Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şehadet Sevdası

ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ŞEHADET SEVDASI
Asırlar önce, Mekke'nin tozlu-topraklı sokaklarında Habeşli Bilal'in "Ahad"
sesinde gizliydi şehadet sevdası. Derken Sümeyye'nin şehit edilmesiyle
vuruluyordu yeryüzünün göbeğine şehadetin damgası. Ardından aynı yollara
Yasir'ler, Hamza'lar, Mus'ab ibnu Umeyr'ler düştüler şehadet aşkıyla birer
birer. Cemuh'un oğlu Amr'ın sesi yükseliyordu Uhud eteklerinde: "Ben
şehadeti istiyorum, ben şehadeti istiyorum" diyor ve en yüce sevgiliye böyle
kavuşmak istiyordu. Durduramamıştı kimse onları. Ne Hamza'yı ne de
Sümeyye'yi. Nice şehidler düştü cennetin ta ortasına. Durur muydu bu kervan,
durur muydu yeryüzünün çağdaş Ebu Cehil'lerine, Ebu Leheb'lerine karşı
açılan direnişin dalgası. Bilmiyor muydu kara toprak Ebu Cehil'ler var
oldukça Sümeyye'ler de olacak. Dar gelmişti bize İsmailiye, İskenderiye ve
Kahire sokakları. Davamızı ötelere daha ötelere götürmek istiyorduk. Arkadaş
olmuştu bizlere Kahire'nin sokakları, mahalleleri. Beraber giderdik
sohbetlere, konferanslara. Tanıyordu Kahire Hasan el-Benna'yı, Seyyid
Kutub'u ve Abdülkadir Udeh'i; hem de çok iyi tanıyordu, bizleri Kahire'nin
çocukları... Yakalamaz mıydı kutsal şehadet bizi, Şubat'ın soğuğunda,
Kahire'nin soğuk betonlarında, 1949 senesinde. Selam sizlere ey Hamza, ey
Cemuh'un oğlu Amr. Yanınızdadır şimdi şehid el-Benna. Durur muydu zalim
krallar ve durur muydu o kutlu şehadet kervanı. Şehid lazımdı davaya, can
lazımdı. İpe giderken Prof. Dr. Şehid Seyyid Kutub, zalimlerin kara yüzüne
imanın ve şehadetin darbesini vuruyordu. Mesaj bırakıyordu geride kalan
profesörlere, mütefekkirlere. İmanı yüceltiyordu, Allah'ın adını
yüceltiyordu ipe giderken. Münafıklara karşı imanın ne olduğunu gösteriyordu
sehpalarda. Dava durmadı, durmayacak ey arkadaşım. Gitmemiş miydi, düşmemiş
miydi bu yola Nakşibendi Şeyhi, Şeyh Said. O: "Gam yemem ve asla gam
yemeyeceğim" diyordu. Çünkü diyordu: "Ölümüm Allah ve din adına olduktan
sonra." Altmışında yetmişinde Sallandı sehpalarda şehadet sevdalıları. Ey
Şeyh, düşmedi düşmeyecek bu sancak, çünkü geride nice Zeyd ibnu Harise'ler,
Abdullah ibnu Revaha'lar, Cafer ibnu Ebu Talib'ler var. Ve gerçekten düşmedi
şehadetin kutlu sancağı. Ey Abdullah Azzam, senin Hindukuş'ların eteğinde
yağmur ve şimşek sesleri arasında çadırda verdiğin cihad ve şehadet
derslerini hatırlıyorum hem de çok iyi hatırlıyorum. Biz yapacaklarımızı
söylemeliydik. Yaptıklarımızı söylemiştik, anlatmıştık nice coğrafyalara.
Şehadeti önce ders olarak işlemiştik ey Abdullah Azzam ey cihad öğretmeni.
Ve ardından Hindukuşların eteklerinde şehadet müderrisi şehadete
kavuşuyordu. Yazdıkların ders olacak, kitap olacak ey şehid. Ve okunacak bu
kitaplar, bu dersler ömrünün baharındaki yiğitlerin önünde. Fatih sokakları,
Fatih caddeleri seni arıyor ey Metin. Ey şehid Metin Yüksel. Fatih Camii'nin
avlusu ne kadar da alışmıştı bizlere. Kol kola gezerdik cami avlusunda, omuz
omuza verirdik o kocaman beyaz taşların üzerinde. Koşardık seninle Fatih
sokaklarında, sohbetlerimiz olurdu gençlerle, kararlar alırdık dava adına,
şehadet adına. Biliyor musun ey şehid! Ne kadar da özledi seni Fatih
Camii'nin avlusundaki o kırmızı taşlar. Biliyorum sen dirilip tekrar şehid
olmak istiyorsun. Tekrar dirilip tekrar şehid olmak istiyorsun. Demiyor
muydu aynısını şehadet öğretmeni Hz. Muhammed (s.a.s.)! Ve ardından niceleri
gitti. Şehid Metin'in yanına. Bilal'ler, Fuad'lar, Selami'ler, İbrahim
Hocalar. Selam sizlere ey şehidler. Selam sizlere... Büyüdü ilgilendiğiniz
yiğitler, öğrenciler, şehadet ezgileri söylüyorlar ardınızdan. Ne mutlu sana
ey Orhan Hoca, ey şehid! Durmadı durmayacak bu berrak akan su. Yüceltmezler
miydi Allah'ın adını, Şikaki'ler, Yahya Ayyaş'lar, İvadullah kardeşler! Can
vermez miydi el-Halil kentinde, secdede secde yerinde; topluca koşmak
istemezler miydi Allah'ın nimetine erdirdiği şehidlerin yanına. Demiyor
muydu şehid Ali Şeriati, "Şehid, tarihinin kalbidir" diye. Ey Ali, Savak
ajanları bizi arıyordu, nicelerini de aradı senden sonra. Yıkıldı senden
sonra ey şehid putları devirdik başkentin ortasında, şehadetinden hemen
sonra. Kâh Filistin çağlar, kâh Çeçenistan, kâh Keşmir galeyana gelir
şehadet arzusuyla. İzzettin el-Kassam'ları sorar Filistin ve Filistinliler.
Cehar Dudayev'leri arar Çeçenistanlı çocuklar. Fatih sokakları şehid Metin'i
özler. Cihad ve şehadetin tarihi yazılır İslam coğrafyasında, şehadet
kervanları düşer yollara. Ey Rabbimiz bizi de erdir nimetine erdirdiğin
şehidlerin yoluna.

alıntı
 
Üst Ana Sayfa Alt