Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Selef-i Salihin Akidesi - Selef-i Salihin Akidesi

S Çevrimdışı

Sa'd Bin Ebi Vakkas

Üye
İslam-TR Üyesi
kafirdostluk.jpg



Muslumanlara Karsi Kafirlere Yardim Edenler Kafir Olmuslardir!!!



Muslamanlara Karsi Kafirlere Yardim Eden Kisinin Kafir Olduguna Dair
KUR'AN'DAN DELILLER
Kur’an’i Kerim’de muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin buyuk kufur oldugunu gosteren cokca delil vardir. Bu delillerden bazilari sunlardir:

Birinci Delil: Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanlari dostlar edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir. Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez.” (Maide: 51)

Bu ayet kafirlere yardim etmenin ve onlara destek olmanin buyuk kufur oldugunu apacik gostermektedir. Allah (c.c) bu ayette soyle buyurmaktadir: “Onlar birbirlerinin dostudurlar.”

Allah (c.c) ayetin bu bolumunde kafirlerin sadece birbirlerinin dostu olabileceklerini bildirmis ve muslumanlarla dostluk yolunu tamamen kesmistir. Bu ise her kim onlara dostluk gosterirse, o kimsenin onlardan oldugunu gosteriyor.

Ibni Cerir et-Taberi soyle diyor:

“Allah (c.c)’in: “Onlar birbirlerinin dostudurlar” (Maide: 51) ayeti, yahudilerin mu’minlere karsi birbirlerini desteklediklerini ve muslumanlara karsi tek bir el gibi olduklarini gosteriyor. Hristiyanlar da boyledir. Kendi dinlerine muhalif olanlara karsi birbirlerinin dostudurlar. Allah (c.c), hristiyan veya yahudileri kendisine dost edinen bir kimsenin hristiyan ve yahudilerin dinlerine muhalefet eden mu’minlere karsi geldigini bilsinler diye bu gercegi mu’min kullarina anlatiyor. Iste bu kimse aynen onlar gibi mu’minlere karsi olmustur.
Allah (c.c) muminlere soyle buyuruyor:

“Ey mu’minler! Yahudilerin, kendi dinlerine muhalefet edenlere karsi birbirlerini destekledikleri gibi siz de dininize muhalefet edenlere karsi birbirinizi destekleyiniz! Yine yahudi ve hristiyanlarin size dusman olduklari, sizin dininize savas actiklari gibi siz de onlara karsi dusman olunuz! O halde sizden her kim onlari (yahudi ve hristiyanlari) kendisine dost edinirse, iste o kimse mu’minlere savas acmis, onlardan beri olmus ve onlara karsi olan dostlugunu kesmistir.” (Taberi Tefsiri c: 6 s:277)

Allah (c.c) ayette soyle buyuruyor:

“Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir.” (Maide: 51)

Bu ayet: “Sizden her kim onlari dost edinirse aynen onlar gibi kafir olur” manasina gelmektedir.”

Ibni Cerir et-Taberi soyle diyor:

“Allah (c.c)’in: “Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir.” (Maide: 51) ayetinin manasi soyledir:

“Her kim mu’minleri birakip yahudi ve hristiyanlari dost edinirse o kimse onlardan olur. Mu’minlere karsi hristiyan ve yahudilere yardimci ve dost olursa bu kisi artik yahudi ve hristiyanlarin dinlerine ve milletlerine tabi olmustur. Cunku bir kisinin bir kisiye dost olmasi ve ona yardim etmesi; ona, dinine ve icinde bulundugu duruma razi oldugunu gosterir ki boylece ona muhalif olan dine dusman olmustur. Bu kimsenin hukmu bundan boyle dost oldugu kisinin hukmu gibidir.” (Taberi Tefsiri c:6 s: 277)

Seyh Suleyman b. Abdillah al’es-Seyh bu ayetin tefsiri hakkinda soyle diyor:

“Allah (c.c), yahudi ve hristiyanlari dost edinmelerini mu’minlere yasaklamis ve mu’minlerden onlari dost edinen kimsenin onlardan sayilacagini bildirmistir. Bu ise; mecusileri, putperestleri ve diger kafirleri dost edinen bir kimsenin hukmunun, dost edindigi kafirlerin hukmu gibi oldugunu ve o kimsenin onlardan sayildigini gostermektedir.” (Ed-Dureru’s-Seniyye c: 8 s: 127)

Allah (c.c) ayetin devaminda soyle buyuruyor:

“Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez.” (Maide: 51)

Ayette gecen “zulum” buyuk zulum, yani buyuk kufurdur. Tipki Allah (c.c)’in: “Kafirler, zalimlerin ta kendileridir” (Bakara: 254) ayetinde buyurdugu gibi...

Ayrica bu ayetin basinda zikrettigimiz ve bundan sonraki delillerde zikredilecek ayetler ile daha once zikrettigimiz muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin buyuk kufur olduguna dair alimlerin icmasi, ayetteki zalimlerden kastin buyuk kufur isleyenler oldugunu gosterir.

Ibni Cerir ayetin bu bolumu hakkinda soyle diyor:

“Ayetin bu bolumunun manasi soyledir: “Her kim dostlugu, velayeti gercek keyfiyetiyle yerine getirmez, Allah (c.c)’a, rasulune ve mu’minlere dusman olduklari halde yahudi ve hristiyanlara mu’minler aleyhinde yardim ve destek yaparlarsa Allah (c.c) bu kisiyi asla muvaffak kilmaz, ona hidayet yolunu gostermez. Cunku yahudi ve hristiyanlara dost olan, onlara yardimci olan kisi Allah (c.c)’a, rasulune ve mu’minlere savas acmistir.” (Taberi Tefsiri c: 6 s: 278)

Ibni Cerir yine bu ayet hakkinda soyle dedi:

“Bu ayetin dogru manasi bize gore sudur: “Allah (c.c) bu ayette butun muminlere yahudi ve hristiyanlari dost edinmeyi, Allah (c.c)’a ve rasulune iman edenler aleyhine onlara yardim etmeyi, onlara karsi anlasma yapmayi yasakladigini; Allah (c.c)’i, rasulunu ve mu’ minleri birakip yahudi ve hristiyanlara yardim eden, destek olan, onlari dost edinen kimsenin Allah (c.c)’a, Rasulullah (s.a.s)’a ve mu’minlere karsi cephe alanlardan oldugunu ve bu kimseden Allah (c.c) ve rasulunun beri oldugunu haber verdi.” (Taberi Tefsiri c: 6 s: 276)

Ikinci Delil: Allah (c.c) Maide 51 ayetinden sonra soyle buyuruyor:

“Kalblerinde hastalik olanlarin: “Bize bir kotuluk isabet etmesinden korkuyoruz” diyerek onlara kostuklarini gorursun. Umulur ki Allah, katindan bir fetih veya bir emir getirir de onlar nefislerinde gizledikleri seyden dolayi pisman olurlar.” (Maide: 52)

Allah (c.c) bu ayette kafirleri dost edinmenin ancak kalplerinde hastalik olan (munafik)larin sifati oldugunu haber veriyor.

Ibni Kesir (r.a) bu ayeti soyle aciklamistir:

“Kalblerinde hastalik olanlarin: “Bize bir kotuluk isabet etmesinden korkuyoruz” diyerek onlara kostuklarini gorursun.” Bu ayetteki; “kalplerinde hastalik olanlar”dan kasit; kalplerinde sek, suphe ve nifak olanlar demektir. “Onlara kostuklarin”dan kasit; kafirleri hem zahiren hem batinen dost edinmeye, onlari sevmeye gayret etmeleridir. “Bize bir kotuluk isabet etmesinden korkuyoruz” dan kasit; onlarin yahudi ve hristiyanlari hem zahiren hem batinen dost edinmelerinin, onlara sevgi gostermelerinin sebebinin; yahudi ve hristiyanlar muslumanlara karsi muzaffer olmalari halinde onlara gosterdikleri dostlugun kendilerine fayda verecegini saniyor olmalaridir.” (Ibni Kesir Tefsiri c: 2 s: 69)

Ucuncu Delil: Allah (c.c) Maide: 52 ayetinden sonra soyle buyuruyor:

“Iman edenler derler ki: “Sizinle beraber olduklarina dair butun gucleriyle Allah’a yemin edenler bunlar midir?” Onlarin amelleri bosa cikmis ve husrana ugrayanlardan olmuslardir. Ey iman edenler! Sizden kim dininden irtidat ederse Allah, kendisinin onlari sevdigi, onlarin da kendisini sevdigi, mu’minlere karsi alcak gonullu, kafirlere karsi izzetli, Allah yolunda cihad eden ve kinayanin kinamasindan korkmayan bir kavim getirir. Iste bu, Allah’in fazlidir. Onu diledigine verir. Allah Vasi’dir, Alim’dir. Muhakkak ki sizin dostunuz Allah, O’nun rasulu ve namaz kilan, zekat veren, ruku eden mu’ minlerdir. Kim Allah’i, rasulunu ve iman edenleri dost edinirse... Muhakkak ki galib gelecek olan Allah’in hizbidir.” (Maide: 53-56)

Bu ayetlerin hepsi yahudi ve hristiyanlari dost edinme konusunda inmistir. Bu ayetler bir muslumanin kafirleri veli edindigi, muslumanlara karsi kafirlere yardim ettigi taktirde murted olacagini birkac yonden ortaya koymaktadir. Soyle ki:

a) Allah (c.c) ayette soyle buyuruyor:

“Iman edenler derler ki: “Sizinle beraber olduklarina dair butun gucleriyle Allah’a yemin edenler bunlar midir?”

Bu ayette soyle denilmistir: “Yahudi ve hristiyanlari dost edindikleri halde yemin ederek sizinle beraber olduklarini iddia edenler apacik yalancilardir. Cunku kafirleri dost edinmeleri onlarin bu konuda yalan soylediklerine apacik bir delildir.”

Ibni Cerir (r.a) bu ayetin aciklamasi hakkinda soyle diyor:

“Mu’minler kafirleri dost edinenlerin nifaklarina, yalanciliklarina ve mu’minlerle beraber olduklarina dair Allah (c.c)’a yemin etme curetinde bulunmalarina hayret ederek soyle derler: “Bunlar midir butun gucleriyle bizimle beraber olduklarina dair Allah (c.c)’a yemin edenler? Yeminlerinde yalanci olduklari apaciktir.” (Taberi Tefsiri c: 6 s: 281)

b) Allah (c.c) ayette kafirleri dost edinenler hakkinda soyle hukum verdi:

“Onlarin amelleri bosa cikmis...” Butun amellerin bosa gitmesi ancak kufur islendiginde olur. Allah (c.c) baska ayetlerde bu konuyla ilgili olarak soyle buyuruyor:

“Ayetlerimizi ve ahirete kavusmayi yalanlayan kimselerin amelleri bosa gitmistir. Hic islemis olduklarindan baskasiyla cezalandirilirlar mi?” (Araf: 147)

“Musrik kimseler, kendi nefislerindeki kufre sahitlik ettikleri halde Allah’in mescidlerini imar etmeleri (soz konusu) olmaz. Iste bunlarin (butun) amelleri bosa gitmistir. Ve onlar ateste sonsuza dek kalacaklardir.” (Tevbe: 17)

“Kim imani inkar ederse, onun ameli bosa gitmis ve ahirette husrana ugramis olur.” (Maide: 5)

“Dogrusu, sana ve senden oncekilere (soyle) vahyolundu: “Eger sirk kosacak olursan, suphesiz amellerin bosa cikacak ve elbette sen, husrana ugrayanlardan olacaksin. ” (Zumer: 64-65)

Bu ayetler ve bunlar gibi bircok ayetler gosteriyor ki ancak kufur islendiginde butun ameller bosa cikar.

Ibni Teymiyye soyle diyor:

“Butun ameller ancak kufur islendiginde bosa cikar. Cunku iman uzere olen mutlaka cennete girecektir. Eger cehenneme girmisse mutlaka oradan cikip sonunda cennete girecektir. Eger butun amelleri bosa cikmissa hicbir zaman cennete girmez. Butun amellerin bosa cikmasi ancak bu amellerin hepsini yok eden birsey islendiginde olur. O da sadece kufurdur. Bu kaidenin ehli sunnetin temel itikadindan oldugu bilinmektedir.” (Es-Sarimul Meslul c: 2 s: 214)

c) Allah (c.c) ayette soyle buyurmustur: “...ve husrana ugrayanlardan olmuslardir.”

Allah (c.c)’in asagidaki ayette buyurdugu gibi kisinin butun amellerinin bosa giderek husrana ugramasi hem dunyada hem ahirette olur:

“Sizden her kim dininden doner ve kafir olarak olurse yaptigi ameller dunyada da ahirette de bosa cikar. Iste onlar ates ehlidirler. Orada sonsuza kadar kalacaklardir.” (Bakara: 217)

d) Allah (c.c) ayette soyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Sizden kim dininden irtidat ederse...” Bundan onceki ve sonraki ayette gecen dinden donmekten kasit; kafirleri dost edinmek sebebiyle irtidat etmektir.

Ibni Teymiyye soyle diyor:

“Eger bir taife Islam’dan donerse Allah (c.c) muhakkak bu taifenin yerine, kendilerini sevdigi, kendi yolunda cihad eden bir taife getirir. Iste bu taife, kiyamete kadar muzaffer olacak taifedir. Allah (c.c) bu gercegi kafirleri dost edinmeyi yasak eden ayetlerin siyaki (ayetlerin devami)nda belirtmistir. Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanlari dostlar edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir. Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez. Kalplerinde hastalik olanlarin: “Bize bir kotuluk isabet etmesinden korkuyoruz” diyerek onlara kostuklarini gorursun. Umulur ki Allah, katindan bir fetih veya bir emir getirir de onlar nefislerinde gizledikleri seyden dolayi pisman olurlar. Iman edenler derler ki: “Sizinle beraber olduklarina dair butun gucleriyle Allah’a yemin edenler bunlar midir?” Onlarin amelleri bosa cikmis ve husrana ugrayanlardan olmuslardir. Ey iman edenler! Sizden kim dininden irtidat ederse Allah, kendisinin onlari sevdigi, onlarin da kendisini sevdigi, mu’minlere karsi alcak gonullu, kafirlere karsi izzetli, Allah yolunda cihad eden ve kinayanin kinamasindan korkmayan bir kavim getirir. Iste bu, Allah’in fazlidir. Onu diledigine verir. Allah Vasi’dir, Alim’ dir.” (Maide 51-54)

Bu ayette yahudi ve hristiyanlari dost edinmeleri kendilerine yasaklanan kimseler ayni zamanda irtidat ayetinin de muhatabidirlar. Bilindigi gibi bu hitap her zaman ve mekanda butun Islam ummetinedir. Allah (c.c) ayette kafirleri dost edinmeyi yasaklamis, kendilerine hitap ettigi kisilerden kafirleri (yahudi ve hristiyanlari) dost edinen kimselerin onlardan oldugunu bildirmis, daha sonra da kendilerine hitab edilen bu kimselerden yahudi ve hristiyanlari dost edinmeleri sebebiyle Islam dininden irtidat edenlerin Islam’a hicbir sekilde zarar veremeyeceklerini haber vermistir. Cunku Allah (c.c) onlarin yerine Allah (c.c)’in kendilerini sevdigi, kendilerinin de sadece Allah (c.c)’i sevdigi, sadece mu’minleri dost edinen, kafirlere hicbir zaman dostluk gostermeyen, Allah (c.c) yolunda cihad eden ve hicbir kinayicinin kinamasina aldiris etmeyen bir kavim getirecektir.

Tipki Allah (c.c)’in bir baska ayette soyle buyurdugu gibi:

“Iste onlar, kendilerine kitab, hikmet ve nebilik verdigimiz kimselerdir. Eger onlar, bunlari inkar ederlerse suphesiz biz, yerlerine bunlari inkar etmeyecek bir toplulugu vekil kilariz.” (En’am: 89)

Islam’a hic girmeyen ve Islam’a girdikten sonra irtidat eden iste boyle kimseler asla Islam’a zarar veremeyeceklerdir. Cunku Allah (c.c) rasulun getirdigine iman eden ve dinini destekleyen bir kavmi kiyamete kadar varedecektir.” (El-Feteva c: 18 s: 300)

e) Ayette kendilerine dostluk gosterilmesi gerekenler; Allah (c.c), rasulu ve namaz kilip diger ibadetleri yerine getirenlerle sinirlandirilmistir.

Allah (c.c) bu konuda soyle buyuruyor:

“Muhakkak ki sizin dostunuz Allah, O’nun rasulu ve namaz kilan, zekat veren, ruku eden mu’minlerdir.” (Maide: 55)

f) Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Kim Allah’i, rasulunu ve iman edenleri dost edinirse... Muhakkak ki galib gelecek olan Allah’in hizbidir.” (Maide 56)

Bu ayetten, kafirleri dost edinen kimsenin seytanin hizbinden oldugu anlasiliyor. Zira; Allah’ (c.c)’in hizbi ve seytanin hizbi olmak uzere iki hizib vardir.

Allah (c.c) bununla ilgili olarak bir baska ayette soyle buyuruyor:

“Iste onlar, seytanin hizbidir. Iyi bilinmeli ki, seytanin hizbi elbette husrana ugrayanlardir.” (Mucadele: 19)

Dorduncu Delil: Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Sizden once kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun edinenler ile kafirleri dostlar edinmeyin! Eger mu’min iseniz Allah’tan sakinin!” (Maide: 57)

Bu ayet de daha once gecen ayetler gibidir ve kafirleri dost edinen, muslumanlara karsi onlara yardimci olan bir muslumanin irtidat ederek Islam’dan ciktigini apacik gostermektedir.

Seyh Abdullatif b. Abdurrahman al’Es-Seyh bu ayet hakkinda soyle dedi:

“Allah (c.c)’in: “Eger mu’min iseniz Allah’tan sakinin!” sozunu dikkatle dusun! Zira ayetteki “eger” lafzi sart edatidir ve: “Kim onlari (kafirleri) veli edinirse mu’min degildir” manasina gelmektedir.” (Ed- Dureru’s-Seniyye c:8 s: 288)

Besinci Delil: Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Mu’minler mu’minleri birakip da kafirleri veliler edinmesinler. Kim boyle yaparsa Allah’la arasinda bir baglantisi kalmamistir. Ancak onlara (karsi) takiyye uygulamaniz mustesnadir. Allah kendisine karsi (gelmekten) sizi sakindiriyor. Donus Allah’adir.” (Ali Imran: 28)

Bu ayet kafirleri dost edinenin kafir oldugunu apacik bir sekilde gosteriyor. Cunku Allah (c.c) ayette soyle buyurmaktadir: Kim boyle yaparsa Allah’la arasinda bir baglantisi kalmamistir.

Ibni Cerir et-Taberi bu ayet hakkinda soyle dedi:

“Ayetin manasi soyledir: “Ey mu’minler! Dinleri konusunda kafirlere yardimci ve dost olmayin, onlari muslumanlara karsi desteklemeyin ve muslumanlarin gizli hallerini onlara haber vermeyin. Sizden kim bunu yaparsa Allah (c.c)’tan hicbir sey beklemesin. Zira o, Allah (c.c)’tan, Allah (c.c) da ondan beri olmustur. Cunku o, islam dininden cikmis, murted olup kufre girmistir. “Ancak onlara (karsi) takiyye uygulamaniz mustesnadir.”

Yani; kafirlerin hukmu altinda bulundugunuzda onlardan size bir zarar gelmesinden korkarsaniz, kalbinizin onlara karsi dusmanlikla dolu olmasi sartiyla dilinizle zahiren onlara dostluk gosterisi yapabilirsiniz. Fakat boyle bir durumda onlarin kufurlerine destekci olunmamali ve hicbir fiille muslumanlara karsi onlara yardim edilmemelidir.” (Taberi Tefsiri c:3 s: 228)

Altinci Delil: Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Munafiklara, gercekte kendileri icin aci verici bir azab oldugunu mujdele! Mu’minlerden baska kafirleri dostlar edinen o kimseler onlarin yaninda izzet (guc ve seref) mi ariyorlar? Suphesiz ki butun izzet sadece Allah’indir. ” (Nisa: 138-139)

Allah (c.c) bu ayette mu’minleri birakip kafirleri dost edinmenin munafiklarin sifati oldugunu haber veriyor. Bu ayet ikinci delilde acikladigimiz Maide: 52 ayeti gibidir.

Ibni Cerir et-Taberi bu ayet hakkinda soyle diyor:

“Allah (c.c) bu ayette nebisine soyle buyuruyor: “(Ey Muhammed!) Munafiklari kendilerine dokunacak bir azabla mujdele! Oyle ki onlar mu’minleri biraktilar ve ayetlerimi inkar eden, dinimi reddeden kafirleri dost edindiler, onlara yardim ettiler... “Onlarin yaninda izzet (guc ve seref) mi ariyorlar? Suphesiz ki butun izzet sadece Allah’indir.” Yani; mu’minleri birakip izzet, seref ve guc elde etmek icin kafirleri dost edinenler, kafirlerin gucsuz ve zillet icinde olduklarini bilsinler. Eger izzet, guc ve zafer istiyorlarsa kafirleri birakip mu’minleri dost edinsinler. Boylece Allah (c.c) kendilerini aziz kilsin ve korusun. Cunku izzet, kuvvet, zafer Allah (c.c)’tandir. Elbette O, diledigine izzet verir, diledigini de zillet icinde birakir.” (Taberi Tefsiri c: 3 s: 329)

Yedinci Delil: Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Munafiklik eden o kimseleri gormedin mi? Onlar, kitab ehlinden inkar eden kardeslerine derler ki: “Sayet siz (yurtlarinizdan) cikarilirsaniz mutlaka biz de sizinle birlikte cikariz ve size karsi hic kimseye asla itaat etmeyiz. Sayet sizinle savasilirsa mutlaka biz size yardim ederiz. Suphesiz ki Allah, onlarin yalancilar olduklarina sahitlik ediyor.” (Hasr: 11)

“Munafiklara, gercekte kendileri icin aci verici bir azab oldugunu mujdele!” (Nisa: 138) ayeti ile: “Kalplerinde hastalik olanlarin: “Bize bir kotuluk isabet etmesinden korkuyoruz” diyerek onlara kostuklarini gorursun.” (Maide: 52) ayeti hakkinda daha once soylediklerimizi burada da soylemek mumkundur.

