Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şehid Murat Konuçu r.a >>> Allah cc Şehadetini Kabul Etsin <<<

!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
MURAT KONUKÇU

Murat Konukçu: 10 Ağustos 1999 Dağıstan

1974 yılında Eskişehir’de doğdu. Babasının işi nedeniyle İzmit’in Karamürsel ilçesine yerleştiler. Çocukluğu ve okul dönemi burada geçti. 1992 yılında Karamürsel İmam Hatip Lisesinden mezun oldu. Raha sonra Ahadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü kazandı.

Lise yıllarında başlayan İslami Mücadelesi, üniversite yıllarında daha bir olgunluk kazanmaya başladı. Bosna savaşının başlaması ile birlikte eğitimine ara vererek 1995 yılında Bosnaya gitti. Yaklaşık 5 savaştıktan sonra, savaşın durması ile birlikte, Türkiyeye döndü. Bosnada şehid düşen arkadaşlarını anlatırken, kendisine nasib olmadığı için hayıflanırdı.

Aklından hep Ogaden, Keşmir, Filistin geçiyordu. Çeçenistan’da Şamil Basayev’in bağımsız bir kampının olduğunu öğrenince, 1998 yılının başında Çeçenistan’a gitti.

Bir süre eğitim gördükten sonra, kampa yardım toplamak üzere Türkiye’ye geldi. Şehir, şehir dolaşarak şahsi dostlukları bulunan esnaflardan yardım toplayarak, bu kampa götürdü. Bu faaliyetlerine 1 yıl kadar devam etti.

23 Haziran 1999 tarihinde ailesiyle vedalaşarak Çeçenistan’ın yolunu tutta. Bi gidiş farklıydı. Yardımları götürmek gayesiyle gidiyordu fakat yanında bir operasyonun yapılacağından bilgisi vardı. Şehid olması için yakınlarından dua etmelerini istiyordu. Operasyondan bir hafta önce, Çeçenistan’dan annesini arayarak helallik istedi,

Dağıstan’ın Rus işgalinden kurtulması için verilen mücadelede Türkiyeden giden müslüman- lardan ilk şehidler verildi: Murak Konukçu (Cüheyman) , Cemil (Ebu Zeynep) ve Avrupadan iki kardeş birlikte gelen ve büyüğü olan Faruk. Faruk, henüz 3.5-4 aylık İslamî bilince ulaşmış bir müslüman olduğunu öğrendik. Kardeşi Fatih, daha sonra şehadete ulaşacaktı. Fatih, Bosna Cihadına da katılıp, büyük yararlılıklar göstermişti.
Murat Konukçu, Bosna cephesine gitmeden önce, yazmış olduğu bir şiirinde duygularını şöyle ifade ediyordu.

Dağlardır benim yuvam, sılamdır dağlar
Sılaya vuslatı özlerim
Kanım kaynar, çeker beni, çağırır kendine
Ebedî yuvaya dağlar
Haksızlık karşısında Ammar gibi kıyama çağırır beni
Ana kucağı gibi sıcak ve şefkatli dağlar
Duyarım sessiz çığlığını Bosna Dağları’nın,
Çağırır beni
Bekle, geliyorum Ey Şehid Dağları…….

Murat Konukçu ajandasına mü’minlerin vasıflarıyla ilgili şöyle bir not düşmüş.

“ Önceki mü’minlerin ilahî emirlere yaklaşımı “İşittik ve itaat ettik” şeklindeydi. Şu anki müslü- manların zihniyeti ise “İşittik, düşünüyoruz, tartışıyoruz, akletmeye çalışıyoruz, mütaale ediyoruz ve nasib olursa, ömrümüz yeterse, işimiz, gücümüz, sosyal konumumuz ve yasalar elverirse itaat edeceğiz” demektir. Ama elbetteki mü’minler ilahî emirlere ancak “Semiğnâ ve etağnâ” derlerdi.

Murat’ın dilinden düşürmediği duası ile şöyleydi. Tam bir Şehid’e yakışacak bir dua….

Ya Rabb! Bize, sonu şehadet olan ameller işlet !....
Nefsimizde olanı değiştirmede bize yardım et.
Hakkı olduğu gibi anlatmayı nasip et!
Bizi, sevdiklerinle beraber yaşat, sevdiklerinle beraber ölüdür ve sevdiklerinle beraber haşr eyle!
Senin zikrini anmayı ve yaşamayı bize nasip et.
Allah’ım bile bile şirk koşmaktan sana sığınırım, bilmediklerimden de af dilerim… (Amin.)

