Sevgide Şirk
بســـم الله الرحمن الرحيم
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ اللّهِ أَندَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّهِ وَالَّذِينَ آمَنُواْ أَشَدُّ حُبًّا لِّلّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ إِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ أَنَّ الْقُوَّةَ لِلّهِ جَمِيعاً وَأَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ
"İnsanlardan bazıları Allah'tan başkalarını (Allah'a) denk tutarlar. Onları Allah'ı sevdikleri gibi severler. İman edenler ise en çok Allah'ı severler. Zulmedenler (ahiretteki) azabı gördüklerinde bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının şiddetli olduğunu muhakkak göreceklerdir."(Bakara:165)
Bu ayet, Rasulullah zamanında Allah'tan başka varlıklara ibadet eden müşriklerin, aynı zamanda Allah'ı da sevdiklerini gösteriyor. Müşrikler, hem Allah'ı seviyor, hem de yalnız Allah'a yapılması gereken ibadetleri başka varlıklara yaparak Allah'a eş koşuyor, böylece eş koştukları varlıkları Allah gibi sevmiş oluyorlardı.
Allah (c.c) Rasulü'ne şöyle buyuruyor:
Ey Muhammed! Senin zamanında öyle insanlar vardır ki; onlar hem Allah'ı severler hem de başka varlıkları Allah'a denk tutarlar. Onları Allah'ı sevdikleri gibi severler. İşte onlar müşriklerin ta kendileridir.
Onların Allah'dan başka varlıklara duydukları sevgi yalnız sözden ibaret değildir. Onlar, yalnız Allah'a yapılması gereken ibadetleri isteyerek ve hoşlanarak başka varlıklara yaparlar. Bu, o varlıkları Allah gibi sevdiklerini gösterir. Her ne kadar inkar etseler de...
Allah (c.c) Rasulullah zamanında putlara, ağaçlara, cinlere, meleklere, salih kimselere v.s. tapanların halini bu şekilde vasfetmektedir. Zamanımızda da, yalnız Allah için yapılması gereken ibadetler toprak, tağut, sancak, bayrak, vatan gibi varlıklara yapılmaktadır. Bu ameller, o varlıkların Allah gibi sevildiğini göstermektedir.
Hatta zamanımızda vatan, bayrak, liderler gibi varlıklar Allah'tan daha çok sevilmektedir. Üstelik günümüz müşriklerinin böyle basit değerlere olan sevgileri sadece sözden ibaret de değildir.
Örneğin, Allah'ın emrine zıt emirler veren liderlere itaat eden kimselerin bu amelleri, liderlerini Allah'dan daha fazla sevdiklerini gösterir.
İman edenler ise en çok Allah'ı severler.
Gerçek mü'min Allah'ı herşeyden üstün tutar ve herşeyden fazla sever. Nefsinden, çocuğundan, ailesinden, vatanından ve bütün değer verdiği şeylerden daha çok sever. Çünkü o, Allah için herşeyini feda etmeye hazırdır.
Allah'ı sevmek sadece sözle olacak bir şey değildir. Allah'ı sevmek ancak ayette belirtildiği gibi, Rasulullah'ın emirlerine tabi olmakla olur.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
«Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafur'dur, Rahim'dir.» de.» (Ali İmran: 31)
Sevgi çeşitleri:
1-Farz olan sevgi : Allah'ı, Rasulü'nü, mü'minleri ve Allah'ın sevdiği herşeyi Allah için sevmektir. Böyle yapan, Allah'a ibadet etmiş olur.
2-Şirk olan sevgi : Herhangi bir varlığı, Allah gibi veya O'ndan daha fazla sevmektir.
Yalnız Allah'ın hakkı olan ibadetleri, kendisine duyulan sevgiden dolayı bir varlığa yapmak şirktir.
Aynı şekilde, yalnız Allah'a yapılması gereken ibadetleri, Allah ile birlikte başka varlıklara yapmak da onları Allah gibi sevmek demektir ki, bu da şirktir.