Seyh Suleyman b. Abdillah bu ayeti aciklarken soyle dedi:

“Musriklerin muslumanlar tarafindan kovulmalari halinde onlarla beraber olmak ve onlara yardim etmek icin onlara gizlice soz vermekle - ki bu yalandan olsa bile- kafir ve munafik olunuyorsa dogru soyleyerek apacik bir sekilde bunu yapanin durumu acaba nasil olur?!” (Ed-Dureru’s-Seniyye c: 8 s: 138)

Sekizinci Delil: Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Israil ogullarindan inkar edenlere Davud ve Meryem oglu Isa diliyle lanet edilmistir. Iste bu, isyan etmeleri ve haddi asmalarindandi. Yaptiklari kotuluklerden birbirlerini sakindirmazlardi. Yaptiklari ne kotu idi. Onlardan cogunun kufredenleri dost edindiklerini gorursun. Nefislerinin kendilerine sundugu sey ne kotudur! Allah onlara gazab etmistir. Onlar azabta temellidirler. Eger Allah’a, nebiye ve ona indirilene iman etmis olsalardi, onlari dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan cogu fasiklardir.” (Maide 78-81)

Bu ayetler kafirleri dost edinen kisinin kafir olduguna birkac yonden delalet eder:

a) Allah (c.c) ayette, Israil ogullarindan kafirleri dost edinen kimseleri, Davud (a.s) ve Isa (a.s)’nin diliyle lanet edilen kafirler olarak vasfetmistir.

b) Ayette onlar hakkinda: “Onlar azabta temellidirler” buyrulmaktadir. Ayette zikredilen azap, kafirlerin ugrayacagi azapdir.

Seyh Suleyman b. Abdillah bu ayeti aciklarken soyle dedi:

“Allah (c.c) ayette; ikrah durumu haric korkuldugundan dolayi olsa bile kafirleri dost edinmenin Allah (c.c)’in gazabini ve cehennemde ebedi kalmayi gerektirecegini bildirmistir.” (Ed-Dureru’s-Seniyye c: 8 s: 128)

c) Allah (c.c) ayette: “Eger Allah’a, nebiye ve ona indirilene iman etmis olsalardi, onlari dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan cogu fasiklardir.” Buyurmaktadir.

Ibni Teymiyye bu ayet hakkinda soyle dedi: Allah (c.c) bu ayette sart cumlesi kullanmistir. Kosulan sart gerceklesecek olursa mesrut (kendisi icin sart kosulan) da gerceklesir. Eger sart gerceklesmeyecek olursa mesrut da gerceklesmez. O zaman ayetin manasi soyle olur: “Mu’min olsaydilar kafirleri dost edinmezlerdi.” Yani “kafirleri dost edindikleri icin mu’min degildirler.” Cunku iman ile kafirleri dost edinmek ayni kalpte bulunmaz. Bunlar birbirine zit iki seydir.” (Fetvalar c: 7 s: 17)

Seyh Suleyman b. Abdullah bu ayet hakkinda soyle dedi:

“Allah (c.c) ayette kafirleri dost edinmenin Allah (c.c)’a, nebisine ve nebisine inen seye imana zit oldugunu bildirmistir. Sonra kafirleri dost edinmelerinin sebebinin onlarin cogunun fasik olmasi oldugunu haber vermistir. Ve bu konuda onlardan korkan ile korkmayan arasinda bir fark gozetmemistir. Iste bu, murtedlerin cogunun murted olmadan onceki halleridir. Onlarin cogu fasiktir. Fasik oluslari onlari kafirleri dost edinmeye ve irtidada sevketmistir. Bundan Allah’a siginiriz.” (Ed-Dureru’s-Seniyye c: 8 s: 129)

Dokuzuncu Delil: Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Kafirler birbirlerinin dostlaridirlar. Eger siz, onu yapmazsaniz yeryuzunde bir fitne ve buyuk bir fesad olur.” (Enfal: 73)

Bu ayet kafirleri dost edinmenin kufrunu iki yonden gosterir.

a) Allah (c.c) ayette: ““Kafirler birbirlerinin dostlaridirlar.” buyurmaktadir. Yani; kim kafirleri dost edinirse onlardan olur ve onlarin toplumuna girmis sayilir. Allah (c.c)’in yahudi ve hristiyanlar hakkinda: “Onlar birbirlerinin dostudurlar” (Maide: 51) ayetinde buyurdugu gibi. (1)

b) Allah (c.c) ayette: “Eger siz, onu yapmazsaniz yeryuzunde bir fitne ve buyuk bir fesad olur.” buyuruyor. Fitne; Kur’an’da degisik manalara gelmektedir. O manalardan biri de sirk ve kufurdur. Allah (c.c)’in asagidaki ayetlerinde gectigi gibi:

“Fitne (sirk) kalmayip din yalniz Allah’in oluncaya kadar onlarla savasin!..” (Bakara: 193)

“Fitne (kufur ve sirk) oldurmekten daha buyuk (gunah)tir.” (Bakara: 217)

“...Onun emrine muhalefet eden kimseler kendilerine bir fitne (kufur) isabet etmesinden veya acikli bir azab isabet etmesinden sakinsinlar!” (Nur: 63)

Bunlarin benzeri ayetler coktur. Bu ayetlerde gecen “fitne” , kufur ve sirk manasindadir.

Ibni Kesir: “Eger siz, onu yapmazsaniz yeryuzunde bir fitne ve buyuk bir fesad olur.” ayetinin manasi hakkinda soyle dedi: “Bu ayetin manasi soyledir: “Sayet musriklerden uzak durmaz ve mu’minleri dost edinmezseniz insanlar arasinda fitne meydana gelecektir. Yani; kafirlerle mu’ minler birbirine karisacak, boylece kafir ve mu’minin kim oldugu bilinmez hale gelecektir. Insanlar bu meseleyi anlamazlar ve aralarinda buyuk bir fesat meydana gelir.” (Ibni Kesir Tefsiri c: 2 s: 331)

Seyh Abdullatif b. Abdurrahman b. Hasen soyle dedi:

“Kafirleri dost edinmenin Kur’an’da cok siddetli bir sekilde yasaklanmis olmasi; Allah (c.c)’in dusmanlariyla iliskinin kesilmemesi, onlara savas acilip onlarla cihad edilmemesi, onlardan beri olunmamasi ve onlara bugzederek ve de onlari kotuleyerek Allah (c.c)’a yaklasilmaya calisilmamasi halinde asillarin asli olan tevhidin dogru ve gecerli olmayacagini gosterir. Allah (c.c) mu’minler arasinda dostluk olmasi gerektigini, kafirlerin de birbirlerinin dostu oldugunu haber verdikten sonra soyle buyurdu: “Eger siz, onu yapmazsaniz yeryuzunde bir fitne ve buyuk bir fesad olur.” (Enfal: 73) Ayetteki “fitne” sirkten baska birsey degildir. “Buyuk fesat” ise tevhidin ve Islam’in bozulmasi ve Kur’ an’in verdigi kesin hukumlerin ve koydugu nizamin kesilmesi, yok olmasidir.” (Ed-Dureru’s-Seniyye c: 8 s: 324-326)

Onuncu Delil: Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Eger kafirlere itaat ederseniz sizi okcelerinizin uzerine gerisin geri cevirirler ve husrana ugrayanlara donersiniz. Oysa sizin mevlaniz Allah’tir ve O, yardim edenlerin en hayirlisidir.” (Ali Imran: 149-150)

Seyh Suleyman b. Abdullah bu ayet hakkinda soyle dedi:

“Allah (c.c) bu ayette; mu’minlerin kafirlere itaat etmeleri halinde mutlaka kendilerini Islam’dan dondureceklerini haber veriyor. Cunku kafirler, mu’minlerden kufurden daha asagi bir baska durumdan razi olmazlar.

Allah (c.c) ayette, eger kafirlere itaat ederlerse mu’ minlerin hem dunyada hem de ahirette kaybedenlerden olacaklarini haber vermis ve onlardan korkmayi, onlarla beraber hareket etmek icin ve onlara itaat etmek icin gecerli bir ruhsat kilmamistir.
Pratige bakildiginda kafirler mu’minlerden ancak kendilerinin hak uzerinde olduklarina sehadet etmeleri, muslumanlara karsi dusmanlik ve bugz gostermeleri ve onlara yardim etmeyi kesmeleri sartiyla razi olurlar.

Allah (c.c) bundan sonra soyle buyuruyor: “Oysa sizin mevlaniz Allah’tir ve O, yardim edenlerin en hayirlisidir.” Allah (c.c) mu’minlerin yardimcisi oldugunu haber vermistir. Suphesiz ki Allah (c.c) yardimci olanlarin en hayirlisidir. O halde Allah (c.c)’a dost olmak, O’na itaat etmek mu’minlere yeter. Bu nedenle mu’minlerin kafirlere itaat etmeye ihtiyaclari yoktur.” (Ed-Dureru’s- Seniyye c: 8 s: 124)

Onbirinci Delil: Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Muhakkak ki, kendilerine hidayet belli olduktan sonra gerisin geri eski (kufur) hallerine donen kimseleri seytan (boyle yapmaya) tesvik etmis ve onlari uzun emellere suruklemistir. Iste bu, elbette onlarin Allah’in indirdigini begenmeyenlere: “(Ileride) bazi islerde size itaat edecegiz” demelerindendir. Oysa Allah, onlarin (iclerinde) gizlediklerini biliyor.” (Muhammed: 25- 26)

Allah (c.c) bu ayette onlarin irtidat etmelerinin sebebinin (Allah’in indirdigini sevmeyen) kafirlere: “(Ileride) bazi islerde size itaat edecegiz” demeleri oldugunu bildiriyor. Irtidat edenler kafirlere bazi konularda itaat edeceklerine soz verdiler. Fakat her konuda itaat edeceklerine soz vermediler. Buna ragmen bundan dolayi murted oldular.

Seyh Suleyman b. Abdillah al’Es-Seyh bu ayet hakkinda soyle dedi: “Allah (c.c)’in indirdigini sevmeyen musriklere bazi konularda itaat edeceklerine soz veren, sozunu yerine getirmese bile kafir olur. Allah (c.c)’in indirdigini sevmeyen musriklerin istedikleri gibi hareket eden kisinin durumu acaba nasil olur?” (Ed-Durer’us-Seniyye c: 8 s: 136)

Onikinci Delil: Allah ( cc) soyle buyuruyor:

“Iman eden kimseler Allah yolunda savasirlar. Kafirler ise tagut yolunda savasirlar. Oyleyse seytanin dostlariyla savasin. Muhakkak ki seytanin tuzagi zayiftir.” (Nisa: 76)

Bu ayet, kafir kimselerin tagutun yolunda savastiklarini ve boylece seytanin dostu olduklarini apacik bir sekilde gosteriyor. Buna gore her kim onlarla birlikte savasirsa aynen onlarin vasfina sahip olur. Yani tagutun yolunda savasmis ve seytanin dostu olmus olur. Savasmak; elle, dille, malla ve baska seylerle olabilir.

Rasulullah (s.a.s)’in soyle dedigi rivayet olunmustur:

“Musriklere karsi mallarinizla, nefislerinizle ve dillerinizle cihad edin.” (Ahmed, Ebu Davud, Nesei, Ibni Hibban, Hakim, Suyuti bu hadis icin sahih dedi.)

Yine bir baska hadiste Rasulullah (s.a.s) soyle demistir:

“Allah (c.c) bir okla uc kisiyi cennete sokar. Hayir isteyerek onu yapani, onu atani ve atan kimseye vereni.” (Ahmed, Nesei, Tirmizi rivayet etti ve hasen dedi.)

Bu ayet apacik gosteriyor ki hangi konuda olursa olsun muslumanlara karsi kafirlere yardim eden kisi seytanin dostlarindandir.

Onucuncu Delil: Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Onlara, kendisine ayetlerimizi verdigimiz, onlardan siyrilan, boylece seytanin kendisini pesine taktigi, sonunda azginlardan olan kimsenin haberini oku!” (Araf: 175)

Ibni Abbas (r.a) dedi ki:

“Musa (a.s) ve onunla beraber olan muslumanlar Cebbarin kavminin bulundugu yere gelince Cebbarinlerden olan Bel’am’in amcaogullari ve kavmi Belam’a gelerek soyle dediler: “Musa cok kuvvetli bir adamdir ve beraberinde cok sayida askerle gelmistir. Eger bizi yenerse hepimizi yok eder. Allah (c.c)’a dua et ki Musa ve onunla beraber olanlari geri cevirsin. Bel’am onlara soyle dedi: “Eger ben Musa ve beraberindekileri geri cevirmesi icin Allah (c.c)’a dua edersem hem dunyam hem ahiretim yok olur.” Onlar isteklerinde israr ettiler. Nihayet Bel’am, Musa ve beraberindekileri geriye dondurmesi icin Allah (c.c)’a dua etti. Bunun uzerine Allah (c.c) ona verdigi ikrami siyirip aldi ve onun hakkinda soyle buyurdu:

“Onlara, kendisine ayetlerimizi verdigimiz, onlardan siyrilan, boylece seytanin kendisini pesine taktigi, sonunda azginlardan olan kimsenin haberini oku!” (Araf: 175)” (Taberi tefsiri: c:9 s: 123)

Iste bu adam (Bel’am), kavmine ve ulkesinin ahalisine yardim ederek Musa (a.s) ve onunla beraber olanlara beddua ettigi icin Islam dininden cikti.Musa’ya karsi onlara bilfiil yardim etmedi. Sadece Musa (a.s) ve onunla beraber olanlari onlardan geri cevirmesi icin Allah (c.c)’a dua etti. Iste sadece boyle yapmakla Allah (c.c)’in ayetlerinden siyrildi ve kafir oldu. Muslumanlara karsi kafirlere bilfiil yardim eden kisinin durumu nasil olur acaba?

Ondorduncu Delil: Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Melekler, nefislerine zulmeden kimselerin canlarini aldiklarinda (onlara) derler ki: “Ne iste idiniz?” Onlar da derler ki: “Biz, yeryuzunde zayif birakilmis kimselerdik.” (Melekler) derler ki: “Allah’in yeryuzu genis degil miydi, oraya hicret etseydiniz ya? Iste onlarin varacaklari yer cehennemdir. O ne kotu donus yeridir!” (Nisa: 97)

Muhammed b. Abdurrahman Ebu’l Esved soyle dedi:

“Medine ahalisine saldirmak icin adam toplaniyordu. Ben de bu topluluga kaydoldum. Sonra Ibni Abbas (r.a)’in azadli kolesi Ikrime’yle karsilastim. Bu meseleyi ona haber verdim. Ikrime bu isten vazgecmem icin siddetle bana tembihte bulundu ve bana soyle dedi:

“Ibni Abbas (r.a) bana soyle haber verdi: “Rasulullah (s.a.s) zamaninda muslumanlardan bazilari Rasulullah (s.a.s)’a savas acan musriklerle beraber bulunmaktaydilar. Boylece musriklerin sayisini cogaltiyorlardi. Musriklere muslumanlar tarafindan atilan bir ok bazen onlara isabet ediyor ve bu ok onlari olduruyordu veya muslumanlar onlarin boyunlarina vurup onlari olduruyorlardi. Bunun uzerine Allah (c.c) Nisa 97 ayetini indirdi.” (Buhari)

Alimler, haklarinda Nisa: 97 ayeti inen, muslumanlara karsi kafirlerin safinda savasa cikan, boylece kafirlerin toplulugunu arttiran ve bu savasta olen muslumanlarin gunahkar olarak mi yoksa murted olarak mi oldukleri konusunda ihtilaf ettiler.

Butun alimler yaptiklari amelin kufur oldugunda ve savasta zahiren kafirler gibi muamele edilmeleri gerektiginde ittifak etmislerdir. Fakat bazi alimler, onlari ikrah altinda gorerek ahirette mazeretli olabileceklerini soylemislerdir. Zira kufurde ikrah ozurdur. Alimlerin cogu ise onlari mazeretli gormemis ve soyle demislerdir: “Bu kimseler her ne kadar ikrah altinda savasa cikmislarsa da hicret etmeye gucleri olmasina ragmen kendi istekleriyle hicret etmediler ve bu ikraha hicret etmedikleri icin dustuler. Bu nedenle ikrah altina girmelerinin sebebi kendileri olup, mazeretli degildirler. Bu gorus daha dogrudur.

Ikrah altinda olmadiklari halde muslumanlara karsi kafirlere yardim eden, onlarin toplumunu artiran kimselere gelince... Bu kimselerin kafir ve murted olduklarinda kesinlikle suphe yoktur. Boyle bir amelden Allah’a siginiriz.

Onbesinci Delil: Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Allah iman edenlerin velisidir. Onlari karanliklardan nura ulastirir. Kafirlerin velileri (ise) taguttur. Onlari nurdan karanliklara ulastirir(lar). Iste onlar ates ehlidirler, orada ebedi kalacaklardir.” (Bakara: 257)

Allah (c.c) ayette: “Kafirlerin velileri (ise) taguttur.” buyuruyor. Buna gore kafirlerin yardimcisi ancak tagutlardir. Oyleyse kim onlara yardimci olursa onlar da tagutlar gibi olmustur.

Onaltinci Delil: Allah (c.c) Islam’a girebilmek icin; Allah (c.c)’a iman ve tagutu red sartlarini ayni anda yerine getirmeyi gerekli kilmistir.

Allah (c.c) soyle buyurdu:

“Kim tagutu inkar edip Allah’a iman ederse kopmak bilmeyen sapasaglam bir kulpa tutunmustur. Muhakkak ki Allah Semi’dir, Alim’dir.” (Bakara: 256)

“Andolsun ki her ummete: “Allah’a ibadet edin ve taguttan kacinin” diye (soylemeleri icin) bir rasul gonderdik...” (Nahl: 36)

“Taguta kulluk etmekten kacinarak Allah’a (gonulden) yonelenlere mujde vardir. (O halde o) kullari(mi) mujdele!” (Zumer: 17)

“Sana indirilene ve senden oncekilere indirilenlere muhakkak inandiklarini iddia eden o kimseleri gormuyor musun? Reddetmeleri emrolunmusken taguta muhakeme olmayi isterler. Oysa seytan onlari derin bir sapikliga saptirmak ister.” (Nisa: 60)

Allah (c.c) daha once de gectigi uzere kafirlerin tagut yolunda savastiklarini soyle haber veriyor:

“Iman eden kimseler Allah yolunda savasirlar. Kafirler ise tagut yolunda savasirlar. Oyleyse seytanin dostlariyla savasin. Muhakkak ki seytanin tuzagi zayiftir.” (Nisa: 76)

Buna gore her kim kafirlere yardimci olursa tagutu reddetmemis sayilir. Cunku yukaridaki ayette gectigi uzere kafirler, tagut yolunda savasirlar.


Muslumanlara Karsi Kafirlere Yardim Edenler Kafir Olmuslardir!!!


Muslumanlara Karsi Kafirlere Yardim Eden Kisinin Kafir Olduguna Dair
SUNNETTEN DELILLER
Birinci Delil:

Ali (r.a)’den (fetih gazvesinde) soyle dedigi rivayet olunmustur:

“Rasulullah (s.a.s) beni, Zubeyr’i ve Mikdad’i gorevlendirdi ve soyle dedi:

“Hah’da bulunan agaclik yere gidin. Orada bir cariye ve o cariyede bir mektup bulunmaktadir. Onu ondan alin ve bana getirin.” Ali (r.a) soyle devam etti:

“Hemen atimiza binip agaclik yere hizlica gitmek icin yola ciktik. Oraya varinca cariyeyi bulduk ve ona “mektubu cikart” dedik. Cariye: “Bende mektup yoktur” dedi. Biz ona: “Eger mektubu cikartmazsan mektubu aramak icin elbiselerini cikartiriz” dedik. Bunun uzerine cariye mektubu sac orgusunun icinden cikartti. Mektubu alarak Rasulullah (s.a.s)’a geldik. Mektubu actigimizda Ebu Beltea’nin oglu olan Hatib’in, Mekke’ de bulunan musriklere Rasulullah (s.a.s)’in (fethetmek uzere) Mekke’ye ciktigini haber verdigi bir mektupla karsilastik.

Bunun uzerine Rasulullah (s.a.s) Hatib b. Ebi Beltea’ya soyle dedi:

“Ey Hatib! Bu nedir?” Hatib (r.a), Rasulullah (s.a.s)’a soyle cevab verdi:

“Ey Allah’in rasulu! Benim hakkimda acele hukum verme. Ben Kureys kabilesine mensup olmayan ancak onlara tabi olan bir kimseyim. Seninle beraber hicret eden muslumanlarin Mekke’de bulunan hanimlarini ve cocuklarini koruyabilecek Kureys’den kafir akrabalari vardir. Benim ise hanimimi ve cocuklarimi koruyabilecek Kureys’den bir akrabam yoktur. Bu nedenle hanimimi ve cocuklarimi korumami saglayacak birsey yapmak istedim. Ben bunu kufur olarak veya dinden irtidat ettigim icin ya da musluman olduktan sonra kufre riza gosterdigim icin yapmadim.” Rasulullah (s.a.s) sahabelerine:

“Bu size dogru soyluyor” dedi. Bunun uzerine Omer b. Hattab (r.a) Rasulullah (s.a.s)’a soyle dedi:

“Ey Allah’in rasulu! Izin ver de bu munafigin kellesini keseyim.”

Bir baska rivayette soyle gecmektedir:

“Ey Allah’in rasulu! Bu adamin kellesini keseyim. Cunku kafir olmustur.”

Bunun uzerine Rasulullah (s.a.s) soyle dedi:

“Hatib Bedir savasina katilmistir. Ey Omer! Ne biliyorsun ki belki Allah Bedir’e katilanlarin kalplerine bakti ve soyle dedi: “Dilediginizi yapin. Ben sizi affettim.” (Buhari, Muslim ve baskalari rivayet ettiler. )

Bu rivayet, muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin apacik bir sekilde irtidat oldugunu uc yonden gostermektedir:

a) Omer (r.a) bu rivayetlerin birinde: “Izin ver de bu munafigin kellesini keseyim” demis, bir digerinde: “Ey Allah’in rasulu! Bu adamin kellesini keseyim. Cunku kafir olmustur” demistir. Bu meseleyle ilgili rivayetlerin bir digerinde ise Rasulullah (s.a.s)’in, Hatib (r.a) icin: “Bu Bedr’e katilanlardan degil mi?” diye Omer (r.a)’e sormasi uzerine Omer (r.a): “Evet, Bedr’e katilanlardan idi. Fakat verdigi bu sozu bozmustur. Cunku sana karsi dusmanlarina yardim etti” demistir.