Murat Konukçu, Karamürsel’de oturmaktaydı ve daha önce de, Bosna cephesinde 5 ay kalmıştı. Kosova nın Sırplar tarafından yağmalanmaya başlaması üzerine de Kosova’ya gitmek gitmek üzere Makedonya ya gitti. Kosova’ya giremeden geri dönmek mecburiyetinde kaldı. Ne pahasına olursa olsun Kosova’ya gitmeyi kafasına koymuştu. İkinci defa Makendonya’ya gitmişti. Geçiş emniyeti için gereken bağlantıları kurmuş, sınırda beklemekteydi ki barış anlaşması imzalandı. Yine geri dönmek zorunda kalmıştı.

Buradan dönüşünde, Bosna cephesinden tanıdığı Karamürsel’li Salih’le zaman zaman dertleşirlerdi.

29 Ağustos 1999 Pazar günü, deprem felaketi sebebiyle, geçmiş olsun demek için, Karamürsel’ de ziyaret ettiğimiz ve Bosna cephesinde aylarca kalmış Salih kardeşimizle, sohbet sırasında, Murat Konukçu Dağıstan cephesine gitmeden birkaç gün önce, yine böyle bir sohbet esnasında Salih’e;
“Bu bugün öyle bir rüya gördüm ki, çok enteresan. Bosna’da iken bir arkadaşım, aynen benim gördüğüm bu rüyayı gördüğünü anlattıktan sonra ki gün, şehid olmuştu. Benim gördüğüm de, o kardeşimin anlattığı rüyanın aynısı. İnşaAllah Dağıstan’da Şehid olurum” diyerek, şehadet özlemini dile getirmiş.

Cüheyman mahlaslı (lakablı) Murat, her sefere çıkışında, annesinden helâllik dilemek adetiydi. Annesi de ciğerparesini her seferinde “ Hayırlısı ile git ve gel. Allah yardımcınız olsun” diye dualar ederek uğurluyordu. Bunu arkadaşlarına övünerek anlatırdı.

Şehadeti ise şöyle vuku buluyor Murat’ın. Kendisi Şeleka tabir edilen ve Kamaz kamyonu üze- rine monte edilmiş, uçaksavar komutanıdır. Bu silahı iki kişi daha kullanmaktadır.Cüheyman komutandır. Uçaklara aman vermemektedir.Uçaklar, bunların kamyonunu farkeder ve yüksekten bombardımana başlar. Bombardımandan kurtulmak için, kamyon Dağıstanlı bir mücahid şöför tarafndan mevzi değiştirmek için manevraya başlıyor. Uçak çok yoğun bir bombardıman yapmaktadır. Kamyonu sürekli zik-zak yaparak bombalardan kurtarmaya çalışan mücahid, bir ara rampaya gelir. Tam o esnada kamyonun freni patlıyor. Kamyon, sağ tarafta bulunan uçuruma doğru, yuvarlanmaya başlıyor. Şöför atlamaya muvaffak oluyor. Fakat Cüheyman lakablı Murat ve yardımcısı Abdulbari ismindeki Ürdün’lü mücahid, kamyonun sağ taraftaki uçuruma yuvarlanması sonucu Şehid oluyor. Murat’ın cenazesini defneden Suud’lu Osman ismindeki mücahid, Murat’ın şehadet parmağını şehadet getirir bir vaziyette ve kalbinin üzerinde olduğunu, defnederken sağ kolunu ne kadar yanına koymaya çalıştıysa da, her seferinde kolu dirseğinden bükülerek, elini şehadet getirir vaziyette, kalbinin üztünde gitmekten alıkoyamıyor ve öylece defnettiklerini anlatıyor.
 
A Çevrimdışı

arslann

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
kardesınde geldı peşi sıra sehadete orda erdı ama kardesın gıtmeden sehıtlıge ermıstı sankı bılıyordu sankı sehıt olan kardeslerı gıbı oda o kervanda olacaktı bılıyordu sankı o bu dava ugruna hak la batılı ayırmak ugruna sehıt dusecektı hıçbıran olmadıkı ıçıne kusku dussun ne yuzunden tebessum nede kalbınden sehadet askı bıan bıle dusmedı ne mutlukı sızlere ne mutlukı ailelerınıze bı evden ıkı kardes rabbım sehadetınızı kabul etsın
 
Üst Ana Sayfa Alt