3-Küfür olan sevgi : Allah'ın sevmediği, buğzettiği varlıkları ve kişileri sevmek veya Allah'ın sevmeyi emrettiği varlık ve kişileri sevmemektir.
Allah kafirleri sevmez. Bu sebeple müslümanların da kafirleri sevmemeleri, onları kendilerine dostlar edinmemeleri gerekir. Ayrıca, kafirleri sevmek kişiyi küfür veya şirk amellerini işlemeye sevkeder.
Yalnız Allah'a yapılması gereken ibadetlerden herhangi birini, kendisine yapmamak şartıyla bir kafiri sevmek, küfürdür. Kafirleri sevmek Allah'ın emrine muhaliftir. Çünkü, Allah (c.c) kafirleri sevmeyi yasaklamıştır.
4-Haram olan sevgi : Helal görmemek, kalben sıkıntı duymak ve meşrulaştırmamak şartıyla, Allah'ın haram kıldığı bir şeyi, sadece vereceği geçici lezzetten dolayı sevmektir. Bu, küfür değil haramdır.
5-Fıtri olan sevgi : İnsan fıtratı gereği bazı şeylere meyyaldir, bazı renk ve şekilleri, çocuk, kadın anne, baba, akraba ve iyilik yapanları sevmek gibi... Kur'an ve sünnete zıt olmadıkça, şer'i sınırlar dahilinde böyle şeyleri sevmek caizdir.
Zulmedenler (ahiretteki) azabı gördüklerinde, bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının şiddetli olduğunu muhakkak görecekler.
Yalnız Allah'ın hakkı olan ibadetleri, Allah'tan başka varlıklara yapan zalimler, öldükten sonra başlarına gelecek azabı görüyormuşcasına düşünseydiler, bütün kuvvetin yalnız Allah'a ait olduğunu bilirlerdi. Gerçek fayda ve zarar verecek olan tek varlığın Allah olduğunu ve yalnız Allah'ın sevilmesi gerektiğini anlarlardı.
Yalnız Allah'a yapması gereken ibadetleri, Allah'tan başkasına yapan ve Allah'ı herşeyden daha fazla sevmesi gerekirken sevmeyen kimseler, ne kadar Allah'ı sevdiklerini iddia etseler de asla müslüman değildirler. Böyle kimseler ancak zalimdir, kafirdir ve Allah'ın şiddetli azabı da onlar içindir.
Allah'tan başkasını Allah kadar sevenler veya yalnız Allah'a yapılması gereken ibadetleri Allah'tan başkalarına yapanlar, bu yaptıklarından vazgeçmeli, ibadetleri yalnız Allah'a has kılmalı ve Allah sevgisini herşeyden üstün tutmaları gerektiğini bilmelidirler. Aksi halde kıyamet gününde Allah'ın azabından başka hiç bir nasipleri olmayacaktır ve sevdikleri diğer varlıklar da onları bu azaptan asla kurtaramayacaktır.
Cenneti Kazanmak İçin Allah'ı Sevmenin Hükmü:
İnsanlardan öyleleri vardır ki başkalarının gözünde ihlaslı olarak görünmek ve kendisinin Allah'ı çok sevdiğini göstermek için Rasulullah (s.a.s)'in ve sahabelerin söylemedikleri bir takım sözler söylerler. Onların söylediği sözlerden birisi de şudur:
Ey Rabbim! Eğer ben Sana cennetin için ibadet ediyorsam cennetini bana haram kıl. Eğer Sana, cehenneminden korktuğum için ibadet ediyorsam o cehennemine beni koy!.
