Çözüldü Selefîler ile Tasavvuf Ehlinin Hadis Anlayışındaki Farkın Kaynağı Nedir?

كوكهان Çevrimdışı

كوكهان

Üye
İslam-TR Üyesi
Selamün aleyküm. Mevlid kandilinde İsmailağa cemaatine bağlı bir derneğe gittim. Oraya İsmailağa cemaatinden bir hoca sohbet vermeye geldi ve aşağıdaki rivayeti anlattı.
Kaynaklarımızın verdiği bilgiye göre, Allah Rasûlü’nün süt annelerinden biri de tâlihli hâtun Süveybe’dir. Bu hanım, Rasûlullâh’ın düşmanı olan Ebû Leheb’in câriyesi idi.

Süveybe Hâtun, Ebû Leheb’e yeğeninin doğum müjdesini haber verince, Ebû Leheb, sırf kavmî asabiyetten dolayı bu câriyeyi âzâd etti. (Halebî, I, 138) Bu ırkî asabiyetten meydana gelen sevinç bile, Ebû Leheb’in Pazartesi geceleri azâbını hafifletmeye yetti.

Abbâs -radıyallâhu anh- şunları anlatır:

Kardeşim Ebû Leheb’i ölümünden bir sene sonra rüyamda gördüm. Kötü bir hâlde idi:

“Sana nasıl muâmele edildi?” diye sordum. Ebû Leheb:

“Muhammed’in doğumuna sevinerek Süveybe’yi âzâd ettiğim için Pazartesi günleri azâbım biraz hafifletilmektedir. O gün baş parmağımla işâret parmağım arasındaki küçük bir delikten çıkan su ile serinlemekteyim.” cevâbını verdi. (İbn-i Kesîr, el-Bidâye, Kâhire 1993, II, 277; İbn-i Sa’d, I, 108, 125.)
Daha sonra Facebook'ta bir selefi hocanın mevlid kandili ile ilgili kendi YouTube videosunu paylaştığını ve videonun altına kandilleri savunan birisinin yukarıdaki rivayeti yorum olarak yazdığını gördüm. Selefi hoca bu rivayetin uydurma olduğunu söyledi.

Ben anlamıyorum. Sofilerin sahih kabul ettiği hadis ile selefilerin sahih kabul ettiği hadisler niye bu kadar farklı? Birinin sahih dediğine diğeri zayıf veya uydurma diyor. Hadis usulü bilmediğim için bu durumu anlayamıyorum.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin

Hadisin Kabulünde Ölçü

Selefîler:
Hadisleri kabul veya reddederken sıhhat kriterlerini (isnâd zinciri, ravilerin adaleti, zabtı, kesintisizlik) merkeze alırlar.
Zayıf veya mevdû hadisleri hüküm, fazilet, menkıbe alanında bile kullanmaya çok mesafelidirler. “Sahih değilse delil olamaz” prensibi ön plandadır.

Tasavvuf Ehlinde (özellikle klasik sûfîlerde):
Zayıf hadisleri fadâild’l-âmâl (amellerin fazileti), teşvik ve terğîb-terhîb babında daha çok kullanırlar.
İsnâd titizliği çoğu zaman ikinci planda kalır, metnin manevî uyumu ve “tasavvufî tecrübe ile örtüşmesi” önemsenir.
Misal: “Men ‘arafa nefsehu fekad ‘arafa rabbehu” (Nefsini bilen Rabb'ini bilir) hadisi mevdû kabul edilse de, sûfîler onu hikmet olarak aktarmaktan çekinmez.

Rûya ve Keşf Yoluyla Gelen Haberler

Selefîler: Rûya, keşf, ilham ile sabit olan hiçbir rivayeti kabul etmez. Onlara göre delil, sahih hadis ve Kur’an’dır.

Tasavvuf Ehlinde: Rûya ve keşf, şer‘î delil olmasa da tasavvufî tecrübeyi destekleyici olarak kabul edilebilir. Abbas (r.anh)’ın Ebû Leheb’i rûyada görmesi gibi nakiller bu nedenle tasavvuf ehli arasında daha çok aktarılır.
Alıntıda nakledilen rivâyete sahih diyen sofiye ve uydurma diyen selefiye sorulacak sorun şu olmalı:
"
قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ .... "
"... De ki: ‘Eğer doğru söylüyorsanız, delilinizi getirin!” (Bakara 111)
Cevab :

 
Üst