Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şehadet Öyküleri

Horasan Fedaisi Çevrimdışı

Horasan Fedaisi

Metanol alevi
İslam-TR Üyesi
Abdurrahman bin Yezid’den rivayet edilmiştir:

“Biz, Anadolu’da seferdeyken, bir bağdan geçiyorduk. Yanımızdaki bir adama,

“Şu sofrayı al, şu üzümden doldur, ” dedik.

Sonra onunla ilerideki konak yerinde buluştuk. (Sonra) bize başından geçenleri şöyle anlattı:
“Bağa girdiğinde, altından bir yatak üzerinde, hûrilerden bir kadına gözü ilişmiş. Ondan gözünü çevirmiş, sonra bağın başka tarafına bakmış. Bir de bakmış ki ona benzer bir başkası. Ondan da gözünü çevirince, hûri ona: "Bak!.. Bakmak sana helâl oldu!.. Ben ve gördüğün, senin
hûrilerden iki eşiniz. Sen bize bugün geleceksin!” demiş. Adam dönmüş, arkadaşlarına hiçbir şey getirmemişti.

Ona:
“Neyin var? Cinnet mi getirdin?” dedik.

Onda, yanımızdan ayrıldığındakinden başka bir nûr ve güzellik gördük.
Ona: "Seni üzüm getirmekten ne alıkoydu?” diye sorduk.
Bize karşı yabancı gibi davranınca, ona (bir şey yapmayacağımıza) yemin ettik. Bunun üzerine:
“Bağa girdiğim zaman...” deyip olayı anlattı.

Çok geçmeden insanlar savaşa çağırıldılar. Başucumuzda onun atını bekleyen muhafıza emrettik. Hep birlikte atlarımızı eğerledik. Onun şehid olacağını umarak, birlikte atlarımıza bindik. Gözümüzün önünde ileri geçti. O gün şehid olan insanların birincisi oldu.

(Abdullah ibni Mubarek, Kitabu'l-Cihad)
 
Horasan Fedaisi Çevrimdışı

Horasan Fedaisi

Metanol alevi
İslam-TR Üyesi
Yesâr Habeşî'nin Şehadeti

Peygamberimiz (asm), Hayber kalelerinden bir kaçını muhasara altına almıştı. Bu sırada önüne davarlarını katmış birinin İslâm ordusuna doğru geldiği görüldü. Bu adam, Hayber Yahudilerinden Âmir'in Yesâr adını taşıyan Habeşli kölesi idi. Davarlarını güder dururdu. Hayber kalelerinin kuşatıldığı sırada, Yahudilerin silahlarına sarılmak istediklerini görünce, "Ne yapmak istiyorsunuz?" diye sormuştu. Yahudiler, "Şu kendini 'Rasûl' diye ilân eden adamı öldürmek istiyoruz." cevabını vermişlerdi. "Rasûl" kelimesini duyan Habeşli Yesâr, bir an duraklamış, bu kelimenin âdeta şefkatli bir el gibi kalbini kapladığını hisseder olmuştu.

Yesâr sadece, Yahudilerin beyanlarıyla iktifa etmek istemiyor, meseleyi kaynağından öğrenmek istiyordu. İşte bunun için davarlarını önüne katarak, Hz. Resûlullah (asm)'ın huzuruna çıkageldi:

"Sen neler söylüyor ve nelere dâvet ediyorsun?" diye sordu. Resûl-i Ekrem,

"İslâmiyete dâvet ediyorum. Allah'tan başka ilâh bulunmadığına ve benim de O'nun Rasûlü olduğuma şehâdete, Allah'tan başkasına ibâdet etmemeye çağırıyorum." buyurdu. Yesâr, bu sefer,

"Peki, ben, dediğin gibi iman eder ve şehadette bulunursam bana ne var?" Resûl-i Ekrem,

"Eğer bu iman ve bu şehadet üzere olursan Cennet var!"1 dedi.

Bunun üzerine Yesâr, hemen orada Müslüman oldu. Resûl-i Ekrem, ona bu iman ve şehadet üzere ölürse Cennete gireceğini söylemişti. Amma Yesâr müteredditti. Yaşadığı muhitte insanlar makam ve mevkilerine, zenginlik ve fakirliklerine, güzellik ve çirkinliklerine göre muamele görüyorlardı. Güzel olmayana, hele köleye kimse itibar etmezdi. Bu sebeple,

"Yâ Resûlallah! Ben Habeşî (siyah tenli) çirkin yüzlü ve fakir bir adamım, bir köleyim! Bu halimle Yahudilerle çarpışır ve ölürsem yine Cennete girer miyim?" dedi. Rasûl-i Ekremden Yesâr'ı sevince boğan bir cevap geldi:

"Evet, Cennete girersin!"2 Yesâr bu sefer,

"Yâ Resûlallah! Şu davarlar bana emânettir. Şimdi ben onları ne yapayım?" diye sordu. Peygamberimiz,

"Onları karargâhtan çıkar. Onlara doğru ufak taşlar at ve bağır! Onlar, sahiplerinin yanına dönecektir." diyerek Yesâr'a yol gösterdi. Yesâr hemen kalktı. Yerden bir avuç kum alıp davarlara doğru savurdu:

"Haydi, artık sahibinize dönünüz." dedi. Davarlar, sanki biri tarafından güdülüyormuş gibi, topluca gidip sahiplerinin yanına vardılar.3

İslâmiyetle şereflenen Yesâr, artık o andan itibaren Allah yolunda çarpışan bir mücahid olmuştu. Mücahidler safında düşman arasına cesurca dalıyordu. Çok geçmeden Hayber kalelerinden atılan taşlarla şehid oldu. Böylece, bir vakit namaz kılma fırsatını bulamadan Cennete uçan Müslüman ünvanını aldı.4

Üzeri örtülü idi. Yerde uzatılmıştı. Cenazeye bakan Hz. Resûlullah (asm)'ın bir ara yüzünü çevirdiğini farkeden Sahabîler merakla, "Yâ Resûlallah! Ondan yüzünüzü niçin çevirdiniz?" diye sordular. Resûl-i Ekrem Efendimiz sebebini şöyle izah etti:

"Şehid, vurulup yere düştüğü zaman Cennet hurilerinden iki zevcesi gelip yüzünden tozları silerler ve 'Allah, seni toza toprağa bulayanın da yüzünü toza toprağa bulasın! Seni öldüreni, öldürsün!' derler. "Allah, bu kuluna ikram edip, onu hayra sevk etti. Allah'a hiç secde etmediği halde, Cennet hurilerinden ikisini, onun başucunda gördüm!"5

1. İbn-i Kesîr, Sîre, 3:361.
2. A.g.e., 3:362.
3. Sîre, 3:359.
4. A.g.e., 3:359.
5. Sîre, 3:359.
Sorularla İslamiyet
 
Üst Ana Sayfa Alt