükseltme yarışına giren Müslümanlara nisbet böbreğini satar. Yüreklerini üç kuruş etmeyen ve bunca zillete rağmen Ümmet'e üç kuruş fayda vermeyen Müslümanların inadına böbreğini satar.
Son olarak Vasık üzerinden düşmana seslenmek gerekir;
Ey Suriye'de öbeklenmiş İslâm düşmanları! İyi bilin ki Suriye'de sizleri bekleyen binlerce Vasık var. Böbreğini, gözlerini, ellerini ve ayaklarını İslâm Ümmeti'ne sunan binlerce genç var. Afganistan size nasıl mezar olduysa Suriye de size aynı şekilde mezar olacak. Vasıklardan bir ordu kuruldu ve sizi bekliyorlar. Sadece Suriye'de değil, dünyanın her yerinde ölümü kuşanmış kalpler var. Bu Ümmet'in Vasıklar üreten bir fabrika olduğu gerçeğini aklınızdan çıkarmayın. ALLAH'ın âyetleri ve Peygamber'in Sünnet'i oldukça asla rahatça işgal edip sömüremeyeceksiniz bu coğrafyaları. Kur'an'ın mesajını söndüremezsiniz ve sönmeyecek. Bu mesaj sürekli Vasıklar üretip başınıza bela kesilecek. Asla güvende değilsiniz ey ALLAH'ın düşmanları! Avrupa'nın göbeğinde güvende değilsiniz, Telaviv'de güvende değilsiniz, okyanus ötesinde, Moskova'da, Pekin'de ve dünyanın hiçbir yerinde güvende değilsiniz. İslâm beldelerindeki işgal bitmedikçe, bu coğrafyaları terk etmedikçe asla güvende olamayacaksınız.
Davamızın sonu âlemlerin Rab'bi olan ALLAH'a hamddır."
(Alıntı: "Şehadet Öyküleri" YouTube Kanalı)