Sorduğunuz soruyu “normal hayatımızdaki bir insana karşı duyulan sevgi” çerçevesinde yorumladım. Dini yönden yorumlamadım. Bu benim haddim değildir. Bunun için nice kalp doktoru alim var. Onların kitaplarına başvurulabilir. Özellikle İbnnul Kayyim el- Cevziyye rahimehullah’ın.
Biz beşerlere Allah azze ve celle'nin vermiş olduğu en güzel nimetlerden biri sevgidir. Doğuştan var olan, insanın göğsünde taşıdığı kalbin en güzel meyvelerinden biridir. Ama sevmek, sevmek doğuştan kazanılan bir fiil değildir. Yeni doğan bir bebek kalbinde sevgiyi barındırır ama sevmeyi bilmez. İnsan sevmeyi zamanla öğrenir. Anneden, babadan, kitaplardan, çevreden ve öğretmenlerden zamanla öğrenir. Mesele yeni doğan bir çocuğun sevgisini ele alalım. Bu çocuk nasıl yönlendirilirse seveceği şeylerde ona göre şekillenir. İnsanı sevmek, hayvanı sevmek, doğayı sevmek vb şeyleri sevmek; ailesinin, toplumun veya büyüklerinin ona sunduğu, resmettiği şeylere ilgi duymasıyla başlar. Sonra zamanla olgunlaşır. Bu durum sevmenin zamanla öğrenilen bir fiil olduğunun bir nevi kanıtıdır.
Peki yetişkinler için bu durum nasıldır? Yetişkinler için de sevmek zamanla öğrenilir. Ama bunu bir kişiye indirgemek tam anlamıyla böyle değildir. Bir kişiyi sevmek için onu tanımak gerekir. Onunla zaman geçirmek, davranışlarına, tepkilerine alışmak gerekir. Bu sevginin kalıcı olması içinse karşılıklı muhabbet gerekir. Ülfet gerekir. Kısacası bir nevi kalplerin uzlaşması gerekir. Karşılıklı fedakârlık gerektirir. Tabii burada sevmek ile aşkı ayırmak gerekir. Aşk öğrenilmez, anlıktır. Zamanla olan bir şey değildir. Bir anda belirir. Ayrıca kişileri bir birine köle yapacak kadar tehlikeli bir hastalıktır. Bunun aksine sevmek ise zamana yayılan; tanışmayı, davranışları, tepkileri ölçen buna göre reaksiyon veren bir fiildir.
Özetlemek gerekirse; sevgi insanda doğuştan olsa da, sevmek zamanla öğrenilir. Yetişkinlerin arasındaki sevgi ise karşılıklı tepkilere, davranışlara, muhabbete göre şekillenir. Yani artar veya azalır.
Bunlar benim naçizane fikirlerim ve yorumlarımdır. Her zaman tartışmaya ve üzerinde değişiklik yapılmaya açıktır.
Allah azze ve celle sevginin en şereflisi olan Allah sevgisini, Rasullerin sevgisini ve İslâm’ın sevgisini kalplerimizden silmesin, bizleri bu şereften mahrum etmesin. Sürekli bunlarla kalplerimizi diri tutmayı, dini uğrunda mücadele etmeyi nasip etsin. Kurulan ve kurulacak olan yuvaların temelini Allah’ın rızasını güden sevgiyle atmayı, yeşerecek zürriyeti de bu sevgi ile şereflendirmeyi bizlere nasip etsin.