Omer (r.a)’in soylemis oldugu sozlere bakildiginda, muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin kufur ve irtidat oldugu inancini tasidigi gorulmektedir.

b) Rasulullah (s.a.s), Omer (r.a)’in soyledigi sozlere ve sahib oldugu inanca karsi cikmadi. Bilakis muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin kufur oldugu inancini dogruladi. Fakat Hatib (r.a)’in ozrunu zikretti. Zira Hatib meselesinde ozel bir durum soz konusuydu.

c) Hatib (r.a) da Omer (r.a) gibi muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin zahiren kufur ve irtidat olduguna inaniyordu. Cunku gercek niyetini aciklarken soyle dedi: “Ben bunu kufur olarak veya dinimden irtidat ettigim icin ya da musluman olduktan sonra kufre riza gosterdigim icin yapmadim.”

Hatib (r.a), Rasulullah (s.a.s) ve muslumanlarla birlikte kafirlere karsi savasa ciktigi, nefsiyle ve maliyla Rasulullah (s.a.s)’i destekledigi, kafirlere ise maliyla ve caniyla asla yardim etmedigi halde yaptigi amel (kafirlere mektup gondermesi) zahiren kafirlere yardim etmek manasina geldigi icin Omer (r.a) onun hakkinda bu sozleri soyledi. Buna gore muslumanlara karsi kafirleri maliyla ve caniyla bilfiil destekleyenlerin durumu nasil olur ve boyle kimseler hakkinda ne sozler soylenir acaba? Bu kimseler Omer (r.a)’in rivayette Hatib (r.a)’a verdigi hukumlere hic suphesiz daha layiktirlar. (1)


Ikinci Delil:

Ibni Ishak ve baskalari soyle bir rivayet zikrettiler:

“Yezid b. Ruman, Urve’den, o da Zuhri’den, o da isimlerini zikrettigi bir topluluktan soyle dediklerini rivayet etti:
“Kureys, Rasulullah (s.a.s)’dan Bedir esirlerini fidye ile kurtarmak istedigini haber verdi. Her kavim kendi mensuplarindan esir dusmus kimseler icin fidye verdi. Abbas (r.a) da zorla katildigi Bedir savasinda muslumanlarin eline esir dustu. Abbas (r.a) Rasulullah (s.a.s)’a soyle dedi:

“Ey Allah’in rasulu! Ben esir dusmeden once de muslumandim.” Bunun uzerine Rasulullah (s.a.s) ona dedi ki:

Senin musluman olup olmadigini Allah bilir. Eger soyledigin dogru ise Allah (c.c) mutlaka sana karsiligini verecektir. Fakat senin hakkinda zahirine gore hukum verecegim. Sen bize savas acan, saldiran kafirlerin askerleriyle beraber idin. Yani zahiren bize karsiydin. Bu yuzden hem kendin icin hem de elimize esir dusen kardesinin iki oglu icin fidye ver.”

Bu rivayetten anlasiliyor ki Abbas (r.a) muslumanlara karsi savasan musrik askerleriyle birlikte zorla Bedir savasina ciktigi halde Rasulullah (s.a.s) onun zahirine bakarak ona beraberlerinde ciktigi musriklerin hukmunu vermistir.

Oyleyse zorla degil de kendi istegiyle muslumanlara karsi musriklere yardim eden, onlari destekleyen kimsenin hali nasil olur acaba?

Muhammed b. Abdurrahman Ebu’l Esved soyle dedi:

“Medine ahalisine saldirmak icin adam toplaniyordu. Ben de bu topluluga kaydoldum. Sonra Ibni Abbas (r.a)’in azadli kolesi Ikrime’yle karsilastim. Bu meseleyi ona haber verdim. Ikrime bu isten vazgecmem icin siddetle bana tenbihte bulundu ve bana soyle dedi:

“Ibni Abbas (r.a) bana soyle haber verdi: “Rasulullah (s.a.s) zamaninda muslumanlardan bazilari Rasulullah (s.a.s)’a savas acan musriklerle beraber bulunmaktaydilar. Boylece musriklerin sayisini cogaltiyorlardi. Musriklere muslumanlar tarafindan atilan bir ok bazen onlara isabet ediyor ve bu ok onlari olduruyordu veya muslumanlar onlarin boyunlarina vurup olduruyorlardi. Bunun uzerine Allah (c.c) Nisa 97 ayetini indirdi.” (Buhari)

Bu rivayete gore musriklerle beraber muslumanlara karsi savasa zorla cikanlara kafirlerin hukmu verildigi anlasilmaktadir. Bu rivayet, bu amelin kufur oldugunu ve bu ameli yapan kisinin kufre girdigini gosterir.

Ucuncu Delil:

Semure b. Cundub (r.a.)’dan Rasulullah (s.a.s)’in soyle dedigi rivayet olunmustur:

“Kim musrik bir kimseyle hasir nesir olur veya onunla oturursa o da aynen onun gibidir.” (Ebu Davud ve baskalari rivayet ettiler.)

Bu rivayete gore dinine girmese ya da gorusunu kabul etmese bile her kim musrik bir kimseyle hasir nesir olur ve onunla oturursa aynen onun gibi olmustur. Muslumanlara karsi musriklere yardim etmek ise musriklerle hasir nesir olmaktan ve onlarla oturmaktan daha buyuk bir meseledir.

Imam el-Menavi hadiste gecen “o da aynen onun gibidir” sozunu soyle aciklamistir:

“Allah (c.c)’in dusmaniyla hasir nesir olmak, onunla dost olmak Allah (c.c)’tan yuzcevirmeyi gerektirir. Her kim Allah (c.c)’tan yuz cevirirse seytan onun dostu olur ve onu kufre goturur.

Zemahseri soyle dedi:

“Bu akla uygun bir aciklamadir. Cunku hem bir zatla hem de onun dusmaniyla dostluk kurmak birbirine zittir ve ayni anda bir kiside bulunmasi mumkun degildir.” (Fayd’il-Kadir c: 6 s: 111)

Sevkani hadisi soyle aciklamistir:

“Hadiste Rasulullah (s.a.s)’in: “O da aynen onun gibi olur” sozu kafirlerle oturmanin haram oldugunu ve onlardan uzak durmak gerektigini gosterir. Yukaridaki hadis hakkinda her ne kadar birtakim soylentiler varsa da onun sahih olduguna delalet eden Allah (c.c)’ in su sozu vardir:

“...Onlarla oturmayin. (Boyle yaparsaniz) elbette siz de onlar gibi olursunuz.” (Nisa: 140)

Ayrica asagidaki hadis de bu hadisin sahih oldugunu gostermektedir: Behz b. Hakim b. Muaviye b. Haydete babasindan, o da dedesinden Rasulullah (s.a.s)’in soyle dedigini rivayet etmistir:

“Allah (c.c), musrik olan bir kimseden, musluman olduktan sonra musriklerden ayril(ip Islam topluluguna katil)madikca hicbir amelini kabul etmez.” (Neylu’l Evtar c: 8 s: 177)

Bu hadise benzer bir baska hadis ise soyledir:

Cerir b. Abdullah (r.a)’dan Rasulullah (s.a.s)’in soyle dedigi rivayet edilmistir: “Musriklerin arasinda ikamet eden her muslumandan beriyim.” (Ebu Davud, Tirmizi ve baskalari rivayet ettiler.)

Bu hadisten de yukaridaki hadisten cikan hukumler cikmaktadir.

Dorduncu Delil:

Behz b. Hakim b. Muaviye b. Haydete babasindan, o da dedesinden Rasulullah (s.a.s)’in soyle dedigini rivayet etmistir:

“Allah (c.c), musrik olan bir kimseden, musluman olduktan sonra musriklerden ayril(ip Islam topluluguna katil)madikca hicbir amelini kabul etmez.” (Nesei ve baskalari rivayet ettiler.)

Bu hadis, muslumanlara karsi kafirleri dost edinen ve onlara yardim eden kimsenin kafir oldugunu gostermektedir. Cunku muslumanlara karsi savasan kafirleri desteklemek, onlara yardim etmek, onlari bedenle terketmemekten daha kotudur.
Bu hadise benzer soyle bir rivayet vardir:

Cerir (r.a) soyle demistir: “Rasulullah (s.a.s)’a namazi ikame etmek, zekat vermek, her muslumana ogut ve nasihat etmek ve musriklerden uzak durmak uzere beyat verdim.”

(Nesei ve baskalari rivayet ettiler) Bu hadisten de yukaridaki hadislerden cikan hukum cikmaktadir.

(1) Not: Hatib b. Ebi Beltea hakkinda supheler ortaya atilmaktadir.Bu konuya daha sonra deginecegiz.


Muslumanlara Karsi Kafirlere Yardim Edenler Kafir Olmuslardir!!!



Muslumanlara Karsi Kafirlere Yardim Eden Kimsenin Kafir Olduguna Dair
SAHABE SOZLERINDEN DELILLER

Muslumanlara karsi kafirlere yardim eden kisinin kufre girdigine dair sahabelerden cok rivayetler vardir. Bunlardan bazilari soyledir:

1 - Daha once sunnetten birinci delilde zikrettigimiz Hatib b. Ebi Beltea (r.a) hakkindaki rivayettir.

2 - Abdullah b. Hamid, Huzeyfe (r.a.)’dan soyle dedigini rivayet etmistir:

“Hissetmeden yahudi ve hristiyan olmaktan korkun.” Onu dinleyenler soyle dediler: “Anladik ki o: “Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanlari dostlar edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardan olur. Muhakkak ki Allah, zalim kavme hidayet etmez.” (Maide: 51) ayetini kastediyor.”

3 - Murtedlerle yapilan savaslarla ilgili olarak siyer kitaplarinda gecen Halid b. Velid ile Mecea b. Marara arasinda gecen hadisedir.

Halid b. Velid (r.a) murted olan Beni Hanife kabilesine saldirdiginda askerleri, iclerinde Mecea b. Marara’nin da bulundugu Beni Hanife’den bir grubu tutukladilar. Mecea, Halid b. Velid’e soyle dedi: “(Museyleme’yi kastederek) Ben O’na tabi olmadim. Ben muslumanim.” Halid b. Velid ona: “Eger muslumansan ve Museyleme’ye tabi olmamissan nicin gelisimi duyunca bana gelmek icin yola cikmadin veya Sumame b. Esel’in onu acikca reddettigi gibi reddetmedin.” dedi.

Bu rivayete gore Halid b. Velid, Mecea’nin murtedlerle kalmasini, zahire gore onlarin yaptigini kabul etmesi olarak degerlendirdi ve ona, buna gore muamele etti. Bu hukum, daha once zikrettigimiz Kur’an’dan onucuncu delilden cikan hukme uygundur.

4 – Sahabelerin, murtedlerle yapilan savaslarda Museyleme’nin, Sicah’in, Tuleyha’nin kavimlerine ve zekati vermeyenlere karsi gosterdikleri tavirlari buna apacik delildir.

Her kim, gerek onlarla ayni fikre sahib olmasi, gerek akrabalik bagindan dolayi ve gerekse ayni kabileden olmasi sebebiyle onlarin tarafina gecmisse veya onlarla beraber savasa katilmissa iste o kimseyle digerleri arasinda hic bir fark gozetmemis ve haklarinda arastirma yapmaksizin hepsine ayni hukum vermislerdir.

Bu ise; sahih inanca gore muslumanlara karsi savasan kafirlere yardim eden kimsenin kafir oldugunu gostermektedir ve bu, sahabelerin inancinda bir temel teskil etmekteydi. (Bu delillerin tamami eger Kur'an dan ve sunnetten getirilen deliller ile dusunuldugunde sahabelerin daha once Kuran ve Sunnet menseli olarak zikredilen delilleri byle anladilarini ve bunun aralarinda ihtilaf konusu bile olmadigini gosterir.)

Murtedlere yardimci olanlar arasinda onlari destekleyen avamlar, kandirilmis ve cahil olanlar ve onlarin gercek yuzunu bilmeyenler vardi elbette. Fakat sahabeler, onlara bilerek katilan ile bir te’vile dayanarak veya cehaletinden dolayi katilan arasinda bir fark gozetmediler. Hepsine ayni hukmu verdiler ve onlarin kafir olduklarina hukmederek onlari oldurduler. Hanimlarini cariye, cocuklarini ise kole edindiler ve onlardan olenlerin cehennemlik olduklarina sehadet ettiler. Ebu Bekir (r.a)’in murtedlere takindigi tavir bunu apacik gostermektedir.

Muhammed b. Ebi’l Vehhab murtedlerden gerek Museyleme’ye gerek digerlerine tabi olanlar hakkinda soyle dedi: “Cahil olsalar bile murtedlere tabi olanlara murted hukmu verilmesi konusunda butun alimler ittifak etmislerdir.” (Ed-Dureru’s-Seniyye c: 8 s: 118)


Muslumanlara Karsi Kafirlere Yardim Edenler Kafir Olmuslardir!!!


Muslumanlar Aleyhinde Kafirlere Yardim Eden Kisinin Kafir Olduguna Dair
KIYASTAN DELILLER

1 - Rasulullah (s.a.s)’in soyle dedigi rivayet edilmistir:

“Her kim Allah (c.c) yolunda olan bir gaziyi techiz ederse iste o kimse sanki gaza yapmis gibi olur. Her kim de Allah (c.c) yolunda savasan bir gazinin ailesine ve cocuklarina guzelce bakarsa iste o kimse de Allah (c.c) yolunda gaza etmis sayilir.” (Buhari Muslim)

Rasulullah (s.a.s) bu hadiste, oturdugu, savas etmedigi halde Allah (c.c) yolunda bir gaziyi techiz eden kisiye gazaya katilan hukmu vermistir.

Rasulullah (s.a.s), buna benzer olarak bir baska hadiste soyle demistir:

“Allah (c.c) bir okla uc kisiyi cennete sokar. Hayir isteyerek onu yapani, onu atani ve atan kimseye vereni.” (Ahmed, Nesei, Tirmizi rivayet etti ve hasen dedi)

Bu rivayetler; Allah (c.c) yolunda bir gaziye herhangi bir konuda yardim eden kimsenin onun cihadina istirak etmis oldugunu gosteriyor. Bu durumun aksine kiyas yapilacak olursa; muslumanlara karsi savasan kafirlere herhangi bir yardimda bulunan kimsenin, tagut yolunda savasan kafirlerin yaptigi bir savasa istirak ettigine ve onlar gibi kafir olduguna hukum verilir.

2 - Islam seriatinde fiili yapan ile fiile yardimci olanin hukumleri aynidir. Cunku fiili yapan ancak kendisine yardim eden vasitasiyla fiilini yapabilme imkani bulur.

Ibni Teymiyye soyle diyor:

“Savas acan hirsizlar bir grup ise, o grubta oldurme fiilini isleyen bir kisidir. Digerleri ise ona yardimcidirlar. Alimlerden bazilarina gore sadece oldurme filini isleyen kisi ceza olarak oldurulur. Fakat alimlerin coguna gore yuz kisi olsalar bile hepsi ceza olarak oldurulur. Cunku onlari oldurme fiilini isleyenle ona yardim edenin hukmu aynidir.

Bu hukum hulefa-i rasidinin verdigi hukumdur. Omer b. Hattab, muslumanlara savas acan kimseler icin yuksek yerde bulunup gozculuk yapan kimse hakkinda savas acanlarin hukmunu vererek onu oldurmustur. Cunku savasta oldurme fiilini gerceklestiren kimse ancak gozcunun yardimiyla bu fiili yapabilir. Birbiriyle yardimlasanlar sevap ve gunahta ortaktirlar. Tipki mucahitlere yardim edenin mucahitler gibi sevap almasi gibidir...

Rasulullah (s.a.s)’in soyle dedigi rivayet edilmistir:

“Muslumanlarin kanlari esittir. Onlarin en dusugu onlarin adina soz verebilir. Ve kafirlere karsi bir el gibidirler. Bir seriyyenin elde ettigi ganimetten o seriyyeye katilmayan, oturan erlere de pay duser.” (Ebu Davud, Ibni Mace)

Bu hadis gosteriyor ki musluman ordusundan bir grup (seriyye), bir yere gidip oradan ganimet alirsa butun ordu bu ganimete ortak olur. Cunku bu seriyyenin ganimet elde etmesi, ordudan aldigi destek ve koruma iledir. Fakat ganimet elde eden seriyyenin disinda kalan ordunun diger fertlerine verilen pay nefil payidir. Rasulullah (s.a.s) askerlere ganimetin beste birinin dortte birini veriyordu. Ayni sekilde ordu bir ganimet elde ederse seriyyeye de pay verilir. Cunku seriyye, ordunun menfaati icin yola cikmistir. Rasulullah (s.a.s) Bedir savasinda elde edilen ganimetten savasa katilmadiklari halde Talha ve Zubeyr’e pay vermistir. Cunku onlari ordunun maslahatina olan bir gorevle yollamisti. Bir taifeye yardim eden o taifenin hukmunu alir ve ondan sayilir. Ayni sekilde hic bir tevili olmaksizin batil yolunda carpisanlarin yardimcilari da onlarin hukmunu alir. Tipki cahiliye adeti uzere savasan Yemen ve Kays kabileleri, irk icin, kabile icin savasanlar gibi... Cahiliyye adetleri ve irk ya da kabile icin savasan iki taifenin ikisi de zalimdirler.
Rasulullah (s.a.s)’in soyle dedigi rivayet olunmustur:

“Iki musluman, kiliclariyla birbirlerine karsi cikarlarsa olduren de oldurulen de cehennemdedir.” Sahabeler: “Ya Rasulullah! Oldureni anladik. Fakat oldurulene ne oluyor?” diye sordular. Rasulullah (s.a.s) onlara soyle cevab verdi: “Cunku o da kendisini oldureni oldurmek istedi.” (Buhari, Muslim)

Ayni sekilde her grup, faili belli olmasa bile fertlerinin nefse ve mala verdigi zarari tazmin eder. Cunku bir grub, tipki birbirini destekleyen bir sahis gibidir...” (Fetvalar c: 28 s: 533) Ayni sekilde muslumanlara karsi kafirlere yardim eden, onlari destekleyen kimsenin hukmu de iste onlarin hukmu gibidir.


Muslumanlara Karsi Kafirlere Yardim Edenler Kafir Olmuslardir!!!


Muslumanlara Karsi Kafirlere Yardim Eden Kisinin Kafir Olduguna Dair
TARIHTEN DELILLER
Islam tarihinin degisik donemlerinde, kendilerinin musluman olduklarini iddia eden bir takim kimselerin muslumanlara karsi kafirlere yardim ettikleri gorulmustur. Bu donemlerde yasayan Islam alimleri muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin hukmunu aciklamislardir. Simdi size bununla ilgili tarihten bazi ornekleri ortaya koyacagim.

Birinci Hadise: Hicri 11 Senesinde Murtedler Hadisesi:

Rasulullah (s.a.s)’in vefatindan sonra bazi muslumanlar Islam’dan donduler. Bunun uzerine Ebu Bekir (r.a) ve sahabeler onlara karsi savas actilar. Bu sirada her kim murtedlerin tarafina gecmis ve onlarla birlikte muslumanlara karsi savasmissa iste o kimsenin onlar gibi oldugu konusunda icma edildi.

Bu mesele daha once de zikredilmisti.

Ikinci Hadise: Hicri 201 Senesinin Basinda Gerceklesen Bir Hadise:

Hicri 201. senenin basinda Babek el-Harmi, musriklerin diyarinda musriklerle beraber muslumanlara savas acmistir. O zamanin alimi olan Imam Ahmed ve diger alimler musriklerle beraber muslumanlara savas actigindan dolayi Babek el-Harmi’nin irtidadina hukum verdiler.
Meymuni, Imam Ahmed’den soyle bir rivayet nakletti:

“Imam Ahmed, Babek el-Harmi hakkinda soyle dedi: “Adam sirk diyarinda ikamet ediyor ve bize karsi savas acmistir. Hukmu nedir? Bu durumda elbette murted olmustur.” (El-Furu’ c: 6 s: 163)

Ucuncu Hadise: Hicri 480 Senesinden Sonra Olmus Bir Hadise:

Bu senede Endulus krallarindan Sibilya hakimi olan El-Mu’temed b. Abbad muslumanlara karsi hristiyanlardan yardim istedi. O zamanin oradaki Maliki alimleri bu yaptigindan dolayi irtidat ettigine fetva verdiler. (El-Istiksa c:2 s: 75)

Dorduncu Hadise: Hicri 661 Senesinde Olan Bir Hadise:

Kerak krali olan El-Mugis Omer b. Adil, Hulaku ve tatarlarin diger liderlerine bir mektub yazarak onlar icin Misir’i alabilecegini kendilerine bildirdi. Bunun uzerine o zamanin musluman hakimi olan Ez-Zahir Pipars, devrin alimlerinden bunun hukmunu sordu. O zamanin alimleri gorevinden azledilip oldurulmesi gerektigine hukum verdiler. Bu fetvaya dayanarak onu gorevinden azledip oldurdu. (El-Bidaye ve’n Nihaye c: 13 s: 238 Es-Sezerat c: 6 s: 305)

Besinci Hadise: Hicri 700 Senelerinde Gerceklesen Bir Hadise:

Bu senede tatarlar Sam’a ve Islam diyarlarina saldirdi. Musluman olduklarini iddia eden bazi kisiler, onlara yardim etti. Bunun uzerine Ibni Teymiyye tatarlara yardim edenlerin kafir olduklarina dair fetva verdi. (Fetvalar C: 28 S: 530)

Altinci Hadise: Hicri 980 Senesinde Olan Bir Hadise:

Bu senede, Merrakes krallarindan olan Muhammed b. Abdillah es-Sa’di, amcasi Ebu Mervan el-Mu’tasim Billah’a karsi kafir olan portekiz kralindan yardim istedi. Bundan dolayi devrin Maliki alimleri irtidad ettigine dair fetva verdiler. (El-Istiksa c: 2 s: 70)

Yedinci Hadise: Hicri 1226 ile 1233 Seneleri Arasinda Gerceklesen Bir Hadise:

Kafir ordulari bu senelerde tevhid davetini yok etmek icin Necd topraklarina saldirdilar. Islam’a mensub olan kimselerden bazilari da bu kafir ordusuna yardim ettiler. O zamanki Necd alimleri muslumanlara karsi kafirlere yardim eden kimselerin irtidat ettiklerine dair fetva verdiler.