Bu ve buna benzer sözleri söyleyenler, Allah'a sadece O'na olan sevgilerinden dolayı ibadet ettiklerini ima etmek istemektedirler. Böyle sözler söyleyenlerin niyeti her ne kadar iyi olsa da bu, İslam'ın kesinlikle tasvib etmediği, İslam'a ters bir davranıştır. Çünkü bu şekildeki bir iddiayı ne Allah'ı en çok seven Rasulullah (s.a.s), ne de O'na tabi olan mübarek sahabeler söylemişlerdir. Bu şekildeki sözleri söylemek İslam akidesine de zıttır. Çünkü:
1-Allah'a, cennetini arzuladığı cehenneminden korktuğu için ibadet etmek İslam'a zıt olmayan bir davranıştır ve böyle yapan kimse Allah'ı sevmiyor demek değildir. Bu kişiden Allah razı değildir de denilemez. Çünkü Allah (c.c) Kur'an ve sünnette insanları, kendi emirlerine itaat etmeleri ve yasaklarından kaçınmaları için cennetle müjdeleyip cehennemle korkutmaktadır. Allah'ın Rasullerinin görevi de, Allah'ın emirlerini insanlara anlatmak, bu emirlere itaat edenleri cennetle müjdeleyip, muhalefet edenleri cehennemle korkutmaktır.
Son rasul Muhammed (s.a.s) de dahil olmak üzere bütün nebi ve rasuller Allah (c.c)'tan cenneti istemişlerdir. Hatta Rasulullah (s.a.s) insanlardan sadece bir kişiye verilecek olan Makamı Mahmud'un kendisine verilmesi için mü'minlerin Allah'a dua etmelerini tavsiye etmiştir.
Fakat burada şunun da unutulmaması gerekir;
Allah'a yapılan ibadetlerin en üstünü Allah (c.c)'u her şeyden çok sevmektir. Zaten ancak bu şekilde cennet kazanılır ve cehennem'den de korunulur.
Allah (c.c)'nun cennetini kazanmak ve azabından korunmak isteyenlerin Allah'ı her şeyden çok sevmeleri gerekir.
Allah'a, cenneti kazanmak ve cehennemden korunmak için ibadet eden kimseye sırf bu davranışından dolayı Allah'ı sevmiyor denilemeyeceği gibi menfaatinden dolayı Allah'a ibadet ediyor da denilemez.
2- Kişi böyle sözleri her ne kadar Allah'ı çok sevdiğini göstermek için söylüyorsa da aslında bunlar Allah'ın razı olmadığı kötü sözlerdir.
Çünkü kişi böyle yapmakla Allah'ın mükafatı olan cenneti ve azabı olan cehennemi hafife almış olmaktadır. Bu da Allah'ın razı olduğu bir hareket değildir. Allah (c.c) Kur'an ve sünnette pek çok yerde mü'minleri nimeti olan cenneti ile müjdelemekte ve kafirleri de cezalandıracağı yer olan cehennem ile korkutmaktadır. Dolayısıyla Allah (c.c) bunların hafife alınmasından razı olmaz.
3-Ne Rasulullah (s.a.s) ne de sahabeler (r.a) böyle sözler söylemişlerdir. Aksine Onlar bunun tam aksine sözler söylemişlerdir.
Durum böyle olduğu halde bir kimsenin bu sözleri söylemesi, kendisinin Allah'ı Rasulullah (s.a.s)'den ve O'nun ashabından daha çok sevdiğini iddia etmek anlamına gelir. Halbuki bir kimsenin böyle bir iddiada bulunması doğru değildir. Çünkü bu sözleri söyleyen kimse kendisinin Rasulullah (s.a.s)'den ve Sahabeler (r.a)'den daha üstün olduğunu iddia etmiş olmaktadır.
Bu anlattıklarımıza bir delil olması açısından şu hadisi de zikretmek uygun olacaktır:
Akabe biatında sahabeler Rasulullah (s.a.s)'e biat edecekleri zaman O'na:
Ya RasulAllah! bunlara karşılık bize ne va'dediyorsun? diye sordular. Rasululullah (s.a.s) de:
Bunlara karşılık size cennet vardır. buyurdu. Onlar da:
Ne güzel ticaret.dediler. (Siyeri İbni Hişam)
Sahabelerin bu şekilde cenneti istemeleri hiç Allah (c.c)'yu sevmedikleri anlamına gelir mi?
Allah (c.c) bizden sadece Kur'an ve Sünnette öğretmiş olduğu sevgiyi ister.