S E S S İ Z - H I Ç K I R I K
Bir başka alevli, yakıcı bu har
Keder ile dolmuş "gönül küfesi"
Pılı-pırtısını toplamış bahar
Vakit, vakt-i hazan; "son" arefesi...
Tebessüm sürgünde, gözde yaş mûkim
"Huzur Evlerine" yalnızlık hakim.
Kırılmış zamanın işleyen çarkı
Cem olmuş mevsimler en namert kışta
Kalmamış ölümle yaşamın farkı
Ecele çağrı var her bir bakışta...
Böyle takdir etmiş "kimsesize Kim"
"Huzur Evlerine" yalnızlık hakim.
Dudak arasına sıkışmış sitem
Gölgeler bedensiz, özneler "ben"siz
Lokmalar ağudan, katıklar matem
İnsan: Canlı ceset! Tek fark; kefensiz...
İlaçlar beyhude, çaresiz hekim
Huzur Evlerine! yalnızlık hakim.
Soğuk duvarlarda hüznün lekesi
Hayaller harâbe, umutlar kırık
Dumura uğramış us melekesi
Elde kalan bir tek "sessiz hıçkırık"...
Nefes almak dahi, zor; ağır-çekim
Huzur Evlerine! yalnızlık hakim.
Muhatap ararken her "niçin?", "neden?"
Ellerde "özlem"in son dilekçesi
Güneşi buz tutmuş onlarca beden
Sanki "Aşiyan’ın" arka bahçesi...
Kim bilir, belki de son Eylül, Ekim
Huzur Evlerine! yalnızlık hakim.
Mecit AKTÜRK