Bu hadiseden dolayi Seyh Suleyman b. Abdillah al’es-Seyh; “Ed-Delail” adinda bir kitap yazdi. Bu kitapta muvahhidlere karsi kafirlere yardim eden muslumanlarin murted olduklarini isbat etti ve bu meseleye dair 21 delil zikretti.

Sekizinci Hadise: Bir Onceki Hadiseden 50 Sene Sonra Gerceklesen Bir Hadise:

Bundan once zikrettigimiz hadiseden 50 sene sonra onun gibi bir hadise daha olmustur. Bunun uzerine Necd alimleri, musriklere yardim edenlerin irtidat ettiklerine dair tekrar fetva verdiler. Bu konu hakkinda Seyh Hamed b. Atik; “Sebiylu’n Necati ve’l Fekaki Min Muvalati’l-Murteddiyn ve Eh-li’l Israk” (Musrikleri ve Murtedleri Dost Edinmekten Kurtulma Yollari) adinda bir kitap yazdi.


Muslumanlara Karsi Kafirlere Yardim Edenler Kafir Olmuslardir!!!

Birinci Suphe
Hatib b. Ebi Beltea Hadisesiyle Ilgili Suphe


Batil ehli, muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin kufur olmadigini ispat etmek icin Hatib b. Ebi Beltea (r.a)’nin, Rasulullah (s.a.s)’in Mekke’ye gelecegini haber vermek icin Mekke musriklerine mektup yazdigi hadiseyi delil gosterdiler.
Bu meseleyle ilgili rivayet soyledir:

Ali (r.a)’den (fetih gazvesinde) soyle dedigi rivayet olunmustur:
“Rasulullah (s.a.s) beni, Zubeyr’i ve Mikdad’i gorevlendirdi ve soyle dedi:
“Hah’da bulunan agaclik yere gidin. Orada bir cariye ve o cariyede bir mektup bulunmaktadir. Onu ondan alin ve bana getirin.”
Ali (r.a) soyle devam etti:
“Hemen atimiza binip agaclik yere hizlica gitmek icin yola ciktik. Oraya varinca cariyeyi bulduk ve ona “mektubu cikart” dedik.
Cariye: “Bende mektup yoktur” dedi. Biz ona: “Eger mektubu cikartmazsan mektubu aramak icin elbiselerini cikartiriz” dedik. Bunun uzerine cariye mektubu sac orgusunun icinden cikartti. Mektubu alarak Rasulullah (s.a.s)’a geldik. Mektubu actigimizda Ebu Beltea’nin oglu olan Hatib’in, Mekke’ de bulunan musriklere Rasulullah (s.a.s)’in (fethetmek uzere) Mekke’ye ciktigini haber verdigi bir mektupla karsilastik.
Bunun uzerine Rasulullah (s.a.s) Hatib b. Ebi Beltea’ya soyle dedi:
“Ey Hatib! Bu nedir?” Hatib (r.a), Rasulullah (s.a.s)’a soyle cevab verdi:
“Ey Allah’in rasulu! Benim hakkimda acele hukum verme. Ben Kureys kabilesine mensup olmayan ancak onlara tabi olan bir kimseyim. Seninle beraber hicret eden muslumanlarin Mekke’de bulunan hanimlarini ve cocuklarini koruyabilecek Kureys’den kafir akrabalari vardir. Benim ise hanimimi ve cocuklarimi koruyabilecek Kureys’den bir akrabam yoktur. Bu nedenle hanimimi ve cocuklarimi korumami saglayacak birsey yapmak istedim. Ben bunu kufur olarak veya dinden irtidat ettigim icin ya da musluman olduktan sonra kufre riza gosterdigim icin yapmadim.” Rasulullah (s.a.s) sahabelerine:
“Bu size dogru soyluyor” dedi. Bunun uzerine Omer b. Hattab (r.a) Rasulullah (s.a.s)’a soyle dedi:
“Ey Allah’in rasulu! Izin ver de bu munafigin kellesini keseyim.”
Bir baska rivayette soyle gecmektedir:
“Ey Allah’in rasulu! Bu adamin kellesini keseyim. Cunku kafir olmustur.”
Bunun uzerine Rasulullah (s.a.s) soyle dedi:
“Hatib Bedir savasina katilmistir. Ey Omer! Ne biliyorsun ki belki Allah Bedir’e katilanlarin kalplerine bakti ve soyle dedi: “Dilediginizi yapin. Ben sizi affettim.” (Buhari, Muslim ve baskalari rivayet ettiler.)
Dalalet, saptirma ve kandirma ehli bu hadiseyi kendilerine delil alarak soyle dediler: “Hatib b. Ebi Beltea Mekke kafirlerine yardim etti. Buna ragmen Rasulullah (s.a.s) onu tekfir etmedi. Bu gosteriyor ki; muslumanlara karsi kafirlere yardim etmek ve onlari desteklemek kufur degildir.

Bu Supheye Cevap: Batil ehlinin kendi iddialarini ispat etmek icin gosterdigi her delil aslinda onlarin soylediklerinin batilligini ve sapikligini gosteren birer delildir. Bu yuzden kendi leyhlerine zannettikleri Hatib b. Ebi Beltea meselesinin aslinda aleyhlerine bir delil oldugunu kendilerine soyle ispatliyorum:

1 - Hatib b. Ebi Beltea hadisesi, muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin kufur oldugunu gosteren apacik bir delildir. Bu hukum, rivayetteki uc yerden anlasilmaktadir.
a) Omer b. Hattab (r.a)’in sozunden...
Omer (r.a) bu rivayetlerin birinde: “Izin ver de bu munafigin kellesini keseyim” demis, bir digerinde: “Ey Allah’in rasulu! Bu adamin kellesini keseyim. Cunku kafir olmustur” demistir. Bu meseleyle ilgili rivayetlerin bir digerinde ise Rasulullah (s.a.s)’in, Hatib (r.a) icin: “Bu Bedr’e katilanlardan degil mi?” diye Omer (r.a)’e sormasi uzerine Omer (r.a): “Evet, Bedr’e katilanlardan idi. Fakat verdigi bu sozu bozmustur. Cunku sana karsi dusmanlarina yardim etti” demistir. Omer (r.a)’in soylemis oldugu sozlerden anlasiliyor ki; hem Omer (r.a)’in inancinda hem de diger sahabelerin inanclarinda muslumanlara karsi kafirlere yardim etmek ve onlari desteklemek kufurdur, Islam’dan irtidattir. Omer b. Hattab (r.a)’in soyledigi bu sozler ancak zahiren kufur gordugu bir amelden dolayidir. Yoksa dusunmeden ya da rastgele soyledigi sozler degildir.
b) Rasulullah (s.a.s)’in Omer (r.a)’e karsi cikmamasindan...
Rasulullah (s.a.s), Omer (r.a)’in soyledigi sozlere ve sahib oldugu inanca karsi cikmadi. Bilakis muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin kufur oldugu inancini dogruladi. Fakat Hatib (r.a)’in ozrunu zikretti. Zira Hatib meselesinde ozel bir durum soz konusuydu.
c) Hatib b. Beltea (r.a)’nin soylemis oldugu sozlerden...
Hatib (r.a) soyle dedi: “Ben bunu kufur olarak veya dinimden irtidat ettigim icin ya da musluman olduktan sonra kufre riza gosterdigim icin yapmadim.” Ebi Ya’la ve Ahmed b. Hanbel’in rivayetinde Hatib b. Ebi Beltea (r.a)’nin soyle dedigi gecmektedir: “Ben bunu Rasulullah (s.a.s)’i kandirmak veya nifaktan dolayi yapmadim. Ustelik ben Allah (c.c)’in, rasulunu muzaffer edecegine ve nurunu tamamlayacagina kesin olarak inaniyordum.” Bir baska rivayette Hatib b. Ebi Beltea (r.a) soyle dedi: “Ey Allah’in rasulu! Allah (c.c)’a yemin ederim ki kalbimdeki iman hic degismedi.” (Mecma-ez Zevaid c: 9 s: 306)
Bu rivayetler gosteriyor ki Hatib b. Ebi Beltea (r.a) da muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin, onlari desteklemenin kufur ve irtidat oldugu, kufre riza demek oldugu, nifak ve Rasulullah (s.a.s)’i kandirmak manasina geldigi inancini tasiyordu. Iste bu sebeble Rasulullah (s.a.s)’a verdigi cevabta yaptigi isin gercegini anlatmak istedi.

2 - Hatib (r.a), dusmanlarina karsi Rasulullah (s.a.s)’a butun gazvelerde hem nefsiyle, hem maliyla, hem diliyle, hem de gorusuyle yardim etti. Bedir savasina ve Hudeybiye’ye katildi. Bedir’e katilanlarin ve Hudeybiye’de beyat edenlerin cennete girecekleri ise kesindir. Ayrica Rasulullah (s.a.s)’a Mekke fethinde de yardim etti. Cunku Mekke’yi fethetmek icin Rasulullah (s.a.s) ve musluman askerleriyle birlikte nefsiyle ve maliyla musriklere karsi bu gazveye katildi. Muslumanlara karsi kafirlere nefsiyle, maliyla ve diliyle asla destek olmadi.

Onun gecmisinin cok iyi oldugunu hayatini bilen herkes bilirdi. Oyleyse Mekke musriklerine Rasulullah (s.a.s)’in Mekke’yi fethetmek icin yola ciktigini haber vermesi, Hatib (r.a)’in muslumanlara karsi kafirleri destekledigi manasina gelmez. Cunku Rasulullah (s.a.s) ile beraber onlara karsi savasacakti ve Rasulullah (s.a.s)’in zafere ulasacagindan suphesi yoktu. Buna ragmen mektup yazdigindan dolayi Omer b. Hattab (r.a) onu nifakla itham etti. Rasulullah (s.a.s) bu amelinden dolayi ona hesap sordu. Hatib (r.a) ise, kendisinin kufre girmedigini ve irtidat etmedigini soyledi. Allah (c.c) da onun hakkinda kiyamete kadar okunacak su ayeti indirdi:

“Ey iman edenler! Benim de dusmanim, sizin de dusmaniniz olanlari dostlar edinmeyin! Siz onlara karsi sevgi gosteriyorsunuz. Oysa onlar size gelen hakki inkar etmislerdir. (Ayrica) Rabbiniz (olan) Allah’a iman etmeniz sebebiyle rasulu ve sizi (yurtlarinizdan) cikariyorlardi. Sayet siz benim yolumda cihad etmek ve benim rizami kazanmak amaciyla ciktinizsa (nasil olur da) onlara karsi hala (icinizde bir) sevgi gizlersiniz. Ve ben, sizin gizlediklerinizi de aciga vurduklarinizi da bilirim. Sizden her kim onu yaparsa, elbette o dogru yoldan sapmis olur.” (Mumtahine: 1)
Butun bunlar gosteriyor ki; muslumanlara karsi kafirlere, nefsiyle veya maliyla veya diliyle veya gorusuyle ya da herhangi birseyle yardim eden kimse Islam dininden cikar, murted olur. Bundan Allah (c.c)’a siginiriz.

3 - Hatib (r.a)’in Mekke musriklerine gonderdigi mektup, muslumanlara karsi kafirlere yardim ve destek kapsamina girmez. Hatib. b. Ebi Beltea (r.a)’nin Mekke musriklerine yazdigi mektup soyleydi:
“Ey Kureys kabilesi! Rasulullah (s.a.s), gece gibi her tarafi kaplayan, sel gibi akan bir orduyla size geliyor. Allah (c.c)’a yemin ederim ki size tek basina bile gelse mutlaka Allah (c.c) ona verdigi sozu yerine getirir ve onu size karsi muzaffer kilar. Siz basinizin caresine bakin. Vesselam.” (El-Fetih c: 7 s: 520, Yahya b. Selam Tefsiri, Suheyli)
Bu mektuptan, Hatib b. Ebi Beltea (r.a)’nin muslumanlara karsi kafirlere yardim ettigi, onlari destekledigi asla anlasilmaz. Fakat Hatib (r.a) yazdigi bu mektupla Rasulullah (s.a.s)’a karsi gelmis ve bundan dolayi buyuk gunah islemistir. Bu gunahini ise Bedir’e katilmasi gibi daha once yapmis oldugu iyi ameller silmistir.

4 - Hatib (r.a), sozkonusu olan bu mektubu, muslumanlara zarar vermeyecegine ve kafirlerin Rasulullah (s.a.s)’in Mekke’ye cikacagindan haberleri olsa bile Allah (c.c)’in mutlaka dinini ve rasulunu musriklere karsi muzaffer kilacagina inanarak yazdi. Bu amelini ise, kendisini kufre veya gunaha sokmayacak bir amele te’vil etmistir. Hatib (r.a) hakkinda rivayet edilen hadiste Hatib (r.a)’in Rasulullah (s.a.s)’a ozur beyan ederek soyle dedigi gecmektedir: “Ben Allah (c.c)’in, rasulunu muzaffer edecegine ve nurunu tamamlayacagina kesin olarak inaniyordum.” Buhari (r.a), Hatib (r.a) hakkindaki rivayeti te’vilciler hakkindaki rivayetler bolumunde zikretmistir. Yani Buhari (r.a), Hatib (r.a)’in yaptigi ameli te’vil ederek yaptigini soylemek istemistir.
Hafiz Ibni Hacer el-Askalani bu hadisin serhinde soyle dedi:
“Hatib (r.a)’in mazereti; bu yaptiginin muslumanlara ve Rasulullah (s.a.s)’a zarar vermeyecegini dusunerek yaptigi tevildir.” (Fethu’l-Bari c: 8 s: 634)
Hatib b. Ebi Beltea (r.a) kafirlere bilgi verirken kafirler icin Rasulullah (s.a.s)’a karsi savaslarinda fayda vermeyecegini dusunerek bunu yapmasi ile fayda verecegini dusunerek yapmasi arasinda buyuk farklar vardir elbette.



Ikinci Suphe:
Ebu Cendel b. Suheyl Hadisesiyle Ilgili Suphe:

Bu konuda suphe olarak ortaya atilan Hudeybiye anlasmasinda vuku bulan Ebu Cendel b. Suheyl kissasi sahih hadis kitaplarinda uzun bir rivayet olarak soyle gecmektedir:
“Suheyl b. Amr (o zaman musrik idi) Rasulullah (s.a.s)’a soyle dedi:
“Senin dinin uzere olsa bile bizden sana birisi gelirse bize iade edeceksin.” Bunun uzerine muslumanlar soyle dediler:
“Subhanallah! Musluman olarak gelen kisi musriklere nasil iade edilir?”
O sirada Ebu Cendel b. Suheyl b. Amr zincirlere baglanmis bir vaziyette onlarin yanina geldi. Ebu Cendel, Mekke’den kacarak muslumanlarin yanina gelmisti. Suheyl onu gorunce Rasulullah (s.a.s)’a soyle dedi:
“Iade edecegin kisilerin ilki iste budur!” Rasulullah (s.a.s) ona soyle dedi:
“Henuz anlasmayi bitirmedik.” Suheyl soyle dedi:
“Eger onu bana iade etmezsen kesinlikle aramizda baris yapabilecegimiz birsey kalmaz.” Rasulullah (s.a.s) Suheyl’e:
“Onu bana bagisla!” dedi. Suheyl:
“Hayir, bagislamam” dedi. Rasulullah (s.a.s) tekrar:
“Onu bagislamani istiyorum” dedi. Suheyl tekrar:
“Hayir, bagislamam” dedi. Bunun uzerine Ebu Cendel soyle dedi:
“Ey muslumanlar toplulugu! Musluman olarak size geldigim halde musriklere mi iade edilecegim? Musriklerin yaninda ne cektigimi (1) gormuyor musunuz?”

Hadisi serifte soyle bir rivayet vardir:
“Rasulullah (s.a.s) Hudeybiye anlasmasini yaptiktan sonra Medine’ye dondu. Kureys’ten, musluman olmus Ebu Basir adinda bir adam Medine’ye geldi. Bunun uzerine Kureys kabilesi onu geri almak icin iki adam gonderdi. Kureysliler Rasulullah (s.a.s)’a: “Aramizdaki anlasma geregi onu bize iade etmen gerekir.” dediler. Bu nedenle Rasulullah Ebu Basir’i Kureys’ten gelen iki musrige teslim etti. Bu iki musrik Ebu Basir’le beraber Ze’l Halife adinda bir yere varinca istirahat etmek ve yanlarinda bulunan hurmadan yemek icin durakladilar. Istirahatte iken Ebu Basir musriklerden birisine: “Ey filan! Vallahi tasidigin kilicin cok guzel oldugunu goruyorum.” dedi. Adam kilicini kinindan cekerek: “Evet. Senin dedigin gibidir. Onu cok kullandim. Cok guzel oldugunu gordum.” dedi. Bunun uzerine Ebu Basir ona soyle dedi: “Gorebilir miyim?” Adam kilici gormesi icin Ebu Basir’e verdi. Ebu Basir kilici eline gecirir gecirmez oldurunceye kadar musrige vurdu. Bunu goren diger musrik ise korkarak Medine’ye geri dondu ve kosarak mescide girdi. Rasulullah (s.a.s) onun halini gorunce: “Bu adam korkunc birsey gormustur.” dedi. Adam Rasulullah (s.a.s)’in yanina geldi ve soyle dedi: “Vallahi! Ebu Basir benim arkadasimi oldurdu, beni de oldurmek istiyor. Ebu Basir Rasulullah (s.a.s)’in yanina geldi ve soyle dedi: “Ey Allah’in nebisi! Sen musriklere verdigin sozu yerine getirdin ve beni onlara iade ettin. Fakat Allah (c.c) beni onlardan kurtardi.” Bunun uzerine Rasulullah (s.a.s) soyle dedi: “Annesinin ondan dolayi cekecegi var. Onunla beraber adamlari olsaydi harp cikarirdi.” Ebu Cendel, Rasulullah (s.a.s)’in sozlerini duyunca kendisini tekrar musriklere iade edecegini anladi. Onun icin hemen Medine’den cikarak sahile geldi. Rivayete gore Ebu Cendel b. Suheyl musriklerin elinden kacarak Ebu Basir’in yanina geldi. Kureys’ten musluman olan herkes Ebu Basir’in yaninda toplanmaya basladi. Boylece Ebu Basir’in etrafinda kalabalik bir grup olustu. Bunlar Kureys’ten Sam’a giden bir kafile duyduklarinda hemen ona saldirip adamlarini oldurur, mallarini ise ganimet olarak alirlardi. Iste bu sebeble Kureys kabilesi Rasulullah (s.a.s)’a haber gonderdi ve akrabalik bagini ileri surerek bu olayi engellemesi icin ona yalvardi. Bunun uzerine Rasulullah (s.a.s) Ebu Basir ve onunla beraber olan muslumanlari Medine’ye cagirdi. Bu sekilde “musriklerin tarafindan musluman olarak Rasulullah (s.a.s)’a gelenlerin iade edilmesi” sarti ortadan kalkti.”

Batil ehli iste bu rivayeti kendilerine delil alarak soyle bir suphe ortaya attilar: “Rasulullah (s.a.s) musluman bir kimseyi kafirlere teslim etti. Bu ise; muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin caiz oldugunu gostermektedir.”

Bu Supheye Cevap: Bu supheye Allah (c.c)’in izniyle soyle cevap veriyorum:

“Ebu Cendel b. Suheyl ve Ebu Basir’le ilgili hadiseler aslinda onlarin leyhlerine degil aleyhlerine olan apacik bir delildir. Soyle ki :

1 - Rasulullah (s.a.s)’in kafirlere bir muslumani iade etmesi Rasulullah (s.a.s)’a has olan birseydir ve ayni seyi bir baskasi yapamaz.
Bu hadisenin Rasulullah (s.a.s)’a has oldugunun delili ise soyledir:
“Enes (r.a)’den soyle rivayet edilmistir: “Rasulullah (s.a.s) Ebu Cendel’i kafirlere iade ettigi zaman sahabeler bunun nedenini Rasulullah (s.a.s)’a sorunca onlara soyle demistir: “Kim bizi terkedip kafirlerin tarafina gecerse Allah (c.c) onu bizden uzaklastirmis demektir. Musriklerden kim musluman olup bize gelmek isterse ve biz de onu kafirlere teslim etmissek elbette ki Allah (c.c) ona bir kurtulus ve cikis yolu acacaktir.” (Muslim)
Rasulullah (s.a.s)’in bu rivayetteki: “Musriklerden kim musluman olup bize gelmek isterse ve biz de onu kafirlere teslim etmissek elbette ki Allah ona bir kurtulus ve cikis yolu acacaktir” sozu gaybden kesin bir haberdir ve ancak vahiyle bilinir. Bu ise, bu durumun Rasulullah (s.a.s)’a has olan bir durum oldugunu, bir baska kimsenin bunu yapamayacagini gosteriyor. Cunku Rasulullah (s.a.s)’tan baska hic kimse kafirlere teslim ettigi kisiyi Allah (c.c)’in kurtarip kurtarmayacagini bilemez.
Bu hadisi delil alarak muslumanlari kafirlere teslim etmenin caiz oldugunu one surenlere Ibn Hazm soyle reddiye yapmistir: “Rasulullah (s.a.s) Hudeybiye anlasmasinin gecerli oldugu surede kendisine musluman olarak gelenlerden sadece dinlerinde ve dunyalarinda fitneye dusmeyeceklerini ve mutlaka kafirlerden kurtulacaklarini Allah (c.c)’in bildirdigi kisileri iade etmistir.” Sonra Ibni Hazm, Enes (r.a)’den rivayet edilen yukaridaki hadisi zikretti ve soyle devam etti: “Allah nebisini vasfederek soyle buyuruyor: “O, hevadan konusmaz. Muhakkak ki o, ancak vahyedilen bir vahiydir.” (Necm: 3-4)
Bu ayetten kesin olarak anlasilan su ki; Rasulullah (s.a.s)’in musriklerin tarafindan musluman olup gelen sonra musriklere iade ettigi kimseye Allah (c.c)’in mutlaka bir kurtulus ve cikis yolu acacagini bildirmesi ona Allah (c.c) tarafindan gelen bir vahiydir ve bu haber mutlaka gerceklesecektir.
Rasulullah (s.a.s)’in boyle bir haber vermesi, musriklerin tarafindan musluman olup gelen kimseye, musriklerin elinden kurtuluncaya kadar gerek dunya ile, gerekse ahiretle ilgili hic bir zarar dokunmayacagini gosterir. Bunun boyle olacagindan hicbir musluman asla suphe etmez.
Boyle gaybi bir bilgiyi ancak Rasulullah (s.a.s) bilebilir. Ondan baska hicbir insan bilemez. Onun icin Hudeybiye anlasmasinda Rasulullah (s.a.s)’in kabul ettigi bu sart (“kafirlerin tarafindan musluman olup gelenler iade edilecektir” sarti) gibi bir sarti hicbir musluman kabul edemez. Kabul etmis olsa bile uygulayamaz. Cunku Rasulullah (s.a.s)’in sahip oldugu vahiyden kaynaklanan gaybi bilgiye sahip degildir.” (El-Ihkam c: 5 s: 26)

Ibni Arabi soyle dedi:
“Hudeybiye anlasmasinda kafirlerin tarafindan musluman olup gelenlerin iade edilmesi sarti sadece Rasulullah (s.a.s)’in kabul edebilecegi bir sarttir. Allah (c.c)’ in boyle bir sarti kabul etmesini ona caiz kilmasinin sebebi; gaybi olarak bir hikmet ve maslahatin oldugunu bilmesidir.
Allah (c.c) Rasulullah (s.a.s)’in bu sarti kabul etmesi sebebiyle bir takim maslahat ve iyi sonuclar meydana getirdi. Boylece bu sartin kabul edilmesi cok faydali oldu. Hatta kafirler, verdigi zarar sebebiyle bu sartin degistirilmesini bizzat kendileri istediler ve bu sarti iptal ettirmek icin aracilar gonderdiler.” (Ahkamu’l Kur’an c: 4 s: 1789)

2 - Rasulullah (s.a.s) Hudeybiye anlasmasinda kosulan sarti kabul edip uygularken; musrikleri korkutan ve onlara saldiran Ebu Basir, Ebu Cendel ve beraberinde bulunanlar gibi kimseleri yok etmek icin veya onlarla savasmak icin asla bir anlasma yapmadi. Ayrica Ebu Basir ve onunla beraber olanlardan beri de olmadi. Bilakis onlari destekledi ve Allah (c.c)’in onlarin sikintilarini giderecegini haber verdi. Onlar icin devamli dua ederdi. Musriklerden beri olmaktan bir an olsun vazgecmedi. Onun yaptigi bir tek sey vardi o da; Mekke musriklerinden musluman olup kendisine gelenleri anlasma geregi Medine’ye almamakti. Fakat bu kimselere karsi musriklere asla yardim etmedi.

3 - Ebu Basir kendisini almak isteyen elciyi oldurmekle Hudeybiye anlasmasinin su iki sartini ihlal etti:

a) Savasmama ve onlardan hickimseyi oldurmeme sartini...
b) Elcinin oldurulmemesi sartini... Oysa milletlerarasi hukukta “elci oldurulmez” kaidesi vardi ve Islam bunu kabul etmekteydi. Ebu Basir boyle yapmasina ragmen Rasulullah (s.a.s) onu kinamadi, ona karsi gelmedi ve bu amelden beri olmadi. Ebu Basir’i teroristlikle ya da devletlerarasi kanunlari bozmakla da suclamadi. Cunku Kureys ile Rasulullah (s.a.s) arasindaki Hudeybiye anlasmasinin sartlari Ebu Basir’i baglamiyordu.

4 - Rasulullah (s.a.s) Kureys’in Ebu Basir’den kacan diger elcisine yardimci olmadi. Muslumanlara Ebu Basir’i tutuklayip Mekke’ye iade etmelerini de emretmedi. Bu meselenin halledilmesini Ebu Basir’le Kureys’e birakti. Butun bunlar Rasulullah (s.a.s)’in muslumanlara karsi kafirlere yardim etmedigini gostermektedir.

5 – Rasulullah (s.a.s) Ebu Basir hakkinda soyle dedi: “Annesinin ondan dolayi cekecegi var. Onunla beraber adamlari olsaydi harp cikarirdi.” Ibni Hacer el-Askalani bu hadis hakkinda soyle dedi: “Bu soz Ebu Basir’in musriklere iade edilmemesi icin kacmasina bir isaretti. Ayrica haberi duyan Mekke muslumanlarinin ona katilmasi icin de bir isaretti.” (Fethu’l Bari c: 5 s: 350)

6 - Ebu Basir, Ebu Cendel ve onlarin durumunda olan muslumanlar Sahil’de toplandilar ve Kureys kafirlerinden her gorduklerini oldurup mallarini ganimet olarak almaya basladilar. Rasulullah (s.a.s) bunlarin yaptiklarini kinamadi ve onlara karsi da gelmedi.

7 - Rasulullah (s.a.s) hicbir zaman Ebu Basir ve onunla beraber olanlari tutuklamak icin anlasma yapmadi veya onlarin aleyhine hicbir zaman hicbir seyle Kureys kafirlerine yardim etmedi.

8 - Rasulullah (s.a.s)’in bu tutumu Ebu Basir ve beraberinde olanlarin Kureys musriklerine karsi yaptiklarina rizasi oldugunu gosterir. Soyle ki:

a) Ebu Basir’i Kureys’in elcisini oldurmesinden dolayi kinamadi ve ona karsi gelmedi. Rasulullah (s.a.s)’in Ebu Basir’in yaptigina rizasi olmasaydi mutlaka onu kinar ve ona karsi gelirdi.
b) Rasulullah (s.a.s)’in Ebu Basir’e: “Annesinin ondan dolayi cekecegi var. Onunla beraber adamlari olsaydi harp cikarirdi.” demesi ondan rizasi oldugunu gosterir. Ibni Hacer el-Askalani’nin bu konudaki sozleri daha once gecmisti.
c) Kureys kafirlerinden cok kisiyi oldurmelerine ve cokca mallarini ganimet almalarina ragmen onlari cagirmadi veya yapmakta olduklarindan onlari nehyetmedi. Sayet onlarin yaptiklarini hatali gorseydi elbette onlari bundan nehyederdi. Rasulullah (s.a.s) onlari bundan nehyetseydi veya yaptiklarinin Islam’a uygun olmadigini kendilerine soyleseydi hic tereddut etmeden bu yaptiklari amele son verirlerdi.
Ebu Basir ve onunla beraber olanlar Kureys kafirlerini oldurdukleri, mallarini ganimet olarak aldiklari halde Rasulullah’in onlari kinamamasi ve yaptiklarinin Islam’a aykiri oldugunu soylememesi onlarin yaptiklarindan razi oldugunu gosterir.

Ibn Hazm soyle dedi:
“Ebu Basir, Ebu Cendel ve onlarla beraber olan muslumanlar Rasulullah (s.a.s)’la baris anlasmasi olan musriklerin kanlarini doktuler ve onlarin mallarini ganimet aldilar. Buna ragmen yaptiklari haram kilinmadi ve bundan dolayi Allah (c.c)’a asi olmus sayilmadilar. Suphesiz ki Rasulullah (s.a.s)’in onlari engellemeye gucu yeterdi. Onlara sadece “yapmayin” demesi yeterliydi. Fakat boyle yapmadi.” (El-Ihkem c: 5 s: 126)
Bu supheye cevabimi Seyh Abdurrahman b. Hasen al’es-Seyh’in guzel sozleriyle bitirecegim. Seyh Abdurrahman b. Hasen al’es-Seyh Ibni Nebhan’a reddiyesinde soyle dedi: “Hangi delile dayanarak cihadin sadece imamin arkasinda yapilabilecegi soylenir? Bu, dine yapilan bir iftiradir ve mu’minlerin yolundan ayrilmaktir. Bu gorusun batilligini gosteren deliller oyle meshurdur ki onlari zikretmek bile gerekmez.
Bu delillerden bazilari soyledir: Cihad emrinin genel olmasi, cihada devamli tesvik eden ve cihadi terketmekten korkutan ayetlerin cok olmasidir. Allah (c.c) soyle buyuruyor:
“Eger Allah insanlardan bir kismini diger bir kismiyla defetmeseydi yeryuzunde fesat cikardi. Fakat Allah, alemlere karsi fazilet sahibidir.” (Bakara: 251)
“Sayet Allah’in insanlarin bazisini bazisiyla defetmesi olmasaydi, manastirlar, kiliseler, havralar ve icinde Allah’in isminin cokca zikredildigi mescidler elbette ki yikilirdi. Allah, dinine yardim edene muhakkak yardim eder. Muhakkak ki Allah Kavi’dir, Aziz’dir.” (Hac: 40)
Her kim Allah (c.c) yolunda cihad yaparsa Allah (c.c)’a itaat etmis ve Allah (c.c)’in onun uzerine farz kildigini yerine getirmis olur. Imam ancak cihad yaparsa imam olur. Bu sebeble “imamsiz cihad olmaz” degil, “cihad etmeyen imam olmaz” demek gerekir.
Bil ki! Hak, senin soylediginin tam aksidir. Senin yazdiginin batilligini ispat eden Kur’an’dan, sunnetten, siyerden ve alimlerin sozlerinden deliller coktur. Normal insanin bilebildigi deliller bile vardir.
Ebu Basir’in kissasini bilen bu meseleyi iyi bilir. Ebu Basir Hudeybiye anlasmasindan sonra Kureys’ten Medine’ye hicret etti. Kureys, Rasulullah (s.a.s)’tan anlasma sartlari geregi Ebu Basir’i kendilerine geri iade etmesini istedi. Rasulullah (s.a.s) Ebu Basir’i onlara iade edince yolda onlardan kacti. Yolda onu almak isteyen Kureys elcilerinin birini oldurdu. Bunun uzerine Rasulullah (s.a.s)’in kendisi hakkinda soyledigi: “Annesinin ondan dolayi cekecegi var. Onunla beraber adamlari olsaydi harp cikarirdi” sozunu duyunca Sahil’e kacti ve onun durumunda olanlarla birlikte Kureys kervanlarina saldirmaya basladi. Kureys’in adamlarini olduruyor, mallarini ise ganimet olarak aliyorlardi. Rasulullah (s.a.s)’tan ayri olarak tek baslarina musriklere savas acmislardi. Cunku Rasulullah (s..a.s) o zaman Kureys musrikleriyle baris anlasmasi yapmisti. Rasulullah (s.a.s) Ebu Basir ve onunla beraber olanlara: “Sizinle beraber olan bir imaminiz olmadigi icin Kureys’e savas acmaniz dogru degildir” diye soyle di mi acaba?
Allah (c.c)’i her turlu noksan sifatlardan tenzih ederim. Cehalet, sahibine ne kadar da cok zarar veriyor. Cehalet ve batil yoluyla hakka karsi cikmaktan Allah (c.c)’a siginirim.” (Ed-Dureru’s-Seniyye c: 8 s: 199- 200)

(1) Ebu Cendel, musrikler tarafindan cok siddetli bir iskenceye tabi tutulmustu.

Muslumanlara Karsi Kafirlere Yardim Edenler Kafir Olmuslardir!!!

Ucuncu Suphe:
Cehalet ve Te’vilden Dolayi Mazeretli Olma Meselesiyle Ilgili Suphe:

Batil ehli muslumanlara karsi kafirlere yardim eden kimse cehaleti veya yaptigi te’vil sebebiyle mazeretli olur mu diye bir soru ortaya atmislardir.

Bu Supheye Cevap: Allah (c.c)’in yardimi ile bu soruya cevap olarak soyle diyorum:

1 - Tagutu reddedip tekfir etmeyen, ona bugz etmeyen, musriklere ve kafirlere dusman olmayan kisinin kafir olduguna dair cok ayet ve sahih hadisler vardir. Bunlardan bazilari soyledir.
Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Andolsun ki her ummete: “Allah’a ibadet edin ve taguttan kacinin” diye (soylemeleri icin) bir rasul gonderdik.” (Nahl: 36)

“Kim tagutu inkar edip Allah’a iman ederse kopmak bilmeyen sapasaglam bir kulpa tutunmustur. Muhakkak ki Allah Semi’dir, Alim’dir.” (Bakara: 256)

“Ibrahim ve beraberinde olanlarda sizler icin guzel bir ornek vardir. Onlar kavimlerine soyle demislerdi: “Biz sizden ve sizin Allah’tan baska taptiklarinizdan uzagiz. Sizi reddettik. Bizimle sizin aranizda, bir olan Allah’a iman edinceye kadar ebedi bir dusmanlik ve kin baslamistir...” (Mumtahine: 4)

Rasulullah (s.a.s) soyle demistir:

“Kim La ilahe illallah der ve Allah (c.c)’tan baska tapilanlari reddederse mali ve kani haram olur.” (Muslim)

2 - Muslumanlara karsi kafirlere yardim etmemek tagutu red ve onu tekfirin asillarindandir. Ibrahim (a.s)’ in hanif dininin ise temellerindendir. Cunku muslumanlara karsi kafirlere yardim etmek iki tehlikeye delalet eder.

a) Muslumanlara karsi yapilmasi gereken dostlugun kalkmasi. Cunku mu’minlerin oldurulmesine ve zelil edilmesine yardimci olan kisinin muslumanlara karsi asla dostlugu olmaz.

b) Kafirlerden beri olmanin kalkmasi. Muslumanlara karsi kafirlere yardim eden kisi kafirlere dostluk gostermis, onlarin yucelmesini istemis, mu’minlerin zelil olmasina karsilik kafirlerin muzaffer olmasini arzulamistir. Boylelikle kafirlerin muslumanlara karsi izzetli olmasini istemistir. Bu ise kafirlere dostluk gostermek ve onlardan beri olmamak demektir.

Bunun icindir ki her kim muslumanlara karsi kafirlere yardim ederse zikrettigimiz bu iki temeli yikmis olur. Bu iki temelde (yani muslumanlara karsi dostluk gostermek ve kafirlerden beri olmak meselesinde) cehalet ve te’vil mazeret degildir.

Ebu Batin Ibni Teymiye’den soyle nakletmistir:

“Yalnizca Allah (c.c)’a ibadet etmek, butun ortaklardan beri olmak, yahudilerden, hristiyanlardan ve musriklerden beri olup onlara dusman olmak, zina, faiz, icki, kumar gibi her musluman tarafindan Islam dininde haramliligi apacik bilinen meseleleri rededen kimse hemen tekfir edilir.(yani cehalet ve te’vil bu konularda mazeret degildir).” (Ed-dureru’s-Seniyye c: 10 s: 372-373)

Seyh Abdullatif b. Abdurrahman, Ibni Teymiye’nin sozlerini soyle acikladi:

“Ibni Teymiye tevhidi ve imani bozan, Rasulullah (s.a.s)’in risaletine zit olan amelleri isleyen kisinin kafir oldugunu, tevbeye cagirdiktan sonra tevbe etmezse oldurulecegini, bu konuda cehaletinin mazeret olmadigini kitaplarinda degisik yerlerde beyan etmistir.” (Minhac’Et-Tesis s: 101, Ed-Dureru’s-Seniye c: 10 s: 432-433)

Bu sozlerden anlasiliyor ki kafirlere bugz etmek, onlara dusmanlik gostermek ve muslumanlara dost olmak tevhidin temellerindendir. Ibni Teymiye’nin dedigi gibi bu temeli bozan tevhidi bozmus olur ve boyle yapan bir kimse cehaleti veya yaptigi te’vili sebebiyle mazeretli sayilmaz.

Seyh Abdurrahman b. Hasan al’es-Seyh soyle demistir:

“Alimler (Allah onlara rahmet etsin) dogru yolda yuruyerek murtedin hukmunu belirtmislerdir. Murtedin hukmunu belirtirlerken onlardan hicbirisi: “Bir kimse sehadeti bozan kufur bir sozu veya kufur bir ameli cehaleti sebebiyle islese kafir olmaz” diye soylememistir.” (Ed-Dureru’s-Seniyye c: 11 s: 478–479)

Bu sozden anlasiliyor ki; muslumanlara karsi kafirlere yardim etmek sahadeti bozan amellerdendir. Buna gore bu konuda ne te’vil ne de cehalet mazerettir. Cunku te’vil cehaletten kaynaklanir.

Seyh Suleyman b. Abdullah soyle dedi:

“Manasini bilmeden, gerektirdigi tevhidi saglamadan, butun sirkleri terketmeden ve tagutu reddedip tekfir etmeden sahadet kelimesini soylemek icma ile sahibine bir fayda saglamaz.” (Teysir’el-Aziz el-Hamid)

Bu sozlerden su anlasilir:

Muslumanlara karsi kafirlere yardim etmek taguta iman etmek demektir. Taguta iman tagutun reddine zittir ve varligi Allah (c.c)’a imani kaldirir. Muhammed b. Abdurrahman’in iki oglu olan Hasan ve Abdullah soyle dediler: “Her kim: “Bu musriklere dusmanlik gostermem” der veya dusmanlik gosterdigi halde onlari tekfir etmez veya: “Kufur ve sirk isleseler, Allah (c.c)’in dinine dusman olsalar bile ‘La ilahe illallah’ diyenler hakkinda kotu bir sey soylemem” der ya da: “ Sirk yuvalarina karsi cikmam” derse iste o kimse musluman degildir. Allah (c.c) boyle kimseler hakkinda soyle buyuruyor: “Bir kismina iman ederiz, bir kismini da inkar ederiz” diyenler ve bunlar (iman ile kufur) arasinda bir yol tutmak isteyenler... (Iste onlar yok mu?) Iste onlar, gercekten kafir olanlardir!” (Nisa: 50-51)

Allah (c.c) musriklere dusman olmayi, onlara karsi cikmayi ve onlari tekfir etmeyi farz kilmistir.” (Ed-Dureru’s-Seniyye c: 10 s: 139)

Seyh Abdurrahman b. Hasan soyle dedi: “Musriklerden uzak durmadiklari ve onlara dusman olmadiklari muddetce muvahhidlerin tevhidi tam olmaz.” (Ed-Dureru’s-Seniyye c: 11 s: 434)

Bu sozlerden su anlasiliyor:

Kim muslumanlara karsi kafirlere yardimci olursa o da onlardan olur. Cunku boyle yapmakla onlara dusmanlik gostermemis ve onlara bugz etmemistir. Bilakis zahiren onlarin zaferini istemis, muslumanlara karsi onlara yardim etmistir. Boyle bir kisinin tekfiri konusunda te’vil ve cehalet mazeret degildir.

Ibni Kayyim soyle dedi:

“Allah (c.c), kafirlere dost olan kimsenin onlardan olacagina hukum verdi. Iman ancak onlardan beri olmakla tamamlanir. Onlarla dost olmak onlardan beri olmaya zittir. Bir seyden beri olmak ile o seye dost olmak ayni anda hic bir zaman bir sahista bulunmaz.” (Ahkamu Ehli’z Zimme c: 1 s: 242)
Imam el-Menavi, Ez-Zemahseri’nin soyle dedigini soyledi:

“Dosta dost olmak ile dosta dusman olana dost olmak birbirine zittir.” (Feydi’l Kadir c: 6 s: 111)
Imam Beydavi tefsirinde soyle dedi:

“Birbirine dusman olanlara ayni anda dost olunmaz."

3 - Ebu Bekir (r.a)’in hilafeti zamaninda murtedlere karsi yapilan savasta sahabelerin murtedlere karsi gosterdigi tavir bizim icin apacik bir delildir. Oysa ki cahil halktan murtedlerle birlikte savasan ve onlari destekleyen kandirilmis kimseler de vardi. Buna ragmen sahabeler bilerek irtidat eden ile cehaletinden veya yaptigi te’vilden dolayi murtedleri destekleyen ve onlarla beraber savasanlarin arasinda bir ayrim yapmadilar. Bu kimselerin hepsi icin oldurulmeleri, tekfir edilmeleri, kadinlarinin cariye ve cocuklarinin ise kole edinilmesi hukmunu verdiler. Ayrica onlardan olen kimselerin cehennemlik olduklarina hukmettiler.

Ebu Bekir (r.a)’in murtedlere takindigi tavir bunu apacik gostermektedir.

Muhammed b. Ebdul Vehhab murtedlerden gerek Museyleme’ye gerek digerlerine tabi olanlar hakkinda soyle dedi:

“Cahil olsalar bile murtedlere tabi olanlara murted hukmu verilmesi konusunda butun alimler ittifak etmislerdir.” (Ed-Dureru’s-Seniyye c: 8 s: 118)

4 - Muslumanlara karsi kafirlere yardim edenlerin kafir olduklarini isbat eden daha once tarihten zikretmis oldugumuz deliller.

Bu olaylardan sunlar anlasilir:

Muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin kufur oldugu hukmu sahislara verilmistir. Cunku bu isi yapan belli sahislardir. Onun icin muslumanlara karsi kafirlere yardim edenlerin arasinda ayrim yapmadan hepsine tek tek kafir hukmu verilmistir. Bu gosteriyor ki bu konuda cehalet ve te’vil mazeret degildir. Ayrim gozetmek gerekseydi yani cehalet ve te’vil mazeret olsaydi boyle bir durumda ayrim yapilmadikca belli sahsa kufur hukmu verilmezdi. Tevbeye cagirmak meselesi de boyledir. Bir kimse hakkinda; “tevbeye cagirilir” denildiginde ona irtidat ve kufur hukmu verilmis olunur. Zira tevbeye ancak belli sahislar cagrilir.

Muslumanlara karsi kafirlere yardim etme konusunda cehalet ve te’vil mazeret olmaz diyen alimlerden bazilari sunlardir:

a) Ibni Kesir, Allah (c.c)’in: “Kalplerinde hastalik olanlarin: “Bize bir kotuluk isabet etmesinden korkuyoruz” diyerek onlara kostuklarini gorursun...” (Maide: 52) ayetini soyle acikladi. “Kalplerinde hastalik olanlar” sozunden kastedilenler; kalplerinde sek, suphe ve nifak olanlardir.

“Onlara kostuklarini gorursun” sozunden kasit ise; batinen ve zahiren kafirlere karsi dostluk ve sevgi gostermek icin kosuyorlar demektir.

“Bize bir kotuluk isabet etmesinden korkuyoruz” diyerek...” sozunden kasit; onlarin kafir kimseleri hem zahiren hem batinen dost edinmeleri ve onlara sevgi gostermeleri, kafirlerin muslumanlara karsi zafer elde etmeleri durumunda onlara gosterdikleri dostlugun kendilerine fayda verecegini ummalari sebebiyledir. Bu kimseler kafirlere karsi sevgi gostermelerini iste bu sekilde te’vil etmislerdir.” (Ibni Kesir Tefsiri c: 1 s: 69)

b) Seyh Suleyman b. Abdullah al’es-Seyh ile Seyh Hamd b. Atik, musrikler Necd diyarina saldirdiklari zaman Necd ve sehirlerinde bulunanlardan bazi kimseler musriklere yardim ettikleri icin o kimselerin kufur ve irtidatlarina dair fetva verdiler. Bu kimselerin cehalet ve te’villerini ise mazeret gormediler ve bu konuda her biri birer kitab yazdilar.

c) Ahmet Sakir Islam diyarinda muslumanlara karsi ingilizlere yardim eden muslumanlarin irtidadi konusunda fetva vererek soyle dedi:

“Ister az, ister cok olsun herhangi bir yardimla Ingilizlere yardim etmek acikca irtidata girmektir. Bu ise apacik bir kufurdur. Bu konuda cehalet, tevil ve hic bir mazeret fayda vermez.” (Kelimetu’l Hak s: 136)

Bu alimlerin isimlerinin zikredilmesi bu konuda gorus sahibi olan baska alimlerin olmadigini gostermez. Iyice bilinsin ki bunlardan baska daha cok alim vardir ve bu meselede alimler arasinda ihtilaf yoktur.

5) Muslumanlara karsi kafirlere yardim etme konusunda cehalet veya te’vilin mazeret oldugunu soyleyenlere son olarak sunu deriz:

“Bu konuda delil getirmeniz gerekir. Cunku bu soylediginiz sey asla ve am olan hukme ziddir.”

* Bu supheye benzer tehlikeli bir suphe daha ileri surulmektedir. O da; “muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin kufur olabilmesi icin islenen amele kalben inanilmasi gerektigi suphesidir.”

Boyle soylemek Kur’an’i Kerim’e, sahih sunnete, sahabelere ve onlara tabi olanlarin imanina ziddir. Bu inanc butun selefi salih alimlerinin tekfir ettigi murcienin asiri gidenlerinden olan cehmiye taifesinin inancindan daha bozuktur.

Hukum, islenen amele ve zahire bagli oldugu halde hukmu itikade baglamak murcienin asiri taifesi olan cehmiyenin pis ve sapik inancidir. Bu inancin batilligina delalet eden Kuran-i Kerim’den cok ayetler, sahih sunetten cok hadisler, sahabe sozlerinden ve ona tabi olan alimlerin sozlerinden cok deliller vardir. Bu delillerin bazilarini bu kitapta zikrettik. Bazilarini da hatirlatma babinda simdi zikredecegiz.

Bedir gazvesinde Abbas (r.a) ve bazi muslumanlar musriklerin safinda onlarin sayisini cogalttiklarinda Rasulullah (s.a.s) kafirlerle beraber savasa katilanlarin inanclarini arastirmamistir veya yaptiklarina inanip inanmadiklarini sormamistir. Bilakis onlarin hukumlerini zahiri amellerine gore vermis, hatta Abbas (r.a)’ a soyle demistir:

“Senin hakkinda zahirine gore hukum verecegim. Sen bize savas acan, saldiran kafirlerin askerleriyle beraber idin. Yani zahiren bize karsiydin...”

* Zamanimizda da bunun benzeri tehlikeli bir suphe tagut alimleri ve onlarin dalkavuklari tarafindan yayilmaktadir. Bu kimselere gore; muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin kufur olabilmesi icin Islam’in sevilmemesi veya kafirlerin dininin sevilmesi sebebiyle yardim ediliyor olmasi gerekir. Sayet boyle bir sebeb olmaksizin kafirlere yardim yapiliyorsa bu durumda kufur olmaz. Iste bu gorus hem naslara zittir hem de apacik sekilde batildir.
Oysa Allah (c.c) bu konuda soyle buyuruyor:

“Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir.” (Maide: 51)

Bu ayette verilen hukum islenen fiile baglanmistir. O fiil ise kafirleri dost edinmek (tevelli)dir. Tevelli ise gorunen (zahiri) bir fiildir. Bu sebeble hukmu inanca veya ondan sayilan bir meseleye ya da kufurleri sebebiyle Islam’a bugzetmek gibi sebeblere baglamak Allah (c.c)’in ayette verdigi hukme zittir ve onu Allah (c.c)’in baglamadigi bir seye baglamaktir.

Ayrica bu konuda alimlerin, hukmu zahire gore verdiklerini gosteren sozleri coktur. Alimlerin hepsi icma ile bu meseledeki hukmu itikade baglamamislardir. Ve bu ameli yapana: “Senin inancin nedir?” diye sormamislardir. Hatta muslumanlara karsi, Islam’a bugzettikleri veya kafirlerin kufru icin veya fasit bir inanctan dolayi degil, iyi bir niyetle kuvvetli olan kafirlere yardim etseler yine de icma ile kufre girerler.

Seyh Muhammed b. Abdulvahhab soyle diyor:

“Soyle bir sey farz edelim: Musluman bir hakimin (Suudi Arabistan’in) bati ahalisine mallari ve topraklari konusunda buyuk bir zulum yapmasi halinde oranin ahalisi bu hakimin zulmunden, topraklarini istila etmesinden ve saldirilarindan ancak frenk kafirlerinden yardim istemekle kurtulabileceklerine inanirlar ve boylece onlardan yardim isterlerse, frenk kafirleri de yardim etmek icin kendilerine: “Hem dininiz, hem de dunyaniz konusunda biz sizinle beraberiz, hak sizinle beraberdir, zalim musluman hakimin dini batildir, sizin dininiz ise haktir” demelerini ve gece gunduz devamli bu hal uzere olmalarini onlara sart kosarlarsa, onlar da kendilerinin Islam’i terketmediklerini, o kimselerin dinine girmediklerini, sadece baslarina gelen buyuk zulmu ortadan kaldirmak icin zahiren bu sarti kabul ettiklerini soyleyecek olurlarsa acaba bu kimselerin murted olacaklarindan hangi musluman suphe eder? Elbette hicbir musluman suphe etmez. Cunku onlar, musluman hakimin dininin hak din oldugunu bildikleri halde onun batil oldugunu, frenk kafirlerinin dinlerinin batil oldugunu bildikleri halde onun hak oldugunu soylediler.” (Tarihi Necd s: 267)

Kafirlerden yardim isteyenlerin niyetleri zalim sultandan zulmu kaldirmaktir. Fakat kafirlerden yardim isterken onlari ovmeleri ve kafirlere; “siz adaletlisiniz, sizde hayir coktur, siz demokratiksiniz (demokrasi zamanimizde frenk dinidir)” diye soylemeleri sebebiyle alimlerin icma ile tekfir edildiler. Muhammed b. Abdulvahhab bir baska yerde soyle diyor:

Sam ahalisi (Muaviye ve baglilari) Ali(r.a.)’a karsi geldikleri icin Ali (r.a)’nin asiri giderek kendisini ilahlastirmalari ve boylece sirk kosmalari sebebiyle yaktigi kimseleri savunurlar, mudafaa ederler ve onlarla birlik olup Ali (r.a)’a karsi savasirlarsa, bu yaptiklari sebebiyle bunlarin kufre gireceklerinde acaba hangi sahabe suphe eder? Osman (r.a)’i oldurenlere kisas uygulansin diye Ali (r.a)’yi ilahlastiranlarin tarafina gecen ve onlarin inandiklari gibi inanmayan, hatta inanclarina karsi cikan buna ragmen Ali (r.a) ile savasmak icin onlarla birlik olan kimselerin yaptiklari bu amel sebebiyle kufre girdikleri konusunda acaba hangi sahabe suphe eder? Elbette hic bir sahabe bu konuda supheye dusmez.

Bu ornegi cok iyi dusun! Zira bu, fitnecilerin butun attiklari supheleri ortadan kaldirir. Bundan ise ancak Allah (c.c)’in fitneye dusmesini diledigi kisiler ibret almazlar.” (Tarihi Necd s: 338)


Dorduncu Suphe:
Kafirlere Yardim Iki Kisimdir Suphesi:


Muslumanlari kandirmak, aldatmak ve meseleyi saptirmak icin atilan suphelerden bir tanesi de muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin iki turlu oldugu suphesidir.

Bu supheyi ortaya atan kimseler, muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin iki turde oldugunu soylediler:

1 - Kufur Olan Yardim: Bu; muslumanlara karsi kafirlere, kafirlerin kufurleri ve muslumanlarin Islam’i sebebiyle muslumanlara karsi yardim etmektir.

2 - Kufur Olmayip Mubah Olan Hatta Yapilmasi Gereken Yardim: Bu ise; kafirlere zulmeden muslumanlara karsi adaleti yerine getirmek icin kafirlere yardim etmektir.

Bu Supheye Cevap: Gecersiz olan bu supheye de Allah (c.c)’in yardimi ile soyle cevap veriyorum:

1 - Muslumanlara karsi kafirlere yardim etmeyi bu sekilde iki kisma ayiran kimse; ser’i hicbir delile dayanmayan, selefi salihin yapmadigi bir seyi kendi kafasindan uydurarak suphe olarak ortaya atan bir kimsedir.

2 - Muslumanlara karsi kafirlere yardim etme meselesini iki kisma ayiran kimse tipki Allah (c.c)’in seriati disinda bir seriate (taguta) muhakeme olunmasinin hukmu kendisine sorulan ve bu konuda soyle diyen kimseye gibidir:
“Bu mesele iki kisimdir.

a) Sayet bu kimse Allah (c.c)’tan baskasina ibadet etmek niyetiyle Allah (c.c)’in seriati disinda bir seriate (taguta) muhakeme olursa kafir olur.

b) Sayet Allah (c.c)’tan baskasina ibadet etme niyeti olmaksizin Allah (c.c)’in seriati disinda bir seriate (taguta) muhakeme olursa bu ise mubahtir.

Her musluman bilmelidir ki muslumanlara karsi kafirlere yardim etmek Allah (c.c)’in seriati disinda bir seriate (taguta) muhakeme olmak gibidir. Boyle yapan kimse, niyeti her ne olursa olsun kafir olur.

Allah (c.c) bu konu hakkinda soyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanlari dostler edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir. Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez. Kalplerinde hastalik olanlarin: “Bize bir kotuluk isabet etmesinden korkuyoruz” diyerek onlara kostuklarini gorursun. Umulur ki Allah, katindan bir fetih veya bir emir getirir de onlar nefislerinde gizledikleri seyden dolayi pisman olurlar.” (Maide: 51-52)

Allah (c.c) bu ayette kafirlere yardim eden kimselerin yardim etme sebeblerinin ilerde baslarina bir eziyet gelmesinden cekinmeleri oldugunu soylemistir. Bu kimseler buna ragmen kafir olmuslardir. Ayette kafirlere yardim edip destek olmanin sebebinin kafirlerin kufru oldugunu zikretmemistir.

3 - Bu supheyi ortaya atan kimsenin soyledigi her iki gorus de batil olup Islam’a uygun degildir. Bunu su sekilde isbatlayacagim:

A) Bu goruslerden birincisini ortaya atmak, yani; muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin kufur olma sebebinin sadece kafirlerin kufru ve muslumanlarin ise Islam’i nedeniyle oldugunu soylemek apacik bir sekilde batildir.

Bunun sebebi soyledir:

a) Bir soz veya amelle olmasa bile zaten kafire kufurleri sebebiyle meyletmek bizatihi kufurdur.

b) Bu gorus, daha once apacik bir sekilde bir kismini zikrettigimiz Kuran ve sahih sunnete zit olan bir gorustur. Zira ayetlerde kufur sebebinin sadece kafirleri dost edinme oldugu belirtilmistir. Yani kafirlere yardim (tevelli), her ne sebeble gerceklesirse gerceklessin, gerceklestigi anda kufur olur. Sayet bu dostluk,kafirlerin kufurleri sebebiyle gosterilmisse bu durumda iki kat kufur islenmis olunur. Bu kufrun temeli ise kafirleri sevmeye dayanir, kafirlere yardima dayanmaz.

c) Bu gorus, Islam tarihinde olmus ve hakkinda Islam alimlerinin fetva verdigi sabit olaylara ziddir. Cunku tarihte sirf kafirlerin kufurleri sebebiyle muslumanlara karsi kafirlere yardim eden olmamistir. Muslumanlara karsi kafirlere yardim eden bir kimse, bunu ya onlardan korktugu icin ya da mevki makam, mal elde etmek icin yapmistir. Buna ragmen o zaman ki Islam alimleri boyle yapan bir kimsenin kafir oldugunda ittifak etmislerdir.

Bunu daha iyi anlamak icin Ibni Teymiye’nin muslumanlara karsi tatarlara yardim edenler hakkinda verdigi fetvayi oku!

Bu fetvada; boyle yapan kisinin ikrah altinda oldugunu soylese bile irtidadina hukum vermistir. (Fetvalar c: 28 s: 539, El Furug c: 9 s: 163)

Ayrica Suleyman al’es-Seyh ile Seyh Hamd b. Atik’in; “kafirlere bugz etmesine ve muslumanlari sevmesine ragmen muslumanlara karsi musriklere yardim edenlerin hakkindaki” fetvalarini oku. Bu kitapta bunlara degindik.

d) Islam alimleri muslumanlara karsi kafirlere yardim etmenin bizatihi kufur oldugu konusunda ittifak etmislerdir. Bu konudaki yardimin kufur olabilmesi icin kafirlerin kufrunden dolayi olmasi sartini hic bir alim soylememistir. Daha once naklettigimiz gibi bazi alimler kafirlere bugz etse ve muslumanlari sevse bile muslumanlara karsi kafirlere yardim edenin kafir olacagina hukum verdiler.

Seyh Muhammed b. Abdulvahhab soyle dedi:

“Salih muslumani sirk kostugu veya sirk kosmayip sirf muslumanlara karsi musriklere yardim ettigi icin tekfir eden delillerin Allah (c.c)’in kelami, Rasulullah (s.a.s)’in sunneti ve butun alimlerin sozlerinde cokca oldugunu bilin.” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 10 S: 8)

Seyh Abdullatif b. Abdurrahman soyle dedi:

“Kisi sirki sevmeyip ona bugz edebilir, tevhidi de sevebilir. Buna ragmen musriklerden beri olmamasi ve tevhid ehlini dost edinip onlara yardimci olmamasi sebebiyle akidesi bozulur. Boylece heva ve hevesine tabi olmus, Islam’i bozulmus, sirke girmis ve tevhidin bazi asil ve kollarini terketmis olur. Bu terk ettigi asil ve kollar olmaksizin kendisinden razi oldugu ve sectigi imana sahip olmasi asla mumkun olmaz. Bu kimse Allah (c.c) icin sevmedigi, Allah (c.c) icin bugz etmedigi ve Allah (c.c) icin dusmanlik gostermedigi muddetce tevhidi dosdogru olarak yerine getirmis olmaz. Bu hukumlerin hepsi La ilahe illallah’in manasindan anlasilmaktadir.” (Ed-Dureru’s-Seniyye c: 8 s: 396)

Seyh Hamd b. Atik soyle dedi:

“Muslumanlara karsi musriklere yardim etmek, muslumanlarin gizli hallerini onlara soylemek veya musrikleri dille savunmak ya da bulunduklari duruma riza gostermek kufur olan amellerdendir. Muslumanlardan kim ikrah durumu olmadigi halde kafirlere bugzetse ve muslumanlari sevse bile bunlardan herhangi birisini yaparsa murted olur.”

(Ed-Difa an Ehli’s-Sunne ve’l-Etba s: 31)

B) Bu goruslerden ikincisini ortaya atmak yani; kafirlere zulmeden muslumanlara karsi adaleti yerine getirmek icin kafirlere yardim etmek mubahtir, hatta vaciptir seklinde soylemek de apacik batildir. Bu iddia su yonlerden batildir;

a) Anlasmali veya zimmi bir kafiri ugradigi zulumden kurtarmak icin bir muslumanin Islam seriatine gore yardim etmesi Islam’da mesrudur ve boyle yapmasini ona islam emretmistir. Fakat hicbir alim bu yardimi muslumanlara karsi kafirleri desteklemek olarak isimlendirmemis ve bu sekilde vasiflandirmamistir. Bu sebeble her kim muslumanlar tarafindan zulme ugrayan anlasmali ya da zimmi olan bir kafiri ugradigi zulumden kurtarmaya calismayi, muslumanlara karsi kafirlere yardim etmek olarak isimlendirirse iste o kimse insanlarin en cahilidir.

b) Bir musluman tarafindan zulme ugrayan antlasmali veya zimmi bir kafirin hakkini o muslumandan ancak bir musluman alabilir. Bu sebeble kafir kimsenin, hakkini kendisi veya bir baska kafir yardimi ile almasi caiz degildir. Cunku kafir her zaman muslumandan daha dusuk mertebelidir ve muslumanin hukmu altindadir. Eger kafir hakkini kendi eliyle veya baska kafirin yardimiyla muslumandan alacak olursa iste o zaman muslumandan daha ustun konuma gelir. Halbuki Allah (c.c) muslumanin kafirden daha ustun olduguna hukum vermistir.

Son olarak soyle diyorum:

Rabbimiz bizi Islam dinine yardim eden, Allah (c.c)’i ve mu’minleri veli edinenlerden eylesin. Butun tagutlardan ve onlarin yardimcilarindan beri olanlardan kilsin. Allah (c.c) yolunda sehit olmamizi nasib etsin. Allah (c.c) yolunda ileriye giden, geriye donmeyen ve sabirli olanlardan kilsin. Bizi nebiler, siddiklar, sehitler ve salihlerle beraber hasretsin.

Son duamiz sudur ki; Alemlerin rabbi olan Allah (c.c)’a hamd olsun. Nebisi Muahmmed’e, ahalisine, sahabesine ve kiyamete kadar ona tabi olanlara salat ve selam olsun.

Muslumanlara Karsi Kafirlere Yardim Edenler Kafir Olmuslardir!!!


MEZHEP ALIMLERININ ICTIHADLARINDAN


Hanefi Alimlerinin Gorusleri

a) Ahmet b. Ali Er-Razi Ebu Bekir el-Cessas soyle dedi:

“Allah (c.c) soyle buyuruyor:


“Ey iman edenler! Eger kufru imana tercih ediyorlarsa babalarinizi ve kardeslerinizi dostlar edinmeyiniz. Sizden her kim onlari dost edinirse iste onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Tevbe: 23)

Allah (c.c), bu ayetle kafirleri dost edinmelerini, onlardan yardim istemelerini, kontrolu onlarin eline vermelerini mu’minlere yasaklamis, hatta babalari veya kardesleri olsalar bile onlardan beri olmalarini, onlari yuceltmemelerini, onlara saygi gostermemelerini kendilerine farz kilmistir. Allah (c.c)’in muminlere boyle emirler vermesi, onlari munafiklardan ayirmak icindir. Cunku munafiklar kafirleri dost edinir, onlari yuceltir, onlarla karsilasmalarinda kendilerine saygi gosterir, velayeti onlara verir ve onlarin goruslerine itibar ederler. Iste bu sebeble Allah (c.c) mu’minlere emrettigi amellerle, onlari munafiklardan ayiracak bir fark kildi ve her kim kafirlere destek olur, onlari dost edinir, onlardan beri olmaz, onlari yuceltmeyi terketmezse o kimsenin kendi nefsine zulmettigini ve Allah (c.c)’in cezasini hakettigini bildirdi.” (Ahkamu’l Kur’an c: 3 s: 130)

Imam Cessas baska bir yerde soyle dedi:

“Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Ancak onlara (karsi) takiyye uygulamaniz mustesnadir.” (Ali Imran: 28)

Yani olumden veya herhangi bir uzvunuzun telef olmasindan korkarsaniz, inanmaksizin onlara karsi zahiren dostluk gosterebilirsiniz. Iste bu ayetin zahiri manasi boyledir ve alimlerin cogu bu gorustedirler.
Abdullah b. Muahmmed b. Ishak el-Meruzi bize, Hasan b. Ebi’r-rabi el-Curcani’nin soyle dedigini soyledi:

“Abdurrezzak bize, Muammer’in Katade’den Allah (c.c)’in: “Mu’minler mu’minleri birakip da kafirleri veliler edinmesinler. Kim boyle yaparsa Allah’la arasinda bir baglantisi kalmamistir. Ancak onlara (karsi) takiyye uygulamaniz mustesnadir. Allah kendisine karsi (gelmekten) sizi sakindiriyor. Donus Allah’adir.” (Ali Imran: 28) ayeti hakkinda soyle haber verdigini soyledi:

“Bir mu’minin kafir bir kimseyi din konusunda dost edinmesi helal degildir. Allah (c.c)’in: “Ancak onlara (karsi) takiyye uygulamaniz mustesnadir” sozu; “ancak aranizda bir akrabalik bagi olursa kafirlere silai rahim yapabilirsiniz” manasindadir. Ayetteki “takiyye” kafir akarabalara silai rahim yapmak olarak aciklanmistir. Ayrica bu ayet, takiyye halinde sadece zahiren kufur islemenin caiz oldugunu gosterir. (Ahkamu’l Kur’an c: 1 s: 16)

b) Abdullah Ebu’l Bereket En-Nesefi soyle dedi:

“Din dusmanlarina dostluk gostermeyi yasaklayan su ayet indi: “Ey iman edenler yahudi ve hristiyanlari dostlar edinmeyin!” (Maide: 51)
Yani onlara yardim ederek, onlardan yardim isteyerek onlari kendinize kardes edinmeyin! Mu’minlerle hasir nesir oldugunuz gibi onlarla hasir nesir olmayin, onlara dostluk gostermeyin! Allah (c.c) sonra bu yasagin sebebini bildirerek soyle buyurdu: “Onlar birbirlerinin dostudurlar.” (Maide: 51)

Yani onlar birbirlerinin dostudurlar ve hepsi mu’ minlere dusmandirlar. Bu ayet kufrun tek millet olduguna bir delildir.

Allah (c.c) ayetin devaminda soyle buyuruyor:

“Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir.” (Maide: 51)

Yani onlarin toplumundan olur ve onlarin hukmunu alir. Bu ayet Islam dinine tabi olmayanlardan uzak durulmasi gerektigini israrla ve siddetle emrediyor. llah (c.c) bu ayeti soyle bitiriyor: “Muhakkak ki Allah, zalim kavme hidayet etmez” Yani kafirleri dost edinerek nefsine zulmedenlere dogru yolu gostermez.” (Nesefi Tefsiri c: 1 s: 287)

c) Kadi Muhammed Ebu’s-Suud El-Imadi soyle dedi:

“Allah (c.c)’in: “Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir.” (Maide: 51) ayetinin hukmu: “Onlar birbirlerinin dostudurlar” (Maide: 51) ayetinin sebebine binaendir. Cunku onlarin sadece birbirlerinin dostu olmalari hukmu, onlardan baskalarinin onlarla dost olmalari halinde o kimselerin de kendilerinden olmasini gerektirir. Zira ayni dine baglilik dostlugu gerektirir. Iste bu sebeble kafirleri dost edinenler mu’minlerden degil, ancak dost edindikleri kafirlerden olurlar. Bu ayet kalben olmasa bile kafirlere dostluk gosterilmemesi gerektigini bildirmektedir. Allah (c.c)’in: “Muhakkak ki Allah, zalim kavme hidayet etmez” sozu kafirleri dost edinenlerin onlardan oldugunu apacik gostermektedir. Ayetin manasi soyledir: “Allah (c.c) kafirleri dost edinenleri imana hidayet etmez, onlari kendi halleriyle basbasa birakir. Bu yuzden de mutlaka kufre ve sapikliga duserler.” (Ebu’s-Suud Tefsiri c: 3 s: 48)


Maliki Alimlerinin Gorusleri

a) Ebu Abdullah el-Kurtubi soyle dedi:

“Allah (c.c)’in: “Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir.” (Maide: 51) ayetinin manasi sudur: "Kim muslumanlara karsi kafirleri desteklerse hukmu onlarin hukmu gibidir, yani murdet olmustur. Bir musluman murted oldugunda, diger muslumana mirasci olamaz. Kafirleri destekleyen ise Ibni Ubey b. Selul idi. Bu ayetin hukum kiyamete kadar bakidir ve kafirlere dostlugu kesen kesin bir hukumdur.” (Kurtubi Tefsiri c: 6 s: 217)

b) Imam el-Berzeli’nin “El-kada” kitabinda soyle gecmektedir:

“Muslumanlarin emiri olan Yusuf b. Tasfiyn Ellemtuni, Sibilya hakimi olan Ibni Abbad el-Endulisi’nin muslumanlara karsi yardim istemek icin kafirlere yazmis oldugu mektubla ilgili hukme dair zamanindaki alimlerden fetva istemistir. Zamanindaki butun alimler boyle yapmasi sebebiyle onun irtidat edip kafir olduguna dair hukum verdiler. Bu olay yaklasik hicri 480 senesinde gerceklesmistir.” (El Istiksa Liahbar Duvel El-Magrip El-aksa c: 2 s: 75)

c) Hicri 984 senesinde buna benzer bir hadise daha ceryan etmistir. Merrakis hakimi olan Muhammed b. Abdullah es-Sadi, musluman olan amcasi Ebu Mervan el-Mutasim Billah’a karsi kafir olan Portekiz kralindan yardim istedi. Kafirden muslumana karsi yardim istediginden dolayi o zamanin butun Maliki alimleri onun kufrune ve irtidadina hukmettiler. (El Istiksa Liahbar Duvel el-Magrip el-Aksa c:2 s:70)

d) Meshur buyuk bir alim olan Ebu Abdullah Ahmed b. Muhammed Seyh Allis diye bilinen alime soyle bir soru soruldu:

“Kafirler bir musluman ulkesini isgal ettiklerinde hicret etmeyip orada kalan muslumanin hukmu nedir?” Bu alim kendisine sorulan soruya uzunca bir cevap verdi. Cevabinda soyle gecmektedir:

“Islam’in aziz oldugu ilk yillarda sirk olan boyle bir dostluk yoktu. Kafirlere gosterilen bu dostluk ancak yuzlerce sene sonra Islam imamlarinin ve muctehidlerinin ortadan kalktigi zamanda vuku bulmustur. Bu sebeble Islam muctehidleri bu meselenin hukmune hic deginmemislerdir. Bu tur dostluk hicri 500 yilinda ve ondan sonra mel’un olan hristiyanlarin (Allah onlari yok etsin) Sikilya adasini istila etmesiyle vuku bulmustur.” (Fethu’l Aliy El-Malik c: 1 s: 375)

e) Fas alimlerinden olan Ebu el-Hasan Ali b. Abdusselam et-Tesavvuli’ye cihat cagrisina icabet etmeyip Fransizlara muslumanlarin haberini veren, bazen hristiyanlarla birlikte muslumanlara karsi savasa katilan Cezayir’deki bazi kabilelerin hukmu hakkinda soruldu. O soyle cevap verdi: “Vasfettiginiz kisilerle aynen kafirlerle savasildigi gibi savasilir. Cunku kafirlerle dost olan kimseler aynen onlar gibi kafir olurlar. Zira Allah (c.c) bu konuda soyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanlari dostlar edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir. Muhakkak ki Allah, zalim kavme hidayet etmez.” (Maide: 51)

Kafirlere meyletmemeleri, muslumanlara karsi onlari desteklememeleri ve muslumanlarin haberini onlara ulastirmamalari sartiyla cihad cagrisina icabet etmeyecek olurlarsa bu durumda onlara sadece bagiye taifesi gibi savas acilir.” (Ecvibet et-Tesevvuli Ala Meseil el- Emir Abdulkadir el-Cezairi s: 21)


Safii Alimlerinin Gorusleri

a) Abdullah b. Omer el-Beydavi soyle demistir:

“Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir.” (Maide: 51) ayetinin manasi soyledir: “Sizden kim onlarla dost olursa o kisi onlarin toplumundan olmus olur.”

Bu ayet kafirlerden uzak dumayi siddetle emrediyor. Tipki Rasulullah (s.a.s)’in: “Muslumanlar ile kafirlerin atesi birlesmez” dedigi gibi.... Kafirlere, ancak munafik olanlar dostluk gosterirler. Allah (c.c) bu konu hakkinda soyle buyuruyor: “Muhakkak ki Allah, zalim kavme hidayet etmez.” (Maide: 51) Burada kafirleri dost edinmeleri veya muslumanlarin dusmanlarina dostluk gosterebileceklerine inanmalari sebebiyle nefislerine zulmedenler kastedilmektedir.” (Beydavi Tefsiri c: 2 s: 334)

b) Hafiz Ibni Kesir soyle dedi:

“Allah (c.c), muslumanlari birakip kafirlere sevgi gostermeleri suretiyle onlari dost edinmelerini mu’min kullarina yasaklamis, daha sonra boyle yapan kimseleri soyle tehdit etmistir: “Kim boyle yaparsa Allah’la arasinda bir baglantisi kalmamistir...” (Ali Imran: 28) Yani Allah (c.c) yasakladigi halde yine de mu’minleri birakip kafirleri dost edinenler Allah (c.c)’tan beri olmus olurlar.” (Ibni Kesir Tefsiri c: 1 s: 358)

c) Ibni Hacer El-Askalani Ibni Omer (r.a)’in asagidaki hadisini soyle aciklamistir:

“Ibni Omer (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in soyle dedigi rivayet edilmistir: “Eger bir kavme bir azab isabet edecek olursa bu azab onlarin hepsine isabet eder. Sonra da kiyamet gununde herbiri yaptigi amellere gore hesap verirler” Bu hadisten soyle bir hukum cikar: “Kafirlerin ve zalimlerin bulundugu yerden uzaklasmak gerekir. Zira onlarin arasinda ikamet etmek nefsi tehlikeye atmak demektir. Tabi ki bu, onlara yardim edilmedigi ve onlarin amellerine riza gosterilmedigi taktirde boyledir. Onlara yardim edildigi veya amellerine riza gosterildigi taktirde onlardan olunur.” (Feth’ul Bari c: 13 s: 61)


Hanbeli Alimlerinin Gorusleri

a) Ibni Teymiyye soyle dedi:

“Asker emirlerinden veya bunlardan baska her kim tatarlarin safina gecerse iste o kimse tipki onlarin hukmunu alir. Onlar Islam seriatinden her ne kadar uzaklasip irtidat etmislerse o kimse de aynen onlar gibi irtidat etmistir. Sahabeler zamaninda namaz kilan, oruc tutan ve musluman cemaate savas acmayan bir topluluga sirf zekat vermemeleri sebebiyle sahabeler murted hukmu vermislerdir. Buna gore Allah (c.c) ve rasulunun dusmanlariyla beraber muslumanlara karsi carpisan ve muslumanlari olduren kimselere nasil davranirlardi acaba?” (Fetvalar c:28 s: 530)

Ibni Teymiye bir baska yerde soyle diyor:

“Allah (c.c) kitap ehlini kotuleyerek soyle buyuruyor: “Israil ogullarindan inkar edenlere Davud ve Meryem oglu Isa diliyle lanet edilmistir. Iste bu, isyan etmeleri ve haddi asmalarindandir. Yaptiklari kotuluklerden birbirlerini sakindirmazlardi. Yaptiklari ne kotu idi. Onlardan cogunun kufredenleri dost edindiklerini gorursun. Nefislerinin kendilerine sundugu sey ne kotudur! Allah onlara gazab etmistir. Onlar azabta temellidirler. Eger Allah’a, nebiye ve ona indirilene iman etmis olsalardi, onlari dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan cogu fasiklardir.” (Maide: 78-81)

Allah (c.c) bu ayetlerde Allah (c.c)’a, nebisine ve ona inen seylere imanin, kafirlere dost olmamayi gerektirdigini bildirmektedir. Eger onlar dost edinilirlerse iste o zaman iman yok olur (Iktidau’s Sirat el-Mustakim c: 1 s: 221)

Ibni Teymiyye bir baska yerde soyle diyor:

“Allah (c.c), onun gibi baska ayetlerde de soyle buyuruyor: “Onlardan cogunun kufredenleri dost edindiklerini gorursun. Nefislerinin kendilerine sundugu sey ne kotudur! Allah onlara gazab etmistir. Onlar azabta temellidirler. Eger Allah’a, nebiye ve ona indirilene iman etmis olsalardi, onlari dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan cogu fasiklardir.” (Maide: 80-81)

Allah (c.c) bu ayette sart cumlesi kullanmistir. Kosulan sart gerceklesecek olursa mesrut (kendisi icin sart kosulan) da gerceklesir. Eger sart gerceklesmeyecek olursa mesrut da gerceklesmez. Zira Allah (c.c) soyle buyuruyor: “Eger Allah’a, nebiye ve ona indirilene iman etmis olsalardi, onlari dostlar edinmezlerdi.” (Maide: 81) Bu ayet, ayette zikredilen imanin, kafirleri dost edinmeye zit oldugunu apacik bir sekilde gostermektedir. Cunku bir kalpte gercek iman ile kafirleri dost edinme bir arada bulunamaz. Ayet yahudi ve hristiyanlari dost edinen kisinin Allah (c.c)’a, nebisine ve ona inen seylere geregi sekliyle iman etmedigini ortaya koyuyor. Allah (c.c)’in asagidaki su sozu de buna benzemektedir:

“Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanlari dostlar edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir. Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez.” (Maide: 51)

Allah (c.c) onceki ayetlerde hristiyan ve yahudileri dost edinenlerin mu’min olmadiklarini haber vermisti. Bu ayette ise onlari dost edinenlerin, onlardan olacagini bildiriyor. Kur’an ayetleri birbirini dogrular.” (Fetvalar c: 7 s: 17)

b) El Amir Billah el-Abbasi kitabindan naklen Ibnil Kayyim soyle dedi:

“Allah (c.c), mu’minlerle yahudi ve hiristiyanlarin arasindaki dostlugu keserek onlari dost edinenlerin onlardan olacagini bildirmistir. Sozunde en dogru olan Allah (c.c) bu konuda soyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanlari dostlar edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir. Muhakkak ki Allah, zalim kavme hidayet etmez.” (Maide: 51)

Allah (c.c), onlari dost edinenlerin kalblerinde hastalik bulundugunu, bu hastaligin hem aklin hem de dinin bozulmasina sebep oldugunu bildirerek soyle buyuruyor:

“Kalplerinde hastalik olanlarin; “bize bir kotuluk isabet etmesinden korkuyoruz” diyerek onlara kostukllarini gorursun. Umulur ki Allah, katindan bir fetih veya bir emir getirir de onlar nefislerinde gizledikleri seyden dolayi pisman olurlar.”(Maide: 52)

Allah (c.c) bundan sonraki ayette: “Iman edenler derler ki: “Sizinle beraber olduklarina dair butun gucleriyle Allah’a yemin edenler bunlar midir?” Onlarin amelleri bosa cikmis ve husrana ugrayanlardan olmuslardir.” (Maide: 53) buyurarak hristiyan ve yahudileri dost edinen kimsenin butun amellerinin bosa ciktigini haber vermis ve boylece mu’minleri dikkatli olmaya sevketmistir.” (Ahkamu Ehli’z Zimme c: 1 s: 233-234)

Ibni Kayyim bir baska yerde soyle dedi:

“Allah (c.c), kafirleri (yahudi ve hristiyanari ) dost edinen kimsenin onlardan olacagina ve imanin ancak onlardan beri olmakla gerceklesecegine hukum vermistir. Dostluk beri olmanin ziddidir. Ikisi ayni anda hicbir zaman birarada bulunmaz. Bir kisiyi dost edinmek onu aziz kilmak demektir. O halde kafiri zelil etmekle onu dost edinmek ayni anda asla gerceklesmez.” (Ahkamu Ehli’z Zimme c: 1 s: 242)

Bir baska yerde soyle diyor:

“Allah (c.c)’in hukmunden daha iyi bir hukum yoktur. Allah (c.c) yahudi ve hiristiyanlari dost edinenin onlardan olacagina hukum vermistir. Allah (c.c) bu konuda soyle buyuruyor: “Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir.” (Maide: 51) (Ahkamu Ehli’z Zimme c: 1 s: 195)

c) Muhammed b. Abdul Vehhab (10) Islam’i bozan meseleler hakkinda soyle dedi:

“Islam’i bozan sekizinci mesele: Muslumanlara karsi kafirleri desteklemek ve onlara yardim etmektir. Bunun delili ise Allah (c.c)’in su ayetidir: “Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanlari dostlar edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir. Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez.” (Maide: 51) Ed-Dureru’s-Seniye c: 10 s: 92)

Bir baska yerde soyle diyor:

“Insan Allah (c.c)’i birleyip butun sirkleri terketse bile musriklere dusman olmadigi ve onlara dusman oldugunu ve de bugz ettigini apacik bir sekilde soylemedigi muddetce dini ve Islam’i asla sahih olmaz. Allah (c.c) bununla ilgili olarak soyle buyuruyor:

“Allah’a ve ahiret gunune inanan bir kavmi, babalari, ogullari, kardesleri yahut akrabalari olsalar bile Allah’a ve rasulune dusman olanlara sevgi gosteriyor bulamazsin. Iste bunlarin kalblerinde (Allah) imani yazdi ve O’ndan bir ruh ile onlari destekledi. Onlari, altlarindan irmaklar akan cennete sokacaktir; (oyle ki onlar) sonsuza dek oradadirlar. Allah onlardan razi olmustur, onlar da O’ndan razi olmuslardir. Iste bunlar Allah’in hizbidirler. Iyi bilin ki! Muhakkak ki kurtulusa erecek olanlar Allah’in hizbidir.” (Mucadele 22) (Ed-Dureru’s-Seniye c: 8 s: 113)

Bir baska yerde soyle diyor: “Ister sirk kossun, isterse sirk kosmasin muvahhidlere karsi musriklerle beraber olan salih muslumani tekfir eden Kuran’dan, sunnetten ve alimlerin sozlerinden cokca deliller vardir.” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 10 s:
cool.gif


Bir baska yerde soyle diyor: “Kufre riza kufurdur. Butun alimler bunu aciklamistir. Kafirlere dostluk gostemek de ayni sekilde kufurdur.” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 10 S: 38)

Hanbeli olan Necd alimlerinin bu konuda yazilmis cokca kitap, risale ve fetvalari vardir. Bunlardan bazilari soyledir:

1 - Seyh Suleyman b. Abdullah b. Seyh Muhammed b. Abdulvehhab soyle dedi:

“Allah (c.c) sana rahmet etsin. Insan musriklere ve dinlerine bugzetmesine ragmen, onlardan korkmasi, onlari idare etmek istemesi, onlarin serlerini defetmek icin zahiren musriklerin dinini kabul ettigini gostermesi neticesinde velev ki Islam dinini ve muslumanlari seviyor olsun yine de onlar gibi kafir olur. Hatta sadece kafirlerin dinlerini zahiren kabul ettigini gosterse bile yine de kafir olur. Islam diyarinda olmasina ragmen kafirlerin itaatine giren, batil olan dinleri kabul etttigini gosteren, onlarin dinlerine maliyla ve gucuyle yardimci olan, mu’minlerle dost olmayip kafirlerle dost olan, tevhid ve ehlinin askeri iken sirk ve sirk ehlinin askerlerinden olan kisinin durumu acaba nasil olur? Hic bir musluman onun Allah (c.c) ve rasulunun en siddetli dusmani oldugunda suphe etmez.

Ancak ikrah altinda olan haric. Musrikler tarafindan tutuklanan ve ikrah altinda olan kisi, kendisine kufur olan seylerden; “sunu soyle, bunu yap, eger yapmazsan, soylemezsen seni oldururuz” diye soylendigi veya onlarin istediklerini verinceye kadar siddetli iskenceye tabi tutuldugu zaman, iste bu durumdayken kalbi imanla dolu oldugu halde musriklerin istedigini diliyle kabul edebilir.

Kufur kelimesini saka yoluyla soyleyen kisinin kufre gireceginde butun alimler icma etmislerdir. Acaba korktugundan dolayi ve dunya metai elde etmek icin kufur isleyen kisinin durumu nasil olur? (Elbette daha kafirdir.)

Simdi Allah’in yardim ve destegiyle soyledigim hukumlerin bazi delillerini zikredecegim.” (Sonra 21 delil zikretmistir) (Ed-Delail Kitabinin Basinda, Ed-Dureru’s-Seniye c: 8 s: 121)

Bir baska yerde soyle diyor: “Allah (c.c) muminlere yahudi ve hristiyanlari dost edinmelerini yasakladi ve kim onlari dost edinirse onlardan olacagini bildirdi. Bu hukum mecusileri ve putperesleri de dost edinenlerin onlar gibi olacagini gosterir.” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 8 s: 127)

Bir baska yerde soyle diyor: “Allah (c.c) soyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Benim de dusmanim, sizin de dusmaniniz olanlari dostlar edinmeyin! Siz onlara karsi sevgi gosteriyorsunuz. Oysa onlar size gelen hakki inkar etmislerdir. (Ayrica) Rabbiniz (olan) Allah’a iman etmeniz sebebiyle rasulu ve sizi (yurtlarinizdan) cikariyorlardi. Sayet siz benim yolumda cihad etmek ve benim rizami kazanmak amaciyla ciktinizsa (nasil olur da) onlara karsi hala (icinizde bir) sevgi gizlersiniz. Ve ben, sizin gizlediklerinizi de aciga vurduklarinizi da bilirim. Sizden her kim onu yaparsa, elbette o dogru yoldan sapmis olur.” (Mumtahine: 1)

Allah (c.c) bu ayette akrabalari ve arkadaslari olsa bile Allah (c.c)’in dusmanlarini dost edinen kimsenin dogru yoldan ayrildigini ve sapik yola dustugunu bildirmistir. Her kim boyle yapan kimsenin dogru yolda oldugunu ve sapik yola dusmedigini iddia ederse iste o kimse Allah (c.c)’i yalanlamis olur. Her kim de Allah (c.c)’i yalanlarsa iste o kimse kafir olur. Ayrica Allah (c.c)’in haram kildigi kafirleri dost edinme amelini helal kilmistir. O halde her kim Allah (c.c)’in haramini helal kilarsa iste o kimse kafir olur.” (Ed-Dureru’s Seniye c: 8 s: 141)

2 - Seyh Muhammed b. Ahmed El-Hifzi soyle dedi:

“Buyuk gunahlardan daha buyuk ve daha cok tehlikeli olan meselelerden bazilari soyledir: Her kim kafirleri dost edinmeye riza gosterir veya onlarla dost olmaya karar verir ya da nefsiyle, maliyla veya diliyle onlara yardimci olursa iste bu kimse buyuk gunahlardan daha buyuk olan en buyuk sucu islemistir. Allah (c.c) bir muslumanin oldurulmesine bir kelimeyle bile olsa yardim eden kisinin siddetli cezaya ugrayacagini bildirmistir. Durum boyle iken Islam’a ve muslumanlara karsi savasanlara yardim eden kisinin durumu nasil olur acaba?” Sonra sozlerinin devaminda soyle dedi: “Bahsedilen bu meselelerde ikrah durumu soz konusu olmazsa sayet, bu meselelerin her biri kisinin imanini zedeler Islamini da yok eder. Bundan tevbe etmeyip inad eden kisi Islam’dan irtidat etmis sayilir. Gizlice yapan ise dinde nifak islemistir.” (Ed-Dureru’s Seniye c: 8 s: 257)

3 - Seyh Abdurrahman b. Hasan soyle dedi:

“Tevhidi bozan meselelerin en buyugu uc tanedir: ucuncusu: Musriklere karsi dostluk gostermek, onlara meyletmek, onlara elle, dille veya malla yardimci olmak. Allah (c.c)’in: “O halde kesinlikle kafirlere arka olma.” (Kasas: 86) ayetinde buyurdugu gibi... Allah (c.c) bir baska ayette soyle buyuruyor: “Muhakkak ki Allah, sizinle din konusunda savasan, sizi yurtlarinizdan cikaran ve cikarilmaniza yardim eden kimseleri dost edinmenizi size yasaklar. Her kim onlari dost edinirse iste onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Mumtahine: 9)

Allah (c.c)’in bu sozu Islam ummetinden olan mu’ minleredir. Ey bu hitabi duyan kimse! Bu hitaba gore durumunun ne oldugunu ve bu ayetin hukmunun neresinde oldugunu iyice bir dusun!” (El-Mevrid el-Adebu’z-Zulal s: 237-238)

Bir baska yerde soyle diyor: “Yasakladigi amelleri isleyen ve boylece muvahhidlerin yolundan baska bil yol tutan kimse hakkinda Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Onlardan cogunun kufredenleri dost edindiklerini gorursun. Nefislerinin kendilerine sundugu sey ne kotudur! Allah onlara gazab etmistir. Onlar azabta temellidirler.” (Maide: 80)

Allah (c.c) bu ayette kafirlere dostluk gosterenleri kotulemekte ve onlarin Allah (c.c)’in gazabini ve de cehennemde sonsuza kadar kalmayi hakkettiklerini bildirmektedir. Bunu iki sekilde tekid etmistir. Sonra ise kafirleri dost edinmenin Allah (c.c)’a, nebisine ve nebisine inenlere iman etmeye zit oldugunu bildirmistir. Bu ayete benzer soyle bir ayet vardir:

“Munafiklara, gercekte kendileri icin aci verici bir azab oldugunu mujdele! Mu’minlerden baska kafirleri dostlar edinen o kimseler onlarin yaninda izzet (guc ve seref) mi ariyorlar? Suphesiz ki butun izzet sadece Allah’indir. Allah size kitapta: “Allah’ in ayetlerinin inkar edildigini veya onlarla alay edildigini isittiginiz zaman onlar bundan baska bir soze dalincaya kadar onlarla oturmayin. (Boyle yaparsaniz) elbette siz de onlar gibi olursunuz” diye bir hukum indirdi. Muhakkak ki Allah munafiklari ve kafirleri cehennemde biraraya toplayacaktir.”(Nisa: 138-140) (Ed-Dureru’s Seniye c: 8 s: 173)
Bir baska yerde soyle diyor:

“Zikrettigim ayetlerin benzeri baska ayetlerde Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Benim de dusmanim, sizin de dusmaniniz olanlari dostlar edinmeyin! Siz onlara karsi sevgi gosteriyorsunuz. Oysa onlar size gelen hakki inkar etmislerdir. (Ayrica) Rabbiniz (olan) Allah’a iman etmeniz sebebiyle rasulu ve sizi (yurtlarinizdan) cikariyorlardi. Sayet siz benim yolumda cihad etmek ve benim rizami kazanmak amaciyla ciktinizsa (nasil olur da) onlara karsi hala (icinizde bir) sevgi gizlersiniz. Ve ben, sizin gizlediklerinizi de aciga vurduklarinizi da bilirim. Sizden her kim onu yaparsa, elbette o dogru yoldan sapmis olur. ” (Mumtahine: 1)

“Ey iman edenler! Sizden once kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun edinenler ile kafirleri dostlar edinmeyin! Eger mu’min iseniz Allah’tan sakinin!” (Maide: 57)

Allah (c.c) bu ayetlerden once soyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanlari dostlar edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir. Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez.” (Maide: 51)

Bu ayetler ve bunlar gibileri, bu gunahin ne kadar buyuk oldugunu gostermekte, ayrica bu gunahi isleyene zalim sifati vermektedir. Bunlar ve benzeri ayetleri dusunen kimseler bu amelleri isleyen kimsenin Islam milletinden irtidat ettigini apacik bir sekilde anlar.” (Ed-Dureru’s Seniye c: 8 s: 188)
Bir baska yerde soyle diyor:

“Allah (c.c) sirkten ve musriklerden beri olunmasini, onlarin tekfir edilerek onlara dusman olunmasini, onlara bugz edilmesini ve onlara karsi cihad edilmesini farz kilmistir. Buna ragmen:

“Zulmedenler kendilerine soylenen sozu baska bir sozle degistirdiler...” (Bakara: 59) ayetinde buyurdugu uzere kafirleri dost edindiler, onlara yardimci oldular, mu’minlere karsi onlari desteklediler, onlardan yardim istediler ve onlar icin muminlere bugz edip sovduler. Bu amellerin hepsi Islam’a zittir ve Islam’i bozmaktadir. Kitap ve sunnette bu hukme delalet eden degisik deliller vardir. Islam alimleri bu hukmu tefsir, fikih ve baska Islami kitaplarda zikretmislerdir.

Buna ragmen bazi kimseler, bunlari hala musluman saymakta, onlarin Islam dinini terketmediklerini zannetmektedirler. Bu sasilacak bir durum degildir. Cunku Kuran’i Kerim boyle dusunen (yani; kafirleri dost edinilse bile yine de musluman kalinacagini sanan) kimselerin olacagini bildirmistir.

Allah (c.c) bu konuyla ilgili olarak soyle buyuruyor:

“(Allah) bir gruba hidayet etti, bir grubun uzerine de sapiklik hak oldu. Muhakkak ki onlar Allah’i birakip seytanlari dostlar edindiler. Boylece kendilerinin dogru yolda oldugunu saniyorlar.” (Araf: 30) (Ed-Dureru’s-Seniye c: 8 s: 190)

4 - Seyh Abdullatif b. Abdurrahman b. Hasan soyle dedi:

“Kuran’i Kerim’de kafirleri dost edinmeyi siddetle yasaklayan ayetler vardir. Bu gosteriyor ki temellerin temeli olan tevhid, Allah (c.c)’in dusmanlarina karsi savasmadikca ve onlardan beri olmadikca asla sabit, dogru ve saglam olmaz. Yine temellerin temeli olan tevhid, Allah (c.c)’in dusmanlarina bugz etmek ve onlari kotulemek suretiyle Allah (c.c)’a yaklasilmadikca asla saglam ve sabit olmaz.
Allah (c.c) dostlugun sadece mu’minlerin arasinda olmasi gerektigini ve kafirlerin ise ancak birbirlerinin dostu oldugunu bildirdikten sonra soyle buyuruyor:

“...Eger siz, onu yapmazsaniz yeryuzunde bir fitne ve buyuk bir fesad olur.” (Enfal: 73)

Ayette gecen fitne sirkten baskasi degildir. Buyuk fesad ise tevhidin, Islam’in ve bunlarla birlikte Allah (c.c)’in Kur’an’da verdigi kesin hukumlerin ve duzenin bozulmasidir...”

(Kafirleri dost edinmeyi yasaklayan ayetleri ziktettikten sonra) sozlerine soyle devam etti:

“...Nefsine ogut vermek isteyen kisi bu ayetleri iyice dusunsun ve bu ayetlerin tefsiri icin alimlerin sozlerini arastirsin. Sonra insanlarin bugun icine dustukleri duruma iyice bir baksin! Eger Allah (c.c), dogruyu gormesi icin onu muvaffak kilacak olursa, boylece kafirlere karsi cihadi terkeden, onlarin ayiplarina susan, onlara daima baris gosteren kimsenin bu ayetin hukmune girdigini acikca gorur. Hal boyleyken Islam diyarina hakim olmalari icin onlara yardimci olan, onlari oven, onlarin muslumanlardan daha adaletli oldugunu soyleyen, oturma yeri olarak onlarin diyarini secen, onlarin velayetine girmeyi tercih eden ve onlarin muzaffer olmalarini arzulayan kisinin durumu nasil olur acaba? Elbette bu, ittifakla apacik bir sekilde Islam’dan irtidat etmektir.

Allah (c.c) bu konuda soyle buyuruyor:

“Kim imani inkar ederse, onun ameli bosa gitmis ve ahirette husrana ugramis olur.” (Maide: 5) (Ed-Dureru’s-Seniye c: 8 s: 324-326)

Bir baska yerde soyle diyor: “Kafirleri yuceltmek ve onlara saygi gostermek mertebelidir. En buyuk mertebe; onlarin sanini yuceltmek, Islam’a ve muslumanlara karsi onlara yardimci olmak ve sahip olduklari kufur ideolojiyi ve sapik dinlerini dogrulamaktir. Bu ve bunlar gibi olan seyleri yapmak kufurdur, kisiyi Islam’dan kufre dondurur. Bunlardan daha asagi olan ve muslumani kafir yapmayan mertebeler vardir. Bunlardan bazilari; kufre kadar ulasmayan basit meselelerde onlara saygi gostermek, kufur olmayan yazilari yazmalari icin murekkeb vermek v.b. gibi.” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 8 s: 360)
Bir baska yerde soyle diyor:

“Imaninizi ve tevhidinizi koruyacak, kufur ve sirk ehline meyletmekten sizi kurtaracak amelleri kuvvetli ve siddetli bir sekilde butun gucunuzu kullanarak islemeye calisin...” (Kafirleri dost edinmeyi yasaklayan birkac ayet zikrettikten sonra) sozlerine soyle devam etti:

Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Sizden once kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun edinenler ile kafirleri dost edinmeyin! Eger mu’min iseniz Allah’ tan sakinin!” (Maide: 57)

Allah (c.c)’in bu ayetteki: “Eger mu’min iseniz Allah’tan sakinin!” sozune dikkat et! Bu ayetteki “eger” sozu sart edatidir. Bunun manasi soyledir: “Her kim kafirleri dost edinirse iste o kimse mu’min degildir.” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 8 s: 288)

Bir baska yerde soyle diyor: “Allah (c.c)’a en cok yaklastiracak amel; Allah (c.c)’ in dusmani olan musriklere karsi gelmek, onlara bugzetmek, dusmanlik gostermek ve onlarla cihad etmektir. Ancak bunlar yapildiginda mu’minlerin birakilip kafirlerin dost edinilmesi durumundan kurtulunur. Zikrettigimiz onlara karsi yapilmasi gereken bu davranislardan ne kadari terkedilirse onlar o kadar dost edinilmis olunur.


Oyleyse Islam’i temelden sokecek ve onu yikacak seylere karsi cok dikkatli olun!

Allah (c.c) bu konuda soyle buyuruyor;

“Ey iman edenler! Sizden once kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun edinenler ile kafirleri dost edinmeyin! Eger mu’min iseniz Allah’ tan sakinin!” (Maide: 57)

Bu ayet gosteriyor ki; kafirleri dost edinmek imani yok eder. Kur’an’da bu ayete benzer cok ayetler vardir.” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 9 s: 24)

Bir baska yerde soyle diyor: “Kisi sirki sevmeyip tevhidi sevebilir. Fakat buna ragmen musriklerden beri olmadigi, muvahhidleri dost edinmeyip onlara yardim etmedigi icin tevhidi bozulur. Boyle yapan bir kimse heva ve hevesine tabi olmustur. Boylece dinini yikan, dinde insa ettigini yok eden amelleri islemistir. Oyle ki musriklerden beri olmadigi ve muvahhidleri dost edinmeyip onlara yardim etmedigi icin tevhidin onsuz olmayacagi bazi temelleri yikmis, Allah (c.c)’in sevdigini sevmedigi, Allah (c.c)’in bugzettigine bugzetmedigi yani; dostlugu ve dusmanligi kendisini en guzel bir sekilde yaratan icin olmadigi icin O’nun razi oldugu imani bozmustur. Zira bu, Lailahe illallah’in manasi ve onun gerektirdigidir.” (Ed-Dureru’s-Seniye c:8 s: 396)

5 - Seyh Hamed b. Atik soyle dedi:

“Bir musluman sirk ehline dost olur ve onlara boyun egerse dininden irtidat eder. Kur’an ve sunnet bu hukme apacik bir sekilde delalet etmektedir. Allah (c.c)’in asagidaki sozlerini dikkatle oku!

“Muhakkak ki, kendilerine hidayet belli olduktan sonra gerisin geri eski (kufur) hallerine donen kimseleri seytan (boyle yapmaya) tesvik etmis ve onlari uzun emellere suruklemistir.” (Muhammed: 25)

“Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanlari dostlar edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir. Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez.” (Maide: 51)

Allah size kitapta: “Allah’in ayetlerinin inkar edildigini veya onlarla alay edildigini isittiginiz zaman onlar bundan baska bir soze dalincaya kadar onlarla oturmayin. (Boyle yaparsaniz) elbette siz de onlar gibi olursunuz” diye bir hukum indirdi. Muhakkak ki Allah munafiklari ve kafirleri cehennemde biraraya toplayacaktir.” (Nisa: 140)

Kuran’i Kerim’de buna benzer cok deliller vardir.” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 9 s: 263)

Bir baska yerde soyle diyor: “Muslumanlara karsi musriklere yardim etmek, muslumanlarin gizli hallerini onlara soylemek veya musrikleri dille savunmak ya da bulunduklari duruma riza gostermek kufur olan amellerdir. Muslumanlardan her kim bunlardan herhangi birisini ikrah altinda olmaksizin yaparsa, kafirlere bugzediyor ve muslumanlari seviyor olsa bile murted olur.” (Ed-Difa an Ehli’s Sunne s: 31)
Bir baska yerde soyle diyor:

“Kafirlere zahiren riza gostermenin uc durumu vardir. (Birinci durumu soyledikten sonra) soyle dedi: Ikinci durum: Kafirlerin hukmu altinda olmadigi, hatta batinen onlara karsi oldugu halde mal, mevki, vatan veya cocuklari icin ya da ileride olacak olaylardan korktuklari icin zahiren onlara itaat eden kimseler murted olurlar. Onlarin, kafirleri batinen sevmiyor olmalari kendilerine hicbir fayda vermez.” (Sebiylu’n-Necati ve’l-Fekek s: 89)

6 - Seyh Abdullah b. Abdullatif’e kafirlere karsi muvalat ile tevelli arasindaki farkin ne oldugu soruldu. Bu soruya soyle cevap verdi:

“Tevelli Islam milletinden cikartan bir kufurdur. Bu soyle olur; kafirleri mudafa etmek, malla, bedenle veya fikirle muslumanlara karsi onlara yardim etmektir. Muvalat ise kufur degil, buyuk gunahlardandir. Tipki kafirlere yazi yazmalari icin murekkeb sunmak, yazmalari icin kalem acmak veya onlara tebessum etmek veya ellerinden dusen kirbaci yerden alip onlara vermek gibi...” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 8 s: 422)

Bir baska yerde soyle diyor: “Her kim muslumanlara karsi herhangi bir seyle kafirlere yardimci olursa, iste o kimse apacik bir sekilde murted olup Islam milletinden cikmis olur.” (Ed-Dureru’s-Seniye c:10 s: 429)

Seyh Abdullah b. Abdullatif, Cezirat’ul Arap ve Umman ahalisine, hristiyanlara dost olmaktan onlari sakindiran ve onlara karsi cihadi tesvik eden uzun bir mektup yazdi. Bu mektupta soyle gecmektedir: “Islam’i bilmek, onun hukumlerini tatbik etmek ve onun disindaki butun dinlerden beri olmak Kur’an ayetlerinin ve sahih hadislerin geregidir. Buna ragmen zamanimizda musluman olduklarini iddia edenlerin butun bunlardan uzak durduklarini gormekteyiz. Iste bu tavir insanlarin cogunu oyle bir hale getirdi ki kufur milletinden nefret etmediler, onlara karsi cihadi terkettiler, hatta kafirlerin itaati altina girip onlara meylettiler. Boylece dinlerini bozmayi dunyalarinin islahina tercih ettiler. Kur’an’i gece gunduz okuduklari, onunla ders yaptiklari halde icindeki emir ve yasaklari terkettiler. Suphesiz ki bu amel Islam irtidadinin en buyugudur ve Islam milletinden baska bir millete katilmak, hristiyan milletine girmektir. (Bundan Allah’a siginiriz.) Sanki fetret doneminde yasayan ya da kendisine rasullerin tebliginin nurundan herhangi birsey ulasmayan bir kavmin durumuna dustunuz. Yoksa Allah (c.c)’ in su ayetlerini unuttunuz mu?

“Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanlari dostlar edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlari dost edinirse, suphesiz o da onlardandir. Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez.” (Maide: 51)

“Onlardan cogunun kufredenleri dost edindiklerini gorursun. Nefislerinin kendilerine sundugu sey ne kotudur! Allah onlara gazab etmistir. Onlar azabta temellidirler. Eger Allah’a, nebiye ve ona indirilene iman etmis olsalardi, onlari dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan cogu fasiklardir.” (Maide: 80-81)

“(Ey Muhammed!) kendi millet (ve din)lerine tabi olmadigin muddetce yahudi ve hristiyanlar senden (hicbir zaman) razi olmazlar. (Onlara) de ki: “Muhakkak ki yalniz Allah’in gosterdigi yol dogru yoldur.” (Ey Muhammed!) Sana ilim geldikten sonra eger onlarin hevalarina uyarsan senin icin Allah’ tan baska ne bir veli (dost) ve ne de bir yardimci vardir.” (Bakara: 120)

Biliniz ki kafirlerin velayeti altina girmek, onlarin milletine tabi olmak Islam milletinden ayrilmaktir.

Allah (c.c) baska ayetlerde soyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Sizden once kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun edinenler ile kafirleri dostlar edinmeyin! Eger mu’min iseniz Allah’ tan sakinin! Namaza cagirdiginizda, onu alay ve oyun edinirler. Iste bu, onlarin akletmeyen bir kavim olmalarindandir.” (Maide: 57-58)

“Munafiklara, gercekte kendileri icin aci verici bir azab oldugunu mujdele! Mu’minlerden baska kafirleri dostlar edinen o kimseler onlarin yaninda izzet (guc ve seref) mi ariyorlar? Suphesiz ki butun izzet sadece Allah’indir. Allah size kitapta: “Allah’in ayetlerinin inkar edildigini veya onlarla alay edildigini isittiginiz zaman onlar bundan baska bir soze dalincaya kadar onlarla oturmayin. (Boyle yaparsaniz) elbette siz de onlar gibi olursunuz” diye bir hukum indirdi. Muhakkak ki Allah munafiklari ve kafirleri cehennemde biraraya toplayacaktir.” (Nisa: 138-140)

“Ey iman edenler! Siz (mu’minler)den baskasini sirdas edinmeyin. (Zira) onlar size kotuluk vermekten geri durmazlar. Sizin sikintiya dusmenizi de arzularlar. (Oyle ki) onlarin kinleri agizlarindan tasmaktadir. Kalplerinde gizledikleri (kin) ise cok daha buyuktur. Eger aklediyorsaniz (ibret alasiniz diye) ayetleri size acikladik.” (Ali Imran: 118)

Kafirleri dost edinmeyi, onlarin itaati altina girmeyi yasaklayan cok ayetler vardir....” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 8 s: 11-12)

Devaminda soyle diyor: “Sizin topraginiza yerlesen, kendilerinin itaati altina girmenizi isteyen mel’un hristiyan taifesi hakkinda Allah (c.c) soyle buyuruyor:

“Dogrusu: “Muhakkak ki Allah, ucun ucuncusudur” diyenler kufre girmislerdir. Bir tek olan ilahtan baska ilah yoktur. Sayet soylediklerinden vazgecmezlerse onlardan inkar edenlere muhakkak can yakici bir azab dokunacaktir.” (Maide: 73)

“Dogrusu; “muhakkak ki Allah, Meryem oglu Mesih’tir” diyenler kufre girmistir...” (Maide: 72) (Daha baska ayetler zikrettikten sonra) sozlerine soyle devam etti:

“...Bu ayetlerdeki sakindirma ve yasaklamalardan daha siddetlisi var midir acaba? Selim fitrata sahip olan, duyabilen ve gorebilen bir kisi bu ayetleri okuduktan sonra bu mesele hakkinda suphe eder mi hic? Bunlardan ancak dunya metaini isteyen ve ahireti unutan kimse suphe eder ve bunlarin aksini iddia eder. Iste boyle kimselere itibar edilmez onem verilmez. Cunku boyle kimseler, gercegi goremeyen ve kalbleri kor olan kimselerdir.” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 8 s: 15)

Sozlerine devamla soyle diyor:

“...Her kim kafirlere meyleder, onlarin itaati altina girer ve onlara dostluk gosterirse iste o kimse Allah’a ve rasulune savas acmistir ve Islam dininden donmustur. Iste boyle kimselere karsi dusmanlik ilan etmek ve cihad yapmak artik farz olur. O halde sizler sadece Rabbiniz’den yardim isteyin ve hic bir meselede kufur ehlinden yardim istemeyin.” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 8 s: 22)

7 - Seyh Muhammed b. Abdullatif soyle dedi:

Rasulullah (s.a.s)’in soyle dedigi rivayet olunmustur: “Kim musrik bir kimseyle hasir nesir olur veya onunla oturursa o da aynen onun gibidir.” (Ebu Davud ve baskalari rivayet ettiler.)

Bu hadisi okuyan musluman bir kimse, kafirlerle her hasir nesir olmasi veya onlarla her oturmasi durumunda kafir olacagini anlamamalidir. Zira bu hadisin manasi soyledir:

“Musriklerin arasindan uzaklasma imkani olmadigi icin kafirlerin zoruyla muslumanlara karsi onlarla beraber savasa cikan kimse oldurulmesi ve malinin alinmasi bakimindan aynen kafirler gibidir. Fakat bu, kufur konusunda onlar gibidir demek degildir. Boyle bir kimse sayet kafirlerle beraber muslumanlara karsi isteyerek savasa cikar veya muslumanlara karsi ister bedeniyle, isterse maliyla kafirlere yardimci olursa, boyle bir durumda bu kimsenin kufur konusundaki hukmu suphesiz aynen onlarin hukmu gibidir.” (Ed-Dureru’s-Seniye c: 8 s: 456)
 
S Çevrimdışı

selefi bin mesut

Üye
İslam-TR Üyesi
selamin aleykum we rahmetullah we berekatuh.

emegin icin ALLAH (c.c.) sen'den ve butun hak yolunda olan musluman'lardan razi olsun, malesef dunya'da selef akidesi hakkinda cogu insan'larin bilgisi yok

ve yine bilgisiz'likleri ve ilim'sizlikleri yuzunden kuran'i kerim ve sunnet terk edip kendi dusuncelerine gore degerlendiriyor'lar buda yanlis tir.

ALLAH (c.c.) hepimizi dogru yoldan ayirmasin.amin ecmain
 
Üst Ana Sayfa